A Bad Liar || Zaylena

By zainsmarie

35.7K 2.5K 3.2K

Söylediklerinizin %10'u yalansa, mutlaka yakalanırsınız. Ama söylediklerinizin %90'ı yalansa, yakalanmanız o... More

1-) That's how it works
2-) So you kiss people you don't like?
3-) Wake me up on a Sunday
4-) Fake people, showin' fake love
5-) Oops, caught!
6-) Look what you made me do
7-) Birthday tape?!
8-) Zayn, I need to find him
9-) I'll bite your lip
10-) ...Ready for it
11-) From dusk till dawn
12-) Back where we left off
13-) Is she your older sister?
14-) Follow the front car!
15-) Is she more beautiful than me?
16-) Keeping Up With The Malik Family
17-) One more lie
18-) Perfect pillowtalk
19-) Girls saving the game
20-) Getaway car
22-) You can't touch my girl!
23-) Fuck off bitch
24-) Someone will love you, let me go

21-) All your lies

898 92 160
By zainsmarie

Bölüm şarkısı Selena Gomez, Perfect

Gözlerimi araladığım karanlık çatı katında tüm vücudum uyuştuğu için ilk ayağa kalkma deneyimimde yere yapışmıştım.

Düşüncelerimi toparlamaya çalışıyordum...

En son o yüzünü göremediğim iğrenç adam tarafından enselenmiştim ve sonra bum! Burada uyandım!

Zayn ne cehennemdeydi? Benim onu takip ettiğimi fark etmeyip gittiyse cidden sıçmıştım çünkü telefonumun şarjı yoktu, hey telefonumu orada düşürmüştüm! Ve kendi arabamla buraya gelmemiştim, Justin'in arabasıydı... Bella telefonunu açmadığım için beni aramaya başlamış olmalıydı, yani umarım öyle olurdu?

Ama benim Zayn'le olduğumu düşünüp yarın sabah dahi aramayabilirdi... Üstelik kim kaçırmıştı beni? Neden kaçırmıştı? O camdan içeriye bakmaya çalıştığım depoda mıydım?

Sinirle duvara bir yumruk geçirip bağırabildiğim kadar yüksek sesle çığlık attım. Neden her şeyi berbat ediyordum? Bi bok becerebildiğim yoktu.

Odada sadece küçücük bir cam ve bir tane küçük led lamba vardı. Demir ve paslı kapıya doğru yürüdüm ve içeride açma kolu olmayan kapıyı yumrukladım.

"Açın şu kapıyı? Ne cesaretle bir insanı kaçırırsınız?! Bu yaptığınız yasal olarak bir suç!"

Cidden, sence bir insanı kaçıranları yasalar korkutur mu Maddie?

Tamam saçmalamıştım, ama ne yapmam gerektiğini bilmiyorum, daha önce hiç kaçırılmadım?

Ayak sesleri duyduğumda refleks olarak kapıdan uzaklaştım. Kapının kilidi dışarıdan açıldığında yavaşça aralandı ve kapının arkasından, çıkmasını beklediğim en son kişi çıktı...

"L-Liam?"

Bu korkunçtu.

"Bebeğim"

Yüzündeki gülümseme güven vermiyordu. Adım adım geri gitmeye başladım. O da bana doğru geliyordu. "Yaklaşma!" Söylediğimin üstüne kahkaha atarken kapıyı kapattı.

"Hoşgeldin" dedi yaklaşırken. Sırtım duvara değdiğinde çaresizdim, kaçabileceğim başka bir yer yoktu. "Neden, neden beni buraya kapattın?"

"Ben bir şey yapmadım, sen kendin geldin" dedi ve omzuma elini koymaya çalıştı. Tüm gücümle elini geri ittiğimde bunu beklemiyordu. Korkudan sesim fısıltı şeklinde çıktı, "Ne istiyorsun?"

"Bana kızgın olabilirsin ama aslında sana iyilik yapıyorum..." Cebindeki anahtar dikkatimi çektiğinde anahtarı görmemiş ve onu dinliyormuş gibi yaptım. "Sadece sana gerçekleri göstereceğim" Elini yanağıma koyduğunda her ne kadar bundan tiksinsemde gözlerimi kapatıp Tanrı'dan sabır diledim.

