Tutsak

By Lutess

311K 9.1K 1.1K

Ben kendimi toparlamaya çalışırken o çoktan yerini almış ve emniyet kemerimi takmaya çalışıyordu. "Ben halled... More

Tutsak
Geri Sayım
Gezi
Huzur
Korku
Öpücük
Oyunlar
Alışveriş Merkezi
Sorular
İş Yemeği
Açmamış Gül
Ne Yaptığını Sanıyorsun!
Kaçmayacaksın değil mi?
Nefes almalıyım..
Asıl nefes buymuş!
ne cürret!
Tuzak!
Neler oluyor?
sınama
Aşama 2
Eskisi gibi
Çalışma
Anthony
Poseidon
Gurur
Wayn
Yetim
Üç Kardeşler
Yüzme Bilmeyen Su Perisi
Geçmiş
Dönüş

Hasta

18K 526 55
By Lutess

Merhaba sevgili okurlarım :) 

Yeni bir bölümle daha karşınızdayım. Ben yazarken çok eğleniyorum umarım sizde okurken eğleniyorsunuzdur. :)

Anlatabildiğimce romantik olmaya çalıştım. Okurken kalplerinizin de ısınması dileğiyle :) 

Yorumlarınızı ve Votelarınızı bekliyorum. Ve aslına bakarsanız tahmin oyunu oynamayı da çok severim. Eğer bir tahmininiz varsa gelecek bölümle ilgili yazmanızdan muutluluk duyarım :) 

Okuduğunuz için Teşekkür ederim :) <3 

--------------------------------*----------------------------*------------------------------*--------------------------------

"Onu giy ve yattığımız yatağın üstünde birkaç malzeme var. Kendine bir gel ve dışarı çıkalım" dedi. Bu durum üzerine hala sıfatımı anlamış değildim. Beni bırakmayacağını söylüyor ama beni ikici günden dışarı çıkarıyor. Hem tutsakmışım gibi davranıyor hem de tutsak değilmişim gibi. Neyim ya ben? Kaçmaya çalışacağım aklına gelmiyor mu?

Deneyeceğim!  Sesimi çıkarmadan odaya gittim ve kıyafeti giyindim. Kısa ve seksiydi. Ama öyle az kumaş seksiliği değil. Yerinde kumaş seksiliği. Ayakkabı olarak da kırmızı topuklular bırakmıştı. Ayağıma geçirdim ve poşetteki makyaj malzemelerine baktım. Hepsi pahalı markalardı. Az ama öz bir şekilde makyajımı yaptıktan sonra kapıdan çıktım. O odaya girdi ve çıktığında siyah gömlek ve kot pantolon giymişti. Basitti ama bu kıyafet beni etkilemeye yetmişti. Mideme düşen kelimeler midemi ağrıtmaya başlamışlardı. Koluma girmemi işaret etti. Koluna girdim ve kapıdan çıktık asansörle otoparka indik ve arabanın kapısını açtı. Araba müthiş nir parçaydı. Gece karanlığında ama yıldızları parlamaya devam eden bir siyahı vardı. Bir süredir ikimiz de konuşmamıştık. Ağzımı açıp bir şey söyleyecek olsam boğazıma bir şeyler takılıyordu ve konuşamıyordum. O da konuşmuyordu o yüzden biraz daha rahatlıyordum. Araba durduğunda o hep hayalini kurduğum lüks barlardan birine gelmiştik.

"Benden başka kimseden içecek alma" diye uyardı beni. Sesi sakindi. Ha sen.. ha başkası.. erkek değil misiniz hepiniz aynısınız. Kafamı onaylarcasına salladım. Arabadan indik ve anahtarı kapıdaki güvenliğe verdi.

"Hoş geldiniz Zack Bey" korumalar selam verdi. Tıp öğrencisinin bu mekânlarda bu kadar tanınması biraz garipti. Elini belime koydu ve içeri girdik. Bu hareket çok sahipleniciydi. İçeri girdik ve boş bir masaya oturduk. Daha doğrusu biz geldiğimizde masada oturanlar kalktı ve bize yer vermiş gibi oldular...

