Dilimler Aşkına!

By HaticeKurtaran

11.2K 811 231

Meleğin Ateşi hikayesinden tanıdığımız miniklerimiz Cansu ve Masal'ın hikayesi... Buram buram dostluk, olma... More

🎀YeniHikaye 🎀
TANITIM 1 💓
Tanıtım 2 💓
1. Bölüm 🍰
2. BÖLÜM 🍰
3. BÖLÜM 🍰
5.Bölüm 🍰
6. Bölüm Alıntısı

4. Bölüm🍰

984 84 35
By HaticeKurtaran

Selamun aleyküm tatlı okurlarım <3
Uzun bir aradan sonra nihayet yeniden sizlerleyim! Umarım bu dönüş bir kez daha kesintiye uğramaz da finale kadar bölümlerim düzenli olarak gelmeye devam eder..
Şimdi bol bol tatlının yanında Masal ve Cansu'nun heyecan ve olay dolu hikayesi devam ediyor ^_^ Keyifli okumalar dilerim :* Yorumlarınızda görüşmek üzere...

4. Bölüm

Sanırım bu seyahat hayatımdaki en sinir bozucu iş gezisiydi. Anlamıyorum ki üzerimde mıknatıs mı var? Hoş boşuna da dememişler; istemediğin ot burnunun dibinde biter, diye. Fakat o otu ne ben tanıyorum ne de tanımak istiyorum. Alt tarafı iki günlüğüne iş gezisine gittim ama günler geçmek bilmemişti. Bu kadar rahatsızlık, sinir bünyeme çok fazlaydı. Ben içten içe sayıp dururken valizim de adeta gelmemek için kendini paralıyordu. Üzerimde biriken tüm sinirimle valizlerin çıktığı yere bakarken ayağımı da sallamayı ihmal etmiyordum.

Gıcık şey! Biraz önce kendi valizi gelerek ayrılan sinir bozucu karamelli âdeta bana gıcıklık olsun diye ukala bir gülümseme ile havalı bir şekilde gözlüğünü takıp yanımdan ayrıldı. Gören de sanır ki içeride gözleri rahatsız edecek derecede ışık var. Anlamıyordum şu havalimanından güneş gözlüğü ile çıkanları da...

Kendi kendime âdeta pimi çekilmiş bomba gibi saydırıp dururken sonunda gelen valizimi çekerek aldım. İçimden yavaş bir şekilde ona kadar sayarken buradan çıktığımda mutlu, huzurlu bir Cansu olmak istiyordum. İçten içe bu şeyler bana ne kadar uzak kalmış olsa da iki günlük iş gezimi tamamen unutmayı düşlüyordum. Her şey o karamelli gözlü ile başlarken iki günümün de o gözlerle ikide bir karşılaşıp zehir olacağı aklımın ucundan dahi geçmemişti. O kadar tesadüf eseri karşılaşmalara rağmen tanışamamıştık da... Aman tanışmak da ırak olsun. Bir insanın hem bu kadar ukala hem de bu kadar tarz sahibi olup ilgi çeken bir havası olması beni daha çok sinir etmişti. Elindeki o fotoğraf makinesi bir an olsun düşmezken ben de sinirden bol şekerli kahvelerimi eksik edemiyordum. Aynı otelde kalmamız beni daha çok gererken sanki ben nereye o, o nereye ben gidiyor izlenimi verir olmuştuk. Her şeyi kabus olarak düşünmek isterken iş gezisi kapsamındaki işlerimin yolunda gitmesi ise tek çıkarlı yanım oldu. Neyse ki işlerim güzel gitti de her şey tamamen beni çilden çıkartmadı. İçten içe konuşmalarım devam ederken beni karşılayan birini görmeyince mutsuzluğum daha çok arttı. En azından Masal gelir diye düşünürken onun da burada olmaması beni daha çok gerdi. Eve gidene kadar onun enerjisi ile kendime gelebilirdim. Yüzümden okunan üzüntüm ile valizimi çekerek havalimanının dış hatlar bölümünden çıkarken güneşli hava ise bana umut olmaya çalışıyordu. Nedense bu iki günde oldukça gergin, sinirli bir ruh halinde takıldım. Anlamsızca kendimi kötü hissederken her şeyi de etkilemişti bu havam. Neyse ki ülkemin güzel güneşi beni sıcak bir şekilde karşılarken sanki her şeyin de güzel olacağı sinyalini veriyordu. O sırada arkadan sarılan kollarla irkilirken adımı duymamla neye uğradığıma şaşırdım. Duyduğum sesin özlemi içimi ısıtmaya yetti. Anında arkama dönüp ona sarılırken ayların hasretini de çıkarmak niyetindeydik.

