Belkide İlk Aşk İlk Delilik

Vaveylai_Ruhl tarafından

214K 29.5K 31.5K

Yeniüye #1 Jisoo #3 Mecburi bir evlilikten kaçmaya çalıştığınızı düşünün. Tek arkadaşınız internet üzerinden... Daha Fazla

Yine Beeen!!!
👏Sizin İçin👏
♒1.BİAİD♒
♒2.BİAİD♒
♒3.BİAİD ♒
♒4.BİAİD♒
♒5.BİAİD♒
♒6.BİAİD♒
♒7.BİAİD♒
♒8.BİAİD♒
İnstagram
♒9.BİAİD♒
♒10.BİAİD♒
♒11.BİAİD♒
Soru-Cevap
♒12.BİAİD♒
♒13.BİAİD♒
♒14.BİAİD♒
♒15.BİAİD♒
♒16.BİAİD♒
♒18.BİAİD♒
♒19.BİAİD♒
♒20.BİAİD♒
♒21.BİAİD♒
♒22.BİAİD♒
♒23.BİAİD♒
♒24.BİAİD♒
♒25.BİAİD♒
♒26.BİAİD♒
♒27.BİAİD♒
♒28.BİAİD♒
♒29.BİAİD♒
♒30.BİAİD♒
♒31.BİAİD♒
♒32.BİAİD♒
♒33.BİAİD♒
♒34.BİAİD♒
♒35.BİAİD♒
♒36.BİAİD♒
♒37.BİAİD♒
♒38.BİAİD♒
♒39.BİAİD♒
♒40.BİAİD♒
♒41.BİAİD♒
♒42.BİAİD♒
♒43.BİAİD♒
♒44.BİAİD♒
♒45.BİAİD♒
♒46. BİAİD♒
♒47. BİAİD♒
♒48. BİAİD♒
♒49. BİAİD♒
♒50. BİAİD♒
♒51. BİAİD♒
♒52. BİAİD♒
♒53. BİAİD♒
♒54. BİAİD♒
♒55. BİAİD♒
♒56. BİAİD♒
♒57. BİAİD♒
♒58. BİAİD♒
Soru - Cevap
♒59. BİAİD♒
♒60.BİAİD♒
♒61.BİAİD♒
♒62.BİAİD♒
♒63.BİAİD♒
♒64. BİAİD♒
♒65.BİAİD♒
♒66.BİAİD♒
♒67.BİAİD♒
♒68.BİAİD♒
♒69.BİAİD♒
♒70.BİAİD♒
♒71.BİAİD♒
♒72.BİAİD♒
♒73.BİAİD♒
♒74.BİAİD♒
♒75.BİAİD♒
♒76.BİAİD♒
♒77.BİAİD♒

♒17.BİAİD♒

4K 655 1K
Vaveylai_Ruhl tarafından

SINIRI BİR GÜNDE GEÇTİĞİNİZ İÇİN BÖLÜMÜ YETİŞTİREMEDİM KUSURA BAKMAYIN!!!

Neyse sakinim. Sınır 250 ve sınırı lütfen en az iki günde geçin vAllaha yetiştiremiyorum. 😑

İyi okumalar...

-çocuklar dediğim gbi yarın yapılacak olan reklam çekimleri plajda olacak. Hepiniz sabah 6'da hazır olun.

Diğerleri bu kadar yoğunluğun arasında plaja gidecekleri içn sevinirken ben suratımı asmış deri koltukta oturuyordum.

Plaj demek deniz demek, deniz demek mayo demek, mayo demek kız olduğumun anlaşılması demek. Bakışlarım Taehyung'a kaydı. Sırıtarak bana bakıyordu.

Gerçekten harika! Adam yakalanırsam resmen göbek atacak kapasitede.

-Eren, sen benimle gelebilir misin?

Menajer unninin sesini duyduğumda yerimden kalkarak peşi sıra ilerlemeye başladım. Biraz ilerledikten sonra elimden tutarak daha hızlı yürümeye başladı. Tuvalete girdiğimizde kapıyı kapadı ve hızla bana döndü.

-Eren plaj konusunda endişelenme. Jimin hariç hepinizin üzerinde şort ve tişört olacak. Yani endişelenmene gerek yok.

Dediğinde sevindim fakat o an aklıma gelen şeyle bakışlarımı bacaklarıma indirdim.

