Innocent Whore

By Boipoi

943K 65.1K 21.6K

- More

Giriş
1. Bölüm
3. Bölüm
4. Bölüm
5. Bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
8. Bölüm
9. Bölüm
10. Bölüm
11. Bölüm
12. Bölüm
13. Bölüm
14. Bölüm
15. Bölüm
16. Bölüm
17. Bölüm
18. Bölüm
19. Bölüm
20. Bölüm
20. Bölüm(İkinci yükleme)
21. Bölüm
22. Bölüm (M)
23. Bölüm
24. Bölüm
25. Bölüm
26. Bölüm
27. Bölüm (M)
28. Bölüm - Final
ÖZEL BÖLÜM

2. Bölüm

38.3K 2.6K 1K
By Boipoi

Ertesi güne neşeli bir şekilde uyandı Baekhyun. Zaten hep neşeli biriydi. Bu yeni bir şey değildi. Ama bu sefer ki neşesi biraz daha farklıydı. Dünkü olay yüzünden iş yeri bir kaç günlüğüne kapanmıştı. Bu süre ona dinlenmek için yeterdi. Yataktan kalkıp üstünü değiştirdi ve aceleyle evinden çıktı. Arkadaşıyla buluşup iş yerinde bıraktığı kişisel eşyalarını alıp geri dönecekti. Arkadaşıyla sözleştiği yere gelince gülümseyerek kahve kokusunu içine çekti. Adam gibi bir yerde oturmayalı uzun bir zaman olmuştu.

“Kyungsoo!” kafeden işeri giren arkadaşını görünce neşeyle seslendi. Kyungsoo aynı sevinçle ona yaklaşıp karşısına oturdu.

“Baekhyun iyi misin? Dün sana bir şey yapmadılar değil mi?”

“Hayır tabii ki! Hapisanede çürümek için fazla güzelim ben!”

“Ne oldu peki? Hemen saldılar mı seni?”

“Aslında ilk önce korkunç bir yere götürüldüm. Tanrım çok sert bir sandalyeye oturmak zorunda kaldım! Popomda oluşan acıyı en iyi sen bilirsin Soo!” Baekhyun o anı yaşamışçasına kalçasını sıvazladı. “Sonra uzun boylu havalı bir polis geldi ve beni o sandalyeye oturtan heriflere günü gösterdi!”

“Ne?”

“Tabi sonra o beni başka bir yere götürmeye çalıştı ama ben korkuyla kaçtım.”

“Kaçtın mı? Nasıl?” Kyungsoo’nun gözleri yerinden çıkmak istercesine açılmıştı.

“Midem bulanıyor dedim ve çöp konteynerına doğru ilerledim. Peşimden o poliste geldi tabi. Sonra kusar gibi yapıp konteynerı üzerine ittirdim ve kaçtım.”

“Zekana hayranım Baekhyun.” Kyungsoo etkilenmiş bir şekilde Baekhyun’a baktı.

“En az kalçama hayran olduğun kadar değil mi?”

“Lafımı geri aldım boş versene...”

“Eşyalarımı ver ve git artık. Eminim Jongin şu an evde çıplak bir şekilde seni bekliyordur.”

“Haklısın! Uyanmadan gitsem iyi olur. Seninle görüştüğümü bilmesi benim için iyi olmaz.” Kyungsoo masanın kenarına Baekhyun’un çantasını bırakıp oradan ayrıldı. Baekhyun Kyungsoo’nun hayatını ve sevgilisinin olmasını kıskanarak kahvesini yudumladı. Ardından nihayet kavuşabildiği cüzdanıyla kahvesini ödeyip oradan ayrıldı. Eve geldiğinde kendini duşun altına attı. Dün yalan söylemişti. Duş almamıştı. Almaya vakti olmamıştı ama vücudundan bu tarz örneklerin alınmasını iğrenç bularak kabul etmemişti. Eğer böyle bir şeye gerçekten ihtiyaçları olursa diye o zaman giydiği giysilerini makineye atmamıştı. ‘Evet, ben de kendi zekamla gurur duruyorum Kyungsoo.’ Güzel bir şarkı mırıldanıp temizlenme işini bitirmiş dolabının karşısında ne giymesi gerektiğini düşünüyordu.

