Aşk İşi *Tamamlandı*

By mattmatt110481

1.6M 68.5K 1K

Romantik bir şehir hikayesi... Bazen hayat küçük tesadüflerden ibarettir... Aşkta öyle... Çok istesen , ha... More

Sude
Koray
1. Bölüm
2. Bölüm
3. Bölüm
4. Bölüm
5. Bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
8. Bölüm
9. Bölüm
10. Bölüm
11. Bölüm
12. Bölüm
13. Bölüm
14. Bölüm
15. Bölüm
16. Bölüm
17. Bölüm
18. Bölüm
19. Bölüm
20. Bölüm
21. Bölüm
22. Bölüm
23. Bölüm
24. Bölüm
25. Bölüm
26. Bölüm
27. Bölüm
28. Bölüm
29. Bölüm
30. Bölüm
31. Bölüm
32. Bölüm
33. Bölüm
34. Bölüm
35. Bölüm
36. Bölüm
37. Bölüm
39. Bölüm
40. Bölüm
41. Bölüm
42. Bölüm
43. Bölüm
44. Bölüm
45. Bölüm
46. Bölüm
47. Bölüm
48. Bölüm
49. Bölüm
49. Bölüm Yeni
50. Bölüm Final

38. Bölüm

21.7K 1K 15
By mattmatt110481

Birinin bu sessizliğe son vermesi kaçınılmazdı, biriktirdiği, yanında getirdiği onca öfkeye, korkuya, soruya rağmen bunu yapan Koray olmadı. İlk günden beri karşı karşıya geldiklerinde, gerçekten sergiledikleri duruştan, oldukları kişilerden farklı, bambaşka insanlara dönüşüyorlardı, yine aynısı olmuştu.

-Şaşırttın beni... dediğinde Sude'nin sesinde aslında hiç olmadığı kadar cesur ve kibirli bir ima vardı...

-Şaşırttım öyle mi! Bu ilk söz , bu anlamsız karşılık sevdiği kadını karşısında gördüğü anda tüm kızgınlığını unutan Koray'ı bir anda tekrar eski duygularına döndürmüştü.

-Evet, beklemiyordum seni...

-... Sinirle gülümsüyordu Koray... Sonra iki eli ile yüzünü, uykusuz geçen gecesinin ardından kızarmış olan gözlerini ovuştururken sadece sinirle gülümsüyordu...

-Evini beğendin mi? Son temizlenmiş halini görmedim ama genel durumu iyi gibiydi... Resmen boş konuşuyordu, ne söylediğinin fakında bile olmadan sadece konuşmak için konuşuyordu. Aklınca duygusuz, soğuk ve dik bir duruş sergilemeye çalışıp ezdirmeyecekti kendini... Kendim teslim edemedim kusura bakma, Zeynep Hanım ve Selim Bey'e de mahcubum ama görüşeceğim kendileri ile...

-Sen ne saçmalıyorsun Sude! Dayanamayıp tüm sinirini boşaltmak istercesine sert , ahşap şezlonga bir yumruk atmıştı Koray, elleri sıkmaktan bembeyaz olmuştu...

-Ev diyorum, iş! Korkmuştu ama belli etmek istemedi, devam etti aynı gereksiz konuşmaya...

-Bu mu konuşmak istediğin! Ev saçmalığı!

-Konuşacak başka bir şey yok...

-Tek kelime etmeden, arkanda merak içinde onlarca insan bırakıyorsun, polis her yerde seni arıyor ama sen konuşacak bir şey yok diyebiliyorsun öyle mi!

-Yok! Seninle konuşacak bir şeyim yok! Ben gereken kişileri zaten arayacağım...

-Sorun benim biliyorum, çok iyi biliyorum! Ama zerre güvenmediğin, sevmeyi beceremediğin bu adam için arkanda çok insanı üzdün sen...

-Anlayacaklardır... Gözyaşlarına hakim olabilmek için çok zorluyordu kendini , hormonları onu olmak istediğinin aksine dengesizleştirmişti. Sende anla! Bırak peşimi!

-Bırakacağım ama hayatının hatasını yaptığını anladığında bırakacağım!

