NEREDESİN SEN? (TAMAMLANDI)

By selin-visne

1.8M 105K 38.6K

Kiraz Mahallesinin yaralı abisi Halit ve masum kızımız Nazenin'in hikayesi... Başlama Tarihi : 2017 More

TANITIM
TANITIM II
TANITIM III
1. Yeni Bir Hayat
2. Göğe Bakma Durağı
3. Çiçek Kız
4.Muhallebi Çocuğu!
5. Dedikodu
6.Pamuk Şeker
7. Umutları Elinde Kalır
8. İmtihan Bu Ya..
9. Biçare
10. Bak Aşk Diyorum
11. Uzaktan Sevmek
12. Çıkmaz Sokak
13. Çok Eskiden Karşılaşacaktık
14.Kendini Bulmak Senin Elinde
15. Hüzün Sessizliğin Olmuş
16. Rüzgarım Olan Adam
17. Seni Zamana Bıraktım
18. Sensiz Olmaz
19. Senden Öğrendim
20. Bu Şehirde Sen Varsın
21. Mavi Hareler
22. Bitmesin
23. İlkler
24. Bir Çıra Meselesi
26. Küçük Osman (Osman&Yeliz)
27. Kaynanam Baldan Tatlı!
28. Naz Evi !
29. Beklenmeyen Misafir
30. Dönüm Noktası
31. Meftun Bir Adam
32. Anne Kız
33. Ay Şahit
34. Meydanlar Bizim!
35. İstemeyle Topyekün Mücadele
36. O Kurnadan Bu Kurnaya !
37. Sevda Kervanı
38. Anılar
39. Bir Pazar Kahvaltısı
40. Bir Olmak -1-
41. Bir Olmak -2-
42. Hazırlıklar Başlasın
43. Son Dokunuşlar
44.Kınayı Getir Aney!
45. Hayat
46.Bir Şarkısın Sen
47. Oy Oy Güzelim
48.Sevince
49.
50.
Minicik Bir Duyuru
51. Hızla Geçen Günler
52. Bölüm (Final)

25. Bir Sen, Bir Ben, Bir De Bebek

34.5K 1.9K 590
By selin-visne

Hepinize İyi Okumalar☺️ bölümümüzü 1kalem1silgi  ithaf ediyorum 🌸

~~

"Ayol deli bu oğlan vallahi billahi deli. Yeni lohusalığı bitmiş kadını koştura koştura indirdi merdivenlerden." Aysel sultan gelininin elinden tutup giden oğlunun arkasından bakıp söyleniyordu.

Nazenin Aysel sultanın omuzlarına elini atarak baktı ikiliye. "Deli değil oğlun Aysel sultan, sevdalı."

"Ondan diyorum ya deli diye maviş. Akıllı adamın sevdayla ne işi olurmuş" eliyle ağzını kapatıp gülerek bedenini çevirdi Aysel sultan.

Yiğithan bebeğin baby shower merasimi biter bitmez Yılmaz karısının elinden tutup dışarı çıkmışlardı. Şimdi de salonda Aysel sultan, Semra Hanım, Duygu, Alihan, Yeliz, Osman, Nazenin ve Halit durmuş hepsi birbirine bakarken bir anda gülmeye başladılar.

"Anacım birisi doğurdu anne oldu dedik birisi de baba oldu artık ağır uslu olurlar dedikte pek işe yaramadı galiba" Semra Hanım gülerek dünürüne baktı.

"Yok Semracım yok! Bunların hepsi" eliyle salondaki tüm gençleri işaret etti. "Elleri bastonlu olsa bile bir yanı hala deli kalacak."

"Yani sen gibi annem öyle mi?" Yeliz annesini baştan aşağı süzerek konuştu.

"Sus bakıyım saçaklı. Ayol dediği lafa bak. Ben kim delilik kim?" Salondaki herkes Aysel sultana bakıp "tabi tabi" dercesine sırıttı.

"Hadi bakalım çok oturduk kalkın da toparlayalım buraları" diyip ayaklandı Aysel Sultan.

Nazenin Aysel teyzenin önüne geçip ellerini omuzlarına koydu. "Dur bakalım Aysel sultan Semra teyzeyle seni evlerinize alıyoruz, bugün çok yoruldunuz."

