NEREDESİN SEN? (TAMAMLANDI)

By selin-visne

1.8M 105K 38.6K

Kiraz Mahallesinin yaralı abisi Halit ve masum kızımız Nazenin'in hikayesi... Başlama Tarihi : 2017 More

TANITIM
TANITIM II
TANITIM III
1. Yeni Bir Hayat
2. Göğe Bakma Durağı
3. Çiçek Kız
4.Muhallebi Çocuğu!
5. Dedikodu
6.Pamuk Şeker
7. Umutları Elinde Kalır
8. İmtihan Bu Ya..
9. Biçare
10. Bak Aşk Diyorum
11. Uzaktan Sevmek
12. Çıkmaz Sokak
13. Çok Eskiden Karşılaşacaktık
14.Kendini Bulmak Senin Elinde
15. Hüzün Sessizliğin Olmuş
16. Rüzgarım Olan Adam
18. Sensiz Olmaz
19. Senden Öğrendim
20. Bu Şehirde Sen Varsın
21. Mavi Hareler
22. Bitmesin
23. İlkler
24. Bir Çıra Meselesi
25. Bir Sen, Bir Ben, Bir De Bebek
26. Küçük Osman (Osman&Yeliz)
27. Kaynanam Baldan Tatlı!
28. Naz Evi !
29. Beklenmeyen Misafir
30. Dönüm Noktası
31. Meftun Bir Adam
32. Anne Kız
33. Ay Şahit
34. Meydanlar Bizim!
35. İstemeyle Topyekün Mücadele
36. O Kurnadan Bu Kurnaya !
37. Sevda Kervanı
38. Anılar
39. Bir Pazar Kahvaltısı
40. Bir Olmak -1-
41. Bir Olmak -2-
42. Hazırlıklar Başlasın
43. Son Dokunuşlar
44.Kınayı Getir Aney!
45. Hayat
46.Bir Şarkısın Sen
47. Oy Oy Güzelim
48.Sevince
49.
50.
Minicik Bir Duyuru
51. Hızla Geçen Günler
52. Bölüm (Final)

17. Seni Zamana Bıraktım

38.1K 2.7K 1K
By selin-visne

Hepinize iyi okumalar ☺️ bölümümüzü YaseminKrbyk ithaf ediyorum 💝

~~

Halit yatağında bir sağa dönüyordu bir sola vakit gece yarısını çoktan geçmişti fakat bir türlü uyuyamıyordu. Sol tarafının üstüne yatıp penceresinden sızan incecik ışığa dikti gözlerini. Koskoca 2.5 ay olmuştu Nazenin gideli. Önceden başını yastığa koyar koymaz uyuyan kendisi Nazenin'i tanıyalı beri hemen uykuya dalamaz olmuştu. Nazenin gittikten sonra uyku bile uğramaz olmuştu. Nazenin gittikten sonra çevresindeki herkes cephe almıştı sanki kendisine. Ne söylese daha ağırını işitiyordu. Eğer Halit çevresindeki sözleri duymak istemezse duymazdı zaten. Eğer Nazenin'e dair bir şeyler hissetmese kendisine cephe alan herkese iki çift söz söyler sonra kimse bir daha bir şey söylemeye cesaret edemezdi ama bunu yapmamıştı. Çünkü farkındaydı her şeyin.

Kafasında bir sürü düşünce vardı. Ucu sonu olmayan karmakarışık belirsiz. Bir şey vardı ki belirsiz düşüncelerinin hepsi Nazenin'e çıkıyor. Nazenin'e çıkınca netleşiyordu. Sürekli kaçtığı sevdanın ateşine düşmüştü işte. Korktuğu, olmaz dediği güvenemem dediği sevdanın ateşinin kollarındaydı. Ne tezattır ki bu durum da korkması gerekirken aksine korkmayıp kendini daha güçlü hissediyordu. İyileşmiş hissediyordu kendini. Hiç güven problemi yaşamamış, aldatılmamış ve Nazenin'i tanımadan önceki yaşamı boş geliyordu şuan da. Anlıyordu Halit sevda korktuğu kadar kötü değildi, sevda iyileştirirdi kendini buldururdu.

"Ben kendimi buldum bulmasına da beni kendime getireni kaybettim" kendi kendine mırıldanarak konuştu Halit. Evet tam olarak durumu böyleydi. Yatağında oturur pozisyona geçip saçlarını ellerinin arasına kaldı. Kendiyle iç çatışmasını bitirdiğine göre her şeyi kendine itiraf ettiğine göre şimdi bu itirafı yapması gereken tek bir kişi vardı, Nazenin. Beklemeyecekti Halit. Eğer o gemi limanına gelmiyorsa, liman giderdi gemisine. Gemiyi getirene kadar da beklerdi.

Halit kendini güçlü hissediyordu, ferahlamış, yaralarının hepsi silinmiş ve çiçekler açmış gibi. Komidinin üzerindeki saatine baktı 5.30'u gösteriyordu. Yine bir geceyi daha sabah etmişti. Olsun dedi razıyım sonunda mutlu olacaksak her şeye razıyım. Ayağa kalkıp banyoya girdi. Banyoda işlerini halledip  dolabından giyineceği kıyafetleri çıkarıp çabucak giydi. Hazırlanırken kendi kendine de türkü mırıldanıyordu Halit.

"Şu Garip Halimden Bilen Şiveli Nazlım
Göynüm Hep Seni Arıyor Neredesin Sen
Tatlı Dillim Güler Yüzlüm Ey Caylan Gözlüm
Göynüm Hep Seni Arıyor Neredesin Sen"

Neşet babanın türküsü kendilerini anlatıyordu. Nazenin gittikten sonra evinde bulduğu radyoda çalan bu türküyle ilk kez pişmanlık boy göstermişti. O günden sonra her gün dinlemişti bu türküyü.

Halit ayna da kendini son kez kontrol ettikten sonra evinden dışarı çıktı. Kiraz Mahallesi aydınlanmıştı. Dükkanlar yavaştan açılıyordu. Halit yokuş yukarı çıkmaya başladı. Nazenin'in yerini öğrenmesi için gitmesi gereken bir yer vardı.

Aysel sultan pencerenin önündeki çiçeklerini sularken hızlıca Yılmaz'ların evine doğru giden delibaş Halit'i gördü. Pencereden eğilip Halit'in arkasından baktı Aysel sultan.

"Hayırdır inşallah bu delibaş sabahın köründe Yılmaz'ların kapısına neden gidiyor ki ? Ayol yoksa bu ? Amanın bizim delibaşın aklı başına mı geldi acaba ? Kız saçaklı , Yeliz annem Halit'in başına düşürdüğün saksı işe yaradı kız"

~~

Halit'in merdivenleri üçer beşer çıkıp Yılmaz'ların evinin önüne geldi. Zile basıp kapının açılmasını bekledi. Yerinde duramıyordu Halit. Kapı açılmayınca bir kez daha bastı zile yine açılmadı. Halit bu sefer parmağını zilin üzerine koyup kapı açılana kadar çekmedi parmağını. En sonunda kapının anahtar sesini duydu aynı anda da Yılmaz'ın sinirli yüzünü.

"Halit kardeşim sabaha kadar karpuz aradım bir saat önce uyudum ve sen  kargalar bokunu yemeden zilimize basıyorsun. Seni öldürmemem için geçerli sebep söyle bana" kızgınlıkla konuştu Yılmaz.

"Yardımınıza ihtiyacım var en çok da Ahsen'in" Yılmaz içeri geçmesi için yol verdi Halit'e. Dostunun yardıma ihtiyacı geçerli bir sebepti en azından Yılmaz için.

Halit koltuğa oturdu. Yılmaz odaya gidip zil sesinden dolayı çoktan uyanmış olan karısının saçından öpüp durumu anlattı. Ahsen üstündeki geceliği çıkarıp hamile elbisesini giydi. Yılmaz'la birlikte Halit'in yanına geçtiler.

"Sabahın köründe dayandım kapınıza ama yardıma ihtiyacım var en çok da senin yardımına Ahsen."

Ahsenle Yılmaz önce birbirlerine baktılar ardından devam et dercesine Halit'in yüzüne.

"Nazenin'in yanına gitmek istiyorum Ahsen. Bana Nazenin'in adresini verir misin ?"

Ahsen gözlerini kocaman açarak Halit'te baktı. Gözlerini Halit'in gözlerine dikti. Ahsen Halit'in gözlerinde pişmanlığı gördü, zorda kalmış bir adam gördü ve özlem gördü.

"Neden gideceksin ki sen istemedin mi zaten gitmesini."

"Aklım başıma geldi kalbim de dile geldi Ahsen. Dinledim kendimi yapılanları gördüm. Belki diyeceksin bizim zorumuzla bizim sözlerimizle oldu diye. Siz sadece bende ki Nazenin'e var olan duyguyu açığa çıkardınız görmemi sağladınız. Ben kendime yalan söylemişim, kendimi kandırmışım."

