Çocuktum (Hatırlamıyorum Seri...

By Gardenya_Cicegi

483K 24.9K 4.6K

"Ben de oynamak istiyorum," diye seslendim karşımda ki uzun boylu çocuğa. Kafamı kaldırarak yüzüne baktığım s... More

꧁ Tanıtım ꧂
꧁Giriş (1) [ Doğan'ın anlatımı ile ] ꧂
꧁ Giriş (2) [ Sude'nin Anlatımı] ꧂
꧁ Bölüm 1: İz꧂
꧁ Bölüm 2: Aşk ꧂
꧁ Bölüm 3: Çocuktuk꧂
꧁ Bölüm 4: Şans꧂
꧁ Bölüm 5: Değmezmiş꧂
꧁ Anket - Sude ꧂
꧁ Bölüm 6: Sevme ꧂
꧁ Bölüm 7: Seni Seviyorum ꧂
꧁ Bölüm 8: Şüphe ꧂
꧁ Bölüm 9: İnanıyorum꧂
꧁ Bölüm 10: Vuslat ꧂
꧁ Anket - Doğan꧂
꧁ Bölüm 11:Mutluluk ꧂
꧁ Bölüm 12: Sürpriz ꧂
꧁ Bölüm 13: Beni Affet ꧂
꧁ Bölüm 14: Hüsran ꧂
꧁ Bölüm 15: Devlerin Aşkı ꧂
꧁ Bölüm 16: Korku ꧂
꧁ Bölüm 17: Deli Kız ꧂
꧁ Bölüm 18: Vermem Seni Ellere ꧂
꧁ Bölüm 19: Öfke ꧂
꧁ Bölüm 20: Kardeşim? ꧂
꧁ Bölüm 21: Tehdit ꧂
꧁ Bölüm 22: Silah ꧂
꧁ Bölüm 23: İyi ki... ꧂
꧁ Bölüm 24: Pamuk Şeker ꧂
꧁ Bölüm 25: Kız İsteme ꧂
꧁ Bölüm 26: First Class ꧂
꧁ Bölüm 27: Düşünme!꧂
꧁ Bölüm 28: Sude...꧂
꧁ Bölüm 29: Mektup꧂
꧁ Bölüm 30: Bebek ꧂
꧁ Bölüm 31: Zilşan ꧂
꧁ Bölüm 32: Kapana Kısılmak ꧂
꧁ Bölüm 33: Yetimhane ꧂
꧁ Bölüm 34: Gerçekler ꧂
꧁ Bölüm 36: Kayıp ꧂
꧁ Bölüm 37: Çatışma ꧂
꧁ Bölüm 38: Şikayet ꧂
꧁ Bölüm 39: Abi? ꧂
꧁ Bölüm 40: Nişan ꧂
꧁ Bölüm 41: Not ꧂
꧁ Bölüm 42: Kadınım꧂
꧁ Bölüm 43: Oğlum...꧂
꧁ Bölüm 44: Düğün ꧂
꧁ Bölüm 45: Balayı ꧂
꧁Bölüm 46: Kalp Kırıklığı ꧂
꧁Bölüm 47: Yalnızlık ꧂
꧁ Bölüm 48: Sensiz Asla꧂
꧁ Bölüm 49: Doğum ꧂
꧁ Bölüm 50: Eymen ꧂
꧁ Bölüm 51: Kızımız ꧂
꧁Bölüm 52: Hastane ꧂
꧁ Bölüm 53: Özledim ꧂
꧁ Bölüm 54: Çifte Kumrular ꧂
꧁Final: Bizim Hikayemiz꧂
꧁ Özel: Yeni Yıl ꧂
꧁ Özel: Doğum Günü ꧂
꧁ Özel: 14 Şubat꧂
꧁ Özel: Huzur ꧂
꧁ Özel: Kadınlar Günü ꧂
Özel: Karantina
Özel: 23 Nisan
Özel: Anneler Günü
Tanıtım Filmi

꧁ Bölüm 35: Melis ꧂

3.1K 252 3
By Gardenya_Cicegi

Telefonu kapattığı an ayaklarımın arkasına oturarak eğilerek karnıma bir öpücük bırakarak kafasını bebeğimizin üstüne koydu.