-Ben hata yapmadım! Gerçeği öğrendiğimde yapılması gerekeni yaptım sadece!

-Kahkahası sinir bozucuydu Koray'ın ama Sude'ye geçmemişti... Sude hala sinirle masmavi gözlerini suratına dikmiş bakarken birden tekrar ciddileşti ve konuşmaya devam etti... Gerçekler! Bu konunun açılması iyi oldu! Kadının biri, tanımadığın bilmediğin kadının biri geliyor sana Koray'la ilişkim var diyor, sende hiç düşünmeden kabulleniyorsun! Ne kadar basit!

-Evet! Çünkü o kadını gördüm ben! Yanında gördüm! Lansmanda vardı, sonra Zeynep'in ofisinde ve Nuran Hanım da tanıyordu evini biliyordu ne düşünmemi istiyorsun!

-Beni Sude beni! Ben sana böyle bir şey yapar mıydım!

-Bilmiyorum! Bilemiyorum! Uzak dur benden Koray! O kadın hamile! Ona git lütfen, onların sana ihtiyacı var...

-Neee! Ne hamilesi?! Şok olmuştu Koray...

-Bebeğinizin olacağını söyledi bana tamam mı!

-Sen... sen bu yüzden mi gittin!

-Evet!

-Bu imkansız Sude! Ben o kadınla hiç bir şey yaşamadım! Seninle iken sana o kadar değer verirken bunu nasıl düşündün sen!

-... Yutkundu Sude sessizce, bir gece önce babasının söyledikleri aklına gelmişti, işte Koray'da aynı şeyi söylüyordu! Ya kadın yalan söylüyorsa ya gerçekler farklıysa, konuşmalısın demişti Tarık! Bebeğin için konuşmalısın demişti... Daha yeni uyandığı bir kabustan diğerine sürükleniyor gibi hissediyordu... Ama konuşamadı...

-Kolay yolu seçtin! Bitirdin bizi! Sıkıntı ile ayağa kalkmıştı artık Koray, sesinin tonunu ayarlayamıyordu, son söylediklerinden sonra yüzüne de bakmak istemedi... İlk defa açtım ben kalbimi, ilk defa indirdim duvarlarımı, ilk defa... Pişmanım! Acıyorum şimdi sana... En başta kendini mahvettin! Üç ayda kendine yeni dostlar edinmişsin, belli ki yeni bir hayat kurmuşsun... Baban da yanında! Kaçmana gerek yok artık, rahat olabilirsin peşinden gelmeyeceğim! O çok sevdiğin işine dön, istersen evine dön! Umurumda değilsin! Seni bulmam gerekiyordu, bir şekilde benim yüzümden gittiğin için, borçluydum o insanlara, artık vicdanen rahatım!

Bu acımasız konuşmanın ardından, arkası dönük denizi izlerken Koray, Sude de ilk defa oturduğu şezlongda eliyle karnını okşadı. İlk defa bebeğine, onun bir parçasına dokundu! Dokunamadığı, özür dileyemediği anlatamadığı şeyler için ona sığındı. Kesinlikle çok acemice ve aptalca davranmış, büyük bir hata yapmıştı. Kadının cüretini hatırladıkça kendine kızdı, nasıl anlamamıştı, nasıl bu kadar kolay kandırılmıştı. Ve sonra yaşadıkları... Kaderin onlara oynadığı zalim bir oyundu... 

Ne yazık ki Koray'ın konuşması çok netti, geçen tüm günler sevgisini nefrete dönüştürmüş gibiydi, Sude'yi pişmanlığı olarak görüyordu artık. Ne söyleyeceğini bilemeden oturduğu yerde bir süre kaldı... Sessizlikleri aslında çok şey anlatıyordu ama bununla yüzleşemediler...

Daldığı o derin düşüncelerden, o dinginlikten biraz sonra Sude'den bir cevap beklemeden, yüzüne bile bakmadan gitti Koray. Yüzünü tekrar ona dönseydi zaten gidemezdi... Bebek saçmalığı da içinin soğumasına, onun haklı bir sebebi olduğuna inanmasına yetmemişti. Aşkına, sevgisine rağmen dönemedi, Sude'nin zamanında yerle bir ettiği duvarları, şimdi daha güçlü bir şekilde tekrar örmüştü oracıkta.

