again ☆ lismin ✓

By btsline_

29.6K 2.9K 1.9K

ACEMİ YAZILMIŞTIR, MANTIK HATASI BULUNUR VE FİNALİ EKSİKTİR. DÜZENLENMEYECEKTİR. lismin, rosékook Çocuklu ve... More

b i r
i k i
ü ç
d ö r t
b e ş
a l t ı
y e d i
d o k u z
o n
o n b i r
o n i k i
o n ü ç
o n d ö r t
o n b e ş
o n a l t ı
o n y e d i
o n s e k i z
o n d o k u z
y i r m i
y i r m i b i r
y i r m i i k i
y i r m i ü ç
y i r m i d ö r t
y i r m i b e ş
y i r m i a l t ı

s e k i z

1K 118 74
By btsline_

Gife yavaşça düşüyoruz :)

"Affet beni gece vaktiiiii, Ay doğmuş süzülüüüürkeeeen! Sabaha kalmadan affeet, tam ayrıldık de-"

Yalpalayan Jimin şarkıyı söylemeyi kesip kendi kendine güldüğünde kafasını yukarı kaldırdı. "Ne ayrılması amına koyayım, ayrısınız zaten lan, hey!"

Bas bas bağırıp ardından tekrar güldüğünde terlemiş olduğu için bu sefer de yüzünü buruşturdu ve gömleğinin ilk dört düğmesini yarım yamalak açabildi.

Sarhoş olmak için devirdiği yedi şişeden önce So Ra'yı şirketten götürdüğünde, saatlerce kızıyla gezmiş ve her şeyi unutmaya çalışmıştı. Daha sonra kızını bırakması gerektiğinden Lisa'nın kapısında bulmuştu kendini ve en son adresinin neresi olduğu şimdiki halinden belli oluyordu.

Kafayı bulduktan sonra ise kürkçü dükkanına geri dönmeyi başarabilmişti. Arka bahçeye usulca süzülüp havuzun karşısına geçtiğinde saçlarını karıştırdı ve etrafına bakındı.

"Neredeyim lan ben?" Tabii geldiği yeri kavrasa her şey daha da normal olabilirdi... "Aaaaaa, evime gelmişim! Bakayım, havuzu da var!"

Kendi haline gülmeyi durduramayıp, "Liiiisaaaaa!" diye gecenin kör karanlığında etrafı başına aldığında avuç içlerini iki dudağının yanına konumlayıp tekrar bağırdı. "Karıcııııııım!"

Lisa kızıyla beraber izlediği televizyondan duyduğu ses ile dikkatini çektiğinde kaşlarını çattı. Elindeki cipsi kenara koyup, "Yanlış duydum herhalde." diye söylenirken önüne döneceği sırada, "Kocan geldiiiiii, Lisaaaa!" diyen sesi çok net bir şekilde duyduğunda gözleri kocaman açıldı ve, "Şaka?" diye kendi kendine sordu.

Hızla yerinden kalkıp kızını orada bırakırken, "Jimin bu sen olmamış ol, lütfen!" diye isyan ediyordu. Gecenin bir vakti ne işi vardı burada Tanrı aşkına!

Balkona hızla ayak basıp etrafı tararken gözleri aşağıda kendisine bakıp el sallayan ve sırıtan Jimin'i sarhoş bir şekilde bulunca elini alnına çarptı ve, "Jimin!" diye bağırdı. "Ne yapıyorsun ya?!"

Kıkırdadı genç adam ve genç kadının balkondan aşağıya asıldığı için görünen dekoltesine kaşlarını çatıp, "Göğsün görünüyor." dedi. Lisa o söylemese fark etmeyeceği gerçek ile yanaklarını kızarırken bulduğunda hızla doğrulup önünü düzeltti ve boğazını temizledi. "Neden içtin?" aslında nedenini gayet iyi bilirken bunu sorması ne kadar doğruydu?

Benim yüzümden bu halde, birde soruyorum salak gibi... Diye geçirdi içinden ve ofladı. Onu bu halde bırakamazdı öyle değil mi?

