Tutkuyla Harmanlanmış Bedenler

By redndyellow

5.2M 167K 32.1K

Acar Devran, kendini bozguna uğramış gibi hissediyordu. Yaklaşık 7 saattir yatağındaki güzelliği seyrediyordu... More

0.0: "Karşılaşma"
0.1.1: "İddia"
0.1.2: "Bu Kız.."
0.2: "Yüzleşme"
0.3 "Gerçekleri Öğrenen Bezelye Beyinli Koala"
0.4 "Geçmişe Bakış"
0.5 "Sen Hep Benimdin Demek"
0.6 "Gelmemi Mi İstersin?"
0.7 "Kabusun Tozları"
0.8 "Acar Devran'ın Vikipedisi"
0.9"Devran Yalısı'nda Elvin Rüzgârı"
1.0: "Seviyor mu? Sevmiyor mu?"
1.1 "Fırtınadaki İnciler"
1.2: "Bumerang"
1.3: "O'na Dokunma"
1.4 : "Kül"
1.5 : "Sana Geldim Yiğidim!"
1.6: "Hediye gibi geldin, hoşgeldin"
1.7: "Seni Anan Benim İçin Doğurmuş"
1.8: "Galata Kulesi Tepesinde"
1.9: "Gecede Bir Damla Okyanus"
2.0: "Sağ Kalanlar"
2.1: "Hep Kadın Gibi"
2.2: "Seni Yaratana Ölünür."
2.3: "En Derin İlk Adam"
2.4: "Yarişkimi"
2.5: "Karadeniz Güzeli"
2.6: "Defile"
2.7: "Bencil"
2.8: "Çabala Devran"
2.9: "Ne Diyorsun?"
3.0: "Sahil"
3.1: "Atılgan Rus'a Dövüş Çiçeği"
3.2: "Yeni Yılda Yeni Kararlar"
3.3: "Karabasan ve Düş Kapanı"
3.4: "Mangal Sonrası Nişan"
3.5: "Hazırlıklar&Düğün Bohçası"
3.6: "O Zaman Dans!Renk!"
3.7: "Köprüden Önceki Son Çıkış"
3.8: "Thinking Out Loud"
3.9: "Lady D."
4.0: "Hafızadan Silinen Bir Gece"
4.1: "Güçlü Kadının Güçlü Adamı"
4.2: "Eve Dönüş "
4.3: "Sarı Gül Buketi"
4.4: "İkiz"
4.5: "Ev Alışverişi"
4.6: "Ağva"
4.7: "Hat Trick"
4.8: "Kapan"
4.9: "Gün Gelir Devran Döner!"
SAVAŞ DEVRAN: "Dolmasın O Güzel Yeşillerin"
5.0: "Aden"
DUYURU
BADE
5.1: "1 Çilek 2 Erik"
5.2: "Mutlu Ailenin İlk Resmi"
5.3: "Bir Aşüfte Sorunsalı"
5.4: "Affet Kız, Yükün Azalır!"
5.5: "O Benim!"
5.6: "Eksik Resim"
5.8: "Büyüyen Minikler"
DUYURU
5.9: "Krallık"
6.0: "Elmalar"
6.1: "Yama"
6.2: "EN GÜZEL HEDİYEM-FİNAL"
ÖZEL BÖLÜM-1: "Afet-i Devran ve Devran Erkeği"
ÖZEL BÖLÜM-2: "Bayramlar"
ÖZEL BÖLÜM-3: "Nabız"
Acar&Elvin: "Başka Bir Dünyada"

5.7: "All Of Me"

46.7K 1.9K 482
By redndyellow

(Bölüm 13 Mart 2017/ 21.59'da yayımlanmıştır.)
3.GÖZ
Acar Devran gözüne giren güneş ışığından rahatsız olarak hamakta yavaşça gerindi. Kıstığı gözleri ve kaldırdığı kaşlarına rağmen gelen ışığı, alnına koyarak siper ettiği sağ eliyle engelledi.

Yanının boş olduğunu sol eliyle farkedince, bir süre için Elvin'in hamak altına düşmüş olma veyahut kızı ezme ihtimalini düşünmüştü. Ama yerde bir Elvin ve altında da bir ezik olmadığı için rahatlayarak, kafasına düşen eriği tişörtüne silip bir ısırık aldı.

Dün gece Elvin'in Denizle tanışma anısını anlattıktan sonra kurduğu cümle aklına gelmişti.

