SESSİZLİK (TAMAMLANDI)

By cey_yazar

2M 96.8K 19.1K

"Eksiklerimiz kusurlarımız değildir." Ailem beni hep bunu söyleyerek büyütmüştü. Eksikleri olan insanları dı... More

Bölüm1:Kaza
Bölüm 2:Sağır
Bölüm 3:Nikah/Mahkeme
Bölüm 4:Düğün Hazırlıkları
Bölüm 5:Düğün ve İlk Gece
Bölüm 6:Doğum Günü
Bölüm 7:Tesadüfler
Bölüm 8: Umut
Bölüm 9: Yüzleşme
Bölüm 10: Hastane
Bölüm 11: Birlikte Uyumak
Bölüm 12: Aşılan Sınırlar
Bölüm 13: Kutu
Bölüm 14: Nokta
Bölüm 15: Davet
Bölüm 16: Öpücük
Bölüm 17: Kahvaltı
Bölüm 18: İlk Tatil
Bölüm 19:Denemek
Bölüm 20: Endişe
BÖLÜM 21: İYİ Kİ VARSIN
Bölüm 22: İlk İş Günü
Bölüm 23: Çiftlik ❤
Bölüm 24: Gerginlik
Bölüm 26: Murat'ın Geçmişi
Bölüm 27: Kopma
Bölüm 28: ...
Bölüm 29:Hüzün
Bölüm 30: Patlama
Bölüm 31: Mektup
Bölüm 32: Geri Dönüş/Ameliyat
Bölüm 33: Bekleyiş
Bölüm 34: Duyuyorum!
Bölüm 35: Kavga
Bölüm 36: Şarkılar
Bölüm 37: Ateş
Bölüm 38: Muna
Bölüm 39: Davet 2
Bölüm 40: Korku
Bölüm 41: Fantezi Gecelik
Bölüm 42: Aile
Bölüm 43: Teklif Hazırlığı
Bölüm 44: Evlilik Teklifi
Bölüm 45: Bütün Olmak
Bölüm 46: Sorunlu İlişkiler
Bölüm 47
Bölüm 48: Kız İsteme
Bölüm 49: Kına Gecesi/Arkadaş Gibi
Bölüm 50: Düğün / Ayrılık
Klip
Bölüm 51: Çok Güzeliz
Yeni ve Ortak Kitap 'YANİ'
Bölüm 52: Final

Bölüm 25: Çatlaklar

32.2K 1.7K 147
By cey_yazar

NOT: MEDYA DA MURAT VE RANA:) İYİ OKUMALAR :))))

Nefessiz kaldığımızda birbirimizden uzaklaşmıştık. Kalbim hızla çarparken yavaşça gözlerimi açtım ve Murat'a baktım. Gözleri ışıl ışıldı. Çok güzel bakıyordu. Ellerim benden bağımsız Murat'ın yanağını okşuyordu. Nefesim düzene girince konuştum.

"Biz neden birbirimizi öpüyoruz?" Dediğim de Murat genişçe gülümsedi. Şefkatle bana bakıyordu.

"Birbirimizi öpmeyi seviyoruz bence." Dediğin de bende gülümsemiştim.

"Mantıklı." Dedim sesim oldukça mayışmış bir şekilde çıkıyordu bence. Murat iki eliyle yanaklarımı tutup tekrar dudağıma öpücük bırakmıştı.

"Eve geçelim mi?" Dedi gözlerini eve çevirip ve birden takılıp kaldı bakışı, bende baktığı yere baktığımda camda içeri geçen bir silüet gördüm.

"Bizi mi izlemişler? Kimdi o?" Dediğim de Murat sinirle baktı.

"Kim olabilir?" Dediğinde cevap vermedim. Tarıktan bahsediyordu.

"Neyse içeri geçelim." Dedim. Elimi sıkıca kavrayıp beni kendine çekti ve içeri geçtik.

Yukarı çıktığımızda Adnan amca yine güler yüzle karşılamıştı.

"Çifte kumrular gelmiş. Çayınızı alın gelin yanıma. Bu çay çok özel. Çay içmeyi seven birinin bayılacağına eminim." Dediğin de ister istemez gülümsemiştim.

"Ben bayılacağım o zaman." Dediğim de Adnan amca güldü.

"Bu kız benden." Deyip çayını bana doğru kaldırmıştı.

Sohbet güzel geçmişti. Çay gerçekten güzeldi. Tarık'ın gözü üzerimizdeydi bunu hissediyordum. Mete ve Kemal baba da bunun farkındaydı.