"Hem de beni özlemişsindir diye düşündüm" Yüzünü yüzüme yaklaştırdığında ben de sağ elimi boynuna koyup gülümsedim. "Evet, özledim"

Yüzümü yüzüne yaklaştırdım ve gözlerimi kapadım. "Aslında, çok özledim"

Diğer elimi yavaşça beline koydum ve hızla anahtarı çıkarıp dizimle bacak arasına en güçlü şekilde geçirip kapıya koştum. O acıyla inleyip kıvranırken sakin olmaya çalışarak deliğe anahtarı sokup çevirdim.

Kapı açılınca gördüğüm karanlık bir koridor ve ucundaki merdivenlerdi. Hızla koşarken arkamdan gayet yavaşça ve rahatça geliyordu.

Merdivenlere ulaştığımda birine çarptım.

"Louis!"

Umutla boynuna sarıldım. "Kurtar beni!" Nefesimi düzene sokmaya çalışırken geri çekilip yüzüne baktım. Tepki vermiyordu.

"Louis?"

Elini belime koyup hareket etmemi engelledi. "Bırak beni Louis, kaçmam gerekiyor ne yapıyorsun?"

"Üzgünüm Madison, buna izin veremem."

O anda jetonum düştü. Louis'nin burada ne işi olabilirdi ki zaten? O da buna dahildi? Liam ile görüşüyordu hala?

Zayn ile bu yüzden birbirlerini sevmiyorlardı.

Birden bana Zayn'in otelde söyledikleri aklıma geldi;  "Louis ile fazla samimi olma, pişman olursun!"

O sırada kolumu sertçe kavrayan el Liam'ın eliydi ve beni koridorun öteki ucuna çekiştiriyordu.  Louis'ye "Sana inanamıyorum..." diye fısıldadım göz yaşlarım istemsizce akmaya başlarken...

O arkadaşımızdı? Bella ile çıkıyorlardı? Nasıl yapardı bunu?

"Sen gerçekten sürtükleşmeye başlamışsın" dedi Liam beni sinirle odanın içine iterken.

"Louis, ipi getir!" diye seslendi kapıda beklerken.

Louis kalın bir ip getirdiğinde kapıyı tekrar kapattı ve üzerime yürümeye başladı. Belimden tutup yüzümü duvara doğru çevirdiğinde çırpındım ama karşısında en ufak bir şansım bile yoktu. Benden oldukça güçlüydü...

"En başından sana merhamet etmemeliydim, benim suçum" Bileklerimi arkamdan sıkıca bağladığında canım acıyordu. "Canım acıyor!"

Gerçekten kan dolaşımım durmuş gibiydi, zaten oda buz gibiydi ve yavaşça titremeye başlıyordum. "Kıyamam" dedi alayla.

Yüzümün tekrar ona dönmesini sağlayıp omuzlarıma sertçe bastırdığında kendimi yerde buldum. "Ah!"

Popomun acısıyla kıvranırken karşıma oturdu. Ayaklarımı kendime çekip duvara iyice sokuldum. Zaten kısa olan ve çeşitli hayallerle kızların bana giydirdiği elbise fazlasıyla yukarı çıkmıştı ve Liam'ın kirli bakışları rahatsız hissetmemi sağlıyordu.

"Çek gözlerini!" diye bağırdım nefretle yüzüne bakarken.

Sağ eliyle gözyaşlarımı silene kadar ağladığımın farkında değildim. "Hala çok güzelsin"

Ağlamam şiddetlenirken öfke tüm vücuduma yayılıyordu. Suratının ortasına topuklu ayakkabımı çakmak istiyordum.

"Ne istiyorsun benden? Neden buradayım?" Yalvarırcasına gözlerine baktım. En azından bir açıklamayı hakediyordum. Hiçbir şeyi anlayamamak, bilememek sinirlerimi bozuyor ve korkmama sebep oluyordu.

"Eğer az önce kaltaklık yapıp kaçmaya kalkışmasaydın ve dinleseydin anlatıyordum." Bakışları burkulmuş ve toz içinde kalmış, hatta yer yer çizildiği için kanayan bileklerime kaydığında ayakkabımın bileğindeki bağını çözdü ve yavaşça ayağımdan çıkardı. Aynısını diğerine de yaparken tek istediğim bana temas etmemesiydi ama o hepsini yara olan ve kanayan yerleri okşayarak ve yavaşça yapıyordu.

