Hüsran! [Tamamlandı]

By KayipYazarNemo

1.2M 53.1K 2.9K

"Yanlış yapıyorsun." "Ben o yanlışı seni tanımakla yaptım zaten." "Büyük hata yapıyorsun ve bunu anladığınd... More

"1- Ölmek için bana yalvaracaksın!"
"2- O kadın buraya gelecek!"
"3- Yeter! Fazla oluyorsun."
"4- İnan bana!"
"5- Seni kurtaracağım!
"6- Onu öldüreceksin!"
"7- Öldürebilirsin!"
"8- Ona aşık mısın?"
"9- Dayan!"
"10- Uyanmalısın Kahrolası!"
"11- Bana doğruyu söyle!"
"12- Asla!"
"13- Ne saçmalıyorsun sen?"
"14- Yapma!"
"15- İlk Adım!"
"17- Yanlış yapıyorsun!"
"18- Çık Dışarı!"
"19- Canımı yakıyorsun!"
"20- Gidemem!"
"21- Şimdi ne yapacağım?"
"22- İmkansızım!"
"23- Aile Gibi!"
"24- Sakın!"
"25- Hacker!"
"26- Başlıyoruz!"
"27- Bitti mi?"
"28- Evlenek mi la?"
"29- Yalan?"
"Karakterler!"
"30- Uyanacak mı?"
"31- Evleniyoruz!"
"32- Evet!"
"33- Ölüm Saati!"
"34- Nerede?"
"35- Her şey için çok üzgünüm!"
"36- Ölüme hazır mısın?"
"37- Çünkü!"
"38- Sen şaka mısın?"
"39- Sadece Benim!"
"40- Kapatın şu ışıkları!"
"41- Seni seviyorum!"
"42- Gülşen ve Araf!"
"43- Part 1- FİNAL - Söz ver!"
"44- Part 2 - FİNAL - Hayal!"
#Özel Bölüm#
#Özel Bölüm#
"Aşk Kırıntısı!"

"16- Anlatın lütfen!"

25.8K 1.2K 38
By KayipYazarNemo


Bu o yakışıklı doktor'du. Uzun boyu, uzun kirpikleri, üçgen vücut yapısı gerçekten her kadının isteyeceği gibiydi. O kadar yakışıklı olmasına rağmen Hamza ile kıyaslanamazdı. Hamza daha yapılı, daha erkeksi, kararan gözleri ile daha çekici ve daha yakı.... ne diyorum lan ben böyle? Iyice sapıtmıştı iç sesim. Resmen ikisini kıyaslamış ve Hamza'yı övmeye başlamıştım. 

Aykut ve Hamza ile tokalaştıktan sonra gözleri beni buldu. Yine her zamanki gülüşü yüzündeyken, samimi bir sekilde "Kendini nasıl hissediyorsun bakalım, Damla?" Diye sordu. Ben tam ağzımı açıp daha iyi diyecektim ki 2 adam birden söze atlayıp "Gayet iyi, merak etme Selim." Demiş ve sonra birbirlerine bakmışlardı. Ben ikisinin bu davranışını kafamda ölçerken Aykut'un beni koruma iç güdüsü yüzünden lafa atladığını biliyordum. Peki bu öküz niye atlamıştı.

Düşüncelerimi bölen ses yine Doktor'un sesiydi. "Sakin olun gençler, sadece durumunu merak etmiştim. Gelmişken kontrollerini de yaparız." Diyerek tebessüm etmişti. Ah dünyada böyle kibar erkekler varken kalp neden gidip en hırto olanına atardı ki?

Arkamda duyduğum ses tonu ile yerimde yapışıp kalmıştım. Çünkü şuan Selin bana doğru adım atıyordu.

Yutkunarak gülümsemeye çalıştım. Ne kadar başarılı olduğum tartışılırdı ya neyse. Kollarını bana doladığı anda bütün Gözyaşlarım özgür kalmak istercesine kendilerini dışarı attı.

"Damla, ne zaman döndün? Neden hastanedesin? Bir yerine bir şey mi oldu?" Sorularını yönlendirirken bir yandan da yaralı olup olmadığımı anlamak istercesine beni süzüyordu.
Gülümseyerek "Iyiyim" dediğim zaman, ağladığımı gördüğü için kaşlarını çatarak "Neden ağlıyorsun şimdi?" Diye sordu.

Verebilecek çok cevabım vardı aslında. 

Mesela "Bir manyak beni kaçırdı. İşkenceler etti, her tarafımı yara bere içinde bıraktı." Diyebilirdim.

Ama bunları söylersem şuan gözleri üzerimizde olan Hamza deyyuzu bir nefeste canımızı alabilirdi.

Gülümseyen yüzümle "Seni çok özlemişim. Görünce dayanamadım galiba." Dedikten sonra, Aykut'a döndüm. 

