Düşünce Mahkumları

By Destvd

1.5M 67.3K 12.6K

Dünyadaki en tehlikeli yer zihin, en ölümcül zehir ise düşünceydi. Her an düşüncelere esir olanlardı onlar. O... More

♤Düşünce Mahkumları♤
1♣Ömer (Sansar)
2♣Atlas (Altın Mızrak)
3♣Selim (Hokkabaz)
4♣Sena (Havuç Kafa)
5♣Vuslat (Renk)
6♣Atlas
7♣Selim
8♣Vuslat
9♣Sansar
10♣Selin (Matematik)
11♣Alparslan Gündoğdu
12♣Sansar
13♣Sansar
14♣Vuslat
15♣Selin
16♣Vuslat
17♣Sansar
18♣Selin
19♣Sansar
20♣Atlas
21♣Sena
23♣Atlas
24♣Sansar
25♣Vuslat
26♣Sena
27♣Vuslat
28♣Vuslat
29♣Sansar
30 Ara Final Part 1♣Vuslat
30 Ara Final Part 2♣Selim
31♧Selin
32♧Atlas
33♧Doruk
34♧Atlas
35♧Vuslat
36♧Vuslat
37♧Atlas
38 ♧ Sansar
39 ♧ Doruk
40 ♧ Atlas
41♧Vuslat
42 ♧ Atlas
43 ♧ Atlas
44 ♧ Doruk
45 ♧ Sena
46 ♧ Doruk
47 - Karanlık
48 - Aydınlık
49 - Balo
50 I Dost
51 I Hain
52 I Gerçeğin İki Yüzü
53 I Plana Sadık Kal
54 I Operasyon
55 I Kan ve Kar
56 I Uyumak Yok
57 I İnsan ve Nisyan
58 I Öfke ve Acı
59 | Paramparça

22♣Selin

30K 1.4K 249
By Destvd

Eve geldiğimde, salondan gelen televizyon sesiyle adımlarımı oraya doğru yönlendirdim. Annem ve babam pahalı koltukta yan yana oturmuş televizyondaki 'ALS hastalığı' üzerine yapılan konuşmayı meraklı bakışlarla izliyorlardı. Babam beyin cerrahı olduğu için pek şaşırmamıştım, bizim evde hep sağlık programları izlenirdi.

"Saat kaç Selin, haberin var mı?" dedi annem bakımlı kaşlarını çatıp ayağa kalkarken. Babamda televizyonu kapatmış beklentiyle bana bakıyordu.

"Arkadaşlarımlaydım anne." dedim saygılı bir şekilde. "Haber veremediğim  için üzgünüm, telefonumun şarjı bitti."

 "Bu bir açıklama değil." dedi babam sinirle. "Şu sıralar ne kadar fazla dışarıda vakit geçiriyorsun."

Sinirlerimi yatıştırmak için içimden ona kadar saymaya başladım. Ne kadar da bencillerdi. Yıllarca Selim'den sonra kimseyle arkadaşlık kurmamış içime kapanmıştım. Şimdiyse harika bir arkadaş grubum vardı ama bunu bozmaya çalışıyorlardı.

"Birkaç hafta sonra sınavların başlayacak. Artık eskisi gibi çalışmıyorsun." Annem kızgın bir tavırla bana bakmayı sürdürdü. "Sınavlardan düşük not alırsan bizim camiada hemen duyulacağını biliyorsun. Babanın yıllardır elde etmeye çalıştığı kariyerini senin yüzünden-"

"Yeter!" diye bağırdım sinirle. Şimdiye kadar onlara hiç karşı çıkmamıştım, bu tepkime şaşırmışlardı. "Şimdiye kadar hangi sınavdan düşük aldım ki bu sınavlardan alayım. Ben her adımımda babamın kariyerini senin iğneleyici lafları düşünmek zorunda değilim."

Babam ayağa kalkıp bana baktı inanmayan gözlerle. Suratı öfkeyle kasılmıştı. "Çabuk. Annenden. Özür. Dile." Her bir kelimeye vurgu yaparak söylemişti babam bunu.

"Asıl sizin özür dilemeniz lazım, çocukluğumu benden çaldığınız için. Sizi memnun etmekten bıktım."

