Aşk İşi *Tamamlandı*

By mattmatt110481

1.6M 68.6K 1K

Romantik bir şehir hikayesi... Bazen hayat küçük tesadüflerden ibarettir... Aşkta öyle... Çok istesen , ha... More

Sude
Koray
1. Bölüm
2. Bölüm
3. Bölüm
4. Bölüm
5. Bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
8. Bölüm
9. Bölüm
10. Bölüm
11. Bölüm
12. Bölüm
13. Bölüm
14. Bölüm
15. Bölüm
16. Bölüm
17. Bölüm
18. Bölüm
19. Bölüm
20. Bölüm
21. Bölüm
22. Bölüm
23. Bölüm
24. Bölüm
25. Bölüm
26. Bölüm
27. Bölüm
28. Bölüm
29. Bölüm
30. Bölüm
31. Bölüm
32. Bölüm
33. Bölüm
34. Bölüm
35. Bölüm
36. Bölüm
37. Bölüm
38. Bölüm
39. Bölüm
40. Bölüm
41. Bölüm
42. Bölüm
43. Bölüm
44. Bölüm
46. Bölüm
47. Bölüm
48. Bölüm
49. Bölüm
49. Bölüm Yeni
50. Bölüm Final

45. Bölüm

23.9K 1K 9
By mattmatt110481

Bugün ayrı bir özenle hazırlandığını farkettiği kahvaltısını bitirdikten sonra, yine en çok vakit geçirdiği alt kattaki odaya geçti Sude. Yeşilin içinde hafif hafif Boğazı gören bu odada en azından biraz huzur buluyordu. Dinlenmek ona gerçekten çok iyi gelmişti, artık kasıklarındaki sancılar yok denecek kadar azalmıştı ama zaman çok zor geçiyordu. 

Öğleden sonra okuduğu kitaba dalmışken merdivenlerde Sinem'in neşeli sesini duydu. Hatırlayacağını biliyordu yani en azından hatırlamasını beklediği insanlardan biriydi Sinem. Gülümsemesi yayıldı yüzüne, merdivenlerde çocuklar gibi şarkı söylüyordu çünkü arkadaşı... 

-İyi ki doğdun Sudeee! İyi ki doğdun Sudee!... Elindeki küçük bir porsiyonluk pasta ile çok tatlıydı! 

-Canımm...

-Birtanemmm! Sımsıkı sarılmışlardı odanın ortasında... Bugün senin günün... Hadi bakalım dilek tut! 

Dileği çoktu, hepside  O'nunla ve kızıyla ilgiliydi... Gözlerini yumdu sadece başa dönelim diye geçirdi içinden... 

Biraz kız kıza sohbetten, içilen bitki çaylarından, Sinem'in  Buğra'yı uzun uzun anlatmasından sonra vakit neredeyse altı olmuştu. Sinem ok gibi fırladı birden...

-Aaaa yeter hadi hazırlanacağız daha!

-Neden hazırlanıyoruz? 

-Sürpriz! Söyleyemem! Benim görevim sadece seni hazırlamak... 

-Sinem saçmalama ne sürprizi?

-Hayatta söylemem bugün senin günün hadi...

-Saçmalama lütfen benim strese girmemem lazım biliyorsun hadi...

-Beni kandıramazsınnn! Güzel güzel sırıtıyordu Sinem...

Keyifle yerinden kaldırdı arkadaşını, kol kola girmiş üst kata çıkıyorlardı. Şaşkındı Sude çünkü yukarıda tanımadığı iki kadın hazır bekliyordu onları. Kuaför ve makyöz oldukları belliydi. Sude'nin şaşırmış hali Sinem'in hoşuna gidiyordu ama altından çıkacak şeylerin Koray'la ilgili olması ihtimali hemen germişti Sude'yi, farkında değildi. Arkadaşlarının bir işi diye düşünmüştü önce Sude ya da babası ile ilgili olabilirdi ama iş büyüdükçe Koray'ın alakası olması ihtimali daha fazla idi. 

Saçı makyajı yapıldı. Sude günlerdir evde dinlenme halinde olduğundan aslında biraz yorgun görünüyordu ama hamilelik ona yakışmıştı. Sonra odasına geçtiler, Sinem arkadaşı için zevkle harika elbiseler seçmişti.

 -Hadi seç bakalım, hepsine bayıldım karar veremeyince topladım geldim hepsini! Tatlı tatlı gülüyordu yine.. Dolabın kapaklarına asılmış beş tane mini abiye elbise vardı... 

-Canım benim ne yaptın sen! Ne gerek vardı bunlara? Hala bir şey söylemiyorsun da! Ne yapıyoruz biz?

-Hadiii... Öğreneceksin zaten birazdan...