"Resim çizmeyi, sana ben güzel severek öğretirim. Sana, senin resmini de ben çizerim Elvin Devran." Bunu dedikten sonra kız adamın dudaklarını öptüğünde affedildiğini anlamıştı. Keyfi yerindeydi genç adamın.

Yerinden dinç bir şekilde kalkıp, hızlı adımlarla bahçe kapısına giderek Devran yalısının bahçesine girdi. Uzun bir sofranın üzerine her şey hazırlanmıştı.

Bu sırada güneş gözlükleri ve beyaz, uzun, askılı yazlık elbisesiyle salam tabağını getiren Elvin'i gördü. Saçlarını iki taraftan örmüştü.

Erik çekirdeğini bir köşeye tam bir öküzlük yapıp "tükürerek" atarken, Elvin'e koştu hızla. Kızın arkasından geldiği için kız kendisini görmemişti.

Tabağı masaya koyduğu an, belinden tutup onu havalandıran ellerle çığlık attı. Acar kızı döndürüp, yere bırakarak gülümsedi.

-Günaydın zilli." Elvin gözlerini devirip, sarsılma etkisiyle uçuşan eteğini düzeltti.

-Zilli ne be! Sensin zilli! Edepsiz." Mutfağa giden kızı takip ederken, yanından geçen Nesrin ablasına göz kırpmıştı.

Mutfağa girdiği an babaannesinin kucağındaki kızı Lina babasını görünce ellerini, ayaklarını hızla hareket ettirmiş, gülmüştü.

Acar yüzünde büyük bir tebessümle, kızının yanına giden Elvin'in arkasından gelip, kucağına aldı miniğini.

Küçük bedeni tuttuğunda o kadar mutlu oluyordu ki, bu hissi daha önce hayatında hiç tatmamıştı. Ne olursa olsun, Acar'ın bir parçasıydı Lina. Hayatında her zaman olacak, başından beri yanında, kendisine ait saf bir parçası...

Kokusunu içine çekerek, ses çıkaran kızına gülümsedi. Elvin de bu sırada Tuna'yı kucağına almıştı.

-Bak hep biri fazla kalıyor, Rüzgar ne olacak?" Bu sırada Asu da Rüzgarla birlikte mutfağa girdi.

-Asu sen onu ver bana ağabeyciğim..." dedi Acar kızını sol koluyla sıkıca sarıp, sağ kolunu açarak.

-Yaa ama ağabey, ne güzel taşıyorum baak.." Rüzgar halasının hoplatmasıyla gülerken Asu da değişik mimikler yaparak yeğenini eğlendiriyordu.

İlk defa ailesinde bu kadar küçük bir bireye tanıklık etmişti Asu. O kadar güzellerdi ki dün ağabeyi ve Elvin akşam yemeği yediklerinde kendisi 3'üne de bakmış, Aliyle yapacakları düğünü anlatmış ve masallar okumuştu.

Her birinin yüzünü incelerken, melekleri anımsatan bebekler için kıyafet bile tasarlamıştı.

Bebekler gerçekten melek gibilerdi. El değmemiş, saf ve berrak.

Bu bebeğin ağabeyinden ve en yakın arkadaşından olduğunu, gerçek bir aşktan doğduğunu bilmek en güzeliydi Asu için.

Elvin gerçekten en yakın arkadaşıydı çünkü onunla tanışana kadar ona yaklaşan bütün kızların, arkadaş olmak isteme sebepleri ağabeyleriydi.

Çünkü Savaş ve Acar Devran'a giden yolların, Deniz Asu Devran'ın arkadaşlığını kullanmaktan geçtiğini düşünüyordu çoğu genç kız.

Ve Elvin böyle olmayan tek kızdı. Bu yüzden hep yalnız kalmıştı o gelene kadar.

Tabii artık Elvin dışındaki gerçek arkadaşları arasında Petek ve adaşı Deniz de vardı.

-Asu bak düşürürsün benim paşamı, sakat falan kalır.." Ağabeyine dik dik baktı Asu. Bu sırada Recep bahçe kapısından herkese selam vererek girdi.

-Günaydın herkese. Asu Hanım istediğiniz yere, şemsiyeyi açtım." Asu gülümsedi ve Elvin'e baktı.

-Ailece kahvaltı yapacağız. 3 minik bireyimizle beraber! Güneş'ten korunsunlar diye şemsiye koydurttum tabiki. Hadi sofraya!" Hep birlikte bahçeye çıktılar ve Devranlarda kahvaltı keyfi başlamış oldu.

