NEREDESİN SEN? (TAMAMLANDI)

By selin-visne

1.8M 105K 38.6K

Kiraz Mahallesinin yaralı abisi Halit ve masum kızımız Nazenin'in hikayesi... Başlama Tarihi : 2017 More

TANITIM
TANITIM II
TANITIM III
1. Yeni Bir Hayat
2. Göğe Bakma Durağı
4.Muhallebi Çocuğu!
5. Dedikodu
6.Pamuk Şeker
7. Umutları Elinde Kalır
8. İmtihan Bu Ya..
9. Biçare
10. Bak Aşk Diyorum
11. Uzaktan Sevmek
12. Çıkmaz Sokak
13. Çok Eskiden Karşılaşacaktık
14.Kendini Bulmak Senin Elinde
15. Hüzün Sessizliğin Olmuş
16. Rüzgarım Olan Adam
17. Seni Zamana Bıraktım
18. Sensiz Olmaz
19. Senden Öğrendim
20. Bu Şehirde Sen Varsın
21. Mavi Hareler
22. Bitmesin
23. İlkler
24. Bir Çıra Meselesi
25. Bir Sen, Bir Ben, Bir De Bebek
26. Küçük Osman (Osman&Yeliz)
27. Kaynanam Baldan Tatlı!
28. Naz Evi !
29. Beklenmeyen Misafir
30. Dönüm Noktası
31. Meftun Bir Adam
32. Anne Kız
33. Ay Şahit
34. Meydanlar Bizim!
35. İstemeyle Topyekün Mücadele
36. O Kurnadan Bu Kurnaya !
37. Sevda Kervanı
38. Anılar
39. Bir Pazar Kahvaltısı
40. Bir Olmak -1-
41. Bir Olmak -2-
42. Hazırlıklar Başlasın
43. Son Dokunuşlar
44.Kınayı Getir Aney!
45. Hayat
46.Bir Şarkısın Sen
47. Oy Oy Güzelim
48.Sevince
49.
50.
Minicik Bir Duyuru
51. Hızla Geçen Günler
52. Bölüm (Final)

3. Çiçek Kız

45.5K 2.6K 1.1K
By selin-visne

Herkese Merhaba ☺️Sizleri çok bekletmeden elimden geldiğince bölümleri hızlı atmaya çalışıyorum. Yeni hikayemize olan ilginiz için ayrıca çok teşekkür ederim. Lütfen yorumlarınızı da eksik etmeyin. Önerilere her zaman açığım😋😉 Minicik yıldıza basmayı da ihmal etmeyin 🙈
Hikayenin yeni kapağı için de megakitap çok teşekkür ederim 😍
Bölümü sinvend okuyucumuza ithaf ediyorum☺️
(İthaf isteyenler buyursun efenim)

Halit karakteri

Nazenin karakteri

İyi Okumalar 🤗
~~

Nazenin gelen kitapseverlerle sohbet ediyordu. Edebiyat bölümünü bitirdiğini laf arasında söylediğinde kitaplar hakkında daha fazla muhabbet dönmeye başlamıştı. Çocukluğundan beri okuduğu için çoğu kitaplar hakkında bilgisi vardı. Kitap öneriyor, sevdiği kitapları tavsiye ediyor, gelenlerden de kitap tavsiyesi alıyordu. Burada geçirdiği vakitleri seviyordu Nazenin.Sabahları dükkanına geliyor, hafif bir müzik eşliğinde raflarının tozunu alıyordu. Yeni gelen kitapları kayıda alıyor, raflara yerleştiriyordu. Akşamda 7 gibi kapatıp evine gidiyordu. Yemeğine yedikten sonra ya Ahsen geliyordu ya Ahsen'e gidiyordu. Haftasonları da Duygu, Yeliz ve Ahsenle bir şeyler yapıyorlar ya da evinde kendine vakit ayırıyordu. Günleri böyle geçiyordu.

