Arabada yaptığımız o eglenceli yolculuğumuza radyoyu açarak renk katıyorum. Eğlenceli bir şarkı bulduğumda o kanalda kalma kararı alıyoruz. yerimde bir yandan sarkının ritmine göre oynarken bir yandanda sarkı sözlerinin anlamına bakıyorum
/When I met you in the summer/
(Seninle yazın tanıştığımda)
/To my heartbeat's sound/
( Kalp sesime göre)
/We fell in love /
(Aşık olduk )
/As the leaves turned brown /
(Yaprakların kahverengiye dönüşü gibi )
/And we could be together baby/
(Ve biz birlikte olabiliz bebek)
/As long as skies are blue/
(Gökyüzünün mavi oluşunun uzunluğu gibi )
/You act so innocent now /
(Şu an çok masumu oynuyorsun )
/But you lied so soon/
( Ama çok yakın bi zamanda yalan söyledin)
^Calvin Harris - summer ^
Sizde dinledigniz sarkılarda kendinizden bir parça aramazmısınız ? Ben arıyorum hemde oldukça sık... bu sarkıdada beni anlatan parçalar buluyorum. Ve ben bu şarkıyı kereme yolluyorum !
seninle yazın tanıştığımda acayip kaslıydın kerem .
kalp sesime göre sanırım senden hoşlanıyorum.
yeşil yaprakların kahveringiye dönüştüğü gibi gözlerin benimkilerle buluşunca kahve oluyor.
ve biz birlikte olabiliriz çiftci
gökyüzünün mavi oluşunun uzunluğu gibi seninle geçirdiğim zaman
dün akşamdan beri çok masumu oynuyorsun
Ama çok yakın bir zamanda yalan söyledin
^Zeynep Yılmaz - kerem ^ yazın en hit şarkısı...
.
.
.
" yağmur akşam kerem bana mesaj attı "
" ne yaptı dedin ? "
" sen salakmısında kızın ne dediğini anlamıyorsun "
" ayıp oluyor ama melis "
" ay ama doğru yağmur " diyorum daha fazla bana meraklı gözlerle bakmasına el vermeyen yüreğim ve birine anlatmassam içimin kendini yemesi son bulmayacağından devam ediyorum.
" ya ben valiz hazırlamış yatıyodum yatakta, mesaj geldi (açtım mesajı okumaya başladım kızlara ) ' zeynep özür dilerim yalan söyledim amacım seni kırmak değildi benim, ben seni kırmayı hiç istemem kesinlikle... benimle konuşmaya karar verdiğin zaman beni ara... tekrardan özür dilerim ' sevgiler keremden özürler korosu " dememle gülüyoruz hep birlikte
aklıma çantama attığım meyve suları ve kekler gelince yağmurun yanında olan çantamı işaret ediyorum. cantamı açıp
" yolculuk hiç meyve suyu ve keksiz olur mu ? " diyorum
" yaşa be zeynom benim " diyip yanağıma öpücük kondurduğunu sanıyor yağmur hayvanı . Çürüttü (!) resmen..
" yaaa ama ben nasıl içicem ki " kıyamam ki ben mele yazık saatlerdir direksiyon sallıyor direksyon nasıl sallanır salıncak mı bu demeyin sallanıyor işte.
" biz yediririz " diyip ellerimi çırpıyorum.
herkesin kek ve meyve sularını dağıtıp önce kendikimi çalkalayıp pipetini yerine takıyorum. Ama melis hanım dururmu bulmuş hazır meyve suyunu bir fırt çekiveriyor böylelikle o meyvesuyu melisin oluyor. afiyetle yiyip içtıkten sonra melise kalan son yudum kekini veriyorum. aklına bir şey gelmişcésine hmmm diye bir ses çıkarıyor ve daha sonra konuşuyor
" ya bu kerem kim ? "
tam ağzımı açmış konuşacakken bizim Mega zeka yağmur lafa atlıyor
" kim olacak abin "
ben öksürmeye melisse aptalca sırıtmaya başlıyor.
" ya peki neden özür dilemiş abim ve nasıl tanıştınız ? "
" uzun mesele " diyip geçiştirmeye çalışıyorum ama yağmuru tutmak ne mümkün . basliyor lafa kafedeki tüm konuşmalarımızı bir ses kaydi dinletir gibi anlatıyor. en son dayanamayıp
" ses kaydıda alsaymışsın yağmur "
" aa bak aklıma gelmedi o "
" gelseydi birde... " diyorum sinirle
yağmur anlatmayı bitirdiğinde derin bir iç cekiyor ve devam ediyor konuşmaya
" anlayacağınız birileri fena kapılmış.... "
" aaa merak etme abim de öyle... " demesiyle kalakalıyorum. benim yerime yagmur veriyor tepkiyi bense keremin beni sevme olasılığını düşünüyorum.
