SEKİZ MADDE

By VanGoghSarisi

37.9K 2.3K 1.6K

Yaşam amacı, ölümünü güzel kılmak olan bir kız; Rüya Arslan. Var gücüyle insanları soyan iyi kalpli hırsız;... More

1. Bölüm
2. Bölüm
3. Bölüm
4. Bölüm
5. Bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
8. Bölüm
9. Bölüm
10. Bölüm
12. Bölüm

11. Bölüm

1.6K 149 102
By VanGoghSarisi

Merhabalar, daha fazla bekletmemek adına bölümün yalnızca bir kısmını yayımlıyorum. Geri kalanını da tamamlar tamamlamaz yayımlayacağım. İyi okumalar.

~~~
Erdem'den gelen mesajın ilk cümlesi, peş peşe zihnimde tekrarlanıyordu.

"Aklım sende kaldı."

Bir gün içerisinde, benim için endişelenmesini gerektirecek kadar yakın mı olmuştuk sahiden? Bana karşı gösterdiği korumacı tavrın ve ilginin hoşuma gittiğini inkar edemezdim. Fakat onun bu tavırlarına, içten içe her defasında ufak tefek anlamlar yüklüyordum ve bu işin sonu hiç iyi görünmüyordu. Ondan hoşlanıyordum, bunu kendime kolayca söyleyebilirdim. Fakat gelecekte, Erdem'e kapılmaktan çok korkuyordum.

Eğer ona aşık olursam, ileride yapacağım şey benim için çok daha zor olacaktı.

Aşık olmak, bu düşüncemi değiştirmem için yeterli bir sebep olabilir miydi peki? Belki Erdem'e aşık olduğum için planladığım her şeyden vazgeçip mutlu olmaya çalışırdım. Erdem, bana mutluluğu verebilecek biriydi.

Yine de, aşk denen duygunun geçici olabileceğini biliyordum. Buna çok fazla şahit olmuştum çevremde. Bir gün, benim için hiçbir büyüsü kalmayacak bir şey için, planladığım şeyden vazgeçmek, doğru gelmiyordu. Dünya bir çöplüktü, Erdem ise yanlışlıkla çöpe atılmış bir mücevher. Parlak bir mücevher görmek uğruna, yığınlarca çöpün arasında çöp koklayamazdım.

Robin, adımlarını adımlarıma senkronize etmiş yürürken ben, telefon ekranına kilitlenmiş durumdaydım.

"Önüne bak, önüne!"

Başımı yukarı kaldırdığım anda, iki adım ötemde bir direkle karşılaştım. Robin uyarmasaydı muhtemelen bu direği fark etmez ve en iyi ihtimalle burnumu kırardım.

Henüz onun başıma açtığı belalar yüzünden elimde oluşan kesik izi duruyorken bedenimde daha fazla hasar istemiyordu.

Robin'i, hafifçe kolumla ittirip direğin yanından yürümeye devam ettim.

"Biraz cesur ol da mesaja yanıt ver. Ahmak gibi ekrana kilitlenmenin sana faydası yok."

"Bu seni hiç ilgilendirmez, ne zaman istersem o zaman yanıt veririm."

"Öyle mi?"

"Öyle!"

Ben daha ne olduğunu anlamadan Robin, birden elimdeki telefona uzandı ve ele geçirir geçirmez koşmaya başladı. Ancak bir yandan da bir şeyler yazmaya çalıştığı için pek hızlı koşamıyordu.

"Eğer ona tek bir harf bile gönderirsen seni öldürürüm çalı süpürgesi! Buraya gel!"

Tehditlerim onu daha çok eğlendiriyordu. Bunu zaten biliyordum ancak yine de kendimi ona bağırmaktan alıkoyamuyordum.

Sokak lambalarıyla aydınlanan cadde, keyifle attığı kahkahalarıyla inliyordu. Benden hâlâ kaçıyordu Robin, ancak neredeyse ulaşmıştım.

