Göklerdeki Nikah (Tamamlandı)

By BursaliGelin

382K 31.7K 5.2K

-Beni istiyorsan O'dan iste . Beni seviyorsan seni sevmemi benden değil O'dan iste . Değişmek istiyorsan O'nu... More

*1. bölüm*
*2. bölüm*
*4. bölüm*
*5. bölüm*
*6. bölüm* (Aşk Özel)
*7. bölüm*
*8. bölüm*
*9.bölüm*
*1O. bölüm*
*11. bölüm*
*12. bölüm*
*13. bölüm'
*14. bölüm*
🌌Ahsen'űl Kasãs🌌
*15. bölüm*
🌌Ahsen'űl Kasãs🌌
*16. bölüm*
*17. bölüm*
*18. bölüm*
*19. bölüm*
*20. Bölüm*
*21. Bölüm*
*22. Bölüm*
*23. Bölüm*
*24. Bölüm*
*25. Bölüm*
*26. Bölüm*
*27. Bölüm*
*28. Bölüm*
*29. Bölüm*
YENİ KURGU
*30. Bölüm*
*Final*

*3. bölüm*

15.9K 1.3K 352
By BursaliGelin

(multi : Su Hümeyra)

Bilirim Züleyha'nın yükü ağır,
lâkin Yusuf'un gömleğine mi biçilsin bunca kahır..

🍃Muntazâr...

Yavaşça araladı gözlerini derin uykusundan Hümeyra. Kendine gelmeye çalışıp etrafına bakındı . Soluk renkte bir hastahane odasındaydı. Lakin bir türlü anımsayamıyordu niçin burada olduğunu. Merakla doğrulup göz gezdirdi küçük odada. Üzerindeki mavi önlük, kolundaki serumla ziyadesiyle rahatsız hissediyordu. Derken yanıbaşındaki komidine çarptı gözüne. Üzerinde gösterişli bir çiçek, hemen yanında kırmızı kaplı minik bir kitap duruyordu . Merakla kitaba uzanmak istedi. Fakat bir ses onu bu amacından caydırmıştı.

-Hümeyra hanım ?'

Şaşkınlıkla dönüp kendisine seslenen hemşireye baktı. Hümeyra demişti. Hümeyra... Yıllar var ki bu ismi duymuyordu kimsenin ağzından. Öyle garipti ki bir an odada başkası mı var diye düşünür olmuştu. Önüne düşen açık kahve saçlarını kulağının ardına ittirdi.

-Noldu bana ?'dedi yorgun bir sesle . 'Ne zamandır burdayım ?'

Kafasının içi pamuk dolu gibiydi. Sanki yüzyıl boyunca uyumuş da herşeyin farklı olduğu bir dünyaya açmıştı gözlerini. Hemşire gelip alnındaki bandı açmış, batikon sürüp tekrar bandajlamıştı. Geri çekilip tebessümle baktı genç kızın yüzüne.

-Trafik kazası geçirdiniz. Bugün üç gün olacak .'

Hümeyra şaşkınca elini alnındaki bandajda gezdirdi . Hafif bir sızı vardı orada. Yarasının mühim olmadığını sanıyordu. Lakin üç gün uyuması pek normal gelmemişti kulağına. Tek kaşını havaya kaldırmış başına gelenler hakkında zihnini zorluyordu. Hemşire anlamış gibi atıldı hemen.

-Birden yükselen ateşiniz endişelendirdi bizi. Onun dışında kaşınızda ufak bir yara mevcut sadece. '

Hümeyra başını ışık vuran pencereye çevirdi . En son yaşadıkları yeni geliyordu aklına . Cem onu aldatmıştı . Belkide kaçıncı defa .. Gözlerine hücum eden gözyaşlarının akmasına engel oldu . Dosyaya birseyler karalayan hemşireye döndü tekrar .

-Bana şu kitabı uzatır mısınız ?'

