NEREDESİN SEN? (TAMAMLANDI)

By selin-visne

1.8M 105K 38.6K

Kiraz Mahallesinin yaralı abisi Halit ve masum kızımız Nazenin'in hikayesi... Başlama Tarihi : 2017 More

TANITIM
TANITIM II
TANITIM III
1. Yeni Bir Hayat
2. Göğe Bakma Durağı
3. Çiçek Kız
4.Muhallebi Çocuğu!
5. Dedikodu
6.Pamuk Şeker
7. Umutları Elinde Kalır
8. İmtihan Bu Ya..
9. Biçare
10. Bak Aşk Diyorum
11. Uzaktan Sevmek
12. Çıkmaz Sokak
13. Çok Eskiden Karşılaşacaktık
14.Kendini Bulmak Senin Elinde
15. Hüzün Sessizliğin Olmuş
16. Rüzgarım Olan Adam
17. Seni Zamana Bıraktım
18. Sensiz Olmaz
19. Senden Öğrendim
20. Bu Şehirde Sen Varsın
21. Mavi Hareler
22. Bitmesin
23. İlkler
24. Bir Çıra Meselesi
25. Bir Sen, Bir Ben, Bir De Bebek
26. Küçük Osman (Osman&Yeliz)
27. Kaynanam Baldan Tatlı!
28. Naz Evi !
29. Beklenmeyen Misafir
30. Dönüm Noktası
31. Meftun Bir Adam
32. Anne Kız
33. Ay Şahit
34. Meydanlar Bizim!
36. O Kurnadan Bu Kurnaya !
37. Sevda Kervanı
38. Anılar
39. Bir Pazar Kahvaltısı
40. Bir Olmak -1-
41. Bir Olmak -2-
42. Hazırlıklar Başlasın
43. Son Dokunuşlar
44.Kınayı Getir Aney!
45. Hayat
46.Bir Şarkısın Sen
47. Oy Oy Güzelim
48.Sevince
49.
50.
Minicik Bir Duyuru
51. Hızla Geçen Günler
52. Bölüm (Final)

35. İstemeyle Topyekün Mücadele

23K 1.4K 628
By selin-visne

İyi okumalar ☺️

~~

Aysel sultan Zelihayla annesine yaptığı konuşmadan sonra evine gidecekken yönünü değiştirdi bir yere daha gitmesi gerekti. Kapıyı açıp içeri girdi. Merdivenleri yavaş yavaş çıkıp zile bastı.

"Aysel teyze hoşgeldin, buyur."

"Hoşbuldum mavişim." Nazenin'in yanağını sıkıp mutfağa geçip sandalyeye oturdu.

Nazenin Aysel sultanın gelmesini beklemiyordu. Biraz şaşırmıştı. Yani Aysel sultanın dün halini gördükten sonra hiçbir şeye şaşırmaması gerekti ya aslında, neyse !

Yanına geçip oturdu Nazenin.

"Nasılsın mavişim ?"

"İyiyim Aysel teyze sen ?"

"İyiydim daha iyi oldum kız bugün bana ayrı bi enerji kattı."

Nazenin de sözlerini söylemekten geri kalmadı. "Özlediğin ne zamandır görüşmediğin insanlarla kahve içmek enerjini yerine getirir tabi ki."

Aysel sultan Nazenin'e bakıp kahkaha attı. "Kız maviş sende sakin görünüyorsun ama lafların ok gibi adamı deler geçer."

"Aşk olsun Aysel teyze ne dedim?" Anlamamazlığa geliyordu Nazenin.

"Sen dün pazarda Zelihaya öyle sarılmamdan konuşmamdan rahatsız oldun" gözlerini kısarak baktı Nazenin'e. Dün pazarda konuşurken gözü mavişe kaydığında anlamıştı bozulduğunun bir bahaneyle oradan ayrılmasıyla da tam kanaat getirmişti rahatsız olduğuna.

"Yalan söylemicem biraz rahatsız olmuş olabilirim sonuçta o kızdan hoşlanmıyorum biliyorsun. Ama sonra böyle hissetmemin saçma olduğunu düşündüm." Aysel sultan kaşlarını çatmış dinliyordu.

"Sonuçta dün o senin sarıldığın sohbet ettiğin insanlar benden önce de buradaydı. Senin mahallenin insanları, komşuların. Ben daha yeniyim burada ama o insanlar kaç yıldır burada. Rahatsız olmam saçmaydı bakarsan. Ne yaşanmış olursa olsun sen istediğin gibi davranabilirsin. Kusura bakma Aysel teyze dün oradan bi anda gitmem sana tavır yapmışım gibi oldu."

Nazenin gerçekten böyle hissediyordu. Biriyle bir sorunu var diye ya da o kişiyi sevmiyor diye herkesten böyle davranmasını bekleyemezdi.

Aysel sultan yanında oturan dışı gibi içi de güzel olan kıza sevgiyle baktı. Çok iyi niyetliydi mavişi. Aysel sultanın oyun yaptığını bilemeden kendini suçlayacak, düşüncelerini saçma bulacak kadar.

