treasure | taehyung

By chimsnoona

182K 14.3K 3.8K

@Ss_Green e ithaf edilmiştir. More

null
eins
zwei
drei
vier
fünf
sechs
sieben
acht
neun
zehn
elf
zwölf
dreizehn
vierzehn
sechzehn
siebzehn
achtzehn
neunzehn
zwanzig
challenge
einundzwanzig
zweiundzwanzig
dreiundzwanzig
fünfundzwanzig
sechsundzwanzig
siebenundzwanzig
achtundzwanzig
Neunundzwanzig
dreißig
einunddreißig
zweiunddreißig
final

fünfzehn

4.5K 439 120
By chimsnoona

VOTE İSTİYORUM YORUM İSTİYORUM

Bu arada bölüm içime sindi mi sinmedi mi bilmiyorum. Bölümün bitişine fikrinizi yazarsanız çok mutlu olurum.

iyi okumalar sevgili minnoş okuyucular *öpücükler*

Benim vicdan azabımla geçen bir koca bir haftayı geride bırakmıştık. Bu bir hafta boyunca Hei' nin taehyung' a sırnaşmalarını izlemek zorunda kalıyordum. 

Ama farklı olan şuydu ki Taehyung bu defa hei' ye eskisi kadar karşılık vermiyordu. Vermek istemediği de belliydi. 

'' Choon-Hee. '' diye seslenen Hei sayesinde daldığım yerden gözlerimi çevirdim. Masadaki herkesin gözü bendeydi. 

Taehyung da bu insanlara dahildi tabii ki. 

'' Efendim? '' 

'' Beni dinlemiyorsun. '' diye konuştu sinirle. '' Dakikalardır sana laf anlatmaya çalışıyorum. '' 

'' Ne söylemiştin? '' 

'' Geçen gün Shin Woo benimle konuşmaya geldi. '' diye konuşup hevesle gülümsediğinde kaşlarım aniden çatıldı. Neden bahsediyordu?

'' Neden? '' 

'' Senin hakkında bilgi almak istiyormuş. '' derken gülümsemeye devam ediyordu. '' Anlaşılan senden hoşlanıyor. '' 

Tepkisini ölçmek amacıyla gözlerimi taehyung' a çevirdiğimde bana bakmadığını gördüm. Ama bakışları tek bir noktaya odaklanmış, kaşları çatılmıştı. Ne hissettiğini merak etmeden duramıyordum. 

Sessiz bir '' hm '' tepkisi verdikten sonra bakışlarımı dizlerime eğdim. Shin Woo ile belki çıkmam gerekiyordu, belki de bu yanlıştı bilmiyordum. Ama bu konuda kısa bir süre içerisinde bir şeyler yapmalıydım. 

Benden bir cevap beklediğini hepimiz görebiliyorduk.

'' Çifte randevuya çıkmak istiyormuş bizimle. '' 

Gözlerimi hei' ye çevirirken başka bir çift gözün de bana dikildiğini hissettim. Taehyung' un gözlerinin.

'' Çifte randevu mu? '' 

'' Evet. '' dedi gülümseyerek. '' Sen ve Shin Woo, ben ve taehyung. Ne güzel olur değil mi? '' 

İçimden bok güzel olur diyen sesi susturmak için büyük bir çaba vermem gerekiyordu.  Shin Woo bana bu konuda bir şey anlatmamıştı, ama anlaşılan harekete geçmeye çalışıyordu.

Titreşen telefonuma gelen mesajın kimden olduğunu tahmin edebiliyordum. 

shin woo: merhaba

shin woo: sanırım hei den öğrendin söylediklerimi

choon-hee: öğrendim, ve ben bu tür şeyleri pek sevmem 

choon-hee: ilk bana söyleseydin, olmuyor muydu?

shin woo: üzgünüm ama reddedebileceğini düşünüyordum

shin woo: seni zorlayacak bir sebep bulmalıydım

choon-hee: başardın da 

choon-hee: emin olabilirsin 

shin woo: bu konunun üzerinde pek durmamayı tercih ediyorum

shin woo: seni evinden alırım akşam?

choon-hee: ah, hayır

choon-hee: sen buluşacağımız yeri söyle 

choon-hee: ben oraya geleceğim

Ne kadar ısrar etse de eve gelmemesi gerekiyordu. Sonuçta aynı evi paylaştığım bir taehyung vardı. Mesajlaşmayı kesip telefonu masanın üzerine koyduğumda kafamı çevirip shin woo' ya baktım.