"Çok mu zor baba olmak? Anlamıyorum. Taşımıyorsun. Acısını çekmiyorsun. Alt tarafı yanında olacaksın. Seveceksin. Büyütme derdin bile yok. Çocuk zaten büyüyor. Ulan alt tarafı seveceksin. Çok mu zor? Ben daha görmeden mercimeğimi deliler gibi severken, doğmuş bebeğe nasıl kıydın be Atilla Türkmen" dedikten sonra sustu.

"Şimdi ne olcak?" diye sorduğum an kafasını karnımdan kaldırarak boş boş karşısında ki duvara bakarak yutkundu.

"Bilmiyorum gül kokulum. Melis'i kardeşim olarak görüyordum ama... Bu sefer farklı. Bu sefer olaylar tersine döndü. Bilmiyorum Sude'm. Hayatımda ilk defa bir boşluktayım, kayboluyorum. Korkuyorum, elimden bir şey gelmiyor. O boşluk var ya Sude'm, beni içine çekiyor. Ne çıkabiliyorum, ne bir başkası çıkarıyor. Batıyorum git gide. Babamın gölgesinin altında batıyorum."

Ne diyeceğimi bilmiyordum. Kelimeler boğazıma düğünlenmişti. Bir süre sustum.
Söze giren Doğan olmuştu.

"Yapamam. Melis'e abisi olduğunu söyleyemem, belki evlatlık alındığını bile bilmiyordur. Hayatını bozamam onun" dedi.

"Doğan, illa ki bir gün öğrenecek. Bu kaçınılmaz bir sır. Belki de babanın isteğini yapman en iyisidir. Belki de o şirketin başına geçmen bizim için en hayırlısıdır. Kadere ters gitme Doğan" dediğim an yüzüme baktı.

Olumsuz şekilde kafasını salladı. "Ben onun kadar acımasız olmak istemiyorum Sude'm. Ben onun kadar merhametsiz olamam. Hiç bir şey yapmadan babamdan kaldı diye o şirketin başına geçemem. Hak etmediğim yerde olamam" dedi.

Gülümsedim. "Biliyor musun, en çok senin bu huyunu seviyorum" dediğimde gülümseyerek tekrar karnıma koydu kafasını ve söze girdi.

"Ben de en çok bebeğimizi seviyorum."

"Sattın hemen beni?" dediğim an "şey... Öyle oldu ama demi biraz?" diye sorduğunda "Öyle oldu Doğan" dedim.

Karnımdan kalkarak gözlerini benden kaçırmaya başladığında kafamın altında ki yastığı alarak kafasına attığımda yüzüme bakarak gülümsedi.

Koltuğun üzerinde diz çökerek "yan dönsene, uzanacağım" dedi.

Dediğini yaptığımda arkama uzanarak boynuma bir öpücük bıraktı. Bana sarılarak bir elini karnımın üzerine koydu ve uyuduk.

-

Sabah Doğan'ın telefonunun alarmı ile uyandığımda Doğan yanımda yoktu. Uykulu gözler ile tam yattığım yerden kalkacakken mutfaktan elinde ki tepsiyle geldi.

"Günaydın uyuyan güzelim" diyerek hazırladığı kahvaltı tepsisini sehpanın üzerine bırakarak yanıma oturdu.

"O alarm neydi?" diye sorduğumda "işe gidiyorum ya o yüzden canım" dediği an "gidiyor musun yani şimdi?" diye sordum bir kez daha.

"Hayır bebeğim, sen varsın. Büroda pek bir işim yok zaten tatil dönüşü diye sakin yaz aylarında pek dava çıkmıyor. Çıkanları büroda ki arkadaşlar hallediyor. Çok talep gelince bana yollayacaklar. Fakat şu an tek işim sevgilim ve bebeğimle ilgilenmek" dediği an gülümsedim.