Hemşire komidindeki kırmızı kaplı kitabı alıp genç kıza uzattı . Kapağında büyük harflerle 'Cevşen-i Şerif' yazıyordu . Merakla açtı ve sayfaları çevirdi . Ayraç olan kısım en son kalınan yerdi madem oraya bakmak istedi Hümeyra . Çevirdi sayfaları . Bir sayfası arapçayken diğer sayfası Türkçe okunuşluydu . Ve altında manaları yazıyordu .

-Sübhaneke ya la ilahe illa entel-emanül eman hallisna minen-nar. Bütün kusurlardan münezzehsin, Senden başka ilâh yok. Emân ver bize. Bizi Cehennemden kurtar ..'

Kendi duyabileceği bir sesle okudu . İlgisini çekmişti bu yakarış . Daha önce böyle şeyleri sadece babaannesinden işitirdi . Seccadenin üzerinde gözlerinden yaşlar akıta akıta saatlerce dua ederdi. Ve merakla izlerdi onu Hümeyra.

-Allahım Senden şu isimlerinin hakkı için istiyor ve yalvarıyorum , Ey bağışlayanların en hayırlısı , Ey yardım edenlerin en hayırlısı , Ey ihsan edenlerin en hayırlısı .. Bizi cehennemden kurtar .. '

-Elinden düşürmedi . Üç gündür başınızda bekliyor .'

Hümeyra şaşkınca dönüp konuşan hemşireye baktı . Kim beklemişti başında ? Kim okumuştu bu kitabı ? Onun başında bekleyip böyle dualar edebilecek kimi vardı ki? Annesi Allah'a inanmaz, babası desen kendi işlerinden başını kaldırıp kızının varlığına bakmazdı.

-Pardon? Kimden bahsettiğinizi anlamadım . 'dedi meraklı tavrıyla. Hemşire imayla sırıttı.

-Nişanlınız .'dedi irice gülümseyerek. Ayak ucunda duran masada dosya imzalıyor, bir yandan da düşünür gibi gözlerini etrafta gezdiriyordu. Ve tekrar kıza döndü dayanamaz bir tavırla. 'Söylemeden edemeyeceğim. O kadar nur yüzlü o kadar edepli ki... Anneniz sizi Kadir gecesi doğurmuş belli .'

Hümeyra hayretler içerisinde kalmıştı . Cem miydi bu anlatılan nur yüzlü ? Tamam kendine göre bir karizması olabilirdi ama bu kadar abartılacak derece değildi . Elindeki Cevşeni evirip çevirdi . Bunu mu okumuştu Cem ? İyide Cem inanmazdı ki Allah'a . Aynı annesi gibi karşı çıkardı Hümeyranın babaannesinden öğrendiği dini her kelama. Genç kız başıyla komidindeki buketi işaret etti.

-Bu çiçekler peki?'dedi merakla. Hemşire bu kez bıkkınlıkla dudaklarını bükmüştü.

-Nişanlınız mescide inmişken telefonunuz o kadar ısrarla çaldı ki dayanamayıp açmıştım. Cem adında bir beydi arayan. Sizi sordu, bende olanları anlatınca uyandığınız zaman onu aramanızı söyleyerek kapattı. Sonrada bu çiçekler gelmişti onun adıyla.

Hümeyra iyiden iyiye doğrulmaya çalıştı yatakta . Cem hastaneye bile gelme gereği duymamıştı demek . Peki ya hemşirenin bahsettiği şu meşhur nişanlısı kimdi? Tanımadığı bir insanın üç gün boyunca kim dua okurdu ki başında? Hemşire sonunda işini bitirmiş alet edevatını alıp kapıya yönelmişti.

-Ben nişanlınıza haber vereyim . Günlerdir perişan oldu .'dedi odadan çıkarken. Kapı kapandığında yine yalnızlığı ile baş başa kaldı Hümeyra. Bundan sonra ne olacağını düşünmek bile korkutuyordu onu. Derken bir telefon sesi yayılmıştı odaya. Uzanıp komidinde duran ekranı kırık telefonunu yavaşça aldı. Annesiydi arayan. Gerginlik kaydırdı yeşil butonu.

-Su ? Ah kuzum benim nasılsın ? Cem aradı bir kaza geçirmişsin . Bende sana ulaşamayınca merak ettim .'

