Aşk İşi *Tamamlandı*

By mattmatt110481

1.6M 68.5K 1K

Romantik bir şehir hikayesi... Bazen hayat küçük tesadüflerden ibarettir... Aşkta öyle... Çok istesen , ha... More

Sude
Koray
1. Bölüm
2. Bölüm
3. Bölüm
4. Bölüm
5. Bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
8. Bölüm
9. Bölüm
11. Bölüm
12. Bölüm
13. Bölüm
14. Bölüm
15. Bölüm
16. Bölüm
17. Bölüm
18. Bölüm
19. Bölüm
20. Bölüm
21. Bölüm
22. Bölüm
23. Bölüm
24. Bölüm
25. Bölüm
26. Bölüm
27. Bölüm
28. Bölüm
29. Bölüm
30. Bölüm
31. Bölüm
32. Bölüm
33. Bölüm
34. Bölüm
35. Bölüm
36. Bölüm
37. Bölüm
38. Bölüm
39. Bölüm
40. Bölüm
41. Bölüm
42. Bölüm
43. Bölüm
44. Bölüm
45. Bölüm
46. Bölüm
47. Bölüm
48. Bölüm
49. Bölüm
49. Bölüm Yeni
50. Bölüm Final

10. Bölüm

36.6K 1.5K 9
By mattmatt110481

Koray'ın aklına gelen olmuştu işte... Kolundaki kanamayı gören Sude sadece derin bir nefes alabilmişti, başına geleceği anlamış gibi... Şimdi evinin önünde onun kollarındaydı... Koray sakindi bu bayılmanın kan tutması sebebiyle olduğunu öğrenmişti sabah. O yüzden usulca elindeki anahtarları aldı ve kucağındaki güzel kadınla eve girdi.

Kapının tam karşısında geniş bir salon vardı yukarı kata çıkmadan hemen oraya yöneldi. Uzun L şeklinde beyaz ve rahat bir kanepe vardı, üzerindeki rengarenk minderleri ittirip usulca Sude'yi yatırdı. Eline telefonu aldı;

-Alo , sana konum gönderiyorum bana hemen doktor Necip'i al gel... Yanına ilk yardım malzemesi filan da alsın! Sakın oyalanma! Çabuk ol...

- Koray Bey, siz iyisiniz değil mi?

-İyiyim Halit iyiyim, hadi sen dediğimi yap hemen!

- Tamam Koray Bey... telefon görüşmesi kısa ve net olmuştu.

Girişin yanındaki mutfaktaydı Koray telefonla konuşurken bir yandan da, kolonya bez mendil birşeyler arıyordu... Birkaç parça şey bulmuştu ki Sude yerinde biraz kıpırdanmaya başladı. Hemen yanına geçti...

-Sude!... Sudee... Hadi aç gözlerini bak iyisin birşey yok! Bir yandan bileklerini ovuşturuyordu kolonya ile, iyi gelmişti.

Gözleri hafifçe aralandığında boş boş bakmaya başlamıştı...

-Ne oldu?! .... Geldik mi?

-Geldik geldik... çok güzel bakıyordu gülümserken Koray... Kolundaki dikişlilere bakmasını engelliyordu , bir yandan da yüzündeki saçları toparlamıştı ufak bir dokunuşla...

Sude baygın gibi değilde sanki uyku haline geçmişti artık... Koray onu bir süre sessizce izledi...

Kaç dakika geçmişti farkında bile değildi telefonunun sehpanın üzerindeki titremesiyle usulca yanından kalktı kapıya yöneldi. Ekranda Halit'in ismi yazıyordu...

-Şiiişt! Sessiz... İçerde..

-Koray Bey kim var içerde? Korkuttunuz bizi...

-Kim mi?!... Kimse kim sanane! Sen bekle kapıda... Necip Bey iyi geceler! Kusura bakmayın gece gece çağırdık sizi ...

-Estağfirullah ne demek hasta nerede?

-İçerde buyurun... bugün bir kaza geçirdi kolu dikişli ama, önemli birşey yoktu aslında, kolunu zorladı herhalde kanama yaptı bir bakalım olur mu? Bir de kan tuttuğu için  bayılmıştı sonra kendine geldi ama uyku halinde sanki...?!

-Tamam bakarız şimdi...

Doktor Sude'nin önce tansiyonunu kontrol etmişti. Sonra kolundaki kanlı bandajı açtı temizledi , dikişi biraz açılmıştı tekrar üzerinden geçti... O  bu işlemleri yaparken Sude arada yüzünü buruşturuyordu ama açmıyordu hala gözlerini... Doktor çantasını kapatıp ayağa kalktığında başucundaki Koray'a gülümseyerek;

-Geçmiş olsun... Genç hanım hala uyku halinde tansiyonu biraz düşük ama korkulacak birşey yok...Aslında dikişi de iyi durumda...  Belli ki yorucu, stresli birgün geçirmiş... Dinlensin sabaha birşeyi kalmaz...

