*Bölüm parçası: Boy Epic-Wicked
Multimedya'da bölümü anlatan bir gif ve external link'te ise benim favori bromance çiftim Zouis ile karşılaşacaksınız :*
Artık daralmaya başladığım küçük odadan çıktım ve kasvetli malikanenin tüm kasvetini içine çeken salona doğru gittim.Her yer filmlerden çıkmış gibiydi.Duvarlara asılı olan tabloların her biri bu düşüncemi destekliyordu.Salonun geniş,giriş kapısına doğru gitmeden önce köşede duran kapısı kapalı oda tüm dikkatimi dağıtmıştı.
Kapalı kapılar açmak içindir değil mi?
Hem ne olabilirdi ki?
Benim gibi meraklı biri için bu kadarı bile yeterdi.O kapıyı tabiki açacaktım.Sonucu ne olursa olsun.
Salonun girişine yakındım ama beni görmelerine neden olmaya yeterli değildi.Yönümden saptım ve kapalı olan kapıyı merak içinde açtım.Odanın kapısını açar açmaz karşıma çıkan tablolar karşısında şaşkınlığıma engel olamadım.Ses çıkarmadan kapıyı arkamdan kapattım ve her yanı tablolar ve kara kalem çalışmalarıyla dolu olan odanın içinde gezmeye başladım.Tek camından da bahçeyi gösteren odanın her yanı O kokuyordu.
Resim ile mi ilgileniyordu?
Gözüme ilişen bir tablonun önüne geçtim.Sadece kara kalem ile çizilmiş bir çift göz resmi vardı.Gözlerden biri mavi renge boyanmıştı bile.
Kapının açılma sesi ile irkildim ve hızla arkamı dönmemle karşımda gördüğüm hizmetli bayan ile derin bir nefes verdim.
"Bay Styles'ın çalışma odasında ne arıyorsunuz?"
Duyduğum şey ile düşüncelerimin onayını almıştım.Kapının önünde duran hizmetliye doğru yürüdüm ve daha da yaklaşıp,"Bundan kimseye bahsetmek yok.Yoksa işinden olman için elimden geleni yaparım" diyerek yalan söyledim.Karşılığında hızla kafasını yukarı-aşağı sallamasıyla sırıttım ve,"Uslu kız" diyerek odadan çıktım.
Demek Styles resim yapıyormuş,hah.
Odadan çıkmamla yapmam gerekenleri hatırladım ve hızlı adımlarla salon girişine doğru yürüdüm.Geniş salona girer girmez Claire'ı ve o piçleri görmemle tüm sinirim tekrar vücudumu ele geçirmişti.Claire'ın ihaneti yüzüme bir tokat gibi çarpmıştı ama daha kötüsü ise bunu o çeteden öğrenmemdi.Bunu asla affedemezdim ama lanet olsun ki sevdiğim kişiler beni güçsüzleştiriyordu.Sanki hafif bir rüzgarla yıkılacak dal kadar hassastım sevgi konusunda.
Siktiğimin sevgisi.
Zayn ve diğerleri hala Liam ve peşinden ayrılmayan sürtüklerini döverken Styles ortada yoktu.Claire ise köşede durmuş ağlıyordu.
Ah.
Bu kız ne ara beni bu kadar derinden etkiler olmuştu?
Geçmişe perde çekmekte çok becereksizdim ne yazık ki.Claire bunun en büyük örneğiydi işte.
Basamaklardan indim ve Zayn'i kolundan tutup geriye ittikten sonra Liam'ı yakalarından tutarak ayağa kaldırdım.Michael ve Niall,Matt ve Calum'u tutuyordu o sırada.Liam'ın yüzünü kendi yüzümle aynı hizaya getirdim ve "Kim?!" dedikten sonra yumruğumu suratına geçirdim.
"Kim o Claire'a dokunan başkası ?!"
Liam,vuruşlarıma karşı sırıttıkça daha çok sinirle doluyordum.Normalde beni yere devirebilecek güçte olmasına rağmen şuan onu böyle dövmemi,sinirimle ve onun hiçbir şey yapmamasıyla açıklayabilirdik.Her kelimeden sonra vurarak, "Bana.Cevap.Ver." dememle,"Bunun için beni bırakman gerek" dedi.
Kısa süre düşündükten sonra mantıklı olduğuna karar verince onu hızla geriye doğru fırlattım.
"Şimdi cevap ver!"
Yakalarını düzeltti ve tekrar sırıtarak,"Bir şartla," dedi.
Şart mı?
"Neymiş"
Bunu bir yerden hatırlıyordum.
"Bir oyun oynayacağız"
Şimdi de oyun mu? Anlaşmalar,oyunlar,şartlar...Ne heyecanlı ama (!)
Aynı yüz ifadesiyle,"Neymiş" diye tekrarladım.
O sırada dar siyah pantolonu ve üzerine giydiği siyah tişörtünden tanıdığım Styles,salona girdi ve şöminenin yanındaki koltuğa oturup,yayılırken gözlerini bize dikti.
Gözlerimi kaçırdım ve Liam'a baktım.
"Baştan söyleyeyim;şu klişe 'Doğruluk mu? Cesaretlik mi?' oyunuysa-"
"Hayır,hayır.Bu oyunun adı 'İtiraf Et'"
Anlamsız bakışlarla,Zayn ve diğerlerine baktım.Zayn,"Nasıl bir oyun bu?" dedi elini çenesine getirip,çenesini kaşırken.