Endişeli çıkıyordu annesinin sesi. Endişeliydi lakin koşup üç gündür hastanede olan kızının başında durmaya gelmemişti. Hep böyle değil miydi zaten? Soğuk ve mesafeli. Genç kız hafifçe öksürüp boğazını temizledi.

-İyiyim annecim . Ufak bir kaza sadece . Meraklanma .'dedi kısık bir sesle mırıldanarak. Karşı taraftan gelen fön makinesi sesleri annesinin kuaförde olduğunu belirtiyordu. Başka nerede olabilirdi ki? Yorgun bir tavırla yaslandı arkasına.

-Bu arada Cem yüzüğü attığını söyledi . Düğününüze şurada ne kaldı hayatım? Neden yapıyorsun böyle şeyler ?'

Duyduğuyla kapandı gözleri. Cem yememiş içmemiş burada olup biteni arayıp annesine yetiştirmişti demek. Oysa ki Hümeyra eve döndüğünde sakin kafayla anlatacaktı her ne varsa. Öfkeyle bastırdı dişlerini birbirine.

-Sebebini de anlattı mı anne ?' dedi tükürür gibi. Bir onay geldi ahizenin ucundan. Annesi hafifçe kahkaha attı.

-Evet bebeğim anlattı . Ama gerçekten çok üzgün . Sarhoş olduğunu , aklının başında olmadığını söyledi . Hadi ama, bu kadar alıngan olamazsın Su . O seninle nişanlı . Tek gecelik kadınlar seni böyle sinirlendirmemeli .'

İrice açıldı genç kızın gözleri. Annesi neler söylüyordu böyle? İhanetin tek gecesi çift gecesi mi olurdu? Üstelik Hümeyra rahatsız olduğu için alkolü bırakacağına söz vermişti.

-Anne sen ne dediğinin farkında mısın ? Ben Cem'i başka bir kadınla bastım . Varmı ötesi ?'dedi Hümeyra ses tonu oldukça yükselirken. Daha yeni uzun bir uykudan uyanmıştı ve böylesi bir tartışma iyi gelmemişti ona. Annesinin sesi ciddiyete büründü.

-Tamam bebeğim sinirini anlıyorum .Ama daha fazla uzatma ve Cem'i ara . Bu düğün olacak Su. Ve en yakın zamanda Fransaya dönüyorsun. '

Ağır ağır salladı başını genç kız. Akmaya niyetlenen göz yaşını gözünde yakalayıp kuruladı. Annesi hep böyle değil miydi zaten? Hep böyle diktatör ve soğuk... Olması gerektiğini inandığı ne varsa onun arkasından giderdi. Kızının duyguları onun için arka plandaydı.

-Tamam anne . Tekrar konuşuruz . Dinlenmem gerekiyor .'dedi Hümeyra sakinlikle. Ve onayını aldığı gibi telefonu kapatıp kucağına bıraktı. Başını yine pencereye doğru çevirdi . Gözlerindeki yaşları serbest bıraktı . Babaannesini öyle özlüyordu ki .. Keşke şuan yanında olabilseydi ve o huzur dolu evinde onunla yaşasaydı. Peki ya dönecek miydi Fransa'ya? Adı gibi biliyordu ki dönerse annesi onu ne olduğunu bile anlamadan oturtacaktı o nikah masasına. Hayır... Vermişti kararını. Fransa'ya dönmeyecekti.

-Emir bey .'

Oturduğu sandalyede başını arkasına yaslamış, sessizce tesbih çekiyordu Emir. Günlerdir bu hastane koridorlarında, üstelik genç bir kızın vebali omuzlarında bekleyip duruyordu. Doktor kazayla ilgili bir problem olmadığını söylemişti ama rahat etmemişti genç imamın içi. Derken koridorun diğer ucunda ona seslenen hemşireyi fark etti. Ayaklandı hemen.

-Bir problem mi var hemşire hanım?'dedi endişeli biçimde. Hemşire tebessümle başını iki yana salladı. Nişanlı olduğunu bilmesine rağmen için için hayranlık duymadan edemiyordu. Böyle adam kalmış mıydı ayol? Günlerdir burada olmasına rağmen ne bir yanlışını, nede gözünü gözüne çevirdiğini görmüştü.

