Blackened|Simsiyah

By TurkishWriterss

2.6M 132K 32.3K

. More

1. Bölüm
2. Bölüm
3. Bölüm
5.Bölüm
6. Bölüm
7.Bölüm
8.Bölüm
9.Bölüm
10. Bölüm
11. Bölüm
12.Bölüm
DUYURU
13.Bölüm
14.bölüm
15. Bölüm
16.Bölüm
ÖZEL BÖLÜM
17. Bölüm
18.Bölüm
19. Bölüm
20.Bölüm
Duyuru
21.Bölüm
22.Bölüm
23.Bölüm
24. Bölüm
25. Bölüm
26.Bölüm
27. Bölüm
28. Bölüm
29.Bölüm
30. Bölüm
31.Bölüm
32. Bölüm
Duyuru
33. Bölüm
34.Bölüm
DUYURU
35.Bölüm

4.Bölüm

101K 4.5K 1.2K
By TurkishWriterss

*Multimediada Doğa var.*

Yaklaşık bir saattir rahat koltuğumda oturmuş müzik dinliyordum. Ama aklımı kurcalayan birçok şey vardı. Kapşonlu çocuk Haktan'a ne yapmıştı?

Beni nasıl bu kadar iyi tanıyordu? Bunları düşünmekten açtığım şarkıyı bile doğru düzgün dinleyemiyordum.

Bende beynimi tam anlamıyla meşgul edecek ve hiçbirşey düşünemememi sağlayacak olan bir şarkı açmaya karar verdim. Telefonumun müzik dosyasını kurcalarken 'Green Day-American İdiot' şarkısını gördüm. Ne zaman yüklediğimi hatırlamıyordum ama birkaç kez dinlemiştim.

********

Annemin kolumu dürtükleyip uyandırmasıyla geldiğimizi anlamıştım. Kulaklığımı telefonumdan ve kulağımdan çıkarıp cebime sıkıştırdım. Ardından annemi takip ederek uçaktan indim. Havaalanında bekleyen taksiye bavullarımız bizden önce gelmişti. Bizde hiçbirşeyi beklemeden taksiye binip evin yolunu tuttuk.

"Sakın üzülme, burda da iyi arkadaşlıklar kurabilirsin." Annemin sesini ilk defa bu kadar yoğun duygular içinde duyuyordum. Sanırım üzerimdeki berbat ruh halimi ona da bulaştırmıştım.

"Biliyorum. Bunun için uğraşacağım." Küçük bir tebessümün ardından telefonunu çıkarıp birşeylerle uğraşmaya başladı. Her zamanki iş kadını halleri işte. Bende onu umursamayıp koltuğuma biraz daha yerleştim ve müziklerimi baştan sona dinlemeye başladım.

Daha dört şarkı olmuştu ki taksi durdu. Ben eve doğru yürürken annem bavulları getiriyordu. Ev çok güzeldi. Ama asla ilk evim gibi sevemeyecektim onu. Üvey çocuğum gibi olacaktı büyük ihtimal. Sevecektim, ama diğerini daha fazla.

"Gece! Bir zahmet bavulunu odana götürsen?" Anneme olumlu şekilde kafamı salladıktan sonra elinden kendi bavulumu aldım. Evin kapısının önüne geldiğimde durup annemin anahtarla kapıyı açmasını bekledim. Kapıdan girdiğim anda dağınık ve fazlaca yerleştirilmiş eşyalar dikkatimi çekti.

"Anne, odam nerde?"

"Soldan ikinci kapı tatlım." Sesin nerden geldiğini veya annemin nerde olduğunu bilmiyordum. Sadece odama gidip biran önce rahatlamak istiyordum. Koridorda yürürken bir yandan da İzmir'de nasıl insanlarla tanışacağımı, neler yaşaycağımı düşünüyordum. Umarım düzgün bir yaşantım olur.

Odamın kapısını açıp içeri girdiğimde etrafı fazlasıyla inceliyordum. Odam büyük bir kare gibiydi. Kapıdan girince tam karşıda ebeveyn banyosu vardı. Banyo kapısının sağ tarafında büyük beyaz bir dolap, dolabın yanında da aynı beyazlıkta aynalı bir makyaj masası vardı. Makyaj masasının karşısında nevresimsiz, iki kişilik bir yatak ve yanlarında yatağın boyunda komidinler vardı. Ve son olarak bir balkon kapısı. Balkonları severdim. Özellikle büyük olanları. Bu yüzden hemen gidip kapıyı açtım. Balkon büyüktü ve yan evin bahçesine bakıyordu. Bizim evinde bahçesi vardı, ama bakımsız olduğu için daha çok kuru dallar ve ölü kuşlarla doluydu.. Bu görüntü üzerine yüzümü buruşturup içeri girdim.

