NEREDESİN SEN? (TAMAMLANDI)

By selin-visne

1.8M 105K 38.6K

Kiraz Mahallesinin yaralı abisi Halit ve masum kızımız Nazenin'in hikayesi... Başlama Tarihi : 2017 More

TANITIM
TANITIM II
TANITIM III
1. Yeni Bir Hayat
2. Göğe Bakma Durağı
3. Çiçek Kız
4.Muhallebi Çocuğu!
5. Dedikodu
6.Pamuk Şeker
7. Umutları Elinde Kalır
8. İmtihan Bu Ya..
9. Biçare
10. Bak Aşk Diyorum
11. Uzaktan Sevmek
12. Çıkmaz Sokak
13. Çok Eskiden Karşılaşacaktık
14.Kendini Bulmak Senin Elinde
15. Hüzün Sessizliğin Olmuş
16. Rüzgarım Olan Adam
17. Seni Zamana Bıraktım
18. Sensiz Olmaz
19. Senden Öğrendim
20. Bu Şehirde Sen Varsın
22. Bitmesin
23. İlkler
24. Bir Çıra Meselesi
25. Bir Sen, Bir Ben, Bir De Bebek
26. Küçük Osman (Osman&Yeliz)
27. Kaynanam Baldan Tatlı!
28. Naz Evi !
29. Beklenmeyen Misafir
30. Dönüm Noktası
31. Meftun Bir Adam
32. Anne Kız
33. Ay Şahit
34. Meydanlar Bizim!
35. İstemeyle Topyekün Mücadele
36. O Kurnadan Bu Kurnaya !
37. Sevda Kervanı
38. Anılar
39. Bir Pazar Kahvaltısı
40. Bir Olmak -1-
41. Bir Olmak -2-
42. Hazırlıklar Başlasın
43. Son Dokunuşlar
44.Kınayı Getir Aney!
45. Hayat
46.Bir Şarkısın Sen
47. Oy Oy Güzelim
48.Sevince
49.
50.
Minicik Bir Duyuru
51. Hızla Geçen Günler
52. Bölüm (Final)

21. Mavi Hareler

35.2K 2.1K 663
By selin-visne

Bölümümüzü Elfzmrl ithaf ediyorum ❣️ hepinize iyi okumalar

~~
Nazenin Yılmaz'ların arabasından indiğinde karşısından gelen Levent'e gülümsedi. Alihan abisine sorup düğüne Levent'i de davet etmişlerdi. Sonuçta Ahsen'le ikisinin üniversiteden arkadaşlarıydı Levent. Yılmaz, Ahsen'le kendisinin üniversiteden arkadaşı olduğunu öğrendiğinde kıskançlık krizine girmiş ve sonra Ahsen tarafından geri püskürtülmüş konu kapanmıştı.

Levent koluna girmesi için kolunu Nazenin'e uzattı. Nazenin koluna girdiğinde karşıda duran ikili gözlerini ayırmıyordu.

Aysel sultanla Halit kapıda durmuş gelenleri karşılarken Nazenin'in sarıldığı oğlana baktılar. Aysel sultanda biliyordu bu çocuğu dün gelini anlatmıştı,  Halit deseniz bizzat tanıyordu.

"Ulan bu herifin burda ne işi var ? İlla diyor ki Halit beni döv" sinirle söylendi Halit.

"Aman pek de yakışıklı bir oğlanmış bu be. Doktormuş biliyon mu Halit."

"Doktorsa doktor banane Aysel teyze ya"

"Ayol hemde kalp doktoruymuş. Ne güzel onarır bu doktor şimdi kırılan kalpleri"
deyip bombayı Halit'in eline teslim etti Aysel sultan. Geriye Aysel Sultanın sırıtan yüzü Halit'in kıpkırmızı olmuş suratı kaldı.

Aysel sultan pimi çekilmiş bombayı Halit'in eline verince boşta kalan elleriyle yanından kendisine gülümseyerek geçmekte olan Nazenin'le yakışıklı kalp doktorunu durdurdu.