Murat ne düşünüyordu, hissediyordu bilmiyordum. Duygularını gizleme konusunda iyiydi. Sohbetlere katılıyordu, gayet normal davranıyordu ama beni kolunun altından çıkarmamıştı. Gece boyunca saçlarımla oynamıştı ve bu çok güzel hissettiriyordu. Topluca sohbet ettikleri için ben yine uzak kalmıştım, dudaklarını okuyamamış ve sohbete katılamamıştım. Bu durum artık beni rahatsız ediyordu. Kendimi daha fazla soyutlamak istemiyordum.

Saat on bire gelirken Adnan amca ayağa kalkmıştı.

"Sohbetiniz çok güzeldi. Daha fazla da konuşmak isterdim ama hepiniz yorgunsunuz bunu gözlerinizden görebiliyorum. O yüzden sizi daha fazla yormadan odalarınıza geçin dinlenin. Sabah kahvaltı ederiz birlikte öyle gidersiniz. Hadi iyi geceler." Diyerek çıkmıştı.

"Çok tatlı adam ya." Dediğim de Murat göz devirerek gülümsedi ve beni omzuna çekerek sarıldı. Ağzımdan küçük bir kahkaha çıkarken ondan uzaklaştım. O sırada evde çalışanlardan biri içeri girmişti.

"Odalarınızı göstereyim buyrun." Dediğin de onunla birlikte çıktık. Hepimiz odalarımıza geçtiğimiz de Murat gergin bir şekilde bana döndü.

"Tarık da yan odada." Dediğin de kaşlarımı kaldırdım.

"Yan odada mı?"

"Evet konuşmaları duydum." Dediğin de bir şey söylemedim. Hoş bir durum değildi ama çok önemsediğim bir şey de değildi. O sırada telefonumun titrediğini hissettim.

"Gamze görüntülü arıyor. Ben konuşup geliyorum." Dedim ve aşağı indim. Kabanımı giyerek dışarı çıkmıştım. Ev sessizdi ve ses tonumu güzel ayarlayamayabilirdim.

"Bu saatte aradığım için özür dilerim ama tüm gün Efe ile birlikteydik. Anca arayabilirdim. Rana siz eve dönmediniz mi? Orası neresi?" Dediğin de göz devirdim.

"Yok dönmedik. Çiftlikteyiz hala. Ayrıntıları dönünce yüz yüze anlatırım. Ama Kemal babanın ortakları kimmiş biliyor musun?" Dediğim de kaşlarını çattı.

"Kimmiş?"

"Tarıkların şirketi." Dediğim de gözlerini kocaman açmıştı.

"Oha Rana. Onlarda mı orada?" Dediğin de başımı salladım. Nedense tedirgin hissetmiştim o an. Biri dinliyor olabilirdi ve hava karanlıktı gece tek başıma çıkmıştım.

"Ben şimdi kapatayım. Mesaj da konuşalım olur mu?"

"Mutlaka yaz çıldırırım. Çabuk." Diyerek kapatmıştı.

Ben de ayağa kalkıp eve doğru yürürken karşıdan birinin geldiğini gördüm. Bu yürüyüşü tanıyordum. Ve yüz yüze gelmek istemiyordum. Bakışlarımı evin camlarında gezdirdim. Tarık'ın odasının ışığı ile bizim ki yanıyordu sadece. Murat da Tarık gibi ya dışardaydı yada beni bekliyordu. Tarık ile aynı hizaya gelince durdu.

"Tüm gün seninle yalnız kalmayı bekledim." Dedi. Kalbim hızlanmıştı nedense panik olmuştum ve gözümü etrafta gezdirmiştim. Murat'ın görmesinden korkuyordum. Tüm gün aynı ortamda olmamız bile onu ne hale getirmişti ne kadar sinirlenmişti. Dönüp arkaya da bakmak istiyordum ama o çok dikkat çekerdi.

"Neden? Yalnız kalmamızı gerektirecek bir şey yok. Arkamdan gelmen de hiç hoş değil." Dedim. Yanından geçip gidecekken bir adım atarak önüme geldi.

