SESSİZLİK (TAMAMLANDI)

By cey_yazar

2M 96.9K 19.1K

"Eksiklerimiz kusurlarımız değildir." Ailem beni hep bunu söyleyerek büyütmüştü. Eksikleri olan insanları dı... More

Bölüm1:Kaza
Bölüm 2:Sağır
Bölüm 3:Nikah/Mahkeme
Bölüm 4:Düğün Hazırlıkları
Bölüm 5:Düğün ve İlk Gece
Bölüm 6:Doğum Günü
Bölüm 7:Tesadüfler
Bölüm 8: Umut
Bölüm 9: Yüzleşme
Bölüm 10: Hastane
Bölüm 11: Birlikte Uyumak
Bölüm 12: Aşılan Sınırlar
Bölüm 13: Kutu
Bölüm 14: Nokta
Bölüm 15: Davet
Bölüm 16: Öpücük
Bölüm 17: Kahvaltı
Bölüm 18: İlk Tatil
Bölüm 20: Endişe
BÖLÜM 21: İYİ Kİ VARSIN
Bölüm 22: İlk İş Günü
Bölüm 23: Çiftlik ❤
Bölüm 24: Gerginlik
Bölüm 25: Çatlaklar
Bölüm 26: Murat'ın Geçmişi
Bölüm 27: Kopma
Bölüm 28: ...
Bölüm 29:Hüzün
Bölüm 30: Patlama
Bölüm 31: Mektup
Bölüm 32: Geri Dönüş/Ameliyat
Bölüm 33: Bekleyiş
Bölüm 34: Duyuyorum!
Bölüm 35: Kavga
Bölüm 36: Şarkılar
Bölüm 37: Ateş
Bölüm 38: Muna
Bölüm 39: Davet 2
Bölüm 40: Korku
Bölüm 41: Fantezi Gecelik
Bölüm 42: Aile
Bölüm 43: Teklif Hazırlığı
Bölüm 44: Evlilik Teklifi
Bölüm 45: Bütün Olmak
Bölüm 46: Sorunlu İlişkiler
Bölüm 47
Bölüm 48: Kız İsteme
Bölüm 49: Kına Gecesi/Arkadaş Gibi
Bölüm 50: Düğün / Ayrılık
Klip
Bölüm 51: Çok Güzeliz
Yeni ve Ortak Kitap 'YANİ'
Bölüm 52: Final

Bölüm 19:Denemek

48.7K 2K 379
By cey_yazar

NOT: YİNE GECİKEN BİR BÖLÜM İLE BURADAYIM. AMA OLDUKÇA UZUN VE BOMBA BİR BÖLÜM İLE GELDİM. UMARIM BEĞENİRSİNİZ. BENCE BEĞENECEKSİNİZ. AYRICA BİR SONRA BÖLÜM ÇOK DAHA ERKEN GELECEK. OKUL TATİL OLURKEN BÖLÜMLERİ DE DÜZENE SOKACAĞIM. MEDYA DA YÜZÜK VE ŞARKIMIZ VAR.

İYİ OKUMALAR!

OY VE YORUMLARINIZI BEKLİYORUM :)

Sabah ilk uyanan Murat olmuştu. Uyanmamak mümkün değildi zaten. Rana sürekli dönüp durmuştu. Şu an da poposu ile iteklemişti. Derin bir nefes alıp kalktı, zaten heyecanlıydı. Rana ona sırtını döndüğü için yüzünü göremiyordu. Bu sebeple kalkıp yatağın diğer tarafını dolandı. Ve gördüğü an yüzün de tebessüm oluştu. Alttan yastığın desteğiyle dudakları büzülmüş, toplanmış çok sempatik görünüyordu. Murat hızla telefonunu çıkarıp resmini çekti. Ve eğilip eliyle dudağını okşadı. Kalbinde oluşan kıvılcımlar neydi? Tüm vücudunu tutuşturacak gibiydi. Ateşte yanmak istiyor gibi elini çekmiyordu. Elini yanağından boynuna doğru kaydırdı. Boynunda ki saçları geriye doğru itmişti ve daha fazla dayanamayarak elini çekti. Rana'nın yüzüne tekrar bakmadan banyoya geçti. Bu kız gerçekten artık çok tehlikeli olmaya başlamıştı Murat için.

Soğuk suyla elini yüzünü yıkadı. Dilin de dün gece Rana'dan dinlediği şarkı vardı. Saçlarını düzeltirken Rana ile yapacağı konuşmayı düşünüyordu. Nasıl yapacaktı ne konuşacaktı hiçbir fikri yoktu. O an içinden gelenleri söyleyecekti işte. Banyodan çıkacakken Rana zaten uyuyor hızla bir duş alayım diyerek duşa girdi.

***Rana***

Ailemle yaşadığım evde yemek masasındaydık. Karşımda Rüya ve annem oturuyordu. Masanın başında da babam. Gülümsüyorlardı. Samimi ve sıcaktı yüzlerinde ki ifade. Ve daha sonra rahatsız edici oluyordu. O güzel ifade birden sinsileşiyordu, hatta şeytani bir gülümsemeye dönüyordu.
Annem ve babam değil de, Rüya'ya bakıp kalıyordum. O bile öyle bir ifadeyle bakıyordu bana.

Hızla masadan kalktım. Kalkarken sandalyem geriye düşmüştü. Masada birkaç şeyi de devirmiştim. Masaya arkamı dönüp tam kapıdan çıkacakken Tarık göründü. Kalbim deli gibi çarpıyordu. Neden bilmiyorum ama ailemin yüzünde ki ifade panikletmişti. Terlediğimi hissediyordum ve yoğun bir ağlama isteği yükselmişti içimde. Bir şey bekliyordum, bir şey arıyordum ama ne olduğunu kestiremiyorum.

Tarık'ın gözlerine baktım. O ise ifadesizdi. Yanından geçmeye çalışırken kapının önüne geçmişti. Ve bu beni tekrar panikletmişti. Etrafa yoğun bir karanlık hakim oluyordu. Ruhumun karanlığı odaya yansıyordu. Gözlerimi sımsıkı kapatıp buradan kaybolmayı diliyordum. Ve o an biri beni hızla çekiyordu oradan. Gözlerimi korkudan açamıyordum ama onun geldiğini biliyordum. Tanıyordum, hissediyordum. Ve içime huzur doluyordu. Gözlerimi açmadan bedenlerimize doladığımız kollarımızı hissediyordum. Ve kulaklarımda oluşan baskıyı. Yoğun baskıyı.

Elimle tek kulağıma bastırırken uyanmıştım. O kadar güçlü bastırmışım ki elimin uyuştuğunu hissettim. Yavaşça elimi kulağımdan çekerken boş bir ifadeyle camdan dışarı baktım. Soğuk havadan dolayı buğulanmıştı cam. Ona rağmen akan nehiri seçebiliyordum. Ve yüzümün ıslaklığını hissediyordum. Ağlamış olmalıydım. Gördüğüm rüya... O kadar saçma ve berbattı ki. Hissettirdikleri kötüydü. Sırt üstü uzanıp tavana döndüm. Rüyam da değişik bir şey görmemiştim aslında. Kaybettiklerim vardı. Ve yüzlerinde ki o saçma ifade. Aklıma geldiğin de ürperdiğimi hissettim.

