GİZLİ UYUM -TOM RIDDLE FIC-

By ElenaBluove

35.2K 2.6K 4.4K

Büyücü dünyasından kimse, onun kim olduğunu tam olarak bilmiyordu. Tom Marvolo Riddle'ın bir arkadaşı var... More

'𝐄𝐥𝐞𝐧𝐚 𝐁𝐥𝐮𝐨𝐯𝐞'
Cast
MAĞARA
BÜYÜ VE GÜÇ
SİHİR OKULU
AYRI BİNALAR
HAYIR, BUNU YAPMAZ

OYUN

4.9K 363 723
By ElenaBluove

Yazar Anlatımı

Yetimhanede çok fazla gürültü vardı, ayak sesleri koridorları dolduruyordu. Herkes camlara doğru heyecanla koşuyordu. Küçük çocuklar büyük olanların yolundan çekiliyor, ezilmekten son anda kurtuluyorlardı. Hepsi gülüyor ve arkadaşlarına sesleniyordu, olanı onlar da görebilsin diye. Kar yağıyordu.

Küçük kız da Tom'un dışarıya baktığı pencereden yağan karı gördüğünde sevinçle haykırdı. Ne kadar da güzeldi öyle.

Tom hafifçe dişlerini sıktı. Diğer dokuz  yaşındaki çocukların aksine o kolay kolay bir şeye sevinmezdi. Ayrıca kar onun için hiçbir anlam ifade etmiyordu. Sadece yağıyordu işte; tıpkı yağmurun da yağdığı gibi. Ondan bir farkı yoktu.

Küçük çocuk, neredeyse kahkaha atarak parmağıyla dışarıyı gösterdi. "Baksana! Ne kadar çok yağıyor!"

Tom, kız eğer birkez daha sesli gülerse onu boğabileceğini düşündü. Midesi bulanmaya başlamıştı.

Minik kız, Tom'un yanına geldi. "Sen sevinmedin mi hiç?" Sesinde şaşkınlık vardı.

Tom hışımla arkasını döndü ve, "Ancak aptal olanlar bu tür şeylere sevinir!" Diye cevabı yapıştırdı şaşkın kızın suratına.

"Yani ben aptal mıyım?" Miniğin sesi kırgın çıkmıştı.

Tom içten içe güldü çocuğun bu hâline. Ne kadar da zayıftı, hemen üzülüyordu.

"Evet." Acımasızca sırıttı küçük Riddle. Kızın ağladığını görmek için hevesliydi. Fakat kızın yüz ifadesi aniden değişti, küçük yumruklarını sıkarak Tom'a karşı diklendi, "Sensin o aptal!"

Tom beklemediği bu lafla aşırı derecede öfkelendi. Ona bu sözünün bedelini ödetecekti. Oturduğu sandalyesinden kalktı. Bakışları yetişkin bir insanı bile korkutacak şekildeydi. Ama kız geri adım atmadı. Daha da sinirlenen Riddle ona doğru yürüdü ve elini savurdu.

Kızın ayakları gelen büyüyle aniden yerden kesildi, sonra da küçük bedeni tahta dolaba çarptı. Vücudu acı içinde büzülürken yere sertçe düştü ve beş dakika önceki mutlu haykırışı, yerini acı bir haykırışa bıraktı.

Tom memnuniyetle gülümsedi. Bu gülüş dışarıda yağan karı kıskandıracak kadar soğuk bir gülüştü. Ardından da sandalyesine geri döndü.

Kız yerde hafif hıçkırıklarla ağlıyordu. Tom bunu umursamadı. Hak etmişti.

"Kalkmama yardım eder misin?" Sesi titriyordu. Tom tuhaf tuhaf baktı kızın camdan görünen yansımasına. Onu şu anki hâline getiren oydu ama kız ondan yardım istiyordu.

"Hayır."

"Canım yanıyor."

"Sanki umrumda."

"Lütfen."

"Hayırın nesini anlamadın?"

Kız bu soruya cevap vermedi. Tom ona doğru küçümseyici bakışlar attı. Kız yüzünü yerden kaldırsa bu bakışları fark edebilirdi, fakat kaldırmadı. Küçük Riddle, kızın düşündüğünden de zayıf olduğunu fark etti. Şimdiye kalkması gerekirdi.

Sonra, kızın tuhaf bir açıyla duran bacağını fark etti. Kırılmıştı. Belki de kız o kadar zayıf değildi, kendisi çok güçlüydü.