Günler böyle geçerken Halitle de gitgide iyi anlaşıyorlardı. Sabahları günaydın akşamları iyi akşamlar diyorlardı en azından. Birde bazı günlerde molalarda içilen çaylar vardı. Bazen Nazenin gidiyor bazen de Halit geliyordu çay içmeye. Güzel gidiyordu. Ama aklının bir yerinde Yılmaz'ın söylediği içine kapanık cümlesi vardı. Merak ediyordu. Ahsen'i kaç kere sıkıştırdıysa ağzından laf alamamıştı. Sonra bıraktı sormayı Nazenin. Belki Halit'in özeliydi ve kimseye anlatmaması konusunda tembihlemişti. Yine de merak duygusunu bastıramıyordu.

Gelen müşteriler satın aldığı kitabın ücretini ödedikten sonra çıktılar. Açıldığı ilk günler pek kimse uğramasada git gide kalabalıklaşıyordu dükkanı. Sabah gelen öğrenci tayfası da kitapların ücretini ödeyip gittiklerinde dükkan da kimse kalmamıştı, Nazenin de rahat bir nefes aldı. Büfenin arka tarafındaki koltuğuna geçip oturdu. Telefondan annesini bulup aradı.

"Nazenin kızım nasılsın" annesinin sesini duyunca bi anda gelen ağlama isteğine hakim olmaya çalışarak konuştu Nazenin.
"İyiyim annem sen nasılsın"
"İyiyim ama seni çok özlüyorum, Nazenin"
"Bende özlüyorum anne. Ama mutluyum burda gerçekten. Düzenimi kurdum çok daha iyiyim"
"Ben üzülmiyim diye yalan söylemiyorsun dimi"
"Hayır annem , gerçekten iyiyim"
"Sen iyiysen ben daha iyiyim bebeğim. Unutma seni çok seviyorum. Baktın olmuyor hemen gel"
"Bende seni çok seviyorum annem"

Nazenin annesiyle biraz daha sohbet ettikten sonra kapattı telefonunu. Şimdi daha iyiydi. Annesinin sesini duymak, konuşmak her zaman huzur veriyordu kendisine. Arada ne kadar mesafe olursa olsun annesinin sesinin iyileştirici özelliği vardı. Mutluluk vardı sesinde.

Nazenin eline telefonunu tekrar aldı. Ekrandaki isime baktı. Aramakla aramamak arasında kaldı. Bir yanı ara derken diğer yanı yine bir şey değişmeyecek diyordu. Ne olursa diyerek bastı ekrana.

"Efendim"
"Nasılsın baba"
"Nazenin ne diyeceksen çabuk söyle işim yoğun"
"Ben öylesine halini hatrını sormak için aramıştım"
"İyiyim iyiyim. Diyecek başka bir şeyin yoksa kapatıyorum"

Nazenin bir şeyler söyleyemeden telefon yüzüne kapanmıştı. Elindeki telefonuna bakarak "Seni çok özledim baba" diyecektim dedi kendi kendine. Boğazına oturan yumruyu yutkunarak göndermeye çalıştı, gitmiyordu. Gözlerini kapattı. Şaşırmaması gerekti aslında beklediği bir durumdu. Babasının kendisiyle güzel konuşacağını zaten beklemiyordu. Ama belki özlemiştir diye düşünmüştü Nazenin. Bir aydır görmüyorlardı birbirlerini. "İyi değilim baba" demek istiyordu. "Sen yanımda olmayınca iyi değilim, eksiğim" demek istiyordu. "Sarılırsak aramızdaki kırgınlık biter belki" demek istiyordu. Peki dese ne değişecekti? Hiçbir şey.
Babasına en son ne zaman sarıldığını düşündü. 5 yıl olmuştu. Koskoca 5 yıl. Özlüyordu Nazenin.

Ağlamayacaktı. Niye ağlayacaktı ki ? Babamın her zamanki hali diye avutmaya çalıştı kendisini. Bugün gelen kitap kolisini açtı. Kitapları ayırırken bir yandan da gözyaşları süzülüyordu tek tek. Umursamadı, gözyaşlarım akar akar durur diye düşündü. Sonra yıkarım yüzümü geçer dedi kendine. Hep yapıyordu bunu. Gözyaşları usulca süzülürken eline kitapları aldı yerleştirmeye devam etti. Son kitabı da rafa yerleştirdi. Hala ağlıyordu. Bir yandan gözyaşlarını siliyor bir yandan da kendine;
"Her şey güzel olacak"
"Mutlu olacam"
"Belki yorulacam ama değecek" cümlelerini söylüyordu.