"Lütfen Rana. Birkaç dakikanı bile almayacağım." Dediğin de gözlerine baktım. Hayat gerçekten çok garipti. Bir anda hayatımdan çıkmıştı ve hiçbir iletişimimiz olmamıştı. Birden tekrar karşıma çıktığında gözleri beni geçmişe götürüyordu, onunla olduğumuz zamanlara. Ve içimde ona karşı bir öfke, nefret yoktu. Doğru düzgün sevgi de yoktu. Farklı bir şey vardı. Adını koyamadığım. Sanırım az da olsa değer veriyordum.

"Tarık ne konuşacaksın? Konuşacak bir şeyimiz de yok ki. İkimiz de kendi yolumuza bakalım."

"Bakamıyorum Rana. Hayatında hiç pişman oldun mu? Yaptığın tek bir hata, verdiğin bir karar. Gerçekten yaşadığım pişmanlığın tarifi yok. Keşke tekrar denesek." Dediğin de gözlerim sonuna kadar açılmıştı.

"Tarık saçmalama. Bu mümkün değil. Ben evliyim. Ve-" dediğim de beni susturdu. Mutlu olduğumu söyleyecektim.

"O adamla isteyerek evlenmedin biliyorum."

"Ve şimdi pişman olduğunu söylüyorsun. Beni Murat ile birlikte görünce pişman oldun. Sağır bir kızla evli olunabileceğini görünce pişman oldun. Benden ayrıldığın için değil. Benimle olmanın zor olmadığını görünce pişman oldun." Dediğimde bir şey söyleyememişti. "Benimle olman için zamanın vardı Tarık. Kazadan birkaç ay sonra evlendim. Ve sen birkaç ay beni arayıp sormadın. Zamanında pişman olabilseydin ve gerçekten pişman olsaydın şu an bu konuşmayı yapıyor olmazdık."

"Rana yanlış düşünüyorsun." Dediğin de öyle olmadığını biliyordum. Elini kaldırıp yanağıma koyacakken bir adım geri çekildim ve çekilmemle bir kolun beni sarması bir oldu. Dönüp baktığım da Murat'ın geldiğini gördüm ve içimi bir sıkıntı kapladı.

"Tüm gün gözünü üzerimizden çekmediğin yetmedi şimdi de sözlerin ve dokunuşlarınla mi rahatsız edeceksin?"

"Sen bu işin için de değilsin." Dedi Tarık.

"Bana öyle gelmiyor. Bence tam merkezindeyim. Seni aylar önce de uyardım. Karımdan uzak dur. Ve gözlerini de uzak tut. Olay çıkmasını istemiyorum." Dedi donuk bakışları ile. Tarık bir şey söylememişti. Belli ki o da burada olay çıkarmak istemiyordu. Murat beni eve doğru yönlendirirken Tarık ile göz göze gelmiştik. Hüzün vardı gözlerin de. Keşke biraz daha cesur olabilseydi. Ama memnundum. Murat ile olmaktan memnundum. İsteyerek evlenmemiştim ama isteyerek evli kalıyordum.

Odaya çıktığımızda direk banyoya geçmişti bir şey söylemeden. Konuşmak istiyordum ama konuşmalı mıyım bilmiyordum. Sinirli olması normaldi. Bu beklediğim bir şeydi ama...

Hızla üzerimi değiştirmiştim o banyodayken. İşlerini halledip çıktığında da bir şey söylemeden ben girmiştim ve o arada ne söyleyeceğimi düşünmüştüm. İşlerimi bitirdiğim de onu sırt üstü yatmış, tek kolunu başının altına almış tavanı izlerken buldum. Muhtemelen düşünüyordu.
"Murat?" Dedim. Dikkatini önce bana yöneltmesini istiyordum.

"Efendim." Dedi hiçbir şekilde pozisyonunu değiştirmemişti. Mimiği oynamamıştı. Keşke ses tonunu duyabilseydim ama duygusuz olduğuna eminim.

"Ben Tarık ile konuşmayı planlamıyordum. Evden çıkarken de gerçekten Gamze aramıştı. Yanlış anlaşılma olmasını istemiyorum." Dediğim de Murat doğruldu ve yatağın içine girdi.

"Biliyorum. Seni Gamze ile konuşurken gördüm. Tarık'ın seni camdan gördükten sonra çıktığını da biliyorum." Dedi. Ve benim olduğum yere sırtını dönüp yattı. Konuşmak istemediğini gösteriyordu. Tarık'ın etrafımızda dolaşması onu çok fazla rahatsız ediyordu anlıyordum. Ama umrumda değildi ki Tarık.