***

Sude Koray'ın gidişinin ardından oturduğu yerde yaşlı gözlerle kalakalmıştı, kımıldamaya mecali yoktu, kulakları aynı o saçmalıkları duyduğu gün gibi uğulduyordu, hissizleşmişti. Ona günler kadar uzun geçen bir süreden sonra Filiz'in şaşkın bakışları ile kendine geldi. Zaman kavramı yine kaybolmuştu.

-Sude'ciğim iyi misin? Ne kadar seslendim sana duymadın beni!

-Gözleri manasızca bakarken Sude aniden ağlamaya başladı... Hastaneye gidelim! Bebeğimi göster bana, ona ihtiyacım var...

-Filiz çok şaşkındı ama ürkütmek istemiyordu Sude'yi... Tamam hadi gidelim korkma o çok iyi diyebildi..

Hastaneye vardıklarında saat beş gibiydi, Sude sessizce hazırlanırken Filiz Tarık'ı gizlice aramış durumlarını anlatmıştı. İkisi de şaşkındılar çünkü Sude şimdiye kadar karnındaki bebekle ilgili neredeyse hiç konuşmamıştı ve evden çıkarken aslında hiç olmadığı kadar iyi görünmüştü Tarık'a. Her zaman olduğu gibi, onu incitmeden hareket ediyorlardı.

-Sude'ciğim sana ilk defa kalp atışlarını dinletmek istiyorum, hazır mısın?

-Gözündeki bir damla yaşla kafasını evet dercesine salladı Sude...

-Tamammm... Bizim güçlü bebeğimiz nasılmış bakalım... Harika...

Kalp atışlarının hızlı hızlı sesi odada duyulduğunda derin bir nefes aldı Sude... Bir bebeği olacağını yeni idrak etmiş gibiydi. Koray'dan ona kalan tek şey bebeğiydi, güç alabileceği , devam etmesini sağlayacak tek şey... Koray gibi o da bundan sonrası için bir karar vermek zorundaydı. Hayatının en değerli günleri haber vermeden gelmiş ve geçmişti. Bundan sonrası başkaydı, belki de tek sevdiği adam , bebeğinin babası olmadan yaşayacağı bir hayat bekliyordu onu!

Bir süre daha izin isteyip o kalp atışlarını uzun uzun dinledi Sude... Bir çok duygusu vardı bu an için, en suçsuz en masum şeydi karnındaki bebek, çok üzgündü ona yaşatacakları için ama çok büyük bir aşkın meyvesi idi ve mutluydu onun olduğu için. Hatasının bedelini, cezasını birlikte çekeceklerdi. Pişmanım diyen babasının karşısına bebeğiyle çıkamayacak kadar gururluydu çünkü!

Filiz'den aldığı haberden beri onu kapıda bekleyen Tarık, Sude'nin yorgun yüzünü görünce hiç bir soru sormadan onu eve götürdü. Bir şeyler olduğunu anlamıştı ama onu zorlamayacaktı, zaman en iyi gelen ilaçtı.

Bir kaç gün içinde artık daha iyi bir ilişki kurduğu Tarık'a olanları, yaşadıklarını her şeyi anlatmıştı Sude, sık sık ziyaretine gelen Buğra ve Buket için bahaneler bulamıyordu artık , onları biraz uzaklaştırmak için yardım istemişti babasından. Kimse ile görüşmek istemiyordu. Pişmanlığı, saflığı yüzünden gerçekten de hayatının hatasını yapmıştı, toparlayacak gücü de yoktu.