Murat'a alışmıştım ve bu bana kötü hissettiriyordu. Alışmamak mümkün değildi zaten. Aylardır tek o vardı hayatımda, yanımda. Ve birgün giderse, muhtemelen toparlanamazdım. Ona karşı bir şey hissettiğimi sanmıyorum, hissetmemem gerekirdi zaten biz bir anlaşma yapmıştık aramızda. Evliliğimiz anlaşmalı ama ya birgün birine aşık olursa ve boşanalım derse. Ya benden uzaklaşırsa. Düşündüklerim ile içime dolan korkuya ve daralan nefesime tahammül edemeyerek yataktan kalktım ve hızla banyoya yöneldim. Bu düşünüp hissettiklerim çok yanlıştı. Evet ailem yoktu artık. Ve sadece o kalmıştı yanımda ama... Saçmalıktı.

Tam banyonun kapısını açacaktım ki Murat'ın içerde olma ihtimali geldi aklıma. Ve kapıyı tıklattım.

"Murat, içerde misin?" Dedim. Telefonu odadaydı herhalde bırakıp dışarı çıkmazdı. Kesin duşa girmişti. Bir kez daha tıklattım. "Banyo da mısın?" Dedim. Ve o sırada kapı açıldı. Donup kalmıştım.

"Beş dakikalık işim kaldı. Hemen çıkıyorum." Dedi. Belin de sadece havlu vardı. Kapıyı hafif aralamıştı.

"Tamam bekliyorum." Dedim. Kapının önünden çekilirken, gözüm aşağı vücuduna kaydı. Hızla başımı kaldırdım ama Murat bunu yakalamıştı. Gözlerini dikmiş yüzüme baktığı için kaçırması imkansızdı zaten. Muzip bir ifadeyle bana tebessüm ederken hızla arkamı dönüp odaya geçtim. Neden kaymıştı bakışlarım? Büyük bir of çekerken gözümün önüne vücudu geldi. İyiydi gerçekten. Baya iyiydi. Düşündüğüm şeye karşı hızla elimi alnıma vurdum. "Aptallaşma Rana."

Murat banyodan çıkınca ben hızla banyoya girdim. İşlerimi hallederek çıktım. Murat telefon da konuşuyordu ve ben banyodan çıkınca hızla arkasını döndü. Dudaklarını okumamdan korkmuştu. Bozularak içeri geçtim. Sanki işim gücüm yoktu onun konuştukları ile ilgilenecektim. Ama neden benden bir şey saklıyordu ki?

Telefonu kapatıp yanıma geldi.

"Kahvaltıya geçelim mi artık?"

"Olur." Dedim ve direk kalkarak montumu aldım. Murat da farklı bir heyecan vardı ve bu benim sinirlerimi bozmuştu. Artık kiminle konuşuyorsa baya heyecanlandırmış olmalıydı. Bir de rüya vardı tabii hala aklımın bir köşesinde.

"Sen iyi misin Rana? Bir problem var sanki." Dedi Murat. Beni durdurup elini koluma koymuştu.

"Hayır. Sadece garip bir rüya gördüm. Neyse önemli değil."

"Anlatmak ister misin?" Dedi. Çok güzel bakıyordu. İlgiyle ve şefkatle.

"Yok. Sanmıyorum." Dediğim de tebessüm etti.

"İstediğin zaman anlatabilirsin bana." Dediğinde tebessüm edip başımı salladım. Murat ise gözünü gözümden ayırmadan kolumdaki elini aşağı doğru indirip elimi kavradı. Kalbim küçük bir titremeden sonra daha güçlü atmaya başlamıştı.

Yemek salonuna geçtiğimiz de direk cam kenarında ki masaya oturduk. Nehre bakıyordu.

"Bu masanın boş olması şaşırtıcı." Dediğim de Murat gülmüştü.

"Önceden ayırtmış olabilirim." Dediğinde güldüm.

"O zaman çok iyi yapmışsın." Dedim. Murat gülümseyerek bana bakıyordu. Utanarak bakışlarımı kaçırmak zorunda kalmıştım. O sırada garson gelmiş masamızı hazırlıyordu. İşini bitirip gittiğin de Murat bana döndü. Garip bir heyecan vardı ama çözemiyordum ne olduğunu.

"Rana seninle bir şey konuşacağım." Dedi. Başımı sallayıp kollarımı masaya koyarak ona yaklaştım.

"Evet Murat."

"Şimdi-" dedi ve derin bir nefes aldı. İyice merak etmiştim. Ve Murat nefesini verdiğinde yanımızda bir hareketlilik hissettim. Başımı çevirdiğim de iki gülen yüzle karşılaştım.

"Günaydın." Bunu söyleyen dün gece tanıştığımız Deniz'di.

"Günaydın." Dedim ben de tebessümle.

"Bir şey bölmedik umarım. İzin verirseniz kahvaltı da size eşlik edebilir miyiz?"

"Tabii ki buyrun." Dediğim de Deniz elini beline koyarak yavaşça yanımda ki sandalyeye oturdu. Murat'a döndüğümde gözlerini devirmiş önünde ki tabakla oynuyordu. Bu hali gülümsetmişti beni. Deniz koluma dokunduğunda ona döndüm.

"Gözünü alamıyorsun kocandan." Dediğinde alt dudağımı ısırarak Murat'a döndüm. O da kaşlarını kaldırmış bana bakıyordu.

"Utandırma onlar daha yeni evli." Dedi Erkin takılarak. Ve bol kahkahalı bir kahvaltı geçirmiştik.

"Rana bu arada sen ne okudun?"

"Psikoloji. Sen?"

"Hukuk. Çalışmıyor musun?"

"Yüksek lisans yapıyordum en son. Sen ne yaptın?"

"Ben de bir grup avukatla çalışıyorum ama son günlerde biraz ara verdiğimi söyleyebilirim. En azından yeni dava almıyorum. Kapanmamış dosyalara bakıyorum."

"Anladım tabii normal bu süreçte." Dedim gülümseyerek. Ve önüme döndüm. Mesleğimle ilgili açılan konular üzüyordu. Etrafımda ki herkes sağırlığımın engel olmayacağını söylese de kendimi eksik hissetmekten alamıyordum. Kabullenemiyordum. Evet eksiktim biliyorum. Ve bu eksikliğimle psikolog olamazdım. İnsanların ismimi görünce 'sağır psikolog' demesini istemiyordum. Kimsenin de benim gibi birinin hastası olmayı kabul edeceğini sanmıyorum. Ben ailesi, nişanlısı tarafından kabul edilmeyen bir kızdım. Tanımadığım insanlar mi psikoloğu olmamı kabul edecekti.

Murat koluma vurduğunda düşüncelerimin içinden sıyrılıp başımı kaldırdım.

"Efendim?"

"Deniz sana söylüyor." Dedi dikkatle bakıyordu.

"Pardon Deniz." Dedim gülümsemeye zorlayarak kendimi.

"Daldın gittin, duymuyorsun beni."

