treasure | taehyung

By chimsnoona

182K 14.3K 3.8K

@Ss_Green e ithaf edilmiştir. More

null
eins
zwei
drei
vier
fünf
sechs
sieben
acht
neun
zehn
elf
zwölf
dreizehn
vierzehn
fünfzehn
sechzehn
siebzehn
achtzehn
neunzehn
zwanzig
challenge
einundzwanzig
zweiundzwanzig
dreiundzwanzig
fünfundzwanzig
sechsundzwanzig
siebenundzwanzig
Neunundzwanzig
dreißig
einunddreißig
zweiunddreißig
final

achtundzwanzig

4.2K 336 56
By chimsnoona

umarım beğenirsiniz, ayrıca geciktiği için üzgünüm
kontrol de edemedim yanlışlık yaptıysam kusuruma bakmayın

affedin lütfen

oy ve yorum bekliyorum <3

Hei' ye diklendiğim günden sonra okul tarafından üzerimde gezdirilen bakışlarda büyük ölçüde değişim vardı. Örnek vermek gerekirse;

1. İnsanlar beni bir sürtük olarak görmüyordu. Bu iyiydi.

2. İkincisi, arkadaşlarımın davranışlarında da gözle görülür bir değişim vardı.

Taehyung spor salonuna gittiğini ve benim de yanına gitmemi istediğini mesajla bana ilettiğinde, eşyalarımı hazırladıktan sonra dışarıya çıkıp öylece yürümeye başlamıştım. Fakat telefonuma gelen mesaj, yerimde durmama sebep olmuştu.

shin woo: choon hee

shin woo: bana cevap vermelisin

Bu çocuk hangi yüzsüzlükle bana mesaj atıyordu bilmiyordum ama ona cevap vermek istemediğim bir gerçekti. Mesajlarına, aramalarına ısrarla dönmeyerek öylece ilerlediğimde artık aramalarına bir son vermeyeceğini bildiğimden, telefonu elime alıp açtım.

'' Ne istiyorsun? ''

'' Seninle konuşmalıyım. Bak, ben gerçekten üzgü- ''

'' Üzgünsün, evet. '' dedikten sonra alayla gülmeme engel olamamıştım.

'' Oynadığınız oyun fazla eğlenceli miydi? ''

'' Choon-Hee yapma lütfen. '' diye konuştuğunda sinirlerime hakim olamadım çünkü söylediği şey tam anlamıyla saçmalıktan ibaretti.

'' Sen neden bahsediyorsun? Bana yanaşmanın sebebi yalnızca Hei istediği içinmiş, amacın ise tam anlamıyla sapıkça. ''

Söylediğim sözün üzerine ses çıkarmayıp beni dinlediğinde içimi dökmeye devam ettim.

'' O şırfıntı beni suçlarken ardımdan oyunlar çevirmiş, üstelik taehyung' u bu zamana kadar seninle aldatmış. Ve sen de hala arayıp benimle konuşacak yüzü kendinde bulabiliyorsun. Öyle mi? ''

'' Choon-Hee, biliyorum kızgınsın ama bilmeni istediğim bir şey var. Hei' yi seviyorum. ''

'' O halde sen de, o da benden uzak durun. Anladınız mı? Bunca zaman hei için kendimi dizginlemeye çalıştım fakat bundan sonra sadece kendi hislerimi dinleyeceğim. O sevgiline söyle, bir daha bana yaklaşmasın. ''

Ardından telefonu yüzüne kapattım. Son zamanlarda yaşadığım olayların tarifi bile yoktu.

Onunla tanıştığım ilk gün bana geleceğimizde neler olacağı sorulsa, kesinlikle bu zamanı tahmin edemezdim. O hei' nin sevgilisiydi ve ben hep bu şekilde acı çekeceğimi düşünürdüm.

Yani, her canım istediğinde ona sarılıp öpebileceğim aklımın ucundan bile geçmezdi. Şimdi ise durum bambaşkaydı. Eski gerginliğim yoktu.

Onun yanında mutluydum.

Spor salonuna geldiğimde üzerimi değiştirdikten sonra Taehyung' un yanına gitmiş, spora odaklanmaya çalışmıştım, fakat mümkün değildi.

Taehyung' un üzerine yöneltilen bakışlar dikkatimi bu kadar çok çekerken, sinirlerimin bozulması normaldi.