Yılmaz da sonunda dile gelen arkadaşının yanına oturdu. "Sonunda sevda bu herife de uğradı ne kadar yakın arkadaşım olsa da süründür allahım" dedi içinden gülerek. Karısına baktı, Ahsen'i gözlerini Halit'e dikmiş bir şeyleri tartıyordu.

"Hiçbir şey için geç değil Halit. Yeter ki kendinden emin ol ve vazgeçme"
"Bu saatten sonra vazgeçmem"

Halit Ahsen'e döndü. "Adresi verecek misin ?"
Ahsen kararsızca yerinde kıpırdandı. Halit'in yüzüne baktı sonra kocasının yüzünde durdu gözleri. Yılmaz çelişkiye düşen karısına yardımcı olmak amacıyla gözlerini açıp kapattı.

"Adresi verecem ama eğer bu kez de Nazenin'i üzersen yemin ederim boğarım seni" Ahsen ayağa kalkıp çekmeceden kağıt kalem aldı. Yerine tekrar geçip kağıda adresi yazdı. Ayağa kalkıp kağıdı Halit'e uzattı.

"Teşekkür ederim Ahsen" Halit'i kapıya kadar geçirdi karı-koca. Halit gitmeden evvel Ahsen bir şey istedi.

"Nazenin'i çok özledim lütfen onu geri getir."

Halit Ahsen'e gülümseyip konuştu.

"İyi başlamadı ama iyi devam edecek"

~~

Nazenin salondaki koltukta küçülmüş yatıyordu. Ellerini başının altına koymuş dizlerini karnına doğru çekmiş öylece yatıyordu. Dün akşam olanlar hala aklından çıkmıyordu. Halit kendisine gelmişti elinde papatyalarla. Kapıda görünce Halit'i içinde kırılmış olan yerlerde çiçek açmıştı. Ta ki Halit papatyaları kapıya atıp gidene kadar. Halit öylece gittikten sonra Levent'e yalnız kalmak istediğini söylemişti. Levent'te anlayışla gidip Nazenin'i yalnız bırakmıştı. Ne zaman geçecekti bu durumlar ? Mutlu olmaya başlayacağı zaman hayat hemen bir oyununu daha ortaya koyuyordu. Sınanan hep kendisi mi olmak zorundaydı ? Yoruluyordu Nazenin bunu hissediyordu. Düşüncelerini bölen kapının ziliyle ayağa kalktı. İçinde bir umut belirdi belki Halit gelmişti. Belki konuşmak istemişti. Yüzünde belirmeye başlayan gülümsemesiyle üstündeki ince battaniyeyi atıp hemen kapıya koştu. "Nolur bu sefer olsun, lütfen" dedi.

Kapıyı açtığında şaşırmıştı Nazenin. Şaşırmaktan çok daha öte bir şeydi bu, beklememek. Geleceğini tahmin bile etmemekti. Ağzını açtı ama sesi çıkmadı Nazenin'in şaşkınlığı sesini kesmişti. Sonunda kendini toparladı.

"Baba" bu kelimeyi en son ne zaman söylemişti ? Kulaklarına bile yabancı gelmişti söylediği sesi. Baba kelimesi insanın içini yakar mıydı? Bir kelime söylerken bu kadar acı verir miydi hem ? Gözler dolar mıydı bu kelime söylenince ? Bazı kelimelere yüklenen anlamlardan dolayı acı da verirdi, gözleri de doldururdu. Bazı kelimeler çok şey ifade ederken aslında boştu da.

Nazenin'in babası Kemal Bey bir şey demeyip içeri geçti. Nazenin babasının arkasından yavaş adımlarla takip etti. Ayakları geri geri gidiyordu. Çok özlemesine rağmen babasıyla aynı ortamda olmak istemiyordu. Çünkü ne zaman bir araya gelseler sonu iyi bitmiyordu.

Babasının karşısındaki koltuğa geçip oturdu Nazenin. Koltuğun ucunda oturuyordu Nazenin, dizlerini birbirine bastırmış ellerini birbirine kenetlemişti. Göz ucuyla babasına bakıyordu.

"Nasılsın baba" diyebildi en sonunda. Bir insan babasıyla ne konuşacağını bilmez miydi ? Nazenin de unutmuştu bir babayla ne konuşulacağını.