"Oy mavişim kız sen beni hiç tanımadım mı ? Söyle bakayım bu mahalleye geldin geleli Zelihayla ya da annesiyle yakın olduğumu gördün mü ? "

Nazenin başını olumsuzca salladı.

"Peki daha önce görmediysen şimdi böyle görünce demedin mi Aysel sultan niye böyle yaptı diye ? "

Nazenin yine başını salladı.

"Kız maviş aşk olsun. Bu mahallede salınmak denilince insanlara haddini yerini bildirmek denilince kimin adının yankılanacağını da mı bilemedin ?" Alıngan bakışlarla baktı Aysel sultan.

"Tabi ki senin adın gelir Aysel sultan." Elini tuttu Nazenin.

"Görmüyorum duymuyorum sanıyorsunuz ama o kız mahalleye geldiğinden beri olanlardan haberim var. Halitle konuşmak istemesi seni tek yakalayıp konuşması. Orada burada boş boş konuşmasından hepsinden haberim var."

"Ahsen beni seninle tanıştırdığı gün "anne çok yakın arkadaşım, dostum hatta kardeşim dediği zaman benimsedim seni. Tanıdıkça kızım oldun benim. Yeliz'den Ahsenden ayırt etmedim seni."

"Biliyorum Aysel sultan. Koca yüreğine beni de aldın sen."

"Bu durumdan senin canın sıkkın olursa benimde sıkılır.Bende devreye girdim.Aman iyi oldu aslında biraz salındım kendimi gösterdim meydanlara çıktım kendime geldim."

Nazenin Aysel sultanın dediklerine güldü. "İyi ki varsın be Aysel sultan"

"Asıl sizler iyi ki varsınız kuzularım. Ayol siz olmasanız ben kiminle uğraşırdım" dedikten sonra kahkahasını koyverdi ortaya.

"Kız maviş annen geliyormuş."

"Evet Aysel teyze yarın burada inşallah. Sen duymuşsundur da ben yine de söyleyeyim. İsteme olacak."

"Duymaz mıyım kız kaynanan olacak Gülistan havalara uçuyor valla. Ee buldu cillop gibi maviş kızı uçar tabi. Övünmek gibi olmasın ama ahiretliğim ve ben aldık mı gelinin iyisini hasını alırız ayol" diyip gülüştüler birlikte.

Şimdi de meydanlarda Aysel sultandan sonra kız isteme vardı. Meydan kız isteme görsündü ayol!

~~

"Doğru söyleyin nasıl görünüyorum ?" kızların yüzüne heyecanla baktı Nazenin.

Ahsen, Duygu, Meltem ve İpek yatağın üstünde oturmuş ıslıklarla Nazenin'i süzdüler.

"Allah özene bezene yaratmış" kucağındaki oğluyla arkadaşının yanına geldi Ahsen.

"Tü tü tü maşallah" diyip tükürüklerini de havaya savurdu Duygu.

"Çok güzel oldun" Meltemle İpekte onay verince Nazenin son kez aynaya bakıp saçlarını düzeltti. Ardından kendisi önde kızlar arkada odadan çıktılar.

Evinin salonunu ilk kez böyle sandalye dolu görüyordu. Annesi koltuklara sığamayız diyince mutfak masanın sandalyelerini o da yetmezmiş gibi Ahsenlerin evindeki bütün sandalyeleri getirip dizmişlerdi koltukların yanına. Malum kız tarafı ve erkek tarafı ekibi baya kalabalıktı.

Annesiyle Semra teyzesi konuşmalarını bölüp başını kapıdan tarafa çevirdiler. Nalan hanım maviler içindeki kızını görünce dolmayı bekleyen gözlerine engel olamadı, gülümsedi. Yanına gelip oturan Naz'ının elini tuttu.

"Annem, canım kızım çok güzel olmuşsun" yüzünü okşadı sevgiyle. Bugüne kadar hayattaki en büyük destekçisi, yardımcısı, yoldaşı, yol arkadaşı kızı olmuştu. Bugünde kendi yuvasını kurmak için ilk adımı atıyordu, canı.

Annesinin elini öpüp yüzüne yasladı Nazenin. Semra hanım anne kızın duygusallığından etkilenmişti yanındaki torununu kucağına aldı.

"Görüyorsun dimi Nalancım daha dün sokakta oynuyorlardı kızlarımız. Şimdiyse birisi evlendi çocuğu oldu diğerinin de istemesi olacak. Zaman su gibi akıyor. Bize de güzel anılar kalıyor geriye."

"Ah öyle Semra. Hala hatırımda Nazeninle Ahsenin çocukluğu. Tanıştıkları günki olaylı kavgaları. Ne güzel günlerdi." Nalan Hanım böyle anlatırken Semra Hanımın da gözleri dolmuştu. İki anne eskiyi yad ettiler.

"Evet hanımlar beyler nasıl olmuşum" salonun girişinde Alihan ellerini takım elbisesinin ceketinin kenarına koymuş havalı bakışlar atıyordu herkese.

"Öf ilah mısın silah mısın be mübarek" diyerek takıldı İpek.

Ahsen de abisine beğeniyle bakarak "jilet gibisin be gardaş" dedi.

