destiny ಇ taekook ✔️

By sdafighting

53.8K 5.7K 5.8K

|TAMAMLANDI| Orta çağ Avrupasında yaşayan bir falcının oğlu, kırmızı ginseng ticareti yapan ama uzun süredir... More

Minik bir rica
⍣1⍣
⍣2⍣
⍣3⍣
⍣4⍣
⍣5⍣
⍣6⍣
⍣7⍣
⍣8⍣
⍣9⍣
⍣10⍣
⍣11⍣
⍣12⍣
⍣13⍣
⍣14⍣
⍣15⍣
⍣16⍣
⍣17⍣
⍣18⍣
⍣19⍣
⍣20⍣
⍣21⍣
⍣22⍣
⍣23⍣
⍣24⍣
⍣25⍣
⍣26⍣
⍣28⍣
⍣29⍣
⍣30⍣
FİNAL

⍣27⍣

946 105 152
By sdafighting

Taehyung

Yanımda oturan favori iklime sevgi dolu gözlerle baktım. Jin hyung eline aldığı dal parçasıyla yere anlamsız şekiller çizerken Namjoon hyung elini çenesinin altına koymuş onu izliyordu. Derin bir nefes aldım, ormanın tertemiz havasını ciğerlerime doldurdum ve bakışlarımı kararan gökyüzüne çevirdim

Hamam maceramızdan sonra hyunglar Ji-mong'un tadım testleri için bizimle hana gelmiş ve Jin hyungun marifetli parmakları sağolsun bizimle gelmeye hak kazanmışlardı. Jin hyungun yaptığı yemeklerden tadan Ji-mong ilk başta karısını çok özlediğini söyleyip ağlamış ardından da Namjoon hyungun kocaman açılmış korkulu gözlerine aldırmadan Jin hyungun alnına sulu bir öpücük kondurmuştu.

Daha fazla vakit kaybetmenin anlamsız olduğuna karar verip ertesi gün yola çıkmış ve aylarca sürecek olan yorucu yolculuğumuza adım atmıştık. Jungkook benimle aynı çadırda kalabilmek için Ji-mong'a yalvarıp yakarmış ayaklarına kapanmıştı. Ama Ji-mong'un gıcıklığı tutmuş olacak ki her mola yerinde benim çadırımı kendi çadırının dibine kurduruyor gözünü üzerimizden ayırmıyordu

Gündüzleri Arundati ile güzelce ilgileniyor arada onunla Jungkook'un dedikodusunu yapıyordum. Arundati'nin sürekli uyumusanı ve halsiz gözükmesini saymazsak Arundati'ye bakma görevim oldukça iyi gidiyordu. Köpeğim Mongsuk, Jin hyung ve ben her mola yerinde yerlerde yuvarlanıp tozu dumana katarak oyunlar oynuyor canımız sıkılırsa da Namjoon hyung ve Jungkook'un sevimli laf dalaşlarını uzaktan izleyip sessizce kıkırdıyorduk.

Ji-mong'un favori veledi Jin hyungtu. Kervana ilk katıldıklarında "Başımda zaten iki baş belası velet vardı, dört oldular" diye biraz söylenmiş ama Jin hyungun yemeklerine de karşı koyamamıştı. Arada Namjoon hyung için "Bu çocuğu gözüm tutmuyor Tae" diyor ama Jin hyung elinde tatlı tabağıyla koşarak gelip Ji-mong'un aklını başından alıyordu.

Günlük rutinimiz özetle böyleydi. Bir kaç haftada bir ise şu an bulunduğumuz ormanda olduğu gibi, iki üç günlük molalar veriyorduk. Bu molalarda Jungkook, hyunglar ve ben herkesten uzak bir köşeye çekiliyor, beraber güzel anılar biriktiriyorduk.

"Ben geldim" duyduğum fısıltıyla bakışlarımı gökyüzünden çektim ve elinde şişelerle yanıma oturan dağ tavşanıma baktım. Alnını elinin tersiyle sildi ve Jin hyunga dönüp kıkırdadı

"Sen de gel demiştim hyung, bu defa Ji-mong'u öyle zor atlattım ki! Çadırından içki çaldığımızı öğrenirse hepimizin derisini yüzer"

"Ben onu yumuşatmasını bilirim" diyen Jin hyung ellerini havaya kaldırdı ve sihir yapıyormuş gibi parmaklarını hareket ettirdi.

Gözlerini deviren Namjoon hyung Jungkook'un elindeki şişelerden birini alıp kafasına dikti. Bu sıralar oldukça düşünceli gözüküyor. Dalıp gidiyor sürekli.

