Bölüm16:Böyle bir dünyada iyi yaşamak için kötü olmaktan başka seçeneğim yok.
''Baekhyun nerede?
''Young o nerede? "
Chanyeol korkuyla kaçışan insanların içinde Young'un yakasına yapıştığında Young, gözlerinde gördüğü sert ifadeyle yutkunmuştu.
'Gerçek Chanyeol ciddi anlamda korkunçtu,bulaşma!' diye kafasına not etmiş soruna cevap verecekken başka bir ses onu bastırmıştı.
"Buradayım, insanlar neden bağırıyor? "Diye Baekhyun aralarında mesafe varken sorduğunda Chanyeol, Young'un yakalarını bırakıp hızlıca saçı dağınık, pijamasının bir köşesi kaymış adamın üzerine yürümüştü.
Baekhyun bir şeyler anlamış olabileceğini düşünerek Younga kısa bir bakış atsa da Chanyeol'un onu kollarına alıp sıkıca sarmasıyla göz bebekleri genişlemiş,vitrine konulmuş bir biblo gibi hareketsiz kalmıştı.
"Burası tehlikeli, bir suikastçi Crown'u vurdu sen yani sana da bir şey olacak diye korktum,orada tektin...Seni de "
Baekhyun endişeden kelimeleri bir araya getiremeyen kolları arasında olduğu adama karşı suçluluk hissederken aslında suçlu olduğunu düşünmüyordu. Bir asker olarak yapması gerekeni yaptığı için hiç pişman değildi onu suçlu hissettiren karşısındaki adamın tutumuydu.
Ama içinde körüklenen ateş damarlarında gezinen kanı yakarken kolları kalkmış
uzun adamın sırtını sessizce sıvazlamış,Chanyeol'un onu daha çok kendine çekmesine neden olmuştu.
Yaptığını fark ettiğinde endişeli adamı aniden itip boğazını temizleyerek yerdeki cansız bedene bakıp tıslamıştı.
"Layığını bulmuş. Bizi de birileri öldürmeden buradan çıkalım. "dediğinde Chanyeol sadece onaylamış, üzerindeki kendisine ait pijamalarla ilerleyen adama gülme isteğini zorlukla bastırmıştı.
İçinde oldukları durum gerçek anlamda tehlikeli olsa da Chanyeol korkma kelimesini zihninden çoktan silmiş eski bir askerdi. O sadece Hitit gibi Baekhyun'nu da bir an kaybedebileceğini düşünmüştü.
Ve yeni kayıplara tahammülü yoktu.
.
.
.
''Sonunda insanlardan uzak sakin bir yer.''
Baekhyun Kraliyet ailesinin onlar için ayrı yaptırdığı eve geldiğinde artık etraflarında fazladan insan olmayacakları için rahatlamıştı.
Baekhyun;"Burada sen, ben ikimiz olacağız biliyorsun değil mi kocacım? "diyerek fısıltıyla üzerine eğilen koca cüsseyi ittecekken duraksamıştı.
Chanyeol'un böyle bir adama nasıl dönüştüğüne dair içindeki merak kendini gösterirken bu hali şimdi ilgisini çekmeye başlamıştı.
"Prens, gerçek sen nerede? "Diye elleri, kanepede tam üzerinde kollarından güç alarak durmuş adamın yüzünü bulduğunda Chanyeol kaskatı kesilmişti.
"Gerçek beni görmek istemezsin "diye gülümsediğinde Baekhyun'nun yüzünün değişmesiyle Chanyeol çatılan iki kaşının arasına dudaklarını bastırmış, yüz ifadesini düzeltmişti.
"Gerçek ben oldukça sapık kocacım, eğer sana şimdi gerçek beni gösterirsem yeni ev şerefine seni kendimin yapmaktan çekinmez.Seninle evin her köşesinde yarın akşama kadar sevişebilirim. "
Baekhyun üzerindeki adamın söylediklerinden ziyade alnına konan öpücüğün etkisinden bir kaç dakika sonra çıktığında Chanyeol'u tek hareketle zemine düşürmüş ayağa kalkmıştı.
"Rüyanda görürsün ,şimdi bir kaç gün benden uzak dur. Halletmem gereken işler var. "diyerek yalın ayak merdivenlere yöneldiğinde Chanyeol'un ani, sert sesiyle olduğu yere mıhlanmıştı.
"Crown'nu öldüren sendin bunu benden saklamayı düşünmüyordun değil mi?
''Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun? "
Diyerek Baekhyun geriye -Chanyeolu görecek şekilde- dönüp onu sessizce gözlemledi.
"Dün akşam uyuyamadığımız için odana giderek pijamalarını giyip gelmiştin. Benim pijamalarımı değil, üstelik çatıda, nişan alırken saatini indirmeliydin, güneş ışığını gözüme yansıttın.Tabi bu bilinçli değildi ama sonuç olarak seni gördüm. " Diyerek kollarını kucağına aldığında Baekhyun onun Falcon olduğuma şimdi daha çok emin olmuştu.