'' Ne oldu? Neden sinirli bakıyorsun? '' diye konuşan Taehyung a diktim gözlerimi.

'' Kız sana bakıyor, Taehyung. '' diye ters bir şekilde konuşurken, Taehyung hala umursamazcasına yürüyüş bandında ilerliyordu. Kim demişti ki bana, onunla birlikte spora gitmem gerektiğini?

Spor salonu karmaydı ve kızların büyük çoğunluğu taehyung' a bakıp duruyordu. Adımımızı attığımızdan beri bu böyleydi.

'' Anlayamadım? '' diye sorduğunda sinir kat sayım daha üst seviyelere yükselmişti.

'' İki adım ötendeki kız, sana bakıp duruyor. ''

Söylediğim şeyi daha sonra idrak ettiğinde kafasını çevirip kimin baktığına göz attı. '' Sana kim dönüp bakmanı söyledi? ''

'' Sence de fazla abartmıyor musun? '' diye sorduğunda artık ortamda daha fazla durmamam gerektiğini düşünerek yürüyüş bandını durdurdum ve boynuma attığım havluyla yüzümdeki terleri silerek yerimden kıpırdandım.

Arkamı dönüp soyunma odasına doğru ilerlediğimde karşımda duran aynadan taehyung' un da bandı durdurduğunu ve arkamdan bana doğru geldiğini fark etmiştim.

Yüzündeki terler, boynuna attığı havluyla onları yavaşça silişi veya terleri yüzünden yüzüne hafiften yapışan saçlarıyla dikkatimi dağıtmayı fazlasıyla başarmıştı. Gözlerimi zor da olsa onun üzerinden çektim ve tekrar dikkatimi önüme vermeye çalıştım.

Soyunma odasına girdiğimde kısa bir süre sonra ardımdan taehyung da girmişti. Arkamı dönüp aniden ona bakma gereği hissettim.

'' Ne yapıyorsun? Burası kızlar soyunma odası, çık çabuk. ''

Beni dinlemeden soyunma odasının kapısını kilitledi ve tekrar yanıma doğru gelip sırtımı duvara yaslamamı sağladı.

'' Ne bu saçma sapan tripler? ''

'' Trip atmıyorum. '' diye konuştuğumda beni umursamadan tekrar cümlesine devam etti.

'' Bana değil, bana bakan kıza sinirlenmen gerekiyor. ''

'' İkinize de sinirlendim ve bunun tanımının kıskançlık olduğunu bilmen gerek, değil mi? ''

Daha fazla konuşmadan dudaklarını dudaklarıma değil de boynuma yaklaştırdığında, vermek istediği mesajı fazlasıyla almıştım. Boynumda sıcak bir temas hissetmemle gözlerimin kapanması bir olmuştu.

'' Yapma. '' diye fısıldadım.

'' Neden? '' diye derin bir nefesle sorduktan sonra tekrar boynuma öpücük kondurmaya başlamıştı. '' İstemiyor musun? ''

'' Hayır, onu demek istemedim. '' derken nefes almaya çalışıyordum fakat başarısız olduğum fazlasıyla ortadaydı.

'' O zaman, beni engellemeye çalışma. '' diye konuştuktan sonra boynumu öpmeye devam etti.

'' Burası yeri değil. Ayrıca birileri gelebilir ve kendimi diken üzerindeymiş gibi hissediyorum. '' Dememle beraber yavaşça boynumdan uzaklaştı, ardından gözlerini gözlerime dikti.

'' O halde, devamını sonra getireceğimi bilmen gerek. ''

Hafifçe kızaran yüzümü gizlemek istercesine kafamı çevirsem de o bunu anlamış, ardından kıs kıs gülmeye başlamıştı. '' Utanınca ne kadar da tatlı oluyormuşsun. ''

Onu dinlemeden ellerimi göğsünün üzerine yerleştirdim ve onu çıkışa doğru itmeye başladım.

'' Çık, üzerimi değiştireceğim. ''

'' Benim yanımdayken değiştiremiyor musun? '' diye sorduğunda ters ters ona bakmaya başladım.

