Hüsran! [Tamamlandı]

By KayipYazarNemo

1.2M 53.1K 2.9K

"Yanlış yapıyorsun." "Ben o yanlışı seni tanımakla yaptım zaten." "Büyük hata yapıyorsun ve bunu anladığınd... More

"1- Ölmek için bana yalvaracaksın!"
"2- O kadın buraya gelecek!"
"3- Yeter! Fazla oluyorsun."
"4- İnan bana!"
"6- Onu öldüreceksin!"
"7- Öldürebilirsin!"
"8- Ona aşık mısın?"
"9- Dayan!"
"10- Uyanmalısın Kahrolası!"
"11- Bana doğruyu söyle!"
"12- Asla!"
"13- Ne saçmalıyorsun sen?"
"14- Yapma!"
"15- İlk Adım!"
"16- Anlatın lütfen!"
"17- Yanlış yapıyorsun!"
"18- Çık Dışarı!"
"19- Canımı yakıyorsun!"
"20- Gidemem!"
"21- Şimdi ne yapacağım?"
"22- İmkansızım!"
"23- Aile Gibi!"
"24- Sakın!"
"25- Hacker!"
"26- Başlıyoruz!"
"27- Bitti mi?"
"28- Evlenek mi la?"
"29- Yalan?"
"Karakterler!"
"30- Uyanacak mı?"
"31- Evleniyoruz!"
"32- Evet!"
"33- Ölüm Saati!"
"34- Nerede?"
"35- Her şey için çok üzgünüm!"
"36- Ölüme hazır mısın?"
"37- Çünkü!"
"38- Sen şaka mısın?"
"39- Sadece Benim!"
"40- Kapatın şu ışıkları!"
"41- Seni seviyorum!"
"42- Gülşen ve Araf!"
"43- Part 1- FİNAL - Söz ver!"
"44- Part 2 - FİNAL - Hayal!"
#Özel Bölüm#
#Özel Bölüm#
"Aşk Kırıntısı!"

"5- Seni kurtaracağım!

39.7K 1.5K 93
By KayipYazarNemo

Medya: AYKUT KAÇAK

"Bulmam lazım, ne yapıp ne edip bulmam lazım! Kardeşimi katil olmaktan kurtarmam, o masum kızın öldürülmesini engellemem lazım!"

Erhan CANDAR'ın karşısında durmuş ona bunları söylüyordum. Çünkü bana yardım edecek biri varsa, bu Erhan'dan başkası olamazdı. Bütün olayı anlatmıştım ona, yardım isteyen gözlerle bakmaya başladım. Erhan derin bir nefes aldı.

"Tamam, ben de araştıracağım. Sen gidip kimliğini getir bana."

Bu dediğine karşı sevinçle gülümsedim. Damla'ya verdiğim sözü tutacaktım.

Bunu niye yaptığımı bilmiyordum ama, nedense ona inanıyordum. Onunla geçirdiğim bu 6-7 aylık sürede anlamıştım kötü biri olmadığını, onun böyle bir insan olmayacağına kalıbımı basabilirdim.

Erhan'ın yanından çıkar çıkmaz, arabaya atladım ve rotayı Damla'nın evine doğrulttum. Dediklerinin doğru olmasını her şeyden çok istiyordum! Onun masum olduğuna inanıyordum! Ve Hamza'yı da inandıracaktım.

Yaptığım ani fren ile birine çarpmaktan son anda kurtulmuştum. Hangi densiz sağına soluna bakmadan yolun ortasına atlar ki? Sinirle arabadan aşağı indim.

Kaşlarımı çatarak bağırdım!

"Manyak mısın sen? Sağına soluna bakamıyor musun? İnsan önün...."

Lafımı korkudan düştüğü için bacaklarını ovan kadının gözleri kesti.

Masmavi gözlerini gözlerime dikip suratını ekşitmişti. Turuncu saçları ile o kadar uyum içindeydi ki o beyaz teni.

Sert bir yutkunma geçirdikten sonra ovaladığı bacağına baktım. Bu kadın neden böyle kısa giyinmişti?

"Sana ne lan." diyen iç sesime hak verdim. Harbiden bana ne? Bu giyimine ve yolun ortasına atlama sinirimi bir arada çıkartabilirim diyerek lafa girmeye çalıştım ama, bir türlü ağzımı açamıyordum. Ne oluyordu bana böyle?