Alihan herkesin beğenisini alınca karısının yanına oturdu. Kısık bir sesle " nasılım" dedi. Duygu gülüp kocasına "efsaneeee" dedi dudaklarını oynatarak. Alihan cevap vermek yerine çapkın bakışlarını yolladı karısına. Burnunu yanağına değdirip kokladı hafifçe.

"Ne zaman teşrif ederler acaba damat tarafı ?" Hüsamettin kolundaki saatine baktı. İsteme olacağını haber verip kendisinin de gelmesini istemişti Nazenin. Tabi ki de orada bulunacaktı sonuçta arkadaşının istemesi vardı. Hem davete icap etmek de Hüsamettin'e yakışırdı. Hem onsuz isteme mi olurdu ?

"Valla Hüsam haklı. Yedi de geliriz demişlerdi ortada yoklar" Kafasını sallayarak Hüsamettin'i onayladı Levent.

"Hemen damat tarafının hanesine bir eksi atıyoruz baktık gelmezlerse kırmızı kartı çakarız dimi Nalan teyzem ?" Kararlı bakışlarla baktı Nalan Hanım'a Alihan.

"Abicim şu beden eğitimi öğretmeni modundan çık lütfen. Sınıflar arası turnuva maçı yapmıyoruz burda" Ahsen uyaran bakışlarla abisine baktı.

"Sus kız sende erkek tarafındansın. Koruma bize onları." Evet Ahsen Yılmaz'dan dolayı erkek tarafındaydı. Bu durumu ne kadar istemese de kız tarafı çok güçlü olunca kendisi de erkek tarafında kalmayı kabul etmişti.

Ahsen Nazenin'in boynuna sarılıp öptü arkadaşını. "Formalite icabı erkek tarafındayım canım abim. Yoksa ben kız tarafının başıyım. Naz'ımı öyle kolay kolay alamazlar."

"Ben anlamam kızım. Erkek tarafındansın sen. Kız tarafına çok yaklaşma bakıyım. Ajan seni."

"Ay Alihan yeter. Erkek tarafından değilde düşman askerinden bahsediyorsun sanki. Hayatım istersen germe ortamı." Duygu kocasının yüzüne bakıp konuştu.

"Kız tarafından başka bize herkes yabancı takım arkadaşlarım" elini havaya kaldırıp coşkuyla konuştu Alihan.

Nalan Hanım, Semra Hanım ve Veli Bey gençlerin atışmasını gülerek seyretti. Hiç büyümüyorlardı hiç !

İpek pencereden gözünü ayırmadan "geliyorlar geliyorlar !" diye bağırmaya başladı.

Herkes bir anda ayaklandı. Nazenin'in eli ayağına dolaşmıştı tedirginlikle Ahsen'e baktı. Elini kalbine koyup derin derin nefes aldı.

"Hadi bakalım herkes yerini alsın" Veli bey hazır olmaları konusunda uyarısını yaptığında Ahsen oğlunu alıp aşağı kapının dışına çıktı malum erkek tarafıydı.

Nalan Hanım önde arkasında Semra Hanımla Veli bey onun arkasında Alihanla Duygu sonra Levent'le Meltem, İpek, Hüsamettin ve en sonda da Nazenin duruyordu. 10 kişilik kız tarafı hazırdı.

Zilin sesiyle tam kapı açılacakken Alihan durdurdu Nalan Hanımı. "Bakın gençler biz kız tarafıyız. Sloganımız şu "biz kız tarafıyız naz yapmak hakkımız." Öyle hemen vermek yok kızı. Soralım bakalım kimlerdenmiş, nasıllarmış, kızımıza bakabilecek miymiş ? Yoksa her şey köprüyü geçene kadar mıymış ? "

Kocasının ağzını bantlamayı düşünen Duygu dişlerinin arasından konuştu. "Sus aşkım sus."

Nalan hanım kapıyı açınca merdivenlere sıralanmış küçük bir ordu göründü.

"Hoşgeldiniz" diyerek Halit'in annesi Gülistan Hanımla babası Metin Beyi içeri buyur etti. Ardından Aysel sultanla Refik Bey, Ahsenle Yılmaz, Yeliz'le Osman, Demir ve en sonda elinde büyük bir lale buketiyle ve çikolatasıyla Halit. 10 kişilik bir de erkek tarafımız vardı.

Kız tarafıyla erkek tarafının selamlaşmasından sonra herkes tek tek içeri geçerken en sona Nazeninle Halit kalmıştı. Omuz kemiklerini hafif açık bırakan kayık yaka dizinde biten lacivert elbisesiyle saçlarının dalga dalga omuzlarına dökülmesi ve içine çeken derin mavi gözleriyle şiir gibiydi sevdiği kadın. Konuşacak kelimeleri bir türlü seçemiyordu Halit. Heyecanı Nazenin'i görünce daha fazla artmıştı. Elindeki çiçekle çikolatayı uzattı.

"Çiçekler utandı güzelliğinden seni görünce."

Nazenin gülümseyerek elindekileri aldı. Halit uzun uzun bakmak isterdi sevdiğine ta ki yakasına yapışan bir el olmasaydı.

"Napıyon lan burda bu ne laubalilik hemen bitmiş kızın dibinde sanki verdik kızı." Yakasındaki eli çekmeden konuştu Alihan.