Oflayarak arkadaşının da hevesini kırmadan kan kırmızısı , uzun geniş kollu omuzları açık olan püsküllü ve hafif işlemeli elbiseyi seçti Sude. Elbiselere uygun ayakkabılar bile getirmişti Sinem. Harika olmuştu! 

-Muhteşem oldun canım... Hayranlıkla bakıyordu arkadaşına...  O zaman benim görevim tamamlandı. Sıra Halit'te ona devrediyorum dedi... 

-Sinem lütfen! 

-Aaa benim de işlerim var oyalama beni tatlım... 

Şaşkın şaşkın arkasından baktı Sude, yanına gelmiş olan Nuran Hanım hayranlıkla bakıyordu ona. 

-Ah Sude Hanım! Nasıl güzel oldunuz... Allah sizi nazarlardan saklasın... Koray oğluma ve yavrunuza bağışlasın... 

Duyguları yine karmakarışık haldeydi Sude'nin, öyle güzel öyle anlamlı bir duaydı ki! Gerçekle hayali, sevgi ile nefreti, öfke ve mutluluğu aynı anda içinde hissediyordu. 

-Amin... Çok inanarak, çok isteyerek ama sessizce çıkmıştı dudaklarından bu sözler... Nuran Hanım neler oluyor bir bilginiz var mı? Bugün doğum günüm biliyorsunuz zaten, sanırım bir organizasyon var ama nerede kiminle ya da kimlerle? Söyleyin lütfen... 

-İnanın bende çok bilmiyorum, Halit alacak sizi, yarım saate gelir sanırım ama sürpriz nedir hiç fikrim yok... İki eli havada avuçlarını açmış güzel güzel bakıyordu suratına kadıncağız. Siz tadını çıkarın!

Aynen söylediği gibi yarım saat içinde gelmişti Halit, Sude günler sonra dışarı çıkmanın keyfini çıkarıyordu hafifçe yerleşti gelen araca. Tabi ki Halit'te ona bir açıklama yapmayacaktı hiç denemedi bile. Ama Halit bir şey söylemek için gözlerinin içine bakıyordu Sude'nin.

-Sude Hanım, biz görüşemedik döndüğünüzden beri , hoş geldiniz...

-Hoş bulduk Halit, teşekkür ederim çok naziksin.

-Ayrıca doğum gününüz kutlu olsun...

-Sağ ol! Gülümsüyordu kibar kibar...

-Efendim koltuğunuzun hemen yanında sizin için bir kutu var. Koray Bey gönderdi, size bilgi vermemi istedi.

-Şaşırmış, adını duyar duymaz kalp atışları hızlanmıştı Sude'nin. Öyle mi! Sağ ol tekrar Halit... 

Oradaydı, daha önce fark etmediği küçük siyah bir kutu vardı hemen yanında... Üstü kırmızı bir kurdele ile çok güzel paketlenmiş küçük kare bir kutu! Açıp açmamakta bile tereddüt etmişti biran. Kalbini kıracak bir şey yapmış ta olabilirdi, ya da belki doğum günü hatırına bir armağan almış ta olabilirdi. Derin bir nefes aldı, sonuçta görmek zorundaydı. Ona göre tepki verebilirdi. Yavaş yavaş açtı kurdeleyi, kutunun kapağını araladı. Bir yüzüktü, harika bir kesimi olan tek taş bir yüzük! Aynı hızla kapattı kutuyu! Kalbi kırılmıştı, sevdiği adamdan aşk sözcükleri ile almak isteyeceği böyle bir yüzüğü tek başına gittiği bir yolda, şoför aracılığıyla alıyordu. Tam yeni tanıdığı Koray'a göre bir hareket olmuştu. Tabi ki evleneceğim diye herkese haber verdiği biriydi Sude onun için, bebeğinin annesi ama o kadar! Parmağında yüzük olmaması dikkat çekerdi. Başka bir anlamı yoktu. 

Duygusuz bakışlarla biraz dışarıyı seyrettikten içini soğuttuktan sonra tekrar kutuyu açtı ve tüm kırgınlığına rağmen yüzüğü parmağına taktı. Bir oyun oynuyorlardı madem o da bu oyunu kuralına göre oynayacaktı.  

Sude sessizce düşünceleri içinde boğuşurken Halit Boğazda tanınmış bir mekanın önünde durmuştu. Yol boyunca o kadar dalgındı ki pek farkında değildi aslında nerede olduklarının. 

-Sude Hanım bir dakika bekleyelim Koray Bey sizi alacak. Dediğinde ancak kendine gelmişti. Kapısı usulca açıldı karşısında Koray ve arkasında da bir sürü magazin muhabiri vardı. 