Tarık'sa Koray'ın gelişine aslında sevinmişti bu hala genç adamın hisleri olduğunu belli ediyordu ve Sude'nin tam olarak gerçekleri anlatamamış olması, tekrar bir araya gelebileceklerini hissettiriyordu. Olabilirdi hatta olmalıydı çünkü ortada birbirini çok seven iki insan ve onların masum bebeği vardı. Tarafı belliydi ama öncelikle saklı hayatından kurtarması gerekiyordu kızını, ruhen iyileşmesi toparlaması için ona yardım edecekti. Koray'ın gidişinden bir hafta sonra ona bir telefon aldı, artık arkasında bıraktığı insanları anlattıklarından tanıyordu ve tabi ailesinin kalan fertleri de vardı. Tarık ondan izinsiz aramamıştı kimseyi ama artık iyi olduğunu, endişelenmemeleri gerektiğini, söylemesi gerekenleri bekletmemelilerdi. Sude'de yapılması gerekenin bu olduğunu, yanlışlarını daha fazla büyütmemesi gerektiğini bildiği için itiraz etmedi.

Önce Kemal'le görüştüler ve hakkındaki kayıp ihbarı için emniyete gittiler. İfadesi alındıktan, gerekli işlemler yapıldıktan sonra sıra araması gereken insanlara gelmişti. Polisten önce kendi aramalıydı. Tarık ile beraber Ekim ayında olmalarına rağmen hala sıcak hala keyifli olan sahilde bir kafede oturmuşlardı. Önce babaannesi ve dedesini aradı, yaşlı kadın gözyaşları içinde dinlemişti Sude'yi, aslında inanamıyordu olanlara, babasının yanında olması , kadıncağızı durumun romantik tarafından çok etkilemişti. Dedesi ile de kısa bir şekilde konuştuktan sonra sırayla halasını ve kuzenlerini aradı. En az kaçışı kadar, hepsi babasının yanında olmasına şaşırmışlardı. Sude kalp kırıklığını çok fazla detaya girmeden anlatsa da bebeğinden hiç birine bahsetmedi. Magazinden öğrendikleri ilişkisi hakkında aslında merak ettikleri çok şey vardı ama hayatlarında her zaman olan o mesafe yüzünden de çok fazla detaya giremiyorlardı. Konuştukça rahatlıyordu Sude, aslında üstündeki yüklerden de bir şekilde kurtuluyor gibiydi.

Sıra hayatının romantik tarafıyla daha çok ilgilenecek, belki de sorular soracak, hayatta olan ailesinden daha fazla vakit geçirdiği arkadaşlarına geldiğinde biraz daha tedirgindi Sude. Önce kimi araması gerektiğini bile bilmiyordu ama Bora'yı aramak daha kolay geldi. Numarasını çok iyi bildiği arkadaşının telefonu iki defa çaldıktan sonra hemen açıldı.

-Alo? Bora bu yeni numarasını tabi ki bilmiyordu, tabi ki sesi gayet normaldi...

-Alo Bora, benim Sude...

-...Karşısında sadece sessizlik hakimdi... O tek, klasik kelimeden sonra sadece sessizlik vardı telefonun ucunda!

-Bora, benim Sude... Orada mısın?

-...

-Lütfen kızma, bir şey söyle... Beni duyduğunu biliyorum!

-Neredesin sen!

-İyiyim ben, Bodrum'dayım...

-Ne işin var Bodrum'da? Aslında babasının onu zamanında bıraktığını görüşmediklerini biliyordu ama Sude babasının durumunu, sadece Koray'a anlatmıştı. Bodrum'da yaşadığını hastanesi olduğunu sadece O biliyordu. Babaannesi, halası akrabaları hepsi Bodrum deyince anlamışlardı ve fazla soru sormamışlardı ama Bora tabi ki soracaktı.

-Babamın yanındayım! İlk defa sesli olarak baba kelimesini kendi kullandığından bir an Tarık ile de göz göze gelmişlerdi.

-Sude bunu neden yaptın? Hepimizi mahvettin! Sana bir şey oldu zannettik!

-Bora, uzun bir hikaye, ben hata yaptım biliyorum, çok fazla hata yaptım, sizleri de korkutmuş olabilirim ama özür dilerim... Seni bunun için aradım!

-Oraya geleyim konuşalım?

-Hayır hiç gerek yok! Ben belki bir süre sonra gelirim İstanbul'a görüşürüz yine... Bu benim yeni numaram... Lütfen kaydet... Kaçmayacağım artık.

-Sudee, ah Sudee! İyisin değil mi?

-İyiyim Bora! Daha iyi olacağım...