YUKARIDAKİ RESİMDE BULUNAN SELİN, ONU TURUNCU SAÇ VE MAVİ GÖZ İLE DÜŞÜNÜN :)

Kaşlarını çatarak çemkirmeye başladığında, çemkirmeleri beni kendime getirmişti. Biraz da olsa etkisinden çıkabilmiştim en azından. Güzelliği insanın aklını başından alabilecek derecedeydi ayrıca çenesi de öyle. O çene ile 3. dünya savaşını bile başlatabilirdi.

"Yahu yola bakamıyor musun? Kör müsün? Ne biçim araba kullanıyorsun? Sen hangi kasaptan aldın ehliyetini?"

Bu kadın kızmaya başlayınca daha mı seksi görünmüştü ne?

Bende kaşlarımı çatarak ona bağırdım.

"Işıklara dikkatli baksaydın, yol ortasına atlayan sendin!"

Bakışlarını trafik lambasına döndürünce utançtan yanakları kızarmıştı. Bu kadının her hareketi beni etkilemişti! Höst oğlum! Sakin ol!

"Hastaneye gitmek ister misin?"

Mahçup olmuş şekilde cevap vermesini bekliyordum ama öyle olmadı. Aksine sanki haklıymış gibi çemkirdi.

"İstemez, senin gibi bir öküzden yardım alacağıma bu yolun ortasında ölürüm daha iyi!"

Bu hareketine karşı gülümsemiştim. Ben gülümsediğimde bakışları gülüşüme takıldı ve yutkundu. Bu hareket nedense hoşuma gitmişti.

Elimi uzattım.

"Yer ile olan aşkın bittiyse, kaldırayım seni?"

Sağına soluna baktı. Yardım edecek başkasını göremeyince, el mahkum elini bana uzattı. Eli elime değdiği anda vücudum kasılmıştı. Kalbim hızla atmaya başlarken, aklıma bin türlü şey gelmişti. Ne oluyordu bana böyle?

Kaşlarını çattı.

"Bir dahaki sefere dikkatli ol ve kimseyi ezmeye kalkışma."

Saçlarını savurduktan sonra gitmeye yeltendi. Tam yürüdüğü sırada ayağına kramp girdiği için tekledi.

Düşmesini son anda engelleyip onu yakalamıştım. Gözleri gözlerimde kilitli kaldığında, o gözlerinde kaybolmayı hatta boğulmayı bile diledim.

Ne o çekiyordu bakışlarını benden ne ben çekebiliyordum. Sanki sokak ortasında değil de, romantik bir alanda sadece ikimiz vardık.

Yol ortasından geçen teyze "Tüüüü reziller bari yol ortasında yapmayın." dediği zaman ikimizin de bakışları teyzeye döndü.

Henüz adını bilmediğim kadın önce bana, sonra onu sardığım kollarıma, sonra yine bana bakıp bir anda kendini çekti ve düzeltti.

Sonra teyzeye dönüp "Teyzeciğim benim suçum yok vallahi, bu gördüğün denyo sapık." dedikten sonra bana baktı.

"Terbiyesiz."

Teyze oradan hemen lafa atladı.

"Aman kızım, polis molis çağır. Tipide sapık tipi zaten. Böyle yakışıklı adamlar genç kızları ağlarına düşürmeye çalışır."

Ardından bakışları bana döndü ve "Edepsiz, arsız, terbiyesiz!!" diyerek bastonu ile bana vurmaya başladı.

Ben vuruşlarından kaçarken, o kadın elleriyle ağzını kapatıp kahkaha atmaya başladı.

Sonunda teyzeden kurtulduğumda, adımlarımı yavaşça gülen kadına doğrulttum.

Ben adım attıkça onun gülüşü solmaya başladı.

Tam dibinde durduğumda yutkunarak kafasını yukarı kaldırdı. Bana olan bakışları, bakkaldan şeker çalan çocukların suç işlediklerini bildikleri masum bakışlardandı.

Gözüme o kadar tatlı görünmüştü ki, şurada hart diye ısırasım, mucuk mucuk öpesim geliyordu. Lan bana ne oluyordu böyle?

Bakışlarımı zorlukla dudaklarından çektiğimde, yüzünde şaşkın bir ifade oluştu. Sanırım yakalanmıştım. Yine de bir şeyleri çaktırmamak için konuşmaya başladım.

"Gel seni gideceğin yere kadar götüreyim."

Aslında kabul etmemesinden korkmuştum.