Babam sinirle bana doğru ilerleyip bileğimi tuttu sertçe. Acıyla inlediğim hâlde bileğimi bırakmadı.  "Barbaros sakin ol." dedi annem babamı tutmaya çalışarak ama babam kolunu ondan kurtarıp yüzünü bana yaklaştırdı.

"Benim evimde, benim kuralarım geçerli küçük hanım. Eğer bu evde yaşıyorsan ne bana ne de annene bağırabilirsin."

Bileğimi sertçe sıkan elini çektiğinde,  tenimin morarmaya başladığını gördüm. Gözlerime hucüm eden yaşlarla babama baktım. "O halde artık senin evinde kalmam sevgili babacım," dedim öfkeyle. "Gidiyorum."

Hızla salondan çıkıp merdivenleri tırmandım hızla. Odamdaki kıyafet dolabımdan bavulumu çıkarıp dolaptan aldığım kıyafetlerle doldurmaya başladım. Belki de çocuklarla yazlığa taşınmam en iyisiydi, sadece bu gece nerede kalacağım bilmiyordum.

Merdivenlerden gelen topuklu ayakkabı seslerini duyduğumda çoktan bavulumu hazırlamıştım. Fermuarını çekip yataktaki bavulu yere indirdim. Annem içeri girmiş şaşkınlıkla bavuluma bakıyordu.

"Saçmalama, Selin." Annem bavulumu tutmaya çalıştığında hızla elinden kurtardım bavulu ve odamdan çıkıp merdivenlerden indim.

Babam kapıda durmuş bana bakıyordu. "Selin!" diye gürledi babam. "Hiçbir yere gitmiyorsun! Eğer bu kapıdan çıkarsan bir daha geri gelemezsin."

Babamın yanından geçip kapıyı açtım. Çıkmadan önce merdiven basamaklarında yıllar sonra verdiğim benim için haklı olan bu tepkiye şaşkınlıkla bakan  anneme, sonrada öfke ve hayretle bana bakan babama baktım. "Bir daha bu cehenneme dönmek istemeyeceğime eminim."

♣Vuslat

Siyah, arabayı iki katlı kemik rengi ve pembeli evin önüne park ettiğinde yanımda oturan kızlara ve Selim'e baktım. Çok şirin bir evdi, muhtemelen pahalı da. Ali Amcanın bu evi nasıl aldığını düşünmeden edemedim.

Esma'ya Atlas'ın yazlığında tatil yapacağımızı söylediğimde attığı çığlık aklıma gelince dudağımı dişledim. Bu olanlardan veya olduğum şeyden haberi yoktu. Sadece renklerle insanlara isimler taktığımı sanıyordu, o kadar. Çok iyi niyetli bir kızdı.

Esma'yı seviyordum, harika bir ev arkadaşıydı. Ama şimdiye kadar hiçbir arkadaşıma bizimkiler kadar yakın hissetmemiştim kendimi.

Serseri gibi takılan Sansar bile gizlemeye çalışsa da harika bir arkadaştı. Kaçırıldığım gece Siyah ile beni kurtardıklarında bir ağabey gibi kollarıyla beni sarmıştı arabaya bindirirken. Atlas kaşlarını çatınca da gülmüş, alnıma küçük bir öpücük kondurmuştu.

Şimdiyse tüm kavgamıza ve itirazlarımıza rağmen bu yazlığın önüne arabayı park ediyorduk. Sena'nın evinde çıkan yastık kavgası tüm evi mahvetmişti ve Selim'in bir vazoyu kırmasıyla son bulmuştu. Böylece konuyu kapatıp evlerimize dağılmıştık.

Ya da biz öyle sanıyorduk.

Ertesi gün Düşünceler Kafesinde -nam-ı diğer bizim kafede- buluşmuştuk. Bu sefer Atlas ve Sansar'ın mantıklı sözlerini göz ardı edemedik. Haklıydılar, çünkü bizi kaçıranlar feci derecede ciddiydi. Beni suyun altında bırakmışlardı. Her ne kadar ölümüme göz yummayacaklarını bilsem de hâlâ o korkuyu vücudumda hissediyordum.

Üzerime giydiğim kolsuz, uzun elbisenin eteklerini tutarak arabadan indim Selin'in arkasından. Elbisem, ara ara kırmızı işlemleri olan krem rengiydi. Saçlarımı salık bırakmaya karar vermiştim, kot ceketimi girdiğimde.

