A Bad Liar || Zaylena

Galing kay zainsmarie

35.7K 2.5K 3.2K

Söylediklerinizin %10'u yalansa, mutlaka yakalanırsınız. Ama söylediklerinizin %90'ı yalansa, yakalanmanız o... Higit pa

2-) So you kiss people you don't like?
3-) Wake me up on a Sunday
4-) Fake people, showin' fake love
5-) Oops, caught!
6-) Look what you made me do
7-) Birthday tape?!
8-) Zayn, I need to find him
9-) I'll bite your lip
10-) ...Ready for it
11-) From dusk till dawn
12-) Back where we left off
13-) Is she your older sister?
14-) Follow the front car!
15-) Is she more beautiful than me?
16-) Keeping Up With The Malik Family
17-) One more lie
18-) Perfect pillowtalk
19-) Girls saving the game
20-) Getaway car
21-) All your lies
22-) You can't touch my girl!
23-) Fuck off bitch
24-) Someone will love you, let me go

1-) That's how it works

4.9K 193 546
Galing kay zainsmarie

Bölüm şarkısı, Taylor Swift - How You Get The Girl

-Maddie'nin (Selena) bakış açısından yazılmıştır.

"Sana otuz kere hayır dedim Harold, gelmeyeceğim. İstemiyorum." Oturduğum koltuğa zıplayarak neredeyse kucağıma oturan Bella sessizce dudaklarını kıpırdatarak "Ne diyor?" dedi. Telefonu kulağımdan uzaklaştırıp cevap verdim. "Niall, Harry, Louis, Kendall ve tanımadığımız eski bir arkadaşları bizim mekandalarmış. Gelin kahve içelim beraber diyor."

Gözleri parladı. "Louis varmış, kalk gidiyoruz." Gözlerimi devirdim ve telefonu tekrar kulağıma dayadım. "Uf, tamam Harry, lanet Bella'yı alıp da geliyorum. Sabaha kadar uğraşırsınız işte." Harry onaylayan birşeyler söyleyince telefonu kapattım. "Zaten izletmedin diziyi doğru düzgün. Bu saati buldun tiyatro çalışacak!"

Gün boyu PLL'in final bölümü için dakika saymıştım ama eve geldiğimde Bella yarın ki oyunu için bağıra bağıra replikleri savurarak koltuğun tepesinde zıplıyordu. Tiyatro öğrencisiyle ev arkadaşı olmak gerçekten zor.

Final bölümünü sonra izlemeyi aklımın bir köşesine yazarak, hızla odama, pardon odamıza koştum. Bella'yla kaldığımız ev gerçekten küçüktü o yüzden Bella ve ben aynı odada kalıyorduk. Karşı dairede ise Kendall ve Hailey kalıyordu. Harry ve Niall sık sık bizim eve geldirdi, öyle olduğunda Kendall ve Hailey'de bize geliyor hep beraber sabaha kadar sohbet ediyorduk. En sonunda sabaha karşı Kendall ve Hailey misafir odasında, Harry ve Niall ise salonda uyuyakalıyordu.

Onlarla New York'a geldiğimden beri çok yakın arkadaştık ve bir aile gibi olmuştuk. Harry uzun süredir şu yeni çocuktan bahsediyordu. Lisede Niall, Harry, Liam, Louis ve şuan adını unuttuğum çocukla beraber takılırlarmış hep. Zedd miydi ya? Yok yok, Zack'ti. Ne bileyim öyle bir şeyler işte.

Üzerime gri'ye yakın kısa kollu bir crop top giydim ve sonra da dizleri yırtık olan bana bir beden büyük kot tulumumu. Fondöten ve rimel ile makyajımı tamamlamış oldum ve saçlarıma sadece büyük dalgalar ekledim. Düz tabanlı beyaz ayakkabılarımı giydiğimde hazırdım. Salona geçip Bella'nın duştan çıkmasını ve hazırlanmasını beklemeye başladım.