"Aman benim mavişim ne de güzel olmuş"

Halit Aysel teyzesinin konuşmasıyla gözlerini Nazenin'in gözlerinden çekip baştan aşağı süzmeye başladı. Arabadan ilk indiğinde de gözleri sevdasının yanındaki herifi bulduğu için haliyle bakamamıştı Nazenin'in ne giydiğine. Giydiği şarap rengi yerlere kadar uzanan straplez kalp yaka elbisesiyle bembeyaz teninin uyumu can yakıyordu yine. Saçları masallardaki prensesler gibi olmuş, başındaki örgü şeklindeki tacı kahverenginin her tonunu gösterirken örgünün içine konulan minik çiçeklerle tamamlanıyordu. Mavi gözleri yine aynı durulukta kirpikleri tel tel ayrılmış her bir kirpiği sayılmayı bekliyordu sanki. Biraz daha aşağı inince şarap rengi dudaklarla karşılaştı. Ve dudakların yanında yanaklarında ölüme sebep gamzelerle. Şiir gibiydi. Her dizesine ayrı önem verilen, uyumun ahenkle dans ettiği şiir. Halit derince iç çekti. Çok güzeldi Nazenin. Bakarken nefesi kesiliyor, aldığı nefes yetmiyor boğulacak gibi oluyordu. Böyle güzel olmasını istemiyordu, kıskanıyordu Halit.

Nazenin'in elinden tutup girmek vardı içeriye. Yan yana oturmak elini elinde hissetmek, Alihan'la Duygu'nun bu mutlu günlerine el ele şahit olmak vardı. Sonra birbirlerinin gözlerinin içine bakıp kendilerini öyle hayal etmek ise en güzeliydi. Şimdi ise karşı karşıya durmuşlar gözleri Nazenin'in üzerinde, Nazenin'in gözleri ise kendinden başka her yerdeydi. Uzaktan bakmak imtihan gibiydi. Yanındasın dokunamıyorsun, seviyorsun tutup kolundan sevdiğini göğüsüne yaslayamıyorsun, bir adım geri gitmekten ölesiye korkuyorken bir adım sonrası neler olacağının belirsizliğiyle yüz yüze geliyorsun. Yanındaki koluna giren herifi dövemiyordu bile Halit. Çünkü dövse biliyordu ki Nazenin'le aralarına bir uzun yol daha ekleyecekti. Aralarına bir uzun yol daha eklemek demek kollarının Nazenin'e geç kavuşması anlamına geliyordu.

Madem dövemiyordu bu doktor bozuntusunu kasap sevdiği deriyi yere vurur mantığıyla devam edecekti. Tabi ki düz mantıkla, severken vurmak.

"Oo hoşgeldin Levent" Halit Nazenin'in Levent'in kolundaki elini nazikçe tutup yana bırakarak Levent'e sarıldı! Öyle bir sarılıyordu ki Halit hani biraz daha sarılsa iç organları dışarı çıkacaktı Levent'in.

Levent Halit'in kendisine sarılmasından sonra nefes almakta güçlük çektiğinin farkına varınca Halit'in kollarından tutup kendinden itip öksürmeye başladı.

"Levent iyi misin ?" Levent Nazenin'e bir şey yok dercesine elini hafifçe kaldırdı. Öksürmesi bitince Halit'e döndü.

"Hoşbuldum Halit'te sizde sarılmalar böyleyse söylede içerde kimseyle sarılmayayım"

Halit sırıtarak Levent'e bakarken Nazenin olayı anlamış gözlerini dikip Halit'e bakıyordu. Elbet sorardı bu yaptığının hesabını!

