Bilinmeyen Çocuk

By Bu2ra8

6.8K 686 64

Yeni eğitim yılına başlarken, yıllardır gizlenen bir sır ortaya çıkar. Harry'nin bile haberi olmadığı ikizi y... More

1.Bölüm:İkiz
2.Bölüm: Beklenen Buluşma
3.Bölüm: Hogwarts
4.Bölüm: Seçim
5.Bölüm: Barış
6.Bölüm: İlk Ders
7.Bölüm: Düello
8.Bölüm: Tedavi
9.Bölüm: Beklenmeyen Kavga
10.Bölüm: Seçilmiş Çocuk
11.Bölüm: Farkına Varılanlar
12.Bölüm: Hayal Kırıklığı
13.Bölüm: Gerçekler
15.Bölüm: Hoşlandığın Kişi Kim
16. Bölüm: İtiraf
17. Bölüm: Gitme
18. Bölüm: Melez
19.Bölüm: Ne İlginçtir ki...
20.Bölüm: Severus Snape
21.Bölüm: Tatlı Atışmalar
22.Bölüm: Deniz altında Yirmi Bin Fersah
23.Bölüm: Linmas Deniz Krallığı
24.Bölüm: Hortkuluk
25.Bölüm: Yara İzi
26.Bölüm: Hayatı Akışında Yaşamak
27.Bölüm: Plan
28.Bölüm: Aşk
29.Bölüm:Güven

14.Bölüm: Hogsmeade

271 33 12
By Bu2ra8

"Ama ölüm yiyenlerden biride oraya düşebilirdi. Hem süresini nasıl yaptı?"

"Ehh konuştuğumuz kişi Dumbledore değil mi Granger? Ölüm yiyenlerden biri düşse bile hiçbir önemi olmazdı çünkü Dumbledoreların evi yıllar önce boşaltılmıştı. Hiçbir şey yoktu orada. Harry ya da Sirius ya da yoldaşlıktan birinin ölmesini göze almak yerine, ölüm yiyenlerden birinin anahtarla gitme ihtimali yine daha iyiydi ve zaten Ölüm yiyenler onun bir anahtar olduğunu da bilmiyordu. Böylece Sirius, daha büyüsünü yapamadan, Bellatrix'in ondan hızlı davrandığını gördü ve sanki büyüsü ona çarpmış gibi kendisini o kemerden içeri attı. Ehh birkaç saniye geç kalsa gerçekten ölmüş olacaktı. "

"Ben ben o öldü diye..."

"Üzgünüm Harry." Diye bildi James sadece. Nasıl avutacağını ya da ne diyeceğini bilmiyordu.

"Sirius gerçekten Dumbledore'a en azından sana gerçeği söylemesi gerektiğini söyledi. Hatta tartıştı bir kere ama Dumbledore'u biliyorsun."

"Peki, madem ortaya çıkartacaktı daha önce neden yapmadı? Neden şimdi? Artık hiçbir önemi yok ki. Kendisi öldü." Ron belli ki kandırılmış olmanın yarattığı siniri yaşıyordu.

"Neden mi? Şöyle ki Weasley. Herkes Dumbledore'un ölmüş olduğunu düşünüyor. Büyücü dünyası yasta ve Voldemort ne kadar kötü bir halde olursa olsun, Dumbledore'un öldüğünü bildiğinden rahat. Harry artık yalnız. İşini bitirmesi daha kolay... Ama 1 Eylülde, tüm büyücü dünyasında suçsuzluğu aklanıp öldüğü duyurulan Sirius Black ortaya çıkıyor ve artı yanında da yıllarca Dumbledore tarafından gizlendiği ortaya çıkan bir Potter ile birlikte. İşte bu insanlara umut yeşertiyor ve Voldemort'a, Harry'nin yalnız olmadığını gösteriyor. Hatta kendi ölümünün bile belki de bir oyun olabileceğini düşündürtüyor. Voldemort korkuyor. Şimdiye kadar neden saldırmadı sanıyorsun? Her ihtimale karşı tüm gücünü toplayıp saldırmak istiyor bu yüzden ölüm yiyenlerini de dizginleyip tutuyor. Sadece hiçbir yakalanma olmayacak basit yerlere saldırıp etkisini göstermeye çalışıyor." Hepsi biraz moralleri yerine gelmiş gibi hissettiler. James'in açıklamaları üçlünün Voldemort konusunda biraz daha iyi hissetmesine sebep olmuştu. En azından Voldemort şuan kötü bir haldeydi zamanları vardı.