"Ev harika." dedi Sena beğeniyle evi süzerken.

Sena'nın yanına geçtiğimde en son arabadan benim indiğimi anca anlamıştım. Hepsi güneş yüzünden gözlerini kısmış, hayran bakışlarla evi izliyordu.

"Yengem ölmeden önce almışlardı bu yazlığı ama bende uzun zamandır gelmiyorum." Atlas gülümsedi. "Açıkçası çürüdüğünü düşünüyordum."

Bende gülümsedim. "Hadi girelim."

Siyah bagajı açtığında "Yuh!" diye bağırdı Sansar. "Bu valizlerin hepsi kızlara mı ait?"

"Aynen." Siyah bize göz kırptı. "Kızlardan ne bekliyordun ki."

Benim üç, Sena'nın iki, Selin'in bir valizi vardı. Erkeklerin ise... Selim ve Siyah aynı valizle gelmişti. Sansar sırt çantasıyla.

Çocuklar bavulları eve taşımaya başladığında, Sansar hâlâ 'kızların gereksiz yere bir sürü bavul taşıdığını' anlatan bir tez yazıyordu. Atlas kibarlık yapıyor, Selim bir şey demeden elindeki bavullarla içeri giriyordu.

Evin içi, dışı kadar şirin döşenmişti. Mavi duvarlar evi geniş ve ferah gösterirken, beyaz mobilyalar evdeki uyumu gözler önüne seviyordu. Duvardaki birkaç sanat tablosu Ali Amcanın karısının sanatçı yönünü gösteriyordu. Yaşasaydı iyi anlaşırdık, diye düşünmeden edemedim.

Üst katta üç oda vardı. Biri Ali Amcanın, diğeri de Siyah'ın yatak odasıydı. O iki odayı kullanmamaya karar verdik. Diğer odada biz üç kız kalacaktık. Evin girişi direkt salona açılıyordu. Salonda karşılıklı iki beyaz kanepe vardı. Erkekler orada kalacaktı.

Bavulları yerleştirdikten sonra boş buzdolabını doldurmak için alışverişe çıktık. Marketten çıktığımızda erkeklerin elleri yine poşetlerle doluydu.

Eve geldiğimizde Selin ve Selim poşetleri buzdolabına yerleştirirken bizde Sena ile toz alıyorduk. Bir yandan da Sansar homurdanarak süpürge yapıyor, Atlas ise Sansar'ın bu tavrına karşı kahkahalarla gülerek yerleri siliyordu.

Temizlik yaparken de birkaç fotoğraf çekindik bizimkilerle. İleride bu fotoğraflara baktığımda neler düşüneceğimi merak ediyordum doğrusu.

 ♣Selim

Poşetleri yerleştirdikten sonra Selim ile yıllardır kullanılmayan bu harika yazlığın küçük ama şirin mutfağını temizlemeye koyulmuştuk. O gece evi terk ettikten sonra Selim'i aramış ve beni almasını söylemiştim. Yanıma geldiğinde birkaç dakika omzunda ağlamıştım ama sonra o çocukken de yaptığı gibi beni güldürmeyi başarmıştı. Şu bir türlü anlayamadığım sihir numaralarını yapmıştı.

Beraber Ali Amcanın evine gitmiş geceyi orada geçirmiştim. Aslına Ali Amcaya yük olmak istemediğim için kalmak istememiştim ama babam çoktan kredi kartlarımı iptal etmişti. Banka da biriktirdiğim param bir otelde kalmamı sağlardı yinede ama Selim çok ısrar etmişti. Ali Amcada oldukça sıcak karşılamıştı beni.

Kolumda hissettiğim sıcaklıkla irkildim. Başımı kaldırıp baktığımda moraran bileğime dikkatle bakan kahverengi gözleri gördüm.

 "Acıyor mu?"

 "H-hayır," dedim dokunuşu karşısında titreyen sesimle.

 "Çok kötü morarmış."

"Acımıyor o kadar," dedim bileğimi çekip gülümserken. Gözlüklerinin arkasında beni izleyen güzel kahverengi gözlerine baktım. "Dün gece için teşekkür ederim, Selim."

