Drawn to You [Kaisoo Çeviri] ✔

Oleh supisup

449K 32.9K 7.4K

*Bir oğlan vardı ve Kyungsoo'ya göre o çok yakışıklıydı.* Yazar : kokuhaku Çeviri : supernaturel Orjinali :... Lebih Banyak

Drawn to You [Kaisoo Çeviri]
Bölüm 1~
Bölüm 2~
Bölüm 3~
Bölüm 4~
Bölüm 5~
Bölüm 6~
Bölüm 7~
Bölüm 8~
Bölüm 9~
Bölüm 11 ~
Bölüm 12~
Bölüm 13~
Bölüm 14~
Bölüm 15~
Bölüm 16~
Bölüm 17~
Bölüm 18~
Bölüm 19~
Bölüm 20~
Bölüm 21~
Bölüm 22~
Bölüm 23~
Bölüm 24~
Bölüm 25~
Bölüm 26~
Bölüm 27~
Bölüm 28~
Bölüm 29~
Bölüm 30~
Bölüm 31[FİNAL]~

Bölüm 10~

13.2K 963 174
Oleh supisup

BÖLÜM 10

Tarih derslerini severdi.-Yani tarih derslerini sevmesinin tek nedeni arka tarafta oturan yakışıklı çocuk Jongin değildi.- Geçmişte yaşananları, ünlü kişileri, yapılanları… Hepsini öğrenme düşüncesi onun için eşsizdi. Bu yüzden not tutmak için defterini çıkarıp üst köşeye bugünün tarihini yazdı.

Zil çaldığında yeni bir yüz karşılamıştı onu, sınıfta fısıldaşmalar da cabası.

‘Herkes yerine geçsin ve sessiz olun lütfen.’ Adamın oldukça sert bir sesi vardı, bu herkesi susturmaya yetmişti. ‘Bay Jung rahatsız olduğu için bir süre derslerinize ben gireceğim. Şimdi kitaplarınızı çıkartın,  *Japon işgali sırasında Kore* konumuz.’

Soo defterini çıkarıp hızla söylenenleri yazmaya başladı. ‘Japon Kuralları adı altında Kore'de…’ Herşeyi muntazam bir şekilde yazmaya çalışıyordu. Her bilgiyi, tarihi… ‘1907 yılında Japon bir kadınla evli olan oğlu…’ Hızla denilenleri yakalamaya çalışsa da başaramıyordu, dönüp Baek’e baktı, o da ipin ucunu kaçırmıştı anlaşılan. Soo pes etti, evde bakması gerekecekti.

‘…sonuç olarak  1921 yılına kadar Japon Hükümdarlığına izin verilmedi…’

Hocanın arkalara doğru ilerlemesi dikkatini çekti, kollarını çaprazlamış Jongin’e bakıyordu.

‘Adın ne senin?’

Jongin pek şaşırmış görünmüyordu. ‘Kim Jongin.’

‘Pekala Bay Kim, anlaşılan dersim ilginizi çekmiyor, herkes not tutarken sen ne yapıyorsun?’

‘Dinliyorum.’

‘Tamam o halde, kitabını kapa ve tahtaya gel, bakalım ne kadarını aklınızda(!) tutabilmişsiniz.’

Sınıfta kıkırdamalar kol gezerken, Soo gergin ve sinirli hissediyordu. Jongin derin bir iç çekip tahtaya doğru gittiğinde, hoca da masasına oturmuş, kolları çapraz alaylı bir gülümsemeyle konu anlatacak çocuğu süzüyordu. O an Soo adamın kafasına kitap  fırlatmak istedi.

Jonginin söze girmesiyle bütün gözler ona çevrilmişti " Japon Kuralları adı altında Kore'de köklü değişikler yapılmıştı. Ülkenin 1910 da Japonlar tarafından resmen ilhak edilmesinden önce bile... Japonların etkisiyle son hükümdar kral Kojong 1907 yılında Japon bir kadınla evli olan oğlu lehine tahttan feragat etmek zorunda bırakıldı ve kendisine Japon asilzadeliği verildi. Ve ardından Kore, Japon yerel yöneticiler ve doğrudan Japon başbakana bağlı valilerce yönetildi…’

‘Yeter, bu yeterli.’

Sınıfta uğultu yükselirken, şaşkınlığı yüzünden okunan adam önce etrafa sonra da Jongin’e baktı.

‘Oturabilirsin.’  Adamın sesi titriyordu.

Jongin ise kafasını sallayıp ona söyleneni yaptı.

Soo onunla gurur duyuyordu. Jongin geçerken kendisine gülen ve eliyle iyiydin işareti (ya şöyle hani başparmağı kaldırırız ya kısaca ‘WE’REONE EXO hareketi jdshakj) yapan çocuğa baktı. Emin olmasa a Jongin’in de ona hafifte olsa gülümsediğine yemin edebilirdi.

--

‘Hadi, çabuk olmalıyız.’ Baekhyun, Soo’yu kafeteryaya kadar arkasından sürüklerken Jongin’in başka tarafa gittiğini gördü. Acaba nereye gidiyordu?