"Peki, Bakanlığa hiçbir uyarı olmadan nasıl eğitildin? Sihir yapman gerekiyordu ama bakanlık seni bilmiyordu bile ve asa. Asa nasıl aldın? " James usulca Hermione'ye baktı. Aslında bunun cevabını bilmesine rağmen neden sorduğunu merak etti.

"Dumbledore tespit büyüsü yaptı ve artı korumalar ekledi evine. Böylelikle sihir kullanımında Bakanlık'ın hiçbir haberi bile olmuyordu. Asa olarak da babamın asasını kullanıyorum."

"Sen... Senle gidebilirdi. Sen onu koruyabilirdin." Harry başını eğmiş yere bakıyordu. Açık açık konuşmasa da neden bahsettiği anlaşılıyordu.

"Bak! Dumbledore'un ölmesi senin suçun değil Harry. Seni bana anlatıyordu. Seninle gurur duyuyordu. Oraya seni götürdü çünkü sana güveniyordu. Beni götürse de hiçbir fark olmazdı. Hatta belki ben onun sözünü dinlemeyip ona ayak bağı bile olurdum. O gün bana geldi biliyor musun? Ölümünü hissetmiş gibi. Hiçbir şey ortada yokken düello yapmak istedi benimle. Durumumu görmek istiyormuş. Okulda olması gereken bir zamanda benimleydi ve ben hiç düşünmedim düello yaptım onunla. Hiç neden burada olduğunu düşünmedim. Sadece o kadar yalnızdım ki gelmesinin mutluluğunu yaşıyordum ve katıksız bir itaatle düello yaptım. Elindeki o şeyden dolayı o kadar zayıf düşmüştü ki düelloyu ben kazandım. Asası elime geldiğinde gülümsedi. Gözleri parıldıyordu. Gelip sarıldı ve sadece Aferin James dedi. İstese bana söylemez miydi sanıyorsun? Ama o seninle gitmek istedi. Çünkü yanında olması gereken sendin. Bu yüzden Dumbledore'un ölümünden dolayı kendini suçlama. Dumbledore'un sadece kendisinin bildiği bir planı vardı." Harry'nin gözünden bir damla gözyaşı döküldü ve James hayatında ilk defa gidip kardeşine sarıldı. Harry onun sarılmasıyla daha çok ağlamaya başladı. Sanki o zamandan beri tuttuğu her şeyi şimdi gözyaşlarıyla döküyordu. James de kendini tutmaya çalışsa da gözünden yaşların akmasını engelleyemedi. Yıllar sonra iki kardeş tekrar bir araya gelmişti. James öyle sıkı sıkı sarıldı ki Harry'ye onu hiçbir zaman bırakmayacağını, her zaman yanında olacağını hissettiriyordu. Merdivenden gelen ayak sesiyle birbirlerinden ayrıldılar ve ikisi de elleriyle gözyaşlarını sildi.

"Ne oldu burada?" Bakışları, gelen kişiye döndüğünde Ginny Weasley, şaşkın bir şekilde onlara bakıyordu.

"Neden üçünüzde ağlıyorsunuz?" Üçünüz mü? James, hızla dönüp baktığında Hermione'nin de gözlerinin kıpkırmızı olduğunu gördü. Demek ki onların bu haline o da ağlamıştı. James burnunu çekip gülümsedi.

"Yıllar sonra gelen aile buluşması mutluluğu diyelim." Ginny içten bir şekilde gülümsedi.

"O zaman mutluluğunuzu yarın devam ettirmeniz lazım çünkü yarın Hogsmaede'e gideceğiz. Bu yüzden erken kalkmak lazım... Haydi, hepiniz yataklarınıza." Ginny'nin anne vari komutuyla hepsi ellerinde olmadan gülümsediler. İtiraz etmeden tıpış tıpış odalarına çıkıp, mutlu bir şekilde yatağa girdiler.

Ertesi gün James, Hogwarts'a geldiğinden beri ilk defa mutlu bir şekilde uyandı. Bugün tatil günüydü ve ilk defa Hogwarts'dan dışarı çıkacaktı. Kardeşi ve arkadaşlarıyla birlikte gezecekti. Bugün kahvaltı bile sanki önceki günlerden daha lezzetliydi ya da dünden beri olan açlığı her şeyi daha lezzetli bir hale getirmişti.

"James hiçbir yeri görmediği için ilk olarak Bağıran Barakayı gösterelim diyorum." James hızla Harry'ye dönüp daha ağzındaki lokmasını bitirmeden;

"O meşhur yer mi? Hani Remusun..." dedi devamını getirmeden kaş göz işareti yaparak. Harry, gülümseyerek evet anlamında kafasını salladı. James kocaman sırıttı.