Aradan geçen tam yarım saatin sonrasında Bella, kot ceketi, kot eteği, harika aksesuarları, gayet cool duran saçı, dikkat çeken beyaz ayakkabıları çantası ve gözlükleriyle benim özensiz halimin aksine gayet dikkat çekiciydi.

"Catwalk yapmaya falan gitmiyoruz, kafeye gidiyoruz, yarım saat bekletiyorsun Bells?" dediğimde söylenmeye başladı. "Mads... dolapta aradıklarımı bulamıyorum! Bok kadar paran var, sadece kıyafetlerine harcadığın parayla New York'un yarısını satın alırsın diyeceğim ama zaten New York'un yarısı babanın. Sen şu kıç kadar evde neden kalıyorsun?!"

Gözlerimi devirdim. "İstemiyorum Bells, yeter artık bunun sebebini 3 yıl önce anlatmıştım ayrıntısıyla, bıkmadın mı!? Bu arada çok terbiyesizsin." Omzunu silkti. Zaten odanın iki duvarı dolapla kaplıydı boydan boya. Ben moda tasarım okumuştum ve son yılımdı. Bella ise moda okumamasına rağmen stilden çok iyi anlar ve güzel giyinirdi.

Trafikte sıkışmış bir yarım saatin sonunda kafenin önüne park ettim. "Maddie yürüyerek gelseydik daha hızlı olacaktık! Kalkmışlardır bence." Dudaklarımı büzüp arabadan indim. Arkamdan Bella da indiğinde birlikte Gloria Jeans'e girdik. Yazın hep burada buluşurduk. Bu Niall ve Harry'nin eviyle bizim evlerimizin tam ortasında ve şehrin merkezinde güzel bir kafeydi. İçeriye göz attığımda gerçekten kalabalık olduğunu farkettim. Kısa süre sonra Kendall'ın bize el salladığını farkettiğimde Bella'yı dürtükleyip o tarafa doğru ilerledim. Kendall'a sarıldıktan sonra hızlıca önce Harry'i, sonra Niall'ı ve en son Louis'yi öptüm. Bella da aynı seromoniyi tamamladığında Kendall'ın sağına ben oturdum, soluna Bella oturdu.

"Nasılsınız gençlik?" Soruma karşılık hepsi gülen yüzlerle cevap verdi. Bella yine sadece Louis'ye bakıyordu ama ben Louis'nin Bella'nın bizimle olduğunu farkettiğinden bile emin değildim. Arka masadaki sarışınlara bakıyordu. Umutsuzca iç çektim.

"Ee Harold, nerede şu eski ama bizim yeni tanışacağımız arkadaş?" Eliyle lavobonun kapısını işaret etti. "Orada Maddie, sizi beklerken çiçek açıyorduk biraz, lavoboya gitmişti." Ona dil çıkarıp gelen kişiyi süzdüm. Sarı saçları vardı ama boyaydı. Beyaz tişört, skinny yırtık dizli jean, üstüne giydiği ince bir palto, ellerinde ve tişörtün yakasının açık bıraktığı yerlerde gördüğüm dövmeler. Vay canına, baya iyiydi.

Bella ve benimle ufak bir göz teması kurarak tam karşıma, Harry'nin yanına oturdu. Bella "Harry görüyor musun senin beyaz tişört-skinny jean kreasyonunu çalmış." dediğinde çakma sarışın çocuk gülerek elini Harry'nin omzuna attı. Harry de gülerek karşılık verdikten sonra "Zayn, Maddie ve Bella. Kız kardeşlerim diyebilirim. Kızlar bu da Zayn, anlattığım gibi liseden arkadaşımız." dedi.

Niall başını sallayarak onaylayınca "Louis?" diye sordum. Kafasını masaya çevirdi. "Ha dalmışım!" Evet dedim içimden. Arkadaki sarışının dekoltesine dalmışsın. Bella kafasını diğer tarafa çevirip ayaklarını sallamaya başladı. Bunu morali bozulunca yapıyordu. Teşekkürler Louis.

