Mor Salkım

By Dimpledgirll

35.5K 2.3K 385

İstemediği şeyleri yapmak zorunda kalan bir kız. Masum değildi, kendini ezdiren biri hiç değildi. Siz ne için... More

Mor Salkım
1. Bölüm •
2. Bölüm •
3. Bölüm •
4. Bölüm •
5. Bölüm •
6. Bölüm •
8. Bölüm •
9. Bölüm •
10. Bölüm •
11. Bölüm •
12. Bölüm •

7. Bölüm •

2K 144 34
By Dimpledgirll

Yeni kapak ile geri dönüş yapalım :)

Hatırlatma...

Koridorda hızlı adımlar atarak miniğimin odasına ilerledim. Kapıyı açıp içeri girdiğimde odada yoktu. Odadaki banyonun kapısını çaldım ama orada da yoktu. Nerdeydi bu çocuk? Kat hemşirelerinden birine sorduğumda o da bilmediğini söylemişti. Allah kahretsin! Neredesin miniğim...

Devam...

Hastahane koridorunda deliler gibi ordan oraya savruluyordum. Kafayı yemek üzereydim ama hala bir gören çıkmamıştı. Akın da ortalıklarda yoktu. Belki o biliyordur umudu ile onu arasamda ulaşamamıştım. Kalp atışlarım artık normal seviyeden çıkmıştı. Kendime engel olamıyordum. Kendimi kötü düşüncelerle boğmak istemiyordum ama şuan da aklıma kaçırılması dışında başka hiçbir şey gelmiyordu. Daha iyileşmemişken hastahaneden çıkmamalıydı. Minik bedeni toparlanmamıştı, canı acıyordur şimdi. Ahhhh! Deliricem!

Ağlamak istiyordum... Sadece ağlamak istiyordum. Deniz yanımda olmadığı zaman kendimi kaybediyordum. Tüm gücümü kaybediyor gibiyim. O olmadan dik bile duramıyordum. Onun zarar görme ihtimali bile beni paramparça ediyordu.

Koridorun başından bana doğru gelen yorgun silüet ile ona doğru koşmaya başladım. Fazla yorgun görünüyordu ama şuan düşünebildiğim tek şey kardeşimdi. Onu bulmam gerekiyordu. Hızla yanına ulaşıp bağırmaya başladım.

"BULAMIYORUM! HİÇBİR YERDE YOK! NOLURSUN ONU BUL, SANA YALVARIYORUM!"

Yalvarışlarım koridorda yankılanırken Berzah endişeli bir şekilde yüzme bakıyordu.Ayakta duracak gücüm kalmamıştı, bunu o da farketmiş olacak ki beni omuzlarımdan tutmuştu.

"Sakin ol Derin. Kendine gel! O benimle."

Yaşlar gözlerimden firar ederken söylediği son sözü anlamaya çalışıyordum. 'O benimle.' Deniz onunla mıydı? O an verebildiğim tek bir tepki vardı.

"Ne!"

"Deniz benimle, sakin ol."

Söylediği son sözler, bedenimdeki son gücü almış, yere yığılmama sebep olmuştu. Gözlerim bulanıklaşıp karanlığa kapanırken kulaklarımda sadece Berzah'ın boğuk sesi vardı.

***

Üzerimdeki ağırlık, bir binanın ağırlığı ile eş değerde olabilirdi. O kadar fazlaydı ki gözlerimi açamıyor, nefes alışverişlerim bile beni yoruyordu.

"Derin?"

Boğuk sesler giderek netleşme başlıyordu. Gözlerim üzerindeki ağırlığı zorlayarak açılıyordu.

"Uyanıyor."

Sesler atık tam anlamı ile netleşip gözlerim açmayı başardığımda karşımda ilk Berzah'ı görmüştüm. En son ne olmuştu? Başımdaki ağrı düzgün düşünmeme izin vermiyordu bir türlü.

"İyi misin?"

Berzah'ın sorusuna yüzümü büzüştürerek bakmakla yetinmiştim. Cevap verebilecek gücü kendimde bulamıyordum. Sessiz kalarak bir süre bekledim. Son olanlar yavaş yavaş kafamda toplanırken kendime geliyordum.

"Deniz nerde?"

Berzah yüzünü bana çevirip düz bir ifade ile baktı.

"Deniz için endişelenme, o gayet iyi. Sağlığı ile ilgili hiçbir sorun yok."

"Sen endişelenme dedin diye benim hemen 'Aaa tamam içim rahatladı, Deniz için endişelenmeyi kesiyim.' dememi mi bekliyorsun?"

"Öyle demeni beklemiyorum. Sadece biraz sakin ol ve kendine az da olsa dikkat etmeyi dene. Şu an Deniz çok iyi. Benim evimde ve ona hijyenik bir ortam hazırlattım. Doktoru da bir sıkıntı olmadığını söyledi. Sende eğer bir an önce kendini düşünüp toparlanmaya başlarsan, senide götüreceğim. Tamam mı?"

Kafamı onaylar bir şekilde sallayıp diğer tarafa döndüm. Şu an onunla tartışacak durumda değildim. Zaten kardeşimin hayatını kurtaracak iliği bulduğu için ona borçluydum. Sessiz kalıp kafa dinlemek şu an için en iyisiydi.

Saniyeler dakikaları, dakikalar saatleri kovalarken sıkılmaya başlamıştım. Bir türlü uykuya dalamıyordum. Gözlerime uyku girmek bilmiyordu. Berzah arkamda oturduğu süre boyunca sanki bana bakıyordu ve gözleri sırtımda bir diken misali rahatsız ediyordu.

Berzahın telefon sesi odayı doldurduğunda tüm dikkatim çalan telefona yönelmişti. Hızla telefonu açmış daha fazla çalmasına müsaade etmemişti.

"Efendim?... Hayır... Verdiğim listeye uyun...İdare edin, bir kaç saat içinde orda olacağım."

Sessizlik oluşunca görüşmesinin bittiğini anlamıştım. Arkama dönüp dönmemek konusunda kararsızdım ama burada böyle atmakta artık sıkıyordu. Daha fazla yatmayıp yerimde oturu pozisyona geçtim.

"Eğer işleriniz varsa gidebilirsiniz. Burda kalmak zorunda değilsiniz."

"Öncelikle artık şu siz-biz olayını kaldır. Burada zorunda olduğum için kalmıyorum. Toparlanınca birlikte hastahaneden çıkacağız."

Sert ses tonunu her ne kadar sakin tutmaya çalışsada, sinirlendiği anlaşılıyordu.

"Daha fazla kalmak istemiyorum burada. Yeterince dinlendim."

"Bi-"

"Dinlendim!"

Sürekli baskın karakteri oynamaya çalışması beni çileden çıkarıyordu. Ne sanıyordu, kardeşime yardım ettiği için onun kölesi olacağımı falan mı?

"İzin verirsen üzerimi değiştireceğim."

Kafasını onaylar anlamda sallayıp odadan çıkarken, bende dolaptaki kıyafetlerimi alıp giyinmeye başladım. Miniğimi çok özlemiştim, bir an önce onu görmek istiyordum. Durumu deliler gibi merak ediyordum. Berzah'ı tanımıyordum ve dediklerine tam anlamıyla güvenemiyordum ama güvenmek istiyordum. Deniz'ime kötü bir şey olma ihtimali bile beni mahvederken, olduğunu görmek beni yerle bir ederdi. Kafamdaki kötü düşüncelerimi bir kenara bırakıp odadan çıktım. Berzah telefonla konuşuyor, koridorda bir gidip bir geliyordu. Her ne konuşuyorsa önemli bir mesele gibi görünüyordu.

Beni farketmesi için hafif bir şekilde öksürmüştüm ve bu konuda başarılı olmuştum. Direkt arkasını dönüp beni farketmişti. Eliyle bir dakika işareti yaparak telefonun diğer ucundaki kişiye bir şeyler daha söyleyip görüşmesini bitirmişti.

"Gidelim mi?"

"Gidelim."

Çıkış işlemlerini yapmaya bile gerek duymamıştı. Akın ile görüşmek istemiştim ama ameliyatta olduğunu söylemişlerdi. Daha sonra onu görmeyi aklımın bir köşesine yazmıştım.

Hastane kapısından çıkarken Berzah beklemediğim bir şekilde yanımda yürümüştü. Hafif baş dönmelerim olmasına rağmen kendimi ayakta tutmayı başarmıştım. Berzah siyah bir arabanın kapısını açıp binmemi beklerken, bir an için yanlış mı yapıyorum diye düşündüm. Aklımda oluşturduğum Berzah bu değildi. Yani benim kafamda canlandırdığım bu değildi. Daha fazla beklemeden ön koltuğa geçtim. Arkamdan kapı kapandıktan hemen sonra sürücü koltuğuna Berzah geçmişti.

Bitmek bilmeyen yol içimdeki sabırsızlığı iyice zorluyordu. Deniz'i göremediğim için sinirlerim iyice gerilmişti hastahanede, üstüne yol eklenince dahada katlanılmaz bir duruma bürünüyordum. Arada kafamı Berzah'a çeviriyordum ama kafasında çözmeye çalıştığı bir şeyler var gibi sadece beynindeki konuşmaya odaklanmıştı. Kısacası sohbetine doyum olmuyordu. Gerçi onunla ne konuşabilirdim onu da bilmiyordum.

Sonunda araba durduğunda derin bir nefes vermiştim. Yol boyunca çok fazla sıkılmıştım. Hiç beklemeden kendimi dışarı attım. Temiz hava ciğerlerime nüfus ederken kilitlenmiş eklemlerimi açmaya çalışıyordum. Bu kadar uzak bir yerde oturacak ne vardı sanki.

"Derin?"

"Geliyorum."

Arabanın çevresinden dolaşıp Berzah'ı takip ettim. Çok güzel bir bahçesi olan evin kapısından girmiştik. Hiç beklemeden direkt eve doğru ilerledik. Cebinden çıkardığı anahtarlarla kapıyı açtığında gözlerim direkt Deniz'i aradı ama odalardan birinden tatlı bir gülümseme ile küçük bir kız çıkıp bize doğru geldi. Beni görünce yüzündeki ifade biraz donuklaşmış ve olduğu yerde beklemeye başlamıştı. Berzah yanımdan ayrılıp küçük kızın yanına ilerlemiş ve onu kolları arasına almıştı. Minik ellerini Berzah'ın boynuna dolayan kız o kadar masum bir görüntü sergiliyordu ki, Deniz'inde bana böyle sarılmasını ve yanımda olduğunu hissettirmesini istiyordum.

Küçük kız Deniz ile aynı yaşta gibi duruyordu belki de miniğimden bile küçük olabilirdi. Berzah'ın kızı olması biraz tuhaf hissettirmişti. Berzah baba görünümüne sahip biri değildi. Gördüğüm babalara benzemiyordu yani. Nasıl bir baba olduğunu merak etmiştim. Tabi bu merakımı gideremeyeceği için dilimin ucundaki diğer soruyu hemen sordum.

"Deniz nerede?"

Berzah küçük kızdan ayrılıp bana dönmüştü.

"Üst katta odası. Benimle gel, sana odasını gösteriyim."

Söylediği şeyi hemen uygulayıp onu takip ettim. Daha fazla bekleyemezdim. Burnumda tütüyordu miniğimin kokusu. Kısacık bir an ayrı kalmak bile onu özlememe yetiyorken bu kadar süre ayrı kalmak daha da mahvediyordu. Berzah'ın arkasından merdivenleri çıkarken heyecanımı bastıramıyordum. Berzah durduğunda hiç vakit kaybetmeden kapıyı açıp içeri girdim. Miniğim huzurlu bir şekilde yatağında uyuyordu. Yanına ilerleyip minik ellerini ellerimin arasına aldım. Ona sıkıca sarılıp öpücüklere boğmak istiyordum ama o kadar güzel uyuyordu ki kıyamıyordum.

Odayı hastanedeki gibi düzenlemişlerdi. Gerçekten özenle hazırlanmıştı. Hiç bir eksik yoktu. Hastahane ile arasındaki tek fark, odanın bir çocuk için en güzel ve en sıcak şekilde döşenmiş olmasıydı. Miniğimin ellerinin sıcaklığı bedenime geçerken ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Çok uzun zaman olmuştu ellerini sıcak şekilde tutmayalı. Ellerini her tuttuğumda bedenim titredi ve hep onun ne kadar üşüdüğünü düşünürdüm. Şimdi ise aklıma takacak çok daha az şeyim vardı.

Alnına öpücüğümü bırakıp kapıda dikilen Berzah'ın yanına ilerledim. Koridora çıktığımda Berzah büyük bir çaba sarf ederek kapıyı en sessiz şekilde kapattı. Kardeşim için gösterdiği her özen, içimdeki kuşkuları azaltmaya başlıyordu.

"Seninle konuşmak istiyorum."

Sözlerine karşılık sadece kafamı olumlu anlamda salladım. Önden ilerlemeye başlayınca hemen arkasından onu takip ettim. Bulunduğumuz katta bir odanın kapısını açıp geçmem için bekledi. Odaya girdikten sonra Berzah'ta kapıyı kapatıp odadaki sandalyelerden birine geçti. Karşılıklı bir şekilde oturmuş Berzah'ın konuşmasını bekliyordum.

"Deniz'in durumu gittikçe iyiye gidiyor. Düzenli olarak kontrolleri için doktor gelicek, eve bir de hemşire var. Yani kendini çok fazla sıkmana gerek yok. Ev ortamı ona iyi geliceği için buraya getirdim. Zaten bundan sonra bu evde yaşayacağı için odasını da ona uygun şekilde düzenledim. Beğenmediği bir kısım olursa değişebiliriz ilerleyen zamanlarda."

Her detayı ince şekilde düşünmüştü. Planlarını iyi yapmıştı ve benim karşı çıkabileceğim en ufak bir nokta bile yoktu.

"Yarın nikahımız var. Oda da senin için kıyafetler ayarlandı. İstediğini seçebilirsin. Düğün ise bir hafta sonra olacak. Formalite olarak düğünde de nikahımız kıyılacak. Gelinlik için eve gelicekler, senin istediğin şekilde tasarımlar çıkarırlar. Kafana takılan bir kısım varsa şimdi söyleyebilirsin."

Ne söyleyebilirdim ki. Mecburdum. O sözünün arkasında durmuştu, ben de durmak zorundaydım. Kafamı olumsuz bir şekilde sallayıp sessizliğimi devam ettirdim.

• • •

Bana verilen odada üzerime rahat bir şeyler giymiş oturuyordum. Yarın gerçekleşecek nikah yüzünden gözüme uyku girmiyordu. Hakan dan hala bir haber alamamıştım ama ona hiçbir şey söylemeden başkası ile evlenmek...Ahh! Kafam patlayacaktı. Düşünmekten kafama ağrılar girmeye başlamıştı. Bunca zamandır düşündüğüm tek şey Deniz'in hastalığı idi, o halloldu diye içim tam anlamıyla rahatlamadan Hakan meselesi eklenmişti.

Miniğim aklıma gelince yerimden kalktım. Odasına gidip kontrol etmeye kara verdim. Bulunduğum odadan çıkıp Deniz'in odasına doğru ilerledim. Odasının önüne geldiğimde kapısı hafif aralıktı. Kapıyı biraz daha açınca Berzah'ı Deniz'in başında gördüm. Üzerini örtüp alnına bir öpücük kondurdu. İçimde tarif edemediğim bir his oluşmuştu. Hatamı yaptım diye düşünüyordum. Sürekli olarak sert çıktığım bu adam, kardeşim için neler yapıyordu. Yaptıklarımı hakediyor muydu peki? Bu sorulardan daha önemli bir soru vardı. Neden benimle evlenmek istiyordu?

Umarım bölümü beğenmişsinizdir. Yorum ve oylarınızı bekliyoruuuumm :) Karakterleri bir sonraki bölümde edit olarak sizlerle paylaşacağım ;)

Continue Reading

You'll Also Like

383K 22.3K 44
Staj yaptığım hastanede karışan o kız çocuğu bensem?
112K 11.4K 39
053*: Senin kedin mi bu? Doğuhan: Evet, rica etsem atacağım konuma getirebilir misin? Ya da sen at ben geleyim. 053*: İşte o imkansız. Doğuhan: Ne...
60.8K 5.7K 66
Asi ve Alaz Twitter üzerinden tanışırlar.
53.1K 3.7K 18
"Bir adam ile yara bandının hikâyesini hiç duydun mu?" diye sordum meraksız bir tonda. Çünkü anlatmak istediğim sıradan bir hikâye değildi, kendi yaz...