FRANK

By ShipperWriter

106K 11.7K 15.6K

Harry, unutamadığı eski sevgilisi için bir kitap yazıyor. Louis ise arkadaşının siparişlerini almak için git... More

Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Final

Bölüm 18

4.2K 443 603
By ShipperWriter

5 Aralık 2002, Doncaster

"Ben geldim!"

Harry kütüphanenin kapısını açarken içeride sadece Louis'nin olduğundan o kadar emindi ki, bağırarak içeri girdi. Louis onun kim olduğunu anlamak için başını kaldırmaya ihtiyaç bile duymadı. "Gel şirine, ben de seni merak ediyordum." dedi. Bir yandan da yarım kalan sorusunu çözmeye devam etti.

"Sabahtan beri derse girmemişsin, neden haber vermedin? Ben de gelirdim yanına." dedi Harry elindeki kese kağıdını onun masasına bırakırken. Çantasıyla montunu boş bir yere bırakıp Louis'nin yanındaki sandalyeye oturdu.

"Gelme diye söylemedim. Edebiyat dersini çok sevdiğini biliyorum, onun bitmesini bekledim."

Harry kıkırdadı. "Burası sana yüz bininci kez aşık olacağım kısım mı?" dedi ama elbette bu bir soru değildi. Getirdiği kese kağıdından iki tane sandviç çıkarttı. "Acıkmışsındır diye düşündüm. Meyve suyum da var, birlikte içebiliriz "

"Teşekkür ederim ama ders çalışmam lazım."

"Çalış zaten!" dedi Harry. Ona getirdiği sandviçe sarılı olan streçi açtı. "Ben yediririm sana, sen devam et."

Louis onun gamzesine hafif bir öpücük bıraktı. Haftasonu gireceği deneme sınavına kadar bitirmesi gereken testler vardı, bunları da ancak nefessiz ders çalışarak yetiştirebiliyordu. Tuvalet molası bile vermemişti.

Harry, onun aksine, gelecek kaygısı yaşayan biri değildi. Ailesi onu ders konusunda hiç sıkıştırmayınca o da tamamen kendini salmıştı. Sadece edebiyata ve tarihe çalışıp o derslere katılıyordu. Geri kalanıyla ilgilenmiyordu.

Hatta, Louis çoğu kez onun kimya ve fizik proje ödevlerini Olly'den öğrenerek yapmış, götürüp öğretmene de Harry adına teslim etmişti. Matematikten zayıf aldığını duyunca öğretmenden yine Harry adına ödev istemiş, iki bin soru çözüp götürmüştü. Harry bunların farkında bile değildi. Her seferinde öğretmenler onu tanımadığı için başkasıyla karıştırıp iyi notlar veriyor diye düşünüyordu. Oysa ki öğretmenler onu ödevlerini sevgilisiyle gönderecek kadar utangaç olan çocuk olarak tanıyordu.

Louis fonksiyonlarla ilgili bir soruyu çözerken -Harry bunu konu başlığını gördüğü için biliyordu, yoksa hayatta anlamazdı.- o da açmış olduğu sandviçi sessizce ona yedirip pür dikkat sevgilisinin sayılarla işlemler yapmasını izliyordu. Bildiği tek şey Louis'nin sürekli çalışması gerektiği, kendisinin de elinden gelen her şekilde ona yardım edeceğiydi.

Sandviçi bitirene kadar yemek yedirmeyi sürdürdü. Ara sıra meyve suyundan içirip dinlenmesi için bekledi bile. Sonra, Louis'nin gerçekten acıkmış olduğunu fark ettiği için çaktırmadan kendi sandviçini açtı. Sanki onunki henüz bitmemiş gibi kendisininkini yedirmeye devam etti.

Louis soruya, Harry de onu izlemeye dalmışken kapı açılıp içeri siyah saçlı, uzun boylu bir çocuk girdi. "Louis, coğrafya ödevlerini topluyorum. Sadece seninki kaldı geriye."

Herkes onun tüm gün kütüphanede olduğunu biliyordu. Yeni olan şey, Harry'nin de onun yanında olmasıydı. Onun, Louis'nin en yakın arkadaşı olduğunu sanmışlardı çünkü kimse, Louis'nin kalbinde, biriyle sevgili olacak kadar duygu taşıdığını düşünmüyordu.

"Aşkım, çantamdan ödevimi bulur musun?" dedi Louis önündeki test kitabının sayfasını çevirirken. Harry başını salladı. Louis'nin yere bıraktığı çantayı kucağına aldı ve fermuarını açtı. Bir anlığına gözü kapıda bekleyen oğlana takıldı. Yüzünde şaşkın bir ifadeyle onları izliyordu.

Rahatsızca kıpırdandı. Dosyaya konulmuş olan ödevi ona uzatıp hemen Louis'ye döndü. Bir koluyla masadan destek alarak yüzünü eline dayadı ve onu izlemeye devam etti. Kapının kapanma sesini duyana kadar bekledi. Bir süre sonra sessizce "Louis." diye fısıldadı. "Niye öyle tuhaf baktı o?"

Louis sonunda gözlerini kitaptan ayırıp sevgilisine çevirdi. "Tuhaf mı?"'

"Evet, sürekli suratımıza baktı meraklı meraklı."

"Ya o dedikoducunun tekidir." dedi Louis bunu yeni hatırlamış gibi. "Sana aşkım dedim ya, dedikodu kokusu almıştır, malum onların gözünde duygusuz inek olduğum için..."

Harry onun koluna sarıldı. "Çok güzel aşkım dedin, bir daha söylesene."

Louis kıkırdadı. "Çok sevimlisin ve seni çok seviyorum."