-peki ya bacaklarım. Bir erkeğin bacaklarına göre oldukça ince ve düzgünler.

Elini önemli değil dercesine havada salladı gülümsedi.

-merak etme Suga'nın bacakları da bir erkeğinkine göre oldukça düzgün ve güzel. Yani endişelenecek bir şey yok.

Gözlerim kocaman açıldı ve anılarımı yoklamaya başladım. Suga'nın bacakları... Gerçekten hiç dikkat etmedim.

-hey bana öyle bakma, bacakları gerçekten güzel. Çoğu ARMY onun bu özelliğini kıskanır.

Derin bir nefes alarak başımı iki yana salladım. Kesinlikle uyurken gidip bacaklarına bakacağım.

-Eren aklından neler geçtiğini tahmin edebiliyorum. Sakın bunu yapma.

Dedi başını iki yana sallayarak. Kaşlarımı havaya kaldırdım.

-ne düşündüğüm o kadar belli mi ya?

Dudaklarını birbirine bastırarak gözlerini kıstı ve başını aşağı yukarı salladı.

-maalesef. Konu BTS üyelerinden biri olduğunda hep en kötü ihtimali düşünüyorum. Senin onun bacaklarına bakmaya çalışman ise en kötü ihtimal oluyor Eren. Bunu yaparsan ne olur biliyor musun?

Bilmediğimi belirtmek adına başımı iki yana salladığımda eliyle ona yaklaşmamı işaret etti. Yavaşça başımı yaklaştırdığımda kulağıma fısıldamaya başladı.

-eğer onun istemediği bir şekilde ona yaklaşmaya çalışırsan seni uzaylı arkadaşlarına yemek olarak verir.

-ne?!!

Bağırarak geri çekildiğimde sertçe koluma vurdu. Bunu yapmasıyla sızlanarak kolumu tuttum. Acıtmıştı.

-bu kadar ses yapma yoksa bizi duyar!

Başımı sallayarak gözlerimi tekrar gözlerine çevirdim.

-peki bu kesin bir bilgi mi?

Tekrar yaklaşmamı işaret ettiğinde başımı ona yaklaştırdım.

-bu bir şehir efsanesi ama gerçek olma olasılığı çok yüksek. Sürekli uyumasının nedeni de bu. Uzaylı arkadaşlarıyla uyuyarak beyin gücüyle haberleşiyor.

Kaşlarımı havaya kaldırarak biraz geri çekildim.

-vaov. Bunu tahmin etmiştim ama bu kadarını beklemiyordum.

-bu daha ne ki. Neden sürekli kitap okuyor biliyor musun?

Dudaklarımı büzerek başımı iki yana salladığımda yüzünü bana yaklaştırdı.

-bunun nedeni dünyadaki bilgileri öğrenerek uzaylı arkadaşlarına beyin gücüyle aktarması. Üstelik sürekli laf sokması ve hiçbir lafın altında kalmaması da bunun bir kanıtı Eren! Ona yakın olmalıyız. Bu sayede dünyamızı işgal ettiklerinde Suga'dan yardım isteyebiliriz.

Başımı yavaşça sallayarak açık ağzımı kapadım.

-bu çok mantıklı unni. Dediğini yapacağım.

Dedim ve yumruğumu havaya kaldırdım.

-Fighting unni!

-Fighting!

Dedi aynı şekilde yumruğunu kaldırarak. Ardından diğer elini de kaldırdı ve ellerini omuzlarıma koyarak başını salladı.

-bunu başaracağız Eren, bunu yapacağız.

Aynı şekilde dudaklarımı birbirine bastırarak başımı salladım ve bir adım geri çekildim.

-unni, diğerlerini bir türk restoranına götüreceğimle ilgili söz vermiştim. Oraya gittiğimizde Suga'ya kesinlikle iyi davranacağım.

Tam bir şey demek için ağzını açmıştı ki kapının açımasıyla sözü ağzına tıkıldı. Kapıdan bir kız içeri girdi ve kabinlere doğru ilerledi fakat aynadan göz göze geldiğimizde hızla bana doğru döndü.

-s.sen. Burası kızlar tuvaleti!

Gözlerim irice açılırken bakışlarım menajere döndü.