Gece boyunca sohbet ettik, yaklaşık 3,5 saat oturuk kafede. Zayn oldukça iyi bir çocuğa benziyordu, hatta Bella ve benim çilek kremalı frappucinolarımızı o ısmarlamıştı. Çocuk demeyeyim aslında, Harry, Niall ve Louis ile aynı yaştalardı. Yani 26 yaşındaydı. Ben ve Kendall 21, Hailey ve Bella da 20. Liseyi de New York'da okumuş Zayn, ve Columbia Üniversitesinde Uluslararası ilişkiler okumuş olması benim, onun üstün zekalı olduğunu düşünmeme sebep olmuştu. Son iki yıl içinde İngilitere'de kalmış.

Ama ilginç bir şekilde şuan özel bir kargo şirketinde çalışıyormuş, doktorasını bitirip öyle başlayacakmış asıl işine. Herkese 'seni öldürürüm' der gibi bakarken bana bakınca 32 diş gülmesi biraz garipti ama iyi bir enerji vermişti. Sadece Louis ile araları pek iyi değilmiş gibi duruyordu.

Arabaların oraya yürürken Harry'e sarıldım. "Merak etme sevgilin bizde kalır Hailey gelene kadar." Hailey ve Justin tatile gitmişti ve Harry Kendall'ın her ne kadar bizim karşı dairemizde oturasada tek başına kalmasını istemiyordu, Kendall'ın bizde uyumasına karar vermiştik bu yüzden. Harry de yanağımdan makas alıp "Sizinle eve kadar gelmeme gerek var mı küçük hanım?" dedi.

O resmen benim abim olmuştu, gerçekten öz abim olsa böyle iyi anlaşamazdık. Zaten Amerika'ya geldiğimde burada tanıdığım ilk kişi o olmuştu, havaalanında bankta tek başımda oturmuş ağlayarak ne yapacağımı düşünürken yanıma gelmiş ve bana yardım etmişti. Sonrasında ise Niall ve kızlarla tanışmıştık ve ben kızların yanına taşınmıştım.

"Hayır hayır yok, zaten arabamla geldik!" diyerek mavi Mini Cooper'ımı gösterdim. Harry eliyle benim arabamın tam yanındaki Range Rover'ı gösterdiğinde şaşırdım. "Hey! Yeni araba mı aldın? Senin Honda'na ne oldu?" Niall cevap verdi "O Zayn'in!" Kaşlarımı kaldırıp yüzümü buruşturdum. "Sen kargocu değil misin?" Söylediğimin eziciliğini farkettiğimde panikledim. "Yani öyle demek istememiştim, yanlış anlama ben sadece senin-"

"Miras." diye cevap verdi basitçe ve kafasını diğer tarafa doğru çevirdi, başka yerlere bakmaya başladı sıkkınca. Tabi ya, çocuk kargoculuk yapıyor diye onu fakir ilan etmem saçmaydı, belkide şu ailesi çok zengin olan ama kendini halktan hissetmek için çalışan çocuklardandı. Veya gerçektende sadece bir mirastı. Abartmamalıydım. Daha fazla rezil olamamak için sustum. Ortamı yumuşatma çabasına giren Niall hayatımı kurtardı. "Yarın tekrar buluşalım mı? Zaten geçen hafta hiç görüşemedik bile! Siz cadılar kendinizi özletiyorsunuz."

Fikir gayet iyiydi, içten içe Zayn'i kırdığımı düşünerek Niall'ın fikrine bir fikir daha ekledim. "O zaman yarın ben size pizza yapayım ve bizde buluşalım, Hailey ve Justin'i kıskandırmak için snap atar onları görüntülü ararız! Hatta Zayn de gelsin!"

Zayn dediğim anda yüzünde yine o koca gülümseme belirdi ve kafasını salladı küçük bir çocuk gibi. Ben ondan farksız bir şekilde anaokulu çocuğu gibi neşeyle sağa sola sallanarak ellerimi önümde birleştirdiğimi yeni farkediyordum. "Kıçım donuyor Harry, şu salaklara sonra flört etmelerini söyler misin? Yarın gelirsiniz işte hayatımızda ilk defa buluşmuyoruz!"