"Nazenin ya sende fırça var mı" içeriye aniden girdi Halit. Nazenin konuşmadan başını salladı. Arka tarafa geçip fırçayı aldı. Hala aynı yerinde duran Halit'in önünde durdu.
"Alabilirsin"

Mavi gözleri ve yanakları kızarmış ve şişmişti. Dağınık topuzundan saç tutamları fırlamış kıza baktı Halit. Nazenin'i hiç böyle görmemişti. Devamlı güleç yüzü, enerjik haliyle gözünde canlanıyordu. Bu Nazenin'i ilk kez görüyordu.

"Ağlamışsın"
"Yok ağlamadım. Göz nezlesi oldum da" mırıldanarak konuştu Nazenin.
"Göz nezlesinin belirtisi de gözlerine hüzün çökmesi herhalde" yutmadım dercesine baktı Nazenin'e Halit. Nazenin tebessüm etti sadece. Hala ağlamak istiyordu ama Halit varken bu mümkün değildi.

"İstediğin zaman getirebilirsin fırçayı" diyerek saçma bir cümle kurdu Nazenin, kendisi de farkındaydı.
"Bak ne kadar öküz bir adam gibi görsen de beni, anlatmak istersen dinlerim" dedi Halit. Kendisi bile kurduğu cümleye şaşırmıştı. Normalde Halit ailesi ve Yılmaz dışında anlatmak istersen dinlerim gibi cümle kurmazdı. Ama niyeyse Nazenin'i böyle görünce dinlemek istemişti, hem anlatmasını da istiyordu.

"Anlatılacak bir şey yok. Çay yapıyorum ister misin ?"
"Bu sefer sen gel bizim oraya" Nazenin başını onaylar biçimde salladı. Telefonunu kotunun arka cebine koyup su yeşili şişme montunu üstüne giydi. Halit önden giderken dükkanı kilitleyip yetişti. Halit Nazenin'i bir masaya oturtup içeri geçti. Semaverden iki çay doldurup tepsiye koydu. Denize karşı masada oturan Nazenin'in önüne çayları koydu.
"Teşekkür ederim" diyip çayından bir yudum aldı Nazenin.

Bir süre konuşmadan denizi izlediler. Dalgaların sesini dinleyip çaylarını yudumladılar. Havanın soğuk olmasına rağmen güneş vardı. Nazenin kendisini biraz daha iyi hissediyordu. Temiz hava ve çay iyi gelmişti.

"Çay bahçesi çok güzelmiş. Kaç yıldır işletiyorsun" sessizliği bozarak konuştu Nazenin.
"Bir yıl olmak üzere"
"Ben daha uzun süre işletiyorsun sanmıştım"
"Hayır. Zaten bu sene geldim"
"Başka yerde mi çalışıyordun"
"Hayır. 4 yıl kadar İstanbul'da kaldım, sonra geri geldim"

Nazenin iyice meraklanmaya başlıyordu. Bir yıl önce gelmişti. Ondan önce 4 yıl kadar İstanbul'daydı. İş için ya da okul için de gitmemişti. Peki neden 4 yıl kadar İstanbul'da kalmıştı ?

"Özel değilse nedenini sorabilir miyim?" Halit yutkunup Nazenin'e baktı.
"Bazen gitmen gerekir Nazenin. İstemesen de unutmak için gitmen gerekir" Nazenin Halit'in konuşmasıyla merakı daha da artıyordu. Gitmek diyordu. Unutmak için gitmek.

"Unutmak için illa gitmek mi gerekir. Yanındayken de unutulmaz mı ?" diye sordu Nazenin. Halit'i çözmeye çalışıyordu.
"Gözden ırak olan gönülden de ırak olur diye bir söz var bilir misin ?"

"Biliyorum ama hayatımda duyduğum en saçma söz bu. Bana göre öyle değil. Unutmak için gitmek saçma. Sen bir şeyleri geride bırakmak istersen olur zaten bunun için gitmek gerekmez."

"Peki nasıl unutmalıydım?" ilgiyle bir soru sordu Halit. Nazenin'in düşüncelerini öğrenmek istiyordu.