-yoksa... Yoksa siz se-

-yah! Ben ondan kaç yaş büyüğüm haberin var mı!! Cidden ölmek istemiyorsan kabine gir ve işini gör!

Kız bir şey diyecekse de lafı ağzına tıkıp boş bir kabine girdi. O sırada da ben hızla tuvaletten çıkarak bizimkilerin yanına doğru ilerledim. Pratik odasının önünde beni bekliyorlardı. Hızla yanlarına gittiğimde Jin kaşlarını çattı.

-nerede kaldın Eren? Cidden çok açım ve senin bana öve öve bitiremediğin şu baklavadan yemek istiyorum!

-merak etme Jin hyung şimdi gidiyoruz.

Dedim ve kaşlarımı çattım.

-Suga hyung nerede?

-o gitti Eren. Bu gün değil lütfen, bu gün sen bana değil ben sana soru sorayım.

(Biri böyle bir gifi neden yapar sksjskj)

Kaşlarımı kaldırarak başımı salladığımda hepsi çıkışa doğru ilerlerken ben de peşlerine takıldım. Ta ki kulağımda hissettiğim nefese kadar.

-yarın ne yapmayı planlıyorsun küçük kaçak?

Dişlerimi sıkarak omzumun üzerinden onun sırıtan suratına baktım.

-ben başımın çaresine bakarım merak etme.

Dedim ve adımlarımı hızlandırarak yanındaki Jimin'e kahkaha atan Jhope'un yanına gittim.

-hyung.

Dişlerini göstererek gülerken başını bana çevirdi.

-yah, sonunda aklına gelebildim. Hiç yanıma gelmiyorsun.

Dudaklarımı büzdüm.

-özür dilerim fark etmemişim...

Dedim ve ekledim.

-üzgün görünüyorsun.

Yüzündeki tebessüm bir an soldu fakat ardından daha geniş bir şekilde gülümsedi..

Alışılmışın dışında, yalancı bir tebessüm.

Ve ben bu yalancılığın arkasındaki asıl nedeni bulmak istiyorum.

-ne alakası var ufaklık, ben oldukça mutluyum. Hyungunun nasıl güldüğüne bir bak, üzgün gibi mi görünüyorum?

Zoraki bir şekilde gülümsedim.

-kusura bakma, bir an üzgünsün sandım.

Yüzünde rahatladığını belli eden bir ifadeyle saçlarımı karıştırdı.

-benimle bu kadar uğraşacağına Jungkook'a bak. Omzunun üzerinden sürekli sana bakıyor.

Bakışlarımı ondan çektim ve birkaç metre ötemde yürüyen Jungkook'a çevirdim. Ona bakar bakmaz başını önüne çevirdi ve adımlarını hızlandırdı.

-sanırım bir sorun var. Neyse ben onunla konuşurum.

Dedim ve gülümsedim. O sırada minibüse gelmiştik. Üyeler minibüsün içinde kendi yerlerine otururlarken hızlı davranarak minibüsten içeri girdim ve onun yanına oturdum. Ardından elimi kaldırarak öne eğildim ve ona el salladım.

-selam.

Dedim gülümseyerek. Göz ucuyla bana baktıktan sonra başını cama çevirdi.

-selam.

Diye mırıldandı ve konuşmak istemediğini belli edecek şekilde kulaklıklarını kulağına taktı. Yüzümde solan tebessümümle önüme döndüm. Ona ne yapmış olabilirim. Yani yakın bir zamanda ona bir şey yaptığımı sanmıyorum.

Somurtarak yanından kalktım ve minibüsü kullanan Jin'in yanına geçtim.

-iyi misin?

Hafifçe başımı salladım ve internette bulduğum yolu tarif etmeye başladım. Yaklaşık yarım saat içerisinde tarif ettiğim mekanın önüne gelmiştik bile.

-yha!!!! Aybüke'nin geleceğine dair bir şey söylememiştiniz!!!

Jimin'in dehşet içinde söylediklerine sırıttım ve hızla minibüsten inerek Aybüke'nin yanına gittim. Onunla burada buluşmak için daha önceden anlaşmıştık.

Aybüke BTS üyeleri minibüsten teker teker inerken hepsine tek tek bakarak iç geçirdi.

-ne kadar şanslı olduğundan haberin bile yok Eren.

Gülümseyerek koluna girdim.

-benim yerimde olmak ister miydin?

