sound || min yoongi

By hhyesria

426K 31.5K 10.7K

"Neden fotoğrafında ben varım?" ©hhyesria More

bir : green hair boy, yoongi
iki : then i slept
üç : yes, he is from daegu
dört : i'm good when i'm in his arms
beş : is he love me
altı : he wants
yedi : psychology
sekiz: you love me but i dont like u
dokuz : elevator problem
on : bicycle club
on bir : serendipity special
on iki : agreed
on üç : i love you like a crazy
on dört : date
on beş : penalty
on altı: rappers street
on yedi: todays winner
on sekiz: drunk yoongi
on dokuz : pt.1
on dokuz : pt.2
yirmi : you must call me dad
yirmi bir : think what u want
[a very special note for readers]
[results]
yirmi iki: help me
yirmi üç : just do some mistakes
yirmi dört : wake up
yirmi beş : pt.1
yirmi beş : pt.2
yirmi altı : bad kiss
yirmi yedi : pt.1
yirmi yedi : pt.2
yirmi sekiz : you'll cry
yirmi dokuz : i love u
otuz : some mistakes
otuz bir : worthiness
otuz iki : sing
otuz üç : please
[otuz dört : prologue]
otuz dört : move on
otuz beş : embarressed
otuz altı : pt.1
otuz altı : sorry and i love u
otuz yedi : prologue
otuz yedi : valentine day
otuz sekiz : dont like it
otuz sekiz : fight
otuz dokuz: drank hye
kırk : cute moment
kırk bir : police
kırk iki : try
kırk üç : friendship
kırk dört : why
kırk beş : yoongi!
kırk altı : prologue!
kırk yedi : prologue
kırk yedi : i don't know anything
kırk sekiz : did you know
kırk dokuz : joke
elli : she'll be like others
elli bir : you are
elli iki : going bad
elli üç : i'm not
elli dört : pt.1
elli dört : pt.2
elli beş : dont wanna talk with u
elli altı : we're not together
elli yedi : 'she'
elli sekiz : let's be good friends
elli dokuz : we must talk about something
altmış : who is she
altmış bir : yoongi from daegu
altmış iki : prologue
altmış iki : stalker
altmış üç : fans
altmış dört : green hair, again
altmış beş : begin
altmış altı: debtor
altmış yedi : "we will talk later."
altmış sekiz : prologue
altmış sekiz : weak
[results 2]
altmış dokuz : i hate you°
yetmiş : hearsay
yetmiş bir : pt.1°
yetmiş bir : pt.2°
yetmiş iki : pt.1
yetmiş iki : pt.2
yetmiş üç : broken
yetmiş dört : new
yetmiş beş : he was
yetmiş altı : worried
yetmiş yedi : difference
yetmiş sekiz : new surprise member
yetmiş dokuz : pt.1
seksen
seksen bir
seksen iki : helping you to heal
seksen üç
seksen dört

kırk altı : he is ok

3.7K 302 130
By hhyesria

Hastanenin kafetaryasında gözlerimizden uyku akarken dua etmekten, kolkola ağlaşmaktan başka bir şey yapamıyorduk.
Annem, ben ve Seo Un unni.
Üçümüz doktordan gelecek bir haberi bekliyorduk. İyi bir haberi. Kötü bir haberi öğrenmeyi hiç birimiz, doğal olarak, istemiyorduk.
"SeoUn üzülme tatlım..." Annem SeoUn unniyi teselli etmeye çalışıyordu. SeoUn Unni'nin neredeyse ağlamaktan gözleri şişecekti. Yakınıp duruyordu.

Ben beni suçlamasını beklemekteydim. Aksine beni suçlamamıştı. Bana teşekkür etmişti.
Bende suçum olduğunu düşünmüyordum ancak suçlu hissediyordum işte. Saçma sapan duygular...

"Yoongi-sshi'nin yakınları !" SeoUn Unni aniden transtan çıktı ve hemşireye uçtu. Ama o kalkış nasıl bir kalkış yani...
Elimdeki karton bardağı buruşturarak masaya bıraktım ve hemşireyi dinledim.
Beklediğimiz haber buydu.

"Ameliyat çok başarılıydı. Kendisi normal odaya alındı. Görebilirsiniz."

O an hepimizin içindeki mutluluk dışa yansımış, deliler gibi kahkahalar atmaya başlamıştık.
Tanrım Yoongi'm yaşıyordu! Daha iyi ne olabilirdi ?!