Sonunda tişörtünün ucundan yakaladığımda durması için çekiştirmeye başladım ancak o, o kadar eğleniyordu ki çekiştirmelerime karşı direnmeye devam ediyordu. Dakikalarca uğraştım. Mesele, Robin'in yere kapaklanması ile son buldu.

Asfalt zemine sırt üstü uzandı ve kollarını iki yana açtı. Gözleri kapalıydı ve hâlâ gülüyordu. İki yana açtığı ellerinden birinde, mesaj ekranı açık duran telefonum bekliyordu.

"Kes gülmeyi, sinirlerimi bozuyorsun!" diye çıkışıp elindeki telefonumu eğilip aldım ve onu benden arsızca aldıktan sonra yazdığı mesaja baktım.

"Merak etme, güvendeyim ve sana umutsuzca aşığım."

Henüz gönderilmemiş mesajı okuduğumda kan beynime sıçramıştı. Yere boylu boyunca uzanan bu kıvırcık saçlı insan, bir an olsun yaptığı şeyden pişmanlık duymaksızın kahkaha atıyordu. Zor durumda kalmam hoşuna gidiyordu, bunu çoktan anlamıştım. Ancak yine de bu benim için çok fazlaydı.

Tam da eskimiş spor ayakkabılarımın yanında duran elinin üzerine, ona olan öfkemin yanı sıra gün içindeki zorlukların da sinirini çıkarır gibi kuvvetlice bastım.

Robin, acı içinde bağırmaya başladı. Bir yandan da elini ayağımın altından kurtarmaya çalışıyordu. Ayağımı oradan çekmeye hiç niyetim yoktu, hatta belki de öfkem geçene kadar onun acı çekmesine müsaade edebilirdim.

Robin, acıyla kıvranırken ben de yazdığı mesajı silmekle uğraşıyordum. Silme tuşuna seri bir şekilde art arda basarken birden ayak bileğimi kavrayan bir elin bacağımı kuvvetlice çekmesiyle yere kapandım.

Ancak yere düşmemle elini kurtaran Cihan, üzerine bastığım elini huzursuzca diğer elinin avuç içine yerleştirdi ve inlemeler eşliğinde acıyan elini izledi.

Ben ise sert asfalt zemine hazırlıksız bir şekilde düşmüştüm ve acı çekiyordum. Ancak bu acı, az evvel yanlışlıkla gönderilmeden evvel silmeye çalıştığım bir mesajın varlığını hatırlamamla bir anda anlamsızlaşmıştı.

Yerde duran telefonumu hızla elime aldım ve ekrana baktım.

Bir anda başımdan aşağıya kaynar sular dökülmüştü.

Mesaj, Erdem'e iletilmişti. Ellerim titremeye başlamıştı fakat ben bunu yoksaymaya çalışıyordum. Usulca gönderilen mesajlara baktım.

Ahmak Cihan'ın gönderdiği mesaj iletilmişti, ancak yarım bir şekilde...

İletilen mesajda tam olarak şu yazıyordu:

"Merak etme, güvendeyim ve sana..."

Yaşanan her şeyi sindirmeye çalışırken kısa zamanda gelen cevap buna engel olmuştu.

"Bana ne?"

Sakin kalıp zihnimi toparlamaya çalıştım, bu durumu düzeltebilirdim. Düşündüm...

"Sana ne kadar teşekkür etsem azdır diyecektim."

İyi çevirdiğimi düşünüyordum.

"Pek yardımım dokunmadı ama rica ederim. Vakit çok geç oldu, kalacak yerin vardır umarım."

"Sen hiç düşünme bunları, ben hallettim her şeyi."

"Sevindim, kendine çok dikkat et Rüya."

"Elimi kırdıktan sonra geçmiş bir de mesajlaşıyor musun orada sen!"

Robin, hâlâ avuç içinde tuttuğu acıyan eliyle asfaltta oturuyor ve belli ki memnuniyetsiz bir halde Erdem'le mesajlaşmamı izliyordu.

"Kapa çeneni, senin konuşmaya hakkın yok. Sana yapacaklarım daha bitmedi!"