''Cansu'm... Can güzelim..''

En sevdiğim yakışıklımın sözleriyle asıl benliğime kavuşurken kardeşimin ışık saçan gözleriyle mutluluğu en güzel köşesinden yakaladım.

''Çok özledim seni ablam..'' diyerek kardeşimi öpücüklerimle ödüllendirirken ''Tamam, çok özlendim ama bu kadar da öpülmez ki... Hem kızlar şimdi yanlış anlayacak, kısmetimi kapatacaksın abla!'' diye sitemiyle bir tane daha en kocamanından öpücük kondurdum yanağına.

''İstediğim kadar öperim, sus bakayım. Hem sana ne oluyor? Sende bu hava, bu gülüş varken kısmetin zor kapanır. Asıl kısmeti kapanacak olan benim. Daha da öpmüyorum seni!'' diyerek tribe bağlarken anında sıcacık kollar tarafından sarmalandım.

''Aman size de bir şey demeye gelmiyor Cansu Hanım. Hem kısmet filan duymayayım. Senin kısmetin her zaman kapalı olmalı. Kimse benim ablama yan gözle dahi bakamaz!''

Onun bu sözleriyle gülerken kıskandığı zaman tam bir odunsu şebek oluyordu. Öyle tatlı kızıyordu ki sinirli halini daha çok sever oluyordum. ''Sen varken kim bakabilir..'' diye söylenirken ''Gidelim artık bizimkileri özledim..'' dedim.

Kollarını benden ayırmadan valizimi alan kardeşimle onun arabasına doğru geçerken şu an herkese karşı sahipli imajını veriyor gibi hissediyordum. Tabii benden rahat on beş santim uzun, yapılı, esmer kardeşimi kim kardeşim olarak görürdü ki? Babamın en güzel genleri hep kardeşime geçmiş olmalıydı. Valizimi bagaja koyarken ben de arabanın ön koltuğuna geçiyordum. O sırada tenimi bir titreme esir alırken beni başımı kaldırmamla birlikte o karamelli gözlerle karşılaşmam bir oldu. Oldukça soğuk bir şekilde gözlerini benden ayırmazken kardeşimin de arabaya yerleşmesiyle gözlerimi ondan çektim. Önümüzde duran araç ile soğuk etki azalmaya başlarken gözlerim yine az önceki yere ilişti. Tahmin ettiğim gibi o da arabasına binerken iki aracın da hareket etmesiyle titremem durdu. Fakat karamelli gözlere yerleşen soğukluk benim gözlerimden kolay kolay çıkmayacak gibi hissediyordum. Kalbime sinen kötü hisle tüm enerjim yeniden düşerken o eski anıların beni tekrar ele geçirmesine izin vermeyecektim.

Her ne, kim olursa olsun...

''Cansum?''

''Efendim ablacım? Hem abla kelimesini birazcık araya serpiştirsen çok güzel olur biliyor musun?''

''Abla başlama yine. Hem sana abla deyince kısmetin açılacak gibi oluyor. Açıkçası bunu hiç istemem. Böyle Cansum, diyince daha bir güzel oluyor.''

Kardeşimin açıklamasıyla gülmek ile sinirlenmek arasında sıkışıp kalırken birazcık da onu sinir etmenin zararı olmazdı ne de olsa...

''Bıraksan da onu gelecekteki enişten dese? Hem de bol sahiplik ekiyle birlikte. Daha güzel olmaz mı Tankurtcum?''

''Olmaz!'' diye bağırışı ile gülerken ''Bak abla ben enişte filan istemiyorum. O sahiplik ekleriyle birlikte onu boğarım, o zaman görürsün sen enişteyi... Hem sen ve Masal benimlesiniz. İkiniz de erkeklerden uzak durun. Zaten Masal abla pastanede bir başına kalmış. Birkaç gün sizinle takılıp boş olmadığınızı göstermem gerekiyor. Sonra bazı kendini akıllı sanan çapkınlar pastaneye dadanmasın.'' diye söylediği sözlerle kalakalmıştım. Bu çocuk hangi ara bu kadar göze batar olmuştu ki? İçimden ikimizin de başının ağaracağını düşünürken ondaki bu rahatlığı almam gerekiyordu. Yoksa üniversitede çektiğimiz sıkıntıların devamı gelmeye devam edecekti.

''Bana bak Tankurt! Yok öyle sahiplenmeler filan... Tamam erkeksin ve de benim küçüğümsün ama o da bir yere kadar. Üniversite de yeterince çektik seni. Masal'dan da benden de o kıskançlık iç güdülerini uzak tutuyorsun . Git kız arkadaşlarına sataş ama bizden özellikle uzak dur. Sonrasında senden alacağımız büyük intikamla da bizi uğraştırma. Neler yaptığımızı uygulamalı olarak gördün değil mi?''

Kardeşimin koca bir oflama sesiyle gülmemi saklarken ona baştan engel koymam en iyisiydi. Hoş her ne kadar uyarılarımı yapsam da o yine bildiğini okuyordu, ama kendisini de frenlemeyi biliyordu. Korkudan tabii!

Gelen büyük oflamadan sonra sohbetimiz normal bir hâle dönerken kısa süre sonra da eve vardık. İlk olarak eve geçip annemlerle ardından da ise çokça özlediğim pastaneye geçerek can dostumla hasret giderecektim. Tüm geceyi evimizde baş başa kalıp bol bol sohbet etmekle geçirecektik. Sanırım bu gece sabahlamamız kaçınılmaz olacaktı. Ne de olsa koskoca iki günün acısı vardı içimizde. Çenemize vurmadan da rahat edemezdik.

Sonunda arabadan indiğimde ilk olarak beni annem karşıladı. Ondan zorlukla ayrıldığımda ise kendimi babamın güvenli kollarına bıraktım. En sevdiğim erkek yolunda sırasını koruyan babama sıkıca sarılırken beraber içeriye geçtik. Annemle erkek kardeşim de arkamızdan gelirken babamın başıma kondurduğu öpücüklerle kendimi hafiflemiş ve huzurlu hissediyordum. Genç bir kızın en huzurlu yeri babasının kolları olsa gerek... Her daim arkasında, yanında, yüreğinde... En güvenilir sığınağı... Babamla özlemimi dindirirken ayaküstü kısaca işten konuştuk. Ardından annemin ikazıyla ellerimi yıkamak için banyoya geçerken her bir yanıma yayılan huzur ile o iki günü silerek eski ruh halime dönüş yapmış oldum. Böyle zamanlarda Masal'ı daha iyi anlarken onun yaşayamadığı bu anlarla üzülmeden de edemiyordum. Her ne kadar Ateş amcam ile Melek ablam ona anne baba gibi bir sığınak olsa da can dostumun asıl eksikliğinin onlarla gideremediğinin bilincindeydim. Tıpkı Ateş amcamla Melek ablanın çocuk özleminin ne olursa olsun dinmediği gibi...

Banyodan çıkarken bu düşünceleri ardımda bırakarak salona geçtim. Beni karşılayan enfes sofra ile iç çekerek masaya geçtim. Babamın gözleri beni görmesiyle ışıldarken ona gülümseyerek bir öpücük yolladım. Bunu yakalayan Tankurt ise yerinden kalkarak annemin yanına geçti. Servise başlayan annemin yanağına sahici bir öpücük kondururken babamla bana göz kırpmayı da ihmal etmedi.

''Bak Cansel Sultan, seni benden fazla kimse sevemez. Buna kızına çok fazla düşkün olan kocan da dahil. Hoş o üşengeçlikten kızına havadan öpücük konduruyor. Ben ise kalkıp sıcak bir öpücük kondurdum yanağına. Yani güzel annem kıymetimi bil..''

''Veeee..'' diyerek söze girerken babamla annem gülmeye başladı. Çok beklemeden ise Tankurt'un beklenen golü gerçekleşti.

''Akşama da sarma yap olur mu güzel annem..''

''Olur yakışıklım.'' diyerek gülen annem servisleri yapıp otururken babam da her zamanki gibi karısını kendi tarafına çekmeyi ihmal etmedi.

''Cansel'im bu oğlan hep çıkarı için böyle yapıyor. Hem seni benden fazla kimse sevemez.'' diyerek anneme göz kırpan babam ile bu sefer gülme sırası kardeşimle bana geçti. Sıcacık, eğlenceli bir yemek de bizler için başlamış oldu. En özlenen an, huzurla gerçekleşirken tek eksik de dostumun sıcaklığıydı. Akşama onun yanında olacağımı düşünürken keyifle yenen yemeğe döndüm.

En güzel, en özel şey aileyle bir arada olup onların gülümsemeleri olsa gerek...