"Yok, şey. Ben duyamıyorum." Dedim duraklayarak. "Bir şey söylerken koluma vurursan ve yüzüme bakarsan daha rahat olur." Dediğimde dik ve şaşkın bir ifadeyle yüzüme baktı.

"Ciddi misin?"

"Evet." Dedim derin bir nefes alıp. Deniz dönüp Erkin'e sonra Murat'a bakmıştı. Ben de Murat'a döndüğümde tabağına odaklanmıştı.

"Özür dilerim Rana." Dediğinde koluna vurdum.

"Önemli değil. Alıştım." Dedim gülümseyip. Bunun üzerine Murat bana baktı. Çünkü hayır, alışamamıştım ve bence o da bunu biliyordu. İçimde yükselen ve beni boğacak gibi olan duyguyu bastırmaya çalışırken Deniz elimi tuttu ve sıcak bir ifadeyle gülümsedi. Konuşmak istemediğimi fark etmiş olacak ki konuyu değiştirdi. Ve daha sonra başka konular konuşarak bu ortamı dağıttık.

"Aşkım sanırım yine çok yedim. Az yürüyelim mi?" Dedi Deniz.

"Fark ettim." Dedi Erkin göz devirirken. "Siz de gelin." Dedi bize dönerken.

"Olabilir Murat gidelim mi?"

"Biz biraz oturalım dizim gerildi sanırım."

"İyi misin?" Dedim gözlerim açılıp ona yaklaşırken. Kısa bir an tebessüm geçti dudaklarından.

"İyiyim merak etme."

"Tamam o zaman. Sonra katılabiliriz size." Dediğim de Deniz ve Erkin el sallayarak gittiler. Biz de Murat ile biraz daha oturduk. Kahve söylemişti ikizime. Bir bana bir nehre bakıp duruyordu. Bir şey söyleyecekte kıvranıyor gibiydi.

"Bacağın daha iyi mi?"

"İyi iyi. Sen sıkıldın mı çıkmak mı istiyorsun?"

"Yok çıkarız daha. Burası da güzel. Huzur veriyor baksana." Dedim. "Severim böyle ortamları. Dışarı da ağaçlar, akan nehir, elimde kahvem, hemen ilerimde yanan soba. Bir de kucağımda köpeğim olsa." Dediğimde gülümseyerek baktım.

"Karşında da hayatını paylaştığın adam." Dediğinde küçük bir kahkaha atmıştım.

"Arkada ne çalıyor? Eminim bir şarkı çalıyordur." Dediğim de tebessüm etti.

"Seninle her şeye varım ben." Dedi, durakladı ve masaya kollarını koyarak bana yaklaştı. "Sen benim uğurlu yolumsun, yıldızlara yürürüm senle, sen iste canım senin olsun." Utangaç bir gülümseme ile gözlerime bakmaya devam etti.

"Kayahan." Dediğim de başını salladı. O sırada telefonuna mesaj gelmiş olacak ki benden uzaklaşıp telefonuna baktı. Ben de derin bir nefes alarak arkama yaslandım. Telefonundan başını kaldırıp bana döndü.

"Dışarı çıkalım mı?" Dediğinde başımı sallayarak ayağa kalkıp montumu giydim. O da o sırada kabanını giyiyordu ve sık sık dönüp bana bakıyordu. Salondan çıkarken uzanıp tekrar elimi tutmuştu. Her elimi tuttuğunda parmak uçlarımdan kalbime doğru kıvılcımlar gidiyordu. Dışarı çıktığımızda nehire doğru yaklaştık. Hafif sisli bir hava vardı. Normalde ürkütücü durması gerekirdi ama hoşuma gitmişti. Belki de ruhumu yansıttığı içindi. Murat koluma dokunup bana döndü.

"Birkaç dakikaya geliyorum." Dediğin de başımı salladım. Hızlı adımlarla otelin giriş kısmına doğru gidiyordu. Orada ne yapacaktı gerçekten merak etmiştim ama kollarımı bağlayarak nehire doğru döndüm. Etrafı izlemeye başladım. Ve o an fark ettim ki dışarda yalnız olmaktan nefret ediyordum. Yanımda biri olduğu zaman onun sıcaklığı yetiyordu ama yalnız kalınca bu sessizlik fazla ıssız, fazla yalnız hissettiriyordu. Arkamı dönüp Murat'ın gittiği yöne doğru baktım. Görünür de kimse yoktu. Deniz veya Erkin de yoktu. Telefonumu çıkarıp Gamze'ye mesaj atsam mı diye düşündüm. Ama onun da benden uzaklaştığını düşünüyordum artık. Kabul ediyorum o yoğunluğuna rağmen fazla bile yanım da oldu destek oldu ama. Peki, paranoyaklık ediyorum kabul.

Gözlerimi kapatıp kendimi rüzgara bıraktım. Onu hissetmeye çalıştım ve o an yanımda hissettiğim sıcaklık ile gözlerimi açtım. Murat gelmişti.

"Buraya yazın gelmeliymişiz." Dediğim de dikkatle baktı. "Şu an bile ne kadar güzel. Bir de burayı yeşillik ile hayal et. Kuş seslerinin hakim olduğunu. Gerçi ben duyamam ama. Buranın daha muhteşem olacağına eminim. Baya sevdim." Dediğim de gülümsedi ve beni kendine çevirdi. Elini belime koymuştu.

"Buraya yazın tekrar tatile geliriz. Ve sen o zaman duyuyor olursun." Dediğinde cevap vermedim. Sadece gülümsedim.

"İnanmıyorsun değil mi?" Dediğinde gözlerimi gözlerinden çektim.

"Gelecekle ilgili hayal kurmuyorum." Dediğimde ona bakmam için elini yanağıma koydu.

"Rana." Dedi gözlerin de kıvılcımlar vardı. Heyecanlıydı ve bu bana da geçiyordu. "Sen kurmuyor olabilirsin ama ben kuruyorum. Senin adına da, ikimizin yerine kuruyorum."

Cümleleri çok mu duyguluydu bana mı öyle geliyordu bilmiyorum. Ama gözleri öyle güzel parlıyordu ki nefesimi kesiyordu. Hiçbir şey söylemeden dinlemeye devam ediyordum.

"İnsanlar bizim gerçek bir çift olduğumuzu düşünüyor. Bize o şekilde davranıyor, öyle yaklaşıyor. Ama biz birbirimizden uzak duruyoruz. Özellikle sen benden uzak durmaya çalışıyorsun. Kaçıyorsun bunun farkındayım. Ama kabul edersen bence deneyebiliriz. Artık denemeliyiz." Dediğin de kalbim deli gibi atmaya başlamıştı.

"Neyi?"

"Gerçek bir çift olmayı." Dediğin de kalbim deli gibi atmaya başlamıştı.

"Karı-koca olmaktan mı bahsediyorsun." Dediğim de küçük bir kahkaha attı. Gülüşü o kadar güzeldi ki bir an konudan koptum.

"Hayır. Karı-koca olmak değil. Sadece dışarıya karşı rol yapmak yerine deneyelim diyorum. Belki uyumlu bir çift oluruz ve biz de mutlu oluruz biraz. Ne dersin?" Dedi. Kalbim hızlanmıştı.

