NEREDESİN SEN? (TAMAMLANDI)

Von selin-visne

1.8M 105K 38.6K

Kiraz Mahallesinin yaralı abisi Halit ve masum kızımız Nazenin'in hikayesi... Başlama Tarihi : 2017 Mehr

TANITIM
TANITIM II
TANITIM III
1. Yeni Bir Hayat
2. Göğe Bakma Durağı
3. Çiçek Kız
4.Muhallebi Çocuğu!
5. Dedikodu
6.Pamuk Şeker
7. Umutları Elinde Kalır
8. İmtihan Bu Ya..
9. Biçare
10. Bak Aşk Diyorum
11. Uzaktan Sevmek
12. Çıkmaz Sokak
13. Çok Eskiden Karşılaşacaktık
14.Kendini Bulmak Senin Elinde
15. Hüzün Sessizliğin Olmuş
16. Rüzgarım Olan Adam
17. Seni Zamana Bıraktım
18. Sensiz Olmaz
19. Senden Öğrendim
20. Bu Şehirde Sen Varsın
21. Mavi Hareler
22. Bitmesin
23. İlkler
24. Bir Çıra Meselesi
25. Bir Sen, Bir Ben, Bir De Bebek
26. Küçük Osman (Osman&Yeliz)
27. Kaynanam Baldan Tatlı!
28. Naz Evi !
29. Beklenmeyen Misafir
30. Dönüm Noktası
31. Meftun Bir Adam
32. Anne Kız
33. Ay Şahit
34. Meydanlar Bizim!
35. İstemeyle Topyekün Mücadele
36. O Kurnadan Bu Kurnaya !
37. Sevda Kervanı
38. Anılar
39. Bir Pazar Kahvaltısı
40. Bir Olmak -1-
41. Bir Olmak -2-
42. Hazırlıklar Başlasın
44.Kınayı Getir Aney!
45. Hayat
46.Bir Şarkısın Sen
47. Oy Oy Güzelim
48.Sevince
49.
50.
Minicik Bir Duyuru
51. Hızla Geçen Günler
52. Bölüm (Final)

43. Son Dokunuşlar

17.2K 1.2K 402
Von selin-visne



2 Hafta sonra    

Nazenin sabah annesiyle kahvaltı yaptıktan sonra dışarıya çıktı. Bugün Hüsamettin'inin evlerine gidecekti kız kardeşiyle aklındakileri konuşmak istiyordu. Sabah serinliğinde mahallenin yollarını adımladı. Yaz mevsimin geldiği belli oluyordu. Çiçekler göz alıcı renkleriyle mahalleyi süsleyerek tabloya dönüştürüyordu. Çiçek kokuları sarmıştı her yeri Nazenin derince soludu bu kokuyu çok seviyordu. Gideceği evin bulunduğu dar sokağa girdi. İpeklerin yanındaki evin demir kapısını açıp yemyeşil bahçeye adımını attı.

''Aman efenim kimler gelmiş ? Gözümüz yollarda kaldı Nazenin Hanım'' Hüsamettin kollarını iki yana açarak sarıldı arkadaşına. Dostça sarıldıktan sonra bahçedeki masaya buyur etti.

Hüsamettin'in annesi Melek de gelip Nazenin'e 'hoşgeldin' diyip sarıldı. Masaya oturduktan sonra sohbet etmeye başladılar. Melek Hanım kına ve düğünle ilgili eksikleri olup olmadığını yardım edebileceği bir şey varsa çekinmeden haber vermelerini söylüyordu.

''Annem haklı kadim dostum yardım edebileceğimiz, yapmamız gereken bir şeyler varsa söylemen yeterli biliyorsun yardım destek ekibi olarak hazırız'' sözlerinden sonra yumruğunu havaya kaldırıp salladı Hüsamettin.

Nazenin gülümseyerek arkadaşına baktı. ''Melek teyze, Hüsamettin çok sağolun her şeyi hallettik sayılır. Annemler, kızlar hepsi benden önce hallediyorlar. Sizlerden tek isteğim kınada ve düğünde yanımızda olmanız mutluluğumuza şahitlik etmeniz.''