"Uyandığımda benimkiler terden ıslandığı için, kargaşa sesiyle seninkileri giydim, ayrıca çatıda ki keskin nişancı ben olsaydım hedefim tam olarak senin iki kaşının ortası olurdu. " diyerek Baekhyun omuz silktiğinde Chanyeolun gözlerindeki ani tereddütle üzerine sırıtarak yürüdü.
Chanyeol kafa karışıklığıyla geriye doğru yürüyüp kanepeye düştüğünde Baekhyun bacaklarına oturup, iki kolunu kanepenin iki yanına yaslayarak onu kendisine hapsetmişti.
"Ama ben değildim. Ben o sırada yatağımızda, seni düşünüyordum. "Diye kulak memesine dilini sürtecek kadar yakın kaldığından Chanyeol titrese de teslim olmak gibi bir niyeti yoktu.
Onu koruyabilmesi için gerçeği bilmesi gerekiyordu.
Bu konu iki ülke -Amerika ve Kore- arasında durulup, gevşeyen ipleri tekrar gerecekti.
"Onun sen olduğunu biliyorum Baekhyun, bedenin yirmi metrede soluk soluğa kalacak kadar güçsüzlükte bir beden değil ve bu parmağın... "diyerek üzerindeki adamı kendinden biraz uzaklaştırıp tetiğe bastığı parmağı tuttuğunda Baekhyun parmağını çekmeye çalışsa da sıkı tutuştan kaçamamıştı.
"İz vardı. Tetiğe basarken kararsız kalmış olmalı ve o halkaya fazla baskı uygulamış olmalısın "diyerek tekrar yüzüne gözlerini diktiğinde Baekhyun sadece yan ağız sırıtmakla yetinmişti.
"Öyleyse ne olmuş, canımı sıkıyordu.Ben katil olmaya, can almaya programlı bir askerim Prens. Uzun zamandır yapmadığım iş için en ideal zamandı. Ve biliyor musun dediğinin aksine hedefe kilitlenip tereddüt etmeden tetiğe bastım. Öldürmeye aç tarafım daha fazlasını istiyor ."diyerek kanepedeki elleri Chanyeol'un omuzuna ulaşıp sertçe sıktığında Chanyeol hayal kırıklığıyla tıslamıştı.
"İyi biri olabileceğine saf gibi inanmıştım görünen o ki yanılmışım. Kalk üzerimden!"diyerek sert ve keskin sesiyle Baekhyun'a bakarak konuştuğunda Baekhyun içindeki tuhaf hisse rağmen omuz silkip kalkmış tekrar merdivenlere yönelmişti.
"Ben buyum beni değiştiremezsin yüzümde bir maskeyle sen gibi olamam Prens. "Diyerek yukarı çıktığında Chanyeol sadece önündeki cam sehpaya odaklanmıştı.
Crown şimdi olmasa da bir zamanlar sevdiği bir arkadaşıydı ve Baekhyun'nun sebep göstermeksizin onu öldürmesi kafasına yatmasa da kendi ağzından duymuş olması sinirlerini bozmuştu.
.
.
.
Bir haftadır Chanyeol kayıptı.
Baekhyun nedenini tahmin ediyordu. Dostunu öldürmüş ve bunu kucağında nahoş bir şekilde bir sebep sunmaksızın itiraf etmişti.
Ve bir haftadır yeni evlerinin aslında onları gözetlemek için ayarlandığını fark etmişti.
Çok dikkat çekmeyen yerlerde küçük böceklerin bir kaç gün önce eve gelen hizmetçiler tarafından yerleştirildiğinden emindi.
Bahçeyle ilgilenen bahçıvan bile Young ve Baekhyun'a şüpheli gelirken dün, gecenin bir yarısı aldığı telefon aklını bu sabahtan beri kurcalıyordu.
"Ölümün soğukluğunu bana yaşattığın gibi sana yaşatacağım. Acı çığlıklarını yalnız sen duyacaksın. "
Ve telefon sonrasında kapatılmıştı.
Baekhyun geçmişte yok ettiği insanları sıralarken o insanlardan geri kalanların hiçbir şekilde karşısında durmaya cesaret edemeyeceğini biliyordu.
''Ne düşünüyorsun Yoldaş Baekhyun?''
''Hiçbir şey, ne oldu soruşturma kapatıldı mı?''
''Evet. Bu sabah casuslarımızın dediğine göre Başkanımızın gönderdiği adam suçu üstlenmiş ve buradaki Amerikan askerlerine teslim edilmiş. Olay, basit bir fikir çatışması sonucunda tartışma diye medyaya yansıtıldı. Sizi ilgilendiren bir durum yok, rahatlayabilirsiniz." diye sessizce konuşurken Baekhyun'nun sorusuyla duraksamıştı.