Fırsatı kaçırmamak için, Harry hemen uzanıp onun yanağını öptü. "Ben de seni seviyorum. Dersine dönecek misin?"

Sesindeki isteksizlik kendini belli ediyordu. Haftasonu da görüşememişlerdi, oysa ki Harry sürekli onunla birlikte olmak istiyordu. Elinden gelse Louis'yi de alıp kaçacaktı. Bazen kendini onunla bir yere kilitleyip günlerce sarılsa nasıl olur diye düşünüyordu.

Louis onun alnını öperken "Hayır." dedi. "Seni özledim, dersi sonra çalışırım."

"Derse girmeyeceksen okuldan çıkalım mı Lou? Parka gidelim."

"Bu soğukta?"

Harry omuz silkti. Üşümeyi umursamıyordu ki. Sadece Louis grip olmasın istiyordu, bu yüzden onun üzerinin kuru olduğundan ve atkıyla şapka taktığından emin olsa yeterdi.

Louis karşı çıkmak yerine sandalyesini geriye ittirerek ayağa kalktı. "Gel bakalım şirine." deyip kitaplarını ve kalemini toparladı. Harry onun çantasını toplamasına yardım ederken bir yandan da sırıtıyordu. Louis'nin kendisine asla hayır diyememesine bayılıyordu.

İkisi de montlarını ve berelerini giyince Harry kendi atkısını onun boynuna sardı. "Sen çabuk hastalanıyorsun, dikkat et. Miniciksin!"

"Aramızda boy farkı bile yok!" dedi Louis sinirle. Kısa olduğunu asla kabul etmiyordu ve etmeyecekti.

"Şimdi olmayabilir Lou'm, ama ileride olacağından eminim. Senin yapın minicik, gelecekte senden uzun olacağım." Bunu söylerken kendinden oldukça emindi. Ses tonundaki tatlılık, Lou'm derkenki içtenliği ve heyecanla konuşurken dudaklarının aldığı şekil Louis'yi etkiliyordu, her zaman etkilerdi.

Bunun yüzünden, ne hakkında konuşacağını bile unuttu. "Gelsene sen buraya." dedi kollarını onun beline sarmadan hemen önce. Harry'nin yüzünde beliren ani heyecan ve mutluluğu keyifle izledi. Yanağına öpücükler bırakmakla başladı, sonra yavaş yavaş dudaklarına yaklaştı. "Boyun ya da yaşın kaç olursa olsun, hep benim minik bebeğim olacaksın."

Harry heyecanla öpüşecekleri anı bekledi ama kapı gürültülü bir şekilde açılınca ikisi birbirinden uzaklaşmadan oraya doğru döndü. Üç kız ve iki erkek kapıdan başlarını uzatmış onlara bakıyordu. Sonunda kızlardan biri sırıttı. "Aman Tanrım, Austin doğruyu söylüyormuş! Louis'nin sevgilisi var!"

"Çok tatlı, şu saçlarına bakın."

"Gelmesek öpüşecekler miydi?"

"Aww, bizim kütük parçası aşık olmuş!"

"Tebrik ederim!"

Hepsi bir ağızdan konuşurken Harry gülerek Louis'ye sarıldı. Louis ise az önce bu beş sınıf arkadaşı yüzünden bölünen mutlu anının intikamını almak ister gibi elini ahşap sandalyeye attı. "Gitmek için 5 saniyeniz var."

"Bak ya, öpüşmek için sabırsızlanıyor!"

"Son dört saniye. Üç. İki..."

Beşi gülüşerek geri çekildi ve giderken de kapıyı kapattılar. Harry hala gülüyordu. Louis ona bakarken yine yumuşadığını hissetti. "Bundan sonra seni sorguya çekebilirler, öyle bir şey yaparlarsa haber ver, tamam mı?"

"Arkadaşların çok tatlı." Harry gerçekten böyle düşünüyordu.

"Onlar benim arkadaşım değil." dedi Louis en son kaldığı yerden onu öperken. "Benim tek arkadaşım sensin."

Harry gözlerini kapattığında çoktan kendini anın büyüsüne kaptırmıştı. "Sana daha çok aşık olayım diye mi böyle yapıyorsun?"

Louis dudaklarını onunkilere değdirdi. "Beni bırakma diye yapıyorum." diye fısıldadı.

İleride onu kendisinin bırakacağından habersizdi.

###
İlk defa buna not yazıyorum. Bazı şeyler netleşsin diye.
* Geçmişle ilgili bölümler, Harry'nin Frank kitabından alıntı değildir. Sadece ikisinin tanışması ve birbirlerine aşık olmalarını anlatan flashback bölümleri.
* Geçmiş bölümleri kısa. Kitabın formatı bu. Özellikle uzatmıyorum. Flashback bölümlerinin göstereceği şeyler sadece gelecekte onların ilişkisini etkileyen belli başlı olaylar.

Continue Reading

You'll Also Like

94.6K 4K 21
Yabani dizisinden tanıdığımız Asi ve Alaz'ın muhtemelen hiç yazılmayacak anlarına dair tek veya birkaç bölümden oluşacak hikayelerdir.
9.6K 998 12
İngiltere Kraliyet Ailesi'nden Remus John Lupin, hâlâ kimseyle gerçek bir ilişki yaşayamamıştır. Şehirdeki tüm uygun gençlerin davetli olduğu yirmi b...
31.7K 2.2K 14
"Öpülmen gerek, George," diye mırıldandı, boğazından, "Çok derin, adını bile hatırlayamayacak kadar. Belki o zaman ne demek istediğimi anlarsın." ...
106K 15.8K 57
Harry fakültede görüp hoşlandığı çocukla ilgili tweetler atıyor. Aniden bu tweetler viral oluyor, herkes takip etmeye başlıyor ve tweetleri takip ede...