Yattığım yerden biraz doğrularak sırtımı koltukların başlığına yasladığım an sehpada ki tepsiyi bacaklarımın üzerine koyarak bir öpücük bıraktı alnıma ve bilgisayarını alarak tekli koltuğa oturdu.

"Sen yemiyor musun?" diye sorduğumda "atıştırdım aşkım ben bir şeyler" diyerek kafasını bilgisayarına geri çevirdi.

Kaşlarını çatmış bir şeylere bakıyordu yine. "Aşkım? Neye bakıyorsun sen" diye sorduğum an "Hiç babam hakkında araştırma yapıyorum öylesine" dediğinde daha fazla sesimi çıkarmadım.

Karşımda ki adam gün geçtikçe çöküyordu. Zayıflamıştı yüzünden dahi belli oluyordu.
Olduğum yerden saçında ki iki üç beyaz teli görüyordum. Gün geçtikçe değişiyordu. İlgisizleşiyordu, hayattan kopuyordu.

Hayat fazlasıyla yoruyordu onu. Hissediyordum. Dayanamaz hale geldiğinde bile bir kez isyan etmiyordu ama. Hala dimdik, kendinden emin Doğan'dı. Attığı bir adımı bin kez düşünürdü. Söz konusu yakınları ise kendini hiçe sayardı. Kendi canının kıymeti yoktu onun için, varı yoku bizdik, kardeşim dedikleriydi. Ailesi yerine koyduklarıydı. Umursamazdı kendini.

Oturduğu yerden kalkarak mutfağa giderek elinde ki bir termos mug bardakla geldi. Tekli koltuğa tekrar oturduğunda bardağı koltuğun başına koyarak ayaklarını sehpanın üzerine uzatarak bilgisayarda ki araştırmasına devam etti.

Gözlerini bana çevirdiği an "çok mu tipsizim?" diye sordu. Anlamadığım için "nasıl? Alakası yok neden?" diye sorduğumda gülümseyerek "Saatlerdir beni izliyorsun. O yüzden" diyerek yüzüme baktı.

Bir şey demeden gülümsedim. "Doğan?" diye sorduğum dizinde ki bilgisayarı sehpaya bırakarak bardağını alarak yanıma geldi.

Koltuğun kenarına oturarak elindekini bacaklarının arasına sıkıştırdı. "Söyle canım" dediği an elini elime alarak karnımın üzerine koydum.

"Benle ilgilensene... Sıkıldım" dedim. Elini kaldırarak yanaklarımı sıkarak "ilgisiz mi kalmış benim cadım" diyerek gülmeye başladığında "ne yapmak istersin?" diye sordu.

"Alışverişe gidelim mi?" diye sorduğumda tek kaşınu kaldırdı. "Hayır, kalkamazsın ayağa, ama alışveriş yapabiliriz diyerek oturduğu yerden bilgisayarına uzanarak eline alarak her hangi bir davetiye sitesine girdi.

"Hadi bakalım güzelliğim, düğün ve kına'yı sen seç, nişanı ben" dediği an 'anlaştık" dediğimde bilgisayarı bana verdi.

Yanımdan kalkarak sehpanın etrafını dönerek üstüne oturup televizyondan internete girip nişan davetiyesini oradan aramaya başladı.

Bir beş dakika sonra bana dönerek "Sude bu nasıl?" diye sorduğunda televizyon ekranına baktım.

Krem renginde ki davetiyelerin üzerinde ki toz pembe isim, toz pembe detaylı çiçekler çok hoş duruyordu. "Olur aşkım çok güzel" dediğimde tamam o zaman diyerek siparişini verdiğinde davetiye sayısını 150 kişi yapmasıyla şaşırmıştım.

"150 derken Doğan?" diye sorduğum an "Bu sadece nişan güzelim" dedi.

"Sen ne yaptın?" diye sorduğunda bilgisayarı ona çevirerek beyaz & gold renginde ki davetiyeyi ona gösterdiğimde "çok güzelmiş, kınayı ne yaptın?" diye sorduğunda ikinci sekmeyi açarak beyaz sade kırmızı güller ile süslenmiş bir davetiyeye gösterdiğimde "son kararların değil mi?" diye sordu.

