destiny ಇ taekook ✔️

By sdafighting

53.2K 5.7K 5.8K

|TAMAMLANDI| Orta çağ Avrupasında yaşayan bir falcının oğlu, kırmızı ginseng ticareti yapan ama uzun süredir... More

Minik bir rica
⍣1⍣
⍣2⍣
⍣3⍣
⍣4⍣
⍣5⍣
⍣6⍣
⍣7⍣
⍣8⍣
⍣9⍣
⍣10⍣
⍣11⍣
⍣12⍣
⍣13⍣
⍣14⍣
⍣16⍣
⍣17⍣
⍣18⍣
⍣19⍣
⍣20⍣
⍣21⍣
⍣22⍣
⍣23⍣
⍣24⍣
⍣25⍣
⍣26⍣
⍣27⍣
⍣28⍣
⍣29⍣
⍣30⍣
FİNAL

⍣15⍣

1.3K 177 280
By sdafighting

YN:Bebeklerimin çoğu bayram gezmesinde sanırım. 14. bölümü okumadıysanız önce onu okuyun karışıklık olmasın.

Jungkook

"Bu neydi şimdi?" dedim o şarkısını bitirdikten sonra. Kendime gelemiyorum, bu defa çok fena oldum. Bir dakika, bir dakika... Komşulaaaaar yetişin bana bir şeyler oluyor!!!

"Jack hyung ile kader nedir nasıl tavlanır ders 522"dedi göz kırparken.

Geldiğimizden beri ortamın ciddiyetinden rahatsız olduğunu hissediyorum ve gerçekten bu ne ciddiyet yaa! İçimdeki aşk acısı çeken Kookie, az ötede ağlar mısın? Şu an Jeon Jungkook sahalarda. Ortama biraz renk katalım.

"Söyle bakalım baştan çıkarıcı şarkı söyleme sanatı dersimi iyi almış mıyım?" dedi oyuncu bir şekilde.

"Wow hyung-nim müthişsiniz" dedim alkışlayıp ıslık çalarken.

"Ama savunmasız, aşırı yakışıklı ve havalı Jeon Jungkook'ları bu şekilde baştan çıkarmak suçtur bilmiyor musunuz?"

"Öyle midir?" dedi kıkırdarken. Hala yerde uzanıyorduk. Hızla yerimden kalkıp dizlerinin üstüne oturdum. Ellerimi başının iki yanına yere yasladıktan sonra hırıltılı bir sesle konuştum

"Suç işlersen, cezanı çekersin"

"Ne?!?" dedi şaşkınca. Kendini toparlamasına izin vermeden gıdıklamaya başladım. Kahkahalar atıyor, nefessiz kaldığı için yüzü kızarıyordu.

"Y-yapmasa...na öleceğim seni kötü... tavşan" dedi kahkahalarının arasından.

"Cezanı çek Taetae! Bundan sonra o sivri dişlerini masum ceylan gözlü Jungkook'lardan uzak tut!" dedim ben de onunla beraber gülerken. S-sonra burnumda korkunç bir acı hissettim, burnumu tutarken kendimi geriye doğru attım.

"Sana dişlerini uzak tut demiştim!" diye bağırdım.

"Valla aklımda hiç böyle bir şey yoktu" kıkırdadı. "Sen getirdin aklıma" gülmekten nefessiz kaldığı için hızlı hızlı soluklanıyordu.

"Burun ısırmak nedir, söylesene bir!" dedim omzuna canını acıtmayacak şekilde vururken "Burun, burun... koku organı" dedim hızla burnumu siliyordum. "Tükürük kokuyor işte" dedim yüzümü buruşturarak.

"Yah, ne var? Hyungunun tükürüğünden mi iğreniyorsun?" dedi aşık olduğum gülüşlerinden biri vardı yüzünde. "Hyungumun ısırdığı yerde gül biter diyeceksin seni cahil çocuk" deyip kaşlarını çattı.

"Vurduğu yerde gül biter değil miydi o?" dedim boş bulunarak.

"Öyle miydi? İyi o zaman" dedi ve sonra bana vurmaya başladı.

İlk önce darbelerden korunmaya çalıştım ama sonunda yorgun düşüp yere yığıldım. Yanıma uzanıp kafasını göğsüme koydu. Öylece uzandık, sessizliğin sesini dinledik. Kafasını kaldırıp gülümseyerek yüzüme baktı. Kıyafetinin koluyla burnumun ucunu sildi ve tam burnumun ucuna küçük bir öpücük kondurdu.

"Hadi gidelim artık" dedi yumuşakça, eşyalarımızı topladık. Ve hana gelince odalarımıza ayrıldık.