Masaya oturduk ve Zack bize içecek bir şeyler almaya gitti.

"Kimseyle göz göze gelme" diye uyardı. Bütün gözler benle göz göze gelmeye çalışıyorlar gibi hissediyordum. O kadar da önemli biri değildim neden abartıyorlardı ki.

Elinde iki şarap bardağıyla geldi.

"Yavaş içmelisin. Tadına vara vara iç. Bu şarap 50 yapımı." dedi.50 yıllık mı! Kırmızı şaraptı zaten. Zorlanmayacaktım. Sadece kırmızı şarap içerdim ama o da ayda yılda bir. Uzun zamandır da içmemiştim ama eminim ki etkilenecektim. Acaba ilk kadehten sonra ne yaptığını bilmeyen orospulara döner miydim? En kötü ihtimalle yanımda o vardı ve korurdu değil mi? Korurdu... herhalde..

İçkilerimizi içerken yanımıza bir kız geldi ve tek bir kelime etmeden Zack in kucağına oturdu. Sanki hep yeri orasıymış gibi.. Birden vücuduma bir kılıç saplandı. Tam yerini tespit edemediğim bir acı. Bir an gözü bana kaydı ve tam o sırada bende kadehi fondip yaptım. Alkol uyuşturur derler değil mi göstermeliydi şimdi etkisini. O kız oradan kalkmalıydı!

"Ben yeni bir tane daha almaya gidiyorum" dedim giydiğim topuklulara lanet ederek. Düzgün yürüyemiyordum ve hala kalbimdeli acı da geçmemişti. Garsona yaklaştım ve sert bir şeyler vermesini istedim. Yüzüme baktı.

"Vişne veya portakal suyumuz da var" dedi. Yanaklarımın ısındığını hissettim. Yanıma bir adam yaklaştı ve

"Bayan ne istiyorsa ver. Benden" dedi ve bana göz kırptı. Zack in söyledikleri kız onun kucağına yerleştiği an aklımdan çıkmıştı ve bir an Zack e baktım ve göz göze geldik. Yüzüme onunki gibi pis bir sırıtış yerleştirdim ve bana içki ısmarlayan adama döndüm;

"Teşekkür ederim" dedim. Masumca bir şey söylemek en mantıklısıydı.sonuçta teşekkür etmekten kötü bir anlam çıkamazdı ya..

Garson içkimi verdi ve ben arkamı dönüp masaya gidecekken bana içki ısmarlayan adam beni barla arasına sıkıştırdı. Masaya bir göz attığımda zack orada yoktu. Beni burada bu azmış adamla bırakıp gitmiş miydi.? Beni buraya getirdikten sonra yüzüstü mü bırakacaktı ?

Gerçekten ona güvenmiş miydim yani! Salak olan bendim! Ailemle yaşanan onca olaylardan sonra hala erkeklere güvenebiliyor muydum gerçekten! Bu tamamıyla benim aptallığımdı.

Adam bana iyicene yaklaşmaya çalışırken

"İçkini içmeyecek misin güzelim?" diye sordu. Tam o sırada Adamın ağırlığını üzerimde kaybettim ve biri elimdeki içkiyi alıp fondipledi.

"İçki için teşekkürler" dedi Zack ve adamın suratına okkalı bir tokat geçirdi. Bir iki tekme ve kafadan sonra adam hareketsiz kaldı. Ben kavgayı izlerken herkes her zaman olan bir şeymiş gibi hiçbir şey yapmıyorlardı. Zack kolumdan tuttu ve kapıya doğru sürükledi. Araba sanki hiç gitmemiş gibi kapıda duruyordu. Hemen kapımı açtı ve beni arabaya soktu. Yerini aldı ve gaza bastı . Sinirliydi. Bunu yaydığı enerjiden hissedebiliyordum ama illa aura okumak yok derseniz de gözlerine bakmak yetiyordu. Simsiyah kesilmişti o gri ve yeşil arası olan gözleri. Otoparka geldiğimiz zamana kadar fark etmemiştim ama asansörde iyicene belli olmaya başlamıştı ten renginin değiştiği. Hafif morartı hafif yeşilimsi hastalıklı bir renge dönmüştü ve ayakta zor duruyor gibiydi. Alnından da ter akıyordu. Asansördeyken elini omzuma attı ve o zaman gerçekten kötü olduğunu anladım. Cebinden anahtarı aldım ve kapıyı açtım. Yediği bir şey olsa beraber yemiştik, bana da dokunurdu ama sadece o etkilenmişti. Aklıma Zack in beni uyarışı ve o adamın bana ısmarladığı içki geldi. Olabilir miydi?