Levent Halit'in yanağını sıkıp "Resmen kızı tutuyor burada ya. Oğlum damat dediğin az biraz ağır olur. Allah Allah. Geç içeri Halit kardeş"

Halil üstündeki ellerden kurtulup kaşlarını çatarak baktı karşısındaki ikiliye. "Bunun intikamını alırım ama."

"Yav he he alırsın. Karşında dev gibi bir kız takımı ordusu duruyor." Halit'i de öne koyup içeri geçtiler Alihan ve Levent.

Nazenin arkalarından bakıp sırıttı. Çiçekle çikolatayı mutfağa bırakıp salona geçti. Gördüğü manzara karşı karşıya oturmuş kız tarafı ve erkek tarafından oluşuyordu. Alihanla İpek'in arasındaki boş yere oturdu.

Gülistan Hanım'ın nasılsın sorusunu sormasıyla başladı aradaki nasılsın muhabbeti. Kız tarafında da erkek tarafında da 10'ar kişi olunca nasılsın muhabbeti bir an hiç bitmeyecekmiş gibi oldu.

"İstemem olduğunda "nasılsın" sözünü yasaklamayı düşünüyorum" sesssice fısıldadı Nazenin ablasının kulağına İpek. Nazenin gülmemek için kendisini sıkarken bu seferde Alihan eğildi kulağına.

"Biri de çıkıp çok kötüyüm dese yeminle yatar bu isteme işi. Hepimiz niye kötü olduğunu öğrenmeye çalışırız başta da Aysel sultan." Nazenin Alihan abisine bakıp gülümsedi.

Bakışları karşısında oturan sevdiğiyle buluştu. 2 gündür görüşmemişlerdi özlemişti sevdiği adamı. Bakışlarını kaçırdı hemen. Eteğinin ucuna bakarken çaktırmadan baktı sevdiğine gözü hala kendisindeydi.

Başını annesinden tarafa çevirince annesiyle bakışları buluştu. Annesi küçük bir baş işaretiyle mutfağı gösterdi. Hafifçe başını sallayıp ayağa kalktı. Mutfağa giderken tek değildi arkasındaki adım sesleri gittikçe çoğalıyordu.

Nazenin mutfağa geçince bardağa su doldurup kafasına dikti. Gerginlik heyecan mutluluk hepsi karışınca ateş basmıştı haliyle.

"Yandı kızın içi. İç kuşum buz gibi suları şifa olsun." Duygu bir bardak daha doldurdu Nazenin'e.

"Çok heyecanlıyım ben" ellerini tezgaha koyup gözlerini yumdu Nazenin. Bedenine fazla gelen bu heyecanı kontrol etmeye çalışıyordu.

"Ohooo sen istemede böyle heyecanlıysan. Bunun daha düğünü var" dolaptan kahve fincanlarını çıkarıp tezgaha koyarken bir yanda da konuşuyordu Ahsen.

"Daha düğün sonrası heyecanı var" göz kırparak Nazenin'e baktı Meltem de.

"Ayyy" ellerini yelpaze yapıp kendine doğru sallamaya başladı Nazenin. Arkadaşlarının motive edici (!) sözlerinden sonra heyecanına heyecan katılmıştı.

"Hadi artık yapalım kahveleri"

20 kişilik kahve yapmak için 3 tane kahve makinesi konuldu tezgahlara. Birisini Ahsen, birisini Duygu, birisini de Meltem yapıyordu. İpek'te bardaklara suları koyuyordu. Nazenin ocağın üstüne bakır cezveyi koymuş Halit için kahve yapıyordu.

"Kızlarrrr" mutfağın kapısından içeri Yeliz girdi.

"Biz de bi eksik var diyorduk. Şimdi oldu." Görümcesinin yanağını sıktı Ahsen.

"Annem göndermedi. Neymiş biz erkek tarafıymışız kahvede işim yokmuş. Erkek tarafı gibi görünsem de kalbim kız tarafı " parmaklarını kalp şekline getirip Nazenin'e gösterdi.

Kızlar kahve yapma işini bitirince hepsi Nazenin'in başına üşüştüler. Nazenin köpüğünü kaşıkla alıp fincana koyarken ocağın altını biraz daha açtı.

"Tuz attın mı ?" Ahsen kaşının birini kaldırıp sordu.

"Ya ben diyorum ki atmayalım. Hem ne o öyle klişeler. Ben güzel bir Türk kahvesi yapayım içsin."

"Hiç bize minnoşluk yapma Nazenin abla" İpek gözlerini kocaman açmış konuşuyordu.

"Aaa Naz olmaz atalım" diyen Ahsen

"Atalım atalım tabi ki adettir bu." Diyen Duygu

"Bolca atalım hemde" diyen Yeliz

"Hem sadece tuzla da kalmayalım bence" yangına körükle giden bir de Meltem vardı. Damat kahvesi yapma ekibi hazırdı en iyisinden.

"İsterseniz lise kimya bilgimizi konuşturup bir karışım yapalım. Arsenikte atalım olmadı." Konuşmasının devamında Meltem'e baktı Nazenin. "Tuzla da kalmamalıymışmışız. Levo'nun başı yanmışta haberimiz yok!"