-Gözünüz aydın. Hümeyra hanım uyandı ve sizi bekliyor .'dedi hemşire samimi bir tavırla. Emir duyduğu ile derinden bir oh çekip ellerini yüzüne kapatarak şükretti. Bir anlık dalgınlık ile bir insana zarar verecekti maazallah. Gerçi üç gündür uyuması kazayla alakalı değildi lâkin müsebbibi olmak bile yetmişti ona. Teşekkür ederek koştu odaya doğru. İçinde adlandıramadığı tuhaf bir his vardı. Sanki üç gündür değilde bir ömür boyu bu anı beklemiş gibi hissetmişti kendini. Kapıyı usulca tıklayıp içerden duyduğu onayla kolu indirdi. Kapıdan girdiği anda gözüne vuran güneş ışığıyla kıstı gözkapaklarını . Sonra yavaşça kaldırıp yatakta oturan kıza anlık bir bakış bıraktı. Deniz mavisi iri gözleriyle Emir'e bakıyordu . Daha gördüğü ilk anda etkilemişti güzelliği onu. Lakin nefsine hakim olarak gözlerini usulca yere indirdi.

-Geçmiş olsun. Emir ben... Emir Paksoy. Size çarpan kişi...'dedi elleri birbirine güç almak ister gibi tutunurken. Üzerindeki suçluluk duygusu yüzüne yansımıştı adeta. Kızın karşında ne yapacağını bilememiş, gözlerini yerden kaldıramamıştı. Aksi gibi Hümeyra'dan da tek bir ses çıkmıyordu. Kızgın olmalıydı Emir'e. Belkide en özel gününü mahvetmişti. Yerdeki gözlerini bir anlık kaldırdı ve tedirginlikle genç kıza baktı. Lakin dalıp gitmişti Hümeyra. Hemşirenin dediği kadar vardı. Yüzündeki nur insanın içini ferahlatıyordu adeta. Ona bakmaktan alıkoyamıyordu kendini. Keşke hemşire haklı olsa dedi içinden bir ses. Keşke onunla nişanlı olsam... Emir huzursuzlukla boynunu kaşıdı.

-İsterseniz şikayetçi olabilirsiniz . Cezamı çekmeye hazırım. 'dedi günlerdir omuzunda taşıdığı yükü atmak isteyerek. Fakat Hümeyra orada bile değil gibiydi. Zorlukla kendini toparlayıp çekti gözlerini genç imamın gözlerinden. Neden tanımadığı bir adamdan bu kadar etkilenmişti sanki? Başını iki yana sallayıp parmaklarıyla oynamaya başladı.

-Hayır hayır .'dedi kısık çıkan sesiyle. 'Benim hatamdı. Yola ben atladım.'

En azından yaşadığı o kaza anını hatırlıyordu. Aksi halde bu güzel yüzlü adamın haksız yere suçlanmasına sebep olacaktı. Derken kapı yavaşça açılmış, az evvelki hemşire yanındaki doktor ile geri gelmişti. Dosyalar incelenmiş, Hümeyra'nın ateşi ve alnındaki dikiş son bir kez kontrol edilmişti. Sonunda muayene bitmişti. Doktor imzaladığı dosyayı hemşireye uzattı.

-Nişanlınızın taburcu işlemlerini yapabilirsiniz Emir Bey. Durumu gayet iyi. Zaten kaza ile alakalı tek probleminiz kaşının yaralanmasıydı. Onuda birkaç dikişle hallettik. Bizi asıl endişelendiren yüksek ateşti. Sebebi de psikolojikmiş sanırım.'

Doktor nişanlı kelimesini kullandığı an birbirine değmişti gözleri. Lakin ikisi de nedensizce susmuş, nişanlı olmadıklarını söyleme gereği duymamıştı. Yine gözlerini çeken ilk kişi Emir olurken Hümeyra huzursuzca kıpırdanmıştı oturduğu yerde.

