Hüsran! [Tamamlandı]

By KayipYazarNemo

1.2M 53.1K 2.9K

"Yanlış yapıyorsun." "Ben o yanlışı seni tanımakla yaptım zaten." "Büyük hata yapıyorsun ve bunu anladığınd... More

"2- O kadın buraya gelecek!"
"3- Yeter! Fazla oluyorsun."
"4- İnan bana!"
"5- Seni kurtaracağım!
"6- Onu öldüreceksin!"
"7- Öldürebilirsin!"
"8- Ona aşık mısın?"
"9- Dayan!"
"10- Uyanmalısın Kahrolası!"
"11- Bana doğruyu söyle!"
"12- Asla!"
"13- Ne saçmalıyorsun sen?"
"14- Yapma!"
"15- İlk Adım!"
"16- Anlatın lütfen!"
"17- Yanlış yapıyorsun!"
"18- Çık Dışarı!"
"19- Canımı yakıyorsun!"
"20- Gidemem!"
"21- Şimdi ne yapacağım?"
"22- İmkansızım!"
"23- Aile Gibi!"
"24- Sakın!"
"25- Hacker!"
"26- Başlıyoruz!"
"27- Bitti mi?"
"28- Evlenek mi la?"
"29- Yalan?"
"Karakterler!"
"30- Uyanacak mı?"
"31- Evleniyoruz!"
"32- Evet!"
"33- Ölüm Saati!"
"34- Nerede?"
"35- Her şey için çok üzgünüm!"
"36- Ölüme hazır mısın?"
"37- Çünkü!"
"38- Sen şaka mısın?"
"39- Sadece Benim!"
"40- Kapatın şu ışıkları!"
"41- Seni seviyorum!"
"42- Gülşen ve Araf!"
"43- Part 1- FİNAL - Söz ver!"
"44- Part 2 - FİNAL - Hayal!"
#Özel Bölüm#
#Özel Bölüm#
"Aşk Kırıntısı!"

"1- Ölmek için bana yalvaracaksın!"

87.1K 2.4K 513
By KayipYazarNemo

Herkese merhabalar, beni Sessizliğin Sesi! adlı hikayemde yalnız bırakmayan insanların burada da bırakmamasını umuyorum :) Yine fazla bölüm düşünmüyorum bu hikayemde de, tadında bitsin istiyorum. :) Hepinize de mucuks yolluyorum... 

Sizden ricam herkes başlama tarihi yazabilir mi lütfen :)

Derin bir nefes çektim ciğerlerime, boğazın bu ferahlığı her zaman ruhuma iyi gelmiştir. 

22 yaşımda ilk sevgilimi yapmıştım, peşimden 6 ay koşturmuştum ama değmişti, onu seviyordum. Aşık değildim, ama seviyordum. Bu sevgim arkadaşlık mıydı, yoksa başka bir sevgi miydi henüz bilmiyordum. Bildiğim bir şey varsa, onun yanında huzurlu hissettiğimdi. Huzurlu ve güvende. 

Bank'ta oturmuş, Aykut'un gelmesini bekliyordum. 

Etrafımdaki insanları incelediğimde, hepsi sıcaktan bıkkınlık geçirecekmiş gibi duruyordu. Herkesin elinde bir dondurma, yiyordu. Bazısı sevgilisi ile köşede oturmuş öpüşüyor, bazısı el ele tutuşmuş yürüyor, bazısı da tartışıyordu. Gördüklerimi bir tebessümle geçiştirip, balık yakalamak için uçan martılara döndürdüm bakışlarımı. 

İstanbul. Güzel şehirdi, buraya okumaya gelmiştim. Ailem daima bana destek olmuştu. Ama 16 yaşımdayken, feci bir kaza sonucu ölmüşlerdi. Bu yüzden ben de kendi ayaklarım üzerinde duracağıma söz vermiştim! Onların mezarında yemin etmiştim. Onlar olmasa dahi, onları mahcup edecek bir şey yapmayacaktım ve yapmıyordum da! 

Düşüncelerimden beni arındıran şey Aykut'un "Ben geldim." sesi oldu. 

Bana gülümseyerek bakan adama ben de gülümseyerek baktım.

"Hoş geldin, nasılsın?" 

"İyiyim, bugün seni bir yere götürmek istiyorum. Benimle gelir misin?" 

Merakla "Nereye gideceğiz?" diye sorduğumda, "Sürpriz olsun." diyerek elini omuzuma attı. 

Bana olan bakışlarında başka bir şey vardı. Gülümsüyordu ama sanki bakışlarında pişmanlık vardı. Neyin pişmanlığıydı acaba bu? Sorsam söyler miydi? Ama yok, en iyisi onun bana anlatmasını beklemekti. 