"Unutma Halit. Herkes kötü şeyler yaşıyor hayatında kötü zamanlar oluyor kabul zaten en çok da bunun için unutmak istemiyor muyuz? Ama hepimizin atladığı bir nokta var. Unutmaya çalıştıkça daha çok hatırlıyoruz. Her unutmalıyım dediğimizde yeniden canlanıyor unutmak istediğimiz her şey. Sonra ne oluyor biliyor musun? Unutmayı bir kenara bırakıp nerde yanlış yaptım ? Niye böyle oldu? Niye bunu yaşadım? Neden? Diyerek sorgulamaya başlıyoruz. Sorguladıkça daha büyüyor. İçinden çıkılmaz bir hal alıyor. Daha çok üzülmeye başlıyoruz. Böyle olmuyor mu ? Peki nerde kaldı unutmak? Bak unutmaya çalışırken daha çok hatırlandı her şey. Sonra hop tekrar başa."

"Peki unutmazsak nasıl olacak?" gözlerini kısarak sordu Halit.

"Yüzleşeceksin Halit. Unutmayı istediğin her şeyle yüzleşeceksin. Hatırladıkça iyileşeceksin. Belki saçma hatırladıkça iyileşmek ama öyle bana göre. Kimse hayatından boş yere çıkmaz. Senin hayatındaki rolü bitmiştir. Çıkması için sebep gerekir, bazen bu sebep kötü olur bazen iyi. Giderken mutlaka bir şeyler bırakır sana sen kötü gibi düşünsen de. Belki giden kişi sana kendini buldurttu. Güçsüzdün kendi başına ayağa kalkmayı öğrendin. Saf birisiydin gözün açıldı.Unutmak istediğin her neyse üzmüş seni, yaralamış. Nerden anladın deme. Gözlerdeki hüzünü nerde görsem tanırım. Ama birde şu tarafından bak iyi şeylerin öncesi hep sancılı olur, en güzel mutluluklar acılardan sonra gelir."

Gözlerinin içine bakan Halit'in gözlerinin içine baktı Nazenin. Hiç gözlerini kaçırmadan birbirlerine baktılar. Sanki birbirlerinin gözlerini okuyor gibiydiler.

"Son bir şey daha söyleyip kalkıyorum. Yaşadığın kötü günleri geride bırakmakta, mutlu olmakta, gidenin arkasından kendini bulmakta senin elinde Halit , sadece senin"

~~

Halit yatağına yatmış tavana bakıyordu. Nazenin'in bugün söylediklerini düşünmekten kendini alamıyordu. Unutmaya kendini zorladıkça daha çok dibe batarsın demeye getirmişti sözü. Unutmanın daha çok yarayı deşmek olduğunu söylemişti. Yüzleşmekten bahsetmişti. Yüzleştiğin zaman biter demişti. Kendisinin yaptıklarını düşündü. Zeliha'nın kendini aldattığını öğrendiğinde gitmişti hiç düşünmeden. Kendisini unutmaya zorlamıştı. Hep gözünün önüne geliyordu başka bi adamla sarmaş dolaş görüntüsü. Sorgulamıştı. Az mı sevdim? Ne veremedim ? Ne dediğini yapmadım , diye sorgulayıp durmuştu. Sonra bazı şeyleri fark etmişti. Zeliha'yı sevmemişti. Sevdiğini sanmıştı. Hoşlantıyı iyi vakit geçirmeyi yanlış anlamıştı Halit.

Gittiği yerde de rayı tutturamayınca gelmişti. Şuan daha huzurluydu. Yaralıydı evet. Aldatılmayı hazmedemiyordu. Değersiz hissetmişti kendisini. Nazenin'in dediği gibi hayatındaki rolü bitmişti Zeliha'nın çıkması için sebep lazımdı oda olmuştu. Çıkmıştı çıkmasına da , Halit'ten de çok şey götürmüştü.
Halit artık kimseye güvenemiyordu bilhassa kadınlara...

~~

Nazenin haftasonunun miskinliğiyle koltukta pijamalarıyla oturmuş televizyon seyrediyordu. Zilin sesiyle ayağa kalkıp kapıyı açtı.

"Oo Nazenin akşama misafirim var. Sen bana yardım edeceğine burda keyif yap" Ahsen söylenerek içeri geçti. Nazenin kapıyı kapatıp arkasından ilerledi.