Kafamı yastığıma koydum ve onun hayali ile gözlerimi kapattım.

Bir bana öpücük atan Tae... Iki bana öpücük atan Tae... Üç bana öpücük atan Tae...

Ne?!?! Herkes koyun saymak zorunda mı? Bu da benim asi stilim.

Kapımın önünden ufak tıkırtılar gelmeye başladı, ilk önce umursamadım ama sonra fare olma ihtimali geldi aklıma. Bugün burnumun bir kere daha kemirilmesine izin veremem.

Yavaşça doğruldum.

"Kim var orada?"

"Ah, uyanık mıydın Kook? Uyuduğunu düşünmüştüm" diyen Tae aşkımın sesini duydum. Sonra da uzun paçaları ayaklarını, uzun kolları ellerini örten ipek geceliği ile görüş alanıma girdi.

"Doğal afet misin yavrum?" demek geldi içimden. Bir de şöyle baştan aşağı süzüp ıslık çalmak. Ama sonra dedim ne oluyor? Ehe ehe... Sen bir beyefendisin Jungkook kendine gel ne bu tavırlar? Aşk sarhoşluğu dedikleri bu olsa gerek. Hem de nasıl sarhoşluk, ayyaşa döndüm...

"Şey, Kook... Bugün babamın ölüm yıldönümü" dedi kafasını yere eğip bir ayağını yere sürterken.

"Hoseok hyungum ve babam için dua edeceğim. Benim odamda tütsüleri yaktım, bana eşlik eder misin diyecektim" dedi utana sıkıla. Hızla yerimden kalkıp yanına gittim.

"Hadi gidelim, ben de kayınpeder ve kayınço ile tanışayım diyordum" dedim heyecanla.

"Ne?Ne kayınpederi ne kayınçosu?" dedi kahkaha atarken. Kızaran yüzümü saklamaya çalıştım.

"Ah haha,en yakın arkadaşların babası ve uzaktan kuzenine öyle denmez mi yaa?" dedim saf ayağına yatarken.

"Yoo" dedi kıkırdayarak. "Ama hoşuma gitti. Demene izin veriyorum. Bu kayınço lafına Hoseok hyungum bayılırdı büyük ihtimalle, sizi öyle bir hayal ettim de, çok fena" durmaksızın gülüyor beni odasına çekiştiriyordu. Odanın kapısına gelince bir anda ciddileşti. Benim de ciddi olmam gereken zamanın geldiğini anladım.

Yavaşça içeriye girdik. Tütsüler yanıyordu. İkişer tütsü de biz yaktık ve yanan tütsülerin yanına koyduk. Dizlerimizin üstüne yere oturup avuç içlerimizi göğüs hizasında birleştirdik. Sonra o gözlerini kapattı. Bense titreyen göz kapaklarını ve yüzünde ıslak yollar çizen gözyaşlarını izledim. Ve ben de gözlerimi kapattım.

"Onu böyle güzel yetiştirdiğiniz için çok teşekkür ederim, efendim. Onu bana gönderdiğiniz için çok teşekkür ederim. Ona abilik yaptığın, onunla oyunlar oynadığın için teşekkür ederim Hoseokie hyung. Sizi tanımasam da çok seviyorum. Çünkü benim Tae'm sizi seviyor. Ona çok iyi bakacağım. Lütfen huzur içinde uyuyun. Sizin aslan oğlunuz efendim, seninse haşin kaplancığın Hoseokie hyung, benimle güvende" Dizlerimde hissettiğim ağırlıkla gözlerimi açtım. Kafasını dizlerime koymuş, gözlerini kapatmıştı.

"Saçlarımı okşar mısın? En son Hoseokie hyungum okşamıştı" dedi kederli bir gülümsemeyle. Elimi yumuşak tutamlarının arasına attım ve sıkılmadan saatlerce okşadım. Uyuduğunu anlayınca bir kolumu dizlerinin diğerini kollarının altından geçirdim ve sarsmadan yer döşeğine yatırdım. Üzerini iyice örttükten sonra yanına uzandım.

Saçlarıyla oynadım önce. Alnını örten tutamları nazikçe kulaklarının arkasına götürdüm. Sonra kirpiklerinin gölgesini izledim. İşaret parmağımı hafifçe elmacık kemiklerinde gezdirdim.

"Bu kadar ağır uyuduğunu bilmiyordum" dedim fısıltıyla."Ne kadar ağır test etsek mi?" kıkırdadım. Yavaşça elinin birini avuç içime aldım, baş parmağımla daireler çizdim üstüne. Muntazam parmaklarını inceledim. Tırnaklarını okşadım. Sonra her bir parmak ucunu öptüm hafifçe. Öpücüklerim tüy kadar hafifti. Son bir öpücüğü de elinin üstüne bıraktıktan sonra kalktım yanından. Gönül isterdi ki sarılıp uyuyayım ama cesaret edemedim işte, daha fazlasını istemekten korktum.