-Tamam teşekkürler...

-Sizde dinlenin biraz yorgun görünüyorsunuz.

Gülümsedi..

-Tamam..

Doktora kapıda bekleyen Halit'in yanına kadar eşlik etti. Halit hala ufak bir ipucunun peşindeydi ama bunu Koray Bey'den değil doktordan alacağı kesindi. Üstü başı kan içindeki patronuna mahcup  bir şekilde iyi geceler diledikten sonra. Tekrar bir fırça yememek için ağzını bile açmadan dönüp gitmişti.  Koray kapıyı kapattı sessizce Sude'nin  yanı başına oturdu..

Zaman geçtikçe daha derin bir uykuya geçtiği belliydi. Saat gece yarısını çoktan geçmişti. Şuan bulundukları durum gerçekten çok ilginçti. Etrafına bakındı üstüne sermek için birşeyler bulması gerekti. İncecik gece elbisesi ile rahat bir uyku uyuyamayacaktı ama başka şansı yoktu. Sessizce kalktı yatak odalarının olduğunu tahmin ettiği üst kata çıkmaya karar verdi.

Ev gerçekten çok sıcaktı, çok fazla renk vardı , duvarlardaki tablolar, biblolar yastıklar hepsi rengarenkti ama hiçbiri göze batmıyordu. Tam tersi, uyum , o tam kararındaki kargaşa ile sağlanmıştı. Yan yana iki oda ve bir banyodan sonra yatak odasına ulaştı. Tüm gün aklından çıkmayan o çiçek kokusu geldi burnuna , resmen eve odasına sinmiş diye düşündü.

Işığı açtığında evin her yerinden çok farklı bembeyaz bir oda çıktı karşısına... Duvarlar perdeler yerdeki yumuşak halı yatak örtüsü hepsi herşey bembeyazdı...  Yatağın karşısında ki büyük pencere dikkatini çekmişti, yaklaştı. Boydan boya duvarda uzanan pencere aslında bir balkona çıkıyordu. Hafifçe başını uzattığında salonun üstüne denk gelen yönde huzur veren boğaz manzarasını ve aşağıdaki küçük bahçeyi gördü. Gerçekten çok keyifli bir ortamdı ama daha fazla gezinmek büyük kabalık olacaktı. Yatağın üstünden ince bir örtü çekti çıktı.

                                                                                                      ***

Sabah mı olmuştu... Heryeri sızlıyordu... Gözlerini açmak istiyordu ama sanki göz kapakları yapışmışlardı. Hafifçe olduğu yerde gerindikten sonra üzerindeki ağırlığı farketti. Gece elbisesi ile salonda yatıyordu!

Aniden olduğu yerde doğruldu! Ama gözleri hala açılmıyordu...  Offf kafası kazan gibiydi gene... Nasıl gelmişti buraya,  kim getirmişti? Aklı gidip gidip geliyordu da parçalar yerine oturamıyordu birtürlü. Sonra gözlerinin bulanıklığı azaldığında, karşısındaki koltukta uzanan karartıyı gördü! Koray! Evet Koray koltukta! Onun salonunun ortasındaki koltukta!

Kalp krizi geçirmek üzereydi.

Bu adam burada,  ben burada , ne oldu? Elbisem üstümde, o da giyinik! Ben içmedim hiç! Almam ki içeri bu adamı ben! Zorla mı girdi evime yaa...  Bir yandan da üstünü başını toparlamaya çalışıyordu. Allah'ım aklımı yitiricem... Kendi kendini yerken Koray'ın hareketlenmesi ile taş kesilmişti şimdi Sude...

-Günaydınn..

-Günaydın!

-Off hiç rahat değilmiş koltukların...

-Koltuklarım!? Hee koltuklarım... Yoo aslında rahat bence... Ne diyorum ben yaaa? Koray Bey ne diyorsunuz siz, neler oluyor? Anlayamıyorum kafamda kazan gibi... Beni eve bırakıyordunuz sonra ben kapıya çıktım anahtarımı aldım...

-Sonra kollarımdaydın...

-Nasıl yani anlamadım!

-Bayaa...