''Gelicez tabiki güzel kızım sizleri yalnız bırakmayız.''

''Hüsamettin'siz düğün olur mu hiç Nazenin ? Düğününüz için çok güzel fikirlerim var bizzat Halit bayılacak '' tüm dişlerini göstererek sırıtıyordu Hüsamettin. Dostu evleniyordu düğünü coşturması şarttı.

''Halit seni bayıltmasında Hüsamettin dikkat et. ''

''Valla gül gibi kızımızı veriyoruz katlanacak enişte bey.'' Nazenin bu sözlerden sonra başını iki yana sallayıp güldü. İçinden düğün günü için Halit'e sabırlar diledi. Delireceği şimdiden belli olmuştu çünkü Hüsamettin'in gülüşü Erol Taş'ın kahkahalarını aratmıyordu.

Sohbetlerine devam ederlerken evden elinde tepsiyle çıkan Aysu göründü, beklediği kişi geliyordu. Minyon bir tipi vardı Aysu'nun. Turuncu mu açık kumral mı seçemediği uzun saçlarını açık bırakmıştı. Su yeşili gözleri yanaklarındaki çillerle uyum içerisindeydi. Gözleri aşağılara inince bir şey dikkatini çekti Nazenin'in Aysu'nun yürürken sol bacağı aksıyordu daha önce gördüğünde fark etmemişti ya da şimdi kapri pantolan giydiği için belli olmuştu. Belki de düşüp burkmuştu bilemedi. Kendilerine doğru gelirken aksaması dışında yürüyüşünde sorun yok gibiydi bir kez adım atmada zorlanmıştı gördüğü kadarıyla.

''Hoşgeldin Nazenin abla''

''Hoşbuldum Aysucum'' yerinden kalkıp sarıldı kıza.

Aysu'nun getirdiği kahve ve tatlıyı Hüsamettin herkesin önüne koydu. Kardeşine kendi yerini verip diğer sandalyeye geçti.

''Aysucum ben seninle bir konu hakkında konuşmak için geldim''

Aysu meraklı gözlerle baktı devam etmesi için başını usulca salladı.

''İpek söyledi fotoğrafçılık bölümünde son senenmiş bu sene mezun oluyormuşsun, çektiğin fotoğraflarda çok güzelmiş. Biliyorsun kınam ve düğünüm var istiyorum ki bu özel günümden bir sürü hatıra kalsın elimde sevdiklerimizle anılarımız olsun. Yani anlayacağın bir fotoğrafçıya ihtiyacım var." Umut dolu gözlerle Aysu'ya baktı Nazenin.

Aysu ilk kez böyle bir teklif aldığı için şaşırmıştı ve özel bir çekim olacağı için yapabilir miydi bilmiyordu endişeliydi. Derin bir nefes alıp gülümsemeye çalıştı.

"Nazenin abla evet fotoğraflar çekiyorum. Manzara, doğa, habersiz yakaladığım anlık insan fotoğrafları daha bir sürü. Ama daha önce özel bir gün için fotoğraf çekmedim kendime güvenemiyorum bu konuda."

Nazenin Aysu'nun elini alıp sıktı. "Bana çektiğin fotoğrafları gösterir misin ? Bakabilir miyim ?"

Aysu başını sallayıp ayağa kalktı. Nazenin arkasından bakınca bu sefer aksadığını daha net görmüştü yavaş yavaş yürüyordu. Sol bacağıyla adım atarken zorlanıyor gibiydi.

"Aysu bu tür konularda pek girişken değildir Nazenin kızım. Biraz zorlanması gerekiyor." Diyerek göz kırptı Melek Hanım.

"Kardeşim diye demiyorum kadim dostum çektiği fotoğraflar efsane. Aysu kendine güvense babam mahallede yer açmaya hazır onun içinde bizim kızımız şuanlık istemiyor. Belki de senin düğün fotoğrafların vesilesi olur."