Sonraki bir kaç gün sıradandı. Jack'in özel tarifiyle saçlarını boyadık. Şu Jack'e çok fena kıl oluyorum,girmiş sarışınımın aklına çocuk taktı kaderimdeki kız da kaderimdeki kız. Bir de şey demiş "Hir irkiğin kıderi mıtlaka bir kıdına ulaşır" ama şimdi hakkını yemeyelim akıllı adam vesselam. Yiğidi öldür hakkını yeme demişler.

Ben de yeni bir karar aldım. Reddedilmekten korktuğum için Tae ile konuşmayı hiç denemedim ama belki de konuşmalıyımdır. Kendi kendine anlar mı ki diye uzun zamandır bekliyorum ama anlayacağı yok işte. Aptal sarışınım benim...

Nasıl söyleyeceğimi uzun uzun düşündüm. Şu an elimde çiçekler onun için taç örüyorum. Bu aptal şeyi nereden öğrendiğimi hiç sormayın. Pazardaki kızlardan birine yalvardım, benim için örer misin diye. "Kendin yaparsan sevdiğin kızın daha çok hoşuna gider yiaaaa çok romantiiiiiik" dedi ve bana nasıl yapacağımı uzun uğraşlar sonucunda öğretti.

"Hey, Tae! Söylesene annemin kaynanan olmasını ister misin? Çok kafa kadındır, seveceğine eminim" Aish bu olmaz, ele ele ele...

"Tae sevgilim olsana. Bak, ya teklifimi kabul edersin ya da peşinde koşarken yırtığım ayakkabıların paralarını ödersin ona göre. Ben Jeon Jungkook ve ayakkabılarım Joseon'un en iyi başmakçıları* tarafından yapıldı." Bu olur mu ki? Güzel bence.

(başmakçı:ayakkabı yapan kişiye deniyor, anlamışsınızdır zaten ncşnaşa)

"Benimle evlen Kim Taehyung yoksa ben seninle evlenirim" Vay be bunu da sevdim.

Ama aşk itirafı yapacaktım ben evlilik teklifi nerden çıktı? En iyisi doğaçlama yapayım olmuyor böyle. Hem benden iyisini mi bulacak yüzümün şu duru güzelliğine bakın. Su perisi gibi çocuğum. Reddetmez, reddedemez! Değil mi?

Bitirdiğim taca şöyle bir baktım. Valla güzel olmuş. Ne maharetli çocuğum, tü tü maşallah.

Sarı saçlarının arasına kondururum önce çiçekten tacı, sonra da "Evimin sultanı çocuklarımın babası ol" derim. Üff benim içimden de ne çıktı böyle. Gülmeyin, ciddi ilişkilerin adamıyım ben. Aklım evliliğe çalışıyor işte ne yapayım?

Tacı arkama sakladım ve hana doğru yürümeye başladım. Ama öyle mutluyum ki içim içime sığmıyor. Sonra karşıdan koşarak bana doğru gelen sevdiğim adamı gördüm.

"Jungkook!!!Jungkook!!! Onu buldum! Kaderimi buldum!Gelip görmen lazım!"Şaşkınlıkla heyecanlı yüzüne bakarken ellerimin arasından kayıp giden tacı fark etmedim bile

"Öyle mi?"...

꧁꧂

Bugün konuşasım yok, bir kaç medya bırakıp gidiyorum

(Aşkım çok cool yaa 😍😍😍)

(Güzeller güzeli ukemissss )

(Bir de Taekook)

Beğendiyseniz oy vermeyi unutmayın, okuyan herkese çooook teşekkür ederim~

Continue Reading

You'll Also Like

543K 48.1K 42
insanlara dokunamayan jungkook ve akustikofobisi olan taehyung. kim taehyung & jeon jungkook| @bennyburnday'e ithafen. ©muudita 2022
205K 21.5K 34
taehyung kırmızı defterini kaybeder 290423, tk ☁️
3K 329 5
çocuk gibi inanıyorum kendi yalanlarıma. morgtaki'nin dönmeyeceğini bile bile bekliyorum... - 21.12.19 - 10.06.20 / 04:34
95.6K 7.8K 30
thv: teşekkür namına şu papatyaları kabul et de kendimi sana borçlu hissetmeyeyim - Jeon Jeongguk, kelebek sistemli sınavda kopya verdiği çocuğu, dis...