“Bunu mu giysem?” eline aldığı deri dar pantolonu ve düşünceleriyle baş başa kaldı. “Ah hayır! Bu çok şey... Resmen mesleğimi belli ediyorum.” Her yeri yırtıklarla dolu bir pantolonla bakışmaya başladı bu sefer. “Bu da çok deliğimi sikmeniz için bekliyorum mesajı içeriyor... Neden düzgün bir şeyim yok benim!” elindeki pantolonu dolabın içine sinirle fırlattı. Normalde ne giydiğini önemsemeyen biriydi insanların düşüncelerini akvaryumundaki balıklarının düşünceleri kadar bile önemsemezdi. Ama bu sefer farklı hissediyordu. “En iyisi bunları giyeyim.” Dolabının üstünden uzun zamandır görüşmediği kot pantolonunu aldı ve askıdan kahverengi gömleğini çıkardı. Bu en azından biraz daha normal ve... ‘Masum’ görünüyordu. Neden masum görünmeye çalıştığına dair bir fikri yoktu. Ne olduğunu balıkları dahil herkes biliyordu. Saçlarıyla az bir süre uğraşıp boy aynasının karşısına geçip neye benzediğine baktı. “Biliyorum Suho, bu kesinlikle ben değilim.” Akvaryumuna dönüp dil çıkarttı. “Haklısın Chen. Kot pantolon kesinlikle kalçalarımı güzel gösteriyor.” Her gün yaptığı balıklarla konuşma işlemini tamamlayıp cüzdanını ve telefonunu aldığından emin olarak evden dışarı çıktı. 

---

“İsminiz?” Baekhyun şubeye geldiğinde onunla başka bir polis memuru ilgilenmişti. Gözleri hep Chanyeol’ü aramıştı ama yoktu.

“Byun Baekhyun.” Masa başındaki adama tane tane adını söyleyip yazmasını bekledi.

“Sen dünkü çocuksun!” Baekhyun başını yana çevirdiğinde dün Chanyeol’le birlikte kendini almaya gelen polisi gördü. “Kıyafetlerin değişince tanıyamadım bir an.” Bu yüzden kıyafet seçmek için uzun süre düşünmüştü. “Chanyeol seni ikna etmiş anlaşılan.” Resmi bir şekilde gülümseyip başını eğdi Baekhyun. Adam oturduğu yerden kalkıp Baekhyun’un yanındaki sandalyeye oturdu.

“Oh! Bu Chanyeol’ü atlatan şu sürtük mü?” masa başındaki adam kafasını tuttuğu tutanaktan kaldırıp merakla ona baktı. Baekhyun aldığı bu ani tepkiyle canının yandığını hissetti. Ne giyerse giysin o sürtüktü sonuçta. “Genelde meslektaşlarınla pek anlaşamayız ama Chanyeol seni yola getirmeyi başarmış ha.” Ve sonunda olmuştu. O adam Baekhyun’un bir pislik gibi hissetmesine neden olmuştu. Zaten pislik olduğunu bilyordu, evet ama son bir haftadır bu hissi uzaklaştırmıştı kendinden.

“Sana kaç defa bana adımla seslenmemeni söyleyeceğim Memur Shin?” duyduğu ses yerinde çakılı kalmasına neden oldu Baekhyun’un ‘Şimdi olmaz, özgüvenim yerlerde sürünürken olmaz.’ Chanyeol içeri girdiğinde ofisteki diğer çalışanlar başıyla ona selam verdi. Baekhyun kıskanmıştı. Onun saygı duyulan biri olmasını kıskanmıştı.

“Afedersiniz Komiser Chanyeol.”

“Geri kalanını ben hallederim.” Chanyeol masada Baekhyun için tutulan evrağı ve kalemi aldı. “Öğlen yemeği yedin mi?” Baekhyun’a dönerek gülümsediğinde Baekhyun bu sorunun kendisine sorulup sorulmadığından şüphe etti.

“Ah ben...” arsızlığıyla iş yerindeki arkadaşlarının müşterilerini bile ayartan Baekhyun şu an deli gibi çekinip geriliyordu.

“Ben çok açım ama hadi gidelim orada devam ederiz.” Tedirgence onu dinleyerek kalktı ve geldiği yöne doğru ilerledi Baekhyun. Chanyeol ona yol gösterircesine elini omzuna atıp birlikte şubeden dışarı çıktılar. “Umarım sana yanlış şeyler söylememişlerdir. İçerideki çirkin herifler o kadar rahatsız edici ki yanlarındayken ben bile geriliyorum.” Chanyeol sanki gerginliğini üstünden atmak için silkindi.