"Söylemedin ki misafirin olduğunu kızım"
"Söylememe gerek mi var Naz. Hamileyim ben arada çıkıp bana bakman gerekiyor" diye gülerek konuştu Ahsen.
"Hadi akşam için bana yardım edeceksin değiştir üstünü"
"Tamam bekle"

Nazenin odasından üstünü değiştirirken bir yandan da Ahsenle konuşuyordu. "Akşam gelecek olan misafirlerin kim"
"Abim Duygu , Yeliz , Osman , Halit ve sen"
"Benim geleceğimden neden haberim yok"
"En yakın arkadaşımsın gel dememe gerek yok, gelmek zorundasın cicim"
Nazenin, Ahsen'i takip ederek iki üst kata çıktılar. Birlikte mutfağa geçtiler. Ahsen yemek malzemelerini tezgahın üstüne koyup Nazenin'in eline de doğraması için sebzeleri verdi.

"Nasıl gidiyor Naz" Ahsen Nazenin'e Naz diye hitap eden çok az kişiden birisiydi. Nazenin'in annesi, babaannesi bir de çok eskiden babası böyle seslenirdi.
"İyi. Dün annemle konuştum selamı var sana. Bebek için de hayırlı olsun diyor"
"Ay çok teşekkür ederim. Nalan teyzeye. Bir daha konuştuğunda benimde çok selamımı söyle"
"Babamla da konuştum"

Ahsen elindeki bıçağı tezgaha koydu. Nazenin'e baktı. Nazenin devam etti. "Yine aynı aramam bir şeyleri düzeltmiyor, sesini duymak istediğim için aradım. Ne kadar beni umursamasa da, özlemese de ben babamı özlüyorum Ahsen. Sert ses tonunu duymak bile özlemimi biraz azaltıyor en azından."

"İçin rahat etti, merak edeceğine aradın Naz"
"Evet. Babamla konuştuktan sonra ağlamaya başladım. Sonra Halit geldi."
"Halit mi ?"
"Evet fırça istedi. Sonra ağladığımı fark etti bana dedi ki anlatmak istersen dinlerim. Birlikte çay bahçesine geçip oturduk konuştuk biraz"

Ahsen Nazenin anlattıkça meraklanmaya başlıyordu. Yılmaz'ın anlatmasından az çok Halit'i tanır olmuştu. "Ne konuştunuz"

"Gitmekten , unutmaktan felan. Ahsen Halit neden gitti?"
Ahsen bocaladı bir an. Yılmaz söyleme demişti, Halit isterse kendisi anlatsın demişti. Ama Nazenin de devamlı sıkıştırıyordu. "Bilmiyorum"
"Hayır biliyorsun Ahsen. Bana söylemiyorsun. Biz seninle en yakın arkadaş değil miyiz ?"
"Öyleyiz Naz..."

Ahsen cümlesinin devamını getiremeden kapı imdadına yetişti. Hemen kapıyı açtı. Aysel Sultandı.
"Hoşgeldin anne"
"Hoşbulduk kuzum. Pazara gittiydim de sonra sana bi bakayım dedim"
"İyi yaptın anne geç bizde Nazeninle mutfaktayız" Aysel Sultan Nazenin'in de mutfakta olduğunu öğrenince gözleri ışıldayarak mutfağa geçti. Kafasındaki tilkiler dört dönüyordu.Nazenin elindeki işini bırakıp Aysel Sultanı öptü.

"Aman yarabbi" diye bir nida attı Aysel Sultan. Gözlerini birkaç kez kırpıp açtı. Esnemeye başladı.
"Anne ne oldu"
"Elemtere fış kem gözlere şiş. Tü tü tü" diyerek Nazenin suratına üfledi.
"Ahsen annem bana bir su ver" Ahsen bardağa su doldurup Aysel sultana verdi.

