*Bölüm parçası :
SoMo-Ride
*Multimedya'da Harry ve Lottie var.
Hala kapıda dikilirken annemin sesini duymamla irkildim.
"Aa,tam da senden bahsediyorduk!"
Heyecandan titreyen sesi duyup duymadığım konusunda tereddüte düşmüş,yerimde kıpırdamazken aynı sesin "İçeri girsene Loueh!" demesiyle duyduklarımdan emin olmuştum.
Lanet olsun.
Styles'ın burada ne işi vardı?
Yavaş ve temkinli adımlarla içeri girerken kapıyı da arkamdan kapattım.Gözlerimi elimden geldiğince ondan uzak tutmaya çalışıyordum.Suratıma sahte bir gülümseme yerleştirip anneme baktım.
Styles'ın,Anneme tanıştığımızı söylediğini anladığım için,"O...Neden geldi?" diyebildim.
Onun adını söylememekte ne kadar ısrar etsem de annemin bu konuşmamdan rahatsız olduğunu, yerinde rahatsızca kıpırdanmasından bile anlamıştım.
"Önce bir otur bakalım"
Gözlerimi etrafta gezdirirken Styles'ın çaprazındaki koltuğa oturdum ve bu itaatkar cümlenin devamında beni neler beklediğini düşünmeye başladım.
Şimdi...Benim için iyi olan tarafını düşünürsek; Styles evimdeydi ve onunla ilgili bir şeyler öğrenebilirdim.
Ama...O da aynı şeyi bana karşı kullanabilirdi ve yanımızdaki benim annem olduğu için yaşanacak her şeye ince ayrıntısına kadar dikkat edip bu saçmalığı en ufak zararla atlatmaya çalışmalıydım.
Gerilim filmindeymişim gibi hissederken rahatsız edici sessizliği yine annem bozdu.
"Loueh,Harry ile küs müsünüz yoksa? Neden böyle soğuksun ona karşı?"
Anne.Bana.Loueh.Demeyi.Kes
Styles,bana fırtına öncesi sessizliği hatırlatırken cevap vermeyi akıl edebildim.
"Yoo,neden olalım ki?" dedim ve bu olayın tadını çıkarmak için hamlemi yaptım."Değil mi...Styles?"
Yerinde kıpırdandıktan sonra sırıtışıma karşılık vererek,"Evet Loueh." dedi.
Siktir.
Annem memnuniyetle gülümserken,yüzümdeki gülümseme çoktan kaybolmuştu.Styles,konuşmaya devam edince dikkatimi ona çevirdim.
"Bayan Tomlinson,oğlunuz ile ilgili bir şeyler anlatsanıza.Onu daha yakından tanımayı çok isterim"
Bir kez daha;Siktir.
Ellerim terlemeye başlarken Annemin Styles'a neler anlatabileceğini düşünüyordum.Abartarak anlatacağından hiç şüphem yoktu.
"Ah tabi ki! Nereden başlasam ki...Louis içine kapanık bir çocuk aslında, duygusal yapısını bu şekilde kapatıyor ya da-"
"Ya da punk görünümüyle."
Kendimi büyük bir proje gibi hissediyordum,Styles ve Annem tarafından incelenen...
Annemin dedikleri karşısında ağzımı açmamak için direnirken, Styles'ın dedikleri dalga dalga şok etkisi yaratmıştı.
Buradan gitmek istiyordum ama annemin buna izin vermeyeceğini bildiğim için tek yaptığım, biri dokunsa elektrik saçacak bir şekilde oturmaktı.
Annem artık 'Loueh' demiyordu,buna sevinebilirdim en azından değil mi?
"Arkadaşları Louis'de punk potansiyeli olduğunu söylerdi eskiden ve ben de bu görünümünü beğenmeye başladım aslında.Bu kadar çok dövme yaptırmasına, her birinin bir anlamı olduğunu söylediği için izin vermiştim."
Resmen ifşa ediliyordum burada.
"Ne gibi anlamlar?"
Sormasan olmazdı değil mi?
"Sen söyle Louis."
Ah!
Annemin gülümsemesine yapmacık bir şekilde gülümseyerek karşılık verip, elimi dövmelerimden birine getirdim.
"Bu...Eski sevgilim Eleanor ile ilk randevumuz için gittiğimiz mekanın girişindeki geyiğin dövmesi."
Ellerini bacaklarına, kafasını öne getirdi.Gözlerini kısarak dövmeye bakarken dudaklarını farketmeden hafif öne uzatmıştı.Tanrım...
"Sevgililerini dövme ile ölümsüzleştiriyor musun yani?"