(...)

Odanın kapısının önünde duruyordum.Onu öyle görmeye hazır mıydım ? Onu yıpranmış görmeyi kaldırabilir miydim? O benim için sığınacak bir yerdi, en güvenli mekandı ancak, ona zarar gelirse...kötü hissettiriyordu işte.

 Annem ve SeoUn Unni hala içerideydiler. Belki Yoongi uyanmıştı, ya da halen uyuyordu, bilmiyorum. Onu görmeyi deli gibi arzulasam da görünce ne kadar kötü hissedecektim bilmiyordum. Şu kendimi kötü hissedeceğim diye odaya girmemek yaptığım en kötü şey. Çocuğun annesi içeride, sen ne diyorsun Hye.

 Kapıyı yavaşça, gıcırtı çıkartmamaya özen göstererek açtım. Gelen sohbet sesleri ile Yoongi'nin uyanmış olduğunu ve sesinin de azıcık kısılmış olduğunu anladım. Umarım iyisindir Yoongi-ah.

 Kapıyı kapatarak odanın içine ürkek adımlarla daldığımda başının yaralı tarafında beyaz bir bandaj sarılmış, tek kolunda serum, diğer kolunu karnına koymuş, azıcık dik oturan Yoongi'yi görünce içimde bir burukluk oluşmuştu. Kafatası çok hafiften içine göçmüştü, ama öylesine azdı ki bu çöküklük, zar zor fark edilecek seviyedeydi. Doktorların ameliyat sırasında o bol bol kan akıtan yarayı bir şekilde kapattıklarını umuyordum. Umarım ki sadece pansuman ile geçirebilecek bir yaradır.

"HyeRim ?" Anneminbana bakarak konuşması sonucunda Yoongi mırıldanmıştı. "Geldin mi ?" Onun baygın bakan gözleriyle kendi gözlerimi birleştirdim. "Huh, ah... Evet."

 Yatağının yakınına adımladım ve boştaki sandalyeyi annemlerin ters tarafına çektim. Yoongi'nin serum takılı olmayan elini tutarak iki avucumun arasında sıkıca sıktım. Yaşıyor olduğunu ve bizi unutmadığını görmek öylesine muhteşem bir histi ki. Havalara uçmuş, arkama roket takmış da bulutların arasından geçerken soğuk rüzgar saçlarımı dalgalandırmış gibi hissediyordum. Uykusuzluğun etkisini içtiğim bilmem kaç bardak kahve toparlayamamıştı ve o uyuşukluk beynime yansımıştı. İlk geldiğimde bana serum takmak isteyen insanları dinlemeliydim sanırım.

"Nasıl hissediyorsun ?" Dedim gözlerinin içine bakarak. Avuçlarımın arasındaki elimi çeneme götürmüştüm. Annemlerin bizi yorgun gözlerle izliyor olması çok da umurumda değildi şu durumda, sadece onun nasıl olduğunu ve elimden gelen her şeyi yapmayı istiyordum.

"Başım ağrıyor, ancak iyiyim." Biraz şüpheli biraz meraklı ses tonumla aklımda dönüp dolaşan soruyu ona yönelttim. 

"Nasıl gelişti olay ? Yani nasıl becerdin kafanı yarmayı-" Hazır cevap bir şekilde "pat" diye cevabını yapıştırdı.

"Ayaklarım birbirine dolandı, yerde taş varmış oraya çarptım." Masumane ayaklarına yatarak söylediği bu sözün tamamen yalan olduğunu garip bir şekilde seziyordum ve bu his beni daha çok soru sormaya yönlendiriyordu.

"O araba yolunun ortasında ne tip bir taş kafanı yarabilir Yoongi ?"

"..."

"Güvenlikli sitede neden araba yolunun orasında kafa yarabilecek bir büyüklükte taş olsun Yoongi ?"

"...şey-"

"Hayır onu bunu geçtim, sen dümdüz yolda yürürken ayakların nasıl birbirine dolanabiliyor ? Hadi benim dolanıyor ama senin nasıl yani ?!"

"Hye-"

"Hye miye deme gerçeği söyle. Çatlayacağım ! Ne kadar telaş yaptım orada haberin var mı ?" Annelerimiz kahkahalarla gülmeye başladıklarında onlara ciddi bir bakış attım. 

 Böyle bir ortamda nasıl gülebiliyorlardı ? Ciddi bir ortamdayız !