"Anne ne oldu" bir kez daha sordu Ahsen.
"Ay kızım Nazenin'e nazar değmiş"
"Nazar mı ?" mırıldanarak konuştu Nazenin.
"Nazar ya. Ben nazar değmiş insanı gözünden anlarım. Kızım sende bir göz var fincan gibi. Böyle bir şey görmedim. Geçtiğin yollardaki yellozlar gözleriyle seni yemiş bitirmiş. Başın ağrıyor mu ?"
"Arada ağrıyor"
"Bak işte hep nazardan ağrıyor başın. Sana hemen kurşun dökelim."
"Anne ne kurşunu şimdi"
"Güzel gelinim, nazar deyip geçmeyin. Ayol bu nazardan ölen bile var"

Ahsenle Nazenin birbirine şaşırarak bakıyorlardı. Aysel sultan iki dakika da nazarı özetlemişti. Kızların kafaları karışmıştı. "Peki Aysel teyze nazardan korunmanın yolu var mı"

Aysel Sultanın beklediği an gelmişti. "Olmaz mı güzel kızım. Bir kurşun döktük mü hallolur. "
"Öyleyse dök anne" diye konuştu Ahsen.
"Yok kızım ben dökemem"
"Anne bebek haberini öğrendiğimizde sen dökmüştün ama"
"Yavrum o ayrı. Nazenin'i tanımayan birinin dökmesi lazım. Nazar ancak o zaman etkili olur. Nazenin hazırlan kızım kurşun dökmeye götürüyorum seni"

Aysel sultan aceleyle Nazenin'i çekiştirdi. Nazenin Aysel sultana bir şey demeden Aysel sultan konuşmaya başladı. "Bak yavrum beni de annen gör. Gelinimin yakın arkadaşı benimde kızım olur. Çok güzelsin. O yüzden hemen dökelim kurşunu" Nazenin'e söz kalmadan Aysel sultan kızı da çekiştirip çoktan kapıya çıkmışlardı.

"Anne pazardan aldıklarını unuttun?" Arkasından bağırdı Ahsen.
"Siz yiyin annem ben babanı gönderirim tekrardan"

Ahsen şaşkınlıkla kapıyı kapatıp mutfağa geçti. Pencereden dışarıya baktı. Nazenin montunu giymeye çalışıyor, Aysel annesi de Nazenin'in kolundan tutmuş hızlı hızlı ilerliyorlardı. Kurşun dökme işini aceleye getirmişti Aysel Sultan. Kurşunu yakını olan kişi dökemez etkili olmaz demişti ama bugüne kadar Yılmaz'la kendisine tüm kurşunları Aysel annesi dökmüştü. Hiç böyle bir şeyin söz konusu da olmamıştı.  Ahsen aklına gelen şeyle ağzı o şeklini aldı. Tatlı cadı kaynanası bir işler çeviriyordu yine.

Kafasına koyduğu bir işi mutlaka yapardı tatlı cadı kaynanası. Zamanında tansiyonu olmadığı halde benim tansiyonum var Ahsen kızım arada geliver demesinden belli etmişti oyunların ustası olduğunu!

~~

Aysel sultan Nazenin'i kolundan tutmuş kapıyı çalıyordu. Nazenin'e dönüp "hiç merak etme kızım kem gözleri kovacaz şimdi" diyip güven verircesine gülümsedi Aysel sultan. Kapıyı üzerinde eşofmanlarıyla Halit açmıştı.

"Aysel teyze ? Nazenin ?" Halit Aysel teyzesini kapılarında görmeye alışıktı da Nazenin'i görmeyi beklemiyordu. Aysel sultan Halit'in yanağından makas alıp "maşallah delikanlı oğluma" diyip Nazenin'i peşinden sürükledi. Masum masum etrafına bakınıyordu Nazenin. Nereye gelmişlerdi?

"Hoşgeldin Ayselcim. Merhaba güzel kızım sende hoşgeldin ben Gülistan"
"Hoşbuldum efendim bende Nazenin."
"Kız Gülistan Ahsen'in yakın arkadaşı sana da bahsetmiştim ya" Nazenin'i işaret ederek konuştu Aysel sultan. "Çiçek gibi kıza nazar değmiş kız Gülistan. Baksana rengi sapsarı olmuş. Hiç hali de yok. Bıraksan uyuyacak gibi.  Başı da ağrıyor. "  ellerini dizlerine vurarak anlatıyordu Aysel sultan. Anlatırken de kendinden bir şeyler eklemeyi ihmal etmiyordu.

Nazenin başını yana çevirip Aysel sultana baktı. Rengi hala aynıydı. Kendini de gayet dinç hissediyordu. Başı da ağrımıyordu.