Karanlıkta küçük bir mum ışığının yandığını hissediyordum. Çöl de minik bir yeşil yaprak çıktığını.
Murat'ın gözlerin de sıcaklığın kalbimde ki buzu erittiğini.

Ben cevap vermeden Murat belimde ki elini çekti. Elini cebine soktu ve bordo kadife bir kutu çıkardı. Bana iyice yaklaşarak kutuyu açtı.

"Umarım beğenirsin." Diyerek yüzüğü kutudan çıkartarak parmağıma taktı.

"Murat. Buna ne gerek vardı?" Dedim. O kadar güzel, zarif bir yüzüktü ki. Çok açık pembe, biraz büyük yuvarlak bir taşı vardı. Taşı tutan ve halkasına doğru sarmaşık gibi dolanan çiçek detayı yüzüğe retro havası katmıştı. Aslında tam benim tarzımda ve Murat bunu nasıl yakalamıştı bilmiyorum.

"Evlilik aceleye geldi ve olması gerekiyordu."

"Bu yüzük çok güzel." Dedim parmağıma bakarken.

"Çok yakıştı." Dedi Murat ve uzanıp elimi tuttu. "Kabul ediyor musun peki? Çift olalım demiyorum sadece deneyelim." Dediğinde başımı salladım.

"Deneyebiliriz." Dediğim de genişçe gülümseyerek elini belime dolayıp bana sarıldı. Ve bende onun boynuna sarıldım.

İlk defa böyle sarılıyorduk. Çekinmeden, utanmadan, tamamen hissederek. İçime dolan huzur bambaşkaydı. Tarifi yoktu. Tıpkı rüyamın sonunda ki gibiydi. Kalbimde toplanıp yoğunlaşan şeyi tarif edemiyordum.

Murat beni yavaşça itip tek elini yanağıma koydu. Öyle yoğun bakıyordu ki etkilenmemek elde değildi. Kalbimi susturmaya çalışıyordum. Beynimi hatta tüm bedenimi ele geçirmişti. Murat bakışlarını dudaklarıma indirdi. Ve benim de otomatik olarak bakışlarım dudaklarına kaymıştı. Az sonra olacakları tahmin edebiliyordum ve bu garip bir şekilde mutlu ediyordu. Ve o an ne olduysa Murat hızla başını sola çevirdi ve ben de refleks olarak sola çevirdim. Efe elinde az önce patlattığı belli olan şampanya ile Gamze de 4 kadeh ile elleri havada bize otuz iki diş gülüyorlardı.

Ben Murat'ın kollarının arasından çıkarken Gamze bana doğru koştu. Sarılmadan yüzüme bakıp "Seni çok özledim." Dedi. Ona göz devirip bende ona sarıldım. Efe ile tokalaştıktan sonra Gamze'ye döndüm.

"Sizin ne işiniz var burada?"

"Birilerinin yardımımıza ihtiyacı olmuş." deyip gözüyle Murat'ı gösterdi. Kaşlarımı çatarak Murat'a baktım. Utangaç şekilde gülümsedi.

"Yüzük için Gamze'ye danıştım. Nasıl bir yüzük hayal ettiğini istediğini bilmiyordum. Onunla seçtik. Ve yüzüğün kargolanması geç olacaktı. Efe'den rica ettim getirmesini." Dediğin de şaşkınca baktım.

"Yüzük için mi geldiniz?"

"Evet. Zaten yeterince gecikmiş. Kaç ay oldu siz evleneli." Dedi Gamze sitemle Murat'a bakıp. Sonra bana döndü ve elimi tutup yüzüğe baktı. "Rana çok yakışmış, çok güzel olmuş. Beğendin mi sen de?" Dediğinde güldüm.

"Evet çok güzel. Çok beğendim." Dedim ben de parmağıma bakarak. Efe elinde ki şişeyi kaldırdı.

"O zaman haydi oturalım şuraya." Dediğin de nehir kenarında ki masaya yöneldik.

"Seni özlemişim." Dediğim de Gamze tekrar sarıldı.

"Stajım bitti artık rahatça görüşebiliriz. Gerçekten rahatladım ama ne uyku düzenim kalmıştı ne bir şey."

"Efe'nin ablası baya zorladı seni herhalde." Dediğim de güldü.

"Aynen. Ama seneye sende staj yaparken bence onun yanında yap. Fena zorlar ama baya da etkili olur." Dediğin de cevap vermedim. Önümüz de ki yıl yüksek lisansa devam edecekmişim gibi konuşuyordu. Ama öyle bir şey yoktu.

Masaya geçtiğimiz de göl tarafında Gamze ve ben karşılıklı oturduk. Yanıma Murat gelmişti, karşısına da Efe. Efe içkileri doldururken Gamze bana döndü.

"Sen evin de davet de vermedin değil mi?"

"Ne daveti?" Deyince göz devirdi.

"Genelde evlenenler anne babaları eve davet eder. Yemek verir falan."

"Öyle mi oluyor?" Diye Murat'a döndüm. O da ellerini havaya kaldırıp bana baktı.

"Ben bilmem. Genelde bu tarz kültürleri kızlar bilir." Deyince göz devirdim ve Gamze'ye döndüm.

"Evet Rana. Neyse ben davet etmediğini biliyorum. Bilerek söylemedim önceden. Yoksa gelemezdim. Tatilden dönünce bir davet et kendi aileni de Murat'ın ailesini de."

"Bence çok şart değil. Öyle olsa Lale anne söylerdi herhalde." Deyip omuz silktim. Kendi annemden değil ondan beklemem bunu ayrı bir ironiydi. "Ama davet ederim." Dedim sıkıntıyla. O sırada Efe içkimi önüme itmişti.

"Sen bunun üzerine iç." Deyip göz kırptı.

Hep birlikte içkileri içerken sohbet ediyorduk. Efe sürekli Gamze'ye bakıyordu. Sürekli onun tepkilerini hareketlerini izliyordu. Ve bu beni gülümsetiyordu. Murat da sandalyemi yine kendine doğru çekmiş bana sarılmıştı. Gamze bu halimize gülmüş bana göz kırpmıştı.

"Siz olmuşsunuz ha." Dediğinde doğruldum hemen.

"Ne?" Dediğim de Gamze güldü. Ve Murat beni kolumdan tutup kendine doğru çekti. Başımı kaldırıp ona bakınca göz devirdi.

"Tabii ki olduk." Deyince bir şey söylemedim. O da Efe'ye çevirdi bakışlarını. "Şirkette durumlar nasıl? Babam nasıl daha doğrusu? En son ateş püskürüyordu Mete ile bana."

"Valla sabah gergindi. Çok durmadım zaten şirkette malum ama bugün yeni bir ortaklık olacakmış."

"Allah Allah. Kiminle? Benim hiç haberim yok."

"Bilmiyorum. Ama gündem de olan bir şey değilmiş zaten. Bir gece de baya iyi bir teklif vermişler. Ortak iş yapılacakmış. Şirket her türlü kârda. Sanırım ilerde daha büyük ortaklık kurmak için şimdi böyle bir teklifle geldiler diye düşünüyorum." Dediğin de Murat'ın gerildiğini hissetmiştim.