Olumlu şekilde kafamı salladığımda tamam diyerek beni onayladıktan hemen sonra sipariş verdi.

Ona bakarak "sen sipariş veriyorsun iyi güzel de, tarihler falan ne? Hazır mı her şey?" dediği an "hayır, ama hazırlatırız. Hafta ya nişanımız var. Nişandan iki hafta sonrada düğün ve nikah var, karnın büyümeden olayı halletmiş oluyoruz" dediğinde gülümsedim.

"Şaka maka biz evleniyoruz öyle mi?" diye sorduğumda yüzüme bakarak hayranlıkla izledi beni bir süre hemen sonra elimi eline alarak avuç içimi öptü.

"Evleniyoruz sevgilim, az kaldı" dedi.

Birden gelen bildirim sesi ile cebinde ki telefonu çıkardı.

"Kim?" diye sorduğumda Alperen fotoğraf atmış İnstagrama, onun bildirimi dediğinde "bak sen bizim Alpo'ya ya göstersene fotoğrafı" dediğim an bildirimin üzerine bastı.

Açılan fotoğraf ile yarı buçuk yüzü görünen Alperen, ve ona sarılan sadece saçları görünen bir kızın fotoğrafı vardı.

"Vay sevgili yapmış" dedi bir an. "Kızı etiketlemiş mi baksana" dediğimde fotoğrafın üzerine bastığında etiket çıkmamıştı.

Fotoğrafın altında ki açıklama dikkatimi çekmişti.

"Tüm engellere rağmen, yaptığım en güzel hata sensin. S' ❤"

Bahsettiği kişinin Selen olduğunu anlamam uzun sürmedi. Fakat o engellerden en büyüğünün Doğan olduğunu bildiğim için sustum. Doğan fotoğrafı beğenip geçtiğinde elinde ki telefonu bırakmak için kolunu sehpaya doğru uzatırken "başka fotoğrafı var mı Alperen'in?" diye sorduğumda "var on küsür fotoğrafı vardı diyerek Alperen'in profiline girdi.

Doğan'ın elinden telefonu çekerek Alperen'in hesabını stalkladım.

Taktığı saat, arabasının direksiyonu, selfie, dolu olan profile bakarken gülerek "serseri" dedim. İlgimi çeken tek fotoğraf takım elbiseli elinde ki telefonda uğraşırken çekilen fotoğraftı.

"Senin profilinde neler var?" diye sorduğum an Doğan "bakma şimdi ya" dediği an şüphelenerek Doğan'ın profiline girdim.

İçtiği çay, yaptığı yemek, el eke çekilen fotoğrafımız, Alperen'le araba macerelarının videoları, türkü söylediği videolarla dolu olan üç yüz paylaşımlık hesabı daha fazla karıştırmadan telefonu ona uzattığım an yüzüme baktı uzun uzun.

Elimde titremeye başlayan telefonun ekranıma baktığım an arayana baktığım an Melis'in olduğu gördüğüm an Doğan'a verdim telefonu.

Ne yapacağını bilmeden öylece ekrana bakıyordu...

Bir bölüm daha sonu :)

Bir daha ki bölümde görüşmek üzere 🙏

Continue Reading

You'll Also Like

924K 55.1K 71
"Hiç bir aile karesinde yerim yokmuş ki benim" Ben Buse. Buse Yalın olarak doğmuştum ve şimdi Buse Gamzeli olarak ölecektim. Bu ruhu ölmüş, bedeni ya...
290K 12.1K 23
Yaşama sımsıkı tutunan kelebek ateşe uçtuğunun farkında değildi kanatlarının kül olacağından. Hem yanacak hem yakacaktı herkesi. Umut tohumu önce kal...
965K 30.5K 61
Her şeyden uzak,ailesi paramparça ama her şeye rağmen kendi ayakları üstünde durmaya çalışan bir genç kız. Devrim Atahan Yaşadıkları ve gördükle...
1.2M 46.6K 35
Herkesin kalbinde ki ihtiyaçlarının karşılanması dileğiyle. -1 Nisan 2018-