Evet yazın ortasında bu havada kıçın donuyor değil mi Kenny... Kendall'ı evde yolmayı aklımın bir köşesine yazarak mahçup bir gülümsemeyle beraber "Ne alakası var..." diye fısıldadım. Hepsine el sallayıp arabaya bindik. Onlar da arabaya binerken Zayn bana göz kırpıtı ve ben yanlışlıkla arabayı stop ettirdim. Ne mükemmel. Kızlar ise sadece kıkırdıyordu. Salaklar.

***

"Evet Bells şimdi apartmana giriyorum, geldim işte, ya özür dilerim tamam, uzadı biraz, babam bırakmadı ki geleyim, neymiş neden onun bana verdiği limuzi-" Gördüğüm bedenle istemsizce duraksadım. "Şey yani, evde anlatırım." Telefonu Bella'nın suratına kapatıp Zayn'in babamla ilgili kısmı duymamış olmasını diledim.

O apartmanın girişindeki boşlukta şapşalca sağ mı sola mı dönmesi gerektiğini düşünüyordu ve bu apartmana yabancı olduğu için kararsız kalmıştı. Tamam, burası 12 katlı bir apartmandı ve bir sürü kişi girip çıkıyordu yaklaşık 150 kişi yaşıyordu burada o yüzden iki farklı girişi vardı. Yanına ilerlemenin mantıklı olacağını düşündüm. "Hey Zayn!"

Beni görünce yüzünde o dünden aşina olduğum gülümseme oluştu. "Oh Maddie! Sanırım hayatımı kurtarmaya geldin." Kıkırdayıp elimle sağ tarafı gösterdim. "Sol taraf bodruma iniyor oraya gitmemelisin, gitmemiz gereken yer sağ taraf, gel benimle."

Şükürler olsun, Bella ile konuşmamı duymamış. Yani beni şimdi farkettiğine göre. Ben öne geçip yürümeye başladığımda arkamdaki adım seslerini duyuyordum. Yarım kat çıktıktan sonra asansörün kapısına geldik, iki asansör vardı. Gülümseyerek döndüm. "Bir ipucu, sağdaki asansörü kullanma. Bayan Greet'in köpekleri her sabah orayı tuvalet olarak kullanıyor." Yüzünde iğrenen bir ifadeyle asansöre baktığında gülmemek için kendimi zor tuttum.

Sol taraftaki asansör gelince önden adım attım ve 9. kata bastım. Asansör boştu. "Vaay, manzaranız güzeldir." Kafamı sallamakla yetindim. Asansör 5. kata geldiğinde iki kat aşağı kaydı ve sonra aniden durdu. Ben bunun etkisiyle sabahtan beri zor katlandığım topuklulularımın azizliğine uğrayıp Zayn'in üstüne kapaklandım ve Zayn de yere.

Elimdeki çanta asansörün köşesine uçmuştu, bileğim feci şekilde yanıyordu ve ben tam olarak asansör zeminine uzanmış Zayn'in kucağındaydım. Gözümden düşen gözlüklerimi almaya çalışırken birden Zayn'in dudaklarıyla karşı karşıya geldim.

Sadece oraya bakabiliyordum, ne kafamı kaldırıp gözlerine bakabilecek cesaretim vardı, ne de gözlerimi dudaklarından alabilecek hâlim. Birkaç saniye öyle kaldıktan sonra kendimden hiç beklemediğim birşey yapıp dudaklarına yapıştım. Sadece nefessiz bir şekilde onun dudaklarına bastırıyordum dudaklarımı.

Bu sırada bacağımda hissettiğim el zaten düştüğümde fazlasıyla açılmış olan eteğimi daha da yukarılara ittiriyordu. Vücuduma muhteşem bir elektrik dalgası yayılmıştı. Nefesim bitip soluk soluğa kalana kadar dudaklarımı çekmedim yani çekemedim, o da çekmemişti hatta dudakları hafif yukarı doğru kıvrılmıştı, gülüyordu. Hiçbirşeyi hissetmiyordum. Sadece çok yumuşak ve çok sıcaktı, çok sıcak... Ve çok sert, hayır dudakları değil! Şu üstünde oturduğum şey!