Şaşırmadı Sude, işte oyun başlıyordu Koray elinden tutup onu yanına aldığında, tıpkı düğün gecesinde olduğu gibi etrafını patlayan flaşlar yüzünden göremiyordu. İstemsizce sıktı Koray'ın elini ama O çok rahattı. Biraz konuştuktan, magazine de malzeme verdikten sonra içeridelerdi. Ellerinin hala bir arada olduğunu ilk fark eden Sude hızlı bir hareketle çekti ellerini. Yüzüne de bakmamıştı Koray'ın. Sadece ilerledi mekanın içine doğru... 

Ama o da ne! Herkes, Koray'ın ailesinden insanlar, arkadaşları kendi kuzenleri ve babası oradaydı. Şaka gibiydi kocaman mekan onlar için kapatılmış her yer zevkle muhteşem süslenmişti. Elinde olmadan yüzünde kocaman bir gülümseme ile kalakalmıştı! Önce babası geldi yanına, sımsıkı sarıldı, arkadaşları, Koray'ın ailesi, Zeynep, Selim, Buğra ve Buket hepsi ile teker teker kucaklaştı. Bugün gerçek olan, güzel olan ve tüm kalbiyle hissettiği sevgi bu insanların sevgisiydi. Aşkı yaşamayı becerememiş olsa da, şimdi etrafındaki bu insanlarla kucaklaşmak bir arada olmak muhteşemdi. Kalabalık içinde öyle mutluydu ki Koray'ın yokluğunu fark etmemişti bile. Aslında arabadan indiğinden beri de tek kelime dahi etmemişlerdi. Yerine geçti harika bir müzik çalıyordu.  Yavaş yavaş yemek servis edilirken yanında oturduğu babası ellerini ellerine alarak konuşmaya başladı...

-Yavrum öyle mutluyum ki... Yıllardır eksikliğini hissettiğim ama bilemediğim o duyguları bana geri verdin. Seni böyle mutlu görmek harika... Çok mutlu olun canım... 

-Babacığım... Ben de seninle baba kız olduğumuz için çok mutluyum... Geldiğin için teşekkürler...

-Nasıl gelmem! O kadar doğum gününü kaçırdım! Bundan sonra asla! Gülümsüyordu yaşlı gözlerle... Sonra o gözler Sude'nin arkasına doğru kaydı ve... Koray, oğlum ben hiç sahip çıkamadım kızıma, belki kötü bir baba bile sayılırım ama kızım çok yüce gönüllü, merhametli ve sevgi dolu. Her şeye rağmen kucakladı beni. Sende onun bu güzel kalbini hiç kırma olur mu! Onu hiç bırakma! 

Sude arkasına dönememişti, arkasından eğilmiş onları dinleyen Koray'ın sıcaklığını hissediyordu sadece. Kalp atışları hızlandı, tir tir titriyordu vereceği cevabını beklerken ama bir yandan da bu kadar anlamlı bir dileği olan adama yapacağı yalan konuşma için çok kızıyordu Koray'a. Sonra onun O tok vakur sesini ve nefesinin sıcaklığını hissetti hemen arkasında...

-Tarık Bey Sude benim her şeyim! İçiniz rahat olsun... 

Şaka gibiydi! İnanılmaz iyi bir yalancıydı! Göz göre göre umut veriyordu babasına ve hatta tüm tanıdıkları insanlara... Sert bir biçimde dönüp, sadece onun anlayabileceği bir bakış attı Sude Koray'a... Tepkisiz ama masmavi çok derin ve sert bir bakış! Döndüklerinden beri ilk defa bu kadar uzun bir süre birbirlerine bakıyorlardı. Sude için etraftaki müzik, sesler gülüşmeler  kesilmişti sanki, ama Koray sanki biraz önce verdiği söz yetmiyor daha da inandırıcı olması gerekiyormuş gibi devam etti oyununa. Hafifçe tutup ellerinden dans için kaldırdı Sude'yi. Farkında değildi ama mekandaki herkes sanki bu anı bekler gibi alkışlıyordu onları. Titreyen bacaklarla usulca ilerlerken zoraki bir gülümseme bile takınamamıştı Sude. Kontrol tamamen Koray'daydı. 

-Yapma! Bu kadar belli etme bana kızdığını! Kimsenin anlamasını istemeyiz değil mi? Sevgili nişanlım! Koray'ın duygusuzca pistin ortasında kulaklarına fısıldadığı ilk sözler bunlardı... 

-Sana kızamıyorum bile! Senden... senden... Söyleyemiyordu işte, nefret etmek bir yana ona ne kadar kızarsa kızsın kötü bir şey söyleyemiyordu bile...

-Şşştt...Gülümse...

-Sen çok iyi bir yalancısın! 