-Doğru.'dedi kendi kendine konuşur gibi bir tavırla. 'Ben ne zaman çok üzülsem ateşlenirim çocukluktan beri .'

Ateşlenir ve o mecalsiz haliyle bir tek babaannesini isterdi yanında. Onun kokusunu, şefkatini arardı. Ama yoktu. Nitekim bu psikolojik durumdan ilk ateşi çıkması onu babaannesinden ayırdıklarında olmuştu. Günlerce baygın yatmıştı Fransa da bir hastanede. Üstelik de tek başına...

Doktor ve hemşire odadan çıkmıştı. Hümeyra soru işareti dolu gözlerini Emir'e çevirdi. Bu nişanlı mevzusu için bir açıklama bekliyordu. Lakin beklediği o açıklama gelmeyecek gibiydi. Emir uzayan sessizlikten rahatsızlık duyarak kapıya yönelmişti.

-Ben çıkış işlemlerini yaptırayım. Sonra da evinize götürürüm sizi.'dedi eli kapı kolunu yavaşça çevirirken. Artık bu sergüzeştin sonuna gelmişlerdi. Genç kızın sağlığının yerinde olması içini rahatlatmıştı. Fakat tam odadan çıkmak üzereyken Hümeyra'nın mırıltısıyla kalakalmıştı yerinde.

-Benim gidecek bir evim yok. Kaldığım otele bırakabilirseniz sevinirim.'

Emir endişeli bir tavırla duraksayıp genç kıza döndü. Günlerdir ateşler içinde kıvranan bu kız bir otel odasında yalnız başına mı kalacaktı yani? Üstelik hastane tarafından yakınlarına haber verilmiş olsa da kimse gelip gitmemişti. Boğazından bir yutkunma geçti.

-Ama rahatsızsınız . Yani yanlız kalmanız tehlikeli. 'dedi düşünceli bir tavırla. Hümeyra dolan gözlerini Emir'e göstermemek için başını pencereye çevirdi. Kararını çoktan vermiş, Fransa'ya dönmeyecekti. Çocukluğundan beri onca disiplinli tavrına rağmen bir kez bile hayır demediği annesine hayır deme zamanı gelmişti. Hayatıydı mevzu bahis. Emir eliyle yüzünü sıvazladı. Onu yanlız başına bir otele bırakamazdı. Hem tek başına bir genç kız hemde hastaydı. Aklına gelen çözüm yolu evvela yanlış gibi görünse de çıkar yol bulamamıştı.

-Hümeyra hanım yanlış alamazsanız...'dedi tedirginlik dolu sesiyle. Başını kaldırıp gözlerinin içine bakan Hümeyra'ya çevirdi koyu kahvelerini. 'Bizim misafirimiz olun. Annemle birlikte yaşıyoruz. Hiç olmazsa kendinizi biraz daha toparlayana kadar .'

Emir'i izliyordu Hümeyra. Yüzündeki her hareketi. Mimiklerini , yere dönük gözlerini , konuşurken utanıp yutkunmasını . Yıllardır tanıyıp güveniyor gibiydi bu adama karşı. Bir gün başına böyle bir şey gelecek ve sen hiç tanımadığın insanların evine misafirliğe gideceksin deseler, delirmişsiniz derdi herhalde. Ama şimdi kendine inanamıyordu. Kafayı yemiş olmalıydı.

-Peki olur .'dedi dudaklarına adeta hükmedemezken. Genç imam buruk bir tebessümle başını salladı. Biraz olsun rahatlamıştı içi. En azından güvende olacaktı Hümeyra. Ellerini nereye koyacağını bilemez halde geri adımlayıp yöneldi kapıya doğru. Ve çıkmadan hemen önce mırıldandı.

-Siz hazırlanın bende işlemleri yaptırayım .'

Sonunda işlemleri yaptırmış, gönül huzuruyla odaya doğru gelmişti Emir. Aklında annesinin böyle bir misafiri nasıl karşılayacağını hesap ediyordu. Kızmazdı ama muhtemelen haber vermediği için biraz söylenebilirdi. Sonuçta eski kadınlardandı Halide hanım. Evine gelecek ufacık bir çocuk bile olsa dip bucak temizlik yapar, envai çeşit lezzet sıralardı. Sonunda odaya varıp kapıyı usulca tıklattı. İçeriden genç kızın onayını duymuş ve usulca girmişti içeriye. Girmiş ve gördüğü manzara ile donup kalmış...