Sonunda nefesim bittiğinde geri çekildim ve nihayet gözlerine bakabildim. Kaşları hafif çatılmıştı, ne yaptığımı anlamaya çalışıyor gibiydi ve kendi dudaklarımı bastırdığım üst dudağı kızarmıştı. Ben ise vücudumu saran şu garip titreşimden kurtulmaya çalışıyordum orada öylece, asansör birden sallanıp hareket etmeye başladığında gerçeklik algılarım yüklendi, şuan Harry'nin benimle dün tanıştırdığı arkadaşıyla kendi evimin asansöründe ne yaptığımı farkettim ve ayağa fırladım.

Pardon, sadece denedim. Bileğimin acısıyla tekrar düştüm ve düşmemle Zayn'in ağzından yüksek ve acı bir inleme yükseldi. Tamam, ben neyin üstüne düştüm? Offfff, Tanrım!

Yanaklarım kızarırken Zayn acıyla yüzünü buruşturuyordu gerçekten kontrolsüz ve direk düşmüştüm çocuğun şeyine, şey yani üstüne. Toparlanıp yavaşça -her ne kadar bileğim acısada- ayağa kalktım. "Z-Zayn, i-iyi misin?" Asansör garip bir yavaşlıkla çıkıyordu ve tekrar 5. kata gelmişti. Eğilerek gözlüğümü ve çantamı aldım elime.

İyi olma çabasıyla ayağa kalkan Zayn yutkunarak kafasını salladı. "Senin bileğin, bir sorun var mı, kötü düştün?" Eğilip bileğime baktım. Resmen acıdan uyuşmuştu hissedemiyordum. "Ha, iyi, yok birşey."

İkimizde asansörün aynasından kendimize bakıyorduk, sanki birbirini tanımayan yabancılar gibi. Hah, tanımıyorduk ki zaten! Zayn'in yandan yandan güldüğünü görsemde birşey söylemiyordu.

Lanet olsun Maddie, sen. ne. yaptın?

Rica etsem susar mısın iç ses?

Aynada gördüğüm yüzüm bembeyazdı kesinlikle beyaz. Asansör sonunda 9. kata gelebildiğininde dikkatli olmaya çalışarak asansörün kapısına yürüdüm. Zayn de arkamdaydı. Ayağım deli gibi acıyordu ama kendime olan öfkemden inadına üstüne basarak aklım sıra kendime acı çektiriyor, kendimden az önce yaptığım salaklığın intikamını alıyordum.

Kapının zili çaldım ve bir kere bile dönüp Zayn'e bakmadan, ayaklarımın ucuna diktim gözlerimi. Kendall kapıyı açıp "Hoşgeldiniz diyerek yüzüme bile bakmadan salona geri girmişti. Soğuk kız. Neyse zaten şuan Bella açsa serenat yapıyor olacaktı, onunla uğraşmaktan iyiydi Kendall'ın açması.

İçeri biraz topallayarak girdim çünkü bileğimdeki burukluğun sıcağı geçmişti, az öncekinden daha çok acıyordu. Çocukların gülen gözleri beni bulduğunda gülmeye çalıştım ama beyaz rengim kendini ele vermişti bile.

Harry ayağa sıçradı. "Hey hey hey, Mads?!" Ellerimi tuttuğunda ağlamamak için kendimi zor tuttum. Sinirlerim bozulmuştu, hormonlarım zaten alt-üsttü ve bileğim acıyordu. Ağlamayı sevmeyen bir insandım ve şuan Zayn'in yanında ağlarsam tam bir ergen gibi duracaktım. Ellerimi Harry'nin gövdesine sarıp başımı boynuna gömdüm. "Bileğimi burktum, acıyor..." Sesim titriyordu.

Belimden tutup beni koltuğa oturttu. "Meleğim, kıyamam..." Niall ölümcül gözlerle kapıda ayakta duran Zayn'e baktı, hayır, hayır, hayır, şüphelenemez değil mi? Aklına gelmiş olamaz bizim aramızda birşey olduğu? "Neden almıyorsun kızı kucağına piç?"