Nazenin'in söyledikleri kulağına güzel geliyordu Aysel sultanın. Yorulmuştu bugün, mahallenin kadınlarına laf yetiştirecem diye çenesi de ağrımıştı hem ! Dünürü Semra hanıma baktı onunda kendinden kalır bir yanı yoktu. Hiç nazlanamayacaktı. Hem bir sürü kız vardı evin içinde hepsi birer tabak kaldırsa ayol iş hemencecik biterdi.

Semra hanımın koluna girip " o zaman biz gidelim bari. Hadi güzel kızlarım siz hallediverin buraları" diyip beraber çıktılar evden.

Nazenin ellerini beline koyarak salondaki oturanlara baktı. "Evet şimdi iş bölümü yapıyoruz. Beyler siz bu odanın süslerini, balonlarını toplayın. Kızlar bizde bulaşıkları halledelim. Gürültü yapmayalım da paşamız uyanmasın"

Herkes oturduğu yerden birer birer kalktı kızlar masadaki tabakları mutfağa taşırken beyler de asılı olan balonları süsleri topluyordu. Nazenin içeri geçip Yiğithan'ın odasının kapısını usulca açtı. Sessiz adımlarla yaklaştı beşiğe. Başındaki mavi beresiyle şirinlere benziyordu, yüzündeki tatlı ifadesiyle tam sevilmelikti Yiğithan. Battaniyesinin üstündeki eline öpücük kondurdu. Çok şanslıydı Yiğithan bebek böylesi anne babaya, sevenlerine sahip olduğu için. Böyle bir ailede dünyaya geldiği için şanslıydı. Kaderinin de ailesi gibi sevdikleri gibi güzel olmasını diledi Nazenin. Yine usulca kapıyı kapattı. Arkasını döndüğünde Halitle burun buruna geldi.

"Hii ! Korkuttun beni Halit" elini kalbinin üstüne koyarak derin bir nefes verdi Nazenin.

Halit aralarındaki mesafeyi kapatarak dibine girdi Nazenin'in. Kalbindeki elini avucunun içine alıp dudaklarına götürüp öptü.

"Korkma. Hatta alış bu duruma. Nereye gidersen git en fazla uzak olacağımız mesafe bu kadar işte" gözleriyle aralarındaki mesafeyi işaret etti.

Nazenin gözlerini Halit'in kahvelerine dikti. Elini Halit'in yanağına koydu. Başını biraz daha yaklaştırdı parmak uçlarında yükselip dudaklarının hizasına gelmeye çalıştı. Halit elini beline koyup kendine çekmişti. Nazenin elini gıdıklayan sakallı yüzde gezdirdi biraz Bakışlarını Halit'in dudaklarına çevirdi.

"Zaman Halitcim zaman. Biraz dur de kendine"

Halit şaşkınlıkla Nazenin'e bakıyordu şimdi. Kendisine böyle yaklaşınca sanmıştı ki. Kollarından ayrılan Nazenin'in sırıtan yüzünü görünce sinirden patlamamak elde değildi. İncecik bileği kavrayıp hafifçe kendine çekti.

"Bence artık tam zamanı ha çiçek kız."

Nazenin düşünür gibi gözlerini sol üst köşeye çevirdi. "Yok daha değil. Zamanı olsa duramazdın." Göz kırpıp mutfağa ilerlerken arkasında sinirden kuduran bir adet mecnun bırakmıştı.

Giden çiçek kızın arkasından bakıp mırıldandı Halit. "Demek zamanı olsa duramazdım öyle mi ? Peki ulan durmuyorum artık !"

Kızlar mutfakta arı gibi çalışıyorlardı. Birisi tabakaların bulaşığını alıyor birisi makineye diziyor birisi kalan yiyecekleri saklama kaplarına koyup dağınık yerleri topluyordu.

Erkeklerin tarafına salona gelince Osman duvardaki süsleri çözerken Halit süsleri bir torbaya dolduruyordu Alihan ise şişirdiği balonların havasını alıyordu.

"Ciğerlerime yazık be" elindeki balonun havasını dışarıya verirken konuştu Alihan.

"Niye abi hayırdır?" Osman gülerek konuştu.

"Benim gibi bir adamın nefesi boşuna gitti resmen. İlk önce şişirdim sonra havasını dışarı verdim."