"İyiyim sen" düz bir sesle cevap vermişti babası.
"İyiyim"

"Gittiğin yerde rayını tutturamadın galiba gelmişsin" kinayeli sesiyle konuştu babası. Nazenin bir şey demeyip babasının gözlerinin içine baktı.

"Zaten senin orda tutunabileceğini beklemek aptallıktı. Kendi başına gittin oralara. Yine burnunun dikine gittin. Sonuç ne hüsran."

Babasının bu sözleri söyleyeceğini biliyordu Nazenin. Son 5 yılda yaptığı hangi işte arkasında durmuştu ki zaten hangisinde sırtını sıvazlayıp ben yanındayım demişti ki?

"Bu benim kendi hayatım baba." diyebildi sonunda Nazenin. Onu da demezdi ya niyeyse artık susmak istemiyordu.

"Ne demek senin hayatın biz neyiz burda? Kendi bildiğini yapıp durmaktan başka bildiğin bir şey yok senin. Danışayım demek de yok."

Nazenin artık sinirlerinin gerildiğini hissediyordu. Bugüne kadar susmuştu ne değişmişti ki ? Artık susmayacaktı.

"Kime danışacaktım baba ? Her aradığımda "ne söyleyeceksen çabuk söyle işim var" diyen, kararlarımla beni hep yargılayan dinlemeyen, arkamda durduğunu hissetmediğim baba mı danışacaktım ? Söylesene baba, cevap ver ."

Kemal Bey hiçbir şey söylemedi. Nazenin ayağa kalktı.

"Ya söylesene bana şu son 5 yılda bir kez olsun "nasılsın" dedin mi ? Ya da bana "kızım" diye seslendin mi ? Sahi sen kızım kelimesini biliyor musun?"

"Terbiyesizlik etme" babası yüz ifadesini bozmadan konuştu. Keşke konuşmasaydı aslında çünkü Nazenin çileden çıkıyordu.

"Zaten Nazenin sussa suç, konuşsa terbiyesiz. Ben sana nasıl yaranacağımı, ağzından "kızım" sesini duymak için neler yapacağımı şaşırdım anlıyor musun baba? Anladığın kesin de umursamadığın o kadar belli ki. Hiç mi özlemiyorsun ya. Benden başka çocuğun yok senin. Sokakta birlikte yürüyen, oturan baba kızları gördükçe canın acımıyor mu? "Keşke bizde öyle olsak " diye geçmiyor mu kalbinden. Ben sana ne kadar gelirsem geleyim sen benden o kadar uzaklaşıyorsun. Ne zaman bitecek bana olan bu nefretin?" Gözyaşları akarken konuştu Nazenin. Ağladığının farkında bile değildi ki!

"Abartıyorsun Nazenin. Olayları saptırıyorsun."

"Bazen diyorum ki keşke o kaza olmasaydı. Belki o zaman eski günlerdeki gibi senle ben yine baba kız olurduk."

"Senin yüzünden" dedi babası. Nazenin babasının sözüyle gözlerinden yaşlar daha çok akmaya başladı. Nazenin gözyaşlarını elinin tersiyle sildi.

"Tamam benim yüzünden tamam mı ? Kabul ediyorum. Ama isteyerek olmadı baba. Kazaydı. 19 yaşındaydım baba heyecanlıydım, toydum."

"Ben annemi senin yüzünden kaybettim Nazenin. Seni hiç affetmicem."

"Peki ben seni affedecek miyim baba? Annemi aldattığını gözlerimle gördüğüm günün telefisini yapabilecek misin ? "

Nazenin'in sözleriyle babası donup kaldı. Nazenin'in bildiğini bilmiyordu. Boşandığı karısı bile bilmiyorken kızı 5 yıl önceki olayı hatırlıyordu. Bildiği halde susmuştu, bildiği halde bir şey yapmamıştı.

"Cevap versene baba. Peki bir şey daha bil o zaman. Kaza günü babaannemle birlikte gördük biz seni o kadınla. İş yerine gelmiştik. Odana çıktık kapıyı defalarca çalmamıza rağmen duymadın sen. Sonra babaannem dayanamadı açtı ve gördük seni. Benim ilk aşkım, kahramanım babam bu dünyadaki güvenebileceğim tek erkekte karısını sekreteriyle aldatıyordu. Babaannem bir şey demeden kapıyı örttü. Arabaya geçtiğimizde bana dediği tek şey  "biraz arabayla dolaşalım" olmuştu. Tek şeritli yola girdik. Yavaş kullanıyordum. Babaannem soğuk soğuk terlemeye başladı. Eli sol göğsüne gidip geliyordu. Elleri bir süre sonra titremeye başladı, ne yapacağımı bilmiyordum, korkmuştum. Babaanneme dönüp konuşmaya çalışırken karşıdan gelen kamyonu görmedim, korkudan arabanın hakimiyetini sağlayamıyordum. Sonrasını biliyorsun zaten."