Güçlü... keyifle gülümsedi Tom. Fakat gülümseyişi suratında dondu kaldı. Kapının önünde hizmetlilerden biri duruyordu ve burnundan soluyarak ona doğru bakıyordu. Kadın hızla odaya girdi, minik kızı yerden kaldırdı. Kız anında acı içinde bağırdı. Hizmetli nazikçe kızı kucağına aldı ve odadan çıktı.

Tom kaşlarını çattı. Daha önce birçok defa diğer çocuklara kötü şeyler yapmıştı fakat bu sefer başkaydı. Kız, bu yetimhanedeki ona hakaret eden ilk çocuktu ve cezasını çekişi de farklı olmuştu. Normalde her zaman bu işleri kenarda köşede yapardı; gizli ve sessiz, kimse anlamazdı. Fakat şimdi... Tom Riddle şüpheye yer bırakmayacak şekilde kendisini ele vermişti. İçten içe yaptığı şeye kızdı. Neden diğerleri gibi korkmadı ki benden? Diye düşündü. Sonra bunu kızın yetimhanede yeni olmasına bağladı. Sonuçta kendisinin ne kadar tehlikeli olduğunu bilmiyordu.

Büyük ihtimalle dayak yiyecekti. Hem de yetimhanenin müdüresi o aptal kadından. Keşke ona da gününü gösterebilsem... dedi Tom kendi kendine. Kadının acı çektiğini görmek gerçekten de hoş olurdu.

En azından kız şimdi onunla aynı odada kalmazdı. Tabii kırık kemiklerinin sayısının artmasını istiyorsa, o başkaydı. Bunu seve seve tekrar yapabilirdi.

Birkaç saat sonra kapı açıldı. İçeriye giren, yetimhanedeki çocukların korkulu rüyasıydı. Amanda adında, yarı tombul, asık suratlı, huysuz, görevli bir kadındı. Yetimhanenin tüm sakinleri, çalışanlar da dahil, ondan nefret ediyordu.

Tom yüz ifadesini düz bir şekilde tutarak kafasını ona doğru çevirdi. Bir milim bile oynamıyordu çehresindeki kasları.

Normalde kadının karşısında başka bir çocuk olsa tir tir titremeye başlardı, görevli buna şaşırmıştı. Fakat Tom Marvolo Riddle idi önündeki çocuk, korkmazdı o. Yine de hücrelerini ele geçiren şok duygusunu çarçabuk atlattı, "İyi bir dayağı hak ettin sen!" Diyerek çocuğa doğru yaklaştı.

Tom içinde bulunduğu dünyaya lanet etti tekrar tekrar. Haklı olduğu konularda ceza alamazdı, bu adaletsizlikti.

Yetimhanedeki insanlardan, hatta belki de tüm insanlardan farklıydı. Onlardan çok daha iyiydi ve bunu çekemiyorlardı. Ellerinden geleni ardlarına koymayacak, onun açığını yakalamaya çalışacak, ceza vermeye çabalayacaklardı. Şu an olduğu gibi.

Kadın elini havaya kaldırdı. Tom gelecek olan şeye karşı gelmeye çalışacakken, aynı anda bir bağırış yankılandı kapının önünden, "Hayır! O yapmadı!"

Görevli duraksadı, sonra da elini indirerek tek kaşını kaldırmış bir hâlde arkasını döndü. Kapıda, hemen arkalarında, başka bir görevlinin kucağında bacağı sargılı kız duruyordu. "Ne demek o yapmadı?"

Kız nefes nefese, "O yapmadı işte." Diyebildi sadece. Kadın kaşlarını çattı. "Kim yaptı o zaman? Odada birtek ikiniz yok muydunuz?"

"Evet, birtek biz vardık. Fakat ben kendim yaptım. Yatakta zıplıyordum, aşağı atladım ve bacağımı çok sert bir şekilde dolaba çarptım."

"Doğru mu bu?" Kadın şüpheyle Tom'a döndü.

Tom kısaca bir cevap verdi ve gözlerini kadının gözlerine sabitledi. "Evet."

Kadın derin bir nefes aldı. "Peki, yere düştüğünü gördüğün hâlde ona neden yardım etmedin?"

Tom sessiz kaldı ama kız hemen atladı, "Beni zıplamamam için uyarmıştı. Yere düşersem yardım etmeyeceğini de söylemişti. Fakat ben onu dinlemedim. Yani beni kaldırmaması bir suç sayılmaz, ve buna herhangi bir ceza gerekmez. Sonuçta kimsenin kimseye yardım etmesini gerektirecek bir kural yok, değil mi?"

Kadın bıkkın bir şekilde bakışlarını kıza çevirdi. Bundan sıkılmıştı. "Pekala." Dedi. "Bu seferlik sizi göz ardı edeceğim. Ama eğer bir olay daha olursa bunu Tom'dan bilirim. Senden değil."