Derin bir nefes çektim. "Ben istemedim, o sormuştu." Sonuçta çocuğun kucağına çıkıp öpen bendim, bu ne kadar isteğim dışı gerçekleşsede öyleydi. Bir de azar işitmemeliydi. Zayn'in gülerek bana baktığını gördüm. Ugh, uyuz. Şimdi sen bundan sonra ne halt yiyeceğini düşün Maddie. Tanımıyorsun bile çocuğu, gidip Harry'e mi anlatacak acaba...

Harry yavaşça ayakkabıyı çıkarırken kısık sesle inledim. "Çok acıyor Harry!" Bileğime ufak bir öpücük kondurup ayağa kalkan Harry büyük ihtimalle krem almaya gitmişti mutfağa.

Gerçekten mi Maddie, gerçekten bu kadar çok mu acıyor yoksa Harry'nin olanlardan haberi olursa diye onun öfkesinden korkuyor ve kendini acındırmaya mı çalışıyorsun?

Tamam, kes sesini iç ses.

Odaya dalan Bella her zamanki abartısıyla yanıma geldi. "Bir taneeem!" Koltuğa, Louis'yi ittirip oturdu. Yani yarısı Louis'nin kucağındaydı ama Bella hiç rahatsız görünmüyordu. Louis ise her zaman ki gibi Bella sanki benim hayali arkadaşımmış, öyle biri yokmuş gibi davranıyordu.

"İyi misin?" Kafamı salladım. En iyisi o sormadan cevap vermekti. Bu sırada Zayn, Harry'nin kalktığı koltuğa Niall ve Kendall'ın yanına yani tam karşıma oturdu, sinir bozucu bir gülümsemeyle.

"Biz kapıda Zayn ile karşılaştık ve asansörde 5. kata geldiğimizde asansör birden kayıp durdu bende yere düşüp bileğimi burktum." Zayn hala bıyık altından sırıtıyordu. Tam olarak yalan sayılmazdı ki söylediklerim. Sadece ayrıntı vermemiştim.

Güzel, güzel. Kandır sen kendini.

Komik değilsin iç ses.

"Bir de kapalı alanlardan korkuyor galiba, içi daralıyor." dedi Zayn çaktırmadan gülmeye çalışarak. Kaşlarıyla eteğimi işaret etmişti. Yüzümün kızarmasını gizlemek için kafamı eğdiğimde Bella üstün zekasıyla olayı kavramaya çalılıyordu. Onlar gittikten sonra gelecek milyon tane soruya hazırlmalıydım kendimi.

Harry odaya girdiğinde elindeki kremi sallayarak "Harold şimdi prensesi iyileştireceeeek" dedi. Ah Harry bu kadar tatlı olmak zorunda mısın?

Ona daha önceden hiç tanımadığım en yakın eski lise arkadaşını asansörde öptüğüm için özür dilerim demelisin Maddie.

Sen bi sussana?!

Ona sahte de olsa gülümsemeye çalıştım. Kremi sürerken birkaç kere onu uyarmak zorunda kalmıştım. Tamam, ben biraz huysuz bir kızım.

Bitirdiğinde elini yıkayıp geldi. Odadaki herkes oturmuş bana bakıyordu. "Tamam, tüm gün beni mi izleyeceksiniz? Birşey yok işte iner şimdi şişliği, geçti zaten acısı. Gidip rahat birşeyler giyeceğim ve sonra size pizzanızı yapcağım oldu mu?"

Kendall birden gülümsedi. "Eğer pizzaların harika olmasaydı seninle arkadaş olmazdım Maddie." Ona dilimi çıkardım. O duygularını pek belli eden bir kız değildi. Sevgilisi olan Harry'e karşı bile sanki ondan haz etmiyormuş gibi davrandı ama biz biliyorduk ki o gerçekten sevdiği insanlara ters davranırdı.