"Babam umarım düşünmeden saçma bir şey yapmamıştır. Böyle zamanların da düzgün karar veremiyorum."

"Başka ne yaptı ki?" Dedim Murat'ın kollarından çıkıp.

"Ben trafik kazası geçirdiğimde de düşünmeden bir şeyleri kabul edip baya borca sokmuştu şirketi." Dediğin de şaşkınca baktım.

"Neyse canım. Ben Kemal amcaya güveniyorum." Dedi Efe. İçkileri içerken başka başka konulara dalıp sohbet etmiştik. Gamze ve benim üzerime biraz ağırlık çökmüş gibiydi. Hafif mutlu ve gevşemiş halde oturuyordum. Efe gülerek elinde ki boş şişeyi salladı.

"Elim de boş bir şişe var. O zaman ne vakti?" Dediğin de kaşlarımı çattım.

"Ne vakti?"

"Doğruluk cesaretlik var mısınız?" Dediğin de Gamze elini masaya koydu.

"Ben varım." Dedi.

"Ben de varım." Dedi Murat ve bana göz kırptı. Efe arkadan Gamze'yi işaret edip bana yalvararak bakıyordu.

"E hadi başlayalım o zaman." Dedi Efe ve çevirdi şişeyi.

Herkes heyecanla şişeye bakıyordu ve ilk kurban bendim. Efe ve bana denk gelmişti.

"Şimdiden hatırlatıyorum en fazla iki kez aynı şeyi söyleyebilirsin." Dediğinde başımı salladım. "Doğruluk mu cesaret mi?"

"Doğruluk." Dediğim de Murat da dönmüş elini yanağına koymuş beni izliyordu.

"O zaman seni üzmeyeceğini umarak soruyorum." Dedi ve derin bir nefes aldı. "Eski nişanlını unuttun mu? Ona karşı ne hissediyorsun." Dediğin de Murat bakışlarını benden çekerek dik bir şekilde Efe'ye yöneltti. "Bunu hepimiz özellikle Murat merak ediyordur."

"Hayır beni üzmüyor bu konu. Ve dürüst olacağım Tarık'a karşı ne hissettiği mi bilmiyorum. Ona kesinlikle eskisi gibi değilim. Eskisi gibi üzülmüyorum, özlemiyorum ama bilmiyorum da." Dediğim de başını salladı.

"Umarım kızmamışsındır." Dediğin de gülümseyerek kafamı iki yana salladım. "Hadi çevir!" Dediğinde şişeyi çevirdim ve Murat ile Efe'ye geldi.

"Elime düştün sonunda." Dedi Murat hafif sitemli bakarak Efe'ye. "Doğruluk mu cesaret mi?"

"Doğruluk." Dedi Efe alt dudağını ısırarak.

"Bana söylediğin en büyük yalan."

"Oyunu kişisele mi dönüştürüyoruz ne." Dedi Efe gergin şekilde gülerek. "Sana en büyük yalanım sen trafik kazası geçirdiğin de Selin'in aynı gece yurt dışına çıktığını biliyordum. Ama sen bana ameliyat sonrası sorduğun da bilmediğimi söylemiştim. Bunu sana o an söylemek istemedim. Yine ben söyledim biliyorsun ama o an istemedim." Dediğin de Murat sadece başını salladı. O an fark ettim ben Murat ile onun kazasını hiç konuşmamıştım. Çok yüksek ihtimalle sakat kaldığı kazadan bahsediyorlardı. Selin kimdi onu da bilmiyordum.

"Çevir." Dedi Murat arkasına yaslanırken. Ve Efe çevirdi. Tekrar Efe ve bana denk gelince göz devirdim. Gamze ellerini masaya vurup "Ben kalkayım o zaman." Deyince hepimiz güldük.

"Sıra sana gelince bunu tekrar söyleyeceksin." Dedi Efe. Gamze de gülerek koluna vurdu. "O zaman Rana doğruluk mu-" dediğin de sözünü yarı da kestim.

"Doğruluk."

"O zaman klasiklere dönelim. Bir erkekten hoşlanman etkilenmen için kesinlikle olması gereken özellik nedir?"

"Beni ortaokul lise zamanlarıma götürdün Efe." Dedim göz devirip.

"Bunu Rana adına cevaplayabilir miyim?" Dedi Gamze.

"Buyur cevapla. Ne söyleyeceksin merakla bekliyorum." Dedim gülerek. Gamze de gülüyordu. Efe ve Murat da Gamze'ye dönmüş merakla bakıyorlardı.

"Rana için sesinin güzel olup bir enstrüman çalması hoşlanması için yeterli. Ne zaman canlı müziğe gitsek solistten etkileniyordu. Tarık ile de öyle tanışmışlardı." Dedi ve son cümleden sonra elini ağzına götürüp sustu.

"Doğru mu?" Dedi Efe gülerek.

"İnkar edemeyeceğim." Dedim gülerek. "Doğru. Bir erkeğin ses tonunun güzel olması, kibar konuşması etkileyen şeyler arasında benim için. Ve güzel şarkı söylemesi." Dedim ve durakladım. "Tabii böyle olunca sevgili olmuyorum sadece etkileyen özellikler arasında. Zaten şuan duyamıyorum." Dediğim de hepsi durakladı bir an. Ve Efe atıldı.

"Murat'ın konuşmasını duysaydın zaten iki saniye yanında oturmazdın." Dediğin de gülerek Murat'a baktım.

"Salak." Dedi o da Efe'ye bakıp gülerek.

"Şaka yapıyorum tabii ki. Murat'ın sesi çok güzel. Müzik grubu vardı üniversitede."

"Ciddi misin?" Dediğim de Murat başını salladı.

"Keşke dinleyebililseydim." Dedim ve önüme döndüm. "O zaman çeviriyorum." Dediğim de Murat'ın beni izlediğini hissediyordum. Ve Gamze ile Murat'a denk geldi. Murat soruyordu.

"Doğruluk mu cesaret mi?"

"Doğruluk." Diyerek derin bir nefes aldı ve dikleşti.

"Merak etme zorlamayacağım seni." Dedi Murat ve ekledi. "Şimdilik." Yine muzip bir ifadeyle gülüyordu ve bu ona çok yakışıyordu. Kesinlikle çok tatlıydı.

"Sen beni zorlarsan ben de seni zorlarım enişteciğim." Dedi Gamze. Enişte lafından sonra Murat kaşlarını kaldırıp Gamze'ye baktı.

"Hiç birini aldattın mı yada aldatıldın mi?" Dediğin de Gamze sinirle baktı.

"Evet aptalın teki tarafından aldatıldım. Üniversitenin ilk yılıydı."

"Ve ilk sevgilisiydi." Dedim.

"Ama ben tabii ki hiç aldatmadım."

"Çevir bakalım." Dedi Murat. Ve Efe ile Murat'a denk geldi. Efe'nin sormasını beklemeden direk "Cesaret." Demişti.

Efe'nin bakışları Murat ve benim aram da gidip gelmeye başlamıştı.

"Rana ile 5 dakika dans edin."

"5 dakika mı? Cesaret diyen Murat ama." Deyip Murat'a döndüm.

"Bana uyar." Dedi gülerek. Bugün neden daha bir güzel gülüyordu.