Bir süre kimse konuşmadı. Ormanın sesini dinledik ve içkilerimizi yudumladık. Sessizliği bozan Jin hyungun ciddi sesi oldu

"Hani saat hiç ilerlemez ya, hani dakikalar hiç geçmez ya" derin bir nefes aldı "Hani akreple yelkovan olduğu yere mıhlanır ya. İşte o saat bozuktur hacı"

Ciddiyetle diyeceği şeyi dinliyordum ki... Jin hyung yine tepinerek gülmeye başladı. Eğer Jin hyungla takılıyorsanız bilmeniz gereken bir şey var. Jin hyungun esprileri sinsi bir virüs gibi. İlk başta karşı koymaya çalışıyorsun, böyle bir şeye gülemem, olmaz diyor kendine yakıştıramıyorsun. Ama bir süre sonra tüm bağışıklık sistemini çökertiyor ve tıpkı onun gibi tepinerek gülmeye başlıyorsun

Dördümüz birden sarılıp gülmeye devam ettik. Bir süre sonra gülmekten bitkin düşünce sırt üstü yere yığıldık ve gökyüzünü izlemeye başladık.

"Bir şey soracağım, kafama çok takılıyor" diyen Jungkook yüzünü bize döndürdü "Acaba rüyanın ortasında uyandığım zaman rüyamdaki karakterler 'Anaaa adam kayboldu gitti ya lan' diyor mudur?"

"Salak, böyle şeylere kafa mı yoruyorsun?" deyip kıkırdayan Namjoon hyung Jungkook'un kafasına yapıştırdı bir tane.

"Yah, vurmasana! Gayet felsefi düşünceler bunlar, eğer öyle diyorlarsa düşünsenize arkamda yüzüstü bıraktığım bir sürü insan var. Ben gidince ağlıyor bile olabilirler."

Kıkırdadım ve yüzümü ona çevirdim, kaşlarımı çattım ve bakışlarımı yüzünde gezdirdim "Ne o Jungkook efendi, arkanda bırakmak istemediğin birileri var herhalde rüyalarında!"

"Ne?!? Valla yok! Öylesine sordum ben!" deyip ellerini havaya kaldırdı "Gerçekten masumum!" bakışlarımı gözlerini korkuyla kırpıştıran Jungkook'tan çekip

"O bu değil de yarasa gerçekten çok yararlı bir hayvan" diyen Jin hyung'a çevirdim

"Neden?" diyen Jungkook ve Jin hyung arasında gidip gelen gözlerimi sıkıca yumdum

"Bugün yeterince güldük eğlendik, yalvarırım yapma hyung" Jin hyung beni zerre umursamayıp konuşmaya başladı

"Çünkü yararlı olmasa yaramasa derdik" Jin hyung tekrar gülmeye başlayınca ben de kendimi tutamadım ve gülüşüne eşlik ettim. Hepimizin kafası hafiften bulanmaya başlamıştı. Ayağa kalkıp

"Hadi dans edelim" diyen ve sevimli sevimli dans etmeye başlayan Jungkook bunun en büyük kanıtıydı.

"Sen buna dans mı diyorsun?" deyip tökezleyerek ayağa kalkan Jin hyung Jungkook'a eşlik etmeye başladı.


Jin hyungun dansı yüzünden girdiğim gülme krizi Namjoon hyungun dansıyla ikiye üçe katlandı

"Ne yapıyorsunuz hyung tanrı aşkına?" gülmekten ağrıyan karnıma kollarımı sardım "O kadar mı sarhoş oldunuz? Bu dans değil, bildiğin dişisini etkilemeye çalışan cennet kuşu"

Bir süre daha komik danslarına devam ettiler. Ben de alkış tutarak onları izledim. İlk yorulup oturan benim Kookie'm oldu. Yanıma sokuldu ve başını omzuma yasladı.

Ardından da Jin hyung yere çöktü. Jin hyung da sarhoştu ama Namjoon hyung iyice uçmuş gözüküyordu. Jin hyungun dizine kafasını koydu ve kahkahalar atmaya başladı. Uzun süre anlamsız kahkahalar atıp elleriyle yeri dövdükten sonra bir anda sustu. Aniden kesilen kahkahası yüzünden başımı burnunu boynuma sürten Jungkook'tan Namjoon hyunga çevirdim. Koskoca Namjoon hyung dudağını mı sarkıtmış yoksa ben halüsinasyon mu görüyorum?

Hıçkırarak ağlamaya başlayınca gördüğüm şeyin halüsinasyon olmadığını anladım.