Kemal bey ellerini başının arasına almış oturuyordu Nazenin de babasının başında dikilmişti. İşte tüm gerçek bunlardı. Nazenin'in babasıyla arasının kötü olmasına sebep olan gerçekler. Son 5 yılı bitiren gerçekler.

"Babaannem o kazadan kurtulabilirdi biliyor musun ? Ama kalp krizi geçirmiş. Senin yüzünden baba. Sen yıllarca beni suçladın ama annenin ölümünde en büyük suçlu sensin."

"Kes sesini. Sus Nazenin" hiddetle kalkıp bağırdı Kemal Bey. Şimdi baba kız burun buruna duruyorlardı. Nazenin kollarını göğsünde birleştirdi.

"Madem gerçekleri konuşuyoruz. Son bir gerçek daha kamyonla çarpışmadan önce babaannemin senin hakkında ne dediğini de bilmek istersin."

"Sus Nazenin"

"Keşke doğurmasaydım dedi" Nazenin sözünü tamamlamasıyla yanağına babasının eli indi. Yüzü geri savrulan Nazenin başını kaldırdığında kapı da onları izleyen annesi ve Halit'i gördü.

"Git baba"

~~

Halit dün olanları düşündükçe Nazenin'in yanında gördüğü herifi bin parçaya ayırmak istiyordu hem de bizzat elleriyle. Nazenin'in kapısına geldiğinde bu olanları yaşamayı beklemiyordu. Kapıyı açan yakışıklı bir erkek sonrasında bornozla çıkıp gelen Nazenin düşündükçe deli oluyordu kıskançlıktan.

Halit o kapıdan çıktığı andan beri zaten Nazenin'in başka bir erkekle olacağını aklına getirmemişti. Çünkü Nazenin'i tanıyordu. Sevdasına nasıl sadık ve saygılı olduğunu biliyordu. Çünkü Halit'in tanıdığı gökyüzü kızı bunları yapmazdı. Kendine yakıştırmazdı bir defa Nazenin. Fakat Halit'i deli eden Nazenin'in bir erkekle baş başa aynı evde olması üstüne üstlük bir de Nazenin'in bornozla evde o herif varken dolanmasıydı. O halde görünce Halit ilk defa bilmediği bir duyguyla tanıştı, kıskançlık. Pardon bilmediği dedik aslında Hüsamettin'in Nazenin'e asıldığı zamanlarda da Halit'in kanında bu duygu gezinmişti de Halit kabullenememişti. Ama şimdi ? Şimdi bu kıskançlık denen mereti iliklerine kadar hissediyordu. Ne berbat bir histi bu.

Eğer dün kapıdan çıkıp gitmeseydi, o herifi öldürüne kadar döverdi. Sonra o herifi kapı dışarı edip gittiği günden beri soluğunu kesen kadının gözlerinin içine bakardı. O mavilerde umut görünceye kadar bakardı. İzin verirse ellerini avuçlarının içine alır "yanındayım" derdi. Tabi Nazenin izin verirse. İzin vermezse de verene kadar beklerdi. İzin vermesi için elinden geleni yapardı. Ama o sinirle gitmişti.

"Ne bekliyorum ki ben buraya Nazenin için gelmedim mi ?" Hırsla otelin sehpasına vurup, yerinden kalktı. Odasından çıkıp asansörü beklemeden merdivenlerden hızlı hızlı inmeye başladı. Otelin önündeki taksiye binip Nazenin'in evinin adresini verdi. Yaklaşık yarım saat sonra apartmanın önündeydi. Şöföre ücreti ödeyip indi Halit. Apartmanın giriş kapısında Nazenin'in annesini gördü. Nazenin'in dükkanında bir kez resmini görmüştü.

Nalan Hanım çantasından anahtarını çıkarmakla uğraşıyordu. Anahtarını çıkardığında yanında birisinin durduğunu fark etti. Yan tarafa döndüğünde, kızının kitabının arasında gördüğü fotoğraftaki oğlan olduğunu anladı. Başını usul usul salladı "yakalandın der" gibi.