Gözlerimi sıkıca yumdum ve açtığımda Zayn'in kolları arasında uyanmayı diledim. Her şeyin boktan bir kabus olmasını falan...

Ama gözlerimi açtığımda Liam'ın bana bakan irileşmiş ve hafif kızarık gözleriyle karşılaşmıştım. Sahi ya! O uyuşturucu kullanıyordu! Şuan da kullanmış olmalıydı. Ben yüzünü incelerken güldü.

"Çıktım etkisinden."

"Ha?"

"Tozun diyorum, etkisi çoktan sökülmüştür 5 saat oldu"

Nasıl anlamıştı bunu düşündüğümü?

"Acıyor gibi bakmazsan sevinirim. Birazdan anlattıklarımdan sonra kendine acıyacaksın"

Başımı duvara yasladım ve derin bir nefes alıp sakinleşmeye çalıştım. "Tamam, dinliyorum?"

"Zayn'i seviyor musun?" Ciddiyetle sorduğunda sabır istercesine tanrıya yalvardım. "Bak, konumuz bu değil?"

"Tam olarak bu, zırlamayı kes ve sadece cevap ver." Kaşlarını havaya kaldırmış cevap bekliyordu. "Evet"

"Peki Zayn kim?" Kaşlarımı çattım. "Ne diyorsun?" Yanıma, benimle aynı hizaya gelip o da duvara yaslandı. "Dedim ki, Zayn Malik kim?"

"Erkek arkadaşım?"

"İşi?"

"Şuan kargo şirketinde çalışıyor"

Kocaman bir kahkaha patlattığında korkup yana sıçradım. Nesi komikti bunun? "Gerçek işi ne öğrenmek ister misin?"

Yüzüne ifadesice bakıyordum. "İşi insan öldürmek. Senin sevgilin şimdiye kadar kaç kişiyi öldürdü biliyor musun?"

Hayır, hayır ne diyordu bu?

Ellerini açtı ve parmaklarıyla saymaya başladı. "Üç, dört, beş, altı, otuz altı, elli altı, seksen, doksan?"

"S-sen kafayı mı yedin?" Korkuyla onu izliyordum. Ciddi gibi duruyordu. Ruh hastasının tekiydi! Kendini buna nasıl inandırırdı. Zayn değil doksan kişiyi, bir kişiyi bile öldürse vicdan azabından aylarca yemek yiyemez, uyuyamazdı! Üstelik neden böyle bir şey yapsın ki?

"Kaç kadın, kocasının bir daha eve geldiğini göremedi onun yüzünden biliyor musun? Kaç çocuk babasız kaldı? Kaç kişi onun yüzünden evine ekmek götüremedi?!"

"Sen delirmişsin, bana bu saçmalıkları anlatabilmek için mi buraya kaçırttın?"

"Madison, aklım hiç olmadığı kadar yerinde..."

Cidden delirmişti, kendi söylediklerine inanıyordu!

"Zayn bunları neden yapsın?"

"Söyledim, çünkü işi bu."

Aklımı kaçıracaktım. Gözlerim kararıyordu, cidden şu odadan siktir olup gitmek istiyordum.

"Tamam, anlıyorum kafan karıştı. Normal tabi, sen safsın biraz, işin olmaz böyle şeylerle. En baştan başlayalım..."

Tepksizce onu izliyordum.

"Zayn Malik, biricik Harry'nin arkadaşı, tanıştınız ve sana aşık oldu değil mi? Sonra seni etkiledi ve sevgili oldunuz? Peki, sana çıkma teklifi ettiği günü hatırlıyor musun? İlk randevunuzu?"

Tereddütle başımı salladım. Evet, beraber yemeğe çıkmıştık. Ve bu tamamen onun ısrarcılığı sayesinde olmuştu.

"Sana gerçekten aşık oldu mu Maddie? Pardon pardon, doğru soru, kime aşık oldu Maddie Carter'a mı? Yoksa Madison Rockerfeller'a mı?"

"Kes artık saçmalamayı!"

Acımasızca gülerek cebinden telefonu çıkarttı. "Hadi seninle sevgilinin hiç görmediğin videolarını izleyelim."