"Bir dahakine kuvvetli nefesinle şişirdiğin balonları saklarız " Halit dalga geçerek konuştu Alihanla.

"Tabi benim gibi bir adamın nefesi önemli. Boşuna gitmesin"

Duygu kapının kenarında durmuş kocasını seyrediyordu. Evlendikleri ilk günden beri çocuk isteyen eşine baktı. Bu adamın daha kendisi çocuktu yahu. Çocuk işini ertelemeleri gerekti zira büyütmesi gereken koca bir bebeği vardı.

"Aşkım konuşarak da harcama nefesini boşuna gitmesin. Mümkünse tut içinde"

Alihan karısına bakıp elindeki balonu yere attı. "Beyler benim işim bitti gerisini siz halledin. Biz kaçar" sözlerini tamamlar tamamlamaz Duygunun elini tutup kulağına eğildi.

"Konuşarak harcamamalıyım nefesimi bence de. En iyisi mi karıcım sen benim nefesimi kes" çapkın gözlerle karısını süzdü. Duygu kıpkırmızı olurken Alihan'ın karnına eliyle vurdu.

"Edepsiz"

"Biz kaçıyoruz gençlik" Alihanla Duygu da evden ayrıldılar.

Nazeninle Yeliz mutfaktan çıkarken Alihan'nın Duyguyu sürüklercesine çıktıklarını gördüler.

"Aa yangından kaçar gibi bu ne şimdi ?"

Yeliz Nazenin'in sorusuyla güldü. "Yok bebeğim yangından kaçar gibi değilde yangın çıkarmaya gidiyorlar gibi"

Nazenin gözlerini devirerek Yeliz'e güldü. "Anlaşılan bugün herkesin ateşi başına vurmuş."

"Sizinde ateşinizi harlasak iyi olacak sanki ne diyorsun Nazenin"
"Valla ben kibriti eline verdim gerisini harlayacak olan düşünsün sarı şeker."

Yeliz uzun bir ıslık çaldıktan sonra Nazenin'e döndü "Kız sen varya sen ne yere bakan yürek yakanmışsın."

Nazenin Yeliz'e göz kırpıp salona geçti. Osmanla Halit kalan süsleri de toplamışlardı.

"Süsler bittiğine göre bize de müsaade artık" Yeliz Osman'ın koluna girip başını koluna yasladı. Osman'la birlikte sinemaya gideceklerdi. Nazenin ve Halitle vedalaşıp çıktılar.

"Sende git istersen yapacak başka bir iş kalmadı." Nazenin koltukta yan dönüp konuştu.

"Daha iyi ya birlikte vakit geçiririz."

Nazenin tam konuşacağı sırada içeriden güçlü bir ses duyuldu. Uyanmış odada tek başına olduğunu fark eden Yiğithan'ın sesiydi. İkisi de kalkıp bebek odasına gittiler.

Uyanmış gözlerini odanın içinde gezdirip yatmaktan sıkılmış olan Yiğithan bebeğin yanına vardılar.

"Hii! Paşam uyandın mı sen ? Yerim seni" dikkatlice kaldırdı Nazenin Yiğithan bebeği. Kolları arasına alıp sırtını sıvazladı yavaşça. Ardından tekrar ağlamaya başladı.

"Naz karnı mı acıktı acaba?"

"Büyük ihtimalle acıktı paşamız. Sen Yiğithan'ı da al içeri gidin ben Ahsen'in sağdığı sütü getireyim."

Nazenin bebeği Halit'e vereceği anda gözlerini kısıp baktı. "Tutabilirsin dimi ?"

"Tutabilirim tabi ki. Hem ver sen bana küçük adamı. Alıştırma yapayım. İlerde lazım olacak" Yiğithan'ı kucağına alırken göz kırpmayı da ihmal etmedi Halit.

Nazenin gözlerini devirerek çıktı odadan.

"Senin bu teyzen varya çok inatçı biliyor musun? Oğlum resmen kırk takla atıyorum çevresinde bana mısın demiyor ? Keşke konuşabilseydin de bana yardımcı olurdun."