Bende ışığı kapatarak yatağa yattım. İlk defa aynı yatakta sırt sırta yatıyorduk. Fazla soğuk, fazla yıpratıcıydı. Ve uyumakta zorlanıyordum. Kendimi suçlu hissediyordum. Tarık'a daha sert davranabilirdim. Ama nedense o an yapamamıştım.

Değer verdiğimiz bir insanın bize kötü davranması bile moralimizi yerle bir etmeye yetiyorken, yanımda kalan tek kişi bana destek olan tek kişinin benden bu şekilde uzaklaşması çok çok kötü hissettiriyordu. Evet yakındı, elimi tutuyordu hatta beni kendinden fiziksel olarak uzaklaştırmıyordu. Ama uzak davranıyordu. Sinirlendiği zaman sebep ben olmasam da bana uzak davrandığın da kalbim sıkışıyordu. Kimse kalmamıştı etrafımda. Belki bencillikti bilmiyorum ama alışmıştım Murat'a. Ve duygularım alışkanlıktan öteydi biliyorum.

Sabah erkenden uyanmıştım ilk defa. Murat hala uyuyordu. Zaten sabaha kadar uyanıp durmuştum yerimi fazla yadırgamıştım. Murat'ın hala sırtının dönük olduğunu görünce içimi tekrar sıkıntı kaplamıştı.

Üzerini giyinip, hazırlanıp aşağı inmiştim. Benden 1 saat sonra herkes tamamen inmişti. Yine Adnan amcanın eğlenceli sohbetiyle geçen kahvaltıdan sonra hepimiz yola çıkmak için evden çıkmıştık. Herkes arabasına geçmeden Kemal baba bize dönmüştü.

"Siz bugün dinlenebilirsiniz çocuklar. Rana yorgun duruyor zaten." Demişti Kemal baba.

"Uyuyamadın değil mi? Ben de uyuyamadım." Demişti Lale anne.

"Evet yerimi yadırgadım sanırım." Yalandı, Murat'ın bana sarılan kolları, saçlarımın arasında dolaşan nefesi olmadığı için uyuyamamıştım.

"O zaman siz gidin dinlenin. Yarın dinç bir şekilde bekliyorum." Demişti.

"Tamam ama benim şirkete uğramam lazım. Bugün aktive etmem gereken bir dosya vardı. Kısa sürer sonra eve geçeriz. Senin için de uygun mu Rana?" Demişti bana dönüp. Başımı salladım. Biz tam arabaya binecekken Kemal baba Murat'ın kulağına doğru eğilmişti. "Bir ara şu Tarıkları da konuşalım." Demişti. Dudaklarını okumuştum. Murat hiçbir tepki vermeden arabaya geçmişti ve peşine ben de geçmiştim.

Yol boyunca sessiz kalmıştık. İçim sıkılıyordu ama Murat öyle duvar koymuştu ki araya ne konuşacağımı bilmiyordum. Şehir merkezine yaklaşırken beni de uyku bastırmıştı. Yine de uyumamıştım. Trafik tıkanmıştı ve birkaç saatte gittiğimiz yolu sanırım iki katı sürede dönüyorduk. Murat'ın mesafeli oluşu daha da çekilmez kılıyordu yolu. Nasıl davranmam gerektiğini bilemiyordum. Konuşmak istemiyordum o böyle olunca. Şirkete geldiğimizde Murat bir şey söylemeden inmişti direk arabadan.

Şirketin valesi gelirken elini kaldırıp durdurdu ve bir şeyler söyledi. Muhtemelen hemen çıkacağımızı söylemişti.

Murat'ın elimi tutmaması hatta aramız da biraz mesafe olması dikkatimi çekmişti. Dayanamayarak ben ona yaklaşıp elini tuttum. Gururumu bir kenara kaldırmıştım. Murat kısa bir an dönüp bana baktıktan sonra o da elimi kavramış ve beni kendine doğru yaklaştırmıştı. Biraz olsun ferahlamıştı yüreğim.

Asansöre binip yönetim katına çıktığımızda uzaktan Emel'i görmüştüm. Murat'ı gördüğün de yüzüne geniş bir gülümseme yayılmış ve hızla ayağa kalkıp bize doğru gelmeye başlamıştı ki beni fark edene kadar. Asansörden Murat'ın arkasından çıkmıştım. Beni görünce bir an olduğu yerde kalmıştı. Gözü birleşen ellerimize inmişti. Ben de gözlerimi gözlerine dikmiştim.