Dolabın kapağını açıp kıyafetlerimi yerleştirmeye başladım. Çok fazla olmadığı için yerleştirmesi kolay ve kısa sürmüştü. Yerleştirirken fark ettim ki annemin sütyenlerinden biri benim bavuluma girmişti. Leopar desenli. Bu şeyleri nasıl giydiğini bilmiyordum. Gerçekten fazla... Şey... Imm... Seksi? Evet, kesinlikle.

Annemin iç çamaşırını sandalyemin üzerinde bırakarak mutfağa doğru yol aldım. Bugün çok fazla yorulmuştum ve biran önce uyumak istiyordum. Tabii ilk önce birşeyler yemeliydim. Dolabın kapağını açtığımda içinde hiçbirşeyin olmadığını gördüm. Gözlerimi devirerek dolabı kapattığım anda kapı zili çaldı.

Kapıya doğru giderken düşündüm. Acaba kapşonlu mu gelmişti? Sonuçta yardıma ihtiyacım olan her anımda yanımdaydı değil mi?

Kapıyı açınca karşımda turuncu saçlı gerçekten çok güzel gülümseyen bir kız duruyordu. İki elinde tuttuğu tabağı tek eline aldıktan sonra diğer elini bana uzatıp konuştu.

"Selam. Ben Doğa. Yan komşunuz. Size kek getirdim" Bunları söylerken gülümsüyordu, ve onu gördükçe benimde gülümseyesim geliyordu. Dayanamayıp sırıtmaya başladım. Elini sıktıktan sonra tabağı bana uzattı.

"Imm, Selam. Bende sizin yan komşunuz Gece." İkimizde birbirimize bakıp gülüyorduk. Bu biraz garip gelmeye başlamıştı. Ne bekliyordu ki? Ah! Doğru ya.

"İçeri geçsene."Kapının önünden çekilip geçmesi için yol açtım.

"Teşekkürler. Evin önceki sahipleri çok itici insanlardı. Hatta kız kardeşimi dövmüşlerdi. Sonra mahkemelik olup burdan gittiler. Bir erkek kardeşin yok değil mi?" Küçük bir kıkırtının ardından konuştum.

"Ah, hayır. Buraya annemle beraber geldik."Kafasını 'anladım' dermiş gibi salladı. Mutfağa giderken Doğa'da arkamdan geliyordu. Kek dilimini kolinin içinden çıkardığım -aynı zamanda en sevdiğim- kırmızı tabağa koydum.

"Kek?" İstekle kafasını salladı.

"Çok severim. Sen?"

"Bende severim." Gülümseyerek birbirimize baktık. Bu kız hep gülümsüyormuydu?

"Çok güzelsin Gece." Şaşkınca Doğa'ya baktıktan sonra önüme dönüp elime bir midydilim kek aldım.

"Emin ol benden daha güzelsin." Başını sallayarak çatağını tabağının kenarına koydu.

"Turuncu saçlar, kocaman gözler ve dudaklar. Sence kim beni sever ki?"

"Turuncu saç, büyük göz ve dudak seven insanlar seni sevebilir."

"Böyle insanlar pek fazla değil. Emin olabilirsin."

"Asıl sen de emin olabilirsin ki turuncu saçlar kahverengiden daha iyidir."

"En azından dalga geçilmiyor ama."

Omuzlarımı silkip kek yemeye devam ettim.

"Yarın bir işin var mı Gece?" Kafamı olumsuz anlamında salladım.

"Yok. Ama biraz İzmir'i gezmek istiyorum."

"Ben de yarın arkadaşlarımla buluşacaktım. İstersen sen de gel." Kendi kendime yürüyüş yapmak varken neden insanlarla takılayım ki? Tamam Doğa'yı seviyor olabilirdim. Ama ilk günden onunla gezecek de değildim.

"Teşekkürler. Ama ben yarın kendim gezmek istiyorum."

"Peki. Sen nasıl istersen."