Hafif bir şekilde tebessüm etti.

-kim istemez ki?

Her ne kadar bunu istediğini bilsem de Aybüke bunu kesinlikle yapamazdı. Yani bu yedi erkeğin arasında kalamazdı. Eğer ki buna kalkışırsa ya fazla mükemmelikten bayılır, ya da gay olarak adı çıkardı.

-Eren cidden açım, hadi gelin.

Jin'in isyan eder sesini duyduğumda Aybüke'yle birlikte restoranın içerisine girdik. Bir görevli hemen önünü ilikleyerek yanımıza geldi.

-hoş geldiniz efendim, rezervasyonunuz var mıydı?

-evet, Eren Akay adına.

Adam elindeki deri kaplı defterde biraz göz gezdirdikten sonra tekrar bize döndü.

-beni takip edin efendim.

Dedi ve ilerlemeye başladı. Hepimiz onun peşinden giderken gözüm tekrar Jungkook'a kaydı. Arada bana bakıyor ve tekrar önüne dönüyordu. Ne olduğunu kesinlikle öğrenmeliyim.

-buyrun efendim.

Görevlinin bize gösterdiği yere otururken bir garson geldi ve önümüze menüleri bıraktı. Menüyü hemen elime aldım ve diğerlerine baktım.

-bana bırakın çocuklar, damak zevkim iyidir.

Dedim ve menüde gözlerimi gezdirmeye başladım. İstediklerime karar verdiğimde elimi kaldırdım ve garsonu çağırdım. Garson eşindeki küçük defterle birlikte hemen yanıma geldi.

-hepimize ilk olarak tarhana çorbası getir. Bol tereyağlı iskender ve yanında ayran da istiyorum. Tatlı olarakta bol fıstıklı baklava.

Adam notu aldıktan sonra yanımızdan ayrıldı. O sırada Aybüke beni dürttü.

-efendim.

Dedim başımı ona çevirerek.

-Jungkook neden sürekli sana bakıyor Eren? Bir şey mi oldu?

Kaşlarımı çatarak başımı iki yana salladım.

-aslında bakarsan ona bir şey yaptığımı hatırlamıyorum.

-peki.

Dedi ve tekrar önüne döndü. Ben de sessizce önüme döndüm. Demek bu sadece benim bir kuruntum değilmiş çünkü Aybüke de fark etmiş sürekli bana baktığını. Oflayarak başımı arkaya attım. Neden bu şekilde davrandığını çözmeliyim.

-çocuklar yarın reklam çekimlerinden sonra bir gün orada kalacakmışız ve ertesi gün erkenden tekrar Seul'e dönecekmişiz. Menajer nuna söyledi.

Hepimiz onaylar mırıltılar çıkarırken garson hepimizin önüne tabaklarını bırakmaya başladı. Garson işini hallettiğinde çorbadan bir kaşık aldım ve ağzıma yayılan tatla gülümsedim.

-oldukça güzel. Ev tarhanasına benziyor.

Benden sonra ilk kaşığı jin aldı. Çorbayı yuttuktan sonra ağzını şapırdattı.

-ever, bu gerçekten güzel. Bol baharatlı ve her baharatın tadını ayrı ayrı alabiliyorsun.

Gülümseyerek tekrar bir kaşık aldığında diğerleride ondan cesaretle birer kaşık aldılar. Hepsi beğendiklerini belli eden sesler çıkarırken çorbalarını bitirdiler.  Garson geldi ve tabaklarımızı topladı. Ardından iskenderi getirdi. Herkes iskenderi de yedikten sonra türk yemeklerine hayran kalmışlardı. Özellikle ayranı gerçekten çok sevmiş ve nasıl yapıldığını duyduklarında şaşırmışlardı. Tabi Kore'de yoğurt pek kullanılmadığı için inekten yapılıyor dediğimde sütün nasıl bu hale geldiğine şaşırdılar.

Jin ellerini masanın üzerinde birleştirerek bana doğru eğildi.

-şimdi sıra şu öve öve bitiremediğin baklavada.

Garson herkesin önüne kaymaklı dondurma ve bol fıstıklı baklava koyduğunda herkes bana bakmaya başladı.

-dondurmayla mı yeniyor?

-evet.