" neee "
" öyle valla ama abim kapıldımı tam kapılır benden söylemesi bir zamanlar üniverstede bir kız vardı haha onu görsün diye kep fotoğrafı çekimime bile gelmişti. "
" kimmiş o kız " diyorum kendimi tutamayarak
" bilmiyorum tek bildiğim kıvırcık güzeli olduğu yani hep öyle diyip dururdu "
" kıvırcık saçlı kim vardı sizin fakültede zeyno " bravo bu bulmamıza yardım eder
melisin " bilmiyorum iş yine yıllıklara düştü desenize " demesiyle yağmurla birlikte gülmeye başlıyorlar.
Nihayet şile tabelasının gozükmesiyle derin bir nefes veriyorum. kurtuldum bunların kerem baskısından oh gelsin deniz kum güneş. ..
.
.
.
.
Arabayı park ettikten sonra çantamı çimenlere bırakıyorum. bagajı açıp valizlerimizi indiriyoruz o sırada kapıdan melislerin yardımcısı geliyor bizim içeri gecmemizi onların halledeceğini söyleyip bizi büyük bir yükten kurtarıyor. eh azda değil 5 meliste 4 yağmurda 2 bende artı birde plaj çantam etti mi 12 Ayın 12 sinde gelişimiz kutlu olsun !!
bahçe salıncağında oturmuş sallanırken melis sıcaktan bunaldığını dile getiriyor hepimiz melise onay verince havuza girmeye karar veriyoruz. melisin verdiği direktifler üzerine üst kattaki odalara çıkıyoruz. melis istediğimiz odayı kullanabilecegimizi söyleyip odası oldugunu düsünduğum odaya giriyor. bende hemen yanımda bulunan odaya girip plaj çantamdan bir bikini kombini yapıyorum. bildiğiniz üzere bu yıl karıştırıp yakıştırmak moda . alt üst takım giymek out farklı giymek in :)
yeleğimi ve tişortümü çıkarıp bikinimin üstünü giyiyorum altının birbirine girmiş iplerini çözmekle uğraşmaya koyuluyorum. o sırada bir kapı sesi oluyor ve kafamı çeviriyorum. karşımda adonisleri ve belinde bir adet havluyla ıslak kerem vede onun karşısında üzerinde sadece kot şort ve bikini üstü olan ben neyseki 10 saniye önce gelmedi...
" kerem senin burda ne işin var " derken ellerimle gözlerimi kapatıyorum.
" asıl senin ne işin var "
" önce ben sordum "
"tamam kafamdan seni çıkarmaya ihtiyacım vardı ama göründüğü üzere pekte mümkün değil "
" aynı amaç için burdaymışız " diye homurdanıyorum.
Bir elim gözlerimde diğeri öne dogru uzatıkmiş bikini altımla beraber kapıyı arıyor. nihayet kapıya ulaşıyorum. ama o anda elinden kayıp düşen bikini altım kapıyi açmama engel oluyor kerem bana bikini altımı uzatıyor ve ben tekrar kapı kolunu arıyorum ama kerem bey çoktan kapı önüne geçmiş kapı kolu yerine adonisleriyle buluşuyor tabi elim. saskinlikla diğer elimde adonislerine gidince kerem gülmeye başlıyor. gözlerim elimi çekmemle açıldığından beri keremin yüzüne odaklı gözlerimiz konuşuyor biz seyrediyoruz ellerim keremin adonislerinden nasiplenirken keremin elleride belimde. Nedense hiç rahatsız olmuyorum. Bu durumdan. Melisin bana seslenmesiyle keremden hizlıca ayrılıyorum . ve kapıyi açıyorum keremse arkaya doğru yürümeye başlıyor. kapıyı tam kapatacağim sirada kerem bana sesleniyor.
"Zeýnöooooopoppppp "
Bir hışımla kapıdan içeri giriyorum ve keremin elinde salladığı sütyenimi alıyorum .
" ne yaa ne yaptım ki ben barışalım diye beyaz bayrak açıyorum işte "
" beyaz bayrak ... " diyorum imayla
" bayrak yoktu sütyen oldu " diyor ufak bir çocuk misali
gülmemek için dudaklarımı bastırsamda yinede ufak bir kahkaha kaçıyor dudaklarımın arasından daha fazla uzatmayarak plaj çantamıda alıp çıkıyorum. girdiğim karşı odada hemen bikini altımıda giyiyorum ve pareomuda bağlayıp hoş bir elbise şekli verip şıpıdık terliklerimi giyiyorum. Kapıyı açtığımda karşı kapıdan çıkan kereme gülümsüyorum. Ve havuzun yolunu tutuyorum.
.
.
.
kızlar çoktan güneş kremlerini sürmüşler melisse havuza atlamak için rampaya çıkmış bile.
" yağmur hadi benim sırtıma krem sür de gir "
" valla zeyno çok bunaldım sürmeden gir " diyip rampaya ihtiyaç duymadan atıyor kendini suya. tabi sizin hassas cildiniz yok atlayın hemen suya kızarında göriyim ben sizi oh amele yanığı olursunuz inşallah .
ellerimin yettıği kadar kendi sırtımi yağlamaya çalışıyorum. Arkamda gülen bir adet keremle ne kadar mümkünse...