-Sende! Keyifle gülüyordu Koray... Yüzük yakışmış! Bir yandan da ellerini okşamıştı usul usul...

- Bu gece beni bir daha sakın dansa kaldırma! Dokunma bana...

-Beğenmene sevindim... Doğum günün kutlu olsun...

Sude birden çekti kendini, dayanamayacaktı bu konuşmaya, aralarında saçma psikolojik bir savaş vardı sanki! Bu kadarı fazlaydı. O da hamileliğini bahane eder bir yüz ifadesi ile Koray'a ve etrafına yapmacık bir gülümseme gönderip yavaşça yerine geçti. Yemek boyunca Koray'a bakmamaya ve gelen diğer misafirlerle ilgilenmeye çalışarak dikkatini dağıttı... Pastası kesildi, hediyeleri verildi. Herkes çok mutluydu, güzel temenniler, tatlı hayaller, danslar, müzikler, aslında harika bir geceydi, Sude'nin hissettiklerinin dışında harika bir gece.

Nihayet gece bitmek üzereyken yine babası Buket ve Buğra yanına geldi Sude'nin. Hafta sonu için buradalardı, hepsi Pazar öğleden sonra döneceklerdi. 

-Kızım sen bu gece aslında yeterince yoruldun. Bence şu kahvaltı işine hiç girmeyelim, biz size yarın yine uğrarız , bir kahve içer vedalaşırız. 

-Şaşırmıştı Sude... Anlamamıştı da ama daha konuşamadan Koray yanlarında bitivermişti.

-Olmaz yarın mutlaka kahvaltıya bekliyoruz annem ve babamda gelecek, hem sizi yakalamışken düğün tarihini de kesinleştirelim iyi olur, değil mi canım?

-Hıhııı iyi olur, evet babacım mutlaka gelin... 

-Tamam ben gelirim ama gençleri bilmem! Tarık kabullenmişti ama Buğra ve Buket'i zorlamak istememişti. 

Zaten kısıtlı zamanını Sinem'le geçirmek isteyen Buğra hemen teşekkür edip, nazik davetini geri çevirdi Koray'ın, Buket'te programı olduğundan gelemeyecekti... Sonuçta yarın sabah yapacakları kahvaltı aile içinde kaldı. 

Herkes yavaş yavaş dağılmaya başlamıştı, davetin ev sahibi ve sahibesi teker teker uğurlamışlardı herkesi. En son Zeynep ve Selim'de mekandan ayrıldıktan sonra  Sude artık, Koray yanındayken yüzünde taşımakta olduğu zoraki gülümsemeyi bıraktı. Suratına bakmadan konuşmaya başladı.

-Zahmet etmişsin ve bu kadar uğraşmışsın! Hiç gerek yoktu... Teşekkür ederim...

-Teşekkür etmene gerek yok, asistanım halletti zaten müstakbel eşim için yapmam gereken hareketler bunlar... Hala son derece ters davranıyordu Sude'ye... 

-Değil mi ya! Bende kendime pay  çıkarmıştım...

-Gözlerini kısmış Sude'nin suratına bakıyordu Koray...  Hadi sizi eve bırakayım...

-Bizi tabi... Beni değil... Sude mırıldanır gibi kendi kendine söyleniyordu ve son sözlerinden sonra arkasını dönüp yürümeye başlamıştı bile... 

Son sözleriydi bu gece... Koray yol boyunca konuşmamıştı, yüzüne bakamadığından suratındaki ifadeyi bilmiyordu Sude ama rahat haline sinir oluyordu. Evin bahçesinden girdiklerinde de, Sude arabadan inerken de, kapıyı hızla çarparken de Koray konuşmamıştı. Nuran Hanım gülen yüzüyle karşıladığında bile yüzüne bakamamıştı Sude çünkü kırgındı, çünkü kızgındı kendine kontrol edemediği kalbinden gelen bir damla göz yaşı vardı gözlerinde...





Continue Reading

You'll Also Like

54.4K 4.4K 53
Yaşatmak için yaşamayan 7 asker... Rütbeleri yok. İsimleri yok. Yaşadıklarına dair bir kanıt yok. Kimsenin yapamayacağını yapmak için eğitim aldıla...
28.7K 2.9K 198
Beğenileri eksik etmeyelim arkadaşlar Samet Taş Inst/Samet.taas
9.9K 1.1K 15
Ben Berinay... Berinay Yılmaz. Hayatı her insanın hayatı gibi sıradan geçen, ev-okul arasında mekik dokuyan bir kızdım. Tâ ki o geceye kadar... O ge...
32.2K 692 34
Nerden bilebilirdim ki başka bir eve taşınmanın beni rüya gibi güzel bir hayata götüreceğini. Biraz daha büyüdüğümde bu zamanları hatırlayıp iyi ki d...