Aykut, Selin'e öyle bir bakıyordu ki içi gitmiş gibi. Bunlar tanışmış mıydı diye düşünürken, Aykut "Turuncu, niye hastanedesin? Minik Sude nasıl?" Diye sormuştu.  Selin ona kaşları çatık bakarken "Seni ilgilendirmez" diyerek terslemişti.

Şaşkınlığımı belli edecek şekilde "Siz ne ara tanışıp bu kadar düşman oldunuz?" Sorusunu yönlendirdim. Selin direkt lafa atlayıp "Bu zırto neredeyse bana arabayla çarparak öldürecekti!" Derken. Aykut anında kendini savunma durumuna geçmiş "Işıklara bakmadan yol ortasına atlayan sendin, turuncu" demişti.  Onların bu didişmesine gülerken, gözlerim gözlerini bana kilitlemiş o siyahlara odaklandı. Bana neden bu kadar imalı bakıyordu? Yoksa yine içim bu adamla fingirdiyor muydu? Bu adam kimseyi sevemezdi. Adımın Damla olduğundan emin olduğum kadar, bundan da emindim. Gözlerimi onun gözlerinden çekip hala çekişmekte olan Selin ve Aykut'a döndürdüm. Çünkü biraz daha o karanlık gözlere bakarsam, hiç umursamadan kendimi o karanlığa atabilirdim. Yine bunu içimde fingirdeyip duran Damla'ya ve hormonlarıma bağlıyordum.

İkisinin didişmesini kesip "Selin, hakkaten senin ne işin var burada?" Diye sordum. Selinin gözleri anında bana dönerken "Kontrole gelmiştim. Hastaneye kadar gelmişken, Selimide göreyim dedim." Dediği zaman, Selin'in sürekli bahsettiği o şahane dost'un bu Selim mi olduğunu merak etmiştim. Eğer öyle ise Selin'e birşey söylememesi için onunla konuşmam gerekecekti.

Biz ayakta daha konuşurduk ama Hamza denen Hödük hemen lafa girip "Artık gitsek?" Diye sordu.  Hah lafa girmese olmazdı sanki.
Selin bana "Bu kim?" Diye sorunca elim ayağım birbirine girmişti.

"Şey. Arkadaşım... birlikte şeye gitmiştik. Şeye. Hah kampa. Hani sana mesaj atıp bir süre olmayacağım demiştim ya. Işte kampa gitmiştim. Orada düşünce doktora getirdi arkadaşlar sağolsun." Cevabını vermiştim ama Selin 'Yemedim bunu' bakışı atıp "Selimi sonra görmeye gelirim" dediği sırada Doktor Selim bize doğru yürüyünce Selin koşarak ona doğru sarıldı. Kollarını boynuna doladığı anda Selim'de ellerini beline yerleştirip sıkıca sarıldı.

Aykut'un sinirli nefes alma sesi kulağıma dolunca, ne ara Selin'den etkilendiğini düşünmeye başlamıştım. "Ne biliyorsun ondan etkilendiğini" diye soracak olursanız, bu bakışları Selim'i kıskandığı için atmış olamazdı.
Onun bu haline gülerken Hamza'nın kolumu tutması ile kendimi Aykuta doğru ittim. Aykut anında elini belime sararken Selin'in de Aykuta kaşlarını çatarak baktığını gördüm. 

Arkadaşı olmasam saçımı başımı yolabilirdi sanırım. Hamza bu yaptığıma sinirlenirken, Aykut ona "Gidelim artık" diyerek ortamı dağıtmaya çalışmıştı.

Selinlerin yanindan geçerken "Ne zaman eve dönüyorsun?" Sorusuna "Yakında. Çok yakında." Cevabını verip ilerlemeye başladım.

Hamza'nın "Sen öyle zannet" mırıltısını duymazdan gelerek Aykut ile kol kola yürüdüm.

"Test sonuçlarını ne zaman alabiliriz?"

"1 hafta sonra size verebiliriz, Hamza bey."

"Daha kısa sürede alamaz mıyız sonucu" sorusu Aykut'tan gelmişti.

"Sanırım buna imkan yok. En erken 1 hafta içinde sonuçları alırsınız" demesi ile moralim bozulmuştu. 1 hafta daha ona katlanmak ve dayanmak zorundayım demekti bu.

Bir yanım ondan ayrılacağım için  göbek atarken, diğer yanım ağıt yakıp içinden "Veleleyle" nidaları atıyordu. Yine kendimden geçmiş ic sesimle olan çekişme içinde boğulmuştum.

"1 hafta sonra kurtulacağız, sevinsene salak."

"Salak sensin. Ben Hamza'nın yanında kalmak istiyorum. Damla bu yelloza uyma ve Hamza'yı kendine aşık et. Hadi bebeğim."

"Kız Damla bu salağa uyma. O adam sana neler etti. Az daha sey edecekti.. hicbirini unutma ve kurtul ondan"

"EHHH YETER BE SUSUN!" Diye bağırmamla iç sesim susarken Hamza ve Aykut şaşkın bakışlarını bana dikmiş bakıyordu.