-Neden gittin, o Koray'ın bir ilişkisi vardı değil mi? İncitti seni!

-Ben hata yaptım Bora! Göründüğü gibi değilmiş ama artık biraz geç kaldım.

-Hiç sanmıyorum! O züppe herif, sana göre değildi! Sakın inanma kandırır seni gene! Ben... bende özür dilerim! Senin o işi yapman için ısrar ederken, aslında onun o tarafını görür bırakırsın, belki de sende bıraktığı etkiden kurtulursun sanmıştım. Ama çok pişmanım!

-Bora O öyle biri değildi...

-Bana hala onu mu savunuyorsun sen Sude! Sakın! Ben gittiğin gece öldürecektim onu!

-Ne diyorsun sen? Ne oldu?

-Sude ben sana aşıktım! Hala aşığım anlamıyor musun?

-...Şok olmuştu Sude... Koray anlamıştı ama konduramamıştı arkadaşlıklarına inandığı için Sude... Sessiz kaldı ama kısık kısık nefes alış verişini duyuyordu Bora...

-Gittiğin gece delirdim , herkes çok kötüydü , kavga ettik , aramıza girmeselerdi ya ben ya da O... Birimize bir şey olacaktı! Sonra da istifa ettim ben! Çok aradım seni Sude, haftalarca emniyete gittim..

-Bora çok üzgünüm! Ben her şey için çok üzgünüm...

-Olan oldu artık... Yapacak bir şey yok! Aslında bir yanım sana çok kızgın! Ama...

-Bora sen çok iyi bir insansın, seni çok seviyorum ama biz... biz hiç öyle olmadık ki... Özür dilerim hayatını mahvettim...

-Sen bir şey yapmadın buna değil kızgınlığım... Neyse! Sesini duydum ya...

-Sen iyi misin peki şimdi? Lütfen bana iyi bir iş bulduğunu, her şeyin yolunda olduğunu söyle!

-Ben iyiyim Sude! En az senin kadar yetenekli bir mimarım hala! En sonunda hafifçe gülümsemişti ve bu sesine de yansımıştı... Çok iyi bir işim var merak etme...

-Derin bir oh çekmişti Sude... Fazla gelirdi, eğer Bora'nın hayatı bir de bu sebeple etkilense idi kaldıramazdı... Çok sevindim!

-Ne zaman gelirsin İstanbul'a? Yoksa bende gelebilirim.

-Bilmiyorum, ama sen gelme Bora, babam yanımda iyiyim ben. Dönünce görüşürüz...

-Peki... İyi olmana çok sevindim, şimdi sana ısrar etmeyeceğim, bir süre daha kendinle kal. Eski hayatına geri döndüğünde bu adam için değmeyeceğini anlayacaksın, ben her zaman yanındayım unutma!

-Biliyorum... Teşekkür ederim.. İyi bak kendine...

Telefonu kapattığında meraklı ama mutlu bir ifade ile karşısında ona bakan Tarık'a kısa bir açıklama yaptı Sude... Artık gerçek bir baba kız gibi olmaya başlıyorlardı, telefonun başında kullandığı "baba" kelimesi bile çok anlamlıydı ikisi için...

Continue Reading

You'll Also Like

12.1K 474 23
"Ceketini giyi!" Arkamadan bağırması ile belimdeki gömleği çözüp onu giyidim . Eve geldiğimde asansöre bindim yorulmuştum 1 sokak 1 sokaktır . Kapıy...
5.4K 210 33
Arkadaşıyla İstanbulda yaşayan bir kız ve bir gün arkadaşıyla gezmeye çıktığında bir odunla karşılaşır 'YALÇIN'. Ve o günden sonra Yelizin sıradan ha...
46.8K 581 13
Hayatına oğlundan ,arkadaşından ve iyilikden başkasına yer açamayan ,hız tutkunu olan dünyaca ünlü bir doktor ,yaşama umudunu yitirmiş olmasına rağm...
660K 40.9K 26
"Benim adım yok Narin, gölgem yok, ayak izim yok." dedi umutsuzca. "Olsun!" dedim omuz silkerek. Onun aksine umarsız çıkıyordu sesim. "Adını dilim...