Tepsilerini Lay ve Kris’in oturduğu masaya koyup yerleştiler. Kris ona gülümsemiş ve Soo’da karşılığını vermişti.

Baekhyun oturur oturma heyecanla konuşmaya başlamıştı bile. ‘Sizde görmeliydiniz inanılmazdı!’

Kris şaşırmış görünüyordu. ‘Noldu?’

‘Ne mi oldu? Kim Jongin!’

Kris burnunu kırıştırarak hemen yanında oturan Soo’ya döndü. Baek konuşurken, Kris sadece ona bakmıştı ama çocuk bunu fark etmişe benzemiyordu. Jongin’in adı her geçtiğinde çocuğun yüzünde oluşan ufak gülümsemeyi görebiliyordu ve bu onu kıskandırıyordu.

‘Kyungsoo?’

Soo yüzündeki gülümsemeyle Kris’e döndüğünde, arkasında Sehun’u görmesiyle yerinden kalktı. ‘Üzgünüm, bensiz yiyin.’ Gözlerini Sehun’dan ayırmadan sandviçini de alıp yanına gitti. Tabii ki Lay ve Baek’in şaşkın ve Kris’in incinmiş ifadesini görmemişti bile…

‘Sehun?’

‘Oh, Kyungsoo. Nasılsın?’

‘İyiyim teşekkürler.’ diyerek gülümsedi. ‘Sana… sana bir şey sorabilir miyim?’

Sehun şaşırmışa benzemiyordu. ‘Jongin hakkında mı?’

Soo kendini yakalanmış hissediyordu, kızarmasını engelleyemeyerek yere baktı.

Sehun ise onun bu haline gülüp omzuna vurdu. ‘Ne bilmek istiyorsun?’

‘Şey… daha önce benden bahsettiğini söylemiştin…ve bende.. yani…’

Sehun cümlesini bitirmesini beklediyse de Soo susmuş ve yere bakmaya devam ediyordu.

‘Belki de gidip ona bunu kendin sormalısın. Sahanın orada.’

Sehun, Soo’nun çekingen ve gergin halini görebiliyordu. Hızla çatasından bir şeyler çıkardı. ‘Bunu ona verebilir misin?’

Soo gülümsedi ve kafasını salladı. ‘Teşekkürler.’

--

Soo, sahaya gittiğinde ıslık ve bağırışları duyabiliyordu. Ellerini gözüne siper ederek Jongin’i aramaya başladı, bu fırsat için Sehun’a teşekkür etti.

Onu çok araması gerekmemişti, bir ağacın altında elinde kitabı, çimenlerin üstüne uzanmıştı. Hızla sahayı geçip çocuğun yanına doğru koştu Soo.

‘Hafızan çok kuvvetli.’

Jongin bakışlarını kitaptan ayırıp şaşkın gözlerle ona baktı.  Kitabın adına bakarken çocuk onu çantasına koymuştu bile.

‘Yedek hoca şaşkınlıktan küçük dilini yuttu’ diyerek güldü Soo. ‘Umarım bir daha bu şekilde öğrencilerini yargılamaz.’

Jongin’in yanına oturdu.

‘Umarım insanları bir daha böyle yargılamaz.’

Jongin’e baktığında sahadakileri izleyerek daldığını görebiliyordu.

‘Futbol seviyor musun?’

‘Evet.’ Diyerek kafasını salladı.

‘Neden futbol klubüne katılmıyorsun?’

‘Yapamam. ‘ sesi sakin gelse de Soo bunun altındaki üzüntüyü hissedebiliyordu. ‘Zaten yeterince bencilim.’

Ne demek istediğini soramadan, Jongin elindekini görmüştü.

‘Onlar benim için mi?’

‘Ah, evet, Sehun vermemi istedi.’

Jongin kafasını salladı ve sayfaları alırken ellerinin değmesiyle Soo kızarmasına engel olamamıştı. Çocuğun eline uzanmak ve onu kendininkiyle birleştirmemek için direniyordu.

‘Teşekkürler.’

Soo sadece kafasını sallamakla yetindi, Jongin’in kalbin deli gibi attığını fark etmemesini diledi, sakin olmaya çalışıyordu.

İkisi de bir süre oturup saha da maç yapanları izledi. Konuşmasalar da çimlerin üstünde Jongin ile oturmayı huzur verici bulmuştu.  Gözlerini kapayarak rüzgarın ve Jongin’in varlığıyla gülümsedi.  Düşüncelerini zilin sesi bölmüştü. Derin bir iç çekti, keşke biraz daha yanında olup bu anın tadını çıkarabilseydi.

İkisi de kalkıp üstlerini silkelediler.

‘Ehm.. Sen…’

Jongin çantasını alarak ‘Evet?’ dedi.

‘Şey, biliyorsun proje için çok vaktimiz yok ve ben düşündüm ki yani sende istersen…’ çocuğun gerginliğini hissedebildiğini biliyordu. ‘Belki Pazar günü evime gelebilirsin? Ailemde evde olacak ama bizi rahatsız etmezler…yani projeyi yaparken! Bizi proje yaparken rahatsız etmezler evet…’ Kyungsoo kızardığını hissedebiliyordu.