Aysel sultan delibaşın koruma çabalarına içinden gülerken ortamın daha şimdiden gerilmemesi için duruma el attı. "Nazenin kuzum hadi geçin içeri siz doktor civanımla. Yılmaz'la Ahsen'in oturduğu masaya oturun sizde"

Nazenin başıyla onay verip Levent'in koluna gireceği sırada Halit gülerek ikisinin ortasına geldi. Elinin birini Levent'in omuzuna sardı diğeriyle de Nazenin'in kolunu. Hem Levent'le Nazenin'in arasına girmiş kolkola içeri girmelerini önlemişti hemde Nazenin'i kolunun altına almıştı. Bir taşla doktoru vururken, sevdiği kıza yakındı.

"Hadi bakalım içeri geçelim gelin hanımla damat beyde gelir birazdan"

Nazenin'in Halit'in duyacağı sesle başını çevirdi. "Halit ne yapıyorsun sen?" Diyip Halit'in elini çekmeye çalıştı. Halit daha sıkı sarmasaydı çekerdi de.

"Doktorumuz kalkmış taa İstanbullardan düğünümüze gelmiş. Özel muamele yapıyorum kendisine çiçek kızım" sırıtarak konuştu Halit.

Nazenin Halit'in sırıtan ağzını elleriyle yamultmak istiyordu. Hem sinir bozucu hemde sevimli olmayı nasıl başarıyordu bu adam bilmiyordu. Gözlerini devirmekle yetindi. Daha düğün başlamadan böyleydiler. Düğünün ilerleyen saatlerinde sinirlerinin bozulmamasını diledi Nazenin.

~~

"Evet efenim genç çiftimize mutluluklar diliyoruz ve lütfen dans eden çiftimizi yalnız bırakmamaları için bütün çiftlerimizi sahneye davet ediyoruz"

Orkestranın anonsu üzerine Yılmaz Ahsen'in elinden tutup karnına dikkat ederek yavaşça kaldırdı, Demir İpek'in ailesinin olmamasını fırsat bilerek hemen sevdiğiyle sahnede boy gösterdi, Yeliz Osman'ın elinden tutup fırlarken Nazenin gülerek Yeliz'e bakıyordu. Sibel'de küçük kızı Zülal'i babaannesine vererek eşiyle dans etmeye kalktı.

Halit yanında oturan Nazenin'in elinden tutup dansa kaldırıp kollarının arasına almak için can atıyordu resmen. Kokusunu içine çeke çeke dans etse bu güzelle ne olurdu ki sanki. Gözlerinin içine bakıp huzur bulsa yumuşacık elleri kendi elinin içinde kaybolsa.

Halit Nazenin'e bakıp bunları düşünürken Levent'in Nazenin'e dans edelim mi dediğini duymuştu. "Allahım sen sabır ver. Hayır dövecem şimdi bu herifi pistin ortasında sonra Alihan canıma okuyacak düğünümü mahvettin diye"

"Nazenin dans edelim" diyip gözlerini Nazenin'e kitledi Halit.

"Üzgünüm Halit geç kaldın" gülümseyerek konuşan Levent'in dişlerini dökmemek için sabır diledi Halit.

Halit yanında oturan Aysel teyzesinin gösterip konuştu. "Ya Levent kardeş Aysel teyzem seninle konuşacakmış, kalbi kaç gündür çarpıntı yapıyormuş sormaya çekiniyor sana"

Aysel sultan Halit'in dedikleriyle  gözleri kocaman açılmıştı. "Ayol sevda başına vurdu bu delibaşın" diye mırıldandı kendine. Hiç de beceremiyor bu işleri, ayol çekinmek kim ben kim alayla sırıttı Aysel sultan. Madem her şey sevda içindi, o zaman gönül rahatlığıyla başrolde olurdu. Zaten kendisine de başroller yaraşırdı.

"Sorma doktor civanım. İki gündür bu kalbim pır pır yerinden çıkacak gibi. Sana söylemeye de çekindim biliyon mu? Düğüne geldin hasta bakmaya değil" mahçup ifadesine büründü Aysel sultan. Evelallah oyunculukta ustaydı.