Bembeyaz gelinliğini giymişti Hümeyra. Açık kahve saçları omuzlarına serilmişti . Tıpkı bir meleği andırıyordu . Emir büyülenmiş şekilde ona doğru adım attı . Birşeyler kıpırdamıştı sanki derinlerde bir yerde . Aşağıdan yukarı süzdü Hümeyra'yı . Yaptığına kendi bile inanamıyordu. Tam yüzüne bakıyordu ki kendisine odaklanmış bir çift mavi gözü farketmişti. Mahcubiyetle başını yere eğdi. Genç kız alt dudağını dişleri arasına almış, tedirginlikle ona bakıyordu.

-Gelinlikle getirildim buraya. Malesef kıyafetlerim otelde kaldı.'dedi ince sesiyle. Emir yüzünü buruşturdu. Nasıl akıl edememişti bunu. Üç gündür kızın başını bekliyor, ama hemşireye olası bir ihtiyaç sormayı düşünemiyordu.

-Çok... Çok afedersiniz ben tamamiyle atlamışım bu durumu. Lütfen siz istirahat edin, ben gidip üst baş alayım size. 'dedi bütün mahcubiyetiyle. Hümeyra duyduğuyla ellerini havaya kaldırdı. Hastane odasında olmak ona iyi gelmiyordu. Gelinlikle bile olsa çıkıp gitmek istiyordu bir an evvel buradan.

-Giderken mola verip alırız. Şimdi lütfen çıkalım bir an önce. Hastaneden öyle bunaldım ki.'

Emir başını sallamakla yetindi. Hala kendisine içten içe kızmaya devam ediyordu. Madem öyle, genç kızın dediği gibi yolda durup alırlardı. Müsait bir zamanda da oteldeki bavulunu. Gidip kapıyı açtı ve eliyle işaret etti.

-'Buyrun gidelim o halde .'

Araba ilerliyor, kilometreler arttıkça Emir ve annesinin yaşadığı mahalleye yaklaşıyorlardı. Sebebini bilemediği şekilde heyecanlıydı Hümeyra. Bu tuhaf misafirlik ona ummadığı yollar açacaktı, inanıyordu. Derken araba yavaşlamış, ve hemen sağda kalan bir mağazanın önünde durmuştu. Arabayı durdurup Hümeyra'nın yüzüne anlık bir bakış bıraktı Emir.

-Üst baş alalım size .'dedi eli kapı koluna uzanırken. Arabadan inip etraftakilerin şaşkın bakışları arasında mağazaya girdiler. Görenler bir gelinin neden alışverişe geldiğini anlayamamıştı. Geldikleri yer ise bir tesettür giyim mağazasıydı. İçeriye girdiklerinde askılara bakıp yutkundu Hümeyra.
Çok başkaydı kendi tarzı. Buradaki kıyafetlerle alakası yoktu. Emir durumu fark etmiş olacak ki ona doğru bir adım atmıştı.

-İsterseniz başka bir yere gidebiliriz Hümeyra hanım ?'dedi fısıltıyla. Genç kız başını iki yana salladı. Hayatını değiştirmeye tarzından başlayacaktı anlaşılan. Düşünceli tavırlarla gezindi askılar arasında. Bir türlü bu diyerek elini bir şeye uzatamıyordu. Derken hiç beklemediği yerden gelmişti yardım. Emir elinde tuttuğu kıyafeti ona doğru uzatıyordu.

-Bu nasıl ?'

Beyaz işlemeli elbiseden çok genç imamda gezdirdi gözlerini Hümeyra. Onu bu ilgili aynı zamanda resmi tavrı oldukça hoşuna gidiyordu. Başını sallayarak kıyafeti eline aldı. Hiçbir dekoltesi olmayan, fistolu, uzun kollu bir elbiseydi bu. Daha önce böyle bir şey hiç giymemişti. Neden ilk olmasındı ki?

