11-) From dusk till dawn

1.2K 105 82
                                    

Bölüm şarkısı, Zayn Malik ft. Sia - Dusk Till Dawn

Yaklaşık yarım saatin sonunda hıçkırıklarım azalıp ağlamam sakinlediğinde görüntüler zihnimi işgal etmeye başlamıştı. "Tanrım" diye fısıladadım elimi saçlarıma geçirirken. Aynı şeyi yaşamak istemiyordum, Liam'ın yaptığını Zayn de yapar mıydı?

Hayır yapmazdı, yani Zayn öyle değildi Zayn farklıydı ve en büyük fark uyuşturucu kullanmıyor oluşuydu. Peki ben ona ne diyebilirdim şimdi? Öylece üstümden itekleyip bağırmıştım.

En iyisi gidip her şeyi anlatmaktı, başka türlü baş edemezdim bunlarla, özellikle de tek başıma...

Aniden ayağa fırladım ve düğüm düğüm olmuş saçlarımı umursamadan sıkı bir at kuyruğu yaptım. Üzerime sabah giydiğim eşofmanları geçirdim ve yüzüme makyaj yapmaya ihyiyaç duymadan -bu sefer kartımı unutmadan- odadan dışarı çıktım. Merdivenleri ikişer üçer inerek lobiye geldim.

"Hey hey hey, Justin!" Arkası dönük resepsiyondaki görevliyle bir şey konuşuyordu, ben adını seslenince bana döndü. "Maddie? Sen iyi misin?"

Büyük ihtimalle ağlamaktan şişen göz altlarımdan bahsediyordu. Sulu göz olmaktan nefret ediyorum. "Zayn'i gördün mü? Zayn'i bulmam gerek!" Başını hayır anlamında sağa sola salladı. "Görmedim ama arayabilirim"

"Hayır telefonu odada" dedim peşine birkaç sessiz küfür ekleyerek. Arkamdan gelen tanıdık sesle sıçradım. "Maddie, bir sorun mu var?"

Arkamı döndüğümde bu sefer gece gördüğüm takım elbisenin aksine spor kıyafetlerle bana gülümseyen Abel'ı gördüm. "Şey, var aslında. Ben erkek arkadaşımı arıyorum ve telefonu yanında değil" Justin tanışıyormusunuz anlamında baktığında ben de ona sonra anlatırım anlamı taşıyan bir göz kırpma göndermiştim.

"Yanlışlıkla kulak misafiri oldum kusura bakmayın ama yanılmıyorsam adı Zayn'miş. Yaklaşık on beş dakika önce kıvırcık saçlı ve renkli gözlü bir adam, esmer ve sakallı bir adama Zayn diye seslenmişti, kış bahçesine doğru yürüyorlardı" Söylediğiyle mutlu oldum, eğer o olmasaydı koca otelde Zayn'i bulmam imkansızdı ve akşama kadar odada Zayn'in gelmesini bekleyip kafayı yerdim büyük ihtimalle. İstemsizce ona sarıldım. "Teşekkür ederim, çok teşekkür ederim"

Arkasından geri çekilip Justin'e döndüm ve "Kızlara bir şey söyleme, sonra anlatacağım" diyerek Justin ve Abel'ı orada bırakıp koşar adımlarla otelin diğer ucunda olan kış bahçesine koşmaya başladım. Orası kışın kullanılan her yeri camla kaplı bir bahçeydi ve dün kızlarla önünden geçmiştik, nerede olduğunu biliyordum.

Kızlara, Justin'e, Niall'a ve Harry ne anlatacağımı bilmiyordum. Zayn'e ne anlatacağımı, nasıl anlatacağımı da bilmiyordum. Çözmem gerek çok fazla şey vardı ve benim bunları yapabilecek gücüm yoktu. Ne olurdu tüm geçmişimden kurtulabilseydim, veya hafızamı falan kaybetseydim?

Nefes nefese dev kapının önünde durduğumda biraz soluklanmak için duvara tutunarak bekledim. Eğer Zayn burada değilse gerçekten Abel'ı paramparça edebilirdim.

Kapıyı itekleyip içeri girdim. Burası kıştan beri kullanılmıyordu, belli. Çiçeklerin çoğu solmuş, içerisi tozla kaplanmıştı. Çok uzun olduğu için ileriyi göremiyordum, tabi her yerde büyük çiçekler-ağaçlar olduğu için görüşüm daha da zorlaşıyordu. Ama içerisi garip bir şekilde huzur vericiydi.

"Zayn!" diye seslendim tüm gücümle. Elimde olmasada titrek çıkmıştı sesim. Burada olduğunu hissediyordum ama şimdi karşıma çıksa yüzüne bakmaya cesaretim yoktu. "Zayn konuşmamız gerekiyor, lütfen?"

Evet sesimin yankı yapması biraz ürperticiydi. Burası oldukça soğuk olduğu için kollarımı birbirine bağladım ve iyice üstümdeki eşofmana gömüldüm. Yavaş adımlarla ilerliyordum. En sonunda ileriden gelen dumanı gördüğümde o tarafa ilerledim. Sigara kokusunu aldığımda Zayn'i bulduğumu farketmiştim ve vücudumdaki gerginlik artmıştı. "Zayn?"

A Bad Liar || ZaylenaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin