Bana Bir 'MASAL' anlat, BABA!

By AK-HayalDunyasi

2.8K 315 343

Ben her gece babam gelip başımı okşayarak bana masal anlatacak diye beklerken, dayım geliyordu. O okşuyordu... More

Bana Bir Masal Anlat, Baba| Tanıtım
Bölüm 1|"Birbirinize göz kulak olun!"
Bölüm 2|Seni mutlu ettiği kadar sana çok acılar çektirmiş...
Bölüm 3| Ya o da annem gibi giderse?
Bölüm 4| ...eğer bir duygu barındırıyorsa içinde, canı yansın!
Bölüm 6| Tarık Bey çok...zor biri anlaşılan?
Bölüm 7| Kızımızın adı...Masal olsun!
Bölüm 8| Siz de benden korkun Tarık Ünsal Bey!
Bölüm 9| Peki, ben sana güvenebilir miyim Masal?
Bölüm 10| Badem Şekeri
Bölüm 11| Bunlar çok ağır ve acı tesadüfler...
Bölüm 12| Bu bizim masalımız olsun, sevgilim!
Bölüm 13| Tabii, benim gibi ballı bir patronu buldun.
Bölüm 14|Çok daha şaşırtıcı benzerliklerle karşılaşmışlığım vardır.
Bölüm 15| Gizem çözüldükçe, hayatın gayesi daha bir anlaşılır oluyor.

Bölüm 5|Benim Tarık Bey'den öğreneceğim çok şey var.​

204 20 25
By AK-HayalDunyasi

Her sabah olduğu gibi müziğini açıp kendince uyguladığı dans hareketleriyle hazırlanmaya başladı. Güne bu şekilde enerji dolu olmaya ve bu enerjisini tüm gün korumaya bayılırdı, Tarık. Yaşına göre oldukça sağlıklı görünüyordu ve bunu her sabah yaptığı koşularına borçlu olduğunun farkındaydı. Sporunu ve kahvaltısını asla aksatmazdı. Tabii müziği de unutmamak lazım çünkü en önemli etkeni müzikti. İşte bu sabahta sporunu yapmış, duşunu bir güzel almış ve tüm olumsuz enerjiye karşı kapılarını kapalı tutup bu şekilde dans ederek güne pozitif başlamıştı. Bu pozitifliği herkese tavsiye ediyor, uygulamaları için büyük bir telkinde bulunuyordu.


Çok sevdiği saatini takıp kravatını da düzelttikten sonra telefonunu alarak odasından çıktı. Kendisi için hazırlanan kahvaltı masasına oturup bitki çayından bir yudum aldı ve oldukça sakin bir şekilde kahvaltısını yapmaya başladı. Oldu olası bu masada tek başına kahvaltısını yapar ama buna rağmen de kendisini hiç yalnız hissetmezdi. İşin gerçek tarafı, hissetmemeye çalışırdı.


Tabaktan bir zeytin alıp ağzına attığı sırada daha masanın üzerine bıraktığı telefonu çalmaya başladı. Zeytinin çekirdeğini çıkarıp boş tabağın içine attıktan sonra peçete ile ağzını silerken de çalan telefonu eline alıp arayanı yanıtladı. Elbette arayan Ahmet'ten başkası değildi.


"Oo, bu kadar çabuk özlendiğimi bilsem koşarak gelirdim."

"Keyifler pek yerinde anlaşılan! Maalesef o keyfini kaçırmak istemezdim ancak oldukça geciktin."

"Bu sabah sporu bana biraz arıza çıkarttı." Tabii o arızasının banyo keyfinin uzun sürmesinden kaynaklanıyordu. "Merak etme kendimi fazla özletmeye niyetim yok. Yarım saate oradayım."

"Tarık Bey, ne yazık ki iş görüşmelerin senin keyfini bekleyemeyecek. Onu bir söyleyeyim de."


Tarık, bitki çayının son damlasını da içtiğinde masadan kalktı ve dış kapıya doğru ilerlerken telefondaki Ahmet'e; "Bu senin işin değil miydi ya? Hani İnsan Kaynakları Müdürü'sün ya." diye ona takılmaya devam etti.


"Bugün çok hatırlatma yaptım sanırım sana. Yönetici Asistanını sen kendin seçmek istiyordun. Kapının önü iğne atsan yere düşmeyecek kadar doldu şu an!"

"Hay aksi! Unutmuşum ben onu ya. Hatırlattığın için sağ ol! Ben gelene kadar sen bakmaya başlayabilirsin. Ne soracaklarımı beraber hazırladık nasıl olsa!"