Yüzüne bakan Yiğithan bebeğe gülmeye başladı Halit. "Kırk günlük bebekten de yardım isteyecek kadar durum vahimse geçmişler olsun bana"

Halit kucağındaki Yiğithan bebekle koltuğa oturduğunda Nazenin de elindeki biberonla gelip yanına oturdu. Halit'in kucağındaki Yiğithan'ı kendi kolları arasına alıp rahat edeceği pozisyonu ayarladığında biberonu minik dudaklara bıraktı.

Nazeninle Halit mucizevi bir varlığı izliyor gibi gözlerini kırpmadan Yiğithan'a bakıyorlardı aynı hislerle. Kalplerinden geçenler aynıydı, ikisinden bir parça.

Halit işaret parmağının tersiyle Yiğithan'ın yanağını okşadı usulca. Gözlerini ayırmadan konuştu. "Çok güzel dimi"

"Evet çok güzel. Güzel olmasıyla birlikte mutluluk kaynağı. İnsan böyle bir varlığın yanında tüm dertlerini, üzüntülerini unutur aklına bile gelmez."

Doyduğunu belli eden Yiğithan bebeği kucağında düzelterek sırtını sıvazlamaya başladı Nazenin.

"Aslında mutluluğun formülü çok basit"

Halit'in söyledikleriyle sorarcasına baktı Nazenin.

"Ne demiş şarkıcı ablamız. Mutluluğun formülü çok açık. Bir sen bir ben bir de bebek "

~~

Nazenin koltuğa sırtını yaslamış bir elinde kahvesi bir elinde kitabıyla yağan yağmurun sesi eşliğinde kitabını okuyordu. Dün fark etmese de Yiğithan'ın baby showerı yormuştu. Yorulduğu kadar da eğlendiği keyif dolu bir gündü. Bugün de bu yorgunluğu atmak istercesine tembellik yaparak gününü geçiriyordu.

Kahvesinden bir yudum alıp kitabının diğer sayfasını çevireceği sırada bu mahalleye geldiğinden beri alışkın olduğu bir şey oldu, kapı çalıyordu. Üstündeki mavi pijamalarını değiştirmeye gerek duymadan kapıyı açtığından kocaman gülümsedi, gelen İpekti.

"Mevzu derin dediler çaysız olmaz dedim çayın yanında tatlısız bu mevzu bitmez dedim" İpek sağ elindeki torbayı havaya kaldırıp konuştu.

"Aman da aman büyümüşte derin mevzulara dalar olmuş İpeğim. Hoşgeldin" sımsıkı sarıldılar birbirlerine iki kız.

"Büyüdükçe mevzu derinleşiyormuş bunu anladım Nazenin abla"

"Bunu anladıysan büyümüşsündür demektir. Geç salona hadi bu mevzu çaysız olmaz" Nazenin İpek'i salona gönderip kendisi de mutfağa çay demlemeye gitti.

İnce belli çay bardaklarına koyulan çaylar, bir tabakta çikolatalı atıştırmalıklar, bir tabakta tatlılar ve muhabbetin olmazsa olmazı yedikçe daha çok yenilen başlandığı zaman bitmeyen çekirdekle ortam hazırdı. Yan yana oturan Nazeninle İpek çaylarından bir yudum aldılar.

"Anlat bakalım nedir bu derin mevzu olayı"

"Demir"

Nazenin bir ayağını altına alıp oturduğu yere iyice yerleşti. "Anlat bakayım"

"Nazenin abla biliyorsun okuduğum bölüm gereği benim bir sürü çizimim oluyor. Bu çizimlerin bazılarını tek başıma yaparken bazılarını ise iki ya da üç kişilik guruplar halinde yapıyoruz. Bendeki de şans ya üç kişilik gurupta diğer iki arkadaşım erkek. Demir de bunu öğrendi çıldırdı tabi. Yok efendim nasıl onlarla aynı gurupta olurmuşum. Küçücük meseleyi dağ etti."

"Aa Demir'e bak sen. Dışardan bakılınca hiç de öyle görünmüyor kerata."

"Neyse bir şekilde konuştum anlattım. Çizim yapmak için bizim okulun bahçesinde oturuyoruz. Yanımdaki arkadaşımla çizim yapıyoruz. Çocuk bana demesin mi İpek ben senden çok hoşlanıyorum diye."

"Anaaa! Çizim ayağına sana açılıyor uyanık. Ee sonra"

"Tam o sırada bizim masaya uçan bir Demir gördüm. Meğerse Demir arkamızdaymış bana söylenen her şeyi duymuş."