Bana bakarak gülümsedi, ve el salladı. Cidden aşırı belli ediyordu.

Kafamı tekrar bizimkilere çevirdiğimde hepsi bir imayla beni izliyordu. Anlaşılan onlar hayatıma biri gireceği için çok mutlu hissediyorlardı, ama ortada büyük bir sorun vardı.

Ben taehyung' u seviyordum. Her ne kadar inkar etmeye çalışsam da gerçek buydu. Ve her geçen gün daha da bağlanıyordum. 

Ben öylece boş boş otururken taehyung ayağa kalktı. '' Nereye gidiyorsun? '' diye soran sevgilisine '' lavaboya '' diye net bir cevap vererek masadan uzaklaştı.

Onu gün boyunca bir daha hiç görmedim. 

Akşam olduğunda üzerime normalde giymeyeceğim tarzda siyah bir elbise giydim. Kolları sıfırdı fakat o sorunu üzerime ceket alarak halletmiştim. 

Elbisenin boyu ise, biraz kısa kalıyordu. Her gün bu kadar mini bir şey giymediğim için rahatsız hissediyordum. Fazla uzun olmayan topuklularımla yavaşça restorana yürürken, arkamdan biri omzuma dokundu.

Kafamı çevirip kim olduğuna baktığımda karşımda shin woo' yu gördüm. Gülümseyerek bana baktı, ardından beni baştan aşağı süzdü.

Tamam, bu biraz rahatsız hissettirmişti.

Selamlaştıktan sonra yürümeye devam ettik. Gözlerini üzerimde hissediyordum.

'' Çok güzel olmuşsun. '' diyerek gülümsedi.

Sessiz bir ses tonuyla ona teşekkür ettim. Evde hazırlanırken odama kapanmıştım, zaten Taehyung benden bir saat önce çıkmıştı. O giderken kapı arasından onu izlediğimi itiraf etmeliydim.

İnanılmaz görünüyordu.

Kalbimin çarpıntılarına engel olmaya çalışarak işime devam etmiştim. 

Restoranın kapısından içeriye girdiğimizde gözlerimiz hei ve taehyung' u aradı. 

Hei bir hevesle taehyung' a bir şeyler anlatıyor, taehyung da onu izliyordu. Kalbimin çarpıntısı iki katına çıkarken, shin woo' nun seslenmesiyle gözleri bizim üzerimize çevrildi.

Taehyung bana baktığında bakışları bir süre gözlerimde sabit kaldı. Daha sonra beni çaktırmadan süzmeye çalıştı, fakat bunu fark etmemem imkansızdı.

Rahatsızca elbisemin eteğini çekiştirirken onlara doğru yürüdük.

Ben Hei' nin, shin woo da taehyung' un karşısına geçti. 

'' Çok güzel görünüyorsun. '' diye konuşarak gülümseyen hei' ye karşılık verdim. 

'' Sen de. '' 

'' Shin Woo' ya özel olmalı. '' 

diye konuşan kim taehyung' un kafasına bir tane geçirmek istedim. Shin Woo yanımdayken böyle şeyler söylemesi canımı sıkmıştı. Onunla denersem belki taehyung' u unuturum diye düşünmüştüm ama, bu fikirden hemen vazgeçmiştim. 

Taehyung yanımdayken onu unutmam imkansızdı.

Shin Woo gözlerini bana çevirerek gülümsedi.

Yemek boyunca onlar konuşmayı tercih etti, ben ise susmayı. Shin Woo durmadan benimle konuşmaya çalışıyordu.

Ne yaparsam yapayım, ona karşı sıcak davranamıyordum.

'' Ben lavaboya gidiyorum. '' diyerek ayağa kalktım. 

Adımlarımı lavaboya doğru yönlendirdim. Ellerimi yıkadıktan sonra dışarıya çıktığımda tam karşımda shin woo yu gördüm.

'' Sen neden geldin? '' diye sorduğumda beni duvara itti yavaşça. Gözleri gözlerime kilitlendiğinde bakışlarında bir gariplik vardı.

'' Geldiğimizden beri benimle doğru düzgün konuşmadın. '' 

'' Ah, özür dilerim. '' diye konuştum. '' Kafam biraz bozuk. '' 

Sözüme cevap vermeden bakışlarını üzerimde gezdirmeye devam etti. Gereksiz yakınlıktan dolayı gerilsem de bir şey söyleyemedim. 