Kız kaşlarını çattı. Kadının söyledikleri 'oda arkadaşının' zaten insanlara zarar vermeye meyilli olduğunun ve bu tür şeylerin ilk kez yaşanmadığının göstergesi gibiydi.

Onu kucağında taşıyan görevli, küçük kızı yatağına bıraktı ve geri dönüp kadın ile birlikte odadan ayrıldı.

Kapı kapandığı an kız yüzüne kocaman bir gülümseme yerleştirerek Tom'a doğru döndü, ama gördüğü şeyle şoka uğradı. Riddle gözlerinde her insanı korkutacak kadar büyük bir öfkeyle kızın üzerine doğru yürüyordu.

Kızın küçük bedeni oturduğu yatakta korkuyla geriye gitmeye çalıştı. Bir yandan da ödü kopuyordu, o bakışlara hangi tavrıyla neden olduğunu düşünüyor ve çocuğun ona vurmaması için içten içe duâ ediyordu.

Tom kızın tepesinde dikildi ve burnundan soluyarak, "Söyle!" Dedi.

Kız korkuyla sıçradı. "Neyi!?"

"Onu neden yaptığını!" Riddle sinirle kızın elbisesinin yakasını tuttu. Küçük, korkuyla çığlık atacakken de "Sus!" Diye azarladı onu. "Birileri duysun diye mi uğraşıyorsun!? Senin yüzünden başım ikinci kez derde girsin diye mi!?"

"Niye bu kadar kızdığını anlayamıyorum." Kızın sesi kırılgandı.

"Çıkarın ne?" Tom'un sesi az öncekine göre biraz daha sakindi fakat bakışları hâlâ aynıydı.

"Ne çıkarı?" Kız ağlayacak gibiydi.

Tom derin bir nefes aldı ve öfkesini dindirmeye çalıştı. "Beni delirtme. Sence bana bir tuzaklar kurduğunu anlamayacak kadar akılsız mıyım? Farklılığımı kıskandığını göremeyecek kadar kör müyüm!?" Sonra da yüzünü kıza yaklaştırdı. "Sen de diğerleri gibisin; sıradan ve basit. Beni alt edebileceğini sanıyorsun. Ama yanılıyorsun."

Kız gözlerini kırpıştırdı. Bu kelimeler onun için bir şey ifade etmiyordu. Ama karşısındaki çocuk nefretle devam etti: "Önce beni sinirlendirdin ve görevliler tarafından yakalanmamı sağladın... Ardından da beni bu durumdan kurtarıyor ayaklarına yatarak güvenimi kazanma girişimine girdin!"

Küçük Riddle yumruklarını sıktı. Zaten hep böyle oluyordu. İnsanlar ona oyun oynuyordu. Ve bu yüzden, hepsinden nefret ediyordu.

Kız sessizce, "Böyle bir niyetim yoktu." Dedi. "Sadece... arkadaş olalım istemiştim."

Tom'un yüzünde tek minik oynamadı, fakat Elena'yı şaşırtarak arkasını döndü ve yatağına doğru ilerledi.

Uyuyacaktı. Daha saatin erken olduğunu bilse bile.

~~~~~~~~~~

Merhabalar! Kısa bir bölümle karşınızdayım. Bunun nedeni ise daha kitabın başlarında olmamız. Daha sonraları uzun bölümlerle hikayeyi ilerleteceğim :)

Karakterlerin çocukluk dönemine değinmesem olmaz diye düşündüm, siz ne dersiniz bilmiyorum ama Hogwarts'a gitmeleri için birkaç bölüm daha var.

Yorum yapar ve oy verirseniz sevinirim. ♡

Continue Reading

You'll Also Like

320K 29.8K 32
Kore'nin nesillerdir düşman olan iki sürüsü; Kim'ler ve Jeon'lar aynı davete katılır. Beklemedikleri şey ise attığı yumruk ile ruh eşi oldukları orta...
85.4K 7.2K 16
"Bir pişmanlık mı bin pişmanlık mı..?" ||Angst||
25K 3.3K 64
Hep aynı yıldıza bakarsan yolunu asla kaybetmezsin...
163K 6.7K 35
ʜᴇʀ şᴇʏ ꜱᴀʟᴀᴋ ᴋᴀʀᴅᴇşɪᴍɪɴ ʏᴀʟᴀɴıʏʟᴀ ʙᴀşʟᴀᴅı... ꜱɪᴢ: ᴅᴇʟɪᴋᴀɴʟıʏꜱᴀɴ ᴋᴏɴᴜᴍ ᴀᴛᴀʀꜱıɴ!