"Anneee, noldu?" diyen, balkona minik ayaklarıyla pıt pıt ses çıkartarak giren kızına döndü Lisa telaşla ve, "Ah.." diyerek devam etti, "Sorun yok tatlım, baban seranat yapıyor."

Kız heyecanla görebildiği kadarıyla babasına bakarken kıkırdayıp, "Sabit niye duramıyor?" diye sordu ama sorusu havada asılı kaldı. Jimin kızına göz kırpıp tekrar Lisa'ya döndüğünde şu anda havuzun tam iki adım önündeydi.

Kollarını iki yana açtı ve Lisa'nın tabiriyle seranatına devam etti. "JACKSON'I SİKEYİM!" Lisa şokla aralanan ağzıyla son anda kıkırdayan kızının kulaklarını kapatırken, "Jimin saçma sapan konuşma!" diye bağırdı. Saniyeler içinde oluşan büyük kargaşa Jimin'in Jackson'a sövmesiyle, Lisa'nın onu susturmaya çalışmasıyla devam ederken hiç olmaması gereken bir şey oldu.

"Jimin dikkat et!" diye çığıran kadın genç adamı uyarsada algıları açık olmayan Jimin Lisa'yı anlayamamış ve geriye doğru attığı adım ile havuzun serin suyuyla buluşmuştu.

"Siktir, çok soğuk!" yüzeye çıkarken tek söylediği sadece bu olmuştu...

Havuza düşmesinin ardından koşa koşa aşağı inen Lisa, Jimin'i oradan çıkarma çabasına giriştiğinde onun da bir defalığına havuzu boylamasını saymazsak başarılı olmuş ve Jimin'e zar zor duş aldırdıktan sonra kendisi de duşa girmişti.

Şimdi ise salonda üstünde bir tek battaniyeyle oturan adamı görünce derin bir nefes verdi. Ona giyecek bir şey getirmesi gerekiyordu ama eşyaları burada değildi ki..

Tek biri dışında.

O gitmeden önce hatıra kalsın, kokusunu unutmayayım diye bir tişörtünü çalmıştı ondan habersizce. Şimdi geri verecek olursa anlar mıydı yaptığı şeyi? Sanmıyordu. 'Jimin sadece kaybettiğini düşünmüştür kesin' dedi içinden ve güldü.

Odasına çıkıp kızını uyandırmamaya çalışarak açtığı dolabından en derinlere gömdüğü tişörtü aldı eline ve burnuna götürdü. Kokusunu içine çekerken kapandı gözleri ve büyülendi yine. Ne zaman aklına gelse -ki hiç çıktığı da yoktu.- bu tişörtle uyuyordu. Yıkamamıştı bile. Kokusu gider diye korkarken, uzaklaşmak istememişti. Gönül ondan hiç uzaklaşmamıştı aslında, bedenlerin farklı yerde olması aşka engel değildi.

Tişörtü sıkıştırıp burnundan uzaklaştırdığında altına giymek içinde kendisine ait siyah bir eşofman çıkardı ve odadan ayrılıp salona indi. Başını koltuğa yaslamış ve tavana gözlerini dikerek suskun oturan Jimin'i gördüğünde o da suskunluğunu koruyarak yanına yaklaştı.

Yedi şişeyi deviren adam havuzun soğuk suyundan nasibini alsada henüz tam olarak ayılabilmiş değildi ama az önceki davranışları bir miktar değişmişti. Geldiğinden beri susmak bilmezken şimdi hiç konuşmuyordu mesela. Bir anda içine kapanmıştı sanki.

"Jimin." diyerek tepki vermesini bekleyen Lisa, kendine dönen gözleri gördüğünde elindekileri uzatıp, "Giyin hadi." deyince battaniyenin içinde duran elini çıkartıp kadının uzattığı giysileri aldı. Gözüne çarpan tişört ile önce şaşırdığını gösteren bir şekilde değişti yüz hatları sonra da, "Bu.." deyip durdu.

Boğazını temizledi Lisa. Ne diyeceğini birkaç saniye düşündüğünde kafasının üstündeki görünmez ampule selam çaktı ve konuştu. "Dolabında kalmış, sana vermeyi unutmuşum giderken."