"Biraz çekingen." Aysu yanlarına gelince sustular. Elindeki tahta kapaklı albümü Nazenin'e uzattı. "En beğendiklerimi bu albüme koyuyorum. Diğerleri de bilgisayarımda."

Nazenin eline alıp albümü incelemeye koyuldu. Deniz, gökyüzü, yıldızlar, hayvanlar, mahallede kapı önünde oturan kadınların konuşurken, gülerken haberleri olmadan çekilen fotoğraflar, Aysel sultanın bile resmi vardı bu albümde. Annesinin, babasının, ağabeyinin resimlerini haberleri olmadan çekmişti güzel pozlar yakalamıştı. Her gün geçtiği sokakları resimde görünce çok beğendi Nazenin. Bakmakla görmek arasında çok fark vardı. Aysu fotoğraf çekerken resmin tamamını görüyordu hiçbir ayrıntıyı atlamadan doğru açıyı ve doğru zamanı bulup çekiyordu resimlerden anladığı kadarıyla. Beğeniyle baktı tüm resimlere.

"Aysu çok beğendim, bayıldım" hislerini olduğu gibi söylemişti Nazenin karşısındaki kız fotoğraf konusunda beklediğinden daha yetenekliydi.

"Teşekkür ederim Nazenin abla" gülümseyerek albümü masanın üzerine koydu.

"Aysu seni zorlamıyorum, fotoğraflarımızı senin çekmeni anılarımızı simgelemeni çok isterim. Hem tanıdığımız birisi fotoğrafımızı çekerse daha rahat oluruz ve nazımız geçer."

Aysu'nun bir yanı deli gibi bu teklifi kabul etmek istiyordu bir yanı da içindeki vesveseyi dinlemekle meşguldü. İçindeki vesvese "ya kötü çekersen, beğenmezlerse" diye sürekli konuşuyordu.

Hüsamettin kardeşinin omzuna çenesini yasladı. "Abicim senin bu konuda başarılı olduğunu hepimiz biliyoruz. Bölümünü birincilikle bitirdin. Kaç fotoğraf yarışmalarında derecelere girdin sayamadık bile. Lütfen kendine güven. Elinden gelenin en iyisini yapacağını adımız gibi biliyoruz. Hem Nazenin de Halit de bu konuda yardımcı olurlar sana."

Ağabeyinin desteğini her zaman hissediyordu Aysu. Çok şanslıydı. Başını ağabeyinin başının üstüne koydu. Gözlerini açıp kapadı.

"Elimden gelenin en güzelini senin için yapmaya çalışacağım Nazenin abla" diyerek teklifini kabul ettiğini belirtti.

Nazenin heyecanla ellerini çırptı. "Yaşasın. Şahane düğün fotoğraflarım olacak" demesiyle hepsini güldürdü.

"Düğün günü erken hazırlanırsınız. Aklımda dış çekim için güzel yerler var oraya gideriz. Sonrasında arkadaşlarını çağırırız orada da çekerim sizi. Düğün yerinde de ailelerle çekeriz. Senin ve Halit abinin kına da ve düğünde ayrı ayrı fotoğraflarını da çekerim. Hatta kuaförde bile çekim yaparız sen hazırlanırken" yapacaklarını tek tek sıraladı Aysu. Bir işe girerken ne kadar çekingense bir işe baş koyduğunda da o kadar titiz çalışırdı.

Nazenin başını sallayarak onayladı. "Anlaştık o zaman sen ne dersen o, patron sensin" diyip güldü.

"Aysucum sen bize masraflarımızı da çıkarırsın en kısa zamanda ödemesini de yaparız."

Aysu kaşlarını çatıp başını olumsuzca salladı. "Hayır Nazenin abla böyle bir şeye gerek yok. Komşuyuz biz abimin yakın arkadaşısın sen. Hem benim hediyem olsun sana lütfen."