***
Çatal bıçak seslerine eşlik eden gülüşmeler ve birbirinden bağımsız sohbetlerle kahvaltı devam ediyordu. Savaş belirgin bir şekilde öksürerek istediği sessizliği sağladı:

-Acar bugün İbrahim Çelik'in daveti var, seninle Elvin'in katılmasını istiyorum." Acar kafasını sallarken çayını eline aldı.

-Siz neden katılmıyorsunuz yengemle?"

-Başka bir davetle çakıştı. Çok sürmez, 1 saat durmanız yeterli. Tanıdık birinden dolayı kıramadım."

Acar ağabeyine gülümsedikten sonra sağ eliyle kahvaltısını yapıp, sol eliyle Lina'nın üstünü düzelten Elvin'e baktı. Kızın sağ üst bacağını, sol eliyle kavrayıp kulağına eğildi kızın:

-Katılırız değil mi yavrum?" Elvin önce adamın bacağını sıkan eline, sonra da kışkırtıcı bakışlarına bakarak kafasını dikleştirdi. Başıyla onayladı.

-Gül reçeli bitmiş ben biraz getireyim..." diyerek adamın bacağına koyduğu elinden kurtulup ayaklandı. Neris Hanım:

-Kuzum, Nesrin'e söyleseydik, hallederdi?" Dese de Elvin:

-Yok yok ben hallederim iki dakikada." Diyerek yol almıştı bile. Acar da ardından ayaklanıp gülümsedi.

-Ben de giyineyim, iş beklemez."

Savaş kardeşine "Sen de az puşt değilsin." Bakışı atarken Acar göz kırpıp hızla mutfağa giden yolda yürümeye başlamıştı.

Mutfağa girdiği an görüşüne giren Elvinle kendini avını bulan bir aslan kadar mutlu hissediyordu. Kızı tezgahla arasına sıkıştırdığında, Elvin arkasını dönerek Acarla yüzyüze geldi.

-Mascara reklamları gibisin Elvin...10 kat hacim veren bir takma kirpik etkisi vaatleri veriyorsun, ama bir icraat göremiyoruz güzelim. Gösterip de elletmiyorsun resmen." Elvin içten bir kahkaha attı.

-Bu kadar sanatsal kuduranını da ilk defa görüyorum." Sağ kaşını havaya kaldırıp, elini Acar'ın tişörtünün yakasında gezdirdi. İç çekerek konuştu. "Lohusadan yeni çıkmış bir kadına edilmemesi gereken laflar. İcraat istedin de hayır mı dedik?"

Acar'ın duyduklarıyla içinde bir Tarzan ayaklanır ve naralar atarken, yüzünde tehlikeli bir gülümseme belirdi.

-3 aydan fazla gün oldu... Sen de çok mu özledin?" Elvin alt dudağını sarkıtıp kafasını salladı.

-Çoook...." Bunu söyledikten sonra şirin bir şekilde kıkırdadı. Acar saniyesinde kızı belinden kaldırarak tezgaha oturtup, dudaklarına yaklaşırken Savaş mutfağa girdi.

-Kardeşim, iş beklemez değil mi?" Acar'ın içindeki Tarzan'ın göğsüne vurduğu elleri iki tarafına düşer ve Lord Acar küskün bir şekilde eski pozisyonunu alırken ağabeyine döndü genç adam.

-Sokayım işimize." Geri çekilip hızla asansöre giderken ağabeyi de Elvin de arkasından sesli gülmüştü.

***
Acar iş yerinden çıkıp davetin olacağı yere gelmişti.

İnatçı karısı kendisini alması için trafiğe kalmamasını, Kemal'in onu bırakabileceğini söyleyince gelip kapıda beklemeye başlamıştı. Kol saatine tekrar baktığı sırada, önünde araba durmuş ve kapısı açılmıştı.

İçinden çıkan mürdüm rengi, straplez, dar, dize kadar gelen ve sağ bacağında derin bir yırtmacı olan elbiseyi giymiş kadın karısından başkası değildi.

Gür, koyu saçlarını sık bukleler halinde yapıp açık bırakarak, sırtına dökülmesini sağlamıştı.