"Çok zor bir şey değil ki zaten." Dedi Efe.

"Şarkı falan da çalmıyor. Garip duracağız." Dedim ayağa kalkmış bana elini uzatan Murat'ın elini tutarken ve ekledim. "Ben çalsa da duyamıyorum gerçi."

"Ben de senin gibi duymadan dans ederim. Bir şey olmaz." Dedi ve beni kendine doğru çekti. Gözlerini gözlerime doğru dikmişti.

"Kronometreyi falan açtınız mı? Beş dakika tutun." Dediğim de Gamze ve Efe kahkahayı patlattılar. Onlara göz devirip önüme döndüğüm de bana ters bir şekilde bakan Murat ile karşılaştım. Ve bakışlarımı kaçırdım. Ama bakışlarım istemeden tekrar ona dönüyordu.

"Şarkı açtılar ve onlar da dansa kalktı." Dedi Murat gülerek. Dönüp onlara baktığım da Efe bize göz kırptı.

"Ne çalıyor?" Dedim Murat'a. Yoğun baya yoğun bir şekilde bana baktı.

"Darılmazsan bir sözüm var aslında
Geçen akşam gördüğüm düş hakkında
Kimim kimsem yok bildiğim senden başka
Cesaretten mi korkudan mıdır yoksa
Yanımda olmasan da yaşıyorum madem
Ah yine sevebilirim hayatı
Ah yine bulabilirim aşkı
Ah yine duyabilirim sanki
İçimde çalan o şarkıları"

"Biliyorum bu şarkıyı. Sanki beni anlatıyor." Dedim gülerek ve devam ettim.

"Garip bir his dans etmek yokluğunla
Bütün dünya sanki bir pist altımda
Yerim yurdum yok anladım senden başka
Benzerinden mi korkuyor kalbim yoksa"

Ben susunca son cümleyi Murat söylemişti.

"Yanımda olmasan da kanımdasın zaten."

Daha fazla Murat'ın gözlerine bakamayarak başımı omzuna koydum. O kadar yoğun bakıyordu ki bana hissettirdiklerinden korktum. İçkinin de etkisiyle kendimi ona yaslamıştım. Dans ediyor gibi değil de sarılmış sallanıyor gibiydik. Kollarıyla sırtımı sarmıştı. Dayanamayarak başımı kaldırıp ona baktım. O da bana dönüp tebessüm etti. Bir süre birbirimizin gözüne baktık sadece. Hiçbir şey düşünemiyordum o kadar garipti ki. İlk defa sessizliği unutmuştum. Bu sessizlikten kopmuştum ve sessizlik beni rahatsiz etmemişti. Kazadan sonra ilk defa.

Murat elini kaldırıp yanağıma koydu ve yavaşça yanağımı okşamaya başladı. Bakışları yüzüm de dolaşmaya başlamıştı. Ve dudaklarımda durdu bir süre. Benim de bakışlarım istemsizce dudaklarına kayıyordu. Nasıl, ne ara olduğunu anlamadan Murat ile dudaklarımız birleşmişti. Sallanmayı bırakmıştık. Murat belimde ki kolunu sıkılaştırmıştı beni daha çok kendine çekebilirmiş gibi. Ben de kendimi Murat'a bırakmıştım her şekilde. Ondan uzaklaşmaya, kaçmaya çalışmak yoruyordu. Özellikle bu şekilde bana dokunurken, öperken, bakarken... Boynuna doladığım kollarımı gevşettim. Hala başım omzuna yaslıyken kolumu sırtına doğru indirdim. Diğer elimi de yanağına koymuştum. O kadar yumuşaktı ki. Sanki bebeğin yanağını okşuyor gibiydi. Murat'ın gülümsediğini hissediyordum. Hafifçe alt dudağını ısırdığımda Murat daha da yoğun bir şekilde öpmeye başlamıştı.

İkimiz de nefessiz kaldığımızda yavaşça çekildi.

Ama uzaklaşmamıştı. Gözlerime bakıyordu. O an kollarının arasından çıkmak istemedim. Gözlerimizi ayırmak istemedim. Bu isteklerim beni deli gibi korkuturken, yine korkularımı ona anlatmak istedim. O da sanki aynı şeyleri hissediyormuş gibi beni sıkıca tutuyordu. Uzanıp tekrar dudağıma bir öpücük bırakmıştı. Bir yandan yanağımı okşuyordu. Benim de dudaklarım istemsizce yukarı kıvrılmıştı. Daha sonra kolunu yavaşça belimden çekti.

"Bizsiz bir dakika kalamadılar." Dediğin de aklım başıma yeni gelmişti.

"Ben onları unuttum." Dediğim de Murat kahkahayı patlattı.

"Aklını başından aldım ha." Dedi kendi kendine.

"Görüyorum ne söylediğini." Dedim sitemle.

"Biliyorum. Merak etme sen de benim aklımı başımdan alıyorsun." Diyerek elimi tutup masaya yöneldi. Efe'nin de Gamze'nin de yüzüne bakamıyordum. Ben dönmüş nehiri izlerken Gamze elini salladı bana doğru.

"Efendim." Dedim. Kesin kızarıyordum. Öpüşürken değil de Gamze'nin yüzüne bakarken kızarmam başka bir ironiydi.

"Seninle bir ara acil baş başa kalmamız lazım." Dediğin de bir şey söylememiştim.

"Çevirdin mi?" Dedim Murat'a. Ve Murat çevirdiğinde şişe Gamze ile Murat arasında durdu.

"Yine mi? Neden ben sana soramıyorum." Dedi Gamze sitemle.

"Doğruluk mi cesaret mi?" Dedi Murat gülerek.

"Doğruluk."

"Efe hakkında ne düşünüyorsun?" Dediğinde kahkahayı patlatmıştım. Murat da gülüyordu. Gamze ise ters bir biçim de bize bakıyordu.

"Ne biçim soru bu?"

"Neyi varmış sorunun? Cevapla işte ne düşünüyorsan söyle." Dedi Efe.

Gamze derin bir nefes alıp durdu.

"Efe iyi bir çocuk. Seviyorum. Komik, eğlenceli ve fazlaca düşünceli." Dedi. Durmuştu ve sanki düşünürken ortamdan kopuyır gibiydi. "İtiraf edeyim sempatik, hafifte bir yakışıklık var. Onunla iken garip bir şekilde rahat hissediyorum. Güven verici bir tarafı da var ama-" Dedi ve sanki o an kendine geldi. "Yeterli sanırım." Dediğin de kaşlarımı kaldırdım.

"Bence de bir ara yalnız kalalım." Dediğim de kızarmıştı. Efe ise 32 diş sırıtıyordu. O sırada bize doğru yürüyen Deniz ile Erkin'i gördüm ve el salladım.

"Onlar kim?" Dedi Gamze.

"Burada tanıştık. Çok tatlı bir çift." Dediğim de yanımıza gelmişlerdi bile.

"Ne yapıyorsunuz?" Dedi Deniz.

"İstanbul'dan arkadaşlarımız uğramış oyun oynuyorduk. Sizde gelin." Dediğim de Deniz ve Erkin birbirine bakıp başlarını salladıları. Gamze ve Efe ile tanıştıktan sonra onlar da masaya oturdu.