Nazenin ağzından çıkan kıkırtısını bastıramadı ve gülmeye başladı.

"Demir yanımda oturan Enes'i kaldırdı. Bir yumruk sol göze bir yumruk sağ göze. Kendisinin de sol gözü nasibini aldı orası da ayrı bir konu. Ne kadar ayırmaya çalıştıysam dur desem de dinlemedi beni."

"Çizim yapalım dediniz iş nerelere geldi."

İpek tatlısından bir çatal alıp ağzına attı. "İşte bizim de o gün bu gündür aramız limoni. Demir Enes'e sinirli halen, bende okulun içinde herkesin gözü önünde kavga etmesine sinirliyim."

"Konuşuyor musunuz?"
"Arada. Herkesin içinde kavga etmesine ne gerek vardı Nazenin abla. Özel hayatımı bilmeyen kalmadı. Ulu orta bir şeylerin olmasını sevmiyorum ben."

"Haklısın canım. Demir'in kendine biraz hakim olması sinirlerine yenilmemesi gerekirdi."

"Bende durumlar böyle" elini Nazenin ablasına çevirerek "şimdi sen anlat bakalım" dedi.

"Anlatacağım pek bir şey yok gördüğün gibi"

İpek inanmaz gözlerle baktı. "Yapma Nazenin abla anlatılacak bir şeyler her zaman vardır. Mesela "Göğe Bakma Durağına" ne zaman geri dönüyoruz onu anlat"

İpek söyledikleriyle Nazenin'in bam teline basmıştı. Şu aralar aklındaki bir diğer önemli konu hayallerinin ve heveslerinin yeri olduğu büyük dünyası göğe bakma durağıydı. Bir yanı deli gibi tekrar başlamak isterken bir yanı diyordu ki burada kalacağın kesin mi ? Sahi burada kalacak mıydı? Yoksa kısa süreli bir dönmek miydi bu zamanları ? Galiba ilk önce bu soruların yanıtlarını vermesi gerekiyordu ki yolu açılsın.

"Bilmiyorum ki" dedi sadece.

İpek eliyle Nazenin ablasının elini tuttu şefkatle. Sanki rolleri değişmiş gibilerdi şimdi. İpek büyük Nazenin küçüktü.

"Sana yakışmadı bilmiyorum kelimesi. Bence şu sıralar bilmen gereken tek konu aslında göğe bakma durağı. Orası senin hayallerin içinde olmaktan mutluluk duyduğun ender yerlerden biri. Sen ki tozlu kitap raflarında nefes alan birisin, kitabın kapağına sayfasına zarar gelince deli olan çıldırma eşiğine gelensin, sen ki kitap okumayı seviyor ama parası olmadığı için kitap alamayan kaç kişiye bizim hediyemiz olsun diye kitap verip onların tebessümüyle mutlu olan kişisin. Yapma Nazenin abla göğe bakma durağının sana, seninde oraya ihtiyacın var."

İpek'in söyledikleriyle gözleri nemlendi Nazenin'in. Orada yaşadıkları anılar gözünün önünden film şeridi gibi akıp geçti. En hüzünlü olduğu zamanlarda bile gülmesine sebepti göğe bakma durağı.

"Yapar mıyız ki yeniden" umutla İpek'e baktı.

"Bugüne kadar el ele veripte neyin üstesinden gelmedik ki biz. Eskisinden çok daha güzel olacağından şüphen olmasın patron. Yeter ki başlıyoruz de sen. Nazenin'in askerleri olarak hazırız biz." İpek heyecanla yerinden kalkıp asker selamını yaptı.

"Gel buraya deli kız" İpek'i kollarının arasına alarak sarıldı Nazenin.

İkisi de gülerek birbirlerine sarılırken aşağıdan gür bir ses duyuldu. Merakla balkon kapısını açıp balkona çıktıklarında karşılarında Halit'i, Demir'i ve Demir'in tutmaları sayesinde ayakta duran Alihan'ı gördüler.

Halit balkona çıkan sevdiğini görünce bağırdı. "Nazenin !"

Nazenin kolundaki saatine bakıp gece yarısına gelmek üzere olduğunu gördü. Mahalledeki evlerin ışıklarının birkaçı yanıyordu.