Boynunda altın sarısı Versace logo kolyesiyle, ellerindeki altın sarısı yüzükleri, Manolo Blahnik marka ten rengi stilettolarıyla, kalın dudaklarına sürdüğü bordo rujuyla, uzun kirpikleriyle, elbisenin dekoltesinden görünen iri göğüsleri, şekilli bacakları, her şeyiyle harikaydı.

Elvin de arabadan iner inmez karşısında, siyah Range Rover Sport Svr arabasına kollarını birleştirerek yaslanmış, simsiyah vücuduna mükemmel oturmuş takım elbisesi, siyah kol saatiyle duran kocasını görmüştü.

Gömleğinin üst düğmeleri açıktı ve esmer teni müthiş duruyordu. İkili birbirini iyice süzdüklerinde, kızaran yanaklarıyla ilk konuşan Elvin oldu.

-İçeri girecek miyiz?" Acar yaslandığı yerden doğrulup, kolunu uzattığında Elvin de koluna girmişti.

-Girelim bebeğim." Girdikleri andan itibaren her anı dolu dolu geçirip, birileriyle tanışmış ve konuşmuşlardı. Sorulara cevap vermiş, bazı insanlara zorla gülümsemişlerdi.

Hatta Elvin Acar'ın "lise aşkı" olan Ahu ismindeki bir kadınla bile tanışmıştı bilmeden. Acar'ın lise aşkı olduğunu kendisine söyleyen kadın da Amerika'daki üniversiteden sevgilisiydi.

Genç kız alnına "Gavat" yazdırıp gezse mi bilemedi ve Acar'ın elini tutan eline tırnaklarını geçirmekle yetindi.

Tabii Acar da Elvin'in "arkadaşlıktan başka bir manâda" görüştüğü bir çocukla konuşmuştu. Bunu Elvin'e olan hareketlerinden ve beraber gittikleri romantik komedi filminden anlamıştı.

Acar'ın yaptığı tek şey de içinden Elvinle evli olduğunu, çocukları olduğunu, ilk öpücüğü ve ilk cinsel ilişkisini kendiyle yaşadığını aklına getirmek; o yüzden bu yılışık adamla aynı ortamda olmasının sorun yaratmayacağını düşünerek, varolduğunu arasıra farkettiği erkek egosunu tatmin etmekti.

İkili dans etmeye başladıklarında ne lise aşklarını ne de randevulaştıklarını gözleri görmemişti. Acar'ın kızın belindeki eli, kalçasına kayıp orada dururken Elvin de adamın boynuna koyduğu elini, saçlarının arasına biraz daha soktu.

İkilinin aralarındaki tutku gözle görülebilecek kadar somutlaşmıştı. Etraflarında olan her şey flu olurken Acar'ın gözüne "WC" tabelası ilişti ve genç kızı elinden sürükleyerek oraya çekiştirdi.

İnsanlar kendi eğlencesine bakıyor, bu gece mekandaki asıl tutkuyu göremeyecek kadar sahte bir gösterişe bulanmaya devam ediyordu.

Acar ilk başta kafasını uzatıp boş olduğunu gördüğü erkekler tuvaletine Elvin'i de sokup boş bir kabine çekti kızı. Kapıyı kilitledi.

-Acar ne yapıyorsun?" Adam baş parmağını kızın dudağına bastırdı.

-Şşşş...Sessiz ol. Ses çıkarmamaya çalış güzelim." Kemerini çözüp pantolonunu indirdiğinde Elvin yaptığına inanamıyordu.

Tuvalet kabininde mi?

(+18 şikayet edenlere duyrulur.)

Ellerini Elvin'in elbisesinin eteklerine getirip beline kadar sıyırdı. Kızın elbiseyle aynı renk iç çamaşırını bir bacağından çıkardı ve kucağına aldı.

Elvin'in gözlerine bakıp, kendisine ait tutkunun birebirini gördüğü an sağlam bir vuruş yaptı.

İnlemesi tuvalette duyulurken, sonradan adamın uyarısını hatırlayarak dudağını ısırdı Elvin. Sessiz kalmak çok zordu. Bu kadar yoğunken, imkansıza yakındı.

Acar başparmağıyla kızın dudağını kurtarıp, aralanmış dudaklarından parmağını içeri soktu. Elvin emmeye başladığında, Acar da hızlanmıştı ve sık nefes sesleri dışında hiçbir ses yoktu.

