destiny ಇ taekook ✔️

By sdafighting

53.8K 5.7K 5.8K

|TAMAMLANDI| Orta çağ Avrupasında yaşayan bir falcının oğlu, kırmızı ginseng ticareti yapan ama uzun süredir... More

Minik bir rica
⍣1⍣
⍣2⍣
⍣3⍣
⍣4⍣
⍣6⍣
⍣7⍣
⍣8⍣
⍣9⍣
⍣10⍣
⍣11⍣
⍣12⍣
⍣13⍣
⍣14⍣
⍣15⍣
⍣16⍣
⍣17⍣
⍣18⍣
⍣19⍣
⍣20⍣
⍣21⍣
⍣22⍣
⍣23⍣
⍣24⍣
⍣25⍣
⍣26⍣
⍣27⍣
⍣28⍣
⍣29⍣
⍣30⍣
FİNAL

⍣5⍣

1.9K 245 170
By sdafighting

Satır arası yorum yaparsanız çok çok çok mutlu olurum

Taehyung

Kafasını kaldırmadan ve gözlerini yüzükten ayırmadan" Hmm"ladı. Gözlerini ayırmadığını görünce bir kere daha baktım yüzüğe. Aklıma gelen şeyle gözlerim hızla açıldı.

"Hyung, y-yoksa y-yoksa bu yüzük..."


꧁꧂

"Ta-tanrım Hoseok hyung, ciddi olamazsın" dedim ağlamaklı sesimle. "O yüzüğün içinde zehir mi var, kendini mi öldüreceksin hyung?!?" sesim istemsizce yükselmişti. Zar zor bastırdığım göz yaşlarım yeniden göz çukurlarımdaki yerini almıştı.

"Tanrım Tae, böyle yapma!" dedi Hoseok hyung beni iyice sararken. "Babana gelen genç bana da geldi, beni bulmaları çok yakın. Baban eceliyle öldü, bu onun için büyük bir kurtuluş hoş bir lütuftu aslında. Ölümüm onların elinden olsun istemiyorum Tae! O meydanda bağırtılarımdan zevk alacak, dünyadan bir şeytanın eksildiğini düşünecek insanların arasında yanarak ölmek istemiyorum, ne olur anla beni! "

" Hyung "dedim zar zor çıkan sesimle" Seni bir daha göremeyecek miyim? "

" Bak Tae "dedi. Sesi çok ciddi çıkmıştı." Yıldızım sönüyor. Ölüm günümü değiştiremem ama şeklini değiştirebilirim tam olarak hangi gün bilmiyorum ama çok yaklaştı. O yüzden bu yüzüğü yanımda taşıyorum. Anladın mı beni? Şimdi odaklanmamız gereken konu benim sona ulaşmış kaderim değil senin ulaşman gereken kaderin. "

" Hem Tae, cenneti unutuyorsun, oraya layık mıyım emin değilim ama beraber olma ihtimalimiz hala var. Bir daha görüşememeken bahsetme lütfen. Tanrıya olan inancını kaybetme"

"Hadi be oğlum, bırak sulugözlüğü. İyi olacaksın. Seni kurtaracağım minik kaplancık "

Her şey üst üste gelmişti ve ben bunları kaldıramıyordum. Hala Hoseok hyungu kurtarabilmeyi delicesine ümit ediyordum ama o kurtulmak imkansızmış gibi konuşuyordu.

" Ah bu arada, geçen gece amcamı bahçenizdeki gül fidanının dibine gömdüm Taetae, huzur içinde uyuyor" dedi gülümseyerek.

"Son bir soru? " dedim yüzünü avuçlarımın içine alarak.

"Sor bakalım meraklı" dedi gözlerini devirerek.

"Hiç yolu yok mu hyung?" dedim. "İmkansız mı gerçekten?" "Kurtulman yani..."

"Evet Tae, imkansız. Oradan bakınca bile isteye kendini öldürmeye çalışan biri gibi mi gözüküyorum. Bir yolu olsa her halde denerdim" dedi gözlerimin içine korkusuzca ve güven verici bir şekilde bakarak. İki yanağından öpüp tekrar boynuna sarıldım. "Seni seviyorum. Hoseokie hyung"

"Agucuk bugucuk, küçük Tae'miz cazibeme dayanamayıp bana aşık mı oldu yoksa?!"

"Allah aşkına hyung, ne küçük Tae'si"

"Aşık olduğunu kabul ediyorsun yani, hm" dedi beni kendinden uzaklaştırıp yüzüme bakarken, kahkahasını zor tuttuğunu görebiliyordum.