-Deneyeyim ben bunu. 'dedi belli belirsiz bir tebessümle. Ve mağaza çalışanlarının gelinliğine attıkları tuhaf bakışlar eşliğinde kabini bulup girdi. Üzerindeki tül yığınından arındığında kendisini daha iyi hissetmişti. Askıdan çıkardığı kıyafeti üzerine usulca geçirdi. Mankenlere taş çıkartacak bir fiziği olduğu için ne giyerse yakışırdı. Nitekim bu elbisede son derece güzel olmuştu. Kabinde çıkıp saçlarını raflardan aldığı fularla sıkıca bağladı. Ve yavaş adımlarla Emir'in yanına gitti.

Genç imam ardından duyduğu ayak sesleriyle dönmüş ve karşında beliren güzellik karşında donup kalmıştı. Üzerindeki beyaz işli elbisesi, saçlarına bağladı fular tokası ve deniz mavisi o iri gözleriyle öyle güzeldi ki bu kız... Boğazından istemsizce geçen yutkunma onun kendine gelişi olmuştu.

-Estağfurullah .'diye mırıldandı Emir. Kendini kontrol etmekte zorlanmaya başlamıştı sanki. Hiçbir kadına çevrilmeyen bakışları genç kızda anlamsızca donup kalıyordu. Gözlerini yere çevirdi.

Sonunda aldıklarının ücretini kasaya ödemiş ve çıkışa yönelmişlerdi. Hümeyra kuş gibi hafiflediğini hissediyordu. Üstelik dakikalar geçmiş olsa da üzerindeki kıyafet ve tarzına alışıp sevmişti. Genç imam nefsinin oyunlarına kendini nasıl kaptırmayacağının hesabını güderken mağazadan çıkıp arabanın yanına gelmişlerdi. Tam kapıları açıp binmek üzereyken mağaza görevlisi kız elindeki büyük karton poşetle koşarak peşlerinden gelmişti.

-Hanımefendi! Gelinliğinizi unuttunuz.'dedi nefes nefese yanlarına gelerek. Hümeyra durup kıza bakmış ve acı acı gülümsemişti. Unutmak mı? O gelinliği ve anılarını asla unutabileceğini sanmıyordu. Bu yüzden evvela o tül yığınından kurtulmalıydı. Kızın uzattığı poşedi eliyle geri itti. Ve kızın şaşkın bakışları arasında hareket etmek olan arabaya binmeden önce mırıldandı.

-Paris'in en özel modacısında diktirildi. Dilersen çöpe at, dilersen parasıyla sat. Ama onu bana geri verme. '

Sat kız sat 🤤 parasını da garip gurabaya hayır olarak ver 🤭

Su Hümeyra Emir hocanın evine gidiyor abov 😋

Bu arada nasıl gidiyor ilk oruç 😬

Keyifle okuduğunuz bir bölüm olması dileğiyle... 🌹

Sizi seviyorum ❤️
Bursalı Gelin 👑

Continue Reading

You'll Also Like

96.2K 3.2K 21
Diğer hastalarımı kontrol edip abim yanına aşağı indim. Beraber çardağa oturup çayımızı yudumluyorduk. " Gördün mü?" " Evet" " Konuştun mu?" dediğ...
133K 8.8K 80
"Muhammet abi..." Arkamı döndüğümde kız kardeşlerimin can dostu Rumeysa'yı gördüm. Gözlerini kaçırıp tekrar bana baktığında sesini duydum. Rahatsız o...
DİCLE By 👑

Spiritual

236K 12.1K 36
Siz: Bir dakika... Siz: Ben Zehra olmadığıma göre siz kimsiniz? 0588*******: Ne demek Zehra değilsin? Benim tek kız kardeşim Zehra. 0588*******: Şaka...
77.1K 5.8K 32
Afitap:Bana bak pide hırsızı! Afitap:Ben o pide kuyruğunda kaç saat bekledim biliyor musun? Afitap:Şu mübarek Ramazan ayında hırsızlık yapmaya utanmı...