***

Pastaneyi kapatmak için son hazırlıkları yaparken yıkadığım özel servis tabaklarını yerlerine yerleştirdim. Yarın için ayarladığım taze tatlıları da kaplarına koyarak soğukluğunu özel olarak ayarladığımız dolaba yerleştirdim. Yarın geldiğimizde işimizi kolaylaştıracak hâlde ayarlamaları yaptım. Tam mutfaktan ayrılacaktım ki duyduğum bağırışla olduğum yerde zıpladım. Nedir benim bu tavanla bütünleşmeme neden olacak zıplamalardan çektiğim..

Korkumu atlatarak heyecanla içeri geçerken kollarını açmış bir şekilde beni bekleyen Cansu ile gülümsedim. Hızla o kollara kendimi atarken ikimiz de uzun uzun sarılarak arada da zıplamayı ihmal etmiyorduk. Bu da bize özgü kavuşma sarılmasıydı. Zıplayıp çocukluğa geri dönmekten asla eksik kalmıyorduk. Gülerek birbirimizden ayrıldığımızda tekrardan Cansu'ya sarıldım.

''Ooo çok özlenmişim. Tabii bensiz çekilmez buralar. Hem o çenen bir tek bana işliyordu. İçinde çok birikti değil mi?''

''Özlendin tabii!'' diyerek sitemle ondan ayrılırken ''Hem senden başka kimse kaldıramıyor konuşmamı. Zaten sana özel bu kadar konuşuyorum. Sırf gıcıklık, işkence olsun yani..'' diyerek gülerken onun da gülümsemesi ortama yayıldı.

''Vayyy Masal Hanım, sizin bu hainliğinizi bilmiyordum bak. O zaman bende bu iki günde neler yaşadığı anlatmayayım sana da sen konuşup dur.''

Cansu'nun sözleriyle çıkmaza girerken hemen ona sokulmaya başladım. ''Can dostum benim... Sen bol bol konuş, dinliyorum ben seni.. Hem ben bu kadar konuşmasam çok sıkıcı oluruz. Sırf ortam güzelleşsin diye konuşuyorum o kadar..'' Gözlerimi kırpıp durmamla Cansu pes ederken gülerek zaferimi kazanmış oldum. Hızla onun koluna girerken ''Anlat bakalım..'' diye baskıya başladım. Ne de olsa iki gündür çok çok az konuşabilmiştik. İkimizin de içi çok birikmişti.

''Sen var ya çok fenasın... Hem burada başlarsam eve geçemeyiz. En iyisi bir an önce pastaneyi kapatalım. Evde başlarız sohbete.''

Cansu'ya bu konuda hak verirken hızla çantamla ceketimi aldım. Kasaya bıraktığım paketi de Cansu'nun eline tokuşturarak ışıkları kapattım. Kapıyı da kilitledikten sonra pastanemizi kapatmış oldum. Cansu'nun meraklı bir şekilde paketi açmaya çalışmasıyla gülerken ''Pasta ve cupcake koydum ikimiz için... Ne de olsa bu gece çok uzun olacak..'' dedim.

''Hem de çok..'' diyerek bana katılırken arabama geçtik. Gerçekten de uzun bir gece bizi bekliyordu..

Eve geçtiğimizde ilk işimiz odalarımıza geçmek oldu. Cansu valizini boşaltmaya başlarken bende hızla duşa girdim. O ailesinin evinde duş aldığı için direkt valize girişeceğini belirtmişti.

Duştan çıkıp da üzerime pijamalarımı giydiğimde saçımı yaptırmak için Cansu'nun odasına geçtim. Elimdeki tarak ve tokaları gördüğünde gülümsemesi yüzünde genişledi.

''Yine örgü değil mi?''

Konuşmadan başımı sallarken yüzümde ise koca bir sırıtma hakimdi. Mısır örgüsünü en güzel yapanlardan biriydi ne de olsa...

Ben yere yerleşirken Cansu da eşyalarını yerleştirmenin rahatlığıyla yatağa kuruldu. Havluda olan saçlarımın nemini bir güzel alırken kafamı huzurla dizlerine yasladım. Onunla olmayı çok özlediğimi hissederken bir anda ''İyi ki varsın karamelli cupcakem...'' diye fısıldadım. Sahi o, olmasaydı ben ne yapardım? İliklerime kadar işleyen yalnızlıkla hayatın içinde sürüklenir giderdim gibi...

''Sen de iyi ki varsın çikolatalı cupcakem...'' diyerek arkadan sıkı sıkı sarılan Cansu ile gülümsedim. Dostumun sıcaklığı birçok şeye ilaç gibi geliyordu.

''Şimdi duygusallığa geçmeden ben yokken neler oldu anlat bakalım? Pastanedeki işler nasıl gitti? Hoş telefonda biraz anlattın ama daha detaylısını istiyorum..''