'' Şaka yapıyor olmalısın, değil mi? Çık çabuk. ''

Daha fazla üstelemeden ondan uzaklaştım ve soyunma odasındaki duş kabinlerinden birine girdim, ardından duş almaya başlamıştım. Normalde duşta fazla kalan bir yapım olmasına rağmen bu defa beş dakika kalmış, aceleyle dışarıya çıkmıştım.

Keşke çıkmasaydım.

Taehyung hala yerini koruyordu ve duvara yasladığı vücudu gözüme çarpmıştı. Gözleri gözlerime baktığında ben bu ortamdan nasıl çıkacağımı düşünmeye başlamıştım.

Neden her yerim titriyor gibi hissediyordum?

'' Neden hala buradasın? '' diye sormayı başarmıştım fakat titreyen sesim bana hiç yardımcı olmuyordu.

Bana cevap vermeyip, sessizliği tercih ettiğinde sorumu tekrarlama gereği hissettim.

'' Neden buradasın, Taehyung? Üstelik.. '' derken gözlerini gözlerime kilitledi.

'' Üstelik? '' diye fısıldadığında içimin titrediğini itiraf etmem gerekirdi.

'' Üstelik daha kıyafetlerimi bile giymedim. Çık çabuk. '' Ben çıkması için uyarı verirken o tam tersini yaparak yerinde doğruldu, ardından üzerime doğru yürümeye başladı.

'' Nerede olduğumuzu unutma, Taehyung. Ben artık eve gitmek istiyorum. ''

İçimdeki heyecan tavan yaparken adımlarımı geri geri atmaya başlamış, bir yandan da üzerime geçirdiğim havluyu ellerimle sıkı sıkı tutuyordum. Sonunda sırtım duvara yaslandı, taehyung da tam önümde durmuştu.

'' Neden heyecanlandın? '' diye fısıltıyla sorduğunda ağzımdan çıkan kesik nefesler bana hiç iyi gelmiyordu.

'' Ne saçmalıyorsun? '' diye sorduğumda, daha fazla üstelemeden kafasını boynuma gömdü, ardından dudaklarını boynuma bastırdı.

'' Ne yapacağımı düşünüyorsun ki? ''

'' Çık, Taehyung. Biri gelecek. '' diye fısıldadığımda '' kapıyı kilitlediğim gerçeğini unuttun mu? '' diye konuştuktan sonra boynumu öpmeye devam etti.

'' Bunun yeri değil. Lütfen, daha fazla zorlamadan çık. '' diye kesik nefeslerimle ona seslenmeme rağmen, o hareketlerini kesmiyordu.

Verdiği mesajın ne anlama geldiğini anlamamak mümkün değildi. Dudaklarını boynumda gezdirirken ben üzerimdeki havluyu sıkı sıkı tutuyordum. Boynumdan yavaşça ayrıldığında gözlerini gözlerime dikti.

'' Choon-Hee. '' diye fısıldadı, ve o an kalbimin atma hızı ikiye katlanmış gibiydi. '' Ne istediğimi biliyor musun? ''

Cevap verememiştim çünkü dudaklarım konuşmama izin vermeyerek birbirine kilitlenmişti. Eli tehlikeli olan bölgeye, yani havlumu tuttuğum elime ulaştığında, gözlerimi yumdum.

'' Taehyung. '' diye seslendim, ama neden seslendiğimi bile bilmiyordum. Sesim titriyordu.

Havluyu sıktığım elimi tutarak gevşettiği, ardından üzerimde duran havlunun da yeri boylamasına sebep olduğunda tahammül sınırlarımın zorlandığını biliyordum.

Engel olacak gücüm kalmamıştı.


Continue Reading

You'll Also Like

8.8K 1.1K 34
» choi san x girl bir yeni mesajınız var choi san : simon diyor ki... ©sansmeow | 2022.
betty By ︎ ︎

Fanfiction

2.4M 213K 33
okumayın for vanilla baby
29.2K 1.7K 32
Kızın sesini duyunca Alaz'ın omuzları gevşedi. "Öldüm, Asi." Gözlerini kızın yüzünde dolaştırdı. "Sensiz geçirdiğim her gün biraz daha öldüm." Asi al...
137K 12.2K 63
"Bu böyle devam edemez. Seni o insanlardan kurtarmam gerek." Bir eliyle göz yaşlarını silerken şaşkın bakışları beni buldu. "Nasıl yapacaksın?" Der...