"Arkadaşlar arasında lafı olmaz," dediğinde gülümsemem soldu.

Beni arkadaşı olarak görmesi doğaldı zaten, ne bekliyorsam. O küçük Selin'e âşıktı, ben olduğumu bilmiyordu ki.

Dudaklarımı yapacağım açıklama için araladığımda küfrederek içeri giren Sansar ile susmak zorunda kaldım.

"Atlas," dedi dişlerinin arasından hemen arkasından mutfağa giren karizmatik çocuğa bakarak. "O fotoğrafı silmezsen..."

"Silme." dedi inatçı bir tavırla Sena. Vuslat da mutfağa girdiğinde kahkahalarla elindeki telefona bakıyordu.

Merakla "Ne oluyor?" diye sorduğumda Atlas "Silmeyeceğim," tarzı bir şeyler diyordu.

"Sansar süpürge yaparken fotoğrafını çekti Atlas." dedi Vuslat dudaklarını bastırıp Atlas'ın telefonunu bana doğru uzatarak. Selim ile ikimiz fotoğrafa baktığımız an kahkahalarla güldük. Sansar'ın suratındaki ifade... Özenle süpürge yapan ev kadınlarının ki gibiydi.

Sansar telefonu almak için uzandığında telefonu arkama sakladım. "Ya silmeyelim, hatıra kalır."

 "Hem çok tatlı çıkmışsın, güzelim." dedi Atlas Sansar'ın yanağından makas alırken.

Bu hareketine biz gülerken Sansar Atlas'ın göğsüne vurdu pek de yumuşak olmayan bir şekilde. "Kesin şamatayı," Sansar bana döndü. "Ver şunu küçük cadı, yoksa ben alırım."

Sena'ya göz kırptığımda başını salladı. "Hadi gel de al." dedim bir adım geri çıkarken.

Sansar bana doğru gelirken telefonu Sena'ya attım, başarılı bir şekilde telefonu havada yakalayıp salona koştuğunda "Hey, dikkat edin telefonuma!" diye bağırarak Sena'nın arkasından giden Sansar peşine takıldı Atlas.

Bizde mutfaktan çıkıp salona gittiğimizde Sansar'ın sırtındaki Sena'yı görünce yardım için Vuslat ile onlara koştuk. Selim ile Atlas da Sansar'ı tutmaya çalışıyordu bir yandan.  Sırıtarak Sansar'ı ittirmeye çalıştım ama düşmüyordu ki mübarek adam!

Kahkahalarımız evde yankılanırken mutlulukla gülümsedim. Tamam, belki herkesin geçirdiği gibi eğlenceli bir çocukluk geçirmemiş olabilirdim. Fazla arkadaşımda olmayabilirdi ama şimdi ben kaybettiğim çocukluğum ve yalnız geçen zamanlarıma bedel arkadaşlara sahiptim.

 ♣Sena

Atlas'ın telefonunu havada yakaladığım gibi salona koştum.  "Hey, dikkat edin telefonuma!" Atlas'ın sesini duyduğumda küçük bir kahkaha atıp kanepenin arkasına saklandım, Sansar'ın beni yakalayamayacağını umarak. Umarak, dedim değil mi? Bu çocuk ne kadar hızlıydı sizin haberiniz var mı?

Çevik bir hareketle kanepenin üzerinden atlayıp hızla beni belimden tutup omzuna attığında elimdeki telefonu kaptırmamak adına sıkıca tutuyordum ama dokunuşu ister istemez heyecanlandırmıştı beni, onunda benim gibi heyecanlanıp heyecanlanmadığını merak ediyordum.

"Ver şunu Havuç Kafa," dedi elimi kavrayarak. "Çok beklersin," diye karşılık verdiğimde Sansar'ın yalpalamasıyla küçük bir çığlık attım.

"İndir beni ya! Düşeceğim senin yüzünden."

O hengâmede Sansar'ın sıcak nefesini kulağımda hissetmemle titredim. "Seni asla düşürmem."

Gözlerimi onun siyah gözleriyle buluşturduğumda, neden bu kadar heyecanlandığımı anlamıştım. Çünkü Sansar benim için-

"Çekil şuradan küçük cadı!"

Gözlerimi devirdim. Evet, odun Sansar bir kez daha romantik anı bozar.