"Günaydın Murat bey. Gelmezsiniz sanmıştım." Dedi. Konuşurken ışıl ışıl oluyordu gözleri. Ve bu beni sinir ediyordu. O an Murat'ın Tarık ile aynı ortamda olurken olan öfkesini anlamıştım. Emel'in dikkatini çekmek için derin sesli bir nefes aldım ve başımı Murat'ın omzuna yasladım hareketlenme ile bana dönen Emel ağız ucuyla "Ve sizde hoş geldiniz Rana hanım."

"Hoş buldum." Dedim. Tebessümüne ufak şekilde karşılık verip. Murat'ın yanındaki varlığım onu rahatsız ediyordu ve bunu saklamakta iyi değildi. Bana dönen Murat'ın yüzüne tatlı bir gülücük yayıldı. Emel bundan rahatsız olarak bakışlarını çekti ve gözlerini kaçırdı. Murat'ta bakışlarını benden çekerek cevap verdi.

"Günaydın Emel. Zaten çıkacağız hemen. Bana pazartesi günü incelediğimiz yurt dışında ki şirketle ilgili olan dosyayı getirir misin? Kırmızı kapaklı olmalı."

"Hatırlıyorum. Hemen getiriyorum. Bir şey içer misiniz?"

"Sen dosyayı getir de önce." Deyip Emel'in yüzüne bakmadan odaya yönelmişti. Emel'in morali bozulmuş, yüzü düşmüştü. Murat'ın bana bu denli yakın olması sinirlerini bozuyor gibiydi ona göre biz gerçek bir çift olmamalıydık. Odaya girdiğimiz de elimi bırakmış ve montunu çıkartarak askıya asmıştı.

"Sen de çıkart montunu. Kahve içmek ister misin? Yada bitki çayı falan üşüdün mü?"

"Çok üşümedim. İşin ne kadar sürer."

"Bilmiyorum yarım saat belki bir saat."

"O zaman sen bir şeyler içeceksen içeyim." Dedim tebessüm ederek. O da tebessümle karşılık vererek geçip koltuğuna oturmuştu  bende montumu çıkarıp asmıştım. Ve odayı incelemeye başlamıştım. Nedense Kemal babanın odasından daha sıcak gelmişti. Aydınlıktı tek tarafı full camdı. Murat'ın masasının ön tarafında karşılıklı dörder tane sandalye vardı hatta koltuk diyebiliriz. Sandalye demek için fazla konforlulardı. Ortalarında geniş bir sehpa vardı. Biraz ilerisinde küçük bir masa ve sandalyeler vardı. Küçük toplantılar için olsa gerek. Kenarda da bir koltuk vardı.

"Gel otur Rana." Dedi Murat.

"Nereye otursam." Dediğin de omuz silkti.

"İstediğin yere oturabilirsin." Dediğin de toplantı masasının sandalyelerinden birini alıp Murat'ın yanına götürdüm. Murat da şaşkınca beni izliyordu. Yanına sandalyeyi koyup oturduğum da ona döndüm.

"Yanına geldim ama senin için problem var mı? Çalışmanı engeller miyim?" Dediğimde kendine geldi.

"Hayır. Problem yok tabii ki." Dedi ama istediğim tebessümü alamamıştım. Bana biraz sırtını dönüp bilgisayarı açmıştı ve kapı tıklatılmış olacak dönüp "Gel." Diye seslenmişti. Emel gelip dosyayı Murat'a uzatmıştı.

"Yapabileceğim bir şey var mı?" Derken Murat kafasını iki yana salladı ve devam etti.

"Şimdilik yok ama çıkma bekle. Oturabilirsin." Diyerek öndeki koltukları göstermişti. Emel oturmak için yöneldiği sırada.

"Emel." diye seslendim bunun üzerine dönüp bana sorar gibi baktığında "Bize iki tane salep getirir misin? Murat'ın ki bol tarçınlı olsun." dedim yüzüme bir gülücük ekleyerek Murat'a bakarken Murat'ın da bakışları bana döndü. Bakışları bir süre gülüşümde takılı kaldı ve sonunda dosyaya çevirdi. Onun bu halleri beni üzüyordu ama kıskandığını bilmek iyi geliyordu. Emel elinde tepsi ile gelip ilk Murat'ın sonra benimkini masaya bıraktı ve sorarcasına bize bakmaya başladı ikimizdende bir ses çıkmaması sinirlerini bozmaya başlamış gibiydi. Bende ona inat elimdeki yüzük ile oynamaya başladım ve Emel'in yüz ifadesini merak ederek ona çevirdim bakışlarımı o ise ona baktığımı anlayarak bana dikti gözlerini hemen ardından konuşmaya başladı.