Bu seferde Nazenin başını olumsuzca salladı. "Hayır emek veriyorsun bütün gün ayakta olacaksın karşılığını almalısın içim rahat etmez. Yoksa istemiyorum kalsın."

Aysu bu sözlerden sonra biraz daha dil döksede Nazenin'i ikna edememişti. En sonunda Nazenin kızı ikna etmişti. Aysu ise normal fiyatının yarısını alacağını söyleyince bu seferde Nazenin kabul etmek zorunda kaldı. Anlaşmışlardı. Son detayları da konuşup evden ayrıldı. Bir işi daha bitirmenin mutluluğunu taşıyordu üstünde Nazenin.

~~

Nazenin eve geldiğinde kapıyı kucağında oğluyla Ahsen açmıştı.

"Neredesin gelin hanım misafirlerin geldi sen yoksun ?" Muzipçe konuştu Ahsen.

Nazenin ayakkabılarını çıkarıp eve girer girmez Yiğithan'ı kucağına aldı. "Aşkım nasılsın?" diyip öptü kucağındaki bebeği. Ahsen'e göz kırptı.

"Kimler var ?"
"Kim yok ki " dedi gülerek.

Salona geçtiğinde arkadaşının dediği gibi "kim yoktu ki ?" herkes buradaydı. Kayınvalidesi, Halit, Yılmaz, Osman'la Yeliz, Alihan ile Duygu ve Demirle İpek buradaydılar.

Herkese hoşgeldin dedikten sonra ellerinde kağıtlar harıl harıl iş yapan arkadaşlarının ve nişanlısının yanına yemek masasına geçti. Anneleri de başlarındaydı.

Masanın üstünde duran kağıda bakarak sevinçle konuştu. "Ya düğün davetiyelerimiz gelmiş."

Halit yanındaki boş sandalyeye müstakbel karısını oturttu. "Evet güzelim matbaada hazırmış bugün beni aradılar bende aldım. Nasıl istediğin gibi olmuş mu ?"

Nazenin elindeki davetiyeyi gülen gözleriyle inceliyordu. Halitle mobilya baktıktan bir gün sonra annelerinin söylemleriyle akıllarından çıkan düğün davetiyesi seçimi için internetten modellere bakıyorlardı. İkisi de klasik düğün davetesiyesi istemiyordu kendilerini yansıtan bir şey olması için araştırıyorlardı. Verdikleri düğün davetiyesinin de iki gün sonra buruşturulup çöpe atılmasını da istemiyorlardı.

Düşünürlerken Nazenin'in aklına bir fikir geldi. Düğün davetiyeleri kitap ayracı şeklinde olursa hem onları yansıtırdı hem de insanlar kitaplarında ayraç olarak kullanabilirlerdi böylelikle her baktıklarında hatırlarında kalırdı.

Bu fikrini Halitle paylaşıp onun da onayını alınca vakit kaybetmeden matbaaya gidip istediklerini anlattılar. Hatta Nazenin oradaki çalışanın vermiş olduğu taslağa çizimi bile yapmıştı. Yazılarını da yazmıştı.

Şimdi ise kitap ayracı düğün davetiyeleri elindeydi. Ahşap mukavvadan olan ayraçların hepsinin yazıları aynıydı fakat üstündeki şekiller farklıydı. Ağaç, palmiye, kelebek, deniz, ay, yıldız, kiraz, çiçekler kitap ayracında yerlerini alıyordu. Bütün ayraçların en altında yazılarından sonra ise küçük bir şekilde kara kalemle çizilmiş resimleri vardı. Resimde yan yana otururken Halit kolunu omzuna atmış gülüyorlardı.

Şimdi ise ayracın en üstündeki delik olan yere de hasırdan ip geçirip ucuna renkli fiyonklardan bağlıyordu masadaki ekip. Bir sürü davetiye masadaydı.

"Bu davetiyeyi nerede görsem Nazenin ablaya aittir derim" dedi İpek.

Alihan karısının gösterdiği yere fiyonk yapmaya çalışırken Halit'e baktı. Nazenin'in abisiydi biraz uğraşacaktı damat beyle.