Bu defa düşüncelerimden sıyıran şey telefonumun melodisi oldu. Arayan Selin'di. 

"Efendim canım?" 

"...."

"Tamam, ağlama. Akşam bana gel, üzülme birtanem olur mu? Evin anahtarını posta kutusunun içinde bırakacağım. Geç gelebilirim." 

"...."

"Teşekküre ne gerek var birtaneciğim, hoşça kal. Görüşürüz."

Telefonu kapattıktan sonra, Aykut'a döndüm. 

"Ben eve gideyim artık, hazırlanmam gerekiyor. Sen saat kaçta gelirsin beni almaya?"

"Akşam üstü 5'te kapında olacağım."

"Tamam, görüşürüz." dedikten sonra ayaklandım. 

Beni eve bırakmayı teklif etmişti ama, gerek olmadığını yürüyerek gideceğimi söylemiştim. 

Nereye gidecektik acaba? Bana sürpriz yapacakmış, ne sürprizi ki? Evlenme teklifi olmasın sakın? Bu düşünce ile gülümsememe engel olamadım. 

Sonra düşündüm, bir ömür onunla geçirmeye hazır mıydım? Bu düşünce içime sıkıntı vermişti. Kafamı sallayıp, kapıyı açtım. Anahtarı girişte duran askıya astıktan sonra, içeriye yürüdüm. 

Derin bir nefes alıp mutfağa ilerledim, bu düşünce boğazımı kurutmuştu. Niye moralim bozulmuştu ki aniden? Evlilik düşüncesine gülümsemiştim halbuki. 

Suyumu içtikten sonra, yatak odama geçtim. Dolabıma ilerleyip içindekilere bakmaya başladım. Nereye gideceğimize dair bir şey söylemediği için "Uygun olur inşallah." diyerek elime haki yeşili elbisemi aldım. 

Önce güzel bir duş aldım, daha sonra elbisemi giydim ve aynanın karşısına geçtikten sonra kızıl saçlarımı topuz yaptım. Gözlerimin yeşili ön plana çıksın diye göz içinden sürme çektim ve hafif bordo bir ruj ile artık hazırdım. 

Güzel göründüğüme karar verdikten sonra, ayna karşısından çekilip salona geçtim. Saate baktığımda 16:50 olmuştu. 10 dakika sonra nereye gideceğimizin merakı ile yine yüzümde bir sırıtış belirdi. 

Kapı çalınca heyecanla kapıyı açtım. Aykut yanında 2 takım elbiseli adamla birlikte kapımda duruyordu. 

Gülümseyen yüzüm yavaş yavaş solarken "Bu adamlar kim?" diye sordum. 

Aykut'un bakışlarında hala sabahki pişmanlık kırıntıları duruyordu ve bu neyin pişmanlığıydı anlamıyordum. 

Aykut bana "Gideceğimiz yere kadar bizimle birlikte olacaklar." dediğinde "Bir sorun mu var, koruma mı bunlar?" diye sormuştum ama "Gidelim, geç kalmayalım." cevabı ile "Peki." dedikten sonra, asılı çantamı alıp anahtarları da kapının yanında duran posta kutusuna koyduktan sonra onlara ayak uydurmuştum. 

###

Arabada olan sessizlik, sağımda bir adamın solumda bir adamın sanki kaçmamı istemezmiş gibi duran tavırları ile daha bir kasvetli ortam oluşturmuştu. Derin bir nefes aldıktan sonra, Aykut'a "Nereye gideceğiz?" diyerek sorumu yeniledim. 

"Az kaldı." dedikten sonra yeniden yola odaklandı. Girdiğimiz orman yolu çok kuytu bir yere gideceğimizin işaretçisiydi, iyi de neden buraya gelmiştik ki? 

Sabır diyerek gideceğimiz yere kadar sessiz kalmayı tercih ettim. 

3 katlı büyük bir eve geldiğimizde, bu ormanlar arasındaki evin Aykut'a mı ait olup olmadığını merak etmeye başlamıştım. 

Arabadan indiğim zaman, iki adamın koluma girmesi ile telaşlandım. Kollarımı bırakmaları için hareket etmeye başladım! 

"Bırakın beni, ne yapıyorsunuz siz? Aykut? Bu bir şaka mı? Eğer öyleyse hiç hoş bir şaka değil!" 

Aykut bana üzgün gözlerle bakıyordu. 

"Özür dilerim." dediğinde ne demek istediğini anlamadım. 

"Neden özür diliyorsun, Aykut ne oluyor?" 

"Gerçekten özür dilerim, ama Hamza benim için çok değerli birisi." 

Ne demek istiyordu? Hamza kimdi? Bu adamlar neden kolumu bırakmıyordu? 

"Bıraksanıza beni." 