Birkaç dakika sonra içeri biri girdiğinde ikisi de zirveye çok yaklaşmıştı. Elvin'in gözleri yakalanma telaşıyla iri iri açılır, yanakları kızarırken Acar hiç oralı olmamıştı bile. Kız adamın umursamazlığına sinirlenip, adamın ağzındaki parmağını ısırdığında, bir:

-Ahh..." inlemesi adamın dudaklarından döküldü. Elvin'in şokla ağzı açılırken, Acar gülümseyerek hızını arttırdı. Elvin deli gibi çığlık atma isteğiyle savaşıyordu.

-Bir sorun mu var?" Sesine karşılık:

-Fermuara sıkıştı." Cevabını vermek dışında bir şey yapmadı Acar ve Elvin de gülmemek için kendini zor tuttu.

Ne garip adamdı. Daha sütyenini bile çıkarmamıştı ve

Fermuara mı sıkıştı gerçekten?

Sonunda ikisi de nefes nefese o özledikleri, zirveye çıktıklarında Elvin derin derin nefes alıp sakinleşmeye çalışırken, Acar burnunu kızın göğüs oluğuna dayamıştı.

Kokusunu içine çekerken, sıcak bir öpücüğü kızın göğsüne kondurdu. Elvin'i yavaşça yere indirdikten sonra kızın iç çamaşırını tekrar giydirdi. Baksırını giyip, pantolonunu çekerek kemerini taktı.

Birbirilerine birkaç saniye baktıktan sonra Acar Elvin'in elini sıkıca tutup, kabinden çıkardı ve tuvaletten ayrıldılar. O sırada tuvalete giren bir adam ikilinin ardından şaşkınlıkla bakıyordu.

İkili hızlı hareketlerle arabalarına binip yola çıktılar.

1 saat çoktan dolmuştu sonuçta. Kaybedecek zamanları yoktu.

***
Acar'ı, duşta da yaşattığı 4. Orgazmdan sonra duştan atan Elvin temizlendi ve vücut havlusuna sarındı.

Çok yorgundu ve yarın heryerinin moraracağına da emindi üstelik. Saçlarını taradıktan sonra üstünkörü kurutup, iç çamaşırlarını ve en kapalı geceliğini giyerek yatak odasına geçti. Kocası çırılçıplak ve ıslak saç tutamlarından birazı önüne gelmiş bir şekilde yüzüstü uyuyordu.

Ona gülümseyerek bakıp, pikeyi vücuduna örterek bebeklerinin yanına gitti. Mutluydu, huzurluydu.

Kocası, bebekleri, ailesi, arkadaşları vardı. Bütün bu zenginlik için şükrederek derin bir nefes aldı ve geç olduğu için yazmayı bıraktığı günlüğü masal kitaplarının arasına sıkıştırdıktan sonra bebekleri son kez kontrol edip, odasına döndü.

Bir süre Acar'ı incelediğinde, adamın sırtında bıraktığı tırnak izlerine yavaşça dokundu. Acar sırtındaki minik eli kavrayıp avucuna bir öpücük kondurarak kızı göğsüne çekti ve sıcak yaz ayına rağmen sıkıca sararak ağırlığının yarısını verdi.

-Acar sıcakk..." Diyen kızı kırmamak için biraz ağırlığını çekti ama daha sıkı sarıldı.

Elvin de derin bir nefes alıp, sevdiği sıcaklıkla gözlerini kapattı.

***

Acar Elvin'e doğum günü için Recep'in arabasına binmesini, özel bir restoranda yemek yiyeceklerini ve hediye vereceğini söylemişti.

Deniz ve Görkem Amerika'ya gitmişlerdi 2 gün önce. Yani en yakın arkadaşı doğum gününde olmayacaktı. Amcası yengesiyle beraber 3 haftadır Dubai'deydi. Mert de nişanlısıyla Amerika'da.

Elvin de zaten Acar'dan başka birini beklemiyordu. Acar'dan önce Denizle doğum gününü kutlamışlardı ve hep eksiklerinin dolmasını dilemişti.

Dileği kabul olmuş, Allah ona verilebilecek en güzel aileyi vermişti zaten.

O da, sevdikleri de mutluydu, sağlıklıydı. O yüzden doğduğu günü tekrar tekrar anmasına gerek yoktu.

Çünkü Elvin babasıyla tanışana kadar hayatında geçirdiği hiçbir doğum gününde değerli hissetmemişti. Onun için diğer 364 günden hiçbir farkı yoktu. Kendisi, herkes gibiydi ona kalırsa. Kimseden farksız.