Levent anlayışla gülümsedi Aysel Sultana. Günde kaç tane Aysel teyzesi gibi olanları muayene ediyordu. Mesleğine aşık bir adam olarak yer zaman fark etmezdi Levent için.

"Nazenin sen Halit'le dans et biz Aysel teyzeyle biraz sohbet edelim"

Nazenin ağzını açacağı sırada Halit çoktan elini sarmış ayağa kalkmasını bekliyordu. Mecbur Nazenin de kalktı.

Halit Nazenin'in ince beline elini koyup küçük elini kavradı Nazenin'in. Aralarında hiç mesafe bırakmadan yakınlaştı. Loş ışıkta değil Nazenin'in ışığında dans ediyordu Halit. Nazenin'in alnı tam dudaklarının hizasındaydı. Başını eğmiş hiç kaldırmıyordu, saçına taktığı çiçeklerle çiçek kız olduğunu yine göstermişti Nazenin'i.

"Saçının her telini kazıdım kalbime birazda yüzünü göster kalbim eksik kalmasın"

Nazenin Halit'in söyledikleriyle istem dışı kaldırdı yüzünü. Ne olacağını düşünmeden kalbinin sesiyle başını Halit'in göğsüne yasladı yanağını Nazenin. İkisinin de buna ihtiyacı vardı. Nazenin'in dinlenmeye Halit'in de Nazenin'in sevdasına. Nazenin sevdiği adamın kalbinin atışını dinliyordu, huzur buluyordu. Daha güzel bir şey mi vardı? Sevdiğinin kalp atımlarını dinlemekten başka. Halit başını hafifçe eğip Nazenin'in yüzüne baktı. Yüzünde sevda, çocuksuluk ,hayatın zorluklarından geçtiğini belli edercesine hüznü masumluğu hepsini içinde barındırıyordu.

"Yoruldun gel bende dinlen, yorgunluğunu sevgimle azaltayım, kalbinin acıyan kısmından öpeyim"

Halit Nazenin'in başından öptü ufacık. Nazenin başını kaldırıp gözlerine baktı Halit'in. "Bana sevdayı öğret demiştin, sevda sandığın kadar kolay değil Halit. Yerin öyle derin ki bende çıkarmam seni çıkaramam. Ama nolur beni de anla aramızda anlaşılmadık hiçbir şey kalsın istemiyorum"

"Olsun beklerim seni beni sevdiğini bilmek bile yetiyor beklemem için. Bazen dayanamıyorum yanımdasın ama aslında çok uzağımda. Elimi uzatsam tutacak gibiyim ama tutamıyorum."

Nazenin bir şey demeden baktı Halit'in yüzüne. Bu sözleri bir gün Halit'ten duyacağını biliyordu. Hep inancı vardı, hep de olacaktı.

"Nazenin gitme ne olur, seni benden ayrı koyma. Razıyım beklemeye ama yine de gitme" boğazındaki yumruyu yutarak konuştu Halit. Nazenin'in gitmesini istemiyordu, bu sefer kararlıydı gitmesine izin vermeyecekti. Nazenin'in sınavından geçmek içinde elinden geleni yapacaktı.

~~

Düğün tüm eğlencesiyle devam ediyordu. Kimse yorulmak nedir bilmez gibi devamlı oynuyordu. Duygu'nun arkadaşları, Alihan'ın arkadaşları, Kiraz Mahallesinin hepsi, aileler hiç kimse durmuyordu yerinde. Duygu'nun Urfa'daki akrabaları da gelmişti. Remzi Dede Alihan'ı karşısına almış, oynuyordu. Düğünün en komik olayı ise şüphesiz halaydı. Remzi Dede "ben Urfalıyım halaysız düğün olmaz" diyip halayın başına geçmişti. Alihan da herkesi halaya kaldırmış bilen bilmeyen herkes halaydaydı. Remzi Dede halaya kendini o kadar kaptırmıştı şalvarının cebinden silahını çıkarıp havaya ateşleyeceği sırada Alihanla Yılmaz tarafından durdurulmuştu. Remzi dedenin silahı tutup vermemesi Alihan'ın "aman dedem yapma ateşleme " demesi Yılmaz'ın "benim karım hamile korkar erken doğum yapar " demesi tam bir komediydi.