“Hayır, sorun değil. Alışkınım. Ayrıca gerçekten çirkinler.” Baekhyun o ortamdan kurtulduğu için sevinerek rahatladı. “O çirkin suratlarına nasıl dayanıyorsun?”

“Genelde dışarıda koşuşturuyor oluyorum çünkü.” Baekhyun Chanyeol’ü geriden takip ederken boyunun ne kadar uzun, omuzlarının ise ne kadar geniş olduğunu düşündü. Onun yanında çocuk gibi kaldığını hissetti. “Ne yemek istersin?” şubenin biraz ilerisindeki dükkanda kendilerine uygun bir masa bulup yerleşmişlerdi.

“Seçeneğim var mı?” Baekhyun döküntü yeri inceleyip güldü.

“Kötü bir yer olduğunun farkındayım ama yemekleri gerçekten lezzeti. Mutfağın kiri sanırım tadını güzel yapıyor.” Chanyeol çekinerek başını kaşıdı. Baekhyun kendisinden daha midesiz birini bulmanın sevinciyle gülümseyerek hafif bir şeyler söyledi. Kimse kilo almış bir fahişeyi becermek istemezdi çünkü.

“Onunla o gece ne yaptınız?” Chanyeol ağzına biraz daha lapa tıkıp yutkundu.

“Yemek yerken bunları duymak isteyeceğini pek sanmıyorum.”

“Tanrım. O kısmını anlatmak zorunda değilsin Baek!” ağzındakiyle homurdanarak kocaman olmuş gözlerini karşısındaki küçük gözlere sundu. Ona Baek demişti. Onunla böyle samimi konuşması Baekhyun’un hoşuna gitmişti.

“Neden bana iyi davranıyorsun? Benim gibi birine?” Baekhyun sormadan edemedi.

“Bir nedeni yok. insanları yaptıklarıyla yargılamam sadece” omuz silkerek çorbasına yöneldi. Bu çok kolay bir soru olmuştu. Baekhyun bunu sorarken ne düşündüğünü merak etti. Ne cevap verecekti ki? Kalçaların çok güzel?

“Buna sevindim.” Baekhyun utangaç bir gülümsemeyle yemeğine geri döndüğünde Chanyeol göz ucuyla onu inceledi. Sakin ve temkinli davranışları onu etkilemişti. Kibarca lokmasını yudumlayıp ağzında büyük bir yavaşlıkla çevirip yutuyordu. Onun yanlış yerde, yanlış kişilerle olduğunu düşündü.

“Kaç yaşındasın?”

“23, sen?” yaşı Chanyeol’ü şaşırtmamıştı. Yüzü yaşını ele verse de gülerken acıyla kıvrılan dudakları onun olduğundan daha olgun olduğunu gösteriyordu.

“26”

“Sana abi ya da komiserim diye hitap etmem şimdiden söyleyeyim.” Baekhyun ona daha iyi bir şekilde hitap edebilmeyi isterdi. Ancak şu durumda adını kullanma konusunda bile endişeleri vardı.

“Gayet güzel bir ismimin olduğunu düşünüyorum.” Bu ‘Bana adımla hitap edebilirsinin' polislere özel versiyonu oluyordu herhalde. Ya da Park Chanyeol’e özgü. Chanyeol onun dudaklarından isminin dökülmesi için beklemişti ama bunun yerine önündeki pilavla doldurmuştu küçük olan dudaklarını.

“Sanırım hepsi bu kadar.” Baekhyun o geceye dair her şeyi açıkça anlattığında Chanyeol şaşkınlıkla ona bakıyordu.

“Ana hatlarıyla anlatsan yeterdi.” Chanyeol bütün gece Baekhyun’un o adamla yaptıklarını dinlediği için bir süre etkisinden çıkamayabilirdi.

“Daha diğer turlarda yaptıklarımızdan bahsetmedim bile!”

“Ah...” Chanyeol bezginlikle başını geriye attı. “Sanırım bu kadarı yeter.” Chanyeol kalemini masaya koyup şakaklarını ovaladı.

“İşimi iyi yaparım.”

“Tanrım!” Chanyeol yüksek sesle söylediği şeye itiraz etse de gülmeye başladı. Karşısındakinin rahatlığı onu mutlu etmişti.

--

“Kyungsoo bir fahişenin aşık olması konusunda sen ne demiştin?”

“Sertleşmiş penise yerleştirilmiş mayın gibi. Hareket edip kendini rahatlatmaya çalışırsan patlarsın. Eğer dokunmayıp beklersen yine patlarsın.”