Sanırım bunun sebebi yetimhanede ailesiz büyümüş olmasıydı. Anne ve babası o üç yaşındayken bir trafik kazasında vefat etmiş, beş yaşında olan ablası da öyle. Arabadan tek sağ çıkan, bebek koltuğunda ağlayan minik Kendall olmuş.

18 yaşına gelip yetimhaneden çıktığında dul olan huysuz teyzesinin yanına gitmiş ama orada sadece 2 ay kalmış çünkü başvurduğu makenlik ajansı onu kabul etmiş. İlk başlarda sadece yerel mağazalar için çalışırken şuan Adidas'ın önemli bir koleksiyonu için katalog çekimlerine başlamıştı.

Gerçekten başarılı ve hırslıydı. İleride It Girl modellerden olacağına eminim. O güçlü bir kızdı. Kendall'a sıcak bir tebessümle baktım, bunun nedenini anlamlandıramasa da ellerini 'Ne oluyor' anlamında havada savurarak o da bana gülümsedi.

Sendeleyerek odama doğru ilerledim. Üzerimdeki elbiseden hemen kurtulup yatağa fırlattım. Bu sırada odanın kapısı aniden açıldığında korkuyla arkama döndüm ama neyse ki Bella'ydı. "Bells! Ne yapıyorsun? Niall falan girdi zannetim!" Bella güldüğünde sebebini biliyordum.

Niall bir kere sarhoşken bizim odayı mutfak sanıp iç çamaşırlarının olduğu çekmecede çikolata aramıştı ve ped paketini açtığında içinde çikolata olmadığı için ağlamıştı. Onu ayıltma çabalarımız aklıma geldiğinde kıkırdadım.

"Konuyu dağıtma, hemen herşeyi anlat." Omuz silkip dolaba döndüm. "Zaten anlattım ya?" Dolaptan siyah bir yarım atlet alıp üzerime geçirdim ve altına da siyah bir tayt. "Doğruları dedim Maddie, ben Harry değilim. Yutmam senin yalanlarını." Ona dönüp yalakalık olarak yanaklarına birer öpücük kondurdum. "Heey ben sana kaç kere yalan söyledim Belly?"

Gülümseyerek konuyu dağıtma çabalarıma devam ederken aynanın karşısına geçtim. Böyle fazla dikkat çekici olmuştu. Yani daracık bir tayt ve yarım atlet, evde sadece Harry ve Niall olsa sıkıntı olmazdı ama Louis ve özellikle Zayn'in yanında olmamalıydı. Louis ile sadece Harry'e veya Niall'a olduğum gibi 'abi-kardeş' anlamında yakın değildim yakın arkadaşımdı ama erkekti sonuçta. Zaten çok fazla gelmezdi bizim buluşmalara.

Üstüme bana birkaç beden büyük gelen sarı-siyah kareli gömleği giyip önünü açık bıraktım. Böyle iyiydi. Bella'ya döndüğümde yatakta oturmuş ellerini bağlamış beni bekliyordu. "Anlat." Biliyordum ki ben gerçekleri anlatmadan rahat vermeyecekti. "Ben birini öptüm." Bella'nın gözleri yuvalarından fırlamak üzereyken çığlığı bastı. "NEEEEEE!?" Yatağın üzerine atlayıp elimle ağzını kapattım.

"Devamını anlatmam eğer böyle bağıracaksan." Kafasını sallayıp devam etti sessizce. "İnanmıyorum sonunda aptal ve ergen bir kız gibi davranmayı bırakıyorsun ve büyüyorsun Maddie!" Gururlu bir anne gibi elleriyle gözlerinde olmayan yaşları sildi. "Hıhı, ama tek sorun bunu asansörde yapmış olmam." Bella kaşlarını kaldırarak sordu. "Zayn'in gözü önünde başkasını mı öptün? Harry'e söyler kesin!" Gözlerimi devirdim.

"Keşke başkasını öpseydim." Bella'nın köşeli jetonu düştüğünde ellerini saçlarına geçirdi. "Şaka yapıyorsun değil mi? Olamaz, asansörde onu öpmüş olamazsın? Ah anlamalıydım! Salonda öyle sırıtmasından anlamalıydım! Tanrı aşkına Maddie, onu tanıyalı 24 saat bile olmadı ve Harry seni bizimle tanıştırdığı ilk gün ne dedi hatırlamıyor musun? Zaten kuralı bir kere çiğnemiştin!" Dudaklarımı istemsizce büzdüm.