"Çift gibi giyinmişsiniz." Dedi ifadesiz bir şekilde Emel. Murat da benim gibi bakışlarını ona çevirdiğinde kendine geldi. "Özür dilerim boş bulundum." Dediğin de güldüm.

"Sorun değil Emel biz çiftiz zaten. Birbirimize dikkat etmemiz, aynı giyinmemiz doğal değil mi?" Dediğim de bozulmuştu.

"Doğru. Normal tabii ki." Dedi ve bakışlarını Murat'a çevirdi. Sinirlerimi bozuyordu. Utanmadan evli adamı izliyordu birde. Kocama bakması ve bunu beni takmadan yapması daha da sinirlerimi bozuyordu kısa zaman içinde bu konuyu çözmem gerekiyordu.

Murat ikimizi de pek takmadan işiyle ilgilenmişti.

Şirkette işi bitip çıktığımız da morali iyice bozulmuş görünüyordu.

"Yurt dışında ki şirkette problem mi var?"

"Daha önce de vardı. Aylardır var ve biri gidip düzeltmediği sürece böyle kalacak gibi. Sıkıntılı bir şirket." Demişti.

"Ne olacak şimdi? Nasıl düzelecek?"

"Bilmiyorum. Bekleyeceğiz şimdilik." Dedi ve ekledi. "Yukardaki hallerin neydi öyle?" Gözlerini hafif kısmış ve yüzünde tatlı bir ifade vardı. Tarıktan önceki gibi gülüyordu ve bu çok iyi hissettiemişti.

"Hiç." dedim biraz uzatarak. "Sadece Emel biraz sinirlerimi bozuyor." Diyerek arabaya bindim. Murat da kaşlarını kaldırarak tebessüm etti.

Eve geldiğimiz de yine de biraz ferahlamıştım. Evin bir samimiyeti vardı sanki.

"Acıktım ben ya." Demiştim eve girdiğimizde. Murat da mutfağa yönelirken bana dönmüştü.

"Ben de acıktım ne yalan söyleyeyim." Deyip dolabı açtı. Yemekleri çıkarttığında ben de ısıtmak için ocağa aldım ve kapaklarını açtığımda pis koku mutfağı doldurmuştu.

"Eşkimiş bunlar." Dediğim de Murat burnunu tutuyordu.

"Canım pizza çekmişti zaten." Dedi gülerek.

"Hızlı bir şeyler yapabilirim."

"Sen de yorgunsun bence uğraşma." Dediğin de bende yemekleri çöpe döküyordum. Murat telefonunu alıp içeri geçmişti ve bende peşinden geçmiştim. "Siparişleri verdim." Dediğinde yanına bağdaş kurarak oturup ona doğru döndüm. Konuşacağımı anlayıp o da bana dönmüştü.

"Şey." Deyip durmuştum. Murat da kafasını koltuğun sırt kısmına yaslamış bana bakıyordu. Beni izliyordu. Tarık ile ilgili olan konuları, soruları o an açmaktan vaz geçtim. O güzel bakışını bozmak istemiyordum. Sinirliyse de geri de kalacaktı, geçecekti eninde sonunda.

"Evet Rana." Dedi tebessüm edip.

"Bana yaşadığın kazadan hiç bahsetmedin, konuşmadık. Merak ediyorum. Eğer senin için sorun yoksa. Anlatmak ister misin?" Dedim. Günlerdir merak ettiğim aklımda ki soruyu sonunda sormuştum.

Continue Reading

You'll Also Like

40.3K 1.9K 9
Halbuki konuşmaya ne kadar muhtacım. Her şeyi içinde boğmaya mecbur olmak, diri diri mezara kapanmaktan başka nedir? | Sabahattin Ali. ~~ Dayanamıyor...
179K 6.2K 33
Arel Uluhan; Güvensiz, sert mizaçlı bir adam. Helen Altındağ; Deli dolu, şımarık bir kız. Annesi tarafından kovulup İstanbul'a yerleşmesi ile başladı...
3.8K 309 22
Sırlar geçmişinde ihanetinin en acısını sırtında taşıdı. Kalbinde taşıdı... Aklında taşıdı. "Sen bana yalan söyledin Çağrı! Sen benim canıma kıydın...
4.2M 181K 51
© Tüm hakları saklıdır Her şey seninle güzel...