ave maria ❀ yoongi ✅

By vminfeels

196K 13.9K 8K

"Neden beni sevmedin Maria?" #1 -yoongi More

• b i r i n c i •
• i k i n c i •
• ü ç ü n c ü •
• b e ş i n c i •
• a l t ı n c ı •
• y e d i n c i •
• s e k i z i n c i •
• d o k u z u n c u •
• o n u n c u •
• o n b i r i n c i •
• o n i k i n c i •
• o n ü ç ü n c ü •
• o n d ö r d ü n c ü •
• o n b e ş i n c i •
• o n a l t ı n c ı •
• o n y e d i n c i •
• o n s e k i z i n c i •
• o n d o k u z u n c u •
• y i r m i n c i •
• y i r m i b i r i n c i •
• y i r m i i k i n c i •
• y i r m i ü ç ü n c ü •
• y i r m i d ö r d ü n c ü •
• y i r m i b e ş i n c i •
• y i r mi a l t ı n c ı •
• y i r m i y e d i n c i •
• y i r m i s e k i z i n c i •
• y i r m i d o k u z u n c u •
• s o n u n c u •
• e k b ö l ü m •
2. Kitap
• ave maria •

• d ö r d ü n c ü •

6.9K 532 228
By vminfeels

"Nasıl yani?" Karşı taraftan yüksek sesle bir bağırma geldi. "Yoongi'ye hala sunbae mi diyorsun?"

Sigara dumanını havaya verdikten sonra konuştum. "Yiseul, bu gerçek bir ilişki bile değil."

"Ona oppa de ve dudaklarını uzat."

Suratımı buruşturdum. "İğrenç."

"Bence bir düşün, resmiyette sevgili olup olmamanız önemli değil. Bu fırsatı iyi değerlendir."

Biraz daha Yiseul'ın bana verdiği fakat asla uygulayacağımı düşünmediğim tavsiyelerini dinledim ve sonra kapattık. Şimdi ise biten sigara paketime bakıp ne yapacağımı düşünüyordum. Bu yanımdaki tek paketti ve yenisini alabilmem için dışarı çıkmam gerekti -ki bu da şu an yasaktı-

"Maria."

Arkama döndüm. Yoongi sunbae ağzına yerleştirdiği iki sigaradan bir tanesini almam için yüzünü bana yaklaştırmıştı. Mutlulukla ağzındaki sigarayı alıp dudaklarıma yerleştirdiğimde çakmağımla çoktan sigaramı yakmıştı.

"Teşekkürler," dedim ciğerlerime mutluluk doldurduğumda. "Buna ihtiyacım vardı, dışarı çıkamam."

Yanımdaki duvara geçmek yerine önümde durmaya devam etti. "Nerelisin?"

"Ah, Namhae. Daha önce demiştim."

"Melezsin," demişti ısrarla. Kaşlarımı çattım, ona babamdan bahsetmek istemiyordum. Fakat bana bakmayı sürdürürken rahatsız oluyordum ve ona, "Babam Alman'dı," dedim en sonunda.

"Almanca biliyor musun?"

"Hayır."

"Grubun yüzü kim?"

"Yiseul," dedim rahatsızca.

Çok saçma sorular soruyordu ve ben de avel gibi cevap veriyordum.

"Şimdi," dedi kol saatine bakarak. "Dışarı çıkalım mı?"

"Ne?" diye bağırdım. "Ne?"

"Sigaran bitmemiş miydi?" diye sordu. "Benim de bitti."

"Bu çok riskli olur," dedim emin olamayarak. "Nasıl çıkacağız? Bizi dışarıda görebilirler bile."

"Gel buraya," dedi eliyle beni yanına çağırıp telefonunu bana uzatarak.

"Ne yapıyorsunuz?"

"Duvardan atlayabilirsin, değil mi?"

Çok yüksek olmayan duvardan karşı tarafa atladığında birkaç saniye boyunca hangi ara tek başıma kaldığımı kavramaya çalışıyordum fakat kendime geldiğimde verdiği telefonu cebime koymuş, onun yaptığı gibi duvardan atlamıştım.

"Yakaladım," dedi sessizce. Elini belimden çekip telefonunu istediğinde cebimdekini vermiştim. "Şimdi," dedi etrafına bakarak. "Kapüşonunu tak ve yere bak."

Dediğini yaptım.

"Market nerede?"

"Gel benimle."

Kolumdan tutup beni götürmesine izin verdim. Saatin geç olması birilerine yakalanma olasılığımızı azaltıyordu.

"Ah," dedim aklıma gelen şeyle. "Sunbae, paramı almadım."

Durup bana döndüğünde maskesini taktığını fark ettim. "Sorun değil, geldik sayılır."