Önce "Ne münasebet, sen kimsin de seninle geleceğim." demiş ve tam yürüyeceği sırada ayağı yüzünden yeniden teklemişti.

"Kendimi sana mecbur gibi hissetmekten nefret ettim!"

Sırttığım sırada yine çemkirdi!

"E yürü destek ver de, arabaya binebileyim be adam!"

Gidip onu desteklediğimde, bir elimi beline yerleştirdim. Beni niye ateş basmıştı? Kafama niye sapıkça düşünceler geliyordu?

Bunları unutmam lazım! Unutmam lazım! Başka bir şey düşünmeliyim.

Mesela Pandalar ve Filler neden çiftleşemez? Fare ve Sıçan hiç birlikte oluyor mu? U

lan aklıma gelen şeyler bile sapıkça! Sonunda, yanımdaki kadının "Huuu arabanın kapısını açmaya niyetin yok mu?" demesi ve ellerini gözümün önünde sallaması beni düşüncelerimden sıyırmıştı.

Arabaya bindiğimizden beri sürekli onu kesiyor, ara sıra yola odaklanıyordum. Bu kadın gideceğimiz rotaya göre sağ sol dedikçe, duyduğum ses tonu bana en güzel müzikal gibi geliyordu.

Sonunda geleceği yere vardığımız zaman, arabadan dışarı kafamı uzatınca kendi geleceğim yeri de görmüştüm. Arabadan ineceği sırada "Adını söyle bari, Turuncu." dedim.

Kaşlarını çattı.

"Turuncu babandır!" dedikten sonra, aşağı indi.

Bu sözüne karşı gülümsemiştim. Anlaşılan karşımda çetin ceviz biri duruyordu ve şansa bak, ben cevizi çok severdim. Ben de Aykut isem! Bu çetin cevizi, ceviz ezmesi yapardım! Ama önceliğim Damla ve Hamza olmalı.

Adını da söylemeden saçlarını savurarak giden kızın arkasından gülümseyerek bende indim.

Damla'nın evine doğru giderken, onunla aynı yöne gittiğimizi fark ettim.

Aniden arkasını döndü.

"Beni mi takip ediyorsun sen?"

Kaşlarımı çattım! Yuh! Sapık ilan etmişti beni!

"Ne alakası var, ben de bu yöne gidiyorum."

Tamam ondan etkilenmiş olabilirdim, ama sapık değildim. Ne diye takip edeyim ki? Tamam ederdim ama şuan değil!

"Eee o zaman niye benimle aynı yöne yürüyorsun?"

"Söyledim ya, benim de gideceğim yön bu taraf."

Söylediğime inanmamış gibi yoluna yürümeye devam etti. Hakikattende aynı rotaya doğru gittiğimizde içimden bir ses "Yoksa bu kaderin bir oyunu mu?" demişti. Öyle ise bu oyun çok eğlenceli olacaktı.

Önümde yürüyen kadın apartmandan içeriye girince, direkt asansöre yönlendirdi adımlarını. Bende mecburen peşinde gidiyordum. Çünkü yönüm buraya doğru gidiyordu.

Asansöre bindiğimizde, seslice "Ya Sabır." diyen kadına gülümsedim yeniden.

Elimi uzatıp 3'e basacağım sırada oda elini 3 numaraya getirmişti. Kaşlarını çatıp "E yuh ama artık!" dediğinde "3'e önce ben basmıştım, seni takip etsem bile beynini okuma gücüm olamaz değil mi?" cevabını vermiştim. Bu cevaba karşı yine sessizliğini korumuştu.

Aynı kapının önüne geldiğimizde, kendi içimden "Yuh amına koyim!" demiştim. Aynı yere gelmiştik ve bana yiyecekmiş gibi bakıyordu.

"Kimsin sen, Damla'nın evine neden geldin?"

Aslında şimdi ona "Eski sevgilisiyim, canım. Ama bir oyun edip onu kandırdım." dersem bu kadın beni çiğ çiğ yerdi!

"Damla benden rica etti, eşyalarını unutmuş ona göndereceğim."

Yine bana inanmayan şekilde bakmaya başladı.

"Ama Damla bana mesaj attı ve bir kaç gün gelmeyeceğini söyledi."

"Evet biliyorum, bana posta kutusuna anahtarları bıraktığını ve oradan alabileceğimi de söyledi."

Hemen posta kutusundan anahtarı çıkartıp ona doğru salladım. Aslında o mesajı da Hamza attırmış ve sonra telefonunu kırmıştı!