Harry bana Niall, Louis ve Liam'ı gösterirken arkadaşlarının benim erkek kardeşlerim gibi olması gerektiğini söylemişti. Harry ve güya çevresini korumak için koyduğu mükemmel sınırları. Bunu bir kere ihlal etmiştim. Liam'ın gidişi aklıma gelince bir anlık gözlerim dolsada unutmam gerektiğini farkettim.

Tanrım, ben en son bir yıl önce Liam ile öpüşmüştüm! O lanet asansörde neden bir sürtük gibi davranıp tanımadığım birini öperek Liam ve geçmişimize saygısızlık etmiştim ki?

Liam şu geçtiğimiz bir yıl içerisinde en az 20 kızı götürmüştür Maddie ne saçmalıyorsun?

Bu sefer iç sesim haklıydı gerçekten, bir şey diyemedim.

"Ya bilmiyorum, neden öyle olduğunu bilmiyorum! Bir anda hormonlarımın çalışası tuttu sanırım!" Ben aynanın karşısına oturup yüzümdeki makyajı silerken Bella odanın içerisinde bir oraya bir buraya gidiyordu, gerçekten stresliydi. Ben ise düşünmemeye çalışıyordum. "Tamam, sadece sen mi onu öptün yoksa o da karşılık verdi mi?"

Birden Zayn'in asansörde bacağımda gezinen elleri aklıma gelince yutkundum. "O-o da karşılık verdi." Odada dolaşmayı durdurdu. "İyi o zaman suçu bölüşüyorsunuz. Gözlerimi devirdim sadece. "Tamam, hiçbirşey olmamış gibi davranacağım ve olay geçip gidecek. Zaten o da fazla kalmaz bence buralarda." Saçlarımı elimle dağıtarak odadan çıktım. Arkamdan söyleniyordu ama umursamadan pizzaları hazırlamak için mutfağa gittim.

O zaman başıma neler gelebileceğini tahmin edemiyordum, en kötü ne olabilir? En fazla aşık olurdum. O kadar da kötü değil belki de ha?

selaaam!

umarım ilk bölümü beğenmişsinizdir, elimden geldiği kadar az klişe olan bir kurgu oluşturdum ve çok heyecanlıyım,

biliyorum All Alone okuyucuları bana kızgın, 12k okunma olmuştuk, final bölümünü yayınlayacaktım ve yayınlamadan kitabı sildim, özür dilerim :(

beğendiğiniz/beğenmediğiniz yerleri, yapmış olduğum yazım yanlışlarını, istediğiniz karakterleri ve ilişkileri öneri olarak yazabilirsiniz 💘

ve söylemeliyim ki kitabın Bad Liar klibiyle veya şarkısıyla bir alakası yok, sadece konumuz 'kötü bir yalancı'

bölüm şarkısı diye seslendiğim başlara yazacağım şarkıları dinlemek zorunda değilsiniz, sadece hoşuma giden ve yazarken dinlediğim şarkıları koyuyorum 💖

lütfen oy vermeyi ve bol bol yorum yapmayı unutmayın 🎈

Ipagpatuloy ang Pagbabasa

Magugustuhan mo rin

284K 28K 40
jeon: içtiğim boktan sigaraların seni bana getireceğini biliyor olsaydım, çoktan ciğerlerime siktiri çekmiştim. for ne jupiter.
36.6K 2.1K 40
Komşunuz Barış Alper Yılmaz olursa ne mi olur?
182K 18.6K 31
Ülkesine dönen delta ve kendi halinde takılan sessiz bir omega bir gece birlikte olur.
318K 29.6K 32
Kore'nin nesillerdir düşman olan iki sürüsü; Kim'ler ve Jeon'lar aynı davete katılır. Beklemedikleri şey ise attığı yumruk ile ruh eşi oldukları orta...