" Gece gece ne bağırıyorsun Halit." 2. Katta olduğu için sesini duyurmakta zorluk çekmiyordu Nazenin.

"Dün dedin ya, zamanı olsa duramazdın diye. Duramadım işte bende geldim"

"Halit bugün git sabah gel. Gece gece saçmalama" balkon demirinden biraz aşağı eğilerek konuştu Nazenin.

"Hayır bu gece konuşcaz"

Demir sarhoş olan Alihan eniştesini tutarken gözleri İpek'i buldu. "İpeğim barışalım artık özür dilerim"

İpek Demir'in sözleriyle utanırken keyfi yerine geliyordu. "Yarın konuşuruz" derken gözü Demir'in hala mor olan sol gözündeydi.

Halit Demir'in ensesine vurarak konuştu. "Sıranı bekle lan"

"Nazeeeenin !" Halit sırıtarak bağırdı.

"Ne var. Ya rezil oluyoruz gece gece herkese"

"Ben sende tutuklu kaldım" omuzlarını küçük çocuk gibi indirip kaldırdı Halit. Nazenin'in yüzünde gülümse oluşturdu sözleriyle.

"Sende tutuklu kaldım Naz." Galeyana gelerek daha çok bağırdı Halit.

Nazeninden bir şeyler söylemesini beklerken balkona çıkan Yılmaz'dan geldi yanıt.

"Lan ne bağırıyorsun gecenin bir vakti. Zaten zor uyuttuk oğlumu. Git lan evine, sabah konuş ne konuşacaksan."

"Benim halimden senin anlaman lazım oğlum. Ahsen yengenin kapısının önünde "aşığım aşık çal bu gece" dediğini unutmadı hiç kimse"

Yılmaz balkona yanına gelen karısını koltuğunun altına alarak alnından öptü. Evet yapmıştı. Ahsen'in evinin önüne gelip şarkı söylemişti ona sarhoş haliyle. Yine olsa yine yapar mıydı? Kuşkusuz ki evet !

"Ya Alihan enişte yerinde bi dur artık. Hayır dertli olan biz , yeni evlenip mutlu mesut olan sensin şişenin dibini görende sensin. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu." Demir sinirle konuştu. Ardından ekledi. "Biri insanlık namına ablamı arayıp emanetini almasını söyleyebilir mi ?"

"Geldim ablacım geldim. Alayım emaneti." Duygu sarhoş kocasının bir koluna da kendisi girdi.

Alihan karısına dönerek yanağından öpüp konuştu. "Duyguuu! Senden çocuğum olsun istiyorum."

"He canım ben siparişi verdim on dakikaya elimizde hiç merak etme" gözlerini devirerek konuştu Duygu. Bu adama şuan kızması gerekirken yüzünü gözünü öperek sevme isteği
de neyin nesiydi ? Çok sevmekte zararlıydı işte.

O ana kadar Yılmaz dışında kimsenin daha önceden fark etmediği bir ses duyuldu. Halit'in efsunlu biraz yanık sesi...

"Bende hiç tükenmez bir hayat vardı
Kırlara yayılan ilkbahar gibi
Kalbim her dakika hızla çarpardı
Göğsümün içinde ateş var gibi"

Nazenin gözlerinin içine bakıp sevdiği şarkıyı söyleyen adamdan gözlerini alamıyordu.

"Kız Naz ben dedim dimi sana bu adam mahallenin ortasında senin için serenad yapacak diye. Bak görüyor musun mecnunu."

Nazenin Ahsen'in balkondan aşağı kendisine bakıp heyecanla konuşmasına kafasını onaylar şekilde salladı.

"Sözün şiirlerin mükemmelidir
Senden başkasını seven delidir
Yüzün çiçeklerin en güzelidir
Gözlerin bilinmez bir diyar gibi.."

Hafifçe yağan yağmurun altında gözlerinin içine baka baka şarkı söyleyen bu adam onun bu hayattaki sınavıydı, kalbinin sahibi, yanında mutlu olduğu nadir insanlardan biriydi, bu adam her şeydi...

"Başını göğsüme sakla sevgilim
Güzel saçlarında dolaşsın elim
Bir gün ağlayalım bir gün gülelim
Sevişen yaramaz çocuklar gibi.."