İzbandut gibi adamlar beni bırakmamakla birlikte, şimdi de içeriye sürüklüyordu. 

Tanıdığınız bir insanı, aslında hiç tanımadığınızı fark ettiğiniz zaman büyük bir yara alıyorsunuz ve bu yara size güven denen şeyin bir daha olmaması için büyük bir etki bırakıyor.  Nereye götürüldüğüme dair en ufak bir fikrim olmadan debelenmekle yetiniyordum. 

İçeriye girdiğimiz zaman, takım elbiseli bir adam bana öldürecek gibi bakıyordu. Hamza denilen adam bu muydu acaba? Benden ne istiyorlardı peki? 

Debelenmem devam ederken, o adamın tam karşısına fırlatıldım. Dizlerimdeki ağrı suratımı buruşturmama sebep olmuştu ve canım gerçekten acıyordu. Ama bu dizimin acısının diğerlerinin yanında hiç kalacağının farkında değildim hala.

###

Önüne atıldığım adam, oturduğu beyaz koltuktan kalkarak bana doğru yürümeye başladı. Aramızda sadece 5 adımlık mesafe vardı. 

Yanıma geldiği dakika "Sonunda yeniden karşılaştık." dedi. 

Ne karşılaşmasından bahsediyordu bu? Ben bu adamı tanımıyordum bile! Daha önce karşılaşsam ve tanısam mutlaka hatırlardım! 

"Ne karşılaşmasından söz ediyorsunuz siz? Sizi tanımıyorum bile! Kimsiniz ve ben neden buraya getirildim? Aykut ile alakanız nedir?" 

"Ahhh, Aykut... Benim can dostum, biricik arkadaşım! Ne de güzel getirdi seni bana!" 

Bu söylediğine karşı kaşlarımı çatmıştım, bu ne biçim bir işti ve Aykut bu işin hangi kısmındaydı? 

Bu sorulardan önce bulmam gereken cevap, benim neden burada olduğum ve bunu bana neden yaptıklarıydı. 

Gözlerimi tam Hamza denen adamın gözlerine kilitledim. 

"Siz kimsiniz ve benden ne istiyorsunuz?" 

"2 sene öncesine kadar benimle birlikte yatıp kalkıyordun, ama şimdi kim olduğumu soruyorsun. Ne trajedi ama! Yoksa hafızanı mı yitirdin Ecrin?" 

Ecrin mi? Ecrin kimdi? Neden beni ona benzetmişlerdi? Bütün bunları sonra düşünebilirdim. Öncelikle bu yanlış anlaşılmayı düzeltmem gerekiyordu. 

"Ecrin değilim ben! Ve sizinle yatıp kalkmadım! Aileme tek kötü laf getirmedim bugüne kadar, bugünden sonra da getirmem! O ağzınızı toplayın!!" 

Eğer suratımız benziyor olsaydı, beni lisedeki arkadaşım Ecrin Tuğra'ya benzetiyorlar o yüzden getirdiler derdim ama, Ecrin bana benzemiyordu! 

Karşımdaki adam bana alayla gülümserken konuşmaya başladı.

"Hadi ya, Ecrin değilsin demek? Ben de buna inanayım mı?" 

Bu adam benimle dalga geçiyordu galiba! 

Ben neyin içine düşmüştüm böyle? Nasıl çıkacaktım bu karmaşanın içinden diye düşünürken karşımdaki adamın bana söylediği sözler ok gibi beynime çarpmıştı.

"Sen tam bir orospusun! Ve seni zevkle öldüreceğim! Acı çeke çeke, ölümüne sebep olduğun ailemin intikamını alarak, seni yavaş yavaş öldüreceğim! Ölmek için bana yalvaracaksın!"

"1. Bölüm Sonu!"

Yorum ve vote unutmayın lütfen. Sizleri seviyorum. 😍😘

Continue Reading

You'll Also Like

1.8M 104K 72
Bir günde değişen iki hayat ... Narin ve Ezo İki kardeş ,ağa kızları abileri sevdiğini kaçırınca iki kızın yolları ayrılır . Biri berdel olur kuma o...
286K 20.4K 18
Berfan ve Bahoz'un hikayesine hoş geldiniz! Hikaye 1990'lar da geçmektedir ve yetişkin içerik sahneler bulunmaktadır.
Haz By 🍀

Romance

374K 5.7K 19
Çocukluktan beri Karan Avcıoğlu'na karşı hisleri olan Efsun Alakurt'un hikayesidir. Sevdiği adamla birlikte olduklarından sonra her şeyin farklı ola...
3.5M 127K 70
Berdel'e kurban gitmiştim. Hiç tanımadığım, bilmediğim bir adamla evlendiriliyordum... "1 yıl, sadece 1 yıl sonra burdan herkesin seni bir ölü olarak...