destiny ಇ taekook ✔️

By sdafighting

53.2K 5.7K 5.8K

|TAMAMLANDI| Orta çağ Avrupasında yaşayan bir falcının oğlu, kırmızı ginseng ticareti yapan ama uzun süredir... More

Minik bir rica
⍣1⍣
⍣2⍣
⍣3⍣
⍣4⍣
⍣5⍣
⍣6⍣
⍣8⍣
⍣9⍣
⍣10⍣
⍣11⍣
⍣12⍣
⍣13⍣
⍣14⍣
⍣15⍣
⍣16⍣
⍣17⍣
⍣18⍣
⍣19⍣
⍣20⍣
⍣21⍣
⍣22⍣
⍣23⍣
⍣24⍣
⍣25⍣
⍣26⍣
⍣27⍣
⍣28⍣
⍣29⍣
⍣30⍣
FİNAL

⍣7⍣

1.6K 204 70
By sdafighting

Taehyung

"Hoseok hyuuung!" diye bağırmalarımı duymuş küçük ayakları ve kısa bacaklarıyla ne kadar hızlı koşabilirse o kadar hızlı koşmuş ve tepesinde ağladığım elma ağacının altına gelmişti.

"Hoseok hyung korkuyorum, aşağı indir beni" diye ağlıyordum.

"Ahh, Tae nasıl çıktın sen o ağaca" dedi nefes nefese. "Amcam bana ezberlemem için yıldız haritasını bırakıp şehre indi, bekle ne yapabileceğimi düşüneyim" dedi korkmuş bir şekilde.

O dokuz yaşındaydı bense sekiz. Çok yaramaz bir çocuktum. Yerimde duramıyordum. Babam sürekli yaraladığım dizlerimi sarmaktan yorulmuştu ama ben hala yaramazlıklarımdan yorulmamıştım.

"Bekle, yanına geliyorum." dedi ve tırmanmaya başladı. Benim kadar hızlı tırmanamamıştı ama yavaş değildi. Üstüne oturduğum dala oturdu ve kollarını bana sardı.

"Korkma, Taetae. Hyungun seni kurtaracak" dedi gururlu ses tonuyla. Benim gibi yaramaz bir çocuğun hyungu olmaktan neden bu kadar gurur duyuyordu anlayamıyordum.

Beni kollarının arasından çıkardı ve baş parmaklarıyla göz yaşlarımı sildi. "Şimdi beni iyi izle, Tae. İlk önce şu çıkıntıya basacaksın. Basarken ellerinle şuraya tutun. O kadar da yüksek değil, inebilirsin" dedi ve bana anlata anlata aşağıya indi.

Dediği yere basmaya çalışıyordum ama o kadar korkuyordum ki.

"O-olmuyor hyung" dedim ve ağlamaya devam ettim.

"Peki öyleyse, şöyle yapalım" dedi ve ağaca iyice yanaştı.

"Atla, seni tutacağım" dedi, benim hyungum olmaktan gurur duyduğunu gösteren gülümsemesi vardı dudaklarında.

"Ya, tutamazsan" dedim şüpheyle.

"Hyunguna güven" dedi. Canı sıkılmıştı şüpheli halime.

Onu daha fazla üzmek istemedim ve üstüne atladım. Dokuz yaşında bir çocuğun sadece kendinden bir yaş küçük üstüne atlayan başka bir çocuğu tutmasını beklemek komik olurdu.

O altta ben üstte yere yığıldık. Acı dolu bir inleme döküldü dudaklarından.

"Hyung, hyung! İyi misin? " dedim korkuyla. Hiçbir yerime bir şey olmamıştı. Üstüne düştüğüm kişi yumuşacıktı.

Derin bir nefes aldı ve "İyiyim iyiyim kaplancık" "Sen Hoseok hyungunu ne sanıyorsun, bak kurtardım seni" dedi gülümseyerek.

"Sen benim kahramanımsın, hyung~" dedim sırnaşarak ve yüzüne küçük sulu öpücükler bırakmaya başladım. Üstünden kalkmam için beni itiyor bir yandan da gülüyordu. Beni üstünden itmeyi başarınca öpücüklerim ile ıslanmış yüzünü kıyafetinin koluna sildi. Ve

"Öyle miyim gerçekten? Gerçekten kahramanın mıyım" dedi heyecanla.

"Öylesin hyung, sen çok güçlü bir kahramansın. Sen hyungların en iyisisin" dedim ve üstüne yeniden atladım.

O elma ağacının altında akşama kadar yuvarlanmış, ormana kahkahalarımızı sunmuştuk.

꧁꧂

"O kılıcı öyle tutma Tae" diyen babama bakıp gözlerimi devirdim.

"Daha kaç kere bileğini bükme demem gerekiyor" dedi bıkkınlıkla. O ne kadar bıkmışsa ben de en az o kadar bıkmıştım. Yüksek bir "Off! " çıktı dudaklarımdan.

"Oflama bakiyim babaya" dedi babam, sesini komik yapmıştı. Dayanamayıp kıkırdadım. Enseme hafifçe vurdu ve içeri yürüdü.

Dışarıda boyum kadar kar vardı ama babam inatla her mevsimde kendimi korumam gerektiğini söylemiş "Bir haydut sana saldırmak için yazı bekleyecek değil ya kereta" demişti şöminenin karşısından kalkmak istemeyen bana. Uzunca bir süre kılıç alıştırması yapmıştık ve şimdi içeri yürüyorduk.

