Innocent Whore

By Boipoi

943K 65.1K 21.6K

- More

Giriş
1. Bölüm
2. Bölüm
3. Bölüm
4. Bölüm
5. Bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
8. Bölüm
9. Bölüm
10. Bölüm
11. Bölüm
12. Bölüm
13. Bölüm
15. Bölüm
16. Bölüm
17. Bölüm
18. Bölüm
19. Bölüm
20. Bölüm
20. Bölüm(İkinci yükleme)
21. Bölüm
22. Bölüm (M)
23. Bölüm
24. Bölüm
25. Bölüm
26. Bölüm
27. Bölüm (M)
28. Bölüm - Final
ÖZEL BÖLÜM

14. Bölüm

31.2K 2.1K 789
By Boipoi

“Burada uyuyabilir miyim?” kısa olan Chanyeol’ün boynuna saçlarını sürterek yattığı yere daha fazla yerleşti.

“Daha iyi bir bir fikrim var.” Chanyeol üzerindeki bedenin ağırlığına aldırmadan doğrulup kucağına aldı.

“Ne yapıyorsun?”  Baekhyun şaşkınlıkla kıkırdayarak yatak odasına kadar olan kısa yolculuğunda diğerinin boynuna sarıldı.

“Burası daha rahat.” Kucağındakini yatağa yavaşça bırakıp yanına uzandı.

“Hayır, en rahatı burası.” Baekhyun başını yanındakinin göğsüne yerleştirip kısa parmaklarıyla anlamsız şekiller çizmeye başladı.

“Sana bir teklifim var.”

“Nedir o?” meraklı gözlerini teklif yapan kişinin üzerinde gezdirdi.

“Bundan sonra benden habersiz bir yere gitmeyeceksin ve ben de bunun karşılığında burada yatmana izin vereceğim.” Chanyeol yan dönerek diğerini kollarının arasına aldı. “Eğer uslu olursan sana böyle sarılırım da.”

“Tamam, sana haber vermeden dışarı çıkmam. Ama benden uslu durmamı bekleme. Özellikle bana böyle sarılırken.” Yüzündeki büyük gülümsemeyle onu saran bedene uzanarak dudaklarını yumuşak yanağa bastırdı.

“Ne gün ama!” Bu ani öpücüğe maruz kalan Chanyeol mutlulukla kahkaha attı.

“Işıkları kapatır mısın? Kızaran yanaklarımı görmeni istemiyorum.” Baekhyun ışıklar sönmeden başını Chanyeol’ün boynundan çekmeme kararı almıştı. Işıklar söndükten sonra da bu şekilde kalması için hiçbir engel yoktu tabii ki. Kendisi için atmasını dilediği kalbin üzerine kulağını dayayarak derinlerden gelen huzur dolu sesi dinledi. Gerçekten olabilir miydi? Bu kalp tamamen Baekhyun’a ait olabilir miydi? Yoksa orada sadece bir yabancı ya da fazlalık mıydı? Cevabını bilmediği ve duymayı korktuğu bu sorularla mücadele ederken uyuya kalmıştı bile.

--

Chanyeol kulağına dolan neşeli sesle uyanmıştı. Bu sefer evindeki hareketlilik yüzünden korkmamıştı. Biliyordu ki bu ses evine bir süredir hayat veren Baekhyun’dan geliyordu. Gerçek olamayacak kadar güzeldi bu ses. İçine işleyen şarkı mırıltılarıyla gerinerek yatağın diğer tarafına döndü. Yastığının yanındaki yastık boş olmasına rağmen orada kısa bir süre önce mutfakta neşeyle şarkı söyleyen kişinin yattığı düşüncesi bu günü onun için eşsiz kılıyordu. Bozulan çarşaftaki şekillerin sahibi olan kişi sabahlarının güzel olmasının nedeniydi. Chanyeol’ün kalbini hiçbir şey yokken bir anda attıran kişiye aitti bu kırışık çizgiler.

Kısa bir süre önce burada Chanyeol’ün dokunmaya kıyamadığı değerli misafiri yatıyordu, hep burada kalmasını istediği misafiri... Sadece yatağına değil kalbine de taşınmasını istediği kişi, hatta çoktan davetsiz bir şekilde kalbine sızmış olan kişi...

Onu sıkıca sardığı için üzerindeki yorganı bile kıskanabilirdi. Yumuşak saçları konuk eden kabarık yastığı kıskanması ise dünyanın en kolay şeyiydi.

‘Bu yatağa sindiği gibi kokun üzerime sinebilir mi? Yoksa çoktan işledi mi koku vücudumun en ücra dokularına?’