"Ne?" diye sordum dediklerini anlamayarak. Maskesi sesinin boğuk çıkmasına sebep oluyordu.

Maskesini çıkarıp dediklerini tekrarladığında ona teşekkür ettim ve tam o sırada basıldığımızı belli eden fotoğraf sesi boş sokakta yankılandı.

"Siktir," dedi maskesini suratından çekip yüzüme yerleştirdiğinde. "Maria, koş."

Vücudum aniden adrenalinle dolup taştığında ve hızlı gelişen olayla birlikte şaşıp kaldığımda Yoongi sunbae kolumdaki elini elimle buluşturmuş, ardından koşmaya başlamıştı.

Ben de onunla koşuyordum.

Koştuk, koştuk ve koştuk.

Elimin terlediğini hissettim.

Nefes nefese kalmam sorun değildi, onun nefesinin bitmesini bekliyordum. En sonunda da yorulduğunda durmuş, etrafına baktıktan sonra benimle birlikte kendisini iki apartman arasındaki dar bir sokağa sokmuştu.

Nefesinin düzene girmesini beklerken sanki hiç yorulmamış gibi hissediyordum kendimi.

O yere çömeldiğinde kenetlediğimiz ellerimiz yüzünden ben de yere eğilmiştim. Uzun bir süre öksürdü, bunun sigaradan olduğunu biliyordum.

"Maria," dedi yeterince sakinleşip bana döndüğünde. "Seni gördüler mi?"

Omzumu silktim. "Bilmiyorum ama seni gördüklerine eminim."

Başını salladığında boynundan aşağı süzülen ter adem elmasında durmuştu ve bana sanki göz kırpıyordu.

"İyi misiniz?" diye sormuştum benim durumuma göre kötü olan sunbaeye.

"Evet."

"Buraya gelirler mi?"

"Olabilir."

"Gelirlerse n'apacağız?"

"Bilmem."

"Şirkete nasıl döneceğiz?"

Duvara yasladığı başını tekrar bana çevirdi. "Sen neden yorulmamış gibi duruyorsun?"

"Çünkü yorulmadım," dedim gülümseyerek. Fakat sonradan maske yüzünden bunu görmediğini fark ettiğimde maskeyi çıkardım. "Teşekkürler."

"Maria," demişti gözlerini kırpıştırarak. "Gel benimle."

Ayağa kalktığında hala bırakmadığı elimden dolayı ben de ayağa kalkmıştım.

Bir süre yüzümü inceledi. Aklından ne geçtiğini merak ediyordum ve bu beni çok heyecanlandırmıştı.

"N'apacağız?" diye sordum merakla.

"Sakın panik yapma, tamam mı?" demişti gülümseyip.

Sokak sessizliğini korurken ve benden bir yanıt beklerken benim odaklandığım tek şey baş parmağıyla elimi okşamasıydı.

"T-tamam," dedim.

Ona verdiğim maskeyi tek eliyle yüzüme geri yerleştirdiğinde göz kırpmış, ardından derin bir nefes almıştı.

Ne yaptığını bilmiyordum ve ölesiye merak ediyordum.

"Maria," demişti yeniden.

"Efendim?"

Fısıltılı konuşmalarımızın dışındaki sessizlik ve sokak lambasının loşluğundaki bizi düşündüm. Dışarıdan çok güzel görünüyor olmalıydı. Bir an medyanın burada olup gizlice bizi çekmesini diledim hatta.

"İnsan yeniden dünyaya gelir mi?"

Yöneltilen bir başka farklı soru karşısında ani değişimine karşı güldüm.

"Gelir," dedim biliyor gibi. "Ama ruhu başka bir bedene girer."

"Yani insan değil, ruh geri gelir?"

Başımı sallayarak onayladım.

"Ya Tanrı," demişti merakla. "Tanrı yeniden dünyaya gelebilir mi?"

Birkaç saniye ne diyeceğimi düşündüm. Bilmediğimi söylemek istemiyordum, onu tatmin edecek cevaplar vermek istiyordum. İlk başlarda bu sohbetler bana garip gelse de şimdi onunla oturup saatlerce sohbet edebilirdim.

"Tanrı yer yüzündeyse gelir elbette."

Gülümsedi.

O, tanrının yer yüzünde olduğunu söylemişti, bu yüzden de bu cevap onu tatmin etmişti işte.

"Maria," dedi yeniden ve yeniden. "Gidelim."

Dar ara sokaktan çıktığımızda yakalandığımız yere doğru emin adımlarla yürüyorduk. Ne yapmaya çalıştığını biliyordum. Bu bedende tek bir kez var olacaktık ve o bu bedendeki ruhuyla özgürce, cesurca ve emin bir şekilde hareket etmek istiyordu.