"Oğlum Halit artık düğüne 10 gün kalmışken bu eve giriş çıkışlarını azaltacaksın."

Halit şaşırmış bir şekilde önce Nazenin'e ardından Alihan'a baktı çatık kaşlarıyla "nedenmiş o."

"Ne demek nedenmiş o" Halit'in taklidini yapıp ardından devam etti. "Öyle zırt pırt kız evine gidilip gelinmez. Gülistan teyzem gelebilir kayınvalide olarak ama sen gelemezsin artık yakışık almaz."

Alihan ayağını Yılmaz'ın ayağına vurup göz kırptı.

Yılmaz boğazını temizleyip arkadaşına döndü. "Kayınçom haklı Halit. Düğüne çok az bir zaman kalmışken senin bu eve her gün gelmen uygun düşmez. Sen en iyisi davetiyeleri dağıttıktan sonra bir daha gelme buraya düğünden sonra gelirsin, evine."

Halit " ciddi misin" der gibi Yılmaz'ın yüzüne baktı. "Ne sandın oğlum bu işler böyle örf, adet, gelenek, görenek haberin yok sanırım."

Alihan elini havada sallayıp Nalan teyzesine döndü. "Kimlere kız verdik Nalan teyzem. Örften adetten haberi yok daha damat beyimizin."

Halit yüzünü sıvazlayıp Nazenin'e döndü bir şeyler demesi gerekti yoksa bu iki adam elinde kalacaktı. Nazenin de omuzlarını yukarı kaldırıp indirdiğinde "ben bilmem" bakışları atıyordu kendisine.

Annesine döndü bu seferde. "Yılmaz'la Alihan haklı çocuğum. Siz akşam Nazeninle davetiyeleri mahalleliye dağıtacaksınız ya sonrasında sen gelme artık. Yarında boya işini eşyalarını yerleştirmeyi biz yaparız. Düğün akşamı Nazenin kızımla beraber gelirsiniz." diyerek iki haylazın oyununa ayak uydurdu.

Halit söylenen sözlerden sonra hırsla Yılmaz'a döndü. "Lan bana bak ben senin evlendiğin zamanları da biliyorum. Düğüne sayılı günler kala Ahsenlerin evinden çıktığın yoktu. Bahanende hep hazırdı. Dolap monte edecem Ahsen'in fikrini almam lazım. Sanki her dolap monte ettiğinde fikir alırmış gibi. Lan çeyizlerin hazırlamasına bile yardım etmeye gittin. Unuttun herhalde o günleri."

Yılmaz gülmemek için dudaklarını birbirine bastırmıştı. Yanında oturan karısının omuzlarını sarıp yanağından öptü. Ayağına da bir tekme yemişti o sırada.

"Lan sen bizim eve mi gelip gidiyordun o zamanlarda benim niye haberim yok ?" Alihan gözlerini kısmış karşısındaki ikiliye bakıyordu.

Cevap Duygudan geldi. "Sen o sırada beni evlenmeye ikna etmekle meşguldün hayatım. O kısmı kaçırmışsın belli ki" diyerek kocasının yanağını sıktı. Alihan bu hareketten dolayı gülümseyerek karısına döndü. "Aklımız yarda olunca."

"Halit abi Alihan eniştem de devamlı bize geliyordu" diyerek konuştu Demir. Ablasıyla eniştesi kendisine dönüp bakışlarıyla delecek gibi bakıyorlardı.

Halit başıyla Demir'i gösterdi Alihan'a. "Gördün mi der gibi."

"Bir gün ablamla evdeyiz annemlerde yok bizim akrabalara düğün davetiyesini dağıtmaya gittiler. Alihan abi geldi. Parantez açıyorum düğüne bir hafta vardı. Bahanesi şuydu. Benim geçen sene ki veli toplantıma ailemden biri katılmamış oradan kalma kağıt getirmişti imzalanması için. Bir daha parantez açıyorum ben o sırada üniversite birinci sınıftayım yani liseden mezun olmuştum."