“Kyungsoo, sanırım ben aşık oldum.” Baekhyun hayal kırıklığıyla kendini yatağına attı.

“Siktir. Şimdi git ve o mavi kabloyu kes.”

“Ne saçmalıyorsun?”

“Diyorum ki unut onu.”

“Kyungsoo-ah... Ben de aşık olup sizin gibi mutlu olmak istiyorum.” başına yastığa iyice yerleştirip zihnini yastığa akıtmayı denedi.

“Baekhyun...”

“Ne diyeceğini biliyorum. Sizden farklıyım ben. Siz sürtük değil sadece barmen garson falan filansınız. Yine de sevmeye hakkım yok mu?”

“Tabii ki var hayatım, ama zarar görecek olan sensin bunu biliyorsun değil mi?”

“Her gün zarar görüyorum zaten.”

“Bahsettiğim şey deliğindeki acı değil. Kalbin acıyacak.”

“Haklısın. Hiç kimse her gün kendini alkolik ibnelere satan birini istemeyecektir.”

“Baekhyun öyle demek istemediğimi...”

“Ben kapatıyorum.” Baekhyun telefonu kapatarak yatağın kendinden en uzak köşesine fırlattı. Kyungsoo haklıydı. O birisine aşık olabilirdi ama hiçbir zaman karşılık alamayacaktı. Çünkü o saf veya masum değildi. Başka bedenlere aitti. Adlarını bile bilmediği bedenlere, yüzlerini bile çoğu zaman loş ışıktan göremediği bedenlere.

16 yaşından beri bedeni kendisine ait değildi. İlk önceleri bunu yaparken zorlansa da artık alışmıştı. Çünkü yapabileceği bir şey yoktu. Bunu yapmak onun için artık iş ve kafa dağıtma yöntemi olmuştu. Ne zaman sinirlense ya da üzülse birilerine kendisini en sert biçimde becermesi için yalvarırdı. Aldığı zevkle karışık acı his onun diğer şeyleri unutmasını sağlıyordu. Zevk alırken kendini özgür hissediyordu. Sadece yatakta içinden geldiği gibi davranabiliyordu. Yine aynısı olmuştu. Baekhyun kendini, çoktan en teşhir edici şekilde giyinip aynanın karşısında eyelinerı ile uğraşırken buldu. İçindeki koyuluğun ve karanlığın gözlerine yansıdığına emin olarak son dokunuşları da yapıp telefonunu bıraktığı yeri aradı. Telefonuna eline aldığında Kyungsoo’dan gelen bir kaç özür ve ‘yanlış anlaşıldım’ mesajını gördü. En azından onu düşünen biri olduğu için dudağına hafif bir tebessüm kondurdu.

Salonun camından gelen ses bu gülümsemesinin dudaklarında silikleşmesine neden olmuştu. İkinci bir ses duyduğunda panikle kendini yere attı. Başını dizlerine gömüp sesi görmezden gelmeye çalıştı. Ama evine yağan kurşunlar sadece salonun ve yol boyunda olduğu için mutfağının camlarını değil Baekhyun’un zihnini de parçalıyordu. Küçük bir çocuk gibi gelebileceği en küçük boyuta geldi ve yatağının kenarına sığındı. Evin içinde yankılanan korkunç sesler eşliğinde titreyen parmaklarıyla telefonun rehberini açıp arayabileceği tek kişiyi aradı.

“Ch-Chanyeol.” Ve Chanyeol’ün Baekhyun’un ağzından kendi adını ilk duyuşu bu şekilde oldu. “Çok kötü... Çok kötü şeyler oluyor lütfen buraya gel.” Baekhyun korkuyla çığlık atarak sanki onu koruyabilecekmiş gibi telefona sarıldı. 

Continue Reading

You'll Also Like

992K 39.2K 48
Being a single dad is difficult. Being a Formula 1 driver is also tricky. Charles Leclerc is living both situations and it's hard, especially since h...
6.4K 1K 44
「 ✦ BEFORE DAWN ✦ 」 - graphic portfolio ┌── ⋆⋅☆⋅⋆ ──┐ - my graphic portfolio - started: 2024 - cover by: me └── ⋆⋅☆⋅⋆ ──┘
103K 2K 30
Tamara Lilliana Salvatore, the 'baby' of the family, Stefan's younger twin and Damon's baby sister. After running away a year after being turned, she...
26.9K 1.1K 11
He is the King of Cricket. She is the Queen of Bollywood. Two strangers who knew nothing about each other's existence, came together at a small junct...