"O sorular hiç etik değil ama."


Tarık, arabasına bindiğinde; "En iyisi ile karşılaşana kadar, Ahmet'ciğim, etik falan anlayamam. Sormadığını anlarsam fena olur." dedi. Sonra arabayı çalıştırıp trafiğe takılana kadar Ahmet ile başka konulardan daha bahsedip telefonu kapadı.


-*-*-*-


Masal, kendisi ile birlikte üç-dört kişinin daha bulunduğu bekleme odasındaki bir koltukta oturmuş, bekliyordu. Zaman geçtikçe odaya biri giriyor, çok geçmeden çıkıp başka biri giriyordu. Böyle olunca da sıra ona daha ne zaman gelirdi, bilemiyordu. Ellerini birbirine kenetlemiş, ovup duruyordu bir yandan. Eğer bu işe kabul edilemezse, bu fırsat ayağından kayıp giderse diye endişe etmeden de duramıyordu. Bakışları odanın her köşesinde dolanıp dururken masadaki bir dergi dikkatini çekti.

İş Dünyası dergisinin kapak resminde Tarık Ünsal'ın tam kendisi vardı. Onu görünce içi daha da tuhaf oldu. Onunla karşı karşıya geldiğinde neler hissederdi kim bilir! Masal, bu düşünceler içerisindeyken odadan bir aday daha çıktı ve Ahmet'in asistanı Mina gelip sıradaki adayı çağırdı. O da yanına oturmuş olan kızdı ve hemen kalkıp Mina eşliğinde odaya giderken Masal da dergiyi birkaç dakika boyunca incelemiş, sonra da sert biçimde sehpaya bırakmıştı. Başını kaldırdığı esnada ise tam ileriden biri dikkatini çekti. Bu şüphesiz Tarık Ünsal'dı.

Tarık, Ahmet'e dediği gibi tam yarım saat içinde şirkette olmayı planlamıştı ancak trafiğe çok pis yakalanınca şirkete gelmesi bir saati bulmuştu. Tarık, Ahmet'in asistanına güler yüzle selam verdikten sonra; "Ne yapıyor bizimki? Başladı mı?" diye sorunca Ahmet'in asistanı Mina, Tarık'a aynı güler yüzle karşılık vererek; "Evet, çoktan başladı bile!" yanıtını verdi. O sırada da odanın kapısı açılınca içeriden bir kadın çıktı ve yüzü, mülakatın pek iyi gitmediğini çok net gösteriyordu. Tarık ise, kadının kapıyı kapatmasıyla birlikte masaya iyice yanaşıp Mina'ya doğru; "Sanırım pek umduğu gibi geçmedi." diye fısıldadı. Mina ise; "Öyle görünüyor." deyince kadın da yanlarından onlara hiç bakınmadan, hatta kendisini oldukça nazik karşılayan Mina'ya bile bir kolay gelsin demeye tenezzül bile etmeden oradan uzaklaştı. Tarık ise bu ayrıntıyı gözünden hiç kaçırmamış, Mina'ya bakmadan yüzünü buruşturup başını iki yana sallayarak; "Ben demiştim, Ahmet bu işi çok iyi yapıyor diye. İsabet olmuş." dedi ve Mina'ya dönüp tam Ahmet'le kendisine bir kahve getirmesini isteyecekti ki, telefonu çalınca Mina'ya göz kırpıp yanından ayrılmak zorunda kaldı.


Mina da Tarık'ın bu tavrıyla mesut bir şekilde yerine oturduğunda telefonu çaldı ve telefonu açtığında Ahmet'in diğer adayı odasına göndermesini istemesiyle hemen onaylayıp telefonu kapadı ve ayaklanarak, 10 dakikadır oturduğu yerde Tarık ile kendisinin muhabbetini izleyen Masal'ın yanına ilerledi.


Mina'nın kendisine doğru geldiğini gören Masal ise, hemen oturduğu yerden kalktı ve onun tam karşısında durup; "Ahmet Bey sizi bekliyor. Buyurun!" demesiyle hoş bir gülümseme ile karşılık vererek; "Teşekkür ederim!" dedi. Mina önde, kendisi de arkasında Ahmet'in kapısına doğru ilerlediler. Mina, kapıyı açtığında Ahmet'e doğru; "Ahmet Bey, son adayımız!" dediğinde Masal'da kendisine yol gösteren Mina'nın ardından içeriye girdi ve Ahmet, Masal'a önündeki tekli koltuğa geçmesini söyledikten sonra Mina çıkmadan önce, gösterdiği yere oturan Masal'a ne içeceğini sordu. Masal, bir şey içmeyeceğini, belki bir su alabileceğini söyleyerek teşekkür etti. Mina, mesajı aldığını belli eden bir baş eğmesiyle odadan çıktı ve odada sadece Masal ve Ahmet kaldı.