-Ben mi kollarınıza yani... yok canım... Bu sabah bir lokma kalan aklı vardı şimdi o da gidiyordu Sude'nin. Ben yapmam öyle şey! Sizin sevgiliniz vardı ayıp! Yani olmasa da yapmazdım daa... Ayy Koray Bey lütfen dalga geçmeyin benimle neden buradasınız? Ne oldu bana?

Kahkahasını bastırmaya çalışarak cevap verdi Koray...

-Tamam tamam! Anlatacağım.. Ama önce bir konuya açıklık getirelim çünkü fena halde taktın. Benim bir sevgilim yok. Gördüğün hanım kardeşimin bir arkadaşı sadece.

-Niye takayım canım! Ben birşey görmedim zaten. Yani yanınızda olunca.. Of neyse merak etmiyorum zaten..

-Tabi tabi.. Hala gülüyordu sinir bozucu şekilde. Neyse anlatayım, sen dün gece fazla zorlamışsın herhalde kolunu dikişin kanadı kapıda, sonrası sana başta anlattığım gibi bayıldın ve kollarımdaydın..

-Şimdi anladım... Off ... Yaa ben size tekrar zahmet verdim bir de burada kalmışsınız! Koltuk tepesinde...  Yani bana bu sık olmazdı ki size rastladı hep...  Ayağa kalkmıştı Sude!  Saçları omuzlarından beline dökülmüştü,  eliyle düzeltirken sendeledi başı dönmüştü...

Aynı anda Koray da kalkmıştı , hafifçe belinden yakalayıverdi. Şimdi fazla yakın haldelerdi. Bakışları buluşunca kısa bir sessizlik yaşandı. Koray'ın siyah gözleri Sude'nin mavisinde kayboldu.. Belinde dokunduğu yerse ateş gibi yanıyordu Sude'nin. Bu yakınlıktan kurtulmak için de ilk hamleyi gene o yaptı.

-Pardon... Başım döndü sadece.. Otursam iyi olacak.

-Sorun değil. Ben alıştım seni toparlamaya..

-Evet galiba öyle oldu biraz.. Ama size söz artık böyle bir durum yaşanmayacak.

-Tamam öyle olsun... Aslında hoşuma gitmeye başlamıştı... Gözlerini kısmış tepki bekliyordu.. 

-Nasıll!

-Şaka şaka.. Daha iyisin değil mi?

-Evet iyiyim çok iyiyim yani...  biraz başım ağrıyor ama bugün pazar dinlenirsem birşeyim kalmaz. Dün çok hızlı bir gündü benim için..

-Haklısın çok yoruldun.

-Aslında sizde yoruldunuz.

-Sude... Sen desen , Koray desen artık...

-Tamam... Koray yoruldun sende... gülümsemişti ama yirmidört saat içinde bu adamın tanımadığı birinden Koray olması, evinde gecelemesi bu rahatlık biraz hızlı gelmişti. 

-Heh şöyle..

-Diyordum ki yoruldunuz  değil yoruldun , ne yapsam?  Yani ben çok iyiyim istersen, işlerin vardır hani...

-Kovuyor musun beni?

-Yok yani şey...

-Açım! Saat 12'ye geliyor...

-Hee açsın.. Tamam o zaman ben üstümü değiştireyim. Böyle fena haldeyim. Sana kahvaltı hazırlarım.

Sude bu sefer yavaşça ayağa kalktı. Yavaş hareketlerle eteğini topladı ve salondan çıktı. Çok şaşkındı ... Bu adam çok rahattı, güçlüydü, haddinden fazla yakışıklıydı. Salonun ortasında keyifli keyifli oturuyordu. Etkilenmek istemiyordu ama olanlar yaşadıkları neydi böyle?  

Herhalde beş ya da altıncı basamaktaydı. Kapı çalmıştı... 

Pazar pazar bu kimdi?

Continue Reading

You'll Also Like

32K 690 34
Nerden bilebilirdim ki başka bir eve taşınmanın beni rüya gibi güzel bir hayata götüreceğini. Biraz daha büyüdüğümde bu zamanları hatırlayıp iyi ki d...
133K 3.4K 53
Ama ben, ilk pişimi ona yapmıştım; ilk onun yüzünden kolumu yakmıştım fakat o, hıçkıra hıçkıra ağladığım mutfakta sadece pişilere dikkat kesilip tüm...
608 240 12
Bir abi ve kız kardeşi, Abisi kardeşini tüm kötülüklerden korumak zorundadır. Buna Yiğit Altıner de dahil...
235K 11.4K 21
Bir kız düşünün, sapasağlam ayakları yere basan, cesur ve dürüst. Şaşalı yaşamına rağmen alçak gönüllü. Ne saf ne masum! Çıtkırıldım mı? Asla. Bira...