Kızlar Nazenin'e bakıp haince sırıttılar. İpek elinde tuttuğu tuz kavanozunu öne doğru uzattı. Ahsen içine yemek kaşığını daldırıp cezvenin içine attı. "Ohhh oldu bu iş."

"Kaç kişi bir kahve yapamadınız ha !" Alihan içerde sıkılmış kızların yanına gelmişti.

"Yaptık hayatım da Halit'in kahvesi kalmıştı. Onu da hallettik."

"Aha tuz kavanozu. Ver bakayım o kaşığı bana."

"Hayır Alihan abi yeter bu kadar zaten attık."

"Aşk olsun Nazenin abinim ben senin. Bu tuzu bu kahvenin içine atmak benim en asli görevlerimden bir tanesi. Şimdi açılın bakıyım" cümlesini bitirmesiyle bir koca kaşık tuzu içine attı kahvenin.

"Umarın gecenin sonu acil köşelerinde bitmez" kahveyi fincana koyarken söyleniyordu Nazenin. Ama içindeki tatlı küçük cadı da çok eğleniyordu.

İçeride sadece Nazenin, İpek ve Meltem kalmıştı diğerleri salona geçip yerlerini almışlardı. Çünkü şimdi başlıyordu. Nazenin tepsinin içine annesinin, Halit'in anne ve babasının, Semra teyzesi Veli amcasının, Aysel sultan Refik amcası ve Halit'in kahvesini yerleştirmişti. Diğer kalanların kahvesini de İpek götürecekti. Meltem küçük su bardaklarını da tepsiye dizmişti.

Nazenin salondan içeriye girdiğinde kahveleri büyüklerden başlayarak sırayla dağıttı. En son Halit'in önünde durdu. Kahve tepsisini uzatıp hafifçe gülümsedi. Halit göz kırpıp kahvesini aldı.

Nazenin annesinin yanındaki yere oturdu yanında da Alihan vardı. Ahsen, Yeliz ve Levent telefonlarının kameralarını açmışlar kız isteme ortamını özellikle de kahvesini içecek olan Halit'i videoya çekecekelerdi.

Herkes kahvesini içmeye başlamışken Alihan'la Levent'in gözü kahvesine dokunmayan Halitteydi.

"İçsene kahveni Halitçim" kendini tutamayarak konuştu Levent.

Alihan gülüp kahvesinden bir yudum aldığında kahveyi püskürtmesi bir olmuştu. "Lan bu ne !" Konuşmasının ardından öksürmeye başladı.

"Abi iyi misin ?"

"Ayy soluk borusuna kaçtı herhalde çocuğun"

Alihan hala öksürürken Hüsamettin de sırtına vuruyordu. Öksürüğü kesilince gözlerini Nazenin'e dikti.

"Abicim leyla mısın bu zehir gibi kahveyi ne diye bana verdin ?" Cümlesini bitirmesiyle herkes kahkaha atmaya başladı tahmin edersiniz ki en çokta Halit.

"Hiii kahveleri karıştırdık" mahçupça Alihan'a bakıp mırıldandı Nazenin.

"Zehir gibi kahveyi içirdiniz lan bana !"

"Tamam hayatım karışmış olabilir" diyerek kocasını sakinleştirmeye çalışıyordu Duygu bir yandan da gülmesini bastırıyordu.

"Kayınço fena mı oldu eski anılarını hatırlamış oldun. Anıların depreşti." Yılmaz'da bakıp bakıp gülüyordu.

"Çok istiyorsan içte senin de anıların depreşsin."

"İşte kime niyet kime kısmet" Halit gülerek kahveyi işaret etti.

"Al oğlum bu kahveyi içeceksin hepsini. Neyseki sıcaktır diye çok az içtim." Alihan yerinden kalkıp kahveyi Halit'in önüne koydu onun önündeki kahvesini de kendisi aldı.

"Bak gülüyor birde şerro" dişlerinin arasından söylendi Alihan. Duygu kocasını yerine oturturken karışan kahveler gerçek sahiplerini bulmuş(!) herkes gülerek yerine geçmişti.

Alihan önündeki kahveden bir yudum aldığında hemen su bardağına sarıldı tekrardan. Yine bir öksürük nöbetine tutuldu Alihan.

"Nazenin abicim heyecandan bütün kahveleri mi tuzlu yaptın sen? Lan yine tuzlu bu kahve ! "

Alihan söyledikleriyle herkesi yine bir gülme aldı.

"Sadece bir tane kahve tuzlu diğerleri normal" Nazenin şaşkınlıkla bakıyordu hep birlikte hatta Alihan da dahil olmak üzere bir kahveye tuz atmışlardı.

"Bu kahve bir öncekinden daha az tuzlu ama kötü" kahveye tiksintiyle bakıyordu Alihan.

"Ay oğlum bugün bütün tuzlu kahvelerde senden yana" diyerek kahkaha attı Aysel sultan. Gençler zaten gülmekten yorum yapamıyorlardı.

"Lan Halit kahveleri mi değiştirdin yoksa?" Şüpheyle baktı Alihan. Kız istemede en çok eğlenen o olmalıyken düştüğü hale ne demeliydi?