Ama son yıllarda dünyanın en güzel doğum günlerini yaşamıştı. Acarla yiyeceği bir yemeğin dahi o kadar güzel olacağını biliyordu ki, giydiklerine pek özenmemişti.

Saçlarını düzleştirip dağınık bir topuz yapmış, büyük halka küpeler, parmaklarına yüzükler takmıştı. Bol rimel ve güneşlenmesinden dolayı bronzlaşan tenine bronz bir allık sürmüştü. Dudaklarına sadece parlatıcı sürerek, elbisesiyle uyumlu bant ayakkabılar giymişti.

Elbisenin göğüs dekoltesi, Elvin'in iri göğüslerine hiç uygun olmayan bir açıklığa sahip olduğundan kız dekoltesini iğne yardımıyla kapattı.

Chanel çantasını omzuna asıp telefonunu alarak evden çıktı.

***

Bebeklerini, emzirme dışında bin kere kontrol eden kız, rahat bir nefes alıp masasına döndü. Çok mutluydu ve geldikleri yer de çok güzeldi.

Üstelik canlı müzik vardı ve çalan grup istiklal caddesinde tanıştıkları, Acarla Galata Kulesi'ndeki öpüşmelerinden önce dinledikleri Çınar ve arkadaşlarıydı. (1.8: Galata Kulesi Tepesinde bölümü)

Bu tesadüfe memnun kalan Elvin, Acar'ın çağırdığını bilmeden geçmişin anılarıyla beraber onları zevkle dinledi.

Grup masalarına oturdukları zaman evliliklerinden ve bebeklerinden bahsetmişlerdi. Onlar da açacakları kafeden bahsedince muhabbet koyulaşmıştı. Ama yine de kalkmak istediklerinde Elvin bir şey diyemedi ve çift, edindikleri dostları uğurlayarak tatlılarını yemeğe devam etti.

-Mutlu musun?" Dedi Acar kızın gülmekten kızaran yanaklarına bakarak.

-Soruyor musun? Çok! Baksana ne güzel denk geldi...O günleri hatırlamak, tekrar Galata'da gibi hissettirdi." Adamın masadaki elini tuttuğunda, adam kızı yerinden kaldırmış ve sürüklemeye başlamıştı.

-Acar nereye gidiyoruz?" Acar kapıya yaklaştıkları an kızın arkasına geçip, cebinden çıkardığı eşarbı gözüne bağladı.

-Niye bağladın bunu?" Çıkarmak için hamle yaparken, adam kızın ellerinden tutup engelledi.

-Cadı rahat dur, güven bana." Elvin derin bir nefes alıp uslu duracağını belli etti. Acar da bunu anlayarak kızı kucakladı ve kapıdan çıktı.

Taş yolda yürüyerek, sürprize adım adım yaklaşıyordu.

-Geldik mi?"

-Hayır." 3-4 dakika sonra Elvin elleri adamın boynunda, bacaklarını sıkıntıyla sallarken tekrar sordu.

-Geldik mi?"

-Tı..."

-Yoruluyon mu?"

-Yooo...."

-Tamam." 5 dakika sonra Elvin artık dayanamıyordu. Prenses doğum günü kızı çizgisinden çıkmak istememişti aslında ama canına tak etmişti.

-Ayyyy Everest Maratonu mu ne bu be? Git git bitmiyor, uzun ince bir yoldayız, gözüm de görmüyor. İndir beniii!" Acar kızı indirdiğinde, herkes terslenen kıza sessiz sessiz gülüyordu aslında.

-Elvin, güzelim tut elimi. Yürü benimle biraz." Elvin oflayıp adamın elini kavrayarak kuma inen merdivenlere kadar geldi. Acar kızın önünde diz çöktü.

-Ayağını uzat, ayakkabılarını çıkaracağım." Elvin deniz kokusunu almıştı ve bütün bu sabretme durumlarını sırf denize ayaklarını sokmak için yaptıysa, Acar'ı sabaha kadar tokatlayacaktı.

Yine de ayaklarını sırasıyla uzatıp ayakkabılarından kurtuldu. Acar kızı yürüterek insanların karşısına getirdi ve gözündeki eşarbı çözdü.

-İyi ki doğdun güzelim!" Elvin birkaç saniye kalabalığa bakakalsa da Deniz'in gülen yüzü, amcası ve yengesi, Mert ve sevgilisiyle kendine gelmiş deli gibi gülmeye başlamıştı.

