''Kerem?''
Kafamızı sesi duyduğumuz yöne doğru çevirdiğimizde ikimizde çok şaşırmıştık. Şu an ki pozisyonumuz hiç iç açıcı değildi ve ben yerin dibini girip bir daha ortaya çıkmamak istiyordum. Karşımda canlı canlı bir Sevim Sayer duruyordu.
Hemen bacaklarımı Kerem'in belinden indirdim ve üstümü düzelttim. Hiç birimiz konuşmuyorduk. Ben rezil olmuştum. Kerem ise hiç bir şey demeden ayağını sallıyordu.
''Kerem?'' dedi annesi tekrarlayarak. Ama bu sefer sesi merakla geliyordu.
''Efendim anne?''
''Ne yapıyorsunuz burada?''
Evet, çok güzel ne yapıyorduk burada?
''Bir şey yapmıyorduk. Konuşuyorduk öyle.''
''Hiç öyle gözükmüyordu ama.''
Çok güzel! Hiç öyle gözükmüyormuş. Kim bilir kadıncağız ne anladı? Tabi anladığı şey muhtemelen doğruydu ama şu an konumuz bu değildi.
''Ya anne işte şey oldu. Ben ve Zeynep şey yapıcaktık... Ya işte boşver sen.''
''Kerem bir gelir misin?''
Kerem istemeye istemeye gitti. Ben ise şu an tırnaklarımı kemiriyordum.
Kerem'in ağzından;
''Kerem bu ne?''
''Ne, ne?''
''İşte bu kız.'' dedi Zeynep'in olduğu tarafı gözleriyle göstererek.
''Kız arkadaşım.''
''Senin kız arkadaşın Melis değil miydi?''
''Evet öyleydi.''
''Eee ne oldu onunla ayrıldınız mı?''
''Yooo.'''
''Kerem doğru düzgün cevap ver!''
''Yaa anne boşver sen.'' dedim ve hızla Zeynep'in bulunduğu odaya gittim.
Zeynep'in ağzından;
Acaba ne konuşmuşlardı? Annesi benim hakkımda ne demişti? Kerem ne açıklama yapmıştı? Beynimi bu sorular kemirirken Kerem'in bana doğru geldiğini gördüm.
''Eee ne oldu? Annen ne dedi? Kesin kötü bir şey dedi. Uff ya rezil oldum işte. Bak hepsi senin yüzünden! Yerin bin kat dibine girdim!''
Kerem bana sorgulayan gözlerle bakarken tekrar bağırdım.
''Ne? Niye öyle bakıyorsun?!''
''Motorun soğusun güzelim.''
''Uff tamam be!'' dedim sakinleşerek.
''Hiç öyle konuştuk işte.''
''Yani bir şey sormadı mı?''
''Sordu. ''
''Eee Kerem? Merakta bırakma insanı!''
''Yaa işte bende kız arkadaşım dedim. Oldu bitti.''
''Hmm tamam o zaman.''
Ne? Kız arkadaşım mı? Jeton şimdi düşmüştü.
''Ne kız arkadaşım mı dedin?''
''Evet öyle değil misin?''
''Yani tamam da.. iştee....''
''Neyse güzelim merak etme sen.''
Kerem saçımı okşayınca herşeyin yolunda olduğunu anlamıştım.
Sabah...
''Hadi kalkın! ''
Melis'in tepemde cırlayan sesini duyduğumda yataktan zıpladım. Her şey normaldi. Kerem yatağında yatıyordu. Ben kendi yatağımda yatıyordum. Acaba dün gece bir rüya mı görmüştüm? Rüya olması kesinlikle daha iyiydi. Yoksa ben Sevim Teyze'nin yüzüne asla bakamazdım.
''Yaa Melis bi sussana sen!'' diye sitem ettim ama dinleyen kim?
Melis beni uyandırdığına sevinmişken Kerem ve Barış'ın yattığı yatağa gitti.
''Hadi uykucular uyanın!''
Barış benimle aynı tepkiyi vermişti. Kerem ise hala uyumaya devam ediyordu.
''Bu uyanmayacak bak! Yaaa sana diyorum uykucu!''
Melis, Kerem'i dürtüklerken bende çantamı topluyordum.
''En iyisi ben bunu öpüpte uyandırıyım.''
''Uyuyan güzel!'' dedim masum bir sırıtışla. Kerem'e laf sokmak hoşuma gidiyordu. Ama o bunları duymuyordu.
Bir anda yerimden sıçradım. Melis ne demişti? Öpüpte uyandırayım mı? N-ne? Y-yok olamaz yani. Bugünlerde bende bir sorun var kesinlikle. Jeton sonradan düşüyor.