Ahmet, Mina'nın son adayın içeri girmesini sağladığında ilk duraksamıştı. Çünkü tam karşısında oturan bu aday, ona çok tanıdık geliyordu. Nereden tanıdık geliyordu, daha önce görmüş müydü, gördüyse nerede görmüştü, bir türlü hatırlayamadı.


"Hoş geldiniz!" diyerek sessizliği böldü ve Masal'ın; "Hoş buldum!" demesinden sonra bilgisayarından birkaç işlem yaptıktan sonra Masal'a dönerek; "Masal...Masal Ersal?" dedi. Fakat Ahmet, Masal'a bakarken onda öyle tanıdık bir sima görüyordu ki bu onun kafasını karıştırıyordu. Acaba daha önce karşılaşmışlar mıydı ya da bir yerde görmüş müydü? Pek hatırlamıyordu ama böyle tanıdık gelmesi onu da meraklandırmıştı. Masal'ın söylediğine karşılık; "Evet, benim!" demesiyle Ahmet hafif öksürerek ellerini masaya koydu ve parmaklarını birbirine kenetledi. Gözlerini Masal'dan bir milim dahi ayırmadan ona çok merak ettiği o soruyu sordu.


"Masal Hanım, lütfen bu sorumu mazur görün! İçeri girdiğinizden beri odama yaydığınız atmosfer çok tanıdık geldi bana. Yani daha açık olmam gerekirse, acaba daha önce karşılaşmış olabilir miyiz? Bilemiyorum yani simanız çok tanıdık ve bu da beni meraklandırdı açıkçası!"


Masal, Ahmet'in bu dediğine ilk ne diyeceğini bilemedi. Bu etkiyi karşısında oturan adama lanse ettiği için biraz huzursuz olmuştu, bunu saklayamazdı. Acaba bu adam da annesini tanıyor muydu? O yüzden mi böyle bir soru yöneltmişti kendisine? Bunu kestirmek oldukça güçtü ve Masal, uygun bir cevabı bulmaya çalışıyordu kafasında. Kendisinden bir cevap bekleyen Ahmet'i de bekletmek istemezdi. Aksi durumda şüpheye bile düşürebilirdi. Şu an içinde öyle bir korku vardı ki, girdiği bu işte amaçlarını gerçekleştirip gerçekleştiremeyeceğinden bile endişeliydi.


"Sanmıyorum. Bazı insanlar birbirini andırabiliyor. Daha önce hiç karşılaşmadığımıza eminim, efendim!"

"Doğru! İnsan çift yaratılmış dedikleri bu olsa gerek. Sadece merak ettim, gerçekten yanlış anlaşılmak istemem."

"Anlıyorum efendim!"

"Evet. Şimdi..." dediğinde Ahmet, önündeki dosyanın kapağını açtı ve Masal'ın özgeçmişine bakmaya başladı. Ardından da konuşmasına devam ediyordu. "...sana gelirsek! Sen demem de bir sakınca var mıdır?" diye sorduğunda Masal'a baktı. Masal da başını iki yana sallayıp; "Bir sakıncası yok. Diyebilirsiniz." dedi. Ahmet'te bu onayla gülümseyip önündeki dosyaya geri döndüğünde Masal'ın iki üniversite okumuş olduğunu gördü.


"2 üniversite okumuşsun. Biri 4 yıllık örgün, diğeri de açıktan 2 yıllık. Bu okuduğun bölümler birbirlerine çok tezat yöndeler. Uluslararası Ticaret ve Lojistik oldukça güzel bir bölümdür, ayrıca bu şirkette de böyle bir departmanımız mevcut. Ancak bu iş görüşmesi Yönetici Asistanlığı üzerine olacak. Ki ikinci üniversitende Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı bölümü okumuşsun. Bilerek mi bu pozisyona başvuru yaptın?"