"Saçmalama Alihan kendin değiştirdin kahveleri. İçiyorum şimdi." Halit'in kahveyi ilk yutkunuşundaki ifadesine bakılırsa içtiği kahve tuzluydu 2 çorba kaşığı tuz olanından. Fincanı dudağından çekmeden bir seferde içmişti.

"Su iç istersen" Yılmaz'ın muzip konuşmasına başını hayır anlamında salladı Halit. Suya gerek yoktu. Gözlerinin içine bakan sevdiği kadına gülümseyip göz kırptı.

"Görüyor musun Halit bir dikişte ses etmeden bitirdi bol tuzlu kahveyi. Sende içinde bir çay kaşığı tuz olan kahve için bir sürü söylendin! "
Duygu alıngan tavırla kocasına bakınca herkes olayı anladı.

"Hakikaten de anıların depreşsin diye bilerek yapılmış kayınço." Yılmaz'ın dediğine herkes bıyık altından gülüyordu.

Alihan karısına doğru döndü. "Gönül çiçeğim ne bileyim ben senin yaptığını, bilsem ses eder miydim? Ben Halit'in kahvesi bana geldi sandım diye şey ettim."

Duygu omuzlarını silkip kocasından yana bakmadı. Alihan pis bir sırıtışla karısının duyacağı bir sesle mırıldandı. "Madem benim güzel karım anılar yeniden canlansın istemiş. Emret güzelim ben düğün günümüzden başlarım anıları canlandırmaya."

Duygu istemsizce gülüp yandan bakış attı kocasına. Evet bir isteme de cilveleşmedikleri kalmıştı. O da olmuştu çok şükür !

Kahveler içilirken büyüklerde kendi aralarında sohbete başlamışlardı. Halit ise yerinde kıpırdanıp duruyordu. Geleli neredeyse 2 saat olacaktı. Sanki isteme değilde akşam oturmasında gibiydi herkes.

Aysel sultan yanında duramayan Halit'e gülümseyerek konuştu. "Oğlum kıpraşmasana kurt mu var ?"

"Aysel teyze 2 saat oldu ne zaman isteyecez?"

"Ayol dur biraz sohbet edelim. Aa ne bu acele evladım. Ortam az daha ısınsın hem."

Halit'in yanında oturan Yılmaz annesine gülerek baktı. "Yalnız anacım ortam biraz daha ısınırsa Halit alev alacak yandı çocuk isteyelim kızı!"

Aysel sultandan cevap gecikmedi "Yananı görür Allah oğluşum."

Halit'in babası Metin Bey oğlunun sabırsızlığını fark etti eşinin de onay vermesiyle kahve fincanını sehpaya bırakıp boğazını temizledi.

"Nalan Hanım sebebi ziyaretimiz belli biz bugün.." Metin bey cümlesini bitiremeden Alihan devreye girdi. "Ya Metin amca soracam soramıyorum işler güçler nasıl ?"

Nazeninle Halit aynı anda dönüp Alihan'a baktı. Alihan kendinden emin duruşuyla Metin Beye bakıyordu.

Metin bey karşısında oturan haylaz Alihan'ın ne yapmak istediğini anlamıştı. Zamanında onlarda yapmışlardı bu tür şeyleri. Gençliğe ayak durmak gerektiğini düşünüp devam etti.

"Vallahi ne olsun Alihan oğlum. Yorucu bizim işler biliyorsun. Şehrin su arıtmaları, temizliği, kontrolü hep bizde."

"Zor Metin amcam zor. Su önemli. Bizim geçenlerde öğrencilerden biri zehirlenmiş." diyerek heyecanlı heyecanlı olayı anlatmaya başladı. Alihan anlattıkça Halit'e afakanlar basıyordu. Alihan'ı anlattığı suda boğmak istiyordu!

Tam su muhabbeti kapandı derken "Aysel teyzem senin kalp çarpıntın hala devam ediyor mu ? " diyerek daldı Levent. Alihanların düğününde Halit'in "Aysel teyzenin kaç gündür kalbinde çarpıntı var sana sormaya çekiniyor" demesini unutmamıştı. Şimdi o çarpıntının tamda sırasıydı.

Yılmaz, Yeliz ve Refik Bey Aysel sultana baktılar anlamsızca. "Hatun senin kalbinde çarpıntın mı var ? " biraz telaşla baktı eşine.

Aysel sultan tabi ki hatırlamıştı yakışıklı doktor civanın ne demek istediğini kaçar mıydı ayol? "Birkaç kez olmuştu da yorulmuştum sanırım o yüzden."

Annesinin geçiştirmelerinden anladı Yeliz. Babasıyla abisine dönüp " korkulacak bir şey yok bir zamanlar olan tansiyonu gibi" diyip göz kırptı. Baba oğul anlamıştı olayı.

"İyi Levent oğlum da yine de bir gün geleceğim sana. Sen bir bak bakalım."

"Tabi ki gel Aysel teyzem beklerim."

Halit Levent'e ters ters bakıp homurdandı. "Randevu yeri sanki burası."