Melis'in Kerem'i öpmesini engellemek için bir şeyler yapmalıydım! Hızlı düşün! Düşün! Düşün!
Bir anda çığlık attım. ''Aaaaaaaaaaaaaa! ''
Herkes yerinden sıçradı, Kerem'de dahil.
''Ne oldu?'' dedi Melis merakla.
''Örümcek gördüm galiba.' dedim gözlerimi ovuşturarak.
''Yaaa Zeynep tam da zamanını buldun yani. Ne güzel Kerem'i öpecektim.''
Bunu duyunca Kerem'in yüzüne pis bir sırıtış yayıldı. Pislik! Hemen nasıl anlıyor onu kıskandığımı! Pislik cidden ya.
''Valla bugünlerde her Kerem'i öpeceğimde, her elini tuttuğumda alarm gibi cırlıyorsun. Görende ona aşıksın zannedecek.''
Bu söylediği söze gözlerim kocaman açıldı. Kerem'in de öyle.
''Ne? Kerem? Aşık olmak? Ben? Yok canım!''
''Şaka yaptım zaten sen aşık olsan bile ki biliyorum aşık olmazsın. Kerem sana aşık olmaz zaten.'' dedi kıkırdayarak.
Allah allah! Nedenmiş o? Yani gördüğünüz gibi öyle bir şey yok. Kerem bana aşık.
''Niyeymiş o?''
''Birbirinizden nefret ediyorsunuz çünkü.''
''Evet o konuya gelirsek... Ben artık Kerem'den o kadar nefret etmiyorum. İyi bir insan olduğuna karar verdim.''
Herkes şaşırmış bir ifadeyle bana baktı. Kerem'de dahil.
Melis ve Barış bir anda gülmeye başladı. Ne vardı bu kadar gülünecek?
''Ne zamandan beri?'' dedi ikiside.
''Ormana gittiğimizden beri.'' dedim dürüstçe.
Kerem hala şaşkınlıkla bana bakıyordu. Bunları söylememi beklemiyordu herhalde.
Melis bir anda; ''Aman neyse hazır mısınız?'' dedi.
Herkes kafasını sallayınca yerlerimizden kalkıp merdivenlere doğru ilerledik. Melis ve Barış önden çıkarken Kerem ve ben biraz arkadan geliyorduk. Kerem bir anda burnunu yanağıma sürttü.
''Hey! Ne yapıyorsun? Birileri görecek.''dedim fısıltıyla.
''Ama güzelim dünkü şey de yarıda kaldı.'' dedi nazlanarak. Demek ki dün gece bir rüya değilmiş.
Merdivenlerden çıktığımızda bir anda karşımıza Sevim Teyze çıktı. Bir bu eksikti! Şimdi yanaklarımın çok kötü kızardığına bahse girerim.
''Eee çocuklar ne yapıyorsunuz?'' dedi hepimize.
''İyiyiz Sevim Teyze siz nasılsınız?''
Melis ve Kerem'in annesi çok yakın gözüküyordu. Biz ise hiç iyi bir başlangıç yapmamıştık.
Herkes 'günaydın' deyince Sevim Teyze bir anda kafasını ben ve Kerem'e çevirdi ve gözlerini bize dikti.
''Eee Zeynep sen ne yapıyorsun?''
''İyiyim siz.'' dedim en iyimser halimle.
Kerem ise gerilmiş gibiydi. İyi bir başlangıç yapmadığımızı o da biliyordu.
''Aaaa siz Zeynep ile tanıştınız mı?'' dedi Melis hevesle.
''Evet dün gece-''
Kerem bir anda sözünü kesti ve konuşmaya başladı.
''Zeynep su içerken tanışmışlar. Yani gece mutfakta.'' dedi kıvırmaya çalışarak.
Okul...
Kantinde sakince oturuyorduk. Ben, Kerem, Melis, Barış, Dilan, Yağmur ve Can.
''Eee Can siz Yağmur ile dün ne yaptınız?'' dedim merakla.
''Hiç işte baş başa geçirdik.'' dedi Yağmur lafa atlayarak. Dilan'ı sinir etmek için yaptığını biliyordum.
O anda telefonuma gelen mesajla yerimden sıçradım.
''Biz de baş başa bir gece geçirecektik ama.... - Kerem''
Şebek ya yemin ediyorum.
O sırada duyduğumuz tanıdık sesle kafamı kantinin girişine çevirdim. Gördüğüm şey karşısında şok olmuştum. Bu o'ydu. Sapa sağlam karşımda duruyordu. Ama bu imkansızdı. N-nasıl olabilirdi ki bu?