 Hemen banyoya kadar sürüklemeye çalıştım çünkü çok ağırdı ve taşıyamıyordum. Bilinci daha açıktı. Klozetin yanına çöktük ve onu kusturmaya çalıştım. Eğer o içkinin içinde gerçekten ilaç varsa bu şekilde çıkması daha kolaydı. Kusmaya başlaması iyiye işaretti. Sırtını sıvazladım. Kusması durunca ayağa kaldırdım. Öküz gibi ağırdı valla. Hemen lavaboda yüzünü yıkadım. Ateşi vardı sanırım. Bu kötü haberdi işte. Onu bu banyoya sokmam için fazla ağırdı. Tuvaletten çıktık hemen yattığımız odaya oturttum ve üstündeki pis kıyafetleri çıkarmaya başladım. Bir yanda yarı açık yarı kapalı gözlerle beni seyrediyordu. Ellerim titremeye başlamıştı. Bluzunu çıkarırken titreme problem olmamıştı ama pantolonunu çıkarırken bir ah'ladı ve

"Tamam, ben çıkartırım" dedi. Bende o boşluktan faydalanarak dolaptan temiz bir t-shirt ve eşortman altı çıkardım. Bluzu hemen giydirdim ve pantolonu giydirmeyi deneyecektim ki elimden aldı.

"Ben hallederim. Beni mahvediyorsun" dedi. Zaten titriyordum. Pantolon olayından da kızarmıştım kim bilir şimdi rengim neye dönmüştü. Mutfağa gittim ve o sırada kapıyı bir hız içeri girerken açık unuttuğumu fark ettim. Anahtarı aldım ve kapıyı kapattım. Tamam, içimdeki bütün hisler onu böyle bırakmamam gerektiğini söylüyordu ama anahtarın bende olması oyunu değiştirirdi. Anahtarı sessizce mutfak tezgâhının altına attım ve büyük bir bardağa su koydum. Hemen Zack in yanına gittim daha kötüleşmiş kendini bırakmış ve çökmüş görünüyordu.

"Zack kendine gel hadi aç gözlerini ve şu suyu iç" dedim. Gözlerini şaşkınlıkla açtı ve bir elimdeki suya bir gözlerime baktı. En sonunda karar verip elimdeki bardağı aldı ve suyu içti. Su iyi geldi sanırım çünkü çökmüş gibi olan hali geçmiş ve kendine gelmeye çalışıyor gibiydi. Elindeki bardak boşalınca elinden aldım ve yeni bir bardak getirdim. Dejavu oldum diyebilirim. Gene önce bardağa sonra bana tekrar bardağa ve sonra tekrar bana baktı ve elimdeki suyu aldı ve içti. Dejavu hissinden kurtulmak için kafamı iki tarafa salladım o sırada beni yatağa, üstüne doğru çekti. Öyle bir pozisyondaydık ki üstümüzdeki kıyafetlere rağmen birbirimizin sıcaklığını hissedebiliyorduk. Yanı ben hissediyorsam o da hissediyordur. Uzun bir göz göze seansından sonra beni üstünden çekti ve yanına yatırdı. Sıkıca sarıldı ve

"Kapı sesini duyunca beni bıraktın sandım. Gittin sandım." Dedi. Hastalığı daha mı kötüye gidiyordu acaba. Hastalıktan böyle konuşuyordu büyük ihtimalle. Şöyle bir ateşine bakar gibi yaptım. Güldü. Düşündüğümü anlamıştı herhalde.