Doğayla yarım saat kadar daha konuştuktan sonra evine gitmesi gerekti. Bende mutfağı toplayıp odama gittim.

"Anne! Ben yatıyorum." Kendi odasından kafasını uzatıp bana öpücük gönderdi.

"Tamam tatlım." Gülümseyerek odaya girdim. Tanrım! Doğa'nın gülümsemesi bulaşıcıydı resmen.

Dolabımı açarak üstüme pijamalarımı aldım. Tişörtümü çıkardıktan sonra telefonuma mesaj geldi.

''Leopar deseni güzelmiş." Kaşlarımı çatıp ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. Sonra bir anda annemin leopar desenli iç çamaşırlarını gördüm.

"Onlar annemin!" yazıp gönderdikten sonra yatağıma baktım. Annem çarşaflarını sermişti. Bende hemen ışığı ve perdeleri kapatıp yatağıma girdim. Telefonuma gelen mesajı önemsemeden gözlerimi kapatıp uykuya daldım.

********

Sabah kalktığımda saatin 8:15 olduğunu fark etmem uzun sürmedi. Zaten dün erken yattığım için erken kalkmam kaçınılmazdı. Yataktan kalkarak banyoya doğru gittim. Banyonun içinde bulunan küveti doldurmak için suyu açtım ve dolana kadar dolabimdan bugün dışarı çıkmak için bir şort ve yeşil bir tişört aldım. İç çamaşırlarımı ve havlumuda elime alıp banyoya doğru gittim. Küvet dolmuştu. Bende üzerimdekileri çıkartarak küvete girdim. Bir yandan saçlarımı köpürtüyor bir yandan da şarkı söylüyordum.

Bir saat sonunda banyodan çıkabilmiştim. Kıyafetlerimi giyip makyaj masasına oturdum. Bavulumda kalan son şeyi, makyaj çantamı çıkardım. İçinden fondotenimi çıkartıp çok uyumaktan şişmiş gözlerimin altına sürdüm. Rimelimi ve dudak parlatıcımı sürdükten sonra ayağa kalkıp converselerimi giydim. Odamdan çıkınca annemin odasının önüne geldim. Kapıyı tıklatıp yavaşca içeri girdim. Annem odada değildi ve yatağı da bozulmamıştı. Salona geldiğimde televizyon masasının üzerinde bir not vardı.

"Bugün erken çıkmak zorunda kaldım. Bir şeyler yemeyi unutma."

Gözlerimi devirerek mutfağa gittim. Dolabı açtığımda dolap ağzına kadar doluydu. Büyük ihtimal annem dün ben uyurken markete gitmişti. Nutella kavanozunu çıkartıp masanın üzerine koydum ve bir kaşık aldım. Birkaç kaşık aldıktan sonra kavanozun kapağını kapatıp yerine koydum.

Evden dışarı çıktığımda hava çok güneşliydi. Gökyüzüne bakarak yürümeye başladım.

"Gece!" Kafamı sağıma çevirdiğimde Doğa'yı gördüm. Gülümseyerek bana dogru koşuyordu.

"Selam."

"Selam. Naber?"

"İyi, sen?"

"İyi, ee nereye gidiyorsun?"

"Dolaşacağım biraz."

"Kemeraltı çarşısına git. Gerçekten güzel şeyler vardır. Ayrıca ileride metro var, onunla gidersen daha kolay olur."

"Teşekkürler Doğa. Ben de nereye gideceğimi bilmiyordum. Gerçekten yardımcı oluyorsun."

"Önemli değil. Herneyse, ben çok geç kaldım. Saat 9:30 olmuş bile. Görüşürüz."

"Görüşürüz." Doğa koşarak ilerlerken bende kulaklığımı çıkarmak için uğraşıyordum.

Beş dakikalık uğraşlarım sonucu hem metroya varabilmiştim. Hem de şarkı açabilmiştim. Bende metroya binmek için kullanılan kartlardan olmadığı için birinin benim için geçirmesini isteyecektim. Etrafa bakarken Aynı Doğa'ya benzeyen turuncu saçlı bir kız gördüm. Yanına ilerledim ve yüzüne bakmaya başladım.

"Selam."

"Selam?"

"Ben İzmir'de yeniyim. Bu yüzden kartım yok. Sen benim yerime geçirsen, bende sana parasını versem olur mu? Acil bir işim var da." Acil bir işim yoktu, ama bir an önce bu sıkıcı yerden gitmek istiyordum.