Ben dışımdan mı bağırdım diye düşünürken Aykut merakla "Iyi misin, neden öyle bağırdın aniden? Doktora görünmek ister misin?" Diye sordu. Kafamı iki yana sallayarak "Gerek yok, çok yoruldum. Sanırım dinlenmem gerekiyor." Demiştim.

Rezilliğin dibinde son noktayı atmıştım resmen. İçimden içime bağıracağıma dışımdan bağırmıştım.

"Damla, benim gitmem gerekiyor şimdi. Hamza ile yalnız dönebilecek misin?" Aykut kulağıma doğru bunu sorunca Hamza çatık kaşlarını bize dikmiş, kötü kötü bakıyordu. O bakışlarını yoksaymaya çalışıp Aykut'a "Hallederim" cevabını vermiştim.

"En kısa sürede yanında olacağım." Dedikten sonra yanımdan ayrıldı.

Hamza elini uzatıp, elimi tutacağı sırada kendimi geri çektim. Sinirle nefesini dışarı verip elimi sıkıca kavradıktan sonra, beni dışarıya kadar resmen peşinde sürüklemişti. Ses çıkarmama sebebim burada aniden beni döverse korkumdu. Arabaya resmen mendil gibi fırlatılınca sesimi yine çıkaramadım. Sadece acıyan kolumu ovaladım.

Yol boyunca olan sessizlik eve geldiğimiz zaman da devam etti.
Karnım acıktığı için adımlarımı aşağı indirdim. Hastane olayından sonra en azından mutfağa rahatça girebiliyordum ve Halime teyze ile kanka olmuştum.

Mutfakta karnımı doyurduktan ve Halime teyzenin her zamanki "Kızım,  vallahi normalde böyle değildir. Hep o Vedat denen adam yüzünden değişiyor" sözlerine "Boşver Halime sultan, kendini üzme." Cevabını verdikten sonra 3. Kata çıkmak için ayaklanmıştım. Aklıma gelen soru ile Halime teyzeye dönüp "Hamza geldi mi?" Dedim.

"Yok kızım bugün beni aradı, geç gelecekmiş. İşi varmış. Sana yemeğini düzgünce yedirmemi ve vaktinde uyuman gerektiğini söylememi isteyip telefonu kapattı."

"Tamam" dedikten sonra hemen adımlarımı bodrum katına yönlendirdim. Onlarla konuşmam lazımdı.

Kapıda kimsenin olmamasını 40 yılda bir yaver giden şansıma bağlayıp, içeriye girdim. Yapacağım şey onları çözüp buradan çıkartmak olacaktı.

"Melek hanım, sizi çözmeye kurtarmaya geldim. Ben 1 hafta sonra kurtulacağım. Sizin burada çürümenize göz yumamam." Dedigim zaman Melek hanım ağlamaya başladı. Kadir bey bana bakıp "Yapma kızım. O zaman ne seni ne bizi yaşatmaz ve onu bu durumdan kimse kurtaramaz" Dediğinde ne demek istediğini anlamamıştım. Ne durumundan bahsediyordu ki?

"Neyden kurtaramazsınız? Onun nesi var ki? Yoksa gerçekten şizofren mi?"

"Hayır,  hipnoz etkisi altında!"

Bu duyduğum şey ile kaşlarımı çatarken, Melek hanım bana bakıp "Otur kızım, sana anlatacağız." Demişti. Ne duyacağımı, duyacağım şeylere hazır olup olmadığımı bilmeden karşılarına oturup "Anlatın lütfen. Neler oluyor?" dedim.

Continue Reading

You'll Also Like

625K 25.8K 44
30-50k izlenen Yağız her gün yayın açar, Sohbet eder ve korku oyunları oynar. Işıl ise o yayıncıya aşık bir kızdır. Işıl habire yağıza Instagramdan y...
361K 6.3K 20
༺༻ Bütün hakları saklıdır "Ben geldim" Gülümseyerek ve son harfi uzatarak kurduğum cümle ile o da gülümsedi. Sandalyesini biraz masadan geri çekti...
3.5K 408 38
"𝐏𝐞𝐤𝐢 𝐛𝐞𝐧 𝐨𝐧𝐚 𝐠𝐮𝐯𝐞𝐧𝐦𝐞𝐲𝐢 𝐦𝐢 𝐬𝐞𝐜𝐞𝐜𝐞𝐤𝐭𝐢𝐦 𝐲𝐨𝐤𝐬𝐚 𝐠𝐮𝐯𝐞𝐧𝐦𝐞𝐦𝐞𝐲𝐢 𝐦𝐢?" Doğumundan itibaren içinde tek bir duy...
722K 35.1K 63
#5# Genç Kız Edebiyatı *Tamamlandı* Not: Kitap olacağı için ilk 20 bölümden sonrası kaldırılmıştır. Atakan Adras bilinen adıyla zebani. İstediğini ya...