 Annemlerin kahkahalarına Yoongi de eşlik ettiğinde seslice konuştum. "Hadi ama ya..." Yoongi'nin elini bırakıp ellerimi önümde anlamsızca boş boş salladım. "Ya ya! Gülüş-"

 Yoongi bıraktığım elini iki elim arasına tekrar koyduğunda ciddiyetle konuştum.

"Ne yapıyorsun ?" Diş etlerini göstererek güldü. Tanrı aşkına, bu halde nasıl gülebiliyordu ? "Bırakman kötü hissettirdi." Sözlerinin arasında yok olduğumu hissederken salak salak güldüm. "Pekala~ Ben hep tutarım."

 Kendime geldiğimde sertçe konuştum.

"Tamam... Artık şöyle şu şeyi."

"Neyi ?" Konuşan anneme baktım. "Anne! Gerçeği işte gerçeği!"

"Neyin gerçeğini ?" Annem bile böyle uzatıyorsa, kesin saklamaya çalıştıkları bir şey vardır diye düşünerek konuşmama devam ettim. "Ya neyi saklamaya çalışıyorsunuz siz ?!" 

 SeoUn Unni de, annem de, Yoongi de aynı surat ifadelerine sahipti. "Ne saklıyoruz ki biz" ifadesi. "Bir şey saklamıyoruz" ifadesi.

Ya, bende inandım !

"Yani belki minik bir araba kazası yaşanmış olabilir..." Yoongi'nin sesi sonlara doğru kısılmıştı. Benim atlattığım tehlikeden sonra Yoongi mi yani ? Cidden mi tanrım!

"Araba kazası mı ?" Bir anlık içimden iyi misin Yoongi, demek geldi ama salaklığıma verdim.

"Hangi arabaydı? Kim olduğunu gördün mü? Peki araba nereye kayboldu? Konuşsana be adam!" O kadar heyecanlanmış ve endişelenmiştim ki. Bu iki duygu karıştığı zaman ortaya 'salaklık' çıkıyordu. Salaklık artı HyeRim de, üç kat daha etkili salaklık demekti.

"Araba hemen oradaki arabaların yanına park etmişti. Kim olduğunu bilmiyorum." SeoUn unni aaya girdi. "Sorun etmeyin, her bloğun önünü kameralar çekiyor zaten, yakalarız olur biter."

Unni'ye hak verdim. "Tabii ya!" dedim ve salak bir fok balığı edasıyla alkışladım. Mutlu olmuştum.

Hemşire odaya adeta daldı ve elindeki metal tepsiyi tutarak konuştu. "İzninizle yaraya pansuman yapacağım." dedi ve bir kaç saniye sonrasında oturan bizlere garip bakışlar attı. "Çıkmalısınız efendim." SeoUn Unni mantıklı bir cevap yapıştırdı.

"Kafasına pansuman yapacaksınız, başka yerine değil ya! Çıkmıyorum, oğlumun başında kalacağım." Kız büyük gözlerini kısa süreliğine tavana sabitledi. "Hastane kuralları efendim." dediğinde annem SeoUn Unni gibi karşı çıktı.

"Böyle hastane kuralı olmaz. Pansumanını yap, sonra da dışarı çık."

 Kız da malum, bir şey yapamadı. İçten içe şeytanlık kahkahaları atıyordum. Biz buradayken Yoongi'yi kesemezdi. Yoongi'nin korumasıyım ben, bazen avukatı, bazen aşkısı böceği, bazen de sevgilisiyim. 

Var mı kardeşim!

 Yoongi'nin saçını usulca kenara ittirdi kız. Bandajı kaldırdığında dişlerimin arasından iğrendiğimi belirten bir ses çıkarmıştım.  Kız benim sandalyemi azıcık geriye ittirmişti. "Üzgünüm ancak pansumanı yapabilmek için yere ihtiyacım var."

 O zaman kenara çekilir misiniz, de. Gördüğüm kadarıyla kendini ifade edebiliyorsun, ancak beden diliyle. Ben de kendimi beden diliyle çok güzel ifade ederim; örneğin uyuz olduğuma bir koyarım "puuu" kaç metre öteye gider, biliyor musun sen ?