"Sonra Fred'le George'un oraya gitmemiz lazım. Onlar... Eee... James'i merak ediyorlar." James şaşkın bir şekilde Ginny'ye baktı.

"Fred'le George'da kim?"

"Ahh tabi sen onlarla tanışma şerefine erişemediğinden bilmiyorsun. Onlar ortanca abilerimiz. Kendileri Weasley Büyücü Şaka dükkânını işletiyorlar." James ağzı bir karış açık kaldı.

"Abilerinizin şaka dükkânı mı var? Harika!" Mest olmuş bir şekilde sırıttı. Büyücü dünyasında en merak ettiği yerlerden birisiydi. Ginny'de sırıttı.

"Eee hadi kalkın gidelim! Daha gezecek ve yapacak çok şeyimiz var!" James, son lokmasını da ağzına tıkıp masadan fırladı. Heyecanını saklama gereksinimi görmüyordu. Filch, kapıda teker teker hepsini kontrol etti. James ile Harry geçerken ikisine de defalarca baktı. Ginny, bir kız grubu yanlarından geçerken Harry'nin koluna sıkı sıkı sarıldı. Kızlar biraz uzaklaştıktan sonra sinirli bir şekilde;

"Gerçekten bu Romilda Vane'i sevmiyorum." Dedi. Zaten onlara bakışlarından bile sevmediği anlaşılıyordu.

"Neden? Gayet güzel bir kız. İyiye benziyor." Dedi açık yüreklilikle James. Aslında biraz da Ginny'yi sinir etmek için söylemişti ama çaktırmadı. Ginny ile Hermione gizleme gereksinimi duymadan, öldürücü bir bakış attılar. James, anlamadım dercesine bir bakış attı. Ginny'nin ağzındaki baklayı dökmesini bekliyordu.

"Önceden Harry'ye kafayı takıp aşk iksiri hazırlıyordu. Şimdide sana kafayı takmış. Dikkat etsen iyi olur."

"Aşk iksiri mi? Bu kadar alçalacak mı?" Elinde olmadan sırıttı. Cidden aşk iksiriyle birini kendine aşık etmekte neydi? Tamamıyla acınası bir durumdu.

"Bana bir tane âşık yetiyor zaten. Daha fazlasına ihtiyacım yok."

"Ne bir tanesinden söz ediyorsun okulun yarısının gözü sende." Dedi Ginny sırıtarak. Ron'sa gayet sırıtarak;

"Ahh ama onun gözü bir numaralı fanında değil mi? Hani neydi adı? Nerima? Neyma?"

"Nefrima" diye tamamladı onu James.

"Ahh evet Nefrima. Gözü onda. Bir numaralı fanı denizkızı... Yarında onunla buluşacak değil mi?" James de elinde olmadan sırıttı. Cidden düşününce, bir denizkızı hayranı olması, tuhafında ötesinde bir durumdu.

"Neden olmasın? Açık yürekli insanları severim. Bana âşık olduğunu söyledi. Hem ne demişti bana? İki dünyanın kurtarıcısı? Sevdim bu takma ismi. Şahsen çirkin olduğu da söylenemez. Tek sorunumuz nerede yaşayacağımız ama sanırım yarın bu sorunu konuşup çözebiliriz." James sırıtarak bakarken, Hermione dışında hepsi sırıttı. Hermione'yse bakışlarını başka bir tarafa çevirmişti. James'in gözlerinden kaçmamıştı.

"Bizde artık galsam otu kullanarak evini ziyarete geliriz." Dedi Ginny göz kırparak. James elinde olmadan kahkaha attı.

"Benimde yaşayabilmem için galsam otuna ihtiyacım var. Her saat başı aldığımı hayal edebiliyor musunuz? Onlar gibi olduğumu?" Sanki elleri değişime uğramış gibi havaya kaldırıp açtı. Uzaylı gibi ellerini çevirip etrafına bakındı. Yine Hermione dışında hepsi güldü.

"Denizin altına gidip yemek yediğimizi hayal edebiliyor musunuz vıcık vıcık? Sana gelirken tok gelsek iyi olur!" James otuz iki diş sırıttı.

"Merak etmeyin karıma..."

"İşte şurası! Bağıran Baraka!" Diye atıldı Hermione bir anda ağaçlıkların arasından çıktıklarında. Cümlesini bile tamamlamasına izin vermeden konuyu değiştirmişti. James hiçbir şey demedi. Sadece bakışlarını Hermione'nin dediği yöne çevirdi. Yıkılmaya yüz dökmüş ve etrafı çitlerle çevrili barakayı gördü. Demek her şey burada gerçekleşiyordu. Meşhur Çapulcuların merkezi burasıydı.