Dedim kısaca. Jin çatalını baklavaya batırdı ve biraz dondurma alıp ağzına attı. İlk başta yavaş bir şekilde ağzına oynattı ve bana döndü.

-kıtır kıtır.

Dedi ve çiğnemeye devam etti. Lokması bittiğinde bana döndü.

-ve güzel.

Gülümseyerek ben de bir baklava aldım. Ağzımda dağılan baklavanın o kıtır tadıyla gülümsedim.

Türkiyeyi özlemiştim.

Ailemi özlemiştim.

Abimi özelemiştim.

Derin bir nefes aldım. Sürekli Korede mi duracağım? Nereye kadar sürecek bu kovalamaca?

-yha yha yha!!! Burada... Burada bir şey var!!

Kaşlarımı çatarak Jin'e döndüm. Jin kaşlarını çatarak tabağının içerisinden bir şey aldı ve havaya kaldırdı.

-bu... Bu iğrenç. Yemeğimin içerisinden saç çktı!

Yüzümü buruşturdum. Bu gibi bir restoranda böyle bir şey olması...

-garson!!

Garson koşarak yanımıza geldiğinde Jin saçı ona gösterdi.

-yemeğimin içerisinden çıktı! Buranın müdürü nerede, nasıl açıklayacak bu durumu!!

Jin'i ilk defa bu kadar sinirli görüyordum. Sanırım benim için Lan ne demkese, onun içinde yemekler oydu.

-efendim, böyle bir müessesede bu gibi bir durum olması söz konusu bile değil.

-ne yani ben yalan mı söylüyorum!

Garsonların yemek getirip götürdüğü büyük mutfak kapısı açıldığında içeriden beyaz önlüklü ve şef şapkalı bir kız çıktı. Hızla yanımıza geldi ve garsona döndü.

-ne oluyor burada?

-şefim, tatlısından saç çıktığını söylüyor.

Şefin bakışları bizim aramızda dolaşmaya başladı.

-böyle bir şey olması imkansız, bir yanlışlık olmasın?

-ne yanlışlığı! Al sana saç!

Dedi ve Jin elindeki saçı neredeyse şefin gözüne kadar soktu. Kadın derin bir nefes alıp şapkasını çıkardı ve Jin'e baktı. Sinirlenmiş gibiydi.

-dediğim gibi, burada böyle bir hata yapılması imkansız. Şeflerin ve yardımcılarının hepsi boneyle yemeklerini yapıyorlar. Sizin üzerinizden düşmüş olmalı.

-suçu benim üzerime atmakta kararlısınız anlaşılan!

Jin tekrar bağırdığında kız dişlerini sıkmaya başladı.

-lütfen burayı terk eder misiniz? Kılın sizin üzerinize düştüğü açıkça belli. Burada böyle bir aksaklık yapılması imkansız.

-ha şimdi de hatanı telafi etmek yerine bizi kovuyor musun?

Kız birden Jin'in yakasından tutup yüzünü yüzüne yaklaştırdığında hepimiz ağzımız açık onlara bakıyorduk. Böyle bir atak beklemiyordum.

-kibarlıkta bir yere kadar! Sen benim yaptığım veya yaptırdığım yemeklere hakaret edemezsin anladın mı! Şimdi defol şuradan! Yürü de ense traşını görelim!

Son sözü sadece ben anlasam da Jin de anlamış gibi kaşlarını daha çok çattı ve kızın ellerini itti.

-bayanlara saygım da bir yere kadar, o yüzden beni sinirlendirme ve derhal özür dile!

Kız sinirli bir kahkaha atarak ona yaklaştı.

-özür dilemezsem ne yaparsın?

-bunu müdürlüğe bildiririm ve senin işinden atılman için elimden gelen her şeyi yaparım.

Kız sırıttı.

-hadi, elinden geleni ardına koyma. Nereye şikayet edeceksen et, ben burada bekliyorum.

Jin dişlerini sıkarak çıkışa ilerlemeye başladığında biz de hızla peşine takıldık. Adımlarımı daha da hızlandırarak koluna dokundum.

-hyung sakin olu-

Kolunu sertçe çekerek başını iki yana salladı.

-şu an değil Eren, lütfen.

Dedi ve minibüsün arka kapısını açıp en arkaya bindi. Sanırım bu kısaca arabayı ben kullanmak istemiyorum demekti. Onun yerine Namjoon direksiyona geçti.