Sağlam bir çığlık atıp Acar'ın boynuna atladığında, adam kızın belini hemen sarmıştı bile. İyi ki doğdun Elvin diyordu dostları, her birinin içinden gelerek. Yengesinin bile.

Kumların üzerinde içinde beyaz mum olan beyaz fener mumluklar, şerit halinde led ışıklar, fener mumlukların arasına dizilen kırmızı bodur mumlar vardı. Işıl ışıldı sahil.

Çalıların ve elektrik direklerin arasına bile ip ledler yerleştirilmişti.

Elvin sevdiklerini, frambuazlı pastalarını, ince ayaklı beyaz masaları, üzerindeki yiyecekleri ve içecekleri, yerdeki beyaz puf yastıkları, kalabalıktan biraz uzağa koyulan beyaz koca, tüllü çardağı, müzik aletlerini inceledi.

Hediyelerinin koyulduğu kapağı açık, işlemeli beyaz sandığa kadar hayranlıkla baktı.

Sevdiklerine tek tek sarılırken, gözlerinden incilerinin dökülmesi kaçınılmaz olmuştu.

Bebekleri, arabalarında yanında dururken ellerini avuç içleri birbirine değecek şekilde alkış yapar gibi birleştirip, gözlerini kapattı. Pastasındaki mumları üflemeden önce, belini saran güven dolu kollarda gülümsedi.

"Onları yanımdan alma, lütfen."

Gözünden bir damla yaş akarken mumları üfledi ve alkışlar neredeyse dalga sesini bastıracak kadar kuvvetliydi. Elvin Acar'ın dudaklarına bir öpücük kondurduğunda, genç adam, kıza kocaman gülümsedi.

Kız sarıldıkları zaman gökyüzüne baktığında aklına gelen babasıyla "Kızın 23 oldu." Demeden edemedi.

Bu sırada gökyüzünden kayan yıldızla içi kıpır kıpır oldu. Babası Elvin'i, kızını, damadını, torunlarını görüyordu işte. Allah'a şükredip, sevdiklerine gözlerinden kalp fışkırtarak baktı.

Çınar, sahile yerleştirilen müzik aletlerinden ayrı köşede duran piyanoya yöneldi. Elvinle Acar'ın dans edecekleri parçayı çaldı ve söylemeye başladı.

Herkes eşlik ederken Acar da şarkıyı kendisi söylemeye başladı, kızın kulağına.

What would I do without your smart mouth
Ukalaca sözlerin olmasa ne yapardım ben

Drawing me in, and you kicking me out
Beni kendine çekişin ve defedişin olmasa

Got my head spinning, no kidding, I can't pin you down
Başımı döndürdün benim, şaka değil, zorlayamam seni

What's going on in that beautiful mind
O güzel zihninde neler oluyor

I'm on your magical mystery ride
Büyülü, gizemli gezintindeyim senin

And I'm so dizzy, don't know what hit me, but I'll be alright
Ve çok sersemim, bilmiyorum ne çarptı beni, ama düzeleceğim

My head's under water
Başım suyun altında

But I'm breathing fine
Ama iyi nefes alıyorum

You're crazy and I'm out of my mind
Çılgınsın sen ve ben aklımı kaçırdım

'Cause all of me
Çünkü her bir yanım

Loves all of you
Aşık her bir yanına

Love your curves and all your edges
Tüm çıkışlarını ve uç noktalarını seviyorum senin

All your perfect imperfections
Tüm o mükemmel kusurlarını

Give your all to me
Ver bana her şeyini

I'll give my all to you
Ben de sana vereyim her şeyimi

You're my end and my beginning
Sonum ve başlangıcımsın sen benim

Even when I lose I'm winning
Kaybettiğimde bile kazanıyorum

'Cause I give you all of me
Çünkü ben sana her şeyimi veriyorum

And you give me all of you
Ve sen de bana veriyorsun her şeyini

How many times do I have to tell you
Daha ne kadar söylemek zorundayım sana

Even when you're crying you're beautiful too
Ağladığında bile çok güzel olduğunu

The world is beating you down, I'm around through every mood
Tüm dünya yere seriyor seni, ben her halimle yanındayım

You're my downfall, you're my muse
Düşüşüm ve ilham perimsin sen benim

My worst distraction, my rhythm and blues
En kötü deliliğim, ritmim ve kederim

I can't stop singing, it's ringing, and my head for you
Bırakamam şarkı söylemeyi, çalıyor, aklımda hep sen