Mutfağa doğru yürümeden önce beni şöminenin karşısındaki mindere oturttu. Elinde ufak bir pastayla yanıma geldiğinde çok heyecanlanmıştım. Üstündeki kremaya parmağını batırdı ve burnumun ucuna sürdü.

"İyi ki doğdun, Taetae" dedi gülümseyerek. "Benim aslanım on yaşına geldi ha, daha dün gibi geceleri altına kaçırman" dedi ve güldü. Hoseok hyung ve babamın sürekli bana aslan, kaplan vb hayvan isimleriyle seslenmesine alışmıştım.

"Yah, baba" dedim sesimi sinirli çıkarmaya çalışarak. Ama gülmemi bastıramıyordum. Pastayı yere bıraktı ve bana kocaman sarıldı. Burnunu saçlarımın arasına daldırdı ve kokumu içine çekti.

"Seni seviyorum, oğlum"

꧁꧂

Yine anılarımla süslenmiş rüyalarla dolu bir uykudan ağlayarak uyandım.

Hayatımdaki en değerli iki insanı kaybetmenin acısı hala yüreğimin ortasındaydı. Kalbimin alev aldığını hissediyordum bazen, canım çok yanıyordu.

Uyandığımı gören Jack elindeki kalın kitabı kenara bıraktı ve sırtını dayadığı ağaçtan uzaklaşıp yanıma geldi. Ve elindeki deri su matarasını bana uzattı.

Beraber geçirdiğimiz şu bir haftada ağlayarak uyanmalarıma alışmıştı. Ben konuşmak istemediğim için benimle hiç konuşmamış böyle ufak hareketlerle desteğini hissettirmişti.

At üstündeki yolculuğumuz zor geçiyordu. Benim yüzümden sık sık mola veriyorduk. Mola yerlerinde sırayla uyuyorduk. Bir mola yerinde o, diğerinde ben nöbet tutuyordum.

Uyuduğum zamanlar böyle uyanıyor nöbet tuttuğum zamanlarsa derin düşüncelere dalıyordum.

Mongsuk yanıma geldi ve yüzümü yaladı. Tatlı köpeğim beni üzgün görmeye dayanamıyordu. Kucağıma aldım ve gözlerinden öptüm. Sonra da sıkıca sarıldım.

Jack yine konuşmak istemediğimi düşündüğü için arkasını dönmüş az önce sırtını yasladığı ağaca doğru yürümeye başlamıştı.

"Jack hyung, bekle" dedim güçsüz sesimle. Hiç beklemediğinden irkilmişti. Şaşkınlığını gizlemeye çalışarak bana döndü.

"Hoseok hyungumla... nasıl tanıştınız" dedim. Az önce ağladığım için iç çekişlerim duyuluyordu.

Yanıma geldi ve bağdaş kurdu. Boğazını temizledi. Ve gülümseyerek

"Konuşmayı unutmak üzereydim" dedi. Dediği şeye kıkırdadım ve cevabını beklemeye başladım.

"Biliyorsun, araştırmayı seviyorum. Her konuya ilgi duyarım. Her şeyi öğrenmek isterim. Beş sene önceydi sanırım gökyüzüne ilgi duymaya başlamıştım. Ortak bir tanıdığımız ona yönlendirdi beni. Benden küçük olduğu için ilk başta ikimizde mesafeliydik ama sonra çok iyi anlaşmaya başladık. Bana bildiklerini öğretmekten hiç sıkıntı duymadı. Sorularımı büyük bir nezaketle cevapladı ve bana hep kibar davrandı. Ona karşı büyük bir hayranlık ve sempati duyuyordum. Bana verdiği dersler bitikten sonra da sık sık onu ziyaret ettim. O da şehre indikçe benim yanıma uğruyordu. Ona tıpla ilgili öğrenmek istediklerim olduğunu ve bu yüzden Bağdat'a gideceğimi söylediğimde bana senden bahsetti. Oraya kadar sana eşlik edeceğime söz verdim. Ama o sıpa yine de bana para verdi. İşini sağlama alacakmış, peh "dedi ve yanağına süzülen yaşları elinin tersiyle sildi.

O gece birbirimize kalplerimizi açtık ve ben hayatımdaki en değerli üçüncü kişiyi buldum.

꧁꧂

Daha uzun yazacaktım ama gözlerim ağrıyor. Biraz kısa oldu üzgünüm.

Multishipper kalbim Vhope için çıldırıyor ama sesini bastırıyorum 😂

Umarım beğenirsiniz. Beğendiyseniz oy vermeyi unutmayın. Sevgiler 💕

Continue Reading

You'll Also Like

394K 36.1K 32
Kore'nin nesillerdir düşman olan iki sürüsü; Kim'ler ve Jeon'lar aynı davete katılır. Beklemedikleri şey ise attığı yumruk ile ruh eşi oldukları orta...
95.7K 7.8K 30
thv: teşekkür namına şu papatyaları kabul et de kendimi sana borçlu hissetmeyeyim - Jeon Jeongguk, kelebek sistemli sınavda kopya verdiği çocuğu, dis...
239K 18.8K 22
jeongguk evliliklerini kurtarmak istiyordu ve tanrı ona bir fırsat sunmuştu texting•
115K 8.6K 20
taehyung'un umursamayıp, dikkate almadığı sevgilisi, yıllar sonra herkesin dikkatini çeken bir adam olmuştur.