"Sektörel bazda iş bulmak oldukça sıkıntılı bir durum olduğu için haliyle beni zorladı. Elbette ilk okuduğum bölüm üzerinden iş başvuruları yaptım ancak sizin de bileceğiniz üzere tek istedikleri şey tecrübe oluyor! O konuda hiçbir tecrübeye sahip değilim. Artık mezun oldum, bir şekilde ekmeğimi de kazanmalıyım, ki ikinci üniversite okumamın nedeni de bu sebeptendir. Okulda öğrendiğimiz bilgilerle birden atıldığım, daha doğrusu atılacağım iş hayatının mevzuatları birbirine pek uymayabiliyor elbette. Asıl mesele biz de bitiyor ki ben öğrenmeye açık bir insanım. Evet, Uluslararası Ticaret ve Lojistik, Yönetici Asistanlığı yanında çok iyi bir mesleğe sahiptir ancak ben bir tecrübe kazanmak istiyorum bu iş hayatında. Yönetici Asistanlığı pozisyonunda da bunu başarabilir, kendime çok şey katabilirim, dahası kendime kattığım yeni şeylerle bu şirkete de bir faydam olabileceğini düşünüyorum."


"Öncelikle bu güzel açıklaman için teşekkür ederim. Fakat şunu belirtmek isterim ki; burada da asıl mevzu düşünmek değil, kendinden emin olmaktır. Bu pozisyonda olacaksan, Tarık Bey'in tüm mevzuatlarına uymak zorundasın. Sana bu işte başlıca yapmak zorunda olduklarını kısaca söyleyeyim. İşler yoğun olduğu zaman mesai saatlerinde sıkıntı olabiliyor, sabahlamak zorunda kalabilirsin yani. Sonra birden bir seyahat meselesi ortaya çıkıyor, o anda hazırlıklı olman gerekiyor. Bu tüm ayarlamaları da senin yapman ve bu yaptığın ayarlamaları da bizzat Tarık Bey'e bildirmen senin vazifelerinden sadece birkaçı. Yönetici Asistanı, patronunun sağ koludur, çalar saatidir, hatırlatıcısıdır. Tüm programını patronu için hazır da tutmak zorundadır. Patron neredeyse asistan da hemen orada olmalıdır. Gecenin 3'ünde seni arasa, acilen şehir dışına çıkıyoruz hazırlan dese, hayır deme lüksün yok, çünkü telefon kapanır kapanmaz hemen hazırlığını yapıp onunla gitmen gerekir. Bu dediklerimi hiç düşünmeden, kendinden emin bir şekilde kabul ediyor musun Masal?"

"Anlattığınız tüm bilgilere, sorumluluklara sahibim, Ahmet Bey! Bu işi öğrenmeye açık biri olarak seve seve yapacağımdan emin olabilirsiniz. Tarık Bey bir keresinde okulumuzda düzenlenen bir oturuma katılmış, hepimizi etkileyen bir konuşma yapmıştı. Kendilerini de oradan tanıyorum ve gerçekten onun gibi bir iş adamının yanında çalışmaktan gurur duyarım. Samimi bir şekilde itiraf edecek olursam eğer; bu iş ilanını görünce dedim ki kendime, fırsat bu fırsat Masal. Eğer olursa ki mülakattan geçersem Tarık Ünsal'dan öğreneceğim çok şeyler olacağını ve bu fırsatı kaçırmamamı söyledim kendime."


Ahmet, Masal'ın dediğine neşeyle gülüp sırtını geri yasladığında; "Tarık yine bildiğimiz gibi. Kendini hayran bırakmaya bayılır. Demek okulunuzda düzenlenen bir oturuma katıldı." dedi ve önündeki dosyaya baktı tekrar. Masal'ın okuduğu üniversiteyi görünce; "Evet, bu okulda bir oturum gerçekleştirdi. Yaklaşık 2 sene önce falandı galiba." dedi ve tekrar Masal'a dönünce; "Ben de oradaydım. Belki de orada falan karşılaştık da bana öyle tanıdık gelmiş olmalısın." dediğinde Masal hafif tebessüm ederek; "Olabilir belki de. Eğer siz de geldiyseniz mutlaka karşı karşıya gelmişizdir." dedi.


Ahmet, dosyanın kapağını kapattığında yanındaki kağıdı görüp eline aldı. Orada Tarık'ın asistan adaylarına sormasını istediği sorular vardı. Üstelik kendisi de daha gelmemişti ve bunu da ona ödetecekti mutlaka! Neyse ki son adayın sohbeti sıcak çıkmıştı da, üzerindeki yorgunluğu anında yok etmişti. Elindeki kağıdı ikiye katlayıp masaya koydu ve kendinden uzaklaştırmak istercesine ileri itti. Parmaklarını birbirine kenetlediğinde direkt odağını Masal'a verdi.