Halit kendisine bakan kadının da onu tanıdığını anladı. Suçlu gibi baktı kadının yüzüne.

"Demek kızımın kalbini hallaç pamuğuna çeviren delikanlı sensin. Bende Nazenin'in annesi Nalan. Bu yüze iyi bak çocuğum hesap soracak senden" diyip Halit'in ensesine vurdu Nalan Hanım.

Halit bir şey diyemedi. Yalnız biraz tırsmıştı bu kadından. "Al bakalım şu valizi taşı" Nalan Hanım Halit'in eline valizi verip kapıyı açtı. Merdivenlerden Nalan Hanım önde Halit arkada yavaş yavaş çıkmaya başladılar.

Evin kapısına geldiklerinde içeriden gelen yüksek sesleri duydular. Nalan Hanım ve Halit birbirlerine baktılar. Nalan Hanım hemen anahtarla kapıyı açtı. Halit'le kapıyı kapatıp kapının önünde durdular. Halit öne atılıp gitmek isteyince Nalan Hanım durdurdu. Eski kocası Kemal gelmişti. Nalan Hanım gittiği yerde eski kocasını arayıp Nazenin'e biraz babalık yapmasını istemişti. Duyduklarına bakılırsa bu adamdan bunu istemek hataydı.

Nalan Hanım yavaşça salonun kapısına doğru yürüdü. Nazenin'in görmeyeceği yerde durdu Halit'te yanına geldi. Konuşulanları çok daha net duyuyorlardı. Nalan Hanım kızının söylediği sözle kalakalmıştı.

"Benim ilk aşkım, kahramanım babam bu dünyadaki güvenebileceğim tek erkekte karısını sekreteriyle aldatıyordu" demişti kızı. Ne yani kocası aldatmış mıydı kendisini? Ve hiç fark etmemişti bile. Demek ki eve geç gelmeler fazla mesailer toplantılar bu yüzdendi diye düşündü. Üzüldü Nalan Hanım bir kadın olarak aldatılmak fazla incitmişti.

Halit yanında duran kadının değişen yüz ifadesinden aldatıldığını bilmediğini fark etti. Üzüldü Halit'te. Ağırdı hem de çok.

Nalan Hanım daha fazla beklemedi yerinde salonun kapısının önünde durdu. Anne yüreği keşke görmeseydi bu anı, kızının başı yana düşmüştü yanağına inen tokat yüzünden. Gözleri kocaman açılarak "Nazenin" dedi sadece.

Halit, Nazenin'e tokat atan adamı boğmak istiyordu. Nasıl bir babaydı bu ? İnsan kendi canından kanından olan birine nasıl kıyabilirdi ki? Nazenin'in kendisine baktığında gözlerinde utanç görmüştü Nazenin'in. Utanması gereken Nazenin değildi ki ? Bu hikayede en masum kişiydi Nazenin ve en çok kırılan da.

~~

"Git baba" diyebildi Nazenin. Annesi duymuştu her şeyi. Halit öğrenmişti ve babasının nasıl tokat attığını da görmüşlerdi. Utandı Nazenin.
Böyle bir babaya sahip olduğu için ilk kez utanç duydu.

Annesi hemen yanına gelip babasının vurduğu yerden öptü. Annesine üzgün gözlerle "özür dilerim" demişti Nazenin. Annesinin öğrenmesine sebep olduğu için, oysaki annesinin bu durumu öğrenmesini istememişti. Hangi kadın aldatıldığını duyduğunda yıkılmazdı ki ?

Nalan Hanım sinirle Kemal Beyin kolunu tuttu. "Bence bana anlatman gereken bir şeyler var. Ne kadar ayrılmış olsak da bilmeye hakkım var. Kızıma attığın tokatın da hesabını burda sormak istemiyorum" Nalan Hanım ve Kemal bey evden çıkmışlardı.

Nazenin biraz önceki oturduğu yere oturdu yine. Sanki Halit evde yokmuş gibiydi. Halit yavaşça Nazenin'in yanına oturdu. Bir süre konuşmadılar. Nazenin konuşmak istemiyordu. Halit nerden başlayacağını. Sessizliği paylaştılar yine. Ne kadar süre o pozisyonda oturdular bilmiyorlardı. İkisi de hareket etmeden oturuyordu sadece.