"En sevdiğim tişörtüm."

Biliyorum...

"Hadi giyin, mutfakta sana kahve yapayım ben de." konuyu kapatıp dediğini yapmak için mutfağa giderken sabah şirkette olanlar geldi aklına.

Jimin'in söyledikleri canını çok yakmıştı, kabul. Ama bunu isteyen kendisiydi. Göz yummayı tercih etmişti. Ona, kocam gibi davranmaktan vazgeç, diyordu ama So Ra'yı sadece kendi kızıymış gibi görüyordu hâlâ Lisa. Jimin'in söylediği sözler bu yüzden doğruydu işte, her ne kadar ağırlığı altında ezilsede...

Şimdi ona hiçbir şey yokmuş gibi davranıyordu yine. Zaten daha başka ne yapabilirdi ki? Konuyu durmadan açıp yeni tartışmalara pay mı çıkartsaydı?

Düşünüp dururken yapmayı bitirdiği kahveyi fincana döküp içeriye girdiği sırada çalan kapı ile kaşlarını çatıp Jimin'in önündeki sehpaya bıraktı fincanı. "Birini mi bekliyordun?" diye sordu genç adam imayla. Lisa ona cevap vermeyip kapıya yürüdüğünde deliğe bakmadan kulbu kendisine çekti ve hiç beklemediği yüz ile karşılaştı.

Jackson.

Yutkunduğu sırada, "Selam." dedi Jackson, "İçeriye girebilir miyim?" Lisa o an ne yapacağını şaşırıp olduğu yerde kalırken Jimin ise duyduğu tanıdık ses karşısında tıpkı sabahki gibi gerildiğini hissetti.

"Şey, tabii." dedi Lisa ama içi içini yiyordu. Jackson'ı arkadaşı olarak görüyordu ama bu saatte habersizce evine gelmesi ne kadar doğruydu? Üstelik evde boşanmış bir adet eski kocası varken? Yanlış anlaşılmaya müsait çok şey vardı ama yine de önünden çekilip Jackson'ın içeriye girmesine izin verdiğinde sıkıca gözlerini kapattı ve, "Tanrım yardım et..." diye fısıldayıp kapıyı kapattı.

Birbiriyle karşılaşan ikisine göz ucuyla bakıp Jimin'in yanındaki koltuğa ilştiğinde Jackson'da üstündeki şaşkınlığı atmaya çalışarak boş kanepeden birine oturdu ve Lisa'ya döndü. "Boşandığınızı sanıyordum, o neden burada?"

Jimin sinirle yerinde doğrulurken Lisa adamın kolunu tuttu durdurmak adına. Bu soruya kendisi de sinirlenmişti çünkü Jackson'ın haddine değildi böyle şeyleri sormak. "Oldukça uzun bir hikâye Jackson, dinlemek istemezsin."

"Sen ne için gelmiştin?" diye asıl sorulması gereken soruyu sorduğunda Lisa, Jackson önce Jimin'e kaçamak bir bakış attı ardından kadına dönüp gülümsedi. Jimin olanları sessizce ama içinde büyüyen öfkesiyle izlemekle kaldı.

"Bizim şirketin bir daveti var da. Ben de arkadaşımla geleceğim dedim bizimkilere. Eh, en yakınımda da sen varsın, en iyisi sana geleyim dedim. Ne dersin? Kabul edersen çok mutlu olurum."

Konuşmasının sonunda büyük bir sessizlik oluştuğunda Lisa gözlerini Jimin'e çevirdi. Gözünü bile kırpmadan Jackson'a bakan adamın çaktırmadan kolunu sıktığında bile hiç bir tepki vermemesi git gide kendisini endişeye düşürürken biraz sonra bir şey yapacak olması telaşına bürünüp hızla cevapladı Jackson'ı. "Yarın düşünüp kararımı sana bildirsem olur mu?
Jackson, tamam, diyeceği sırada Jimin olaya hapşurarak müdahil olduğunda sıçradı genç kadın ve adama döndü. "Tanrım, hasta mı oldun?" diye sordu ama herhangi bir cevap alamadı. O sırada Jackson kendini tekrar edip, "Tama-" diyecekken tekrar hapşuran Jimin ile yanakları cümlesini bitirememenin siniriyle al al olan Jackson kalkmış ve, "En iyisi gideyim ben." deyip Lisa'nın kalkmasını beklemeden evden çıkmıştı.

"Cehenneme git it herif." diye homurdandı Jimin ve sonra tekrar hapşurduğunda, "Sikeyim, beynim burnumdan akacak gibi." diye söylendi.

"Yani pes Jimin." dedi Lisa, "Adamın konuşmasını keserken fark etmeden level atladın." omuz silkti Jimin ve ayaklandı. Yarın nasıl olsa aklına dahi gelmeyecek bu şeyler için düşünmeye gerek yoktu. "Kahveni içmedin!" Lisa boşu boşuna yaptığı kahveye üzgün gözlerle bakıp Jimin'in arkasından gitti.

Odaya girmesinin ardından Lisa da odaya girerken Jimin üstündeki battaniyeyi herhangi bir tarafa savurup bedenini yatağa düşürünce Lisa kafasını iki yana sallayarak baktı ona.

Önce attığı battaniyeyi alıp güzelce katladı ve odada bulunan küçük koltuğun üzerine koydu daha sonra gözleri kapanan adama yakınlaştı ve gülümsedi. Bir günlüğüne de olsa burada kalacağı gerçeğini düşündü ve üstünü örtmek için bir hamle yaptı.

Ama bileğine sarılan el ile duraksamak zorunda kaldı. Jimin bileğinden tuttuğu kadını kendine çektiğinde Lisa dur bile diyemeden kendini Jimin'in üstünde buldu. Şaşkınlıkla baktığı adamın gözlerini yavaşça araladığını gördü ve birbirine değen burunlarını fark etti o an. Yutkundu ama ne geri çekildi ne de konuştu. Sadece durdu. Durdu ve Jimin'i dinledi.

"Seni kaybediyorum." demişti, "Ellerimin arasından kayıp ona gitmeni izliyorum."

Gözleri doldu genç kadının. Her zerresine özlem duyduğu adam ona sarhoşken itirafta bulunuyordu. "Her geçen saniye ölüyorum ben Lalisa..." evliyken hep böyle seslendiğini hatırladı kendisine ve buruk bir gülümsemeyi büyüttü yüzünde. Onun aksine ağlayan Jimin'e bakmaktan başka hiçbir şey yapamadığında o an, dudaklarının üstündeki yumuşak ve sıcak dudakları hissetti. Sonunda kendisinin de akmayı bekleyen gözyaşları yağmur gibi boşaldığında sonsuza dek sustular.

Hareketsiz kalan dudakları birkaç dakika boyunca kaldığında öylece, gözleri açıldı genç kadının ve dudakları dudaklarındayken uykuya dalmış olan Jimin ile geri çekilmek zorunda kaldı. Kendi içinde bir kerecik yanında uyumasının sorun olmayacağı hesabını yaparken titrek bir nefes verdi ve yanına kıvrıldığı sevdiğine ürkek bir sarılma bahşedip sabaha kadar onun gibi uyuya kaldı...



Continue Reading

You'll Also Like

245K 26.4K 21
Tek başına bebeğiyle Seule taşınan omega jeon jungkook ve komşusu safkan alfa kim taehyung . Omegaverse! SafkanAlfatae! Omegakook! Text&Düzyazı!
154K 14.7K 26
010 ***: hamileyim jungkook: sen kimsin
169K 5.9K 75
Ailesinden kalma küçük ve güzel pastanesiyle ilgilendiği sırada rastgele bir mafyadan gelen mesaj ile dalga geçip uğraşan bir kızın hikayesi
31.1K 3K 16
Üniversitesinin serseri çocuğu jungkook, kız arkadaşını rahatlatmak için kayda aldığı inlemelerini yanlışlıkla yeni atanan rektörü Kim Taehyung'a ata...