"Dürüst olmam gerekirse, hoş sohbetsin Masal. Açıksın, kendini iyi ifade edebiliyorsun, oldukça açıklayıcı yanıtlar veriyorsun. Bu aslında oldukça iyi bir özellik. Şimdilik bana yansıttıkların bunlar. Tarık Bey'in de seni seveceğine eminim. Çünkü kendisi dobra bir insandır, laf gebeliğinden asla hoşlanmaz, dakik biri olduğu kadar-ki bugün o dakikliğini kullanamadı-karşısındakinin de zamanını iyi kullanmasını ister. Çalışkan, azimli ve başarılıdır, az önce senin dediğin gibi konuşmasıyla bile bir insanı anında etkileyebilir. Sen benim için tamamsın. Fakat sana şunu şimdiden söylemek isterim ki; özel hayatın ile iş hayatını birbirine karıştırmamanı öneririm. Tarık bundan hiç hoşlanmaz, hazzetmez bile. O, kendisini yarı yolda bırakmayacak, sağına soluna ya da arkasına döndüğünde yardımcısını görebilecek birine ihtiyacı var. Tüm bunlara tamamsan, ben de tamamım."


"Dediklerinizi çok iyi kavradım, Ahmet Bey. Tüm bilgileriniz, nasihatleriniz ve düşünceleriniz için çok teşekkür ederim! Benim Tarık Bey'den öğreneceğim çok şey var. Dediğim gibi onunla çalışmaktan çok gurur duyarım. Öyleyse ben de tamamım."


Ahmet, ayaklanıp elini Masal'a uzattığında Masal da oturduğu yerden kalkmış, uzatılan eli sıkmıştı.


"Aramıza hoş geldin o zaman!"

"Hoş buldum!"


Masal, odadan çıkarken oldukça rahatlamış bir haldeydi. Halbuki içeriye girmeden önce tüm vücudu kasılmış, içi korku doluydu. Şimdi içi tamamen rahatlamış bir şekilde, güler yüzle çıkmıştı. Göz göze geldiği Mina'ya gülümseyip; "Kolay gelsin!" diyerek oradan ayrıldı ve asansöre doğru yürümeye başladı. Başta nasıl etkileyebilirim de benden memnun kalsınlar ve o ayağıma gelen fırsatı kaçırmayayım diye kendini yiyip bitirmişti. Sonunda iş görüşmesi çok iyi sonuçlanmış, bu hafta başında işe başlıyordu. İşte her şey o zaman başlayacaktı.

Masal, asansöre yaklaşmışken asansörün karşısındaki koridordan kendi bulunduğu alana doğru dönen Tarık'ı görünce duraksadı ve gözlerini onun üzerinden bir milim dahi ayırmadı. Tarık, elindeki telefonla bir şeyleri kurcalıyor, kurcalarken de aldığı yüz ifadesi çok yumuşak görünüyordu. Masal olduğu yerde durup onun gelişini izlerken, Tarık başını bile kaldırmayı düşünmemiş; Masal'ın yanından hızla geçmişti. Masal ise arkasına dönüp ona öfke dolu gözlerle bakmaya devam etti. Aslında hemen onun önüne geçip onun göğsüne vurarak annesine çektirdiği acıların hesabını sormak geçse de aklından, bunu yapmadı. Çünkü onun için başka planları vardı Masal'ın. Planlarını gerçekleştirmek için ilk adımı başarıyla tamamlamıştı zaten. Sadece kendi duyabileceği bir ses tonuyla; "Anneme çektirdiklerinin bedelini ödeyeceksin, Tarık Ünsal. Az kaldı." demekle yetindi.

Continue Reading

You'll Also Like

BERDEL By Ayan Bela

General Fiction

72.7K 2K 84
{Önemli bir duyuru paylaşmak istiyorum. Kitabım yetişkinler içindir. 18 yaşın altındakilere önermiyoruz..} Sevgili dostlar.. BERDEL Hikayesi herkesi...
1.2M 74.8K 76
"Hiç bir aile karesinde yerim yokmuş ki benim" Ben Buse. Buse Yalın olarak doğmuştum ve şimdi Buse Gamzeli olarak ölecektim. Bu ruhu ölmüş, bedeni ya...
MAZHAROĞULLARI By niss

General Fiction

91.7K 7.9K 23
Aşiret + gerçek ailem kurgusu. Birçok klişenin toplamından meydana geliyor, istediğimiz de zaten klişeler değil mi? İrem yaşadığı şehri temsil etmiş...
KALBE KURŞUN By Val

General Fiction

300K 17.3K 24
❗kitabın isminde küçük bir değişiklik yapılmıştır. Sıkılan kaldırılmıştır. Üniversite de tıp okuyan genç kadın ve oraya yarbay dedesini katılacağı ko...