"Daha ne yapacaksın kızım? Bunun bir tık üzeri, tetikçi tutmak falandır herhalde!"

"Sussana ya, hâlâ konuşuyorsun!"

"Elim çok acıyor." dediğinde, dışarıdan da bu cümlesini destekler gibi görünüyordu. Sürekli elini okşuyor ve ara sıra yüzünü acıyla buruşturuyordu. Hafif uzun kıvırcık saçlarının bir kısmı yüzüne dökülmüştü. Dışarıdan bakınca perişan bir haldeydi.

Bir anda, yaptığım şeyin kötülüğünün farkına varıp bir insanın canını yaktığım için vicdan azabı duymaya başladım. Erdem'e son mesajı gönderdikten sonra ayağa kalkıp telefonumu cebime attım ve usulca Robin'in yanına gittim.

Oturduğu yerin yanında ben de yere oturup avucunun içinde tuttuğu diğer elini yavaşça tutup kendime çektim.

Elinin üzeri feci şekilde kızarmıştı, teninin nasıl bu kadar hassas olduğunu merak etmiştim. Sokağı yaşayan biri için fazla nazik bir ele sahipti.

Robin'in kızarmış eline doğru yavaşça üflemeye başladım. Eğer sızlıyorsa, sızısına iyi gelmesini diliyordum. Küçükken düşüp dizlerimi yaraladığımda, annem ilk önce bunu yapardı.

"Ne oldu, vicdan azabı mı çekiyorsun şimdi de?"

"Özür dilerim." deyip üflemeye devam ettim.

"Ne?" diye tepki verdi özrüme karşılık olarak. Ters cevap vermemi bekliyor olmalıydı ancak benim buna mecalim kalmamıştı.

"Ciddi misin sen?" dedi, sesinde hayret eden bir tını vardı.

"Evet." deyip omuz silktim. "İnsanların canını yakmayı sevmiyorum. Kendimi kaybettim bir an."

"Hak ettim." deyip hafifçe güldü.

"Artık daha iyi." dedi birkaç nefes sonrasında. Elini yavaşça geri çekip ayağa kalktı ve acımayan elini uzatıp benim de kalkmama yardım etti.

"Devam edelim, teyzen meraktan ölmüştür."

Bana teyzemi yeniden hatırlattığında, teyzemin sahiden de üzgün ve endişeli halleri canlandı zihnimde. Kim bilir, uykusuz bile kalmıştı belki de... Ona gidip iyi olduğumu göstermeliydim. Endişelenmemesini söyleyip kendi başımın çaresine bakmak istediğimi anlatmalıydım.

Zor olacaktı belki, ama beni anlayacaktı. Bunu biliyordum.

"Gidelim." dedim Robin'e.

Birlikte, karanlık cadde boyu yeniden yürümeye başlamıştık. Yürüyerek geçen yolculuğumuz pek sıkıcı bir haldeydi ve en azından sessizliği kırarak bu sıkıcılığı da azaltmak istiyordum.

"Robin..." diye girdim söze.

"Eğer öleceğini bilseydin, nerede ölmek isterdin?"

Continue Reading

You'll Also Like

117K 8.4K 87
Öğretmen ama AŞKA ÖĞRENCİ (Texting) • Anaokulu öğretmeni olan Beyza yoğun bir sene geçirdiği için yeni dönemde dinlenmek için görev değişikliği yapmı...
2.3M 73.9K 58
İtalyan bir mafya... Başka açıklamaya gerek var mı? Ters köşelere doyamayacağınız. Her an şaşırarak sürükleneceğiniz bir kitap hayal edin.. Sonra oku...
731K 49.4K 32
Peyda, bir Gerçek Aile/Kaçırılmış Çocuk klasiğidir. "Şimdi, on yedi yıl sonra annem ve babam karşımda dikiliyorlardı. Onları görüyor, onlarla aynı m...
1.3M 53.3K 26
(18+ cinsellik ve şiddet içerir.) Başımızın üstünde ki elçilik binasının içinde bir ses yankılandı. "Şuandan itibaren; Onun tek bir saç teline zarar...