Bu soruyu sormak için çok geç kalmıştı çünkü ruhunun en derinlikleri bile Baekhyun’la dolmaya başlamıştı. Tatlı bir zehir gibiydi Baekhyun. İlk önce küçük bir yerden vücuduna girmeye başlamıştı ama hızlıca içinde yayılmaya başlamıştı. Bütün ihtimalleri, bütün düzeni hiçe sayarcasına onunla dolu olmuştu vücudu. Yıllardır eksikliğini hissettiği şey buydu demek ki. Gülerken küçülen gözler, utançla kızaran yanaklar ve öpülmeyi bekleyen şekilli dudaklar...

Ona hiç dokunmamasına rağmen nasıl olur da ruhu tamamen Baekhyun’la dolu olabilirdi? Baekhyun sadece ona bir defa gülümsemişti ve Chanyeol o zamandan beri sadece bu gülümsemeyle yaşamanın hayalini kurmuştu. Aşk gerçekten böyle bir şey miydi? Bir anda insanın içine sızıp onu ele geçiren bir şey miydi?

Şu an yatakta diğerinin bıraktığı boşluğa bakıp mutlulukla gülümsemesine neden olan şey aşk mıydı? Yoksa Baekhyun muydu? Chanyeol Baekhyun’a aşık değildi. Baekhyun’a sahip olmanın başka bir tanımı olmalıydı. Bunun ne olduğunu bilmiyordu ama kesinlikle bu aşk ya da sevgi değildi. Bundan daha önemli ve daha derin hislerdi. Belki insanı daha mutlu eden bir his.

“Gece gördüğün ateşli rüyayı düşünerek sırıtman bittiyse kahvaltı yapalım.” Baekhyun kafasını kapıdan uzatmış bir süredir diğerinin yatakta yaptığı saçma hareketleri izliyordu. Chanyeol boş boş diğer tarafa bakıp gülümsüyor ve arada bir ayaklarıyla sevinç tekmeleri ya da ona benzer şeyler atıyordu. Bazen yumruklarını sıkmasını da saymayı unutmalıydı Baekhyun. “Tam bir liselisin Chanyeol.” Kafasını iki yana sallayarak kollarını önünde birleştirdi.

“Buraya gelebilir misin Baekhyun?” Chanyeol yüzündeki gülümsemeyi bozmadan yatakta doğrularak kafasını kaşıdı. Baekhyun bu tatlı görüntüye tepkisiz kalmayarak yatağa yaklaştı.

“Sorun ne?” gözlerini yatakta oturmasına rağmen hala uzun görünen bedene dikti.

“Yaklaş.” Elleriyle yaklaşmasını belirten bir işaret yaptığında Baekhyun onun sözünden çıkmayarak yaklaştı.

“Efen... Ah!” kolunu yakalayan güçlü ele karşı koyamadığında kendini yatakta uzanmış bir şekilde buldu Baekhyun. “Kemiklerim! Kahretsin Chanyeol ne yapıyorsun?!” ellerini kasılan karnında birleştirip acısını azaltmaya çalıştı. Chanyeol ona acı verdiğini umursamayarak diğerini kollarının arasına alıp daha fazla sıkmaya başladı.

“Baekhyun... Lütfen hep burada kal olur mu? Hep bu yatakta uyan.” Yüzündeki gülümseme sabahtan beri bozulmamıştı. Bozulması için bir neden dahi yoktu.

“Bunu kemiklerimi kırmadığın bir anda söylemeye ne dersin Chanyeol?” Baekhyun adeta mırıltıyla konuştuğunda Chanyeol kollarını gevşetti.

“O kadar küçüksün ki sana sarıldıkça sarılasım geliyor!”

“Rüyanda beni çıplak bir şekilde görmediğinden emin miyiz?” Küçük olan bu yakınlıktan tedirginlik duyarak uzaklaşmaya çalışıyordu. Baekhyun kendini kontrol edebilen biri değildi. Chanyeol’e şu durumda bile kapıldığı yetip artıyordu zaten. “Hadi yemek yiyelim!” diğerini güçlükle üzerinden itip doğruldu.

“Gitmeden önce...” Chanyeol kalkmak üzere olan Baekhyun’u kolundan tutarak durdurdu ve uzamaya başlayan saçların döküldüğü beyaz boyna küçük bir öpücük bıraktı. “Şimdi gidebiliriz.” Diğeri yaşadığı şaşkınlıkla olduğu yerde hareketsiz kalırken uzun olan kavradığı koldan elini kaydırarak küçük eli avcunun içine aldı ve mutfağa doğru sürüklemeye başladı. Baekhyun’un ise kalbi çoktan göğe doğru süzülmek üzereydi.