Remzi Dedenin halay vakasından sonra düğün kaldığı yerden devam ediyordu genç çifti kimse yalnız bırakmıyor,oturmasına da izin vermiyorlardı. Hele Yılmaz Alihan ne zaman oturacak olsa zorla kaldırıyordu. Duygu topuklu ayakkabılarını çıkarıp bez ayakkabılarını giymişti. Yeliz tüm kızları sahneye çağırıp annesi Aysel sultan gibi ortaya geçmiş kurtlarını dökmüştü.

Düğünün sonlarına yaklaşırken misafirler genç çifti tebrik edip gidiyorlardı. Duygu'nun ailesinin bir yanı kızlarının mutluluklarını gördükleri için mutlu diğer yanları da kızlarından ayrılacakları için buruktu. Düğün sonunda Duygu herkesle vedalaşırken kimsenin gözyaşlarının durmaya niyeti yoktu. Özellikle Duygu'nun babasıyla sarılmasındaki o anda. Nazenin Duygu'nun babasıyla sarılıp uzun süre öyle kalması içli içli ağlamasına yüreği parçalanarak gözyaşları durmayarak seyretmişti. Kendi babası düğünün de böyle yapar mıydı ? Kızım gidiyor diye ağlar mıydı? Ya da babası düğününe gelir miydi ki ? Baba yaslanacağın koca bir çınardı. Nazenin biliyordu ki kendisinin çınar ağacı yoktu. Geçen gün bir dergide okuduğu söz aklına geldi. Ne doğruydu o söz. "Bazı babalar yaradır çocuklarında" diyordu. Sahiden de öyleydi Nazenin için. O yara da kapanmazdı zaten.

Halit, Nazenin'in dolu dolu olmuş gözlerle Duyguyla babasına bakınca neler düşündüğünü tahmin etti. Nazenin'i yarım bıraktığı için baba sıfatını hak etmeyen o adamı öldürmek istiyordu. Nazenin gibi birine sahip olduğu için gurur duyması gerekiyorken, yüz çevirmek babalığa yakışmazdı. Bu kızı mutlu etmek için bir nedeni daha vardı artık. Eğer Nazenin isterse baba şefkatinde bile yaklaşırdı ona. Yeter ki istesindi.

"Nazenin bir yerde oturup çay mı içsek" düğün bitmiş herkes evine doğru yol almıştı. Duyguyla Alihan'ın da  imam nikahının kıyılması için Alihan'ın baba ocağına gidiyorlardı.

"Bu çay sözünü yarın sabah kahvaltı eşliğinde yapsak nasıl olur ? Bende eve gidip şu topuklulardan kurtulsam" gülerek konuştu Nazenin. Bütün gün topukluların üzerinde durmaktan ayakları fena halde acıyordu.

Halit Nazenin'le Levent'in hemen arkalarında konuşmalarını dinliyordu. Halit içinde sabır çeke çeke sabır taşına dönmüştü bugün. "Ulan bir de çay içelim diyor" Halit Nazenin'in söylediklerini duyunca rahat bir nefes aldı. En azından yarın sabaha kadar bir şeyler düşünüp kahvaltıya gitmelerine engel olabilirim dedi kendine.

"Tamam o zaman bende otele gideyim sabah burada buluşuruz"  Levent'le Nazenin biraz daha konuşup ayrıldılar. Levent Kiraz Mahallesinden aşağı inerken Nazenin yokuşu tırmanmaya başladı. Halit de arkasından geliyordu.

Nazenin yanındaki soluk sesiyle göz ucuyla baktı, tahmin ettiği gibi Halit'ti. Bir şey demeden ağrıyan ayaklarıyla yürümeye başladı yavaştan.