Telefonu bana doğru yaklaştırdı ve yanıma biraz daha yaklaştı.

Görüntü gizli kamera gibi bir şeyle çekilmiş olmalıydı çünkü görüntü kalitesi çok kötüydü ve odanın üst köşesinden çekiliyordu.

Buraya benziyordu, ve evet hatta burasıydı! Sadece bir masa ve sandalye vardı ve kapısı açıktı.

Sandalyede Liam oturmuştu ve kısa bir süre sonra içeriye Zayn girdi.

"İstediğini yaptım" dedi bıkkınca. Elleri cebindeydi ve canı sıkkın görünüyordu.

"Ne yaptın?" dedi Liam...

Gerçekten, ne yaptın Zayn?

"Rockerfellerın kızı, dün gece benimleydi. İstediğin tüm bilgileri getireceğim. Ve sonra bu olay kapanacak anladın mı?"

Liam da ayağa kalkıp Zayn'in karşısına dikilmişti. "Hangi kızı?"

Hayır.
Hayır.
Olamaz.

"Büyük olan sanırım, Madison. Onunla akşam yemeğinde, randevudaydık"

"Yani? İstediğim şeyleri öğrendin mi?"

Sol tarafımda hissettiğim acıyı tarif etmem imkansızdı. Bu gördüklerim gerçek olamazdı.

"Bak, istediğin şeyleri öğrenmem için önce kızın bana güvenmesi gerek! Kız gerizekalı değil! Üç gün önce tanıştığı bir adamı şirkete almaz!"

"Biliyorum, işte bu yüzden gerizekalı olana, yani diğerine oynayacaksın." Saatine baktıktan sonra devam etti Liam. "Bu gece altına alırsın, yarın evine bırakırsın?"

Nefes almıyordum, kanım çekilmişti, sadece umutla ekranda görülen Zayn'e bakıyordum, son bir umut.

Hayır diyecekti değil mi? Kabul etmeyecekti, bana dokunduğu elleriyle, dudaklarıma değen dudaklarıyla gidip Gigi'ye dokunamazdı, onu öpemezdi.

"Siktir oradan!" Kaşlarını çatmış Liam'a bakıyordu.

"Sen bilirsin Malik, şimdi gidip sahibine her şeyi berbat ettiğini söyle olur mu? Ve diplomana da el sallarsın, bunca yıllık emeğine de öyle!"

Zayn sinirle gidip duvara bir yumruk attı. Tekrar Liam'ın yanına geldiğinde kendisini sakinleştirmeye çalışıyordu.

"Piç kurusu, tamam, tamam yapacağım. Sadece bir kere, sadece o evrağı getireceğim ve bitecek! Sonra kendine saklanacak delik arasan iyi olur çünkü seni enselediğimde seni öldürmem için yalvaracaksın duydun mu beni?"

Hıçkırana kadar ağladığımı farketmiyordum bile. Kabul etmişti. Ne için olduğunu anlamasam da herhangi bir sebep için benden başkasına dokunmayı kabul etmişti, üvey de olsa kız kardeşimi becermeyi kabul etmişti.

"Sen sadece rütbe atlamasını sağlayan bir basamaktın Madison..." Liam gözümdeki yaşları silerken fısıldadı.

"N-neden? Ne sahibi? Ne diploması?" Sesimi kendim bile duyamamıştım.

Cevap vermedi. Tekrar gözleri parladı. Korkuyordum. Zihni yerinde değildi. Uyuşturucunun etkisi hala geçmemişti.

"Videolarımız bitmedi!"

Ekranı kaydırdığında yeni bir video çıktı.

Harry, Niall ve Zayn'in evi.
Salonu üstten çeken bir kamera.
Koltuklarda oturan Harry.

Kapı açıldığında Harry kafasını çevirip bakmış ve sonra gözlerini devirip televizyona dönmüştü.

Ve Zayn.
Bacaklarını beline dolamış bir sarışınla eve giren Zayn...
Merdivenleri çıkarken onu öpmeye-pardon yemeye devam eden Zayn.
Odasına girerken belinden turup kendisine çektiği kız kardeşim, Gigi...