Bu şarkıyla Nazenin'e çok şey vaat ediyordu Halit. Omuzlarına dökülen kahverenginin her tonunu barındıran saçlarında ellerinin gezinmesini istiyordu. O saçların kendine has kokusuyla uyuyup uyanmak. Halit diyordu ki Nazenin'e ağlasakta gülsekte artık birlikte.

"Şimdi şiir bence senin yüzündür..
Şimdi benim tahtım senin dizindir ,
Sevdiğim saadet ikimizindir ,
Göklerden gelen bir yadigar gibi.."

Şiir gibiydi sevdiği kadının yüzü. Yüzündeki her nokta bir dizeydi. Gözlerinin mavisi içinde bütün güzel duyguların ahengiydi. Sevdiğinin dizlerine yatıp saçlarında ellerini hissedeceği günleri iple çekiyordu. Ve Halit Nazenin'e olan sevdasını anladığı günden beri biliyordu ki kalbine düşen "sevda" yaşamındaki ödülüydü.

"Sözün şiirlerin mükemmelidir
Senden başkasını seven delidir
Yüzün çiçeklerin en güzelidir
Gözlerin bilinmez bir diyar gibi.."

Şarkının son nakaratını birbirinin gözlerinin içine bakıp söylediler. Dilleri şarkıyı söylerken gözleri çoktan uzun soluklu bir konuşmanın sonuna gelmişti.

Halit şarkısını bitirdiğinde Nazenin'in gözlerine içine bakmaktan geri durmadı.

"Biliyorum çok üzdüm seni gözyaşlarının akmasına her sebep benim. Sana söz veriyorum ki benim için döktüğün her gözyaşı kadar seni mutlu edecem Naz. Seni seviyorum demek az kalıyor hislerimin yanında. Ver ellerini bana mutlu olalım.Sen ben değil biz olalım artık."

Halit beklentiyle sevdiğinin gözlerinin içine bakarken Nazenin'in balkondan evin içine girmesine hüzünle baktı. Dolan gözlerini havaya kaldırıp akmaması için direndi. Bu kadar kolay değildi, seviyordu Nazenin'i ve vazgeçmeye hiç niyeti yoktu.

Göğe bakıp Nazenin'in dediği gibi umudun var olduğunu hissederken boynuna dolanan incecik kollar umudun her zaman olduğunu ve olacağını da gösteriyordu. İşte bu kadın onun eviydi, yuvasıydı mabediydi. Bu kadın yaşaması nefes alması için elzemdi.

İkisinin de akıllarından aynı cümle geçiyordu.

"Her şey güzel olacak"

~~

Herkese Merhaba canlarım❤️ yahu çok özledim hepinizi sizde özlediniz mi beni 🙊🙈

Uzun bir ara verdim bunun sebebiyse daha önce açıkladığım gibi bazı şeyleri düzene koyamamamdı şuanlık bu düzen biraz oturdu gibi 😉👍🏼

Umarım beklediğinize değecek bir bölüm olmuştur yorumlarınızı bekliyorum hemde çok 😍💕

Ve bir kez daha bana anlayışınızdan dolayı " iyi ki bu güzel insanları " tanımışım dedirttiğiniz için hepinize sonsuz teşekkürler 🙏🏻❣️

Diğer bölümde görüşünceye kadar kendinize çok iyi bakın 🙏🏻🌸

Continue Reading

You'll Also Like

14.9K 929 28
Piyanonun tuşlarında ince zarif parmaklarını gezdirirken tam karşısında yer alan adama kıvrımlı kirpiklerinin altından baktı. "Kalbini kırabilirim." ...
114K 30.8K 56
(İki kitap tek bir kitap içerisinde yer almaktadır. Ek olarak bir başka kitap paylaşmak yerine buradan devam ettim, keyifli okumalar dilerim ^^) Bir...
19.6K 2.9K 31
Polis Amiri Akın Avcı, gökten herkese üç elma düşecek olsa kendi payına düşenin bir kız olduğunu hiç bilmiyordu! Ta ki o güne kadar... Bahçesindeki a...
3.4M 126K 70
Berdel'e kurban gitmiştim. Hiç tanımadığım, bilmediğim bir adamla evlendiriliyordum... "1 yıl, sadece 1 yıl sonra burdan herkesin seni bir ölü olarak...