Art arda gelen sorularla bizim için sohbet başlamış olurken Cansu da örgümü yapmaya başlamıştı. İlk olarak pastanedeki işlerden bahsederken konu konuyu açarak Tankurt'a kadar ilerledi.

''Senin bu kardeşin var ya yedi ömrümü... Bu büyüdükçe maçoluk oranı da artıyor demedi deme..''

Sanırım bizim en büyük derdimiz küçüğümüzün kıskançlığı olacaktı..

Cansu'nun oflamasıyla gülerken ''Bu daha yolun başı değil mi?'' diye sordum. Aldığım yanıtla daha da gülerken ''Başımız fena dertte..'' diye söylendim..

''Tüm kanında kıskançlık var sanırım. İnan kardeşimi henüz çözebilmiş değilim Masal. Kardeşimi sevecek olan kıza şimdiden acıyorum. Her kardeş de bir kıskançlık olur anlıyorum ama bizimki anormal çıktı. Bugün eve geçerken bana diyor ki; 'Masal ile sen benim himayemdesiniz. İkinize de kimse yaklaşamaz.' Bir de hiç işi yokmuş gibi pastaneye gelip gelen erkek müşterilere göz dağı verecekmiş. Bu dediklerini bir yapmaya kalkarsa fena olacak..''

''Tankurt'dan çektiğimizi kimseden çekmeyiz..'' diyerek gülerken aklıma gelen fikirle haince sırıttım.''Cansu'm, Tankurt bize çok çektirirse üniversitedeki taktiği uygulayalım mı?''

''Hangisini?''

''En sevdiği tatlının içine şeker yerine tuz koymuştuk ya... Onu yapalım mı yine?''

''Yapalım..'' diyerek gülen Cansu ile keyfimiz yerine gelirken aklımda ise makaronları tuza bulamak vardı. Bir pastacının da en acı pardon en tuzlu intikamı böyle olsa gerek..

''Örgün tamamdır.'' diyen Cansu ile rahatlarken boynumu okşadım. Yine bir süreliğine tutulmuştu anlaşılan.

''Sen yerden kalkana kadar ben de kahveleri hazır edeyim. Asıl konuşmalara gelemedik sanki?''

Cansu'nun sırıtmasıyla aklıma yine o suratsız pasta düşmanı gelirken kaşlarımı çattım. Uyuşan ayağımla yatağa tutunarak zar zor kalkarken bir süre yatakta oturuyorum. Aynı zamanda dolabın aynasından örülen saçıma bakarken dostumun yine harika bir iş çıkardığını düşündüm. Bu konuda kimse Cansu'mun eline su dökemezdi. Birkaç dakika sonra ise dostumun sesiyle kalkıp mutfağa geçerken köşemizde beni bekleyen kahve ve pastalarla gülümsüyorum.

Sanırım asıl sohbet şimdi başlıyor...

BÖLÜM SONU

Uzun bir aradan sonra yeni bölümü okudunuz. Peki nasıl buldunuz? Yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen ^^

Bölümler ilerledikçe erkek karakterlerimiz de ortaya çıkacak. Çok az kaldı ;)

Yeni bölüm haftaya tam da bugün sizlerle olacak inşallah:) En Güzel'e emanetsiniz <3


Sosyal Medya Hesaplarım

HaticeKurtaran ve HaticeKurtaranHikayeleri instagram profillerim

Hatice Kurtaran yazar sayfam

Hatice Kurtaran Okurlar facebook grubumuz ( bol resim, alıntı var... DA! için daha çok şey görmek için grubu kaçırmayın )

Continue Reading

You'll Also Like

69.2K 2.9K 35
Klâsik gerçek aile kurgusuna benzer ama daha olası bir kurgudur; Kızımız eski ailesinden gördüğü baskılar sonucu 18 yaşında ayrı bir eve taşınır ora...
431K 22.7K 50
Her sonun başlangıcı olduğu gibi, benim de biten sonumun başlangıcıydı bu olay... Şans verip, okumadan geçmee:) Hikayedeki karakterler ve ismi geçen...
267K 17.2K 45
Ölen bir lider ve koltuğuna geçen varisi... En iyiler: #1 - b×b #1- gay #1- boyslove #2 - lgbt #2 - mpreg #2 - interseks #6 - bl #5- eşcinsel
980K 53.9K 41
Evin ise yediği tokatın şiddetiyle yere düşmüştü. Dudağının kenarı yeni bir darbe alırkende Kazım Ağa saçlarından koparırcasına tutup Evin'i kaldırmı...