Birden beynimin içinde Harry'nin sesi yankılandı... Onunla kavga ettiğimiz ve bayıldığım gün, Zayn ile beraber olduğumuzu öğrendiği gün söyledikleri...

"Zayn iyi bir arkadaş, ama iyi bir sevgili değil!"

Histerik bir şekilde güldüm. "Sen en son lisede gördüğün birisi hakkında nasıl bu kadar emin konuşabiliyorsun?"

"Belki de iki gün önce gece yarısı kendisiyle beraber eve getirdiği sarhoş sürtük sayesinde eminimdir!"

Bu kadar mıydı? Tabiki değildi. Sonra... Hastanede ona sormuştum ben!

Yanıma gelip oturdu ve bembeyaz, buz gibi olduğuna emin olduğum dudaklarımın üstüne dudağını bastırdı. "Meleğim, ben buradayım. Geçti." Ağlamamak için dudaklarımı birbirine bastırdım. "O kızı eve getirdin mi Salı günü?"

Zayn'in yüz ifadesi birden değişti. Cevap vermediğinde son umudumda gitmişti.

Evet, sadece ona güvenmek istemiştim. "Maddie, evet geldi ama o- yani, gelmek zorundaydı..." Söylediğinin saçmalığıyla yüzümü buruşturdum. "Ne?"

"Gerçekten aramızda bir şey olmadı. Sadece o gece gideceği bir yer yoktu, onu tanımıyordun bile, ortak bir arkadaşımız vardı ve o benden rica etmişti, sonra ben de kıramadım. Eve geldiğinde Harry bizi görünce yanlış anladı, sadece o sarhoştu ve ben ona yardımcı olmaya çalışıyordum. Gerçekten bir şey yapmadım Maddie."

Sesli bir şekilde ağlıyordum artık. Nasıl acıyabilirdi kalbim? Acıyordu, hissediyordum, sanki iğne batırıyorlardı kalbime. Acıyla bağırıyordum.

Bana neden yapmıştı bunu? Ben ona güvenmiştim, inanmıştım.

Kollarını boynuma saran Liam'dan zor da olsa uzaklaştım.

"Nefret ediyorum senden! Ondan! Hepinizden! Neden yaptın bunu? Ne istiyorsun benden? Acı içinde ölmemi mi? O da mı bunu istiyor? Ben ne yaptım size ya!? Ne yaptım?"

Sesim kısılırken nefeslerimi kontrol edemiyordum. Yine kriz geçiriyordum. Hiçbir şey düşünemiyordun, gözlerim bulanık görmeye başlamıştı.

Sadece kırıldığını hissediyordum kalbimin. O acıyı hissedebiliyordum.

Liam hızla daha önce orada olduğunu farkettiğim köşedeki küçük komidine koştu ve bir şişe suyla ilaç getirdi.

Hapımı yuttuktan sonra suyu içmeme yardım etti ve omuzlarımdan tutarak sakinleşmemi bekledi.

Birkaç dakika sonra nefeslerim düzene girmişti.

"Bıraksaydın ve ölseydim" dedim beton zemine bakarken.

Bir süre ses çıkmadı. Yaklaşık yarım saat yan yana oturduk.

"Zayn, Zayn Malik. D rütbesinden FBI ajanı. Hükümete çalışıyor. Uyuşturucu tacirleriyle savaşıyor hah! Burada da ben ve baban işin içine giriyoruz. Babanla beraber çalışıyoruz"

Bugün en az şaşırdığım şey bu olmuştu diyebilirim. Babamın iyi bir insan olmadığını biliyordum. Yani bu öyle dünyamı falan yıkmamıştı. O kadar parayı yasal yollarla kazanmıyordu ve bu benim sorunum değildi. Dünya sanki çok adil ve iyilik dolu bir yermiş gibi ona hesap sormayacaktım.

Ama Zayn? FBI ajanı?

"Mesleğimin ne olmasını isterdin?" Bunu gülerek sorduğunda rahatladım, bir an onu kırdığımı düşünmüştüm. "Bilmem, filmlerdeki gibi aksiyonlu şeyler yaşayacağımız bir meslek olabilirdi!" diyerek kıkırdadım.

"Mafya mı olayım?"

