destiny ಇ taekook ✔️

By sdafighting

53.2K 5.7K 5.8K

|TAMAMLANDI| Orta çağ Avrupasında yaşayan bir falcının oğlu, kırmızı ginseng ticareti yapan ama uzun süredir... More

Minik bir rica
⍣1⍣
⍣2⍣
⍣3⍣
⍣4⍣
⍣5⍣
⍣6⍣
⍣7⍣
⍣8⍣
⍣9⍣
⍣10⍣
⍣11⍣
⍣12⍣
⍣13⍣
⍣14⍣
⍣15⍣
⍣16⍣
⍣17⍣
⍣18⍣
⍣20⍣
⍣21⍣
⍣22⍣
⍣23⍣
⍣24⍣
⍣25⍣
⍣26⍣
⍣27⍣
⍣28⍣
⍣29⍣
⍣30⍣
FİNAL

⍣19⍣

1.2K 173 169
By sdafighting

YN:1k olmuşuz 🎉🎉🎉
Teşekkür ederim hepinize 😘

Medya : Can Bonomo/Kapkara
Şarkıyla okursanız çok güzel olur, ben bölüme çok yakıştırdım.

Taehyung

Hanın soğuk duvarlarına çarpıp yankılanan ayak seslerimiz... Önümden büyük bir hızla ilerleyen Ji-mong ve kollarında uyuyan Jungkook'u sıkıca tutan Minhyuk arasında gidip gelen bakışlarımı Ji-mong'da durdurdum.

"Benim odamı Jungkook için hazırlayın, onunla beraber ilgileniriz değil mi Minhyuk?" diyen Ji-mong'a baktım şaşkınlıkla. Normalde sürekli uğraştığı, terslediği çocuğu öyle bir seviyor ki...

"Bakarız tabi ki efendim. Çok yorgun düşmüş, ciddi bir şeyi yok gibi ama ben yine de bir hekim çağırayım" diyen Minhyuk'a çevirdim bakışlarımı. Güçlü kollarında sarsmadan taşıdığı Jungkook, masum bir şekilde adamın kucağına sinmişti.

"Ş-şey efendi Ji-mong!" dedim telaşla. Sesimin yüksek çıkmasını engelleyememiştim. İki elimle birden ağzımı kapattım ama iş işten geçmişti.

"Niye bağırıyorsun Tae?!?" dedi Ji-mong gözlerini kocaman açıp bana bakarken. "Saat kaç haberin yok mu? Handaki herkes uyuyor. Az saygılı ol evladım. Yanında dura dura iyice bıldırcın yumurtasına benzedin. Tch tch tch..."

"B-ben..." dedim gözlerimi hanın duvarlarında gezdirirken.

"Sen???" dedi. Yorgun ve bıkmış gözüküyordu. "Üff Taehyung, konuşmayacaksan gidip yatacağım. Cidden!Nedir bu veletlerden çektiğim. Yok biri kaderim de kaderim diye tutturur öte ki çok seviyorum ama o peynir surata gitti diye kapımda ağlar."

Bize hiçbir şey anlamadığını belli eden bakışlar atan ve Jungkook'u taşıdığı için nefes nefese kalmış olan Minhyuk'a baktım panikle. İşaret parmağımla Jungkook'u işaret ederken çığlık attım

"Ben bakarım ona!" iki elimle ağzımı yeniden örttüm ama Ji-mong beni kulağımdan yakaladığı gibi odama doğru sürüklemeye başladı

"Minhyuk arkamızdan gel" verdiği emirle Minhyuk da peşimize takıldı. Odamın kapısını yavaşça açıp beni içeri soktu.

"Jungkook'u Tae'nin döşeğine yatır ve bir hekim bul" dedi. Hala kulağımı bırakmamıştı. Minhyuk odadan çıkınca kulağımı çekiştirmeye başladı

"Aklın nerde yine senin de bas bas bağırıp duruyorsun, seni saf velet" dedi kızgınlıkla.

"Ku-kulağım..." dedim kulağımı kurtarmak için ellerine yapışırken.

"O aklını azıcık kullanmayı deneyecek misin? Söyle" dedi çekiştirmeye devam ederken.

"Evet, evet! Çok iyi kullanacağım aklımı!" kulağıma uyguladığı kuvveti biraz azalttı

"Madem aklını isteyince kullanabiliyorsun, ne üzüp durdun bıldırcın yumurtasını aylardır. Çocuk öldü aşkından!" dedi kulağımı bırakıp popoma bir şaplak atarken. Bir elim kulağımda bir elim popomda acıyla yerimde zıplarken, umursamazsa bana döndü

"Ben gidiyorum o zaman, sen bakarsın Jungkook'a" dedi beni tepeden tırnağa süzerken.