Gülümsemem suratımdan silinmiyordu, herbir zerreme kadar heyecanı hissediyordum. Bu his çok ama çok güzel bir histi.

"İşte oradalar!" diye bağırdı bir gazeteci. Ardından bir diğeri nerede olduğumuzu sordu ve gazeteciler gittikçe arttı.

Yoongi sunbae arkasına dönüp bana baktığında gazeteciler durmamızdan fırsat bilip yanımıza doğru gelmeye başlamışlardı. Kapüşonumu takıp elimi güven verircesine sıktı.

Ana caddeye doğru gazeticilerin sorularıyla birlikte ilerledik. Kameralar ve ardı ardına gelen sorular bitmek bilmiyordu. Ve ben bu hissi sevmiştim, çıkış yapmamıştım ve bu duygu çok güzeldi, özeldi. Suratımı görmeseler de güzeldi işte.

"Adınız ne?" diye sordu birisi. "Yeni çıkış yapacak olan grubun üyesi misiniz?"

Hiçbir şey söylemedim.

Göz makyajımı düşündüm. Aktıysa fena halde alay konusu olurdum ve bu isteyeceğim en son şeydi. Ayrıca bu BTS'in ilk defa bir ilişki haberiydi yani ekstra güzel olmak zorundaydım.

"Ne zaman aşık oldunuz?"

Benden ümitlerini kesip sunbaeye yöneltilen soruyla ona baktım.

"Yeniay belirdiğinde," diye başladı bakışlarını bana çevirdiğinde. "Şehir kornaları kesildiğinde, yıldızlar karanlıkta üstümüze çöktüğünde ve içime çektiğim sigarayla beraber ciğelerime dolan onun kokusunu hissettiğimde.."

Yutkundum.

Bir an gözlerinin parıltısını gördüm.

"..ona aşık oldum."

Daha sonra gelen hiçbir soruyu cevaplamadık ve oradan yeniden koşarak uzaklaştık. Ardından da marketten sigara aldık.

Bulduğumuz ilk sokağa girdiğimizde kahkaha atıp yerimde zıpladım. "Bu delilik!" diye bağırdım maskesini suratımdan indirip. "Tanrım, bu manyaklık!"

Gülüşüme gülüşüyle karşılık verdiğinde heyecanla telefonumu çıkardım. O ise benim için yaktığı sigarayı dudaklarımın arasına yerleştirmişti.

Naver'da arama sırasında birinci sırasındaydık. Pann ve diğer yerlerde de sadece biz konuşuluyorduk. Dispatch en HD fotoğraflarımızı yayınlamıştı ve düşündüğüm kadar çirkin gözükmemiştim.

"Sunbae!" diye bağırdım elini sıkıp. "Bu çok fazla garip!"

Telefonuma yaklaşıp rastgele bir yorumu okudu.

"Bu kız umarım bir an önce çıkış yapar, gözleri bile etkileyici."

Mutlulukla çığlık attım.

Sigaralarımız bitene kadar bana okuduğu olumlu yorumlarla mutlu oldum, bağırdım, çığlık attım.

"Sıra bende," dedim telefonumu ondan alınca. O da ikinci sigaralarımızı yakmış, yeniden dudaklarımın arasına yerleştirmişti.

"Yürek mi yemişler?" Yorumu sesli okuyup kahkaha attım. "Bu doğru!"

"Evet," diye onayladı beni.

"Birbirlerine baktıkları zaman gerçekten vuruldum. Çok yakışıyorlar."

Gülmeyi kesip boğazıma kaçan sigara yüzünden öksürmeye başladım.

"İyi misin?" diye sordu elindeki sigarasını yere atıp diğer eliyle sırtıma vurduğunda. Başımla onayladım. "Bang PD-nim bizi öldürecek," dedi gülerek.

"Başımız dertte," dedim gülüşüne karşılık vererek. "Gerçekten dertte."











+

oy vermeniz ve yorum yapmanızı çok istiyorum çünkü bu kitaba gerçekten emek veriyorum

sizi seviyorum

-poNyo

Continue Reading

You'll Also Like

149K 18.6K 33
sen, taktığın maskenin ardına saklanmış bir kız. ben, o güzelliği geç fark edecek kadar aptal.
5.3K 586 10
"Geçmişinden kaçamazsın..." Bts ✗ Blackpink ©2022 |Mochipastah
Stajyer By <3

Fanfiction

6.5K 733 31
Siz: Bay Kim'in kurbanı değilsiniz artık CUNKU SADECE BANA KAFAYI TAKTI
179K 9.6K 26
Kendi çocuklarının ellerinden tutuyorsun ama haberin yok.