‘Beni evine mi davet ediyorsun?’

‘Sen… gelmek istemiyor musun?’ Endişeyle karşısındaki çocuğa baktı.

‘Öyle değil, sadece daha önce kimse beni evine davet etmemişti. Yani Sehun’u saymazsak. Teşekkürler.’

‘Pekala, o zaman gelecek misin?’ Soo’nun sesi gereğinden fazla heyecanlı çıkmıştı.

Jongin kafasını evet dercesine sallayınca, yerinde sıçramaya başladı Soo.

‘Mükemmel!’ diyerek gülümsedi.

İkisi beraber okula doğru yürümeye başladılar.

--

Kyungsoo yüzünde her zamankinden daha parlak bir gülümsemeyle eve girdiğinde ufaklıklardan biri ona doğru bağırarak koşturuyordu. ‘Oppaaa!!’

Soo eğilip kollarını ufaklığa sardı ‘Hey, Haru, Oppan seni çok özledi.’

‘Bende sen özledim, bende seni.’ Soo ufaklığın yanaklarından öpünce kız kıkırdamıştı. ‘Elbette benden kaçıp biricik oppana sarılacaksın.’ Babası kucağında Maru ile onu karşıladı.

‘Merhaba baba.’

Diğer ufaklıkta babasının kollarından sıyrılmaya çalışıyordu. ‘Pekala, sende ona git.’

Maru da hızla koşturup yeni ayakkabısını çıkardığı bacağına sarıldı, Soo’da ona gülüp kafasını okşadı.

‘Annem gelmedi mi?’

‘1 saate burada olur.’

‘Pekala, ben duşa giriyorum.’

Babası ona gülüp ufaklıkları göstererek ‘Yapabilirsen.’ dedi.

Saçlarını kurularkan annesin geldiğini duyup aşağı indi.

‘Hey anne.’

‘Merhaba tatlım. Oh, çok mutlu görünüyorsun, hayırdır?’ Oğlunu sıkıca sarıp yanaklarını sıktı.

‘Pazar günü Jongin gelicek, sorun olmaz değil mi?’

‘Ohh sonunda! Elbette olmaz! Onunla gerçekten tanışmayı çok istiyorum. O halde lezzetli yemekler yapmalıyız!’

Kyungsoo annesinin heyecanına gülmeden edemedi.

--

Cumartesi sabahı Soo uyumak istediyse de ufaklıklar yatağında hoplarken bu pek mümkün görünmüyordu. Onları duymamalıktan gelince daha hızlı zıplıyor ve gülüyorlardı.

‘Maru, daha çok erken uyumama izin ver.’

‘Erken erken’ diyerek onu tekrarladı ufak kız.

Soo’da onu yakalayıp yanına çekti ve sarılarak uyumaya çalıştı, ufaklık ise kıkırdamaya devam ediyordu.

Annesi daha sonra ikiliyi sarılmış bir şekilde yatarken buldu.

Kahvaltıdan sonra annesin birkaç işini halletmek için dışarı çıkmıştı. Hava günlük güneşliydi ve insanlarla dolu sokaklarda gezmek ona keyif veriyordu. Zamanının çoğu kiatpçı ve oyun satan dükkanda geçirmişti.

Elinde sebze dolu poşetlerle markete girecekken tanıdık birini gördü.

Aralarına belli bir mesafe bırakarak onu takip etmeye başladı.

Jongin nereye gidiyordu ki?

~~

Söz verdiğim gibi uzunnn bir bölüm oldu okul başlıyor ama yine de hızlıca eklemeye çalışıcam beğenirsiniz umarım. Beğeni ve yorumlar için teşekkürler, eksik etmeyin :3

supernaturel~

Lanjutkan Membaca

Kamu Akan Menyukai Ini

Sope : Femboy Oleh yulaf

Fiksi Penggemar

2.4K 244 12
yoongi ve hoseok Femboy dur, bir gün meraklarına yenik düşerek bir aşk'ın içine düşerler
88.7K 6.4K 37
Jongin Kyungsoo'dan nefret ederdi. Kyungsoo'da ondan. Nefretlerinin altında yatan sebebi ise kimse bilmezdi.
23.5K 2.4K 8
✧ Doğuştan renk körü olan Jimin ve sevgilisi Jungkook ˚ ˳⊹︶꒦ ︶꒷꒦ ︶˚ ˳꒦ ︶꒦ ︶꒷꒦˚ ˳⊹︶꒦ ︶꒷꒦ ︶˚ ˳ ↝Top : Jungkook ↝Bottom : Jimin ˚ ˳⊹︶꒦ ︶꒷꒦ ︶˚ ˳꒦ ︶꒦ ︶꒷꒦...
6.7K 663 11
Karşı karşıya olan balkonlar, iki genç ve ellerinde sigaraları. #1 yizhan 03.01.21 #2 theuntamed 04.10.22