"Ba-bakarım"

"Kekeleyip durma eşek sıpası! Sanki bir şey yaptık, ne kötülüğümü gördün şimdiye kadar" dedi gözlerini büyütüp suratıma bakarken. Benim korkmuş bakışlarımı görünce gözlerini devirdi ve odadan çıktı.

Odadan çıkmasıyla Jungkook'un yanına doğru yürüdüm. Yanına oturdum yavaşça, masumca uyuyordu. Alnındaki saçları geriye atmak için elimi uzattım. Elimin alnına değmesiyle, irkildim.

"Kookie?!? Yanıyorsun" ellerimi yanaklarına boynuna bastırdım. Çok ateşi vardı. Telaşla uyandırmayı denedim

"Kookie kalk hadi! Banyo yapman lazım çok ateşin var" dedim omuzlarından tutup vücudunu sarsarken. Uyanmadı...

Korkuyla yerimden kalktım. Su ile doldurduğum bakır tası ve en sevdiğim pamuk gömleğimi kesmem sonucu oluşmuş bez parçalarını aldım ve yanına koştum. Hızla üstündekileri çıkarmaya başladım. Üst tarafı çıplak kalınca ince örtüyü üstüne örttüm ve tasta ıslattığım bezleri alnına boynuna koltuk altlarına koymaya başladım. Elime aldığım başka bir nemli bez ile vücudunu sildim. Ara sıra dudaklarımı alnına bastırıp ateşini kontrol ediyordum ama bir gelişme yoktu. Soğuk bez parçaları vücuduna değdikçe titriyor onun dışında bir tepki vermiyordu

"Ne oldu sana Kookie?" Onu bu şekilde kendinden geçmiş ve acı çekerken görmek bana hiç iyi gelmemişti. Dişlerini sıktığı için kasılmış olan çenesinde gezdirdim parmaklarımı. Kapının tıklanmasıyla duruşumu düzelttim.

"Gelin lütfen" kapının açılmasıyla önce Minhyuk onun arkasından hekim olduğunu tahmin ettiğim yaşlıca bir adam girdi içeri.

"Hekim getirdim Taehyung-ah" dedi Minhyuk gülümseyerek. Hekim Jungkook'un yanına oturdu ve dikkatlice kontrol etmeye başladı.

"Bu mantarlardan fazlaca yemiş sanırsam" dedim pantolonumun cebinden çıkardığım mantarları hekime uzatırken. "Ateşi var, ilgilendim ama düşüremedim" suratım bir anda düşmüştü.

Hekim son kontrollerini yaptıktan sonra bana döndü

"Mantar midesini bozmuş, üşütmüş ayrıca. İyi bakılması gerek. Bir ilaç karacağım midesi için yarın sabah elinize ulaşır o zamana kadar ateşinin yükselmesini engelleyin"

"Sağolun efendim" dedim hekime minnetle bakarken. Gülümsedi ve kapıya yöneldi. Minhyuk kapıdan çıkmadan önce sordu

"İstediğin bir şey var mı Tae? Yardımcı olmak için kalabilirim."

"Kırmızı ahududu bulabilir misin? Onun dışında bir isteğim yok ben ilgilenirim"

"Sabah hekimin ilacıyla beraber getiririm" dedi Minhyuk çıkıp kapıyı örtmeden önce. Onun dışarı çıkmasıyla bakışlarımı dağ tavşanıma çevirdim

"Çok korkuttun beni kötü tavşan" dedim sitemle. Solgun yüzünü görünce içim cız etti. Ellerimle saçlarını okşadım

"İyi olacaksın bebeğim" yanağına bir öpücük kondurdum. Bu öpücük bana ormanda dediği şeyleri hatırlattı. Bir anda irkildim

"Gerçekten beni mi seviyordun Kookie?" dedim titreyen göz kapaklarına şefkatle bakarken. Gözlerimin dolmasını engelleyemedim

"Benim yüzümden acı mı çektin tavşanım?" derin bir nefes aldım içime

"Söylesene, benim yüzümden mi öldü o kadar papatya?" kıkırdadım. "Yani sen beni seviyorsan, Arundati senin filinse ve ben sensiz bir hayat düşleyemiyorsam sen misin benim kaderim?" dedim parmak uçlarımla kirpiklerini okşarken. İç çektim

"Ne olacak Kookie? Ne yapacağız?" alnındaki nemli bezi değiştirdim.

"Bilmiyorum ne istediğimi, çok korkuyorum" dolan gözlerimi tavana diktim.