Refik Bey durulan gençlere bakıp yeniden olayı başa aldı. "Nalan Hanım bizim sebebi ziyaretimiz belli. Biz..." cümlesini bitiremeden bu sefer Yiğithan bebekten ağlama sesi yükseldi.

"Bugün çok süt içti gaz yaptı çıkaramayınca da ağlamaya başladı." Ahsen kendince açıklamaya yaptı. Yiğithan'ın ağlaması tamamen şans eseriydi. Ama bakılırsa Alihan, Levent, Demir, İpek gayet keyiflilerdi bu durumdan.

Semra Hanım torununu kucağına alıp sırtını ovalamaya başladı. Halit başını ellerinin arasına almış isteme olayına ne zaman geçeceklerini düşünüyordu.

"Oy dayısının bir tanesi keyfine bak paşam" Alihan Halit'e sırıtarak konuştu.

Bir süre sonra rahatlayan Yiğithan babasının kucağında sakin sakin etrafını izliyordu.

Metin bey yeniden boğazını temizledi. "Nalan Hanım sebebi ziyaretimiz belli. Biz bugün oğlum Halitle kızımız Nazenin'in hayırlı bir işi için geldik. "

Nalan Hanım yanında oturan kızının elini sıkıp Metin Bey'i onayladı.

"Efendim çocuklar birbirini tanımışlar, sevmişler bir yuva kurmaya karar vermişler. Biz eşimle oğlumuz Halit'e güveniyoruz, kızımız Nazeninden de gönülümüz razı. Sizinde rızanız olursa Allah'ın emri peygamber efendimizin kavliyle kızınız Nazenin'i oğlumuz Halit'e istiyoruz."

Babasının cümlesinden sonra derin bir nefes aldı Halit. Esas şimdi başlıyordu.

Nalan Hanım kızına bakıp gülümsedi elini sıktı bir anne için hem çok güzel bir andı hemde zordu. Gözleri nemlenmeye başlamıştı. Yıllardır olduğu gibi bugünde hem anneydi hem babaydı.

Nalan Hanımın gözlerinin nemlendiğini gören kız tarafı ekibi devreye girdi.

"Metin amcacım iyi hoş güzel konuştun. Şimdi kız evi naz evi demişler. Oğlunuz ne iş yapar ?Kızımıza bakabilir mi ?" Alihan baba edasıyla yerine yerleşip sordu. Nalan Hanımla Nazenin gülümseyerek izliyordu manzarayı.

"Oğlumun kendine ait çay bahçesi var. Ben kefilim taşı sıksa suyunu çıkarır. Nazenin kızıma çok güzel bakar" oğluna gururla baktı Metin Bey.

"Yalnız bizim kızımız çok değerli el bebek gül bebek büyüdü. Pamuklara sarıp sarmaladık.Ne doktorlar ne mühendisler istedi de vermedik." Levent de kendinden emin duruşuyla konuşuyordu.

"Benim içinde çok değerli Naz. Nalan annenin evinde nasılsa bizim evimizde de öyle olacak. " Halit konuşurken gözleri yaşarmış olan Nalan Hanıma bakıp söz verdi.

"Nazenin benim yarenim olur. Edebiyat konuşmayı çok sever. Sen konuşabilir misin onunla sevdiği konular hakkında ? Kitap okumasını, almasını da çok sever. Elinde kitap poşetleriyle gördüğünde yeter demeyesin sonra." Burun kıvırarak birazda Halit'e olan gıcıklığından konuştu Hüsamettin. Napsın seviyordu Halitle uğraşmayı. Bugün de eline böyle bir fırsat gelmişken kaçırmazdı.

"Naz kadar bilgim yok edebiyat hakkında ama anlatırsa sıkılmadan dinlerim. Kitap okumayı da Naz sayesinde öğreniyorum. Birlikte kitap okuruz. Aldığı kitapları taşımada en büyük yardımcısıyım artık" Hüsamettin Halit'in söyledikleriyle memnunca başını salladı. İçinden "yok yok oldu bu herif " diye geçirdi.

Nalan Hanım gençlerin sorgulamalarından sonra sözü devr aldı.

"Bugüne kadar Nazenin ne karar verdiyse hep yanında durdum. Beni hiç yanıltmadı verdiği kararlarla sonuçları iyi oldu. Bu isteğinde de kızımın ve Halit'in yanlarındayım. Sizin nasıl Nazeninden yana gönlünüz razıysa benimde Halit'ten yana gönlüm razı. Sadece anne olarak birkaç bir şeyler söylemek istiyorum."

Nalan Hanım güçlükle yutkundu. İlk defa konuşma yaparken zorlanıyordu. Kendisi konferanslarda sunum yapmış kaç öğrenci yetiştirmiş bir öğretmen olarak zorlanıyordu şuan.

"Nazenin benim sadece kızım değil. Aynı zamanda yol arkadaşım, can yoldaşım, başımı omzuna yaslayacağım güvenli liman, ailem her şeyim. Onun mutlu olması demek benimde mutlu olmam demek. Kızım mutluysa bende mutluyum. Nazenin'i anlatmayacağım sana Halit onu tanıyorsun, biliyorsun. Bir anne olarak sizden isteğim birbirinizin kıymetini bilmeniz ve mutlu bir yuva kurmanız."