-şey, ben gideyim o zaman.

Aybüke'nin konuşmasıyla ona döndüm.

-kusura bakma biraz sıkıntılı bir gece oldu.

-hayır önemli değil.

Dedi ve yanağımı öpüp geri çekildi.

-görüşürüz.

Dediğinde ben de minibüse bindim. Kimse konuşmuyor, herkes Jimin'in gelmesini bekliyordu. Nerede kaldı bu çocuk?

Minibüsün kapısı hızla açıldığında hepimiz oraya döndük. Jimin nefes nefese kalmış bir şekilde içeri girdi ve bağırmaya başladı.

-yaah!!!! Siz gidice tüm hesabı ben ödemek zorunda kaldım!!! Paramı verin bana!!

♊♊♊

-hala inanamıyorum! Resmen yemekten kıl çıktı! O şaheserin içinden nasıl böyle bir şey çıkar inanamıyorum! Resmen size hakaret ediyorlar Eren!

Elimi enseme götürerek kaşlarımı havaya kaldırdım.

-şey... Aslında o kız da bir türktü.

Dedim sessizce. Bunu kullandığı kelimelerden anlamıştım. Üstelik sinirlendiğimde arada türkçe kelimeler de kaçmıştı ağzından. Jin'in Kaşları daha da çatıldı.

-o zaman ülkesinin yemeğini kirleterek ülkesine ihanet eden bir Türk o!

Diyerek merdivenlere yöneldiğinde herkesin gözleri birbiri arasında mekik dokuyordu. Ne güzel baklava yemiştik neden böyle oldu ki şimdi?

Kapının çalmasıyla herkes birbirine bakmaya başladı. Gecebin bu saatinde kim gelmiş olabilir ki? Doğru ya, Suga gelmiş olmalı.

-ben açarım.

Diyerek Namjoon ayağa kalktığında herkes merakla kapıya bakıyordu. Namjoon kapıyı açtığında gözleri kocaman açılmıştı. Kafamı eğdim ve kimin geldiğine bakmaya çalıştım fakat göremiyordum.

-L.lisa...

Herkes şaşkınlıkla Namjoon'a bakarken içeri elinde valiziyle genç bir kız girdi. Elindeki valizi kapının kenarına koyduktan sonra elini kaldırıp gülümsedi.

-ben geldim çocuklar.

Kız tek kelimeyle mükemmeldi. Kore'ye geldiğimden beri ilk defa bu kadar güzel bir kız görüyordum. Çok güzeldi.

Benden bile güzeldi.

Bunu demesiyle Taehyung ayağa kalktı ve tüm gözler ona döndü. Oldukça mutlu görünüyordu.

-Lisa...

Lisa denen kız gülümseyerek Taehyung'a doğru ilerledi ve kollarını boynuna sardı.

-seni özledim sevgilim...

Taehyungta aynı şekilde kollarını ona sardı ve burnunu saçlarının arasına gömerek derin bir nefes aldı.

-ben de seni özledim güzelim...

Ben şok.
Ben bim.
Ben migros

İnstagramdan zaten bu bölümden bir spoi yayınlamıştım. Hangileriniz Taehyung olduğunu bildi?

Bime değil şoka girenler ksksjsksj

Sizce Jin için yeni bir şeyler mi doğuyor?

Jungkook öğrendi ve söylememeyi tercih etti. Mesela siz kız kardeşinizin erkek olduğunu öğrenseydiniz ne yapardınız sksjskj (ben anneme ispitonlardım sksjskh)

Vote ve yorumlarınızı bekliyorum.

Hepinize BTS'li günler🐵

Okumaya devam et

Bunları da Beğeneceksin

242K 9.2K 76
Ailesinden kalma küçük ve güzel pastanesiyle ilgilendiği sırada rastgele bir mafyadan gelen mesaj ile dalga geçip uğraşan bir kızın hikayesi
80.7K 3.4K 31
Her şey salak kardeşimin yalanıyla başladı.. Siz: Delikanlıysan konum atarsın...
2.4M 210K 33
Ama New York'a geldiğimden beri bir kokusu var. for vanilla baby
69.1K 8.7K 12
Yaşadığı mahallenin gözde omegası balet Taehyung, orada göreve yeni başlayan yüzbaşı alfa Jungkook'la ruh eşi çıkar.