"Böyle tarihi bir yere tanık olmak. Vay be! " diyerek sırıttı. Sirius'un anılarında birçok kez duymuştu burayı. Şahsen daha iyi bir baraka beklediğinden hayal kırıklığına uğramıştı. Harry'de ona sırıtırken;

"Biz üçüncü sınıftayken Sirius burada saklanıyordu ve Pettigrew için Ron'u buraya kaçırmıştı." Diye açıkladı.

"Ahh ve sen sanırım Snape'i bayıltmış ve ardından ruh emicilerle savaşmıştın." Harry hem şaşırmış hem de takdir etmiş bir şekilde baktı. Evet dercesine kafasını salladı. James, elinde olmadan otuz iki diş sırıttı. Snape, hala o anıyı hatırlarken tam anlamıyla fıttırıyordu. Bir süre daha Bağıran Barakayı gözledikten sonra Weasley Büyücü Şaka dükkânına doğru yola koyuldular.

Dükkân, tüm turunculuğuyla Hogsmeadede, ben buradayım dercesine bağırıyordu. Dükkânın, vitrini çeşit çeşit şakalarla dolu ve içerisi tıkış tıkış öğrenci kaynıyordu. James, en sonda dükkâna girerken etrafı en ince ayrıntısına kadar inceliyordu. Tepesinde patlayan ufak ufak havai fişekler, uçan kuşlar ve daha nice şeylerle doluydu. Vitrinlerin bazıları aşağı yukarı çıkıp duran ufak ufak pofidik yaratıklarla doluydu. Bazılarında akışkan jelimsi şeyler renkten renge gidiyordu. Bir masanın orası ise deli gibi kızlarla kaynıyordu. Hepsi kalp şeklindeki iksir şişelerini kıtlıktan çıkmış gibi alıyorlardı.

"Bayanlar! Bayanlar! Lütfen birer birer alalım. Erkeklerinizi öldürmek istemezsiniz değil mi?" diye bağırdı kızıl saçlı bir çocuk tepeden.

"Hey hey hey! Siz ufaklıklar! Küçüklere aşk iksiri satımı yasak! Çekilin oradan, sakın büyük sınıflardan birine de aldırmayın ha!" deyip göz kırptı, ilk konuşan kızıla tıpatıp benzeyen ikincisi. James gülümsemeden edemedi. Acaba onunla Harry'de aynı böyle olacaklar mıydı? Bakışları ilk konuşanla karşılaştı ve kardeşine dirsek atıp aşağıya inmeye başladı Weasley.

"Dağınık siyah saçlar."

"Zümrüt yeşili gözler."

"Sen bir Potter olmalısın." İki kardeş birbirlerinin cümlelerini o kadar iyi tamamlayarak konuştular ki James, ilk konuşan ikizin elini uzattığını sonradan fark etti. Gülümseyerek uzatılan eli tuttu.

"Kızıl saçlar olduğuna göre sende bir Weasley olmalısın."

"Vay canına! Aynı anlatıldığı gibi çok zeki, değil mi Fred?" deyip elini uzattı ikinci ikiz. Ayrıca ikizine de göz kırpıyordu.

"Ben, George Weasley." James, George ile tokalaşırken, Fred olan elini tekrar uzatıp kendini tanıtma gereği duydu.

"Bende, Fred Weasley." James tekrar gülümseyerek elini sıktı Fred Weasley'nin.

"Bende, James Sirius Potter. Tanıştığımıza memnun oldum." George olan elini onun omzuna attı. Yıllarıdır tanışıklarmış gibi. James bu beklenmedik yakınlıkla, şaşkınlıkla George'a baktı ama George'un bunu umursar bir hali yoktu.

"Hadi gel, diğerleri çoktan öteki tarafa geçtiler." Diğer ikizde, elini onun omzuna atarken, onu içlerine hemen kabullenişleri, James'in çok hoşuna gitti. Belki tanıştığı insanlar içinde onu bu kadar kolay kabul edenler Weasley ikizleriydi. Bir adım atıyorlardı ki James ilerlemeden durdu. Gayet ciddi bir ifade takındı. Weasley kardeşler, ne olduğunu anlamamış bir şekilde ona şaşkınlıkla bakarken;

"Ben, öteki tarafa geçmesem olur mu? Biliyorsunuz orası ölülerin diyarı daha kazanmam gereken bir savaş var!" dedi. İlk kahkahayı koyuveren George oldu. Fred'de hem kahkaha atıyor hem de sırtını pat patlayarak;

"Bu da bizden!" diyordu. James'de, yaptığı iğrenç bir espri olmasına rağmen kabul edilip, kahkahalarla gülünmesine, kahkahalarıyla karşılık verdi.

