•6 Ay Sonra•
02:47 A.M.
Gecenin geç saatlerinde çalan bir telefon ile uyanan So Young yerinden hızlıca kalkar ve telefona yönelir.
- Merhaba So Young. Ben Jackson'ın doktoru Sung Cheol.
- Merhaba doktor bey. Bu saatte neden aradınız?
- Jackson hakkında söylemem gereken şeyler var ve hastaneye gelmeniz gerekiyor.
- Şu an olmak zorunda mı?
- Üzgünüm bayan fakat onu her an kaybedebiliriz.
So Young artık Jackson'dan ümidi kesmişti. Mark ise kendi tesellilerinde kendini boğmuş sadece kaygılı bir şekilde bekliyordu. So Young acele ile gidip Mark'a haber verdi. Hazırlanmaları 10 dakika sürmeden hemen evden çıktılar. Mark 8 aylık hamileydi ve Jackson yanında olmadığı için bebeğin cinsiyetini doktorundan bilerek söylememesini istemişti. Her ne kadar kızı olmasını istese de sabrediyordu.
~~
Hastaneye vardıkları gibi Jackson'ın odasına giden Mark ve So Young nefes nefese Sung Cheol'ün yanına varmışlardı.
"Geldik! Ne olduğunu söyleyin lütfen!" diye atıldı Mark hiç duraksamadan.
"Jackson'ın hayati değerleri gün geçtikçe negatifleşiyor. Kalp atışları çok yavaşladı ve eskisi kadar düzgün nefes alamıyor. Bunu söylemek istemezdim fakat onu her an kaybedebiliriz."
So Young derin bir nefes aldı ve sessizce arkasındaki duvara yaslandı. Mark ise arkasını döndüğü gibi Jackson'ın yanına oturup ellerini tuttu.
"Uyanacaksın, korkma ben yanındayım...biz yanındayız."
•1 Ay Sonra•
Mark'ın gebeliğinin 9.ayıydı. Buna rağmen hala Jackson'ın yanında kalıyordu. Yine bir gün gözlerini hafifçe araladı. Kafasını kaldırdı ve Jackson'ı biraz süzdükten sonra başından öptü. Öptükten sonra hamilelikten ağrıyan belini tutarak oturduğu yerden kalktı. Masanın üstündeki kahve makinesine kahve dolduracakken arkadan gelen bir ses duydu.
"Mark."
Mark, Jackson'ın sesini duymuştu. 9 ay sonra gerçekten sesini duymuştu. O anki şoku ile masadaki bardağı düşüren Mark hiç umursamadan direk Jackson'a sarıldı ve gözlerine iyice baktı.
"Sen gerçek misin?"
"Gerçeğim Mark."
Birbirlerine bakıp mutluluk gözyaşları döküyorlardı. Jackson birden Mark'ın karnını farketti ve gözlerini dikip karnına bakmaya başladı.
"Jackson ben hamileyim."
"Görebiliyorum."
"Yani demek istediğim ben senden-"
Jackson birden mutluluk çığlığı atıp yerinden doğruldu fakat başının ağrısıyla geri yatmak zorunda kaldı. Çığlık sesine gelen doktorlarda Jackson'ın uyandığını fark ettiler ve gelip bir mucizenin gerçekleştiğinden bahsedip durdular. Gerçekten Jackson'ın uyanması bir mucize miydi?
~~
Kısa sürede So Young'ta yanlarına gelmiş ve 3 kişi oturup konuşmaya ve eğlenmeye başlamışlardı.
So Young^^
Mark^^
Jackson^^
~~
•3 Gün Sonra•
Jackson daha yeni uyandığı için hala hastanedeydiler. So Young, Jackson ve Mark topluca kahvaltılarını yaparken birden Mark büyük bir acı hissetti. Deli gibi bağırmaya başladı. Evet doğumu başlamıştı ve herkesin dili dolanmıştı. Jackson şaşkınlıktan deliye dönmüştü. Doğumhaneye Mark daha küçük olduğundan beraber girmişlerdi ve Mark, Jackson'ın elini şimdiden delicesine sıkıyordu.
"Jackson?"
"Hı..?"
"Korkuyorum."
"Korkma bak ben yanındayım tamam mı? Tatlı bir bebeğimiz olacak inanabiliyor musun?"
~~
Doğum başlamıştı ve ortalık Mark'ın bağırışlarından telef olmuştu. Jackson, Mark'ın sıkması yüzünden elini hissetmiyordu artık.
"Ikın sevgilim, ıkın!"
"Nereye ıkınayım?! Gel sen doğur Jackson!"
"Tanrım!!!! Şimdi yapma bari."
~~
Sonunda sorunsuz bir şekilde doğum bitmişti. Mark ve Jackson'un küçük bir kız çocuğu olmuştu...aynı Mark'ın istediği gibi. Jackson kızını eline aldığı ilk anda deli gibi gülümseyerek, ağlamaya başladı.
"Çok iyi bir baba olacaksın." diyerek Jackson'a gülümsedi So Young.
"So Young. Sana ne kadar teşekkür etsem az. Sen olmasaydın belkide-"
"Artık belki diye bir şey yok Jackson. Sen, Mark ve küçük kızınız artık yeni bir hayata başlayacaksınız."
"Haklısın sanırım.."
So Young ve Jackson konuşurken Mark en sonunda ayılmaya başlamıştı.
"Jackson..?"
"Mark demek uyandın!"
~~
So Young sessizce odadan ikisini yalnız bırakmak için mutlu bir şekilde çıkar.
"Bu tatlı şeye bir isim gerek biliyorsun değil mi?"
"Bu kız bizim cehennem gibi olan hayatlarımıza birden cennet olarak girdi ve hayatımızı aydınlattı."
"Yani adını Cennet koymak istiyorsun? Haneul.."
"Evet adının Haneul olmasını istiyorum."
"Haklısın Jackson."
"Mark..seni seviyorum."
"Bende seni seviyorum Jackson."
Jackson yavaşça Mark'ın dudaklarına mutluluk gözyaşları ile dolu bir öpücük bırakıp kulağına yöneldi ve yavaşça fısıldadı.
"Sırada düğün var."
~SON~
(tabiki daha bitmedi özel bölüm yazacağım c: ) Öncelikle efenim buraya kadar okuyan herkese çok teşekkür ederim. Her ne kadar çok saçmalasamda destekleriniz için çok teşekkür ederim. Özel bölüm yakın bir zamanda gelecektir merak etmeyin. Yakın bir zamanda Park Chanyeol kitabı yayımlayacağım kontrol etmeyi unutmayın ve beni takip edin lütfen!<3
HERKESE SONSUZ TEŞEKKÜRLER❤️