Gülümseyerek bana baktı. Doğa gibi olduğunu söylemiş miydim?

"Tabiki olur. Parasını vermene gerek yok. Benden olsun."

"Çok teşekkürler."Beraber girişe gittikten sonra ilk önce benim için sonra da kendi için bastmıştı. Metroya bindiğimizde yan yana oturamamıştık çünkü ben oturmamıştım.

On beş dakika sonra Kemeraltı'na gelmiştik. Metrodan inerek etrafı dolaşmaya başladım. Çok güzel kıyafetler vardı. Birkaç mağazaya girdikten sonra yiyecek birşeyler almak için etrafı dolaşmaya başladım. Bu sırada yanlış bir sokağa girmiş olmalıyım ki etrafta kimse yoktu. Sağıma ve soluma bakarak dikkatlice etrafı inceliyordum.

Sonra ileride üç kişilik bir grup gördüm. Hepside bana bakıyordu ve pek tekin kişiler gibi durmuyorlardı. Yanlarından hızlıca ilerlerken birisi kolumu tutup beni duvara yapıştırdı.

"Çok güzelsin." Tabi bu sırada vücudunu bana yapıştırmış durumdaydı. Bu iğrençti. Sabah pek birşey yemediğim için midem bulanmaya başlamıştı.

"Çekil." Diyerek onu ittirmeye çalışmıştım. Ama kendini tekrar bana yapıştırdı. Gözlerim dolmaya başlıyordu. Bakireliğimi böyle bir sokakta kaybetmek istemiyordum.

"Ağlamak sana yakışmıyor. Ama merak etme birazdan ikimizde fazlasıyla zevk alacağız." Gözlerimi sıkıca kapatıp ittirmeye devam ettim.

Aralarından biri, üstüme daha da gelmeye başlamıştı. Aptal bir şekilde sırıtıp konuştu, "Tecavüz kaçınılmazsa, zevk almaya bak."

Hepsi yeniden gülmeye başladığıda, gözlerimde biriken gözyaşları, kendilerini aşağıya atmaya başlamışlardı.

Birden üzerimdeki ağırlık kayboldu. Ama hala gözlerimi açmaya korkuyordum çünkü iniltiler birbirine karışmış durumdaydı. En sonunda bütün sesler kesildiğinde gözlerimi açabilmiştim.

Titriyordum ve çok fazla korkuyordum. O sırada sokakta ilerleyen siyah kapşonlu birini gördüm. Arkasından bağıramıyordum. Sesim yok olmuş gibiydi. Sonra birden arkasını dönüp bana baktı. Yine o simsiyah gözler. Nerde olsa tanıyacağım kapkara gözler. Ben çocuğa odaklanmışken önüne dönüp koşmaya başladı. Birkaç saniye içinde gözden kayboldu. Hemen sonrasında telefonuma mesaj geldiğini fark ettim.

Ellerim hala titrerken telefonun kilidini açmaya çalıştım. İkinci denememde başarılı olmuştum. Korkarak mesaj bölümüne tıkladım ve mesajı açtım.

"Bir dahaki sefere daha dikkatli ol, ufaklık. Her zaman yanında olamam."

"..."

Continue Reading

You'll Also Like

1.7M 46.1K 14
Hansa Kozcu &Fatih Haznedar 🌹 BERDEL/AŞİRET KURGUSUDUR YALNIZ BİLDİĞİNİZ BERDEL HİKAYELERİNDEN DEĞİLDİR. ŞİDDET VE ZORLAMA TARZI ŞEYLER YOK [Başlama...
3.6M 131K 72
Berdel'e kurban gitmiştim. Hiç tanımadığım, bilmediğim bir adamla evlendiriliyordum... "1 yıl, sadece 1 yıl sonra burdan herkesin seni bir ölü olarak...
329K 19.2K 6
Nisa'nın bir iş çıkışı durakta otobüs beklerken eski eşini kanlar içinde görmesi ile hikayeleri tekrardan başlar... Yanlışlıkla olan "tesadüfler" baz...
2.2M 36K 54
- Ahh...abim gelicek yapamayız.. Üstümdekileri delice yırtarak çıkardı. - Abini boş ver gece. Bugün gelmeyecek güzelim Erkekliğini boxer'ından çıkar...