"Neden geldin Halit" dedi Nazenin. Madem bugün etekteki taşları dökme günüydü. O zaman son kalan taşları da dökerdi.

"Senin için"

Nazenin Halit'e dönüp gülmeye başladı. Öyle bir gülüyordu ki, kahkahalarla. Halit karşısında bu şekilde gülen Nazenin'e bakıyordu.

"Demek benim için geldin" diyerek tekrar gülmeye başladı Nazenin. Gülmesi ağlamaya dönüştü şimdi hıçkırarak ağlıyordu. Halit Nazenin'i çekip sarıldı. Ağlamasın istiyordu, artık gözünde yaş görmek istemiyordu. Nazenin'i en çok kendisi ağlatmıştı ama artık ağlatmayacaktı. Buna izin vermeyecekti.

Nazenin biraz sakinleşince Halit arkasına yaslanıp Nazenin'i de göğsüne yasladı. Nazenin hala hıçkırıyordu."Dün seni o adamla görünce kıskandım. Farklı bir şey düşünmedim. Çünkü sen Nazenin'sin seni tanıyorum."

Başını Halit'in göğsünden kaldırdı Nazenin şimdi yüz yüzelerdi. "Neden kıskandın? Mahallenin kızı olduğum için mi yoksa" alayla güldü Nazenin.

"Sen demiştin ya "gidenin arkasından kendini bulmak da senin elinde" diye ben senin gidişinden sonra kendimi buldum Nazenin. Sürekli inkar ettim, olmaz dedim, saçmalık dedim ama çoktan olmuşta ben korkaklığımdan itiraf edemedim sana. Senin yokluğunda hiçbir şeyin tadı kalmadı. Seninle birlikte kalbimde beni bırakmıştı sanki. Her sabah çay bahçesinin karşısında kitapların tozunu alan seni gözlerim aradı. Herkesin hayatına dokunan sen benim kalbime dokunmuşsun, dokunmakla kalmayıp kalbim senin olmuş. Benden çıkıp gitmiş. Ben bana ait olanı almaya geldim."

Nazenin başka zaman olsa bu itiraf karşısında Halit'in boynuna atlardı ama öyle kolay olmayacaktı. Yalan yok söyledikleri kalbine dokunmuştu ama bu kadar basit değildi.

"Ben gidince mi aklın başına geldi Halit Bey. Lan ben sana yalvardım. Sen git dedikçe geldim. Olmaz dedikçe olurunu göstermeye çalıştım sana. Sonra sen sıkılma diye uzaktan sevdim seni. Yok dedim olmuyor böyle sırf sen mutlu ol diye ben gitmeyi göze aldım. Madem bana karşı boş değildin niye korkaklığı bi kenara bırakmadın? Ben senin korkularınla bile yüzleşmeye hazırdım. Yaralarını ben sarardım senin. İyileştirirdim ama sen her seferinde olmaz dedin. Sen beni sevmişsin söylemeyip ben acı çekmişim."

"Güvenemiyordum Nazenin. Yaşadıklarım" Halit sözünü bitiremeden Nazenin ayağa kalktı.

"Sıçarım senin güven sorununa. Babamı sekreteriyle bastım. Babamı, kendi öz babamı. İlk aşkımın annemi aldattığını öğrendim Halit. Babasının bunu yaptığını gören bir kız hangi erkeğe güvenebilir artık. Ben sana güvendim ama. Babamın açtığı yara hala dururken ben senin yaralarını öperek sarmayı istedim. Ben yaralarımı sarmadan geldim sana ama sen yaranın nerde olduğunu bile bilmiyorsun." Nazenin bunları söylerken bağırdığının farkında bile değildi.

Halit'te ayağa kalktı Nazenin'in karşısında durdu.  Nazenin başını başka tarafa çevirdi.
"Benim yaralarımı sen çoktan kapattın izi bile kalmadı. Bırak senin yaralarını da ben sarayım. Babanın açtığı yaraları belki ben öperek iyileştiririm. Kanayan yerlerini çiçeklerle sararız. Biz birbirimize iyi geliriz Naz."

"Ben hep kendimi suçladım senin kalbine eksik geldim diye" mırıldanarak konuştu Nazenin.

"Hayır sen benim virane kalbime öyle fazla geldin ki kitap kokan kadın, hemde öyle fazla geldin ki bıraksam kendimi sende kaybolacakmışım gibi. O zamanlar korktum. Ama şimdi korkmuyorum ve ben sende kaybolmak için can atıyorum." Nazenin'in elini tuttu Halit.