Kalabalığın içinden itişe kakışa geçtiler. İkizler, bir tülün arkasından geçerken, James tekrar etrafını inceledi. Siyahi çocuk kasada hızlı hızlı işlemler yapıyor ve kasa sırasını azaltmaya çalışıyordu. İçerisi her ayrılanlar sanki daha da kalabalıklaşıyordu. İçeri her çıkan kadar da giren oluyordu.

James tülü itip içeri girdi. Harry, Ron, Hermione ve Ginny onları beklerken arkadaki ürünleri inceliyorlardı. İçeri girdiklerinde, hepsi dönüp onlara baktı. Ron, elindeki tüylü kalemi göstererek;

"Bu ne kadar?" diye sordu.

"4 galeon 15 sickle küçük kardeş."

"Bana ne kadar?"

"O zaman 4 galeon..." dedi Fred ve George onun cümlesini tamamlarcasına;

"30 sickle." Diye atıldı.

"Ama ben sizin kardeşinizim!" Ron, ikisine de öfkeyle baktı.

"İşte bu yüzden sana daha pahalı. Ailemiz olduğundan kazanmamızda bize daha çok yardım etmelisin." Fred otuz iki diş sırıtırken, Ron öfkeyle kalemi aldığı yere fırlattı.

"Sana söyledim ne kadar olduğunu sormadan cebine atacaksın Ron."

"Ama bu hırsızlık olur." Diye uyardı Ginny'yi Hermione. Ginny umursamazca gözlerini devirip Hermione'ye baktı.

"Biz kardeşiz Hermione. İstediğimizi söylemeden bedavaya alabiliriz." Hermione'nin onaylamayan bakışlarına aldırmadan gidip kusturan pastillerden birkaç tane cebine attı. Fred ile George sırıtarak desteklercesine alkışlamaya başladılar. Ginny de onlara sırıtırken, Hermione kızgınlıktan kıpkırmızı olmuştu. James elinde olmadan sırıttı.

"Aferin küçük kardeş! Bizi çözmüşsün." George eliyle aferin işareti yaptı. Ginny sırıtarak gördün mü dercesine Hermione'ye baktı.

"Yani sen şimdiye kadar aldığın hiçbir şeye para vermedin mi?" Uzun bir süredir konuşmayan Ron, sessizliğini bozdu. İlgiyle gelecek cevabı bekliyordu.

"Hayır."

"AMAN TANRIM! SİZE VERDİĞİM GALEONLARI ÇABUK DÖKÜLÜN, SİZİ KARDEŞ HIRSIZLARI!" Hepsi kahkahalarla gülerken, Ron avazı çıktığı kadar bağırıyordu. Kendisini tamamıyla soyulmuş gibi hissediyordu.

"KESİN SESİNİZİ!" diye bağırdı ona kahkahalarla gülenlere. Sinirle gidip demin fırlattığı tüylü kalemi aldı ve gözlerine sokarak cebine soktu. Bu durum diğerlerinin daha çok gülmesine sebep oldu. Fred konuyu değiştirmek istercesine;

"Eee tatilde geliyorsunuz değil mi?" diye sordu. James dışında hepsi başlarını evet dercesine salladılar. Fred, şaşkın bir şekilde ona baktı.

"Sakın bana gelmediğini söyleme."

"Ben..."diye gevelemeye başladı James ama George konuşmasına izin vermedi.

"Senin varlığını öğrendiğinden beri annem tüm planını yaptı dostum. Hatta, Ekimden beri sana geldiğinde yapacağı şeyleri bile planlıyor ama ne sevdiğini bilmediğinden bizi devreye soktu."

"Neleri seviyorsun bakalım Bilinmeyen Çocuk?" Diye George'un sözünü tamamladı Fred.

Continue Reading

You'll Also Like

11.8M 576K 87
18 yaşında genç bir kızın yolu çıkmaz bir sokakta hiç kesişmemesi gereken bir adamla kesişti. Adam hayata ve mavi renge küskündü. Genç kızla beraber...
137K 12.4K 22
taehyung ve jungkook birbirlerinin yan komşularıydı. there is no other universe then, stay with me texting + instagram 03.02.24 This fiction is dedic...
161K 16.4K 30
Ülkesine dönen delta ve kendi halinde takılan sessiz bir omega bir gece birlikte olur.
23.7K 2.8K 18
"MİNHO EZ BENİ"