"Bende kurşun vardı Aysel. Hemen hazırlayayım" deyip yerinden fırladı Gülistan Hanım. Halit de gelmiş karşılarındaki koltuğa oturmuştu.

"Nasılsın oğluşum" Halit'e bakarak konuştu Aysel Sultan. Yılmaz'la Halit birlikte büyümüşlerdi. O yüzden Halit'i Yılmaz'dan ayırt etmez pek bi severdi.
"İyiyim Aysel teyzem sen nasılsın"
"Bende iyiyim be oğlum. Ama Nazenin kızım pek iyi değil nazar değmiş. Çiçek gibi kıza"

Halit gözlerini Nazenin'e çevirdi. Belli ki Nazenin'in buraya geleceklerinden haberi yoktu. Kapıyı açtığında kendisini gördüğünden beri şaşkın bakıyordu Nazenin.

Nazenin açıklama dürtüsüne engel olamadan konuşmaya başladı. "Aslında ben istemedim pek kurşun döktürmek ama Aysel teyze ısrar etti."
"Aysel sultan kafasına koyduysa olur o" diyip Aysel teyzesine baktı Halit. Aysel sultan gülümsedi.

"Nazar bu çocuğum şakaya gelmez. Güzel kızsın maşallah Nazenin. Gençsin, bekarsın, elinde mesleğin var. Hanım hanımcıksın. Çekemezler seni, kıskananın çok olur.Valla bizim mahallenin karıları, yellozları bir süzer seni tepe taklak aşağı yuvarlanırsın. Allah korusun."

Gülistan hanım elinde örtü, içi geniş kap , büyük bir tepsiyle içeri girdi. "Gel güzel kızım" diyerek Nazenin'i yanına çağırdı. Ortaya sandalye koyup Nazenin'i oturtturdu. "Bende ocaktaki kurşunu alıp geliyorum" diyerek içeri geçti.

"Halit oğluşum o çarşafı ört bakalım Nazenin'in başının üstüne. Bir ucundan da sen tut" Halit'in eline örtüyü verip içeri kaçtı Aysel Sultan.

Halit gülerek çarşafı Nazenin'in başının üstüne örtüp ucundan kaldırdı. "Orada havalar nasıl" diyerek gülmeye başladı.
"Gülme Halit ya. Gerçekten Aysel teyzeye hayır demek çok zor. Fikrimi sormadan kolumdan tuttuğu gibi getirdi beni buraya"diyip Nazenin de gülmeye başladı.

"Hazır ol kurşun dökmeye çiçek kız" diyip örtüyü biraz indirdi Halit. Nazenin Halit'in kendisine çiçek kız demesiyle dudaklarında tebessüm peyda oldu. Hoşuna gitmişti bu söz. Çiçek kız.

Aysel sultan önde Gülistan hanım arkada içeri girdiler. Aysel sultan tepsinin üstüne içi sıcak su dolu metal kabı koyup Ahsen'in başının üstünde tuttu. Gülistan Hanım içinde kurşun bulunan kepçeyi metal kaba bıraktı. Çıkan "cos" sesiyle Nazenin'in ürktüğünü fark eden Halit gülerek kıza baktı. "Hadi hayırlı olsun. Sende nazar felan kalmadı. İyileştin!" dedi.

"Hiii anam. Bu nasıl kurşun böyle. Kız Gülistan gördün mü ? Kurşun göz göz oldu" eline kurşunu alıp incelemeye başladı Aysel sultan. "Çok nazar varmış Nazenincim" sende diye ekledi Gülistan Hanım.

"Elemtere fış kem gözlere şiş. Gözü olanın gözü çıksın. Hasetinden kuduran yellozlar erken yaşta menapoza girsin inşallah"  diye söyledi Aysel Sultan.

Halit kendini tutamayıp gülmeye başladı. Halit gülünce Nazenin'de tutamadı kendisini. İkisi gülerken Aysel sultan pis pis sırıtmaya başladı. Tilkileri yine iş başındaydı.