"Çevrilen şişenin ucu kime gelirse o,bir şey itiraf edecek.İtiraflar buradan dışarı çıkmayacak.Ama-"
"Ama ne?" diyerek Matt'in sözünü kestim.Calum devam ederek,"Ama masum Claire'ın tek bir şeyi itiraf etme şansı olacak" dedi.
Tek bir şey.
Yaşadığım hayal kırıklığı ve çöküşün ne kadar gerçek olduğunu kanıtlayacak tek bir şey.
Buna hazır mıydım? Hayır.
Merak ediyor muydum? Evet.
Zayn o sırada "Neden ki?" diye sorduğunda Liam,"Çünkü o söylemezse biz söyleriz ve onun söylemesinin daha doğru olacağı için..." deyince kollarıma önümde birleştirerek,"Başlayalım öyleyse" dedim.
İçeriye çağırdıkları bayan,şöminenin önündeki küçük masayı kenara çekti ve minderleri şöminenin önüne daire şeklinde dizdi.Sonunda yanmaya başlayan şöminenin ateşiyle birleşince ürpertici bir güzellikte olan gözlerini üzerimde hissettiğim Styles'a bakmamla biraz önce odadan çıkan Calum,"Oyun başlasın" diyerek elinde bir şişeyle odaya girdi.
Gözlerimi ortada duran şişeye diktim ve minderlerden birine oturdum.Son olarak Styles da minderlerden birine oturunca herkes yerini almış olmuştu.
Şişeyi ilk çeviren Niall olmuştu.Şişenin ucu Calum'a gelince nasıl bir itirafta bulunacağı konusunda merak içinde bekledim. Koyu renk saçlarını karıştırıp,asyalı gözlerine benzeyen gözlerini kıstıktan sonra,"Çıplak gezmeyi severim" dedi rahatlıkla.
Matt ona,"Bunu bilmiyordum,seni küçük sürtük" diyerek koluna vururken sadece omuz silktim.Şimdiden beynimi Styles'ın ne itiraf edeceğini düşünmeye harcayarak yoruyordum bile.
Bu sefer şişeyi çeviren Matt olmuştu.Kime gelecek diye merakla gözlerimi diktiğim şişe,Liam'a gelince içimdeki sırıtma isteğimi bastırmaya çalıştım.Kısa süre düşündükten sonra Zayn'e bakarak,"Şu homo piçlerden olsaydım Zayn'den hoşlanırdım" dedi.
Oluşan sessizliği Niall bozarak, "Düşündüm de.." dedi kahkahalara boğulurken.Zayn, şaşkınca bakarken Liam,umursamaz bir şekilde duruyordu.Matt,Calum ve Michael da Niall ile kahkahalara boğulurken bana bakan yeşil gözlere kilitlenmiştim.
Homo piçler
Ve ardından gelen kahkahalardan soyutlanmış bir şekilde ona bakmam..
Kafamı sağa sola sallayıp gözlerimi kaçırdım.Saçmalıklarımı kontrol etmeyi öğrenmeliydim.
Kahkahalar son bulunca şişeyi çevirdim ve Zayn'e gelmesiyle sırıttım.Ne itiraf edeceğini merak ediyordum.Bilmediğim bir şey olsa daha iyi olurdu.
Bana bakarak güldü ve,"Çoğu zaman, Louis'yi kıskanıyorum" dedi.Sırıtmamı genişlettim ve,"Ah kıskanç Zen" derken ayağa kalkıp Zayn'in saçlarını karıştırdım.Zayn,"Kes şunu Lou" deyince gülerek yerime geçmemle her an beni öldürecekmiş gibi bakan yeşilin en koyu tonuna bürünmüş gözlerle karşılaştım.Omuz silkip Zayn ve bana gülen Niall'a sırıtırken kırılan cam sesini duymamla irkildim.Kafamı çevirdiğim an elinde içki bardağından geriye kalan camları ve kanlı elleriyle hala gözlerini bana diken Styles'ı gördüm.
Sesi duyar duymaz içeri gelen hizmetli,Styles'ın eliyle ilgilenirken Liam,"Noldu dostum?" diye sordu.
Bunu ben de merak ediyordum.
Styles,gözlerini benden ayırıp,Liam'a gülümseyerek, "Hiç.Hiçbir şey.Hadi oyuna devam" dedi boğuk sesiyle.
Değişken ruh halini,hatta daha doğrusu Styles'ı anlayabilmek için ayrıca eğitim almak şarttı.
Gözlerimi 'yine' kaçırdım ve oyun boyunca hiçbir şekilde konuşmayan ve tepki göstermeyen Claire'a şişeyi gösterip,"Sıra sende.Sen çeviriyorsun." dedim,oldukça soğuk bir ses tonuyla konuşmaya çalışarak.
Başka yere bakıyormuş gibi yapıp Claire'a bakarken,Claire,gözünden akan damlayı silerek kafasını oynattı ve şişeyi çevirdi.Sonunda dönmeyi bırakan şişenin ucunun geldiği kişiye baktım;Styles
İşte beklediğim an gelmişti.
Merakımı belli etmemeye çalışıp,edeceği itirafı dinlemeye çalıştım.
Bana bakarak sırıttı.
"Claire ile çok eğlenmiştim"