"Seviyor muyum onu?" Yüzüne indirdim bakışlarımı. Yüzündeki tüm detaylarda gezdirdim gözlerimi. Aralık dudaklarında, dudaklarının izin verdiği kadarıyla gözüken beyazın en güzel tonu olan dişlerinde, kirpiklerinde kayboldum. Kalbim tekledi.

En başından beri kaçtığım hakikat şu ki sanırım onu seviyorum... Onsuz bir hayat düşleyemeyişim, kaderim olabileceğine inandığım kızı onun için tek seferde silişim,ondan bu kadar etkilenmem, onun yanındayken asla sıkılmamam,varlığının en büyük gülümseme nedenim olması...

Sanırım filan değil. En başından beri kalbimdeki kişi o değil miydi zaten? Ben gerçeklere gözlerimi kapattım diye gerçekler yok olmuyor işte. Seviyorum... Kılına zarar gelsin istemiyorum. Hep gülsün hep gözlerinin içi parlasın istiyorum.

Ama korkularım var. İki erkeğin ilişkisine hoş bakacak, anlayışla karşılayacak insanlar var mı? Yaşayacağımız zorlukların üstesinden gelebilecek miyiz? Sevgimizi asla haykıramayacak mıyız cümle aleme? Saç tutamlarına daldırdım ellerimi

"Ömür boyu herkesten bir şeyler mi gizleyeceğiz?" dedim titreyen sesimle "Ailen ne der? Hiç böyle hayal etmemiştim." ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Bugün çok fazla şeyle yüzleştim, kaldıramıyorum...

Yavaşça kalktım oturduğum yerden. Odamdaki küçük pencerenin önüne gittim. Dolunayı ve onun kara gözlerinin yanında güzelliği sönük kalan gece manzarasını seyre daldım. Gözlerimden yaşların süzülmesine izin verdim. Yüzümü ıslatan damlalara saygısızlık etmek istemedim, elimi sürmedim, kurulamaya çalışmadım. O gece birçok şey için ağladım

Onu fark edemeyişime ağladım. Onun üzülüşüne, onu üzüşüme ağladım. Ne yapacağımı bilemeyişime ağladım. Benim de aslında farkında olmadan ona vurulmuş olduğum gerçeğine ağladım. Eğer öğrenirlerse insanların vereceği tepkilere ağladım. Ama gecenin sonunda hakikate ulaştım

"Kimse sana kolay olacağını söylemedi Kim Taehyung. Buralara kadar onun için geldin, insanlar ne der diye korkup onu bırakacak değilsin ya" kendi kendime cesaret verdim

"Çoğu insan bir kere bile aşık olmadan ölüyor, çoğu insan aşktan kaçıyor aşık olmaktan utanıyor. Kimileri kendini bile sevmiyor ki başkalarını sevsin. Bir erkeği seviyorsun diye seni suçlayamazlar."

Yanına gittim küçük adımlarla. Ateşini kontrol ettim. Ateşi düşmüştü. Üstüne örttüğüm ince örtünün altına girdim. Kafamı göğsünün üstüne koydum. Kollarımı vücuduna sardım. Kalp atışlarını dinledim. Kulaklarım sanki aylardır bu sesi duymak için bekliyormuş gibi geldi. Uykunun kollarına kendimi teslim etmeden önce son kez kafamı kaldırıp yüzüne baktım. Çenesinden öptüm. Kocaman gülümsedim, fısıldadım yavaşça

"Sen korkma çiçek" kokusunu derince içime çektim "Hepsi geçecek"

꧁꧂

Olmadı sanki yaa 😭😭😭
Umarım olmuştur 🙈

Medya bırakıp gidiyorum. Test çözmekten beynim sulandı. Yazar notu yazacak dermanım kalmadı

(Bu çok minnak bir fanart yaa, yicem 😍)

(Bir de bunu bırakayım)

Beğendiyseniz oy vermeyi unutmayın. Sizi çoooook seviyorum 💕

Continue Reading

You'll Also Like

57K 4.2K 27
görülmesi imkansız iki olay gerçekleşmişti; delta ve alfa bir beden de birleşmişti, omega ve karanlık lordu cyrus bir beden de birleşmişti. *Tüm hakl...
482K 55.6K 33
alfa jungkook, en yakın arkadaşının kardeşi olan omega taehyung'a deliler gibi aşıktı.
115K 8.6K 20
taehyung'un umursamayıp, dikkate almadığı sevgilisi, yıllar sonra herkesin dikkatini çeken bir adam olmuştur.
12.1M 589K 87
18 yaşında genç bir kızın yolu çıkmaz bir sokakta hiç kesişmemesi gereken bir adamla kesişti. Adam hayata ve mavi renge küskündü. Genç kızla beraber...