Demir'in anlatmasıyla herkes elindeki işi bırakıp gülmeye başladı. Duygu da elini ağzına kapatmış sinirli sinirli kardeşine bakan kocasına gülmemek için zor tutuyordu kendisini. Evet bu yanında oturan bebek yüzlü yaramaz adam öyle bahaneler üretmişti ki evlerine gelebilmek için babası en sonunda patlamıştı bile. Yine de o bahaneleri ciddiyetle sıralarken öyle tatlıydı ki. Şuan bile kızgın suratıyla tam ısırmalık duruyordu.

Demir'e işaret parmağını salladı Alihan. "Sen benim elime düşersin kayınço."

Nalan Hanımın gülmekten gözlerinden yaşlar gelmişti eliyle gözlerini sildi. "İlahi Alihan oğlum sen çok yaşa emi. Güldürdün bizi."

Alihan Halit'e bakıp konuştu. "Ne gülüyorsun oğlum cahildik biz dünyanın rengine kandık. Sana görmüş geçirmiş birileri olarak akıl veriyoruz sende uyacaksın o kadar."

Halit bu anlatılardan sonra ne Yılmaz'ı umursardı ne de Alihan'ı kafasını sallayıp geçiştirdi ikisini de.

"Ulan adama bak bizi takmıyor bile" Alihan içinden düğün için planlar yaparken pis pis sırıttı. "Ben sana yapacağımı bilirim" diyerek içinden konuştu.

Geri kalan davetiyeleri düzenlemeye tekrar başladılar. İş bölümü yapmışlardı. Kimisi davetiyenin uçlarına fiyonk bağlıyordu, kimisi davetiyeleri zarflara koyuyordu Nazeninle Halit'te annelerle zarfların üstüne isimleri yazıyordu.

"Halit oğlum babanın babasının kardeşinin kızı Semiha'nın davetiyesini ayrı koyun babanla veririz biz." Dedi Gülistan Hanım.

"Semiha ablaya davetiyeyi unutmayasın Halit çok yakın akrabanız baksana" gülerek konuştu Alihan.

Halit de gülerek elindeki zarfa isin yazıyordu. "Semiha abla yakın akraba sayılır sen bir de diğerlerini duysan."

"Daha babanın annesinin süt kardeşlerinin çocukları var oğlum. Onlara da davetiye verilecek."

Halit annesine yok artık dercesine baktı. Yılmaz gülerek omzuna vurdu.

"Bitmez abi bu davetiye işleri bitmez. Tanımadığın, görmediğin herkesin ismi yazılıyor buraya akraba adı altında."

Nazenin Halit'e bakıp güldü elini sıktı. "Nasıl olsa bir sürü davetiyemiz var."

Nazeninle Nalan Hanım kendi akrabaları için davetiye hazırlıyorlardı. Nazenin'in çok fazla akrabası yoktu. Bir teyzesi bir de halası vardı. Onlara davetiyelerini yarın kargoyla gönderecekti. İkisiyle de sık sık görüşüyordu. Babasıyla arası iyi olmasa bile halası bunu hiçbir zaman sorun etmemiş devamlı Nazenin'i arayıp soruyordu hat işlerini ayarlayabilirse oğluyla birlikte düğüne geleceklerdi. Teyzesi ve kuzeni de kınadan birkaç gün önce burada olacaklardı. Onların davetiyesini ayırırken bir tane de üstünde isim yazmayan davetiyeyi kenarına iliştirdi vermesi gereken bir kişi daha vardı.

"Aman güzel kızım mahalledeki hiçbir komşumuzu tanıdığımızı atlamadan verin davetiyeleri olur mu ?" Gülistan Hanım gelinine bakarak konuştu.

Nazenin kafasını salladı. "Hiç merak etme Gülistan anne mahallenin başından başlayacağız Halitle davetiyeleri dağıtmaya."

"Bize de gelmeyi unutmayın bekliyoruz" elindeki davetiyeyi gösterdi Alihan.