"Yah, hyung" diye sitem ettim.

"Tamam tamam kaplancık şaka yapıyordum" dedi ve saçlarımı karıştırdı. Sonra birden aklına bir şey gelmiş gibi yerinden fırladı.

"Beni ne kadar oyaladığının farkında mısın sen?" dedi. Eli ayağı birbirine dolanmıştı. "Hemen planımı devreye sokmam lazım. Onlar gelmeden gitmiş olmanız gerekiyor."

"Gitmiş olmanız derken hyung?" dedim.

"Sen ve Jack işte, o sana bir süre eşlik edecek kaderini bulacağın yolda" dedi sanki benim her şeyden haberim varmış gibi.

Hoseok hyung çok cana yakın birisiydi. Ben sadece kendi ailemizden insanlarla muhatap olurken - ki bu aile zaten ufacıktı - onun Avrupalı arkadaşları da vardı. Bu Jack de onlardan biri olmalı diye düşündüm ve sordum "Neden böyle bir şey yapıyor, neden bana eşlik etsin ki?"

"Ödemesini yaptım çünkü"

"Hyung, biriktirdiğin paradan bahsetmiyorsun değil mi? "dedim mahcubiyet ve şaşkınlıkla.

" Tabi ki ondan bahsediyorum. Ailemi yakın zamanda kaybettim biliyorsun. Eh, benim de günlerim sayılı senin için kullanmak en mantıklısı. Jack güvenilir biridir korkma. Doğu ilimlerine meraklı birisi. Bağdat'a kadar sana eşlik edecek oradan sonrası sende" dedi ve soluksuz devam etti.

"Şimdi soru sormayı bırak ve sorularımı cevapla şu kaderini nasıl bulacağın konusunda en azından bir fikrin olmalı anlıyor musun? Evet Tae. Kaderinin bir hayvanla bağlantılı olduğuna dair güçlü hislerim var. Vücudunda bir hayvana benzediğini düşündüğün bir yer var mı? Doğum lekesi olabilir ya da bir yaralanma sonucu oluşmuş bir iz olabilir, bilemiyorum "dedi elini çenesine koymuş, çenesini ovuyor derince düşünüyordu.

Ben de düşünmeye başladım ve bu düşünme faslı çok da uzun sürmedi." Aslında hyung bir yer var sanırım "dedim tereddütle.

" Neresi, göster çabuk "dedi. Zaman ilerledikçe panik olduğunu görüyordum." İşte burası "dedim üstümdekinin kolunu sıvadıktan sonra." Buramda iki tane ben var şöyle sıkınca bir fil oluşuyor bence, sen ne düşünüyorsun? "dedikten sonra yüzüne baktım.


Etkilenmiş gözüküyordu. İlk başta biraz daha düşündü, sonra heyecanla "Evet bulduk Tae! " dedi. "Yolda bir fille karşılaşacaksın, sen ve bu filin kaderi birbirine bağlanmış. Ne olursa olsun o filin yanından ayrılma. Seni ulaşman gereken kişiye ulaştıracak, sizi bir araya getirecek, anladın beni değil mi?"

Yavaşça kafamı salladım. Şu kaderim bir kedicik veya köpekcik ile bağlansa olmuyor muydu ki diye söylendim kendi kendime. Bir "filcik" ile nasıl baş edilir hiç bilmiyorum ki ben. Kedicik köpekcik demişken

"Hyung Mongsuk ne olacak" dedim gözlerinin içine bakarken.

"Aslında onu şehirden bir arkadaşıma bırakmayı düşünüyordum Tae. Ama dün gece düşündüm biraz. Seni nasıl koruduğunu gördüm ve beni sana getirirkenki telaşlı hareketlerini hatırladım. Sanırım ultra yakışıklı, korumacı ve dahi hyungun, o köpeciği vekaleten senin yanında gönderecek. Sana iyi bakacağına inanıyorum "

"Bu iki gündür duyduğum tek iyi haber" diye düşündüm ve tuttuğum soluğumu yavaşça bıraktım.

"Peki hyung, teşekkür ederim"

"Hadi seni hazırlayalım" dedi elini bana uzatırken. Elini tuttum ve beni kaldırmasına izin verdim.

Siyah bir pelerini omuzlarımdan geçirirken başıma tüllü büyük bir şapka taktı. Arkasındaki sandığa yürüdü ve gösterişli bir kılıç çıkardı içinden.