"Madem ayağının ağrıyacağını biliyorsun neden topuklu ayakkabı giyiniyorsun ki ? Kendine eziyet etmekten başka bir şey değil bu"

Nazenin yanında homur homur homurdanan Halit'e ters ters baktı. Hayır ona neydi ki ağrıyan ayak kendisinindi. Halit'in biraz daha söylenmesini duyunca evine yakın bir yerde durdu Nazenin.

"Şöyle düşün, kalbimin ağrıyacağını bildiğim halde seni neden sevdim ve niye sevmeye devam ediyorum acaba ? "

Halit Nazenin'in sözleriyle olduğu yere tam manasıyla çakıldı. Ayakkabı konusundan buraya geleceğini tahmin edememişti. Ne söyleyebilirdi ki bu sözlerin üzerine Nazenin'in gözlerinin içine bakmakla yetindi.

Nazenin tekrar yürümeye devam etti. Halit o kadar yanına gelmişti ki yürürken kolları birbirine değiyor bazen de parmakları çarpıyordu birbirine. Bundan rahatsız değildi aksine Nazenin'in  hoşuna gidiyordu.

Nazenin evinin önüne gelince durdu. Halit'e bakmadan " iyi geceler" dedi ve kolunda elini hissetti Halit'in.

"İyi olmuyor geceler Nazenin. O mavilerin bana bakmazken hiçbir gecemde iyi olmayacak biliyorum."

Nazenin gözlerini Halit'e çevirmedi başını eğip kolundaki ele bakmakla yetindi sadece. Halit nazikçe Nazenin'in çenesinden tutup kendine bakmasını sağladı.

"Karanlık dünyama doğdu mavilerin, umut gibi yaşam gibi tekrar nefes almak yeniden kalbin çarpması gibi. Ama şimdi çeviriyorsun mavilerini benden. Niye aldığım nefesin yetmediğini soruyorum kendime. Meğerse gözlerin benden uzaktaymış o yüzden."

"Sen gittikten sonra kitap okumaya başladım. Okuduğum her satırda seni aradım, senden biz iz bulmaya çalıştım. Senin bu kadar sevdiğin bir şeyin tadını almaya çalıştım ve aldım da. Hatırlıyor musun bir gün sana sormuştum. Kitap okumayı çok mu seviyorsun diye. Sende bana..."

Nazenin Halit'in sözünü kesip devam etti. "İnsanlardan kaçıp kitaplara dert anlatacak kadar çok seviyorum , demiştim"

"Okuduğum her kitapta senin kitaplara anlattığın dertleri aradım ben çözmeye çalıştım. Bende senin gibi yaptım anlattım kitaplara ama dertlerimi değil sana olan sevdamı."

"Halit "

"Bir şey söyleme, söylemek zorunda da değilsin. Ama bil diye söylüyorum bana çok şey kattın sen. Beni benden daha iyi tanıyıp gün yüzüne çıkarttın. Bugün bu haldeysem eğer senin sayende"

Nazenin Halit'in gözlerinin içine baktı. Kalbi yeniden umutla doluyordu. "Sen değişmek istemeseydin bunlar olmazdı Halit"

"Mavi harelerin kalbime değmeseydi de olmazdı"

Halit Nazenin'in yanağına eğilip tüy kadar hafif bir öpücük kondurdu. Kulağına eğilip mırıldandı.

* Mavi, bir renkten daha fazlası bence. Sonu olmayan bir gökyüzü ve umut dolu bir deniz , bir de senin gözlerin*

~~

Nazenin'le Halit hastanenin kapısında içeri telaşla girdiler. Nazenin evine gittiğinde daha üstünü çıkarmadan annesini aradı. Alihanla Duygu'nun düğününü anlattı birkaç gündür de konuşmadıkları için telefonda hasret giderdiler. Nazenin telefonu kapattığı sırada zili çalmaya başladı. Kapıyı açınca Halitle burun buruna geldi. Halit Ahsen'in doğumu başladığını söylediğinde Nazenin hem heyecanla hemde telaşla elbisesini çıkarmakla zaman kaybetmeyip üstüne ceketini alıp Halitle çıktılar. Şimdi de Halitle hastanenin içinde Ahsen'in yanına gidiyorlardı.