"Alihan abi siz yabancı değilsiniz alın buradan davetiyenizi."

"Olmaz Nazenin. Hem bu damadın işi ne getirsin davetiyemizi"

"Tamam Alihan bizzat size özel olarak kendimiz getireceğiz oldu mu ?" dedi Halit yoksa bu adamın dilinden kurtuluş yoktu.

32 diş sırıtarak baktı Alihan. "Oldu."

Davetiyelerin kimlere verileceği üzerlerine yazıldıktan sonra Nazenin son kez annesi ve kayınvalidesiyle birlikte kontrol etti. Eksik olmasını ya da birilerini atlamayı istemiyorlardı. Aynı mahallede oturuyorlardı yüz yüze bakıyorlardı bir kişiye bile davetiye vermeyi unuturlarsa iyi olmazdı.

İşleri bitirdikten sonra herkes evlerine giderken Nazeninle Halit el ele çıktılar dışarıya akşam üstünün serinliğinde davetiyeleri dağıtacaklardı. Mahalleden başlamadan önce Nazenin telefonunu çıkarıp Levent'i aradı nerede olduklarını öğrendi. Meltemle Levent beraber sahilde oldukları için ilk rotaları onların yanıydı.

El ele sahile doğru yürüdüklerinde Halit'in çay bahçesinde oturmuş ikiliyi gördü. Meltem'in el sallamasını görüp yanlarına geçtiler.

"Ooo müstakbel karı koca çiftimiz gelmiş" ayağa kalkıp önce Halit'e ardından da Nazenin'e sarıldı Levent.

Nazenin Meltemle de sarılıp yanına oturdu.

"Gel damat bey sende yanıma otur kendi mekanınmış gibi rahat et lütfen" diyerek masadakileri güldürdü Levent.

Nazenin elindeki karton kutudan davetiyeleri çıkarıp arkadaşlarına uzattı.

"Düğün davetiyemiz"

Meltem heyecanla davetiyeyi alıp zarfından çıkardı. Elindeki kitap ayracına bakıp Nazenin'e sarıldı.

"Hayırlı uğurlu olsun Nazenin çok mutlu olun."

"Canım teşekkür ederim darısı en yakın zamanda sizin başınıza."

"Sizin düğün bitsin sonra bizim hazırlıklara başlayacağız gençler, hazırlıklardan kurtulduk sanmayın" dedi Levent.

"Hep birlikte üstesinden geliriz siz yeter ki düğün yoluna adım atın" diyerek yanında olduklarını belirtti Nazenin, Halitte onayladı.

Nazeninle Halit biraz daha arkadaşlarıyla sohbet ettikten sonra yanlarından ayrıldılar. Mahallenin girişine gelmişlerdi. Evlerin kapısını çalıp mutlu günlerinde yanlarında olmaları için davetiyelerini dağıtmaya başladılar. Her çaldıkları kapıdan dualarla, hayırlı olsun, Allah mesut etsin dilekleriyle uğurlanıyorlardı.

Mutluluk buydu. Kalpten geçirilip dilden dökülen samimiyetle söylenen her söz mutluluktu. Sadece merhaba dediğin insanların senin için iyi dileklerde bulunması, davetiyeyi aldıklarında sevinmeleri paha biçilmez mutluluktu. Nazeninle Halitte şuan bu mutluluğu yaşıyorlardı.

Boş karton kutunun içine baktılar. Hava kararmış gün sonunda bütün davetiyeleri dağıtmayı bitirmişlerdi. Halit elini Nazenin'in omzuna atıp sahile doğru yürümeye başladılar. Uzunca bir süre konuşmadılar.

"Ne düşünüyorsun ?"

"Kendimi bildim bileli bu sokaklardayım bu mahalledeyim ben. Bugün davetiye dağıttığımız insanların çoğunun üzerimde emeği var. Bir çoğunun çocuğu beraber oyun oynadığım arkadaşlarım. Salçalı ekmeklerini yediğim, suyunu içtiğim insanlar. Geçtiğimiz sokakların hepsinde oyun oynadım ben, o sokaklarda büyüdüm. Her anıma şahitlik ettiler."