"İkinci konu? "
"Onun ilk karşılaştığımız geceki barda olduğunu söyledi Yoldaş Kim,huylu huyundan vazgeçmiyor."
Young ortamı yumuşatmak için saçma bir kahkaha atsa da Baekhyun onu göndermiş, salonu aşarak bahçeye çıktığında hayatında ilk kez gökyüzündeki kalabalık yıldız huzmelerine teslim olarak çimlere uzanmıştı.
"İkinci bir dostunun öldürdüğümü bilseydin, beni gözünü kırpmadan öldürürdün değil mi Falcon? "Diye gökyüzüne doğru konuşurken duraksamış dakikalar sonra tekrar fısıltıyla konuşmaya başlamıştı.
"Ama o gün ben neden yapamadım. Seni... Seni öldürmek ve bu ülkeden kurtulmak varken neden yapamadım? "Diye sesi kendine kızgın bir tona dönüştüğünde gözlerini kapatmıştı.
"Bu saçma, anlamsız şeyler ilk kez kafamı karıştırıyor. Zihnim berrak olmaktan çok uzak. "Diye kendi kendine konuşurken yanında duyduğu hışırtıyla gözleri saniyesinde açılmış yan tarafına dönmüştü.
"Benim de. Bana ne yaptığın hakkında hiçbir şeyden emin olamıyorum ve karşı koyacak kadar kendimi güçlü sanırken sana yeniliyorum. "
Diye Chanyeol ona bakmadan az önce onun yaptığı gibi gökyüzündeki yıldız huzmelerine bakarken Baekhyun eski haline geri dönmüştü.
"Sana aşık değilim. Seninle takılmak hoşuma gidiyordu. Farklı, sert, kendine özgüsün Byun.Ama sende beni rahatsız eden, eski beni kurcalayan bir parça var. Bunu sen çekinmeden Crown'u öldürdüğünü söylerken fark ettim."diye gökyüzüne bakarken söylediğinde Baekhyun sessiz kalmıştı.
Söylemek istiyordu.
Yalan söylemeyi sevmiyordu, yüzlerce yüzü de olsa yalan söylemek onu huzursuz ederdi.
''Geçmişimiz çok eskiye dayanıyor Prens, öğrendiğinde karşıma dikilmeni bekleyeceğim. O zamana kadar şimdi ki sen olarak, aptal vve umursamaz davranmaya devam et.''
Diyerek kalkıp içeri girdiğinde Chanyeol gözlerini usulca kapatarak etraftaki böcek seslerine teslim oldu.
"Zamanı gelince kötü şeyler olacak Yoldaş. O zamana kadar dediğin gibi aptal ve umursamaz olmaya devam edeceğim. "
.
.
.
''Ne istiyorsun? "
Yi Fan karşısına oturan hortlağa bakarken sandalyesinde iyice yayılmıştı.
"Önce bir şeyler içelim. Belki Prenseste bize eşlik etmek ister. "Demesiyle karşısındaki hortlak huzursuzluklar yerinde kıpırdanmıştı.
"Şakaydı,rahat ol. O bencil soylu kadınla çıkarım olmadan muhatap olmam. Her neyse olay şu ki, neden buradasın? "
"Ülkesini satıp, kana bulayacak bir adamla bende muhatap olmak istemiyorum bu sebeple nedenlerim seni alakadar etmiyor Konsey başkanı. "
Yi Fan sakin ve kararlıydı. Eğer bu silahı kendi yanında yer almasını sağlarsa Kuzey ve Güney birbirini kana bulayacak sebeplere sahip olacaktı.
Biri ülkesinin Prensini, diğeri ülkenin bir sonraki başkanının ölümünü öne sürerek savaş başlatacaktı.
"Kendi ülkemin iyiliğini istiyorum, Kuzey hiç var olmaması gereken bir ülke. Kore tek bir bayrak altında, Güney adı altında toplanmalı. Şimdi benimle işbirliği yapacak mısın öğrenmek istiyorum. Aksi halde Prensi senden haberdar etmekten çekinmem."
Diyerek duruşumu bozmadan tehditkar bir konuşma sürdürürken karşısındaki adamın "Prens " kelimesiyle az önceki kararlılığını yıkılan omuzlarla fark ettiğinde sessizleşmişti.
"Prensin benden haberi olmamalı... Planlarıma karışmasını, benim yolumdan etmesini istemiyorum ve o katille aynı yerde kalmasını da istemiyorum.''
''Buna benimle daha erken son verebilirsin.Prens en sonundan Kuzeyin piçi tarafından öldürülecektir. Bugün, yarın belki çok daha yakın da. Ona bir şey olmaması için benimle ilerlemelisin. "
"Planlarıma müdahale etmeyeceksin ve Byun Baekhyun'nun ölümü benim elimden olacak. "
''Anlaştık.''