 Yoongi elimi kavradı. Bu sanırım canım yanacak, sana ihtiyacım var, deme şekliydi. Tutuşumu sıkılaştırdım. Yaranın üstüne bastırılan ilaçlı pamuk Yoongi'min canını yakıyor olsa gerekti. Çünkü her dokunuşta elimi sıkıyor, gözlerini kapatıp, sıkıyordu.

Bu kıza da uyuz kapmıştım, pansumanı yaparken yaraya değil, Yoongi'me bakıyordu.

(...)

 Yoongi'yi eve getirmiştik. Onun odasına ilk kez giriyordum. Duvarlar koyu lacivertti ancak duvarların zıt rengi olmasına rağmen uyum içerisinde olan beyaz bir yatak örtüsü vardı. Beyaz bir çalışma masası, geniş bir puf, bembeyaz da bir giysi dolabı. Hoş ve iç açıcı bir odası vardı. Duvar renklerini bir kenara atın, yine de muhteşem ve ayrı bir havaya sahipti odası.

Yatakta oturan Yoongi'nin saçlarına dokundum biraz. Gözlerini kapatmış ve tüm bedenini serbest bırakmıştı. "Azıcık uyumalısın." Ellerimi yavaşça saçlarından ayırdım. "Hayır..." dedi hafif aegyo dolu, yumuşak sesiyle. "Ben seni özledim." 

"Yoongi, ameliyata girmeseydin de şu an ikimiz yataklarımızda mışıl mışıl uyuyor olacaktık."

"Sen uyuyor olacaktın. Ben stüdyoda kızın sesini şey etmekle uğraşacaktım." Şey derken, ne ? Kayıt değil, değil mi ?

 "Şey derken..."

"Şey işte."

"Hangi şey o ?"

"Şey olan şey..."

"MİN YOONGİ!"

"Kayıt ya kayıt, ses kaydı. Amma kızdın sende." Elimi yakaladı. "Kızdın mı ?" Bakışlarımı tavana çevirerek dudaklarımı birbirime bastırdım. Kızmıştım, sinirliydim ama ona patlayamazdım. O hastayken olmaz.

Ona zaten tüm gün patladın, salak.

 İç sesimi susturan Yoongi'nin sesiyle kapattım gözlerimi açtım ve tavana bakmaya, derin derin soluklanmaya devam ettim.

"Kızma ama. Biliyorum yanlış olduğunu, ancak zorundaydım." İki eliyle bir elimi kavradı ve beni kendine doğru minik minik çekmeye başladı. "Hadi ama Hye'm yapma böyle." Kıkırdadığında yüzümde minik bir sırıtma oldu. Beni görmüyor olması güzel bir şanstı. Aniden yüzünü suratımın önümde gördüm.

 Kokup kendimi geriye atacakken aniden belimden yakalamış ve dudaklarımızı birleştirmişti. Bu haldeyken nasıl yapabiliyordu bunu ?

 Tek eli belimde, diğer eli enseme gittiğinde kafamı geriye çekmek istemiştim ancak bırakmamış, daha da üstüme gelmişti.

 Bu lanet olmayasıca delicesine sevdiğim çocuk, her seferinde beni benden alıyordu. Her öpüşünde, her temasında vücudumda benzeri olmayan bir his, birbirine harmanlanmış bir kaç duygu oluyordu. Bu duygu da o kadar muhteşemdi ki.

 Kapıdan gelen ses ile aniden beni bırakmış ve kendini yatağa atmıştı.

"Çocuklar, meyve getirdim." Bizim ani değişikliğimizi gören SeoUn Unni bıyık altından gülmüştü ancak keskin gözlerimle ben, bunu fark etmiştim!

Yine ve yine rezil olmuş hissediyordum. Ah, tanrım...

Continue Reading

You'll Also Like

111K 6K 33
civciv: sarma mı yaptin gercekten __ #galatasaray 'da 1. 01.08.24 #barışalper 1. #yunusakgün 1. #millitakımlar 1. __ başlama tarihi 19.08.23 bitirm...
93.7K 5K 61
"Komşum ünlü bir futbolcu. Fazla yakışıklı ve bunun da fazlasıyla farkında. Üstelik inatçı keçinin teki, tam anlamıyla gıcık ve çekilmez biri. Başta...
14.3K 2K 48
arda, hoşlandığı çocuğa açılmak için abisinin arkadaşı ferdi'den yardım istiyor. [slowburn] [yarı texting]
10.9K 1.5K 27
"Olmuyor, yapamıyorum sensiz. Aklımı karıştırıyorsun."