Kaşlarından birini kaldırmasıyla,"Hayır, aslında ilk başta onlardan ayrılacağımı düşünmeyecek kadar saftım ama sonra öyle düşünmeye başladım,dediğin gibi, ölümsüzleştirmeye..." dedim, bunları söylemem gereken son kişiye.
Her ne kadar şuanda Styles aslında Styles gibi olmasa da -anladınız siz- buradan çıktığımızda her şey eski haline dönecekti.
Kendimi kaybetmemeliydim.
"Yani...Dövmelerin kadar sevgilin oldu? Artık dövmelerin sevgililerin ile ilgili değil mi?"
Niye bu kadar çok soru soruyordu?
"Hayır,evet-Yani şey...Hepsi sevgililerim ile ilgili değil ve dövmelerime duygularımı yansıtmayı düşünüyorum artık."
Ne demiştim ben böyle?
Kafasını salladığında varlığını unutmaya başladığım anneme döndüm.Bizi izliyordu.Ya da konuşmamızın bitmesini bekliyordu.Herneyse.
"Bana Loueh nelerden hoşlanır,biraz da onlardan bahseder misiniz bayan Tomlinson?"
Styles, Styles gibi değil mi demiştim? Siktir edin.Huylu huyundan vazgeçmez.
"Çay içmeye bayılır!"
Şuanda, bay-meraklı-ya da-öyle görünmeye-çalışan,hakkımdaki her şeyi öğrenirken elim kolum bağlı duruyordum,harika.
Gülümseyince annem devam etti,"Çorap giymeyi sevmez ve bu-"
"Ayakları kokuyor?"
Styles'ın son dediğiyle de gözlerimi daha çok devirdim.Yüzümün ısındığını hissedebiliyordum.
Annem niye böyleydi?
Benim için kötü olan şeyleri yapmakta ısrar ediyordu sanki.
Kendimi tutamayıp,"Hayır,aslında kokmuyor.Yani şey-" derken sözümü kesti.
"Çorap giymezsen kokar,ah."
Yüzünü buruşturunca daha da sinir olmuştum.
"Bak istersen kokla,kokmuyor!" dedim, piç gülüşümle.
O sinir ederse ben de ederdim.
Gözlerini devirip, kafasını çevirdi ve,"Devam edin siz, bayan Tomlinson" dedi.
"Ah hayır, bana Jay diyebilirsin Harry"
Ne mükemmel ama.
"Peki Jay,başka?" dedi gülümseyerek.
"Piyano çalıyor bir de, biliyor muydun?"
Evet,adını inlerken piyano çaldığımdan da bahsetmiştim.
"Aa bilmiyordum,neden bahsetmemiştin Loueh?"
Saç diplerime kadar sinirimi bozuyordu.
"Aslında..." dedim."Sen de resim ile ilgilendiğinden bahsetmemiştin."
Kaşlarını çatışı ile ürperdiğimi hissettim ama anlık sinirle söylemiştim işte.
Annem,"Resim ile mi uğraşıyorsun?" diye sorunca elleriyle oynayarak,"Evet,"dedi ve sonra gözlerini kaçırırken arkaya bakarak gülümsedi."Aa biri geldi!"
Annemle aynı anda döndük.Lottie göz bebekleri büyümüş bir şekilde Harry'e bakıyordu.
Bir bu eksikti.
"S-sen...Bizim okulumuzdaki....Harry Styles değil misin?"
Lottie Onun yanına oturup, yüzünü incelerken, O ise sırıtıyordu.
Kendimi zor tutuyordum.Kız kardeşimi de kandırmasına izin veremezdim.
"Evet, ta kendisi şirin kız." dedi."Demek aynı okuldayız, bundan sonra daha çok karşılaşacağız o zaman."
Göz kırpmasıyla Lottie'nin birazdan düşüp bayılacağını düşündüm.
Annem olayı anlamış olacak ki,"Lottie, sen odana git, hadi" dedi.
Lottie, annemin sözünü dinleyip gözleri hala Onun üzerindeyken yanımızdan ayrıldı.
Kız kardeşim ve anlaşma ortağım.
Hayır,bu kesinlikle iğrenç.Kıskanmakla alakası yok.Prensip meselesi bir kere.
Styles,gözlerini Lottie'den ayırıp tekrar anneme döndü.
"Başka bir şey kaldı mı sevgili Loueh ile ilgili?"
Loueh kelimesini öğrenmesi gereken son kişi öğrenince böyle olurdu işte.
"Bir de en çok sevdiğini söylediği bir şey var."