--

“Baekhyun ne yapıyorsun?” Kahvaltının ardından duşa girip çıkmış Chanyeol yerde yüz üstü uzanmış ve önündeki gazeteyle bütünleşmiş Baekhyun’a bakıp gülümsedi. Adeta içinde kaybolduğu büyük pijamayla ve kendinden büyük gazeteyle küçük bir çocuk gibi görünüyordu. Fazlasıyla sevimli ve savunmasız bir çocuk.

“İş ilanlarına bakıyorum.” Elindeki fosforlu kalemi dişleriyle açıp koyu puntolarla yazılmış yazıyı kutucuk içine aldı. Chanyeol yere uzanıp Baekhyun’a eşlik etti.

“Yalnız bu üç gün öncesine ait.” Uzun olanın uyarısıyla kutucuğu yapmayı bırakıp diğerine döndü.

“Biliyorum tamam mı? Sadece araştırma yapıyorum. İş verenler nasıl çalışan arıyorlar, bunların kaçı bana uygun ya da ben ne gibi işlerde başarı yakalayabilirim?” Baekhyun tek tek sıralayarak açıklamada bulundu.

“Hımm... Bir bakalım...” Chanyeol uzun kolunu Baekhyun’un omzuna atarak onu kendine çekti. Kısa olan onun için ayrılan boşluğa yerleşerek olabildiğince diğerine yaklaştı. Yüzündeki mutlu ifade ise görülmeye değerdi. Chanyeol sarı fosforlu kalemi diğerinin elinden alıp ilanlara göz gezdirdi. “Düzgün diksiyon, uyumlu çalışma, saygılı ve disiplinli çalışma prensipleri... Bunların hiçbiri sana uygun değil.” İlk ilana büyük bir çarpı koyarak ortadan kaldırdı Chanyeol.

“Nasıl uygun değil? Resmen beni tarif etmişler!”

“Bozuk ağız, çok bilmişlik, egoistlik, boş boğazlık... Bu tarz şeyler sana uyuyor.”

“O kadar da kötü biri değilim tamam mı?” Baekhyun dudağını büzerek diğerine baktı. Chanyeol onu sadece böyle biri olarak mı görüyordu?

“İş ahlakına sahip... Bak bu sana uygun olabilir.” Chanyeol diğer ilana geçtiğinde Baekhyun bıkkın bir şekilde nefes aldı.

“İş ahlakına sahip değilim ben. Gece kulübündeyken arkadaşlarıma konuşamayacak hale getirene kadar içirip zengin müşterilerini çalardım. Bunu geçelim.” Baekhyun vakit kaybetmeden kalemi diğerinin elinin üzerinden tutarak yamuk bir çarpı çizdi. İkisi de bu ufak el temasıyla çocuk gibi mutlu olmuştu. “Şu nasıl? Depoda çalışacak eleman?”

“Büyük ihtimalle sana senin kilon kadar koliler taşıttıracaklardır.” Chanyeol bu seçeneği de saniyesinde elemişti.

“Bak burada güvenlik görevlisi elemanı arıyorlarmış. Bana biraz eğitim verirsen çok iyi bir güvenlik görevlisi olabilirim? Ha ne dersin?! Hem o üniformalar beni çok seksi gösterir.”

“Boyun cop kadar Baekhyun.” Chanyeol gözlerini devirerek alttaki ilanlara göz gezdirdi.

“Sen gelmeden önce ben kendime göre pek çok ilan bulmuştum!” mız mızlanarak kendini saran uzun koldan kurtulmaya çalıştı.

“Mimar aranıyor ilanı mı sana uygun Baek?”

“Evet! Küçükken çok iyi ev çizerdim!”

“Mimarlıkla çocukken çizdiğin evleri bir mi görüyorsun?” dudakları iş arayanın saflılığıyla kenara doğru kıvrılmıştı.

“Mimar olmak benim hayalimdi!”

“Şarkıcı olmak, mimar olmak... Birbiriyle gerçekten bağlantılı şeyler.” Elindeki kalemle diğerinin önceden kutucuk içine aldığı yere çarpı çizerek hiç düşünmeden ilanı eledi. “Gece bakıcılığı mı?” Sıra Baekhyun’un kendisine en uygun gördüğü hatta yıldızlarla işaretlediği ilana gelmişti.

“Evet! Fazla koşul aramıyorlar. Sadece gece orada kalacak birini.” Yalvaran gözlere cevap olarak gözlerini devirerek karşılık vermişti Chanyeol.

“Bunu bir de ciddi ciddi düşündün mü? Ne olursa olsun geceleri bu evde, benim gözetimim altında olacaksın. Her gece üstünün güzelce örtüldüğünden emin olmam lazım benim.”

“Romantik olma işini sonraya saklayabilir miyiz?” Baekhyun umutsuzca çiziklerle dolu olan kağıda baktı. Chanyeol'ün söylediği şeyden etkilendiğini gerçeğini göz ardı etmişti. 

“Şu nasıl? Markette çalışacak eleman arıyorlarmış?” Chanyeol Baekhyun tarafından işaretlenmemiş yeri gösterdi.

“Aradıkları şartlarda lise mezunu diyor.”

“E ne güzel işte üniversite falan istemiyorlar.”

“Chanyeol ben liseden atıldım.” Suçlu gibi gözlerini kaçırarak başını gazete kağıdına gömüp mürekkep kokusunu ciğerlerine çekti. “Tanrım! Bu şey iğrenç kokuyor! Rahatça depresyona giremiyorum bile!” kaşlarını çatarak kağıttan doğruldu.

“Baekhyun yapmamız gereken şeyi buldum.” Chanyeol büyük bir kararlıkla kısa olanın gözlerinin içine baktı.

“Ne?”

“Seni bir liseye yazdıralım.”

“Ben de ciddi ciddi seni dinliyorum.” Baekhyun gözlerini devirerek avcunun içinde tuttuğu kalem kapağını diğerine fırlattı.

“Çalışmak yerine neden okumayı düşünmüyorsun?”

“Bu konuyu kapatalım tamam mı? Hadi sen işe git.”

“Bugün izinliyim.”

“Neden?” Yerde yuvarlanarak yüzünü diğerine döndü. Yuvarlanırken acıyan kemikleri yüzünden sızlanmayı ihmal etmemişti.

“Son bir kaç gündür kendimde değildim ve şef bir kaç gün izin almamı söyledi.

“Neyin var ki? Hasta mısın? Kendi derdim yüzünden seninle ilgilenemedim.”

“Hayır sadece beni mucizevi bir şekilde kendine bağlayan biri yanımdan ayrıldığı için dikkatim dağınıktı o kadar.” Baekhyun kulaklarını dolduran cümleyle yeniden heyecanlanmaya başlamıştı. Chanyeol’e sorun yarattığı için kendisini suçlu hissetse de onun böyle ilgili tavırları sayesinde gerçekten mutlu oluyordu.

“Özür niyetine sana ne yemek yapmamı mı istersin?”

“Yemek yapma. Bugün birlikte yemeğe gidelim.” Bu öneriyle Baekhyun’un gözlerinin içi parlamıştı. Chanyeol’le hiç dışarı çıkmadıklarını fark etti. Köpeklerden korktuğu günü saymazsa tabii ki. Onunla evde bile böylesine mutluyken dışarda birlikte vakit geçireceklerini düşündüğünde heyecanına engel olamıyordu. Dışarıda Komiser Park Chanyeol nasıl biriydi? En çok merak ettiği sorulardan biri buydu. Düşünceleri yüzünden kızaran yanaklarını üzerindeki büyük pijamanın yakalarını yukarı kaldırıp gizlemeye çalışırken uzun olan gülerek yerden kalkarak odasına doğru ilerledi. “Üstümü değiştirmeye gidiyorum sen de bir an önce hazır ol.” Baekhyun heyecanla başını sallayarak onu onayladı. Sevdiği adamla kendisini ayıran odanın kapısı kapandığında aklında tek bir şey vardı.

“Ben ne giyeceğim?”

---

DUYURUUUUUUU!!

Bu fic için kendimi kampa sokmuş bulunuyorum! Bütün bölümleri tamamlayıp ardından her gün paylaşım yapmayı planlıyorum. Ama önce bölümleri tamamlamam için bana kıssacıık bir süre verin sonra her gün sizinle olsun bu fic olur mu? 

Not: Gerçekten kısacık bir süre :3 En fazla bir buçuk hafta :3 

Continue Reading

You'll Also Like

1M 53.9K 35
It's the 2nd season of " My Heaven's Flower " The most thrilling love triangle story in which Mohammad Abdullah ( Jeon Jungkook's ) daughter Mishel...
105K 782 21
We are all on the cusp of orgasm, prompting Kelsi to move to sit on Jackson's face as he continues to penetrate me. His mouth works over her sex and...
1M 42.3K 50
Being a single dad is difficult. Being a Formula 1 driver is also tricky. Charles Leclerc is living both situations and it's hard, especially since h...
108K 2.1K 42
Lilly Saul is a fifteen year old who lived in bright sunny Florida. She also lived in Washington. When she was seven, the unthinkable happened. Her f...