Kızına mutlu bir yuva sağlayamamış olmanın üzüntüsü vardı içinde Nalan Hanımın. Anne babası ayrılmış olan her çocukta olduğu gibi Nazenin'in de bir tarafı eksikti. Eksikleri kendi kapatmak için uğraşsa da bir kişinin eksikliğini yine aynı kişi doldurabilirdi başkası değil.

Nazenin annesinin ne düşündüğünü biliyordu. Elini tutup öptü. Bu öpücük kendini hiçbir şey için suçlama demekti konuşmadan hissettirdi annesine.

"Ben Nazenin'i çok seviyorum Nalan anne. Mutlu bir yuvamız olması için elimizden geleni yapacaz."

Nalan Hanım gülümseyerek başını salladı. Kız tarafı ekibine bakıp konuştu. "Ne diyorsunuz ekip ne yapalım verelim mi kızı?"

"Bence verelim Nalan teyze karşı taraf baya iyi hazırlanmış."

Aysel sultan gülerek baktı Levent'e "doktor civanım siz hazırlanırsınız da biz hazırlanmaz mıyız ? Vallahi de billahi de mavişimi almadan şurdan şuraya gitmem !"

"Dur Nalan teyzem daha süt parasını konuşmadık."

Nazenin Alihan'a bakıp "yok artık" dedi.

"Nalan teyzem kaç ay emzirmiş Nazenin'i süt parası hakkı bu kadının. Biz süt parası istiyoruz . İşinize gelirse."

"Alihan oğlum süt parası da nerden çıktı"

"Nalan teyze kaç ay emzirmişsin ama bu sütün parasını almadan olur mu hiç ?"

Nalan Hanım gülüp konuşmaya başladı. "Evladım sen ilerde kendi kızın için al o süt parasını. Süt parası istemiyorum sütüm helal olsun kuzuma."

"Nalan teyze bari Nazenin'in kilosu kadar altın isteyelim."

"Yuh abi" gözlerini kocaman açarak abisine baktı Ahsen. İyice abartmıştı bugün abisi.

"Alihan abi altın almış başını gidiyor. Her yerde enflasyonla topyekün mücadele var üstelik" Yeliz de suskunluğunu bozup konuştu.

"Kız isteme de enflasyon yok bildiğim kadarıyla kuyumcular takır takır işliyor maşallah."

"Alihan abi kuyumcuyu bilmemde senin kız istemeyle topyekün mücadelen olduğu kesin. Abi bi dur da. Bi yavaş da " Osman da dahil oldu konuşmaya sonlara doğru sinirlendiği için şivesi yavaştan çıkıyordu.

"Ayol durun şu işi bağlayalım artık" Aysel sultan sonunda olaya el attı.

Nalan Hanım kızına baktı. Nazenin başını hafif hafif sallayınca döndü erkek tarafına. "Gençler anlaşmış bize de hayırlı olsun demek düşer. Kızımızı verdik gitti."

Sonrasında İpek tepsiye yüzükleri ve makası yerleştirdi. Yüzüklere kurdeleler geçirildi. Halitle Nazenin yan yana dururken yaşça en büyük olan Refik Bey yüzükleri takmak için yanlarına geldi.

Alyansın birini Nazenin'in parmağına birini Halit'in parmağına taktı.

"Birbirinize olan sevginiz, saygınız daim olsun inşallah çocuklar. Bir ömür mutlu olun beraber. Yüzükler parmağınızdan hiç çıkmasın" sözlerini bitirdikten sonra alkışlar eşliğinde kesti kurdeleyi.

Yanında duran sevdiği kadının kokusunu burnuna çekti Halit. "Şimdi nefes aldığımı hissettim" diye mırıldandı.

"Seni seviyorum Halit"
"Seni seviyorum çiçek kızım"

~~

Herkese Merhaba 🥰🥰 sizleri çok çok çok özledim 😍

Hepinize anlayışınız için minnettarım, çok teşekkür ederim🙏🏻

Bölümü nasıl buldunuz beğendiniz mi lütfen yorumları alalım efenim merakta bırakmayın beni🙊🙊

Olayları biraz ilerlettim artık bundan sonra düğün sürecindeyiz efenim, sizlerden fikir bekliyorum 💡😎

Nazenin'in annesinin gelmesi isteme öncesi anne kız ne konuştu neler yaşandı hepsi bir sonraki bölümde 😄😄

Diğer bölümde görüşmek üzere ✋🏻🧡

Continue Reading

You'll Also Like

551K 29K 28
#İlişkiler etiketinde 1 numarayız 🎊 Aldatıcı 'mutlu son' hikayelerine yeterince inanılmış, bu uğurda beş yıl heba edilmiş karşılığında parlak boynu...
6.1K 500 31
Ne kadar unutmak istesekte; mazi hep yanı başımızdadır, ne kadar unutmak istesek o kadar boğuluruz çıkmazlarında ve ne kadar uzun olsada yol, bekleri...
24.5K 2.2K 46
"Neden ona bir şans vermiyorsun?" "Üzgünüm bunu yapamam.'' "Yılın başından beri seni bekliyor." "İsterse 100 sene beklesin. Yine de olmaz." "Neden bu...