"Yılmaz" Nazenin duvarın dibinde yere çökmüş Yılmaz'ın yanına eğildi. Yılmaz elleriyle gözlerini kapatmış dudaklarını ısırıyordu.  Halit'te yere Yılmaz gibi çöktü.

"Yılmaz" dedi Halit'te. Yılmaz ellerini gözlerinden çekip yaşlı gözlerle baktı. Halit elini Yılmaz'ın omzuna koydu.

"Biz bugüne kadar nelerin üstesinden geldik kardeşim. Bak göreceksin Ahsen sapasağlam çıkar oradan kucağında bebeğinizle. "

"Korkuyorum Halit. Bir şey olacak diye aklım çıkıyor"

"Yılmaz" dedi Nazenin usulca. Dolan gözlerini kırpıştırdı. "Ahsen'i 5 yaşımdan beri tanıyorum ben. Dirayetlidir o. Yapma böyle şuanda hepimizden çok senin desteğine ihtiyacı var"

Herkes merakla ameliyathane kapısına bakıyordu en çokta Yılmaz. Doktorla birlikte bir ebe bir hemşire de girmişti ameliyathaneye. Hemşire ameliyathaneden çıkıp, Ahsen'in durumunun iyi olduğunu doğumun başladığını yanında eşini de istediğini söylemişti. Yılmaz hemen hemşireyi takip edip karısının yanına gitti.

Yılmaz'ın gidişinin ardından herkes telaşla meraklı gözlerle ameliyathane kapısına bakıyorlardı. Alihanla Duygu Semra Hanımın yanında, Aysel Sultanın bir yanında Yeliz diğer yanında Osman vardı. Veli Beyle Refik bey koridorda volta atıyorlardı. Nazenin ayakta durup bir omzunu duvara yaslamıştı. Yanında da Halit vardı. Uzun soluklu bir bekleyişin ardından hemşire ameliyathaneden çıktı.

"Annemizde bebeğimiz de çok iyi, gözünüz aydın" hemşirenin müjdeli haberi vermesiyle kasvetli hava dağıldı. Anneler sevinç gözyaşlarıyla dualarını ederken herkes sevinçten birbirine sarılıyordu.

Nazenin de farkında olmadan sevinçle Halit'in boynuna atladı. Halit ağzı kulaklarına varana kadar gülüp kollarında olan Nazenin'in belinden tutup sımsıkı sarıldı. Bebek uğurlu gelmişti.

Nazenin ne yaptığını fark edip kollarını Halit'in boynundan çözdü. "Şey ben o anlık sevinçle" kendisine gülen Halit'e gözlerini devirdi. "Gülmesene Halit"

Yelizle Nazenin Ahsen'in kalacağı odayı süslüyorlardı. Yeliz Ahsen'in doğum yapıyor haberini aldığında evdeki süsleri de alıp çıkmıştı. Ne kadar telaşlı olursa olsun o süsleri unutmazdı. Bebeğin adını henüz bilmedikleri için hoş geldin bebek yazılı kağıtları kapıya asmışlardı. Ahsen'in yatağını süslemişti. Hepsi oda da Ahsen'le Yılmaz'ın gelmesini bekliyorlardı.

Kapı açılıp hemşirenin ve Yılmaz'ın yardımıyla Ahsen'i getirdiler. Ahsen halsizlikten yorgunluktan uyuyakalmıştı. Yılmaz eliyle sessiz olun dedikten sonra Ahsen'i yatağa yatırdılar. Karısının biraz dinlenmesi için yalnız bıraktılar. Tüm herkes dışarı çıktıktan sonra anne babalar birer birer Yılmaz'a sarılmaya başladılar. Herkesin ağzı kulaklarındaydı. Bebeği görmek içinde sabırsızlanıyorlardı.

Nihayet bebek gelmişti. Ahsen'in başına kırmızı kurdeleyi bağladılar. Herkes Ahsen'in kollarındaki Yiğithan bebeğe odaklanmıştı. Mucize gibiydi. Dünyaya yeni bir umut gelmişti, tazecik bir fidan. Anneler ve babalar mahalleye lokma dağıtacakları için erkenden gittiler. Gençler kalmıştı odada. En son Nazenin oturdu Ahsen'in yanına. Oturur oturmazda öptü arkadaşını yanaklarından. Eğilip Yiğithan bebeğin elini öptü.

"Bugünleri de gördük ya canım arkadaşım"

"Daha göreceğimiz çok günler var Naz, çocuklarımızın beraber büyüyeceği, bizim büyüdüğümüz gibi. Bizden öğrenecekleri o kadar şey var ki." Ahsen kucağındaki Yiğithan'ı Nazenin'e uzattı.

"Al teyzesi elin alışsın" Nazenin heyecanla birazda korkarak eline aldı Yiğithan bebeği.

"Hoşgeldin paşam. Çok güzel büyüteceğiz seni. İyi adam olacaksın"

Halit Nazenin'in kucağındaki Yiğithan bebeğe eğildi. Nazenin gibi elinde öptü. Nazenin'in duyacağı sesle mırıldandı.

"Her bebek yeni umutlarla dünyaya gelirmiş, gelişin Nazenin teyzenle bana umut olsun Yiğithan Bebek"

~~

Herkese Merhaba ☺️ Bölüm iki üç gün kadar gecikti farkındayım. Kiraz Mahallesindeki düğünü bitirdim yeni bir düğüne koşuyorum şimdide düğün sahipleri olarak 😂💃🏻 bu hafta başka bir düğünde Aysel sultan gibi salınmayı planlıyorum 😎

Bu yüzden diğer bölüm birazcık geç gelebilir bilginiz olsun 🙊

Nasıl buldunuz bölümü canlar, yorumlarınızı, düşüncelerinizi bekliyorum😋
bölümdeki "*" bu işaretle yazılan söz Cemal Süreyya'ya aittir.

Bu arada dün üniversite tercih sonuçları yayınlandı bu sene sınava girenler varsa nasıldı sonuçlar ☺️ Kazananları canı gönülden tebrik ediyorum, kolay bir iş değildi ve siz zoru başardınız 👏🏻 🙏🏻kazanamayan arkadaşlarım da hiç canlarını sıkıp üzülmesinler gelmediyse vardır bir sebep belki daha iyisi gelecektir 😉😇

Bir dahaki bölüme kadar kendinize çok çok iyi bakın, değerinizi asla unutmayın, hoşçakalın 🌸🍒

Continue Reading

You'll Also Like

777K 46.7K 90
[11.09.2021 - 09.03.2022] Şüphe #zor 1.sırada (17.10.2021) #boşanma 1.sırada (28.10.2021) #yanlışanlama 1.sırada (03.11.2021) #spiritüel 1. sırada (...
3.5M 127K 70
Berdel'e kurban gitmiştim. Hiç tanımadığım, bilmediğim bir adamla evlendiriliyordum... "1 yıl, sadece 1 yıl sonra burdan herkesin seni bir ölü olarak...
303K 19.4K 35
Bir kördüğümdü aşk. Tabancadan çıkan kör kurşundu. Hedefi tekti, istikameti belliydi. Ateş aldıktan sonrası yoktu kurşun için, hedef için kaçış yoktu...
1.6M 49.7K 39
Üzerime doğru yürümeye devam etti. Gelip tam karşımda durdu. Gözünü kırpmadan yüzümü inceliyordu. Gözlerini gözlerime dikti. Soru dolu bakışlarla y...