'' Senden hoşlandığımı biliyorsun, değil mi? '' diye sordu, tuhaf bir ses tonuyla. 

Kafamı evet anlamında salladığımda '' ama bir cevap vermiyorsun '' diye konuştu. 

Ondan hoşlanmıyordum, hoşlanma ihtimalim de yoktu sanırım. 

'' Bunu bilmene, anlamana rağmen bana bir cevap vermiyorsun. '' 

Onu reddedeceğimi söylemek amacıyla ağzımı açtığımda, parmağını dudaklarıma yerleştirerek beni susturdu. 

'' Şşt. '' dedi. '' Nedense beni reddeceğini düşünüyorum. '' 

Ardından benim konuşmama izin vermeden yüzünü bana yaklaştırmaya başladı. Gözlerim onun ne yaptığını anlamaya çalışırcasına açılırken, onun gözleri benim dudaklarıma kilitlendi. 

Bir anlık refleksle, beni öpecekken ona tokat attım. 

Bunu istemiyordum. Dudaklarıma en son değen taehyung' un dudaklarıydı ve onun yerini bir başkası alamazdı. Almamalıydı. 

Gözlerini gözlerime dikerken '' özür dilerim '' diye fısıldadı. 

Onu dinlemeyerek, tuttuğu kolumu çektim ve hızlı hızlı yürümeye başladım. Masada duran çantamı ve ceketimi alırken hei '' neler oluyor '' diye sordu. 

Ona cevap vermedim ve koşarak restorandan çıktım. Gerçekler yüzüme daha da vurmaya başlamıştı ve ben kötü hissediyordum. 

Eve döndüğümde kendimi aniden koltuğa attım. Kalbim ağzımda atıyordu. Kafam neredeyse çorba olmuştu ve ben ne yapacağımı bilmiyordum. 

Taehyung' dan hoşlanmam yanlıştı, çünkü arkadaşımın sevgilisiydi.

Shin Woo' ya da izin veremiyordum çünkü kalbim ona ait değildi. Ne taraftan baksam, kötü bir durumdu. 

Ben öylece tavanı izlerken yarım saati geçirmiştim. Sonrasında bir anda kapı açılıp, kapandı. Yerimde doğrulup elbisenin açılan taraflarını kapatmaya çalıştığımda taehyung çoktan karşımda yerini almıştı.

Üzerine geçirdiği ceketini çıkartıp bir yere fırlatırken bir hışımla bana doğru geldi, ve dizlerinin üzerine çökerek bana yaklaştı.

'' Neredeyse seni öpüyordu. '' dedi nefes nefese. '' Sen izin verseydin seni öpecekti. '' dedi. Gözlerindeki karanlık içime işliyordu adeta.

Ondan etkilenmemek imkansızdı.

'' Ama izin vermedim. '' diye konuştuğumda, sesimin titremesine engel olamamıştım. Gözlerime takılan gözleri dudaklarıma kaydı, ardından elini boynuma atarak yüzlerimizin birbirine yaklaşmasını sağladı.

'' Veremezdin zaten. '' dedikten sonra bir hışımla dudaklarını dudaklarıma bastırdı.

O beni öperken içimdeki ateş daha da yükseliyordu.

Bile bile ateşe, yanlışa yürüyordum. Buna engel olmak ise imkansızdı.

BÖLÜM SONU

bir sonraki bölüm bayağı ekşınlı olacak sanırım sgskdhvkghdkl neyse no spoi

hepiniz öpüldünüz

Continue Reading

You'll Also Like

296K 14.4K 43
babamdan bir gram sevgi görmediğim gibi hayatımıda mahvediyordu. bana sadece kendi istediklerini yaptırıyordu. ama ilk defa zorlukla yaptığım şey ben...
251K 19.6K 55
Ona olan bağlılığımı içimde yaşayacağımı zannediyordum. Ancak duygularım kendini ele vermeye başlayınca dayanamamazlık hissiyle kavruldum, ona mesaj...
171K 7.6K 77
(İsminiz): benden ne istiyorsun jungkook . Jungkook: sadece seninle iyi anlaşmak istiyorum (İsminiz).
Dealer By J

Fanfiction

2.1K 195 8
Jennie üvey abisi Taehyung'un döndürdüğü tüm pis işleri biliyordu. Dealer by beacheas