Yi Fan memnuniyetle geriye yaslandığında yine işleri kendi rayına oturttuğuna memnundu.
********************
''Yüzünün rengi neden atmış? "
Chanyeol kahvaltı masasında önündeki tabağı karıştıran adama söylendiğinde Baekhyun tamamen dünyadan kopmuş vaziyetteydi. Bir hafta sonra gelen adam umurunda değildi kafasını karıştıran başka konular vardı.
Yine o bilinmeyen telefondan sabahın beşinde almıştı.
Ve bu sefer söyledikleri tüm kötü anılarını tekrar gün yüzüne çıkarıp delirmesine neden olmuştu.
"Ölüm şekline karar vermekten zorluk çekmedim Kuzey'in aşağılık piçi.
Kafesin içinde azılı köpeklere yem olmak senin için hafif bir ceza ama layığın o itlere yemek olmak. "
"Derdin ne? "
"Derdim nefes almam Byun. "
''Bunu keseceğine inanıyorsan karşına çık.''
''Vakti var. Chanyeol'un güvende olmasını sağladıktan sonra karşında duracağım. "
"Bir şeyim yok, yemeğine bak! "
Chanyeol onun sert çıkışına sadece bakmakla yetindiğin de Baekhyun dafa fazla yemeyeceğine kanaat getirerek masadan kalkmış Young'a seslenmişti.
"Young hazırlan, evimize gidiyoruz. "
''Evin burası, hangi evden bahsediyorsun ?''diye Chanyeol de yemek masasından kalkıp tam karşısında durduğunda Baekhyun, içindeki saçma şeylerden uzaklaşmak istiyordu.Her şey onun gibi olayları basitleştiren bir adama göre fazla karışıktı.
"Kuzey'e, başkanın doğum günü yaklaşıyor bir süre orada kalacağım,emrimdeki askerlerin eğitimleriyle ilgileneceğim. "
"Hiç bir güç beni oraya götüremez."diyerek Chanyeol dudak büzdüğünde Baekhyun daha da ciddileşmişti.
"Senin gelmiyorsun. Yalnızca ben ve Young gideceğiz. Bu hakkım var o ülke benim ülkem ve ben ilerde o ülkenin başında olacağım. "Demesiyle Chanyeolun dudak büzen ve takındığı şapşal maske düşmüştü.
"Ne demek ilerde o ülkenin başında olacağım"
"Başkanın tek oğlu benim ve ülkedeki ikinci yetkin insan da benim. Ne bekliyordun, ömür boyu burada kalıp seninle evcilik oynayacağı mı? Bu birleşme en fazla iki bilemedin üç yıl, ondan sonra sen yoluna ben yoluma Prens Park Chanyeol."diyerek Young'un görüş açısına girdiğini fark ettiğinde Chanyeol'e samimi olmayan bir gülümseme verip son kez konuştu.
"Benden kurtulacağına sevinmelisin, sevmediğin birine ömür boyu katlanmayacaksın, benim için ise bu tesselli yoksa Güneydeki ikinci leşim olacaksın."
Chanyeol Baekhyun'nun o olaydan sonra bu kadar değişmesine anlam veremesede aklı bir kaç yıl sonra bozulacak evliliklerine takılmış.
Baekhyun konusunda bir şey hissetmeye cesareti olmamıştı, Hitit gibi onunda ellerinden kayıp yok olacağı korkusu hep yakasına yapışmıştı ama bir gerçeği kabullenmişti
"Baekhyun eksik parçasıydı ve tamamlanmak için ona ihtiyacı vardı. "
Allahım bitti sonundaaaa iki haftayı aşkın süredir girip birer cümle yazıp çıkıyordum.
Umarım bölüm çaldığım vaktinize değmiştir.
🙁
Diğer bölüm Chanyeolden hiç beklenmeyecek şeylerle karşılaşabilirsiniz.
Ve Baekhyun yavaş yavaş çözülüyor değil mi, karışıklık dediği şeyin aşk olduğuna umarım geç olmadan farkına varır.
😭
Ve ve ve
Baekhyunu rahatsız eden kişiyi bence buldunuz, yani bulmuşsunuzdur değil mi?😊
Ayrıca bir ay falan oldu bölüm atmadığım için teşekkür de edemedim,üzgünüm, yeni kapak için jeonseolbaozi meleğime teşekkür ederim.
♥♥
Tamam tamam bu, bölüm ve diğerleride biricik aşkıma BetGenius e
Hadi şimdi cevap ver banaaaaagggggggg
😫😫😫😫
Güzel kapaklarıyla aşk yaşamamak imkansız.
Ve son olarak gidiyorum.
Kendinize iyi bakın.
#mucukmucuk