Kurşunları kaldırıp, kurşun suyunu bir şişeye boşalttılar. Nazenin'e verdi Aysel Sultan. "Bak güzel kızım banyonu yaptıktan sonra tependen azar azar 3 kere dökeceksin bu suyu anladın mı?"
"Anladım Aysel teyze"

Gülistan hanım hemen kahve yapmıştı. Kahveleri dağıtıp oğlunun yanına oturdu. Kulakları Aysel Sultanı dinlesede gözleri Nazenin'deydi. Masum yüzü, güzel gözleri, usturuplu oturup kalkması, içten konuşmasıyla sevmişti maviş kızı.

"Nazenin güzel kızım. Aman dikkat et yolda giderken kendine. Bak güzel kızsın maşallah. Bir içim su gibisin. Tek yaşıyorsun. Başına üşüşürler. Korkma sakın biz varız. Bizim mahallenin karıları fenadır. Zamanında Ahsen'e de bir tanesi talip olmuştu da hemen def ettiydim. Hele oğlanları güzel bir kız gördü mü, hiç kaçırmazlar. Aman diyim dikkat et " dedi Aysel sultan anaç tavrıyla.

Halit bir gözü Aysel teyzesinde bir gözü Nazenin'deydi. Haklıydı Aysel teyzesi Nazenin tek başınaydı. Sahipsiz sanıp laf söz söylerlerdi. Aysel teyzesinin dediği gibi onlar vardı. Nazenin hem Ahsen'in yakın arkadaşıydı hemde mahallenin kızıydı artık. Bir laf söz gelirse ilk önce kendisi müdahale ederdi. Sonuçta mahallenin kızını korurdu Halit.

"Teşekkür ederim Aysel Teyze. Sana da çok teşekkür ederim Gülistan Teyze. Emrivaki gibi oldu bu kurşun olayı ama."
"Aaa olur mu kızım öyle şey. Ahsen'i bende severim. Ahsen'in arkadaşı bizimde kızımız sayılır. Madem teksin sıkıldığında gel olur mu" gülümseyerek konuştu Gülistan Hanım.

"Ben sana helal süt emmişinden güzel bir damat bulurum kuzum. Yaşınız geliyor artık. Başın bağlı, parmağın dolu olsun" ciddiyetle konuştu Aysel Sultan.

Aysel Sultanın sözlerinden sonra Halit'in içtiği kahve boğazına kaçarken Nazenin'in gözleri kocaman açılmıştı. Helal süt emmişinden bir damat diyordu Aysel teyzesi!

"Aysel teyze saol da hiç gerek yok"
"Niye kız yoksa sevdiğin biri mi var" göz kırparak sordu Aysel sultan.
"Yok sevdiğim biri"
"O zaman karışma işime bakıyım" keyifle kahvesinden bir yudum daha aldı Aysel Sultan. Demek maviş kızın sevdiği yoktu, bu güzeldi işte.

Biraz daha oturup yavaştan kalktılar Aysel sultanla Nazenin. Kapıda durup bitmek bilmeyen vedalaşmayı yapıyorlardı.
"Nazenin gel kızım bize de olur mu" dedi Gülistan hanım. Nazenin bir şey demeden başını hafifçe salladı. Aysel sultanla Gülistan hanım kenarda bir şeyler konuşurken Halit Nazenin'in kulağına fısıldadı.

"Aysel teyzenin sözlerini yabana atma, dikkat et kendine. İlla bir sözü yabana atacaksan mesela helal süt emmiş bir damadı atabilirsin, Çiçek kız"

Continue Reading

You'll Also Like

14.9K 929 28
Piyanonun tuşlarında ince zarif parmaklarını gezdirirken tam karşısında yer alan adama kıvrımlı kirpiklerinin altından baktı. "Kalbini kırabilirim." ...
3.5M 127K 70
Berdel'e kurban gitmiştim. Hiç tanımadığım, bilmediğim bir adamla evlendiriliyordum... "1 yıl, sadece 1 yıl sonra burdan herkesin seni bir ölü olarak...
699K 6K 21
"Bakışlarındaki isteğe daha fazla dayanamadım, ama bakışlarından çok altındaki asıl harikanın ıslak ve muhtaç isteğine dayanamadım." "Konuşmak yerin...
Haz By 🍀

Romance

372K 5.7K 19
Çocukluktan beri Karan Avcıoğlu'na karşı hisleri olan Efsun Alakurt'un hikayesidir. Sevdiği adamla birlikte olduklarından sonra her şeyin farklı ola...