"Seni kereta, kılıç alıştırmalarında hiç utanmadan hyungunu mağlup edip duruyordun. Al oyuncağını ve canını sıkan olursa onlara nasıl haşin bir kaplancık olduğunu göster" dedi kılıcı bana uzatırken.

Kılıcı kınından çıkardım ve şöyle bir süzdüm. Koşmak dışında becerebildiğim nadir şeylerden biri de bu. Çok iyi bir dövüşçü değilim ama en azından kendimi koruyabilirim. Kılıçla bakışmam bitince Hoseok hyungumla evin bahçesine çıktım.

Kamuflaj kıyafetlerim, bohçam ve kılıcım hazır şekilde Jack denen adamı bekliyordum. Jack çok gecikmeden yanımıza geldi ve bana elini uzattı.

Sarışın bir adamdı. Benimle aynı boylarda gözüküyordu ama yaşının kırka yakın olduğunu tahmin ettim. Parmaklarında mürekkep lekeleri vardı ve bakışları bile kültürlüydü. Kültürlü kültürlü bakıyordu adam resmen.

"Merhaba sen Tae olmalısın ve ben de Jack'im sevgili yol arkadaşım" dedi ve elimi samimiyetle sıktı.

Kucağıma Mongsuk'u aldım ve Jack'in arkasında kalan ağacın orada bir hareketlilik fark ettim.

"Ah tanıştırmayı unuttum" dedi Jack kıkırdarken "Bu atım Ribella, gel kızım abiye merhaba diyelim" dedi yüzündeki gülümsemeyi azaltmayıp artırırken. O sırada Hoseok hyunga döndüm endişeli görünüyordu.

Ona baktığımı görünce "Hadi Taehyung" dedi "Artık gitseniz iyi olacak." ve bana kocaman sarıldı.

"Seni çok seviyorum hyung" dedim. Artık ağlamamaya karar vermiştim. O böylesine güçlü dururken benim ağlayıp sızlanmam hoş olmuyordu.

"Ben de seni Taetae" dedi yavaşça ama bir anda uzaklaştı benden. Onun hissettiklerini hissetmem uzun sürmemişti. Gelenler var ve biz hala yola çıkmadık.

Hızla Jack'e döndü ve onu ata yönlendirdi. Kucağımdan eşyalarımı ve Mongsuk'u alıp Jack'in arkasına binmeme yardım etti. Ardından onları yeniden kucağıma koydu.

At seslerinin yaklaştığını fark eden Jack telaşla Hoseok hyunga döndü. "Hoseok geliyorlar ne yapacağız" dedi korkuyla.

"Ne yapacağızı mı var Jack? Sür şu atı ben oyalarım onları" dedi ve hızla seslerin geldiği tarafa döndü.

Jack hemen harekete geçmiş dört nala zıt yöne gitmeye başlamıştı. Arkamı döndüm ve son kez baktım sevgili Hosokie hyunguma. O da bana bakmış yüzüğün içindeki zehri içmişti gözlerini kırpmadan. Ama o karanlık gece sol yanağında yuvarlanan bir damla gözyaşını gizleyemedi benden. Hızla arkasını döndü ve seslere doğru koşmaya başladı.

Kafamı Jack'in sırtına dayadım ve güçlü olacağım, ağlamayacağım diye verdiğim sözleri yutup iç çeke çeke sessizce ağladım. Gün doğana kadar ne başımı kaldırdım ne de gözyaşlarımı silmek için bir hamlede bulundum.

İşte Hosokie huyungumu son görüşüm böyleydi...

꧁꧂

Kendi yazdığın hikayeye ağlamak caiz midir hocam? Uff BEN, sen nasıl Hoşiğime kıydın 😭
Acı çekiyorum.

Umarım beğenmişsinizdir. Beğendiyseniz oy vermeyi unutmayın 💕

Continue Reading

You'll Also Like

3.2K 302 14
"Tıpkı olduğumu düşündüğün çocuk gibi parmağımı emiyorum, yanıldığın nokta seçtiğim parmağın baş parmağım olmaması."
110K 12.8K 33
değişiyorsun, dayanamıyorum
3.7K 337 6
Jungkook farkında olmadan yarasa formundaki Kim Taehyung'u evine alır.. +18 Omegaverse Taekook Vampir Tae Omega Jungkook Düzyazı+Texting Uzun zamand...
28.8K 3.2K 26
Dedektif Jeon Jungkook, tuhaflıklarla her zaman içli dışlı olmuştur. Sonuçta, hayatı açıklanamayan bir dizi tuhaf olaylarla dolu. Ancak yaralı bir ad...