Sahildeki banklara oturdular. "Bugünse büyüdüğüm sokaklardan geçip düğün davetiyemizi dağıttık. Yemeklerini yediğim, sularını içtiğim, çocuklarıyla top oynadığım insanları mutlu günümüze şahit olmaları için çağırdık. Zaman çok hızlı geçiyorum Naz'ım."

Nazenin başını Halit'in omzuna koyup gözlerini kapattı. "Evet zaman çok hızlı geçiyor. Bundan sonra da böyle olacak bir bakmışsın senin oyun oynadığın yerde çocuklarımız oyun oynuyor. Onun arkadaşlarına bende salçalı ekmek yapıp veriyorum. Büyüdüğün sokaklarda büyüyecek bizimde çocuklarımız. Gün gelecek senin şimdi düşündüğün gibi düşünecekler."

Halit kollarını Nazenin'e daha sıkı sardı. "Zaman çok hızlı geçecek ama en güzeli de seninle geçecek Naz'ım. Senin kurduğun yuvada geçecek her zamanımız, anımız."

"Zaman geçerken yaş alacağız Halit yaşlanacağız. "

"Ne güzel yaşlanılır seninle" yüzünü okşadı sevdiği kadının.

"Saçlarımız beyazlayacak, yüzümüz yılların verdiği yorgunlukla kırışacak biz seninle yine böyle yan yana olacağız ben omzuna yaslanınca bütün her şey bitecek."

Halit yumuşacık tende elini gezdirirken konuştu.

"Geçen gün dinlediğim, Neşet Ertaş türküsünün bir yerinde şöyle diyor "

Nazenin gözlerini kırpmadan bakıyordu sevdiği adama.

"Ağarsa saçların belin bükülse
Birer birer hep dişlerin dökülse
Kurusa vücudun kanın çekilse
Gine şu gönlümün yarisin benim"

Sözlerinden sonra ay ışığının altında sokuldu birbirine sevdalı iki yürek.

~~

Herkese Merhabalar Efenim☺️

Yepyeni bir bölümle geldim bugün. Aslında bu bölüm kına olacaktı ama sonradan fikir değiştirdim. Eğer bir daha fikir değiştirmezsem gelecek bölüm kınamız  var dostlar hepiniz davetlisiniz göbek atmaya 💃🏻💃🏻

Bölüm hakkındaki yorumlarınızı sabırsızlıkla bekliyorum canlarım ve her zaman olduğu gibi gelecek bölümler hakkında karakterlerimiz hakkında fikirlere, önerilere açığım heyecanla bekliyorum 🤗

Düğün davetiyemizin Zarfı ☝🏻

Temsili kitap ayraçları şeklinde düğün davetiyemiz ☝🏻

Diğer bölümde görüşmek üzere kendinize çok iyi bakın sizleri seviyorum ♥️🍒

Weiterlesen

Das wird dir gefallen

3.4M 126K 70
Berdel'e kurban gitmiştim. Hiç tanımadığım, bilmediğim bir adamla evlendiriliyordum... "1 yıl, sadece 1 yıl sonra burdan herkesin seni bir ölü olarak...
319K 15K 43
Ruhu yara bere dolu bir adam Ali Asaf Demir. Hüznün vakti olan bir kadın Hazan Tekin. Ve bu da onların hikayesi. "Bir gün Hayal, bir gün hikayeni din...
603K 35.8K 96
[21.08.2021 - 03.05.2022] Sevdiğimiz kişiye olan aşkın büyüklüğünü ondan ayrılınca anlamak... #helalaşk 1. sırada (23.09.2021) #wattsy2021 1. sırada...
114K 30.8K 56
(İki kitap tek bir kitap içerisinde yer almaktadır. Ek olarak bir başka kitap paylaşmak yerine buradan devam ettim, keyifli okumalar dilerim ^^) Bir...