"Ben buradayım. Sende iyisin. Ateşin düşmüş gibi" dedikten sonra ona hafif sarıldım.

Eğer gittiğimi sandıysa demek ki mutfakta anahtarı sakladığım zaman bir şey duymamış demekti.  Bu iyiye işaretti. En azından tutsaklık durumunu sıfırlar gibi olurdu ama ya sabah kalktığında anahtarın nerede olduğunu sorarsa ne diyecektim? Kayboldu desem çilingirle anahtarı değiştirirdi. Öyle bir koşulda anahtarın varlığı bir işime yaramazdı. Kafamın üstünde yanan ampulle müthiş bir fikrim olduğunu anladım. Sabah o uyanmadan evden çıkıp sokağın köşesinde gördüğüm çilingire uğrayıp anahtarı kopyalatacaktım. 7/24 tabelasını gördüğüme emindim gerçi. Uyuduğuna emin olduğumda çıkıp bu işi halledebilirdim. Şöyle bir nefesini dinledim.  Düzene girmiş gibiydi ama hala ateşi vardı. Titremekten çıkaramadığım sonuç olarak kendisi çıkarttığı pantolonunun içinden biraz para aldım. Mutfaktan anahtarı aldım ve evden sessizce çıktım. Çilingir açıktı ve 5 dakikadan kısa sürede işimi halletti. Bir sokak ileride eczane tabelası görünce bir şansımı denemek istedim. Ve şansıma bu gece onlar nöbetçiydi. Hemen durumu anlattım kavgadan filan bahsetmedim tabiyki. İçki içtiğimizi kustuğunu ve ateş olduğunu söyledim bana bir ilaç verdiler ve hemen eve geldim. İçeri sessiz bir şekilde girdim. Yedek anahtarı yanıma aldım ve orijinal anahtarı kapının üzerine bırakıp kilitledim. Yedek anahtarı hemen mutfaktaki yere sakladıktan sonra ateş düşürücüyü elime aldım ve dolu bir bardakla tekrar odaya gittim. Gene o çöküntü vardı üzerinde ama eve ilk geldiğimizden bir adım daha iyi gibiydi.

"Zack herhangi bir ilaca alerjin var mı?" diye sordum tedbir amaçlı. Bazı insanların antibiyotiklere alerjileri vardı ve içince çok kötü şeyler oluyordu.

"Iıııım" diye bir ses çıkarınca tekrar sordum

"Herhangi bir ilaca alerjin var mı Zack?"

"Yok. Niye ki?" diye sordu yarı uyanık bir şekilde.

"Zack uyan ve şu ilacı iç"

"Tess ne saçmalıyorsun sen" Adımı ne güzel söylemişti öyle. Elimi alnına koydum. Yanıyordu. İlacı içince kendine gelirdi. İçimden şeytani bir kahkaha attım.  Madem uyanmıyordu bende kötü oynardım.

Continue Reading

You'll Also Like

22.2M 893K 115
İşte oradaydı... Muhtaç olduğum kadın korkuyla bana bakıyordu. Ona biraz daha dokunmazsam sanki ölecektim. Bu hastalıklı duygular beni resmen ele geç...
3.5M 130K 72
Berdel'e kurban gitmiştim. Hiç tanımadığım, bilmediğim bir adamla evlendiriliyordum... "1 yıl, sadece 1 yıl sonra burdan herkesin seni bir ölü olarak...
560K 11.3K 40
"Soyun" Sessizce yatakta oturmaya devam ettim. "Sana soyun dedim, duymadınmı?" Sakin bir şekilde söylemeye devam ediyordu ama bunu yapmayı istemiyord...
264K 7.7K 15
"seninle aynı yatakta uyumam. anlamıyor musun? Bu evlilik gerçek değil. benim için hiç bir anlamı yok" Üzerime doğru yürüdü ve beni bir köşede kıstı...