"Siz de evli mısınız?" Dedi Erkin.

"Yok arkadaşız." Dedi Gamze sadece.

Deniz imalı bir şekilde kaşlarını kaldırmıştı.

"Sen çeviriyorsun Gamze. Devam edelim." Dedi Murat gülerek. Gamze ise ters bir şekilde ona bakıyordu. Şişe Deniz ve Murat arasında durmuştu.

"Doğruluk mu cesaret mi?"

"Doğruluk." Dedi Murat.

"Hayatında ki en büyük pişmanlığın?"
Dediğin de Murat'ın bir an nefesini tuttuğunu hissettim.

"Kardeşimin ehliyetsiz şekilde araba kullanmasına izin vermem."

"Kimseye bir şey olmadı inşallah. Kardeşin iyi mi?" Dedi Deniz.

"Yok çok şükür. Çevireyim." Diyerek direk konuyu kapattı Murat. Gamze ile Erkin'e gelmişti.

"Çok şükür sonunda birine soracağım." Dedi Gamze sevinçle. "Doğruluk mu cesaret mi?"

"Doğruluk." Dedi Erkin.

"Deniz'e hiç yalan söyledin mi? Söylediysen ne söyledin?" Dediğin de herkes susmuş onu bekliyordu. Deniz de arkasına yaslanmış karnını okşarken bir yandan ters şekilde Erkin'e bakıyordu.

"Sanırım Deniz'e söylediğim tek yalan yaptığı bazı yemekleri ama bazılarını annemden daha güzel yaptığını söylemiş olmam." Dediğin de Deniz gözlerini kocaman açtı.

"Hangileriymiş onlar? Bana yalan mı söyledin? Nasıl söylersin? Sana inanamıyorum Erkin ya. Doğruyu söylesen ne olacak sanki?"

"Deniz bazılarını diyorum ama bir iki tane." Dediğin de Efe araya girdi.

"Hey sakin olun yani erkekler yapar bazen böyle." Dediğinde Gamze kaşlarını kaldırıp ona baktı.

"O ne dmek öyle ya?"

"Küçük bir yalan alt tarafı basit ufak." Dedi Efe.

"Yalanın küçüğü büyüğü mü olurmuş." Dedim.

"Hah aynen." Dedi Deniz. Erkin ağzını açmıyordu artık. Belli ki Deniz ile karşı karşıya gelmek istemiyordu ki haklıydı. Deniz'in tersi fena gibi duruyordu. Olan Efe'ye olmuştu. Ortaya laf atmıştı herkes ona yüklenecek gibiydi.

"Abi sen bir şey söyle ya." Dedi Murat'a dönerek. Murat keyifle ortamı izliyor gibiydi ve Efe'nin sorusu ile ben de Murat'a döndüm.

"Yani." Deyip durakladı önce. "Saçma alt tarafı yemek. Ben güzel yapan kimse söylerim."

"Mesela kim daha güzel yemek yapıyor? Lale abla mı Rana mı?" Dedi Efe. Kendini korumak için bizi ortaya atmıştı.

"Rahat olabilirsin." Dedim gülerek.

"Rana'nın kendini azıcık daha geliştirmesi lazım sanki." Dedi beni kolunun altına alırken.

"E bulmuş pamuk gibi kızı tabii rahatça söyler." Dediğin de Gamze ters bir şekilde ona bakıyordu. Bunun üzerine kahkaha attım.

"Ben de biliyorum kendimi. Çok iyi değilim yemek konusunda ve evet Lale anne güzel yemek yapıyor." Dediğim de Murat beni kendine çevirdi.

"Söyleyelim öğretsin." Dedi. Ve o sırada Gamze bir şey söylemiş olacak ki Murat ona dönüp "Öyle mi?" Dedi. Ben de hemen ona döndüm.

"Ne söyledin Gamze?" Dediğim de Murat'a döndü. "Ne söyledi Murat?" Dedim.

"Sonra söyleyeceğim hatta uygulayacağız." Dediğin de daha fazla üstelemedim.

"O zaman biz artık yola çıkalım." Dedi Efe. Eminim ki Gamze ile yalnız kalmak için sabırsızlanıyordu. Çünkü Gamze, Efe'ye dönecek gibi bakıyordu. Erkin de Deniz'e sokulmuş gönlünü almaya çalışıyordu.

"Siz kalmayacak mısınız?"

"Yok oda yokmuş." Dedi Efe.

"Yemek yiyelim öyle çıkın yola. Akşam yemeği zamanı tam." Dedi Murat. Ben de onaylayınca hep birlikte yemeğe geçtik. Geçerken Gamze ile ben arkadan gidiyorduk.

"Rana çok değişmişsin Murat'a karşı." Dedi koluma girerken.

"Sessiz konuşuyorsun umarım." Dedim biraz önümüzdelerdi çünkü. Gamze başını salladı. "Benim ses tonum nasıl yeterince kısık mı?" Dediğim de gülerek onayladı.

"Altı ay oldu. Ve evet başta ki gibi değiliz." Dedim tebessümle hatta belki biraz gülerek.

"Şey yaptınız mı?" Dediğin de gözlerimi kocaman açtım.

"Saçmalama." Dedim ve ben de gülüyordum. Karşılıklı gülüyorduk.

"Ne saçmalama be. Siz evlisiniz."

"Daha bugün teklif etti. Gerçek bir çift olmayı denemeyi."

"Gerçek bir çift olalım demedi de deneyelim mi dedi gerçekten." Dedi Gamze göz devirip.

"Tabii ki. Diğer türlü kabul etmezdim."

"Emin misin? Sen de bence etkileniyorsun Murat'tan. O zaten belli gözünü alamıyor senden." Dediğin de konuyu değiştirdim.

"Efe ve senden bahsedelim mi biraz da." Dediğim de güldü.

"Bunu sonra konuşuruz." Dedi hızlanıp yanımdan giderken. Ben de arkasından gülüyordum. O gidince Murat hemen yanıma geldi ve elimi tuttu.

Yemekten sonra birkaç saat daha hep birlikte oturmuştuk. Deniz hariç hepimiz şarap içerken, Deniz de bebekleri ile konuşarak onları ne kadar sevip önemsediğini anlatarak süt içiyordu. Bu hali hepimizi güldürmüştü.

"Ben de amca olmak istiyorum artık." Diye ortaya bir laf attı Efe ve benim yüzüm anında düşmüştü.

"Değil mi Rana'ya çok yakışır bence de hamilelik. Zaten anaç bir tavrı var. Çok güzel anne olur." Dedi Deniz. Murat cevap vermiyor bana bakıyordu.

"Benim kardeşim de çok güzel baba olur. Oğlum daha dün seninle okuldan kaçıyorduk bu muhabbeti yapmak çok garip." Dedi Efe. "Ne zaman amca olacağım." Dediğin de derin bir nefes aldım.

"Bir süre daha bekleyeceksin sanırım Efe. Baya bir süre."