My head's under water
Başım suyun altında

But I'm breathing fine
Ama iyi nefes alıyorum

You're crazy and I'm out of my mind
Çılgınsın sen ve ben aklımı kaçırdım

'Cause all of me
Çünkü her bir yanım

Loves all of you
Aşık her bir yanına

Love your curves and all your edges
Tüm çıkışlarını ve uç noktalarını seviyorum senin

All your perfect imperfections
Tüm o mükemmel kusurlarını

Give your all to me
Ver bana her şeyini

I'll give my all to you
Ben de sana vereyim her şeyimi

You're my end and my beginning
Sonum ve başlangıcımsın sen benim

Even when I lose I'm winning
Kaybettiğimde bile kazanıyorum

'Cause I give you all of me
Çünkü ben sana her şeyimi veriyorum

And you give me all of you
Ve sen de bana veriyorsun her şeyini

Give me all of you
Her şeyini ver bana

Cards on the table, we're both showing hearts
Masanın üzerinde kartlar, ikimiz de kupaları gösteriyoruz

Risking it all, though it's hard
Zor olmasına rağmen, her şeyi riske atıyoruz

'Cause all of me
Çünkü her bir yanım

Loves all of you
Aşık her bir yanına

Love your curves and all your edges
Tüm çıkışlarını ve uç noktalarını seviyorum senin

All your perfect imperfections
Tüm o mükemmel kusurlarını

Give your all to me
Ver bana her şeyini

I'll give my all to you
Ben de sana vereyim her şeyimi

You're my end and my beginning
Sonum ve başlangıcımsın sen benim

Even when I lose I'm winning
Kaybettiğimde bile kazanıyorum

'Cause I give you all of me
Çünkü ben sana her şeyimi veriyorum

And you give me all of you..
Ve sen de bana veriyorsun her şeyini

Çınar şarkı bitmesine rağmen başka bir parça çalmaya devam edip, bu anı bozmadı. Acar kızın yüzüne bakıp, elinin tersiyle yanağını okşadı.

-Sana ilk şarkı söyleyişim güzelim. Sen şarkını o zamanlar söylerken, ben seninle bir aile kurduğumda söylemenin hesabını yapmıştım. İyi ki doğmuşsun, önce dünyaya, sonra hayatıma..."

***

Bölüm Sonu😘😘😘

Bir şeyleri paylaşmanın mutluluğunu kat kat nasıl burada yaşadıysam, saygısızlığı da burada gördüm. Teşekkür ederim gösterdiğiniz için.

Nefretiniz insanlığınızın önüne ne zaman geçti? İnanın bilmiyorum ve

kalan son 5 bölümde öğrenmek de istemiyorum. Çünkü zihniyetiniz maalesef değişmiyor.

Burada bir şeyler okumak güzel. Hele ki çoğu kurgulanmış sahne olsa da, karakterleri gerçek hayattan alınan
THB'yi okumak da bazılarınız için güzeldir eminim. Ama hayatınızı yaşayın, sürekli burayı değil. Kimseyi bunun için yıpratmayın lütfen. Bu da son ricam.

Asıl Okurlar'ıma bir sorum var:

***THB'nin size kattığı hangi duygu veyahut kavram hoşunuza gidiyor?
(örn: aşk, aile, bağ, tamamlama...)

Bir sonraki bölümde görüşmek üzere. Aşkla kalın.

Sevin,sevilin. ❤️❤️❤️

Continue Reading

You'll Also Like

169K 4.9K 24
Ağzımı kapatmış güçlü eller baskısını biraz daha arttırırken Peyami bedenini benim ki ile bir bütün yapmak ister gibi sokuldu Göğüsüm hızla yükselip...
100K 5.7K 33
TAHASSÜR Cihan ve Kamerin hikayesi... Yıllar önce birbirine verilmiş sözler... Yıllarca birbiriyle kavuşmayı bekleyen iki insan yıllar sonra tekrarda...
857K 33.9K 30
Soğuk parmaklarının arasında duran yüzüm yanarken ellerimle ceketinin ucunu kavramıştım. Dışarıdan biri görse birkaç dakika önce bağıra bağıra kavga...
142K 8K 23
❝ Konserdeki Sevgilim: Mine, üç ay. Konserdeki Sevgilim: Sadece üç ay çıkıyormuş gibi davranacağız. Konserdeki Sevgilim: O kadar. Siz: Üç ayın sonun...