"Hayır, mesela CIA ajanı falan!" dedim ve sonra söylediğimin saçmalığına güldüm. "CIA ajanı olsaydım Amerika'da yaşamazdım ki?"

"Niyeymiş o?"

"Çünkü CIA uluslararası sorunlarla uğraşırken FBI ajanları ülke içiyle sorumludur."

Omuz silktim. "Herneyse işte ajan falan olsan havalı olurdu. Benim sevgilim ajan derdim herkese."  Bana umutsuz vakaymışım gibi baktı. "Sonra da ajanlık kariyerim başlamadan biterdi." dedi.

Zayn kargocu değildi. Başından beri beni aptal yerine koyuyordu.

"Harry biliyordu"

Liam'ın söylediği her cümle beni parçalara ayırıyordu. Bunu Harry biliyordu ama ben bilmiyordum öyle mi?

Bana söylememişti Harry?

"Senin, daha doğrusu Gigi'nin sayesinde D rütbesine ulaştı, eskiden E'ydi." dedi ve güldü.

Ben sadece Zayn'in aşkına inanıyordum, ve onun da yalan olduğunu şimdi öğreniyordum. Vücudumda kan dolaşımı tamamen durmuştu.

Hissedemiyordum. Bağlı bileklerimden çok sol yanım acıyordu. Ne yapmam gerektiğini de bilmiyordum, ne hissetmem gerektiğini de...

Gözlerimi kapatıp Tanrı'dan yardım dilerken Liam'ın ayağa kalktığını farkettim. İyice üşümüştüm.

"Sen" dedi, bir süre sessizlik oldu gözlerimi açtım.

Kapının önünde duruyordu.

"O şerefsizi sevdiğinin yarısı kadar beni sevseydin ve bana güvenseydin..."

Sesi titriyordu, gözleri dolmuştu.

"Bunların hiçbirisi yaşanmayacaktı."

Kapıyı çarpıp çıktığında bir şey demedim. Son düşüneceğim şey Liam'ın duyguları olabilirdi çünkü bunca şeyi nereden düşünmeye başlamam gerektiğini bilmiyordum.

"Yeter artık..." diye fısıldadım boşluğa. Gözyaşımdan yanan gözlerim kapanırken devam ettim. "Yeter"

****

Kapı gürültüyle açıldığında korkuyla yerimden sıçradım. Kan çanağı olmuş gözleri ve dağılmış saçıyla bana bakan Liam beni hiç olmadığı kadar çok korkutuyordu.

Üzerime yürümeye başladığında zaten uyurken soğuktan dibine yapıştığım duvara mümkünmüş gibi daha çok yaklaştım...

"Li-"

"Kes sesini!"

mer ha baaaaa

ben geldim vassup?

farkettim ki bi yazar ne kadar sık bölüm atıyorsa o kadar yükseliyor hayran kurguda sıralaması çünkü saçma saçma kitapları ilk #50 de falan görüyorum

bence bizim bir eksiğimiz yok biraz oy biraz yorum ile her şeyi çözeriz çünküüü

tatil geldi ve size biiiir sürü bölüm atacağımmmm

şimdi LÜTFEN oy verin ve bu bölüm hakkındaki düşüncelerinizi yazın

ve tabi sizce sonraki bölümde ne olacak ve

Liam mı haklı?

Zayn mi?

Maddie mi?

Son olarak kapağı değiştirdim hoşunuza gitti mi?

YA Bİ DE 13K OLMUŞUZ SİZİ YERİİM💜

Öpüldünüzzz *-*

Continue Reading

You'll Also Like

487K 56.4K 39
çapkın bir omega olan kim taehyung, kızgınlıklarını geçirmek için gözüne alfa jeon jungkook'u kestirir
11.6M 571K 87
18 yaşında genç bir kızın yolu çıkmaz bir sokakta hiç kesişmemesi gereken bir adamla kesişti. Adam hayata ve mavi renge küskündü. Genç kızla beraber...
108K 13.6K 59
Seungmin ve Chan eski sevgililerdir. Chan'ın yeni sevgilisi Seungmin'e "saçma" mesajlar atınca Seungmin Chan'a yazar.
20.3K 3.1K 25
Ağır homofobik keko mahalle abisinin, mahalleye yeni taşınan kapı komşusuyla olan imtihanını göreceğiz. Texting&düzyazı