Selin'in Sansar'ı ittirmeye çalıştığını o zaman fark etmiştim. Atlas ile Selim, Sansar'ı sonunda yere düşürmeyi başardıklarında yere zıplayıp kendimi kurtardım.

"İp getirin," dedi Selim gülerek tepinen Sansar'ı tutmaya çalışıyordu.

"Sansar'a anca halat dayanır."

Atlas'ın lafıyla kahkaha attık. Selim bir kolundan Atlas da diğer kolundan tutuyordu ama Sansar öyle bir debeleniyordu ki onu daha fazla tutamayacaklarını anladım.

Selin ile Vuslat ellerini çarpıştırdığında gülümsemem iyice yüzüme yayılmıştı. Sansar ise sonunda kıpırdanmayı kesmiş Atlas ve Selim'in arasında öyle duruyordu. "Silemedi değil mi?" diye sorunca Atlas başımı iki yana salladım. "Merak etmeyin,  fotoğraf güvende."

Sansar birden kahkahalarla gülmeye başlayınca gözlerimi kısıp ona baktım. Atlas şüpheyle bana baktığında 'bilmiyorum2 anlamında başımı salladım.

"Sizce hızlı bir hırsız o fotoğrafı iki saniye içinde silmiş olamaz mı? Hele de işin içinde ben varsam." Sansar havalı bir şekilde ellerini cebine sokup bana baktığında hâlâ elimde duran telefonun ekran kilidini açıp galeriye girdim.

Bakışlarımı hayretle Sansar'a çevirdim. "Sen nası-"

"Demiştim," dedi Sansar gülümseyerek arkasına dönerken. "Hızlıyım."

Kapıya doğru ilerlerken nasıl bu kadar aptal olduğumu düşünüyordum. Sinirle dudağımı dişledim.  Kulağıma eğilince dikkatim dağılmıştı, o andan faydalanıp fotoğrafı silmiş olmalıydı.

Salondan çıkmadan önce arkasına dönüp bana baktı. "Söylediğimde ciddiydim Havuç Kafa. Seni asla düşürmem."

Salondan çıktığında Vuslat ile Selin sırıtarak bana bakıyor, Atlas ise silinen fotoğraf yüzünden üzülüyordu. Selim yanıma gelip elini omzuma koyduğunda ona döndüm.

"Senin bakışların sanki biraz... Âşıkmışsın gibi."

"Ne? Ne alakası var?" diye itiraz etmeye başladığımda gülerek saçlarımı karıştırdı.

"Ağabeyine her zaman söyleyebilirsin."

"Benden bir yaş büyüksünüz Selim Bey," dedim gülerek omzuna vururken. Ama ağabeyimmiş gibi beni sahiplenmesi hoşuma gidiyordu.

"Olsun," dedi Selin ile Vuslat'a bakarak. "Ben hepinizi kardeşimmiş gibi görüyorum."

Selin'in yüzündeki gülümsemenin solduğunu gördüğümde Selim gibi iyi niyetli birinin de istemeden Sansar gibi odun olabileceğini düşündüm.

"Hiç kusura bakmayın kızlar, ben sizi pek kardeşim olarak görmüyorum." dedi Atlas Vuslat'a göz kırparak.

-Destvd

Continue Reading

You'll Also Like

921K 39.6K 35
İnsan ne dilediğine dikkat etmeli, zira kalbinden geçen iyi ya da kötü hiçbir dilek gerçekleşmeden peşini bırakmaz, derler. Ben, ölüm diledim. Bir ö...
73.2K 2.6K 25
Kızın tecrübesiz masum aşkı gözüne perde indirmişti. Çıkışı olmayan karanlık, her yönden onu sararken nasıl bir çıkmaza girdiğinden habersiz yaşıyo...
AHZA |gay| By 🦩

Mystery / Thriller

120K 6.4K 34
"Ehline denk gelmeyen her şey ziyan olur. Can da, inci mercan da..."
ELIYS (+18) By Duru

Mystery / Thriller

154K 9.2K 53
Asırların içerisinde daha kaç kez öldürecekti kendisini? Kaç yüzyıl daha acı çekecekti? Bir yandan ölesiye nefret ettiği, öte yandan da, yüzyıllarca...