"Çıkmaz sokaksa yollar Halit"

"Olsun çıkmaz sokak olsun. Biz de orada yaşarız birlikte. Orayı bahar bahçe yaparız. Yan yana olduktan sonra mekanın önemi yok."

Nazenin elini Halit'in elinden çekti. "Ne bekliyorsun Halit koşup boynuna atlamamı mı ? Ya da "ay beni seviyorsun artık evlenebiliriz" dememi felan mı? Ne yapmamı istiyorsun?"

"Kiraz Mahallesine geri dönmeni."

"Hayır" dedi Nazenin. Kararı kesindi dönmeyecekti. Yaşadıkları kolay zamanlar değildi. Yorgundu Nazenin. Dinlenmesi gerekiyordu. Sonrasını da zamana bırakmıştı artık.

"Sen beni seviyorsun bende seni seviyorum Nazenin."

"Ee ne yapalım Halit. Birbirlerini sevenler hep yan yana mı? Bak Aslı'yla Kerem'e , Ferhat ile Şirin, Leyla ile Mecnun bunlarda çok sevmişler ama kavuşamamışlar. Bizde onlar gibi oluruz. Bizden bir cacık olacağı yok bari hikaye olalım da adımız yazılsın" alayla sırıttı Nazenin. Bunlar hep Halit'in sözleriydi "bizden bi cacık olmaz"

"Benle dalga mı geçiyorsun sen?"
"Yok canım ne dalgası ? Dalga denizde olur. Aa bak deniz demişken ben deniz sen gökyüzüydün. Hii gördün mü bak biz yine kavuşamayız."

"Nazenin"
"Ne var Halit? Bunlar senin sözlerindi. Sen bana bunları söylerken ben gayet sakindim sen neden sinirlendin ki şimdi ?"

Halit bir şey demedi çünkü ne dese Nazenin kendi sözleriyle vuruyordu Halit'i. Nazenin'in deli damarını oynatmıştı bunu net görüyordu. Çok da inatçıydı. Halit'in içinden bir ses "daha bunlar ne ki " diyordu. Daha bunlar ne ki ?

"Lütfen gidelim Kiraz Mahallesine herkes özledi seni en çok da ben."
"Bende özledim ama gelemem Halit. Dinlenmem lazım, zaman lazım."

"Peki biz ne olacağız?"

"Biz diye bir şey yok Halit. Olacaksa bile zamana bıraktım ben akışın tersine kürek çekmekten yoruldum akışına bıraktım."

"Ben yanında olacak mıyım peki ?"

"Seni de zamana bıraktım"

~~

Herkese Merhaba 💃🏻 upuzun bir bölümle geldim🙊

Sonunda artık tüm her şey açığa çıktı sanırım 😎 bölümü nasıl buldunuz güzel insanlar yorumları bekliyorum 😘 ve tahminleri de 😍

👆🏻Bu resmî de görün diye atıyorum canlar özellikle verilen oyları, belki kiminiz inanmıyor çok abartıyorsun diyor. Şunu söyleyeyim size "3" kişi dahi oy verse yorum yapsa ben yine yazarım. Fakat benim takıldığım nokta yıldıza basmak bu kadar mı zor ? O yıldıza her bastığınızda ben "emeğine sağlık" sözünü duyuyorum. Lütfen istediğim biraz da olsa emeğe saygı 🙏🏻

Kendinize çok iyi bakın güzel insanlar, çok değerlisiniz hepinizi seviyorum 🌸❣️

Continue Reading

You'll Also Like

581K 11.3K 21
༺༻ Bütün hakları saklıdır "Ben geldim" Gülümseyerek ve son harfi uzatarak kurduğum cümle ile o da gülümsedi. Sandalyesini biraz masadan geri çekti...
551K 29K 28
#İlişkiler etiketinde 1 numarayız 🎊 Aldatıcı 'mutlu son' hikayelerine yeterince inanılmış, bu uğurda beş yıl heba edilmiş karşılığında parlak boynu...
6.1K 500 31
Ne kadar unutmak istesekte; mazi hep yanı başımızdadır, ne kadar unutmak istesek o kadar boğuluruz çıkmazlarında ve ne kadar uzun olsada yol, bekleri...
678K 5.8K 21
"Bakışlarındaki isteğe daha fazla dayanamadım, ama bakışlarından çok altındaki asıl harikanın ıslak ve muhtaç isteğine dayanamadım." "Konuşmak yerin...