"Bence çok beklemeyeceğim. Maksimum 2 yıl veriyorum size." Dediğin de tartışmayı uzatmadım. Kimse ile sağır anne olmak istemeyişimi tartışmak istemiyordum. Alacağım cevabı biliyordum çünkü. Her şeyi geçtim Murat ile gerçek evli bile değildik. Murat baba olacaktı evet ve çocuğunun annesi ben olmayacaktım.

"Biz odamıza geçelim artık. Yarın sabah erkenden yola çıkacağız. Sizi tanıdığımıza çok sevindik." Dedi Deniz ve hepimize sarıldı. "Isterseniz İstanbul'da da görüşürüz. Numaralarımızı alalım." Dediğinde gülümsedim.

"Buna çok sevinirim. Bebişleri doğduğunda görmek istiyorum." Dediğim de Deniz de gülmüştü ve o sırada Murat'ın dönüp bana baktığını hissettim. Onları odalarına gönderdikten sonra Efe ve Gamze de ayaklanmıştı.

"Biz de çıkalım artık." Dedi Efe Murat'a sarılırken.

"Tamam şarap içtin, gündüz de içtin kafan yerinde mi? Olmazsa taksi falan ayarlayalım. Arabayı sonra aldırtırız."

"Merak etme bir kadeh içtim zaten. Öyle olsa çıkmam yola beni biliyorsun."

"Tamam dikkatli gidin. Dikkatli sür. Bir kaza daha olmasın." Dedi Murat. Efe, Murat'ın omzuna vurup benimle de tokalaşıp arabayı getirmeye gitti. O sırada biz de Gamze ile sarılıyorduk.

"Seni fena özlemişim. Döndüğün de hemen beni ara. Acil buluşalım."

"Merak etme." Dedim gülerek ve tekrar sarıldım. "Ben de seni özledim."

Onları da gönderdikten sonra Murat ile odaya döndük.

****

Murat sonunda Rana ile aralarında olan duvarın yarısını aşmıştı ve bunun verdiği rahatlık vardı üzerinde. Aslında bir şeyleri denemelerine gerek yoktu. Artık bir çift olabilirlerdi. Buna emindi. Deneme sözü sadece Rana'ya geri adım attırmamak fikri daha kabul edilebilir kılmak içindi. Ve işe yaramış gözüküyordu. Sadece geriye Rana'nın üzerinde ki çekingenliği kırmak kalmıştı.

Rana odaya girince çantasını alıp direk banyoya geçmişti. Garip bir heyecan vardı üzerinde. Makyajını çıkarıp, dişlerini fırçalayıp, pijamalarını giyerek odaya geçti. Çıktığında Murat üzerini çoktan değiştirmişti. O da banyoda işlerini hallettikten sonra yatağa geçtiler. Rana parmağında ki yüzükle oynuyordu. Gerçekten çok beğenmiştim, çokta mutlu olmuştu.

Rana yatakta Murat'a doğru döndü. Murat da Rana'ya doğru döndü.

"Bugün çok güzeldi." Dedi Rana.

"Eğlenmene çok sevindim."

"Sen eğlenmedin mi?"

"Eğlendim. Ama şuan senin eğlenmen daha önemli benim için." Dedi Murat ve Rana'nın ikisinin ortasında duran elini avucunun içine aldı.

"Efe komikti baya. Bence Gamze yolda burnundan getirecek."

"Yazık." Dedi Murat gülerek.

"Hak etti ama. Erkekler arada yapar ne demek? Sen de yalan söyler misin arada. Küçük de olsa." Dedi Rana.

"Hayır söylemem." Dedi Murat gülerek. Rana'nın tepkileri konuşması komik geliyordu şu an.

"Ne?" Dedi Rana. Dudaklarını okuyamamıştı o an. "Tekrar söyle." Dediğin de Murat çapkın bir gülüş yolladı. Ve Rana'ya yaklaştı.

"Hayır. Sana ne ufak ne de büyük hiç yalan söylemem." Dedi.

"Başkalarına." Dedi kısık bir sesle. Murat'ın yaklaşması panikletmişti.

"Önemsemediğim kişilere ufak, anı kurtaracak yalanlar söyleyebilirim." Dediğin de Rana tebessüm etti.

Murat elini Rana'nın yanağına koydu. O an söylemek istediği çok şey vardı ona. Ama biraz daha bekliyordu. Rana'ya uzaklaştırmaktan korkuyordu. Eliyle yanağını okşadı. Tam bir şey söyleyecekken hepsini yuttu ve Rana'yı omzuna çekti. Rana da bunu bekliyor gibi kolunu hemen Murat'a doladı. Yine ona huzur ve güven veren yere gelmişti.

"Biliyor musun bugün ilk defa sessizlikten koptum." Dedi Rana. "İlk defa uzaklaştım, unuttum. Senin sayende." Dedi. Rana, Murat'ın cevap vermesini istemiyordu ama Murat, Rana'ya hafif omzundan indirip yüzüne baktı.

"Nasıl yani?" Dediğinde Rana kafasını iki yana salladı.

"Üzerinde konuşmak istemiyorum. Sadece söylemek istedim." Dediğin de Murat gözlerine baktı. Ve başını salladı.

"Sen anne olabilirsin Rana." Dedi pat diye. Ve Rana'nın gözleri kocaman açıldı.

"Ne?" Diyebildi. Sonra birden kendi pozisyonlarına baktı. Murat, Rana'ya omzundan indirince üzerine eğilmişti. Murat Rana'nın kendilerine baktığını görünce kahkahayı patlattı. Rana ise sinirle ona bakıyordu.

"Çocuk yapalım demiyorum sana. Sadece anne olabileceğini söyledim." Dedi hala gülerken.

"Of Murat." Dedi sinirle Rana.

"Tamam bunu sonra konuşalım. Hadi uyuyalım." Dedi Murat. Rana göz devirip başını salladı.

Murat, Rana'yı tekrar omzuna çekmeden hızla eğilip dudağına bir öpücük bırakmıştı. İkisi de o an anlık bir öpücükten daha fazlasını istiyordu. Belki gündüz olan gibi nefesleri kesilene kadar sürecek bir öpücük. Birbirlerini daha çok hissedecekleri, daha çok doyacakları bir öpücük.

Rana, Murat'ın kokusuyla ve kalp atışları ile uyumuştu. Murat ise Rana'nın saçlarından burnuna dolan kokuyla...

Continue Reading

You'll Also Like

141K 8K 23
❝ Konserdeki Sevgilim: Mine, üç ay. Konserdeki Sevgilim: Sadece üç ay çıkıyormuş gibi davranacağız. Konserdeki Sevgilim: O kadar. Siz: Üç ayın sonun...
1.3M 54.3K 46
~TAMAMLANDI~ 0545* Sizi "MAFYA" adlı gruba ekledi #Romantizm kategorisinde 1.Sıra✨ #3Ay kategorisinde 1.Sıra✨ #Siyah kategorisinde 1.Sıra✨ #Esir kate...
1.4K 130 13
Yüreği islamla güzelleşen genç ve güzel kızın ağır imtihanı ve hayatın büyük süprizleri.
1.8M 79.8K 63
Aile problemleri yüzünden evden kaçmış ve kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan, aynı zamanda sinir hastası olan Pare, ucuza gelsin diye ikinci el...