Styles kaşlarını çatarak,"O neymiş?" derken ben de ne olduğunu düşünmeye çalışıyordum.
"Futbol!"
Ah tabiki!
Yüzünü buruşturarak,"Futbol topları ile aram iyi değildir. " demesiyle, "Aran ne ile iyi ki?" dedim kendimi tutamayıp.
Biraz da ben sıkıştırsam ne olurdu ki?
"Imm...Sana adımı söyletmekte iyi aslında."
Cümlesindeki ima, ben de gözlerimi devirme isteği oluşturuyordu.
Annem yanımızdayken...Ne yapmaya çalışıyordu bu?
"Nasıl yani Styles?"
Annem dediğim şeyle kaşlarını çatıp,"Onun adı Harry,Louis.Neden adı ile seslenmeyip soyadıyla sesleniyorsun?"
Harika.
Bir de bu çıkmıştı.
Styles yine yapacağını yapmıştı.
Hem imalı konuşmuş,hem de beni köşeye sıkıştırmıştı.
Her zaman ki gibi.
Ellerim terlemeye başlarken,"Ee...Ben..."dedim."Şey...Çünkü..."
"Çünkü ne?"
Annem işimi daha da zorlaştırırken, Styles'a baktığımda meraklı (!) bir şekilde gülümsediğini gördüm.
Ah.
"Benim acilen bir şeye bakmam gerekiyor!"
Ne de güzel bir geçiştirmeydi ama...
Annem,"Sorumun cevabını alamadım?" deyince "Anne! Önemli!" diyebildim, inandırıcı görünmeye çalışarak.
"Tamam,çabuk gel!"
Çabuk gel mi?
Merdivenlerden hızla çıkarken,"Ben de bakmaya gideyim" dediğini duydum Styles'ın.
Şimdi ne bok yemeye geldiğini öğrenebilirdim.
Odama girdiğim an kapıya bakarak kollarımı önümde birleştirdim.İçeri girip kapıyı sertçe kapatmasıyla,üzerine yürüdüm.
"Ne sikime geldin buraya?! Dökülmenin vakti geldi!"
Duvarla aramdayken ellerini göğsüme getirip beni kendinden uzaklaştırdı.
"Aa,sakinleş Loueh"
Gözlerimi devirdim.
"Siktir git."
Sırıttıktan sonra dudaklarını büzüp,"Peki o zaman,Jay beni bekliyordur zaten" diyerek kapıya yöneldi.
Ah!
Gözlerimi,ellerime dikerken,"Dur!" dedim ve ona baktım."Neden buraya geldin?"
Belki de sakin konuşmayı denemeliydim.
Dönerek,"Ha şöyle, biraz kibar olalım." dedi.
Kibarlığı senden mi öğreneceğim?!
"Tabi...Şimdi,soruma cevap ver."
Yatağımın üstüne oturarak,"Demek burası Louis Tomlinson'ın odası,vay be!" dedi ıslık çaldıktan sonra sırıtıp.
Sırıtmayı yasaklamak istiyorum bu piç kurusuna.
"Soruma cevap ver."dedim tekrardan, umursamaz görünmeye çalışarak.
Ayağa kalktı ve ciddi bir yüz ifadesiyle "Seni istemeye gelmiştim annenden" dedi.
Ah! Dalga geçiyordu bir de!
"Alay etmeyi kesip gerçeği söyleyecek misin?"
Omuz silkti.
"Önemli bir nedeni yok,düşmanı mı iyi tanımak istedim ve bilirsin annen, okul müdüremiz olduğundan-"
"Dikkat et,düşmanının hamlesi şimdiden hazır."
Omuz atarak hızla odadan çıktım.
Demek düşmanını tanımak istiyormuş.Dediğim gibi,bir hareketi intikam planım için bana ilhamdı.Ve ben, ilhamımı az önce almıştım.
•••
Arkamdaki ayak sesleriyle birlikte merdivenleri indim ve eski yerime oturdum.Annem de mutfaktan çıkıp yerine oturdu.
"Nerede kalmıştık?" dedim, o da yerine oturup,neler döndüğünü anlamaya çalışır gibi bakarken.
Annem,gülümseyerek "Neden Styles diye sesleniyorsun Harry'e ?" diye sordu.
Gülümsedim ve gözlerimi yeşillere diktim.
İşte şimdi,onun evine gittiğimde,odasında gördüğüm bir yazıyı kullanmanın vakti gelmişti.
Kendi intikamımın planı.
İlk aşama.
"Harold Edward Milward Styles," dedim."Uzun bir isim değil mi?"