"Sen burada mı kalıyorsun, Damla ile?"

"Bir süredir evet, aniden tatile çıkmaya karar verdi herhalde."

Anahtarı elimden alarak kapıyı açtı.

Kapıyı açtığı zaman, kapının girişinde 4-5 yaşlarında bir kız duruyordu. Ardından bir kadın gülümsüyordu.

Küçük kız hemen Turuncu'ya sarıldı.

"Anne."

Şokla bakarken, iç sesim usulca fısıldadı.

"Sıçtık cafer bez getir!"

Evli miydi yani? Peki neden Damla ile kalıyordu? Buraya tatile mi gelmişti? O kadında küçük kıza sarıldı.

"Annesinin kuzusu, korkmadın değil mi? Senin için erken geldim."

İçerideki diğer kadına döndü ve ona teşekkür edip onu yolcu etti. Küçük kızını kucakladı ve içeriye yürüdü.

Ben bunun sarsıntısı ile kapıda öylece kalmıştım. Kafasını içeriden uzattı.

"Damlanın eşyalarını alıp gitsen diyorum?"

İçeriye dalgın dalgın girdim.

"Damlanın odası hangisi?"

"Zaten 3+1 ev nesini soruyorsun? Şuradaki" diyerek eliyle bir kapıyı işaret etti.

Düşünceli bir halde gideceğim sırada, küçük kız gelip pantolonumdan tuttu.

"Amca sen annemin kocası mısın?"

Ben içimden "Keşke." desemde, dışıma bunu yansıtamadım ve gülümseyerek ona doğru eğildim.

Bu sırada o kadın gözlerini pörtletip "Sude!" dedi.

Adının Sude olduğunu öğrendiğim minik prenses annesine döndü.

"Ne oldu anne, yoksa kocan değil mi?"

Gözüme çok şirin görünen bu küçük meleği öptüm.

"Değilim canım." dedikten sonra onu kucağıma aldım.

Bakışlarımı o kadına döndürdüm.

"Annen bana adını bile söylemedi henüz."

Minik kız bilmiş bir eda ile hemen cevap verdi.

"Annemin adı Selin hem de çok güzel."

Sude adını söylediği için sinirlenen Selin, hemen gelip Sude'yi kucağımdan aldı.

"Ne istiyorsan al ve git."

İkisi içeri girerken onları izledim ve gülümsedim.

Odaya girip Damla'nın odasını karıştırmaya başladım. Kimliği, diplomaları, albümler ne varsa toplayıp odada bulduğum küçük çantaya doldurdum ve çıktım.

Gideceğim zaman Sude geldi.

"Gitmesene amca."

Aslında gitmeyi ben de istemiyordum. Ona doğru eğildim.

"Yine geleceğim ve biz yine görüşeceğiz, tamam mı prenses?" dedikten sonra onu öptüm.

Selin hiçbir şey söylemeden ellerini bağdaştırmış bizi izliyordu. Ayağa kalkıp kapıya doğru gittiğimde arkama dönüp "Bay bay" dedikten sonra dışarıya çıktım.

Elimde duran çantaya bakarken "Bekle beni Damla! Seni kurtaracağım!" dedikten sonra hızla arabaya doğru gittim. Kurtaracaktım onu, hem onu... Hem kardeşim Hamza'yı!

"5. Bölüm Sonu"

Yorum ve vote unutmayın lütfen. Sizleri seviyorum. 😍😘

Continue Reading

You'll Also Like

415K 7.4K 20
༺༻ Bütün hakları saklıdır "Ben geldim" Gülümseyerek ve son harfi uzatarak kurduğum cümle ile o da gülümsedi. Sandalyesini biraz masadan geri çekti...
548K 20.4K 64
Bu kitap; olmayan törelerin renklendirilmiş hali değil, Bir yürek yangını, Umut buhranı... Bu bir kırık mavinin buruk kahveye bulanma hikayesi... ...
643K 26.7K 45
30-50k izlenen Yağız her gün yayın açar, Sohbet eder ve korku oyunları oynar. Işıl ise o yayıncıya aşık bir kızdır. Işıl habire yağıza Instagramdan y...
Herdem! By AsiRuh11

General Fiction

67.5K 3.8K 29
Gözün kör olur aşktan sevgiden derler ya benimki'de kör olmuş gözümün önünde ki kötülüğü görememiş kendimi kara batağın içinde bulmuştum. Sevdim dedi...