" çok biliyosan gel sen sür " diyorum bir hışımla niye ben ağzımı tutamıyorum ki .
" memnuniyetle " diyip sırtıma krem sürmeye başlıyor.
" kerem sakın iplerine değdirme bak " diyorum hem rengi gidiyor hemde lastikleri sertleşiyor.
" tamam tamam melis iki "
" teşekkür ederim " kirim
" aaa tabi bunun bir karşılığı var "
" neeeeee " diye bağırırken avcuma krem sıkıp sırtını işaret ediyor . emrin olur paşam. ya sabır...
Ben keremin sırtını yağlarken o da eline aldiğı kremden burnuma sürüyor gülüşuyoruz öyle. tabi melis ve yagmur gibi fesatlar varken aramızda ne mümkün.
" ooooooooooooooo " diye bağrıyorlar bende yeterince kremlendiğini düşündüğüm keremi arkamda bırakarak havuzun kenarına oturuyorum. ben öyle hızlıca giremem suya . yavaş vavaş birazdan birakıcam kendimi suya ve .. sonra kızlara bir güzel fırça atıcam. Yanımdan havuza atlayıp sularını bana fışkırtıyor. öküz tescilli öküz !! bende üsüdüğum icin kendimi suya bırakıp kızların yanına yürüyorum.
" ya siz niye bağrınıyosunuz öyle "
" ya ama tam ooowwww luktu yani " diyor melis
Bana konuşmaya müsade eden kim kerem arkadan su atıyor bize. tabi bunu gören melis boş dururmu o da atıyor bende dayanapayıp suyun altına girip keremin arkasından havuzdan çıkıyorum . bahçe hortumunu kaptığım gibi onları öyle bir ıslatıyorum ki oh olsun . Ben gülerken havuzdan çıkıp arkama geçen keremi fark etmiyorum dahi. beni kucağına alıp havuza atıyor.
Bir anda kendimi suda bulmanın şokuyla nefes alamıyorum. Suyun altında zar zor düzenlediğim nefesimle kendimde yüzücek gücü saniyeler sonra buluyorum ve su yüzüne çıktığımda keremin çoktan beni kurtarmaya geldiğini görüyorum. su üzerinde durmakta zorlandığımdan kollarımı keremin boynuna doluyorum. öylece benim dinlenmemi bekliyoruz suda. kızlarda yanımıza gelince biraz daha yüzüp çıkıyoruz havuzdan.
Ilık birer duşun ardından siyah şortumun üzerine kolsuz acı yeşil gömleğimi giyiyorum .elime kitabımı ve ipodumu alıp Merdivenlerden iniyorum ve bahçeye çıkıyorum. havuzun karşısındaki büyük meşe ağacının dallarına kurulmuş 3 kişiyi oldukça rahat alabilecek salıncağı kitap okumak için uygun görüyorum. salıncakta olduğum yerde adımlarımla kendimi hafifçe sallarken kitabımı okuyorum. yaklaşık yarım saat sonra kızların yanıma gelmesiyle kitabımı okumayı bırakıp kulaklığımın tekini çıkarıyorum ve ses seviyesini düşürüyorum.
" iyi eğlendik bence " diyor yağmur
" daha yeni başlıyoruz kızlar " eğlence düşkünü melisle bizim çatlak kesin plan yaptı ve beni iknaya geldiler .
" tamam kızlar nereye gidiyoruz " dememle boynuma sarılıyorlar. ve melis planı sunuyor.
" sahilde yeni açılan bir restoran var canlı müzikte varmış o yüzden oraya gidiyoruz. "
" tamam " diyorum . inkar etmememe şaşırıyorlar tabi bu yüzden devam ediyorum. " eğlenmeye geldik ama değilmi " ve gülüşmeye başlıyoruz.
Kerem " kahkahalarınız şileyi inletiyor " diyerek yanımıza geliyor. Kendimizi toparlayıp ciddi olmaya çalışıyoruz . biraz birlikte oturup konuşuyoruz.
melis " hadi kızlar hazırlanalım artık " dediğinde saatin epey geç olduğunun farkına varıyorum. kızlarla bereber salıncaktan kalktığımızda keremde yerden kalkıyor. keremi arkamızda bırakarak kapıdan içeri girdiğimizde keremi merak edip arkamı dönüyorum.
Kerem salıncakta bir çocuk gibi güle oynaya sallanıyor. Keremin bu hali beni gülümsetiyor. Kızlara kulaklığımı unuttuğumu söyleyip keremin yanına gidiyorum .
"Bende sallanabilirmiyim"
diye soruyorum küçük bir çocuk gibi biraz kenara kayıp salıncağı dururuyor. Ve birlikte tum gücümüzle sallanmaya başlıyoruz.
Sanırım bazen çocuk olmak gerek...