"Namjoon kes şunu" diyen Jin hyungu duymazdan gelen Namjoon hyung ağlamaya devam etti. Bense bu sırada boynuma sürtünen burnunun yerini dudakları alan Jeon Jungkook ile uğraşıyordum. İlk başta sadece dudaklarını dokundurup

"Çok güzelsin Taetae" diyordu ama öpücükleri sulu bir hal alınca olaya müdahale etmem gerektiğine karar verdim. Elimi boynum ve dudakları arasına koydum ve fısıldadım

"Yapmasana Kookie huylanıyorum, hem hyunglar burada" Jungkook dudaklarının dokunduğu şeyin elimin tersi olduğunu anlamayıp öpmeye devam edince fazlasıyla sarhoş olduğunu anladım ve onu elimle baş başa bırakıp hyunglara döndüm

Namjoon hyung iç çeke çeke ağlıyor Jin hyung ise onu sertçe azarlıyordu.

"Ö-özür dilerim çocuklar, özür dilerim... Hyungunuz... s-sizi seviyor..." zar zor kurduğu cümleyle Namjoon hyungun yüzüne eğildim

"Hyung~ ağlama biz de seni seviyoruz, neden ağlıyorsun?"

"Sana şunu yapmayı kes dedim" diyen Jin hyung hızla yerinden kalktı ve hala ağlamaya devam eden Namjoon hyungu çadırlarına sürüklemeye başladı.

"Hyung! Sarhoş işte, kızmasana!" arkasından seslendim ama dönüp bakmadı bile. Jin hyungun bu sert tepkisini de sarhoşluğuna verdim ve elimi yalamaya başlamış Jungkook'u yerden kaldırdım. Tükürük olmuş elimi onun kıyafetlerine sildim.

"Yeseydin! Ne hale getirmişsin elimi!"sitemle söylediğim cümlenin ardından kolunu omzuma attım ve Jungkook'un çadırına doğru yürümeye başladım.

"B-bıktım artık, ben seninle uyumak istiyorum" deyip yüzünü boyun girintime gömen Jungkook'a döndüm keyifle

"Bugün seninle uyusam mı ha, ne dersin?" Yüzünü boynumdan kaldırdı ve parıldayan göz bebeklerini sarhoşluğun etkisiyle zor da olsa gözlerime odakladı.

"Gerçekten mi?" omzumdaki kolunu çekip iki kolunu birden sıkıca belime doladı "Lütfen..."

"Ji-mong benim çadırımın önüne adam diktiğine göre senin çadırına gidelim" fısıltımla kıkırdadı ve dengesiz adımlar atmaya devam etti

Jungkook'u çadıra zar zor soktuktan sonra yatağına yatırdım ve ayakkabılarını çıkardım. O sırtı yatağa değer değmez horul horul uyumaya başlamıştı

"Aranızda benden başka içkiye dayanıklı kimse yok herhalde." kıkırdadım ve yanına kıvrıldım. "Eee böyle olmaz ki, iyi geceler öpücüğü bile istemiyor musun? Ama ben melek gibi biri olduğum için istemesen bile sana bu iyiliği yapacağım" dedim ve üst dudağına minik bir öpücük kondurdum.

Yerinde hafifçe kıpırdandı ve kenarda öylece duran kolunu üstüme attı. Yüzümde oluşan minik gülümsemeyle gözlerimi kapattım

꧁꧂

Sizi özledim kelebeklerim 💜💜💜

Bölüm biraz sıkıcı biliyorum ama geçiş bölümü gibi bir şeydi. Umarım çok sıkılmamışsınızdır.

Şimdi... Huzurlarınızda... Dişisini etkilemeye çalışan cennet kuşu hıgjfhgdvj tıpkı Namjoon ve Jin'in dansı

Bir kaç da fanart bırakayım

(Çok soft oldum 😍)


(Hele bu çok tatlı gjfduhff çen dağ tavşanına av mı oldun çen fkvfhhk)

Beğendiyseniz oy vermeyi unutmayın. En kısa zamanda görüşmek dileğiyle 😘





Continue Reading

You'll Also Like

5.1K 314 16
~ailesinden şiddet gören taehyung okuldaki işkencesiyle evlenmek zorunda kalmıştı ancak bilmedikleri bir şey vardı nefret elbet bir gün aşka dönüşec...
15.5K 1.3K 30
Karanlıklar prensi, evine gelen bakıcının onun içinde ki ışığı ortaya çıkarıcağından habersizdi.
421K 50.8K 49
bir ipe bağlanmayı öğretmek fwb texting / düzyazı slowburn⚠️
7.8K 626 